Hangi yılbaşıyı kutluyorsunuz?
Gayri Müslimlerin bayramları çok ve çeşitlidir. Bunlar arasında Yahudi’lerin haftalık bayramı olan Cumartesi ile Hıristiyan’ların haftalık bayramı olan Pazar gününü bayram edinme, tuttukları oruçları (Hıristiyanlar oruçlarında ancak bitkisel gıdalarla beslenirler, hayvansal hiçbir besin almazlar), paskalya yortusu, Yahudi’lerin hamursuz bayramı (bu bayramlarında mayasız hamur işleri yemek onların ibadetleridir), Hıristiyan’ların yılbaşısı (Noel), anneler günü, babalar günü, Vatikan papazı Valentino’nun ölümüne atfen kutlanan 14 şubat sevgililer günü, kadınlar günü, hayvanlar günü vs. sayabiliriz. Bir Müslüman için bunları çok iyi öğrenmesi, araştırması beklenemez. Ve zaten detaylıca öğrenmesi çok fazla şart değildir de. O’na bu bayramları ismen bilmesi, kimler tarafından, ne zaman ve nerede kutlandığın bilmesi fazlasıyla yeter. Ya da Yahudi ve Hıristiyan’ların en çok hangi günlere ve makamlara önem verdiğini bilmekle yetinmesi de mümkündür. Ancak hiç olmazsa böyle şeylerin Allah’ın dini olan İslam şeriatında olmadığını bilmesi gerekir. Ve bilmemiz gerekir ki eğer yapılan bir kutlamanın İslam şeriatında aslı yoksa; ya bu, birilerinin kendi heva heveslerinden üretmiş oldukları bir bid’at ve hurafedir, ya da kafirlerden taklid edilmiş bir eğlence, bir bayramdır. Eğer yılbaşı (Noel) ve diğer kutlamalar dine sonradan sokulmuş bir bid’at ve hurafe ise insanların çoğunun bu bid’atleri işledikleri açık ve bilinmektedir. Yok eğer kafirlerin dinlerinden taklid edilmiş bir şey ise manzara çok daha acıdır. Böyle bir şeyi yapmaktansa ateş dolu bir çukura yuvarlanmak daha tercihe şayandır. Ayrıca Rabbimizin (cc) hazırlamış olduğu hesap gününü düşünerek O’na (cc) isyan etmekten korkarız. Bu hususta Yüce Mevla (cc) şöyle buyurmaktadır:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla; “Dinlerine uymadıkça Yahudiler ve Hıristiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır…” (Bakara, 120)
“Ehli Kitaptan çoğu hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek isterler…” (Bakara, 109)
“Ey iman edenler, yahudilerle hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. İçinizden her kim onlara yardaklık ederse, muhakkak o da onlardandır. Allah ise zulmedenleri doğru yola çıkarmaz.(Maide, 51)
Özellikle bizim konumuzun aslını teşkil edecek olan Hıristiyan’ların bayramları dinlerinin durumlarından ve emirlerinden kaynaklanmaktadır. Şu durumda hangi niyetle olursa olsun Müslümanların bu günleri bayram edinmeleri kesinlikle meşru değildir. Hatta bu gayr-ı meşruluk kutlamanın kaynağı, kutlama şekli ve kalbdeki niyet göz önünde bulundurulduğunda büyük günah (kebair) derecesine ulaşmaktadır. Ta ki, İslam şeraitinin delilleri göz önünde bulundurulursa bu hareket insan küfre Allah’ın (cc) dininden bir kısmını inkara kadar götürmektedir. Bu bayramlar için Noel kutlaması en iyi örnektir. Bizler için malum olan şudur ki eğlence ve bayramların hemen hepsini çocuklar babalarından görerek yaşamaktadırlar. Ne olduğunu, nereden geldiğini, ne mana taşıdığını, Allah’ın (cc) dini (İslam) açısından ne durumda olduğunu bilmeksizin sadece görgüyle tanımakta ve devam ettirmektedir. Ne var ki, bu bayramları ve eğlenceleri İslam toplumuna empoze edenler ne yaptıkların ve bu tür işlerin Allah (cc) katındaki hükmünü çok iyi bilmektedirler.
