- Tabağın Kenarından Yemek -
İbni Abbas –radıyallâhu anh-‘dan rivâyet edildiğine göre Peygamber s.a.w.s. şöyle buyurdu:
‘’ Bereket yemeğin ortasına iner.Bu sebeble tabağın ortasından değil, kenarlarından îtibaren yiyiniz. ''
Ebu Davud, Et’ime 17.Tirmizî,1805 El-Bani sahihlemiştir.Ayrıca bk. İbn-i Mâce, Et’ime 12
Bir sonraki hadisle birlikte açıklanacaktır.
Abdullah İbni Busr –radıyallâhu anh- şöyle dedi:
Peygamber s.a.w.s.’in dört kişinin taşıyabildiği garrâ adlı bir yemek kabı vardı.Kuşluk vakti girip kuşluk namazı da kılındıktan sonra, içinde tirit bulunan bu yemek kabını getirdiler.Ashâb-ı kiram da etrafına toplandı.Sahabeler çoğalınca RasulUllah s.a.w.s. diz çöktü.Bunu gören bir bedevî:
Bu nasıl oturuş ? Diye sordu.
RasulUllah s.a.w.s. de:
‘’ Allah Teâlâ beni inatçı bir zorba değil, şerefli bir kul olarak yarattı. ‘’ buyurdu.Sonra RasulUllah s.a.w.s. sözüne şöyle devam etti:
‘’ Yemek kabının kenarından îtibaren yiyin.Üstünden yemeyin ki, yemek bereketli olsun. ‘’
Ebu Davud, Et’ime 17. Ayrıca bakınız İbn-i Mâce, Et’ime 6
Açıklama:
Ateş olmayan yerden duman çıkmayacağına göre, dört kişinin taşıyabileceği kocaman bir yemek kabının bulunduğu RasulUllah’ın evinin, pek çok insana yemek ikram edilen bir devlethâne olduğu kendiliğinden ortaya çıkar.Hadisimizde anlatılan olay, bir kuşluk vaktinde geçmişti.Peygamber Efendimiz s.a.w.s. ve ashâbı o gün kuşluk namazından sonra yemek yenecek yere gelmişlerdi.Herhalde nefis ve bol yemekler ihtiva etmesi sebebiyle, beyaz ve parlak anlamında ‘’ garrâ ‘’ diye anılan bu yemek kabında o gün, et suyuna ekmek doğranmak sûretiyle yapılan tirit vardı.Garrâ ortaya getirilince, sahabiler etrafını çevirdiler.Bağdaş kurarar veya bir dizini dikerek oturduğu anlaşılan RasulUllah s.a.w.s. , daha sonra gelenlere yer açmak için namazda olduğu gibi iki dizinin üzerine oturdu.
Orada bulunan bir bedevî, Allah’ın Rasulu’nun sade ve mutevazi hayat tarzını bilmediği için, onun önemsiz kişiler gibi iki dizinin üzerine oturmasını yadırgadı ve:
- Bu ne biçim oturuş ? diye sordu.
RasulUllah s.a.w.s. de bu oturuşta yadırganacak bir şey bulunmadığını belirterek:
‘’ Allah Teâlâ beni inatçı bir zorba değil, şerefli bir kul olarak yarattı. ‘’ diye durumu açıkladı.
RasulUllah s.a.w.s.’in sâhib olduğu ‘’ peygamberlik ‘’ rütbesi ile Cenab-ı Hakk’ın ona lutfettiği hudutsuz ‘’ ilim ‘’ kendisini şerefli bir kul yapmıştır.Böylece bir mertebeye eren kimseye yakışan, o lerefi lutfedenin huzundan mutevazi davranmaktır.Peygamber s.a.w.s. da böyle yapmış, yemek sofrasının etrafında diz kırıp oturmuştur.
Hadisin devâmı, Peygamber s.a.w.s.’in bir önceki hadisde yemeğin bereketiyle ilgili buyruğunun bir başka ifâdesidir.Bir önceki hadisde Efendimiz:
‘’ Bereket yemeğin ortasına iner.Bu sebeble tabağın ortasından değil, kenarlarından îtibaren yiyiniz ‘’ buyurmuştuç.Bu hadisde de:
‘’ Yemek kabının kenarlarından îtibaren yiyin.Ortasına ( veya üst tarafına ) dokunmayın ki, yemek bereketli olsun. ‘’ buyurmaktadır.
Bir yemek kabının etrafına oturanlar kendi önlerinden yedikleri zaman, yemek kabının kenarından îtibaren yemiş olurlar.Yemeğin en iyi yeri yemek kabının ortasında ve üstünde bulunan kısımlarıdır.Buradan yiyenler, sadece kendi çıkarlarını gözetmiş, bencil ve görgüsüz olduklarını ortaya koymuş, bu tutumlarıyla hem başkalarını rahatsız etmiş hem de yemeğin bereketini gidermiş olurlar.Böyle bir tavır, Muslumanın kişiliğiyle de asla bağdaşmaz.
- Hadislerden Öğrendiklerimiz -
1. Yemeğin bereketinin ortasında ve üst tarafında bulunduğu unutulmamalı topluca bir kaptan yenirken, herkes kendi önünden yemelidir.
2. Peygamber Efendimiz s.a.w.s. son derece mutevazi bir insandı.Sofrada yer darlığı varsa, iki dizinin üzerinde oturarak yerdi.
3. Sofrada kendi zevk ve menfaâtini düşünmemeli, başkalarının hakkını ve rahatını gözetmelidir.
4. Resul-u Ekrem Efendimiz s.a.w.s.’in evinde günlerce ocağın yanmadığı da olurdu; fakat eline yiyecek bir şeyler geçince, onu yoksul sahabîleriyle paylaşırdı.
Riyâzu’s Sâlihîn; Erkam Yayınları.