Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Yoksulluk İçimizde

Nesîbe Lena Çevrimdışı

Nesîbe Lena

"عِشْ حَمِيداً، وَمُتْ شَهِيدًا"
Süper Moderatör
Rollo May kendi kendisine, "Yirminci yüzyıl insanının temel sorunu nedir?" diye sorar ve cevap verir: "Boşluk." İnsanlar neyi istediklerini ve neyi hissettiklerini bilmemektedirler. Arzu ve isteklerini bir kesinlik halinde yaşamadıkları için, kararsızlıktan ve özerklik yoksunluğundan yakınmaktadırlar. Aile veya aşk ilişkileri bozulmuştur, ama en başta, ilişki içinde oldukları kişiyi de içlerindeki boşluğu gidermeye matuf olarak benimsedikleri için, kişi o boşluğu doldurmadığında endişe ve öfkeye kapılırlar.

Burada boşluk sözcüğünü lafzi anlamıyla almamak gerekir. Boşluk yaşantısı; insanlar kendilerini, kendi hayatlarını ve içinde yaşadıkları dünyayı değiştirmek hakkında etkili bir şey yapamayacak kadar güçsüz hissettiklerinde sökün eder. İçsel boşluk ya da "içimizdeki yoksulluk", kişinin kendi hayatını yönlendirebilecek ya da başka insanların kendisine yönelik tutumlarını değiştirebilecek bir amil olamadığı durumlarda tebellür eder. Ümitsizlik ve çaresizlik galebe çalar ve nihayet insanlar istemekten, irade etmekten de vazgeçebilirler.

Erich Fromm insanların günümüzde herhangi bir dinî veya ahlaki otoritenin emrinde değil, anonim bir otoritenin, "kamuoyu"nun emrinde yaşadıklarını yaz- maktadır. Yetke makamı kamunun ta kendisidir ve kamu da radarlarını diğerinin kendisinden ne beklediğini anlamak ve algılamak üzere yönlendirmiş çok sayıda bireyden müteşekkildir. Modern Batılı insan yüzyıllar boyunca rasyonalite, tekbiçimlilik ve mekanikliğe vurgu yapan bir eğitim tornasından geçirilmiştir.

İçsel boşluğunu sezen modern insan, kendi başına kalmamak için, bir yalnızlık korkusu içinde yaşar ve içindeki boşluğu dolduracak müsekkinlere yönelir. Tüketim kültürü, gurular, işkolik yaşam tarzı insanın bu iç boşluğunu gidermek için emre amade bekletilmektedir zaten.

Günümüz ABD toplumunun "Analjezi Toplumu" olarak tanımlanması da tesadüf değildir. Analjezi, yani ağrıyı ne pahasına olursa olsun dindirme fikri, Batılı toplumlarda bir fikrisabit halinde varlığını sürdürmektedir. Yakın zamanlarda Türkçesi de yayımlanan bir kitapta aynı toplum "Prozac Milleti" olarak isimlendirilmekteydi. Çok değil bir asır önce aynı toplumun içinden çıkan psikolog William James ağrı ve ıstıraba tahammülü salık verirken, bugün ruhsal ıstırabın her türlü tezahürünün farmakolojik ajanlarca bastırılmaya çalışılması manidardır. Psikofarmakoloji ruhsal kozmetiği sağlamaya soyunmuştur ve acısız ıstırapsız bir dünya vaat etmektedir.

Modern insanın temel meselelerinden birisi de, ölümle yüzleşememesi, La Rochefoucauld'un deyişiyle "Ölüme doğrudan bakamaması," dahası onu inkâr etmeye yönelmesidir. Bir tür beden oymacılığı olan kozmetik endüstri ve plastik cerrahi, ölümü durdurma saplantısından ekmek yemektedirler. Ölümün inkârı, giderek hayatın inkârına dönüşmekte; varoluşsal nevroz, insan ruhunu yurt edinmektedir. Gaye yokluğu, modern tecrübeyle birlikte bir gulyabani gibi insanın yolunu kesmekte, hayat anlık hazların doyurulduğu bir ritüeller dizisi olarak algılanmaktadır.

Kemal Sayar
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt