Çevrimdışı
İzzet; üstünlük, şeref, haysiyet, kuvvet ve güç sahibi olmayı ifade eder.
Kişinin şerefinin yüceligini ve değerini arttırır. Onu zillete düşmekten alıkoyan bütün üstünlükler, yücelikler ve sahip olunan imkanlardir. Düşmanın karşısında galip gelen kimse için de ' izzetli' denilmiştir. İzzetin karşıtı ise zillettir.
Aynı kökten türemiş ' aziz' kavramı ise , her türlü üstünlüğü, galibiyeti, güçlü olmayı ve en üstün şerefi ifade eder. bu sıfat kuranda hemen hemen tamamen Allah hakkında kullanılmaktadır. Aziz, yani en üstün, en yüce, en mutlak izzet sahibi yalnızca Allah'tır.
Peygamber ve müminler de Allahın emrine itaat ettikleri için O'nun yanında üstünlük ve şeref kazanırlar ve İslam'ı yaşadıkları için de izzet ve üstünlük elde etme imkanına kavusurlar.
"....İzzet Allah'ındır, Resulünün dur ve Muminlerindir. ..' (Munafikun /8)
Düşmanların saldırması neticesinde ümmetin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmesi ile gelen ümmetin zilleti, cihadi terk etmeye bağlı olduğu gibi, cihada devam etmek ve izzetli olmakla birbirine bağlıdır. Ümmetin zilleti altında bulunması ise Allahu Teâlâ'nın bir cezasidir. Hayır! Bu ceza kâfirlerin sayıca ve techizat bakımından Müslümanlardan çok olmasından dolayı vaki olmuş değil; aksine Müslümanların dünyaya bağlanmalari ve Allah yolunda cihad etmek gibi farzlari terkettikleri içindir.
" Ey iman edenler! Size ne oldu ki Allah yolunda savaşa çıkın denildiği vakit yere çekilip kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz. Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır."
" Eğer (cagrildiginizda cihada) çıkmazsaniz, Allah sizi pek elem verici bir azapla cezalandirir ve yerinize sizden baksa bir kavim getirir. Siz ( savaşa çıkmamakla) Ona hiçbir zarar veremezsiniz. Allah herseye kadirdir." ( Tevbe/38-39)
Resulullah as. Şöyle buyurur.
İ'yne ile alışveriş yaptığınız, öküzlerin peşine takılıp çiftçilikle yetindiginiz ve cihadi terkettiginiz zaman Allah Size bir zillet verir ve yeniden dininize dönmedikce sizden onu kaldırmaz. (Ebu Dâvud )
Bu hadisin bu köklü ümmetin durumunu tasvir ettiğini görüyoruz. Çünkü ümmet dünya ile meşgul olmuş, haramlari işlemiş ve neticede Allahu teâlânın zilleti tattirma cezasına müstahak olmuştur. Allah bu zilleti, ümmet dinine, dünya ve ahirette kurtuluşun ve mutluluğun sadece kendisinde oldugu Rablerinin Şeriatine döndüğü zaman kaldıracaktır.
Şüphesiz acizlik ve cihazı terketmek ümmetin topraklarını, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmek için düşmanları cezbediyor. Pek çok müslüman kalbine korku yerleştiği zaman dünyayı sevdi, Düşmanların her yönden ülkelerini ele geçirmek, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmek için yaptıkları saldırılara karşı savaşmayı kötü gördü.
Allah Resûlü as. Şöyle buyurur. .
"Ümmetler ve Milletler, insanların birbirlerini sofraya davet ettikleri gibi, vahşi hayvanların bir yiyeceğe saldırmalari gibi birbirlerini sizin üzerinize davet edecekler ve sizin üzerinize üşüşecekler.." orada bulunan birisi: ' Ya Resulullah, bizim azlığımizdan mi?' diye sorar. Allah Resûlü as. " Hayır, aksine sizin sayınız çok olacaktır. fakat sizin çokluğunuz selin önüne katıp sürüklediği çer çöp gibi olacaktır. Allah düşmanlarınızin kalbinden sizin korkunuzu çıkaracak ve sizin kalbinize vehn bırakacaktır. " Başka bir rivâyette vehn nedir diye sorulduğunda; ' Dünya sevgisi ve ölüm korkusu' buyurdu. (Ebu Dâvud )
Ey müslümanlar gençler! Sen büyük bir güçsun. kafirlerle savaşmak senin vazifendir. Senin cennetin olduğu halde ölümden nasıl korkarsin. Din; oy kullanmayla veya seçimlerle güçlenmeyecek. Yemin ederim ki , savasmaktan başka hiçbir şey yardım etmeyecek. (Şeyh)
İslam ancak izzettir ey kavmim!