Her yılbaşı kutlamış oldukları Noel bayramı Hıristiyan’ların en büyük ve en öneli bayramıdır. Her Hıristiyan 25 Aralık’tan itibaren miladi (gregoryen) takvimine göre yılın son haftasında eğlenerek dinlerinde samimiyetlerini göstermeye çalışmaktadır. Zannediyorlar ki, İsa (as) o zaman doğmuştur. Bu aziz peygamberin hatırasına yaptıkları ise israf, isyan, azgınlık ve sınırsız ahlaksızlık, içkiyle, her zaman yapmadıkları yemeklerin israfıyla ve milyonlarca ağacı keserek bunu yapmaktadırlar. Sanki onlara bütün bunları (haşa) İsa (as) emretmiş gibi… İşte tam bu noktada bilmemiz gereken şey Hıristiyan’ları bu kutlamayı dine atfederek yapmalarıdır. Bir de aynı zamanda, aynı şeyi, aynı şekilde kutlamak da (maazallah) Hıristiyan’lara benzemek olacaktır. İslam’da böyle bir şeyin aslı yoktur. Ne Allah’ın peygamberi Muhammed (sav) ne O’nun (sav) mübarek sahabeleri ve ne de Muhammed ümmetinin en hayırlı nesli olan Selefi Salihin’den böyle bir şeyin kutlanması gerçekleşmemiştir. Bu Noel kutlamasının kaynağı Hıristiyanlardır. Kışın yapılması ayrıca ateş yakılan mevsim olması sebebiyle münasiptir. Bu mevsimde Noel Baba dedikleri, önceleri yaşamış olan Aziz (Saint) Nikolas’ın ruhunun kendilerine hediyelerle gelmesi için yakabildikleri kadar ateş yakarlar ve her zaman pişirme adetleri olmadığı özel yemekleri pişirirler.
NOEL'İN TARİHİ
İsa (as)’ın doğumundan çok önce putperestler, ateşperestler ve Sabiler (yıldızlara tapanlar) kış aylarına doğru güneşin her gün kendilerini biraz daha erken terk etmesine üzülürlerdi. 25 Aralık’ta günler tekrar uzamaya başladığında güneşin kendileriyle kalmaya razı olduğuna sevinerek kutlamalar yaparlardı. Bu kutlamalar esnasında dans ederler, içkiler içerler ve ışıklandırmalar yaparlardı. Ayrıca hindi kesme, domuz başı ve kaz kızartması yemeyi de adet haline getirmişlerdi. Bir de aralarında çeşitli hediyelerle hediyeleşirlerdi. Bununla birlikte güneşe tapan ve kurtarıcı tanrılarının kış başlangıcında doğduğuna inanan putperest milletler de vardır. Bunlar eski Mısır takvimine göre kış başlangıcı olarak kabul edilen 25 Aralık özel kutlama törenleri yaparlardı. İsa (as)’ın göğe kaldırılmasından sonraki yüzyıllar boyunca, doğum tarihi bilinmediğinden dolayı ilk Hıristiyan’ların kutladıkları özel bir gün yoktur. Bu esnada Roma imparatorluğunun her tarafında güneşe ve putlara tapılıyordu. Roma imparatoru Konstantin miladi 313. yılda putperestlikten Hıristiyanlığa geçti. Bu geçişle putperestlikten bir çok şeyi de Hıristiyanlığa soktu. Güneş tanrısının doğum günü olarak kabul edilen 25 Aralık’ı İsa (as)’ın doğum günü ve yılbaşı olarak ilan etti. İsa (as)’ın kurtarıcı tanrı olduğuna (haşa) inanan Hıristiyanlar da O’nun (as) 25 Aralık’ta doğduğunu kabul ettiler. (!) Sonunda bu geceyi yılbaşı ve Noel olarak her sene kutlamaya başladılar.
