SORU:Selamun aleykum, bir tekfirciden duydum, şunu diyor: ''Zevahiri bir yazısında Rafiziler'in tüm küfür ve şirklerini (Kur’an’ın tahrif olduğunu, İmamlarının Peygamber ve Meleklerden daha iyi ve masum olduğunu, Aişe (radiyallahu anhuma)’ya atılan iftiraları) saydıktan sonra ''bunların hepsi küfürdür ancak onlara bunlar açıklanmadığı sürece Müslümandırlar'' diyormuş. Bu doğru mu? Eğer bu doğruysa, küfür ve sirkleri açık olan şahısları tekfir etmemek itikadi bir sapıklık mıdır? Yoksa kendisini İslam'a nispet ettiği için ictihadi bir mesele mi olur? İbn Teymiyye (rahimehullah), bu Rafizilerin Yahudi ve Hristiyanlardan daha kâfir olduğunu ve bunların küfründe şüphe edenin kâfir olacağını ve tekfir etmeyenin küfründe şüphe edenin de küfründe şüphe olmayacağını söylüyor. Bu tekfir konuları hakkında derslerinizi dinledim. Bazı alimlerin büyük şirkin bazı çeşitlerinde cehaleti mazeret gördüğünü söylemişsiniz ve meselelerin açık veya kapalı oluşu görecelidir, kişiden kişiye, mekandan mekana, vs. değişir demişsiniz. Ancak bu söylediğinizden şu çıkıyor ki bazı demokratlar da bir görüşe göre cehaleti sebebiyle mazur olabilir. Doğru mu anladım. Bu arada şunu söylemek istiyorum, bu soruları sormamda ki neden sizi eleştirmek veya tekfir etmek değil, bu meseledeki hakikati öğrenmek isteğimdir. 2. Sorum: Günümüz İhvanı Müslim’in ve Hamas'ın içindeki kişiler İslam düşmanları tarafından öldürülürse, bu kişilerin Müslüman veya şehid olma ihtimali var mıdır? Bu kişiler İslam düşmanları tarafından öldürülürse zahiren onlara ne ile hüküm vermemiz gerekiyor? Allah sizden razı olsun.
CEVAP
بسم الله الرحمن الرحيم
Aleykum selam ve rahmetullahi ve berekatûhû.
Değerli kardeşim; Ehli Sünnet alimlerimiz, Şiiler hakkında hüküm verirken genel hüküm vermemişler, tafsilat ve taksimata girmişlerdir. Şiiler üç kısma ayrılır demişler;
1. Görüş birliği ile kâfir olanlar. Şiilerin İsmailiyye, Nusayriyye, Karamita ve Ali (radiyallahu anhu)’yu tazim etmeleri sebebiyle ilah diyenler.
2.Görüş birliğiyle kâfir olmayanlar. Sadece Ali (radiyallahu anhu)'yu diğer Sahabelerden üstün tutanlar.
3. Tekfirinde ihtilaf olanlar. Onlar günümüzde meşhur ve çok olan Rafiziler, bir deyim ile İmamiyye İsna Aşeriyya fırkası.
Eymen Zavahiri (Rabbim onu korusun) Rafizilerin küfür içeren itikatlarını beyan eder ancak umumi olarak her ferdini direk tekfir etmez, Ehli Sünnet ve’l Cemaat imamları gibi önce o şahıs hakkında tekfirin şartlarına ve manilerine bakar. Eğer şartlar oluşmuşsa ve manileri ortadan kalkmışsa tekfir hükmünü indirir.
Tekfir meselesini daha iyi anlaman için ehil bir ilim ehli yanında bir müddet bu meseleleri öğrenmen gerekmektedir. Misal veriyorum alimler; kim şöyle derse veya şunu yaparsa kâfir olur derler. Ama o yapan şahıs hakkında tekfir gibi çok önemli bir hükmü indirirken şartlara ve manilere bakarlar. Bu konu çok uzun ve tafsilatlı bir meseledir. Tafsilatına giremem, bu konuda alimlerimiz ciltlerce kitaplar yazmışlar. Ama bu konuda Ebu Muhammed el-Makdisi (Rabbim onu korusun)Tekfirde aşırıya gitmekten sakındıran otuz risalesi kitabını bir ilim ehli gözetiminde okumanı tavsiye ederim.
İbni Teymiye (rahimehullah) hakkında aktardığın söz doğru değildir. Sözün gerçeği şöyledir: (Rafiziler değil) “Nusayriyye fırkasının küfürleri Yahudi ve Hristiyanların küfürlerinden daha beterdir” demiştir ve bu konuda silsile tekfirine girmemiştir. O büyük imam bazı şiddetli küfürleri bahsederken kim şöyle derse kâfir olur. Onu tekfir etmeyende kâfir olur derken işin ciddiyetini beyan etmek için söylemiştir.
İbni Teymiye (rahimehullah) Rafizilerin tekfiri konusunda umumi tekfire gitmemiştir. Küfür içeren itikatlarına davet eden alimlerini tekfir etmiş ama avamına yani cahil halk tabakasına küfür hükmünü şartlar ve maniler gözetiminde indirmiştir. Az önceki anlattığım üçlü taksimata gitmiştir. Rafizileri tekfir ederken muayyeni ancak şartlar yerine geldikten ve maniler kalktıktan sonra tekfir etmiştir.
Delil istersen Mecmu’ul Fetava Kitabının 2/452, 13/ 96 Minhac Es-Sünneh 1/452 ve 5/ 87 ciltlerine bakabilirsin.
Demokrat olan kişiye gelince yani egemenliği Allah'a değil de millete veren, Demokrasiyi sevip destekleyen kişinin küfrü açıktır, mazurlu değildir. Çünkü yasama, yani kanun koyma millette olmalı haram ve helali onlar belirlemeleri gerekir demektedir. Bunun tekfirinde durulmaz. Tekfirinde durduğumuz kişiler, demokrasinin mahiyetini bilmeden cahilce sözde İslami partiye oy atanlar, ehveni şer diyerek veya aldatılarak oy atanları kendilerine hüccet ulaşmamışsa tekfirlerinde dururuz ama kendilerine hüccet ulaşmışsa kâfir olurlar.
2. Soruna gelince; Hamas ve İhvan’a müntesip olan her şahsı direkt tekfir edemeyiz. Her ferdin durumuna bakarız. Birincisi Küfrü gerekli kılan bir şey yapmış mı, ikincisi hakkında şartlar ve manilere bakarız. Buna binaen kâfirler tarafından öldürülmüş olan fertlerinin durumu kişiden kişiye göre değişir. Küfür üzere ölenler şehit olmaz ama küfür üzere ölmemişse ve dini sebebiyle öldürülmüşse inşaAllah şehit olur. Durumlarını Allah bilir. Yani kısacası her ferdin ayrı ayrı durumuna bakılıp, tekfirin şartları ve manileri işletilmelidir. Allah (celle celaluhu) en doğrusunu bilir.
Nakilkursusu