jihat fisabilillah
Kalınlaştırdığım kısmı bana hitaben söylediysen asıl sen benim kanıma girmiş oldun. Ben ne zaman sadece Arapça okuyarak sevap kazanırsın fetvası vermişim, gösterir misin? Ben Arapçasını okuyun diye bir fetva vermedim. Sadece Arapça bilenlerin Kur'an'ı daha iyi anlayabileceğini belirttim. Ki böylesi daha iyi zira;
Yani demek ki insanlar kör taklidcilikle atalar dinine inanarak milleti saptırıcı, tağut belamlarının meal ve tefsirlerine aldanıyor ki sadece Arapça okuyup anlayanlar şeriat istiyor. Alın size Arapça okuyup anlamanın faydaları ve aksi durumunun zararları. Ayrıca Allah Kur'an'ı Arapça gönderdiği için ve bundan sonra da bir kitap gelmeyeceği için Türkçe kitap gönderirdi diyerekten meal ve tefsire pay çıkarmaya kalkmayın.
!sLaM4eVeR
Ben de hiçbir zaman Türkçe'ye karşı olmadım.
Meal ve tefsir de boş demedim. Ama Kur'an ve Sünneti öz kaynaklarından, öz dilinden öğrenmek varken boştur. Kur'an ve onun tefsiri olan Sünnet ve Müfessirlerin ilki ve en iyisi olan peygamber varken alimlere itibar edecek değilim. Kur'an, Sünnet, kendi görüşüm.
Rasulü Ekrem Muaz b. Cebel’i Yemene kadı tayin ettiğinde: — Ya Muaz! Oraya vardığında ne ile hükmedeceksin? Muaz bin Cebel: — Allah’ın kitabı ve Sünnet-i Nebevi ile. Allah Rasulü: —Ya kitap ve sünnette hüküm bulamazsan? Muaz bin Cebel: —O zaman kendi ictihadımla hüküm veririm.
Kendi ictihadımla da bir sonuca varamazsam o zaman ilim ehline danışırım. Gerekirse tefsir de okurum ama bu üçünden öncelikli değildirler. Allah hocalar kadar bana da akıl vermiş, değil mi?
Tevbe estağfurullah. Allah'ın ilmini öğrenmeyi zulüm gören birisiyle daha fazla birşey tartışacak değilim. Allah sana önce ilmi sevdirsin, sonra da ilim versin.