Meal vermenin ve kuran'daki âyetleri noktalı bir şekilde yazmanın bidat olduğunu düşünüyorum. (Bende arapça bilmiyorum maalesef.) Eğer yanlış bilmiyorsam harflerin belli yerlerine nokta koydurarak harekelendirme işini Hz. Ali lisanın mahfuz olmasını istediği için birisine (nokta koyma fikri muhtemelen o söylediği kişiden ortaya çıkıyor ama bundan emin değilim. Zaten konuyla da pek alâkalı değil.) yaptırtıyor. Hz. Ali bu işi yaptırdığı için bunu bidat kategorisine alamam.
Şu anda Hz. Ali'nin bu harekelendirme işini yaptırdığına dâir kaynak bulamıyorum ama bir şeyler okuduğumu hatırlıyorum. Kaynak sahibi olanlar bu konudaki gerekli kaynağı söylerse müteşekkîr olurum.
Sünen-i Tirmizî - Türkçe - (Kitab - Kapak) sitesinden ilim bahsi. 16. hadisden alıntı.
16- Sünnetlere Yapışıp Bidatlerden Uzak Durmalı
2891- Irbad b. Sariye (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün sabah namazından sonra son derece tesirli bir va’z verdi de bu va’zın tesirinden gözler yaşardı kalpler ürperdi Ashabtan bir kişi: Bu öğütler vedalaşan bir kimsenin öğütleri gibidir o halde bize neyi tavsiye ederseniz Ey Allah’ın Rasûlü! Dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu: “Allah’a karşı her zaman ve her zeminde sorumluluk bilinci içerisinde olmayı Allah’tan gelen her şeyi dinleyip itâat etmeyi idareciniz durumunda olan kimse Habeşli bir köle bile olsa onu bile dinleyip itâat ediniz. İçinizde yaşayacak olanlar benden sonra pek çok ayrılık ve anlaşmazlıklara şâhid olacaklardır. Dinde yeri olmayan fakat dindenmiş gibi gösterilmeye çalışan şeyleren sakınıp uzak durunuz çünkü onlar sapıklıktır. Sizden kim bu dönemlere ulaşırsa benim sünnetime ve doğru yolda olan Hülefai Raşîdinin sünnetine sıkıca sarılsın. Bu yolda sabredip dişinizi sıkınız.” (İbn Mâce, Mukaddime: 7)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Lâkin günümüzdeki ظ پ ز ذ ش ت ن ض ث ق ف غ خ ج (Araya farsçadaki "Pe" harfi de girmiş düzenle yapmaya çalıştığımda harf gözükmüyor, bu yüzden silemiyorum.) gibi harflerin (yanlış bilmiyorsam) râşidîn halîfelerden sonra ortaya çıktığını biliyorum. Yanlış biliyorsam düzeltin. Bu yüzden Kuran'ı bu tarz harflerle yazmanın ve okumanın bidat olduğunu düşünüyorum.
Şu anda Kuran'ı pek çoğumuz okurken anlamıyoruz. Eğer bu bidat harfler olmasaydı mecbûri olarak arapça öğrenmemiz gerekirdi ve bu sayede kuran'ı okurken anlayarak okuyabilirdik diye düşünüyorum.