Ve ancak buna razidir nefsi müminlerin...
Kişinin şerefinin yüceligini ve değerini arttırır. Onu zillete düşmekten alıkoyan bütün üstünlükler, yücelikler ve sahip olunan imkanlardir. Düşmanın karşısında galip gelen kimse için de ' izzetli' denilmiştir. İzzetin karşıtı ise zillettir.
Aynı kökten türemiş ' aziz' kavramı ise , her türlü üstünlüğü, galibiyeti, güçlü olmayı ve en üstün şerefi ifade eder. bu sıfat kuranda hemen hemen tamamen Allah hakkında kullanılmaktadır. Aziz, yani en üstün, en yüce, en mutlak izzet sahibi yalnızca Allah'tır.
Peygamber ve müminler de Allahın emrine itaat ettikleri için O'nun yanında üstünlük ve şeref kazanırlar ve İslam'ı yaşadıkları için de izzet ve üstünlük elde etme imkanına kavusurlar.
"....İzzet Allah'ındır, Resulünün dur ve Muminlerindir. ..' (Munafikun /8)
Düşmanların saldırması neticesinde ümmetin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmesi ile gelen ümmetin zilleti, cihadi terk etmeye bağlı olduğu gibi, cihada devam etmek ve izzetli olmakla birbirine bağlıdır. Ümmetin zilleti altında bulunması ise Allahu Teâlâ'nın bir cezasidir. Hayır! Bu ceza kâfirlerin sayıca ve techizat bakımından Müslümanlardan çok olmasından dolayı vaki olmuş değil; aksine Müslümanların dünyaya bağlanmalari ve Allah yolunda cihad etmek gibi farzlari terkettikleri içindir.
" Ey iman edenler! Size ne oldu ki Allah yolunda savaşa çıkın denildiği vakit yere çekilip kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz. Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır."
" Eğer (cagrildiginizda cihada) çıkmazsaniz, Allah sizi pek elem verici bir azapla cezalandirir ve yerinize sizden baksa bir kavim getirir. Siz ( savaşa çıkmamakla) Ona hiçbir zarar veremezsiniz. Allah herseye kadirdir." ( Tevbe/38-39)
Resulullah as. Şöyle buyurur.
İ'yne ile alışveriş yaptığınız, öküzlerin peşine takılıp çiftçilikle yetindiginiz ve cihadi terkettiginiz zaman Allah Size bir zillet verir ve yeniden dininize dönmedikce sizden onu kaldırmaz. (Ebu Dâvud )
Bu hadisin bu köklü ümmetin durumunu tasvir ettiğini görüyoruz. Çünkü ümmet dünya ile meşgul olmuş, haramlari işlemiş ve neticede Allahu teâlânın zilleti tattirma cezasına müstahak olmuştur. Allah bu zilleti, ümmet dinine, dünya ve ahirette kurtuluşun ve mutluluğun sadece kendisinde oldugu Rablerinin Şeriatine döndüğü zaman kaldıracaktır.
Şüphesiz acizlik ve cihazı terketmek ümmetin topraklarını, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmek için düşmanları cezbediyor. Pek çok müslüman kalbine korku yerleştiği zaman dünyayı sevdi, Düşmanların her yönden ülkelerini ele geçirmek, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömürmek için yaptıkları saldırılara karşı savaşmayı kötü gördü.
Allah Resûlü as. Şöyle buyurur. .
"Ümmetler ve Milletler, insanların birbirlerini sofraya davet ettikleri gibi, vahşi hayvanların bir yiyeceğe saldırmalari gibi birbirlerini sizin üzerinize davet edecekler ve sizin üzerinize üşüşecekler.." orada bulunan birisi: ' Ya Resulullah, bizim azlığımizdan mi?' diye sorar. Allah Resûlü as. " Hayır, aksine sizin sayınız çok olacaktır. fakat sizin çokluğunuz selin önüne katıp sürüklediği çer çöp gibi olacaktır. Allah düşmanlarınızin kalbinden sizin korkunuzu çıkaracak ve sizin kalbinize vehn bırakacaktır. " Başka bir rivâyette vehn nedir diye sorulduğunda; ' Dünya sevgisi ve ölüm korkusu' buyurdu. (Ebu Dâvud )
Ey müslümanlar gençler! Sen büyük bir güçsun. kafirlerle savaşmak senin vazifendir. Senin cennetin olduğu halde ölümden nasıl korkarsin. Din; oy kullanmayla veya seçimlerle güçlenmeyecek. Yemin ederim ki , savasmaktan başka hiçbir şey yardım etmeyecek. (Şeyh)
İslam ancak izzettir ey kavmim!
Ve ancak buna razidir nefsi müminlerin...
