Konuya cevap verecek bir çok usta vardır. Bir kaç husus karalarsak,
Allah nedir? Allah yüce yaratıcımız ve tek ilahtır. İslamın en temeli iman esasında sorduğun soru "kader" inancı ile değil "Allaha iman" inancı ile alakalı.
Peki, insan nedir? İnsan da Allahın "yarattığı" canlıdır. Aklı olan insan canlısı iradesi ile birlikte "yaptıklarından" sorumlu kuldur.
Yani basitçe,
Allah yaratır insan yapar.
Yapma eylemi zamana bağımlı bir fonksiyondur. Üç gündür bir işi yapamadı dersin örneğin. Bu adam fena bir iş yaptı da diyebilirsin. Kötülük ve iyilik de yapma eyleminde sorumluluk sahibisindir. (bkz kötülük problemi). Yani irade ve sorumluluk "yapma" eylemine ve zamana bağlıdır.
Yaratma eylemi ise zamandan bağımsız bir fonksiyondur. Allah herhangi bir şey yapmaz, yaratır. Dolayısı ile insan gibi irade ve sorumluluk sahibi