İsa (as)’ın doğum tarihinin 25 Aralık kabul görmesi, O’nun (as) 3. asır başlarında ölümünün 25 Mart olarak tahmin edilmesinden kaynaklanmaktadır. Buna karşılık Ermeni kilisesi Noel’i hiçbir zaman kabul etmedi ve İsa (as)’ın doğumunun 6 Ocak olarak kutlamayı sürdürdü.
NOEL BABA
Efsanevi Hıristayan inanışına göre; Miladi 4. yüzyılda Anadolu’daki Mira (Derme-Antalya) yöresinde yaşamış olan Aziz Nikolas adındaki Hıristiyan azizi Roma imparatoru Konstantin’in rüyasına girdi. Bu rüyada idama mahkum olan üç subayı kurtardı. 313. miladi yılda Konstantin’in Hıristiyanlığı kabul ederek din değiştirmesinden sonra şöhreti iyice artan ve yayılan Nikolas zamanla Rum ve Rus ülkelerinin, loncaların, çocukların, denizcilerin ve bazı şehirlerin koruyucu azizi olarak belirlendi ve benimsendi. Çocuklara özel armağanlar getirdiğine inanılan ve Noel Baba olarak anılmaya başlayan Aziz Nikolas efsanevi bir kişiliğe büründü.
Aziz Nikolas’ın bu günkü şekliyle Noel Baba haline sokulması ilk önce Almanya’da görüldü. Bu efsanevi gelenek zamanla Protestan kiliselerin çoğunlukta olduğu Avrupa ülkelerinde yayıldı. Sonraları ABD’nin New York şehrine gelen Hollandalı Protestanların Aziz Nikolas’ı iyiliksever bir kimse olarak anmaları da onun sevilmesine yol açtı. Ayrıca ABD ve İngiltere’de kutlanılan çocuk bayramlarında da kendisine yer verilmeye başlandı. Geleneksel aile ve çocuk bayramı olarak kutlanan Noel yortusunun koruyucusu olarak kabul edildi.
Noel Baba’nın şişman, neşeli, kırmızı ve beyaz piskoposluk giysileri içindeki tasvirleri Amerikalılar tarafından ayyuka çıkarıldı. Noel Baba’nın bazen yalnız, bazen yardımcısıyla ata binerek, bazen de sekiz ren geyiğinin çektiği kızağıyla evlerin damlarında dolaştığı efsanesi yaygınlaştı.
Sırtında içi hediyelerle dolu bir heybeyle dolaşan Noel Baba evlere bacadan giren ve armağanlarını uslu çocukların ayakkabılarını içine koyan biri olduğuna inanılır. Aslında o armağanları evin babasının koyduğunu artık bütün çocuklar biliyor.
Noel Baba gelenekselleşen, dinin çıkış kaynağıyla ilgisi olmayan folklorik bir olaydır. İnsanların gerçek ilahi haberlerden uzaklaştıkça inançlarının ne derce cismanileştirdiğinin, maddileştirdiğinin, dinin asıl gayesinden uzaklaşarak putlaştırıp ilahlaştırdığının açık, apaçık bir örneğidir. Mezarında her şeyden habersiz olarak vereceği hesabın derdine düşen Nikolas’ın gerçekte hiç kimseye ne bir fayda ne de bir zarar veremeyeceği aşikardır. Ancak üzülerek ifade ediyoruz ki insanlardaki bu sakat anlayış ve arayış geneldir. Bütün dinlerin mensuplarında görülmektedir. Elbette İslam’da vardır böyle insanlar. Allah’a (cc) hamd olsun ki bizzat O’nun (cc) koruması altında olan Kur’an’ı Kerim ile Rasulullah’ın (sav) nesilden nesile temiz yollarla aktarılan sahih sünneti elimizin altında bulunmaktadır. Aksi takdirde neva ve heveslerine uyanlar bilerek bilmeyerek İslam öncesi ataların dinlerindeki şirk materyallerini, bid’at ve hurafe eylemlerini Hak Din’e (İslam’a) girdirerek onu tedavülden kalkmış dinlere (Yahudi’lere ve Hıristiyan’larınkine) benzetme gayretindedirler. En iyisini Allah (cc) bilir.