Sünen-i Ebû Dâvûd - Türkçe - (Kitab - Kapak) sitesinden alıntı. (Ebu Davud, Sünnet, 31)
4770- Zeyd İbn Vehb el-Cüheni (nin) haber verdi (ğine göre); kendisi Hariciler üzerine yürüyen ve Ali (radıyallahü anh)'in maiyyetinde olan bir askeri birlik içinde bulunuyormuş (da) Ali (radıyallahü anh) (şöyle) demiş:
" Ey İnsanlar ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı (şöyle) derken işittim: Ümmetimden öyle bir kavim zuhur edecek ki Kur'ân okuyacaklar da sizin okuyuşunuz (zahiren) onlarınkine (nisbetle) hiç kalacak. Namazınızda (zahiren) onların namazı yanında hiçbir şey olmayacak. Orucunuz onların orucuna nispetle birşey olmayacak. Kur'âni kendi lehlerine zanniyle okuyacaklar. Halbuki Kur'ân onların aleyhine olacak, namazları gırtlaklarını geçmeyecek, İslâmiyetten okun avı delip geçtiği gibi çıkacaklar. Eğer onlarla harb edecek olan ordu, (onlarla yapacakları savaştan dolayı) Peygamberleri diliyle kendilerine takdir edilen ecri bilselerdi, (yapacakları) bu işe (Allah katındaki değerinin büyüklüğüne tam manasıyla) güvenirlerdi (de bütün gayretlerini ona verirlerdi). Bu kavmin alameti içlerinde pazusu olup, kolu olmayan ve üzerinde beyaz kıllar bulunan pazusunda meme uçları gibi bir çıkıntısı bulunan bir adamın olmasıdır." (Bu durumda) siz (şimdi) çoluk çocuğunuza ve mallarınıza sizin adınıza halef olacak olan bu kimseleri bırakıp da Muaviye ve Şam halkı üzerine mi gideceksiniz?
Allah'a yemin olsun ki: (Hazret-i Peygamberin çıkacaklarını haber verdiği) o (kötü) kavmin (karşımızda bulunan ve Hariciler diye anılan) şu kavim olduğunu ümid ediyorum, Çünkü onlar (dökülmesi) haram olan kanı döktüler, halkın merada yayılan hayvanlarım gasbettiler. Öyleyse siz besmeleyle (onların üzerine) yürüyünüz.
Selemetü'bnu Küheyl dedi ki:
" Zeyd İbn Vehb bana (ordunun konakladığı) yerleri birer birer anlattı (ve şöyle dedi): Nihayet bir köprünün üzerine vardık. (Onlarla) Karşılaşınca (bir de baktık ki); Haricilerin başında (bulunan) Abdullah İbn Vehb er-Râsibî'dir. (Abdullah İbn Verîb) Haricilere " Mızraklarınızı bırakın da (onlarla daha yakından savaşmak üzere) kılıçlarınızı (kınlarından) çekiniz. Çünkü ben (karşımızdakilerin) Harura gününde olduğu gibi size (Allah adına) ant vererek sizi barışa davet edeceklerinden korkuyorum." dedi. Onlar da mızraklarını atıp kılıçlarını sıyırdılar; derken (Hazret-i Ali safında bulunan) halk onlara mızraklarını sapladılar ve Haricileri üst üste öldürdüler. Neticede o gün (Hazret-i Ali safındaki) cemaatten sadece iki kişi öldürüldü. (Nihayet) Hazret-i Ali (harbin sonunda) " Öldürülenler arasında (alamet olarak bulunan) sakat adamı arayınız, buyurdu. (Aradılar fakat) bulamadılar. Bunun üzerine Hazret-i Ali bizza. (ayağa) kalkıp üstüste öldürülen insanların yanına geldi ve onları bulundukları yerlerden çıkarınız dedi, sonra onu yere gelen cesetler arasında buldular. Ali (radıyallahü anh) tekbir getirdi ve:
" Allah doğru söyler, Rasulü de doğruyu tebliğ eder." dedi, o sırada Abidetü's-Selmanî Hazret-i Ali'nin yanına varıp:
" Ey mü'minlerin emiri! Kendisinden başka ilah olmayan Allah hakkı için (söyle)! Sen hakikaten bu hadisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittin mi?" diye sordu. Hazret-i Ali'de:
" Evet kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun ki (ben bu hadisi bizzat Hazret-i Peygamberin ağzından işittim)" dedi. Abîde, Hazret-i Ali'den üç defa yemin istedi. Hazret-i Ali de yemin etti.
Müslim, zekât 156, 157; Ahmed b. Hanbel I, 88 92, 141.
Hadis ile alâkalı forumda gönderi de varmış. Bağlantısı bu: Çözüldü - "Arabistan’ın Doğu Tarafından Kimseler Çıkar. Kur’an-ı Kerim Okurlar..." Diye Bir Hadis Var mı?
Hadis, hâricîler ile alâkalı. Bu hadisi koyma sebebim Kur'an okuyuşu hakkında belirtilen mevzu hakkında idi. Kuran'ı okuyoruz ama kalbimize iniyor mu? Gırtlağımızdan aşağı geçiyor mu?..
