İmam Beyhaki’nin sahih bir isnatla Malik Ed-Dar’dan rivayet ettiğine göre:
İkinci Halife Ömer Bin Hattab zamanında kıtlık ve açlık oldu. Sahabelerden biri ( Bilal B. Haris el-Muzeni) Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) kabrine teberrük amacıyla giderek şöyle demiştir: “Ey Allâh’ın Resulü! Allâh’a dua et ki ümmetine yağmur yağdırsın. Çünkü helak olmuş durumdalar.”
Sonra bu adam Peygamberimizi rüyasında görmüş ve Peygamberimiz ona şöyle demiştir: “Ömer’e selam söyle ve Allâh’ın onlara yağmur yağdıracağını haber ver.” Adam Ömer’e gider ve olanları anlatır.
Bu hadisi İbni Hacer el-Askalani Feth'ul barî adlı kitabında nakletmiştir. c.2 s.495. Hadis numarası 1010 Kitab'ul Istisgai konu basligindaki 3. Bölümde (Babu sualin ma fi el-imame el-istisgae iza kahatu)
İbni Kesir de El-Bidaye ven-nihaye adlı eserinde nakletmiştir (c.7 s. 91).
Nitekim, Prof. Dr. Zekeriya Güler de diyor ki:
"İbn Hacer (v. 852/1448), İbn Ebî Şeybe’nin (v. 235/849) rivâyet ettiği bu hadisin isnadının sahih olduğunu zikretmektedir. Hadis, aynı isnadla Beyhakî (v. 458/1065) ve İbn Asâkir (v. 571/1175) tarafından da rivâyet edilmektedir. (...) Buhârî, Târîh’inde Ebû Sâlih Zekvân tarîkiyle Mâlik ed-Dâr’dan Hz. Ömer’in kıtlık senesindeki sözünü (muhtasar olarak) rivâyet etmiştir. Aynı rivâyeti tafsilatlı olarak İbn Ebî Hayseme de tahriç etmiştir."
Prof. Z. Güler şu referansı da veriyor: Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, VII, 304-305.
Hâfız İbni Hacer-i Mekkî (Heytemî) de bu rivayetin sahih olduğunu açıkca yazmıştır.
Prof. Dr. Zekeriya Güler bahis konusu rivayeti şu şekilde nakletmiş:
VEFATINDAN SONRA PEYGAMBERLER ve SÂLİHLERLE TEVESSÜL
Mâlik ed-Dâr -ki o Hz. Ömer’in haznedârı idi- anlatıyor: Hz. Ömer devrinde halk şiddetli bir kıtlığa maruz kalmıştı. Derken bir adam Peygamber’in (s.a.) kabrine gelerek:
— Yâ Rasûlallâh! Ümmetin için yağmur yağmasını iste. Zira onlar helak oldular! dedi. Bunun üzerine rüyasında adama şöyle denildi:
— Ömer’e git, ona selam götür, halkın suya kavuşacağını haber ver ve ona şunu söyle: “Senin vazifen, iyi muamelede bulunmak, müvazeneli ve güzel hareket etmektir”. Adam derhal giderek durumu Ömer’e bildirdi. Bunun üzerine Ömer ağladı ve sonra da:
— Rabbim! Üstesinden gelemediğim şeyler hariç, çaba sarfetmekten geri durmuyor ve elimden geleni yapıyorum! dedi .
TAHRİÇ ve DEĞERLENDİRME
İbn Hacer (v. 852/1448), İbn Ebî Şeybe’nin (v. 235/849) rivâyet ettiği bu hadisin isnadının sahih olduğunu zikretmektedir . Hadis, aynı isnadla Beyhakî (v. 458/1065) ve İbn Asâkir (v. 571/1175) tarafından da rivâyet edilmektedir.
***
Burada adı geçen "İbni Hacer", asrının en büyük hadis alimi olduğu kabul edilen İbni Hacer el-Askalani'dir (vefatı m. 1448). Miladi 1566'da vefat etmiş olan büyük Şafii fıkıh ve hadis alimi İbni Hacer el-Heytemi (Mekki) de bu rivayetin sahih olduğunu bidirmektedir. İbni Hacer-i Mekki'nin sözlerini hatırlayalım:
".. Bundan başka, Resûlullah ile tevessül, istigâse etmek demek, Onun dua etmesini istemek demektir. Çünkü O, kabrinde diridir, istiyenin istediğini anlar. Sahîh haberde bildirildi ki: Emîr-ül-mü’minîn Ömer “radıyallahü anh” zamanında kaht [kıtlık] oldu. Ashâb-ı kirâmdan birisi, Resûlullahın kabri yanına gelip, yâ Resûlallah! Ümmetine yağmur yağması için dua eyle! Ümmetin helâk olmak üzeredir, dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, buna rüyada görünüp yağmur yağacağını haber verdi. Öyle de oldu. Rüyada ayrıca (Ömere git, Selâm söyle! Yağmur yağacağını müjdele. Keys ile hareket etmesini söyle!) de buyurdu.
Keys, yumuşak davranmakdır. Ömer “radıyallahü anh” sert idi. Dînin emrlerini yerine getirmekde şiddet gösterirdi. Bu kimse, Halîfenin yanına geldi. Olanı anlatdı. Halîfe dinledi ve ağladı. Bir habere göre rüyayı gören, Ashâbdan Bilâl bin Hâris Müzenî idi. Burada, rüyayı değil, Sahâbînin, Resûlullahın kabrine gelerek tevessül etmiş olduğunu bildirmek istiyoruz. Görülüyor ki, Resûlullahdan, hayâtda iken olduğu gibi vefâtından sonra da, dileklerin hâsıl olmaları için dua buyurması istenilir. Onun dua ve şefâ’at etmesi ile dilekler hâsıl olduğu gibi, hayâta gelmeden önce ve hayâtda iken ve vefâtından sonra, Onu vesîle ederek yapılan dua ve tevessüller de kabûl olmakdadırlar." (İbni Hacer-i Mekki; Cevher-ul-Munzam)
İbni Hacer'in bu açıklaması şurada bulunabilir: Şevahidü'l-Hakk tercümesi, Fazilet Neşriyat, s. 137.