NOEL AĞACI
Ermeni mitolojisinde yeni yıl tanrısının adı Amanor’dur. Putperestlik çağında avlanan hayvanlar Amanor’un onuruna çam ağaçlarına asılırdı. Noel gününde çam ağaçlarına asılarak çeşitli şeylerle yapılan tören Hıristiyanlığa da putperest inançlarından geçmiştir. Günümüzdeki ağaç bayramları da, ağaçlara bir şeyler bağlamak suretiyle dilek tutma gibi sapma olayları da genel olarak ağacın tanrıları nazarında müstesna bir öneme sahip olduğu, melekler ya da perilerin geleceklerse ağaçlara konacağı şeklindeki saçma putperest inançlarının bugüne kadar nasıl geldiğini anlamak için hiç de zor bir durum değildir. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla:
“Allah (şeytan’a) sordu: “Ben sana emretmişken seni (bana) secde etmekten alıkoyan şey nedir?” (Şeytan): “Ben ondan (Adem’den) daha üstünüm. Çünkü beni ateşten, onu çamurdan yarattın” dedi. Allah; “Öyleyse in oradan! Büyüklük taslamak senin hakkın değildir” buyurdu.
Şeytan; “Bana (insanların) tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver” dedi.
Allah; “Haydi, sen mühlet verilenlerdensin” buyurdu.
Şeytan dedi ki; “Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üzerine oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Ve sen onların çoğunu (sana) şükredenlerden bulamayacaksın” dedi.
Allah buyurdu ki: “Haydi: rezil ve kovulmuş olarak oradan çık. Yemin ederim ki, onlardan (insanlardan) kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım. ” (Araf, 12-18)
Ayrıca bu noel ağacı inancının çıkış yeri Nemrut’a da dayanmaktadır. Tarihin kaydetmiş olduğu en azgın hükümdarlardan biri olan Nemrut ilahi kontrolle hareket eden küçücük bir sineğe yenik düşerek can verince annesi Semiramis oğlunun aslında ölmediğini, zira ilahların ölümsüz olduğu yanlışını yaymıştı. Ölümsüz kimselerin gerçekte kendisi sevenlerini ve kendine kulluk edenleri duyduğunu, gördüğünü, dua edip dilekte bulunanın duasını kabul edeceğini ve yardıma koşabileceğini anlatmıştı. Bir gün mutlaka onun ruhunun döneceğine olan inancından geldiğinde üzerine inebilmesi için süslü ve ışıklı; celp edici ve görkemli çam ağaçları kesip hazırlamıştı. O zaman da yapılan bu işin kışta vuku bulmuş olması, her zaman yeşil, yapraklarını dökmeyen, göklere yükselmeyi ifade eden, görkemli çam ağaçlarının Semiramis tarafından seçilmiş olması, hüznü umuda ekleyerek ona bağlanması herhalde tesadüf değildir. Çünkü bugünkü noel ağacı da tesadüf değildir.