Sizin bu konudaki fikirleriniz nelerdir? (Normalde konuyu ilmî münâzaralar kısmına açacaktım. Lâkin oraya açma yetkim yokmuş, bu yüzden açamadım.)
Şu anda Hz. Ali'nin bu harekelendirme işini yaptırdığına dâir kaynak bulamıyorum ama bir şeyler okuduğumu hatırlıyorum. Kaynak sahibi olanlar bu konudaki gerekli kaynağı söylerse müteşekkîr olurum.
Sünen-i Tirmizî - Türkçe - (Kitab - Kapak) sitesinden ilim bahsi. 16. hadisden alıntı.
16- Sünnetlere Yapışıp Bidatlerden Uzak Durmalı
2891- Irbad b. Sariye (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün sabah namazından sonra son derece tesirli bir va’z verdi de bu va’zın tesirinden gözler yaşardı kalpler ürperdi Ashabtan bir kişi: Bu öğütler vedalaşan bir kimsenin öğütleri gibidir o halde bize neyi tavsiye ederseniz Ey Allah’ın Rasûlü! Dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu: “Allah’a karşı her zaman ve her zeminde sorumluluk bilinci içerisinde olmayı Allah’tan gelen her şeyi dinleyip itâat etmeyi idareciniz durumunda olan kimse Habeşli bir köle bile olsa onu bile dinleyip itâat ediniz. İçinizde yaşayacak olanlar benden sonra pek çok ayrılık ve anlaşmazlıklara şâhid olacaklardır. Dinde yeri olmayan fakat dindenmiş gibi gösterilmeye çalışan şeyleren sakınıp uzak durunuz çünkü onlar sapıklıktır. Sizden kim bu dönemlere ulaşırsa benim sünnetime ve doğru yolda olan Hülefai Raşîdinin sünnetine sıkıca sarılsın. Bu yolda sabredip dişinizi sıkınız.” (İbn Mâce, Mukaddime: 7)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
Lâkin günümüzdeki ظ پ ز ذ ش ت ن ض ث ق ف غ خ ج (Araya farsçadaki "Pe" harfi de girmiş düzenle yapmaya çalıştığımda harf gözükmüyor, bu yüzden silemiyorum.) gibi harflerin (yanlış bilmiyorsam) râşidîn halîfelerden sonra ortaya çıktığını biliyorum. Yanlış biliyorsam düzeltin. Bu yüzden Kuran'ı bu tarz harflerle yazmanın ve okumanın bidat olduğunu düşünüyorum.
Şu anda Kuran'ı pek çoğumuz okurken anlamıyoruz. Eğer bu bidat harfler olmasaydı mecbûri olarak arapça öğrenmemiz gerekirdi ve bu sayede kuran'ı okurken anlayarak okuyabilirdik diye düşünüyorum.
Sünen-i Ebû Dâvûd - Türkçe - (Kitab - Kapak) sitesinden alıntı. (Ebu Davud, Sünnet, 31)
4770- Zeyd İbn Vehb el-Cüheni (nin) haber verdi (ğine göre); kendisi Hariciler üzerine yürüyen ve Ali (radıyallahü anh)'in maiyyetinde olan bir askeri birlik içinde bulunuyormuş (da) Ali (radıyallahü anh) (şöyle) demiş:
" Ey İnsanlar ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı (şöyle) derken işittim: Ümmetimden öyle bir kavim zuhur edecek ki Kur'ân okuyacaklar da sizin okuyuşunuz (zahiren) onlarınkine (nisbetle) hiç kalacak. Namazınızda (zahiren) onların namazı yanında hiçbir şey olmayacak. Orucunuz onların orucuna nispetle birşey olmayacak. Kur'âni kendi lehlerine zanniyle okuyacaklar. Halbuki Kur'ân onların aleyhine olacak, namazları gırtlaklarını geçmeyecek, İslâmiyetten okun avı delip geçtiği gibi çıkacaklar. Eğer onlarla harb edecek olan ordu, (onlarla yapacakları savaştan dolayı) Peygamberleri diliyle kendilerine takdir edilen ecri bilselerdi, (yapacakları) bu işe (Allah katındaki değerinin büyüklüğüne tam manasıyla) güvenirlerdi (de bütün gayretlerini ona verirlerdi). Bu kavmin alameti içlerinde pazusu olup, kolu olmayan ve üzerinde beyaz kıllar bulunan pazusunda meme uçları gibi bir çıkıntısı bulunan bir adamın olmasıdır." (Bu durumda) siz (şimdi) çoluk çocuğunuza ve mallarınıza sizin adınıza halef olacak olan bu kimseleri bırakıp da Muaviye ve Şam halkı üzerine mi gideceksiniz?
Allah'a yemin olsun ki: (Hazret-i Peygamberin çıkacaklarını haber verdiği) o (kötü) kavmin (karşımızda bulunan ve Hariciler diye anılan) şu kavim olduğunu ümid ediyorum, Çünkü onlar (dökülmesi) haram olan kanı döktüler, halkın merada yayılan hayvanlarım gasbettiler. Öyleyse siz besmeleyle (onların üzerine) yürüyünüz.
Selemetü'bnu Küheyl dedi ki:
" Zeyd İbn Vehb bana (ordunun konakladığı) yerleri birer birer anlattı (ve şöyle dedi): Nihayet bir köprünün üzerine vardık. (Onlarla) Karşılaşınca (bir de baktık ki); Haricilerin başında (bulunan) Abdullah İbn Vehb er-Râsibî'dir. (Abdullah İbn Verîb) Haricilere " Mızraklarınızı bırakın da (onlarla daha yakından savaşmak üzere) kılıçlarınızı (kınlarından) çekiniz. Çünkü ben (karşımızdakilerin) Harura gününde olduğu gibi size (Allah adına) ant vererek sizi barışa davet edeceklerinden korkuyorum." dedi. Onlar da mızraklarını atıp kılıçlarını sıyırdılar; derken (Hazret-i Ali safında bulunan) halk onlara mızraklarını sapladılar ve Haricileri üst üste öldürdüler. Neticede o gün (Hazret-i Ali safındaki) cemaatten sadece iki kişi öldürüldü. (Nihayet) Hazret-i Ali (harbin sonunda) " Öldürülenler arasında (alamet olarak bulunan) sakat adamı arayınız, buyurdu. (Aradılar fakat) bulamadılar. Bunun üzerine Hazret-i Ali bizza. (ayağa) kalkıp üstüste öldürülen insanların yanına geldi ve onları bulundukları yerlerden çıkarınız dedi, sonra onu yere gelen cesetler arasında buldular. Ali (radıyallahü anh) tekbir getirdi ve:
" Allah doğru söyler, Rasulü de doğruyu tebliğ eder." dedi, o sırada Abidetü's-Selmanî Hazret-i Ali'nin yanına varıp:
" Ey mü'minlerin emiri! Kendisinden başka ilah olmayan Allah hakkı için (söyle)! Sen hakikaten bu hadisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den işittin mi?" diye sordu. Hazret-i Ali'de:
" Evet kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun ki (ben bu hadisi bizzat Hazret-i Peygamberin ağzından işittim)" dedi. Abîde, Hazret-i Ali'den üç defa yemin istedi. Hazret-i Ali de yemin etti.
Müslim, zekât 156, 157; Ahmed b. Hanbel I, 88 92, 141.
Hadis ile alâkalı forumda gönderi de varmış. Bağlantısı bu: Çözüldü - "Arabistan’ın Doğu Tarafından Kimseler Çıkar. Kur’an-ı Kerim Okurlar..." Diye Bir Hadis Var mı?
Hadis, hâricîler ile alâkalı. Bu hadisi koyma sebebim Kur'an okuyuşu hakkında belirtilen mevzu hakkında idi. Kuran'ı okuyoruz ama kalbimize iniyor mu? Gırtlağımızdan aşağı geçiyor mu?..
Sizin bu konudaki fikirleriniz nelerdir? (Normalde konuyu ilmî münâzaralar kısmına açacaktım. Lâkin oraya açma yetkim yokmuş, bu yüzden açamadım.)
Son düzenleme: