Resûl-i Ekrem Efendimiz, "Sabah namazı vaktimizi kim bekleyecek, belki uyuyabiliriz." diye ashab-ı kirama sordu. Hz. Bilâl ayağa kalkıp, "Ben beklerim yâ Resûlallah" dedi.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimizle mücahidler uyudular.
O sırada Hz. Bilâl de namaza durdu. Uzun müddet namaz kıldı. Sonra çökmüş devesine yaslanarak sabah namazı vaktini gözlemeye başladı. Bu arada uykuya daldı. Mücahidlerin "İnnâ lillahi ve innâ ileyhi Râciun" demeleriyle ancak uyanabildi. Güneş doğmuş ve her taraf aydınlanmıştı.
Resûl-i Ekrem Efendimiz telaşla,
"Ey Bilâl! Nedir bu yaptığın bize?" diyerek sitem etti. Hz. Bilâl,
"Anam babam sana fedâ olsun yâ Resûlallah! Senin ruhunu tutan Kudret, benim de ruhumu tuttu bırakmadı." deyince, Resûl-i Ekrem Efendimiz gülümseyerek,
"Doğru söyledin." buyurdu.
Sahabîlerin uyuya kaldıkları vadiden çıkılınca, Peygamberimiz (s.a.v.), "Burası şeytanların eyleştiği bir vadidir." buyurdu ve abdest alınmasını emretti. Efendimiz de abdest aldıktan sonra Hz. Bilâl'e, "Ey Bilâl! Ezanı oku" diye emretti.
Ezan okununca Müslümanlar toplandı. Peygamber Efendimiz onlara, "Sabah namazının sünnetini kılınız." buyurdu.
Sünnet kılındıktan sonra Peygamber Efendimiz (a.s.m.), "Ey Bilâl! Kâmet getir" dedi.
Hz. Bilâl kâmet getirdi. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) imam olup namazı kıldırdıktan sonra, ashab-ı kirama döndü ve şöyle buyurdu:
"Herhangi biriniz UYUR veya UNUTUVERİR de namazını geçirirse, onu vaktinde kıldığı şekilde kılsın.
Enes İbni Malik r.a’dan. Rasulullah s.a.v dedi ki : Her kim bir namazı kılmayı veya onu kaçırırsa, artık o namazın kefareti, hatırladığında - veya uyandığında - onu kılmasıdır. }
Müslim : 2.c. 684 / 315.n
Her kim vakti çıkana kadar bir namazdan UYKU sebebiyle gafil olursa, uyandığında bu namazı kılsın.
Müslim : 2.C.681.N - Tirmizi : 1.C.177.N – Ebu Davud : 1.C.437. N - Nesei : 1.C.615.N
Bu delillerde de açıkça görüldüğü gibi, Allah Rasulü s.a.v UYKU ve UNUTMAYI şer’i ̈̈ Özür kabul etmiş ve bu sebeplerden dolayı kılınamayan namazı da, hatırlandığında ve uyandığında kılmasını söylemiştir.