Bu durumda anlaşılıyor ki, (ilk neslin ahmaklı ile Yahudi kini ve sinsiliği birleşince) Hıristiyanlar bugün hakikaten trajikomik bir hale sürüklenmişlerdir. Bu son tezi şöyle açıklayabiliriz:
Yahudilerin İsa (as)’ın mesajı ile O’na (as) inananların irtibatını koparması ve vahiy ile ilişkisini kesmesi sebebiyle Hıristiyanlar güçlü Roma Devleti’ne dinlerini kabul ettirmek isterken mantıklarını rehber edinerek Romalıların da tesiri altında kalmışlardır. Para ve iktidar sahiblerini ikna edebilmek için dinlerin onların anlayabilecekleri bir şekilde maddeleştirme (putlaştırma) yoluna gittiler. Putperest figürleriyle (haç, İsa (as) ve Meryem ana heykelleri, Üçlü tanrı inancı vs) hak din kirlettiler. Tabii ki (bu arada) asıl belirleyici ve itici güç olarak Yahudileri asla unutmamalıyız. Hıristiyanlığın temel esaslarını belirleyen Aziz Pavlus katıksız bir Yahudidir. Hıristiyanların gönüllerinden taht kurmuş bulunan Pavlus’la beraber, kutsal kitapları olan İncil’i yazan (daha doğrusu bozan) isimleri Matta, Markos, Luka ve Yuhanna olan dört Yahudi dönmesidir. Eski Ahid’i (Tevrat) bozan Yahudi Siyonist zihniyeti kendilerine fikri tabanda rakip olmasın diye Yeni Ahid’i (İncil) ta işin başında bozarak ona iman edenleri ifsat etmiştir.
Bu konuda özetle kastedilen şudur: Hıristiyanların dinlerinden bir emir zannıyla tazim gösterdikleri Noel ağacı özbeöz Hıristiyan mahsulü olma yerine devşirme yoluyla dinlerine girmiş bir putperest geleneğidir.
TÜRKİYE'DE NOEL
Cumhuriyet Türkiye’si batılılaşma dönemi inkılâplarıyla birlikte Hıristiyan Batının hayat tarzını benimsemişti. Gerçekleştiği köklü değişiklikler arasında takvim değişikliği de vardı. Bu amaçla 26 Aralık 1923’de (Aralığın 26’sı dikkate şayandır) İslami olan Hicri takvim bırakılarak Papa Gregoryen’in hazırlamış olduğu Hıristiyan miladi takvimi benimsenmiştir. Yılbaşı günü de 1 Muharrem’den 1 Ocak tarihine alındı. İnkılâpların amaçladığı batı değer yargılarının ise bu arada “Noel Baba Kültürü”nün halk arasına zorlamalarla sokularak zamanla meşrulaşması sağlandı. Bu anlayışla yapılan inkılaplar o raddeye varmıştı ki, 1928’de “Devletin Dini: İslam’dır” hükmünü anayasalarından çıkardıklarında o hengamede “din Hıristiyanlık olsun” diye teklif getirenler dahi olmuştu. Neyse ki 1938’de laiklik imdada yetiştiğinde Hıristiyanlığa sakin bir geçişin yolu da bulunmuştu. Gerçekten de laiklik Türkiye’deki uygulamasıyla devrimciler için iyi bir ara dönem ve atlama taşı pozisyonundadır.
Roma imparatoru Konstantin’in noeli bayram olarak kabul ettiği 325. miladi yıldan sonra Hıristiyan alemi bu günü gelenekselleştirerek bayram edinmişlerdir. Onlar noelden bir hafta önce özel hazırlıklar yaparlar. Bu günlerde sokaklar, caddeler ve vitrinler çam ağaçlarıyla dolmakta, Noel Baba resimleri her yeri kaplamaktadır. Bu vesileyle kitaplar, dergiler vs. yayınlanmakta, resmi daireler ve okullar süslenmekte, bütün bir halk tatile girmektedir. İnsanlar tebrik ve telgraflarla birbirlerinin yeni yılını kutlamaktadır.
Hıristiyanların geleneksel bayramları olan Noel şu anda Türkiye’de de diğer İslam ülkelerinde de rağbet duyulmaya, teşvik görmeye başlamıştır. İşin en korkunç yanı ise bu kutlamalara Müslümanların rağbet göstermesi ve İslam’dan uzaklaşma yoluna girmeleridir. Müslümanlar önce Allah’a (cc) verdileri sözü hatırlamalı, Kur’an ve sünnet doğrultusunda kendisine bahşedilen “Müslüman” ismine yaraşır bir şuurda olmalıdır.
MÜSLÜMANLARIN YENİ YILI
Müslümanlar için yılbaşı 1 Muharram’dir. 1 Muharram gecesi bizler için yılbaşı gecesi sayılmaktadır. Buradan kaynakla son yıllarda bazı Müslümanlarda 1 Muharram günü yılbaşı kutlama maksadıyla farklı bir gayret içine girdikleri gözlemlenmektedir. Baskı ve gaflete sevk etme yöntemleriyle yılbaşlarını şaşıran insanların dikkatlerini tekrar Hicri yılbaşına çekilemeye çalışılmaktadır.
Bütün bunlar az da olsa gönüllerde yanan iman nurunun gittikçe parlamakta olduğunu, duyulan bir tepkiden kaynaklandığını anlatmaktadır. her şeye rağmen güzel olan bu tavırların meşru daire içinde artmasını temenni ederken Müslümanların tavırlarının tepkisellikten kurtarıb onlara öncülük yapacak orijinal İslami tavrı nasib etmesi Rabbimizden (cc) niyazımıdır.
Biz Müslümanlar aylarımızı, ibadet günlerini, bayramları, Ramadan’ı ve Kurban’ı, Hacc’ı, yılbaşını ve zekâtı… vs. hep İslami takvime göre ayarlamak durumundayız. Müslümanlar ibadetlerini ihmal eden Miladi takvimi mümkün mertebe saf dışı bırakmalı, hayatlarını ilahi bir gerçek olan Kameri aylara göre düzenlemelidir.
Müslümanların İslam dışı diğer bayramları kutlamaları, bunlara iştirak etmesi, Allah’ın (cc) bildirdiği gerçekleri yalanlayan kutlama günlerini bayram olarak kabul etmesi küfre ve şirke destek olmaktan başka bir mana taşımaz. İslam dışı tek ve çok tanrılı dinlerin törenlerine iştirak etmenin, kafirlere (kılık-kıyafet açısında da) uygunluk göstermenin imanı ortadan kaldıracak bir boyut kazanacağı da unutulmamalıdır. Buna binaen noel gününde Hıristiyanlara, Hıdrellez gününde hurafecilere, Nevruz gününde de ateşperestlere uymak caiz olmayacağı gibi severek ve benimseyerek kutlandığında Muhammed’e (sav) indirilen Kur’an’ı (dolayısıyla) İslam’ı topyekûn inkar manasına gelecektir. Bütün bunların şuurunda olan bir Müslüman ise daima iman nimetinden ve İslam şerefinden dolayı başı dik olarak Allah’a (cc) hamd ederek yaşayacak ve ilelebet şunu haykıracaktır:
Rabb olarak Allah’tan
Din olarak İslam’dan
Peygamber olarak Muhammed (sav)’den
Razı oldum. (Buhari, Müslim, Tirmizi)
Kaynakça:
1) Kur’an’ı Kerim.
2) el-Muhezzeb; İktidai Sirati-l Müstekim Muhalefeti eshab’il Cahim, Şeyh’ul İslam İbn-i Teymiyye, Guraba yayınları, İstanbul, 1996.
3) Şamil İslam Ansiklopedisi, Şamil yayınları, c. 6, 7, Yılbaşı ve Noel maddeleri, İstanbul, 2000.
4) Aksiyon Dergisi, Cami ve Kilise arasında günümüz Müslümanları konulu makale.
5) Yılbaşı Risalesi, Mahmud Yakarış, Makale
(ç)Alıntı.
El Muslimun
Moderatör tarafında düzenlendi: