السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
Zeydiler Hakkında (Ufak eklemeler dışında internetten derledim):
Zeydiler Şialar/Caferiler tarafından Nasibiler (Sözde Ehli Beyte düşmanları kast ettiği ileri sürülen bu şifreli kelime en geniş kapsamda ve temelde Şiilerin dışındakileri ve Ehli Sünneti tanımlamaktadır) olarak görülür. Ama Ehl-i Sünnet'in Zeydilere nasıl baktığını bilmiyorum.
Husiler, Zeydi midir?
Husilere adını veren Muhammed El Husi üzerinden takiye esasına dayalı olarak kendilerini Zeydi olarak tanıtsalar da Husiler aslen – akide olarak – Carudiyye ekolündendir.
Carudiye Hakkında;
Ebil Carud Ziyad bin Munzir el Hemadani el A’ma el Kufi’ye nisbet edilmektedir. Zeydiye’nin aşırı kolundandır. Aslında Rafizi Şiiler olup bazı araştırmacılar bunun Zeydilikten bağımsız bir mezhep olduğunu ancak Zeydi örtüsüyle saklandıklarını ifade etmektedirler. Bu nedenle Ebil Carud’u zamanın İmamm Zeydi olarak görmektedirler.
Mezheplerine göre sahabeler küfre girmişler, mevcut nassa rağmen muhalefet ederek Ali bin Ebi Talibe (ra)’e biatı terk etmişlerdir!
Diğer Zeydi mezhep ekolleri Carudiyye’yi sahabeleri tekfir etmeleri nedeniyle kafir olarak görmektedirler.
El-kaide Fetva Kurulu'ndan Şii Husilerin Öldürülmesine Ilişkin Fetva (https://www.islam-tr.org/konu/el-ka...-husilerin-oldurulmesine-iliskin-fetva.23255/):
Üçüncüsü: Husiler, silah gücüyle şeriat hükümlerine bağlılığı engellemekte, Müslümanlara saldırıp öldürmektedir. Bu nedenle savaşçı, Rafızi Husilere mensup olan herkesin kanı helaldir. Nerede, hangi toprakta bulunurlarsa bulunsunlar -Ebu Bekir Sıddık’ın (radiyallahu anh) zekat vermeyen mürtedlere karşı savaştığı ve sahabenin de –rıdvanallahu aleyhim- üzerinde ittifak ettiği gibi- öldürülmeleri vaciptir.
Dördüncüsü: Husilerden tevbe edip savaşı bırakarak gelenler bundan müstesnadır. Allahu Teala şöyle buyuruyor: ‘(Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur.’ (Bakara Suresi, 193).
Nusayrilerin Ve Dürzilerin Hükmü:
-
https://www.islam-tr.org/konu/nusayrilerin-ve-durzilerin-hukmu.41091/
Abdurrahman b. Nâsır es-Sa'di, Teysîru'l-Kerîmi'r-Rahmân fı Tefsîri Kelâmi'l-Mennân (Nisa Sûresi, 88-89):
88- Allah onları kazandıkları yüzünden baş aşağı yıkıvermişken münafıklar hakkında ne diye iki gruba ayrıldınız? Allah'ın saptırdığını doğru yolamı getirmek istiyorsunuz? Halbuki Allah'ın saptırdığına asla doğru bir yol bulamazsın.
89- Onlar sizinde kendileri gibi küfre girmenizi, böylece onlarla eşit olmanızı arzu ederler. O halde onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden hiç kimseyi dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları bulduğunuz yerde yakalayıp öldürün. Onlardan hiçbir dost ve hiçbir yardımcı da edinmeyin.
88-89. Bu âyet-i kerimelerde kastedilen münafıklar, kâfir olmakla birlikte müslüman olduklarını açığa vuran ve hicret etmeyen münafıklardır. Onlar hakkında ashab-ı kiram şüpheye/tereddüde düşmüşlerdi. Sahabeden kimileri bunlarla savaşmaktan ve dostluk bağını kesmekten yana şüphe içine düşmüşlerdi. Çünkü o kimseler, mü'min olduklarını açığa vurmuşlardı. Sahabeden kimileri de onların yaptıklarından hareketle durumlarını bildiğinden dolayı onların kafir oldukları hükmüne varmıştı. İşte Yüce Allah da bunu haber vermektedir:
Bu gibi kimseler hakkında şüpheye/tereddüde düşmemelisiniz, aksine onların durumu açıktır, anlaşılmayacak bir tarafı yoktur. Onlar münafık kimselerdir, defalarca küfre girier, bununla birlikte sizinde kâfir olmanızı ve kendileriyle aynı duruma gelmenizi şiddetle arzularlar. Onların bu halde oldukları tarafınızdan kesinlikle anlaşıldığına göre artık
"içlerinden hiç kimseyi dost edinmeyin." Bu onları sevmemeyi gerektirir. Çünkü dost edinmek, sevmenin bir sonucudur. Aynı şekilde bu, onlara buğzetmeyi ve düşmanlık beslemeyi de gerektirmektedir. Çünkü bir şeyi yasaklamak, onun zıttının emredilmesi demektir.
Bu emrin süresi ise onların hicretine kadardır. Şayet hicret edecek olurlarsa, müslümanlar hakkında söz konusu olan uygulamalar onlar hakkında da söz konusu olur. Nitekim Peyamber sallallahu aleyhi ve sellem, beraberlerinde olan ve yanında hicret eden herkese İslâm ahkâmını uyguluyordu. Bu kimselerin gerçekten mü'min olmaları ile zahiren imanını açığa vuran kimseler olmaları arasında fark gözetmiyordu.
Eğer bunlar hicret etmeyip yüz çevirecek olurlarsa
"onları bulduğunuz yerde," yani ne zaman ve nerede bulursanız
"yakalayıp öldürün." Bu âlimlerin cumhurunun kabul ettiği şekilde, haram aylarda savaşmanın nesholunduğunun delilleri arasındadır. Bu kanaate sahip olmayanlar ise şöyle derler: Buradaki naslar mutlaktır ve haram aylarda savaşmayı haram kılan mukayyed/kayıtlı buyruklarla ele alınmalıdır.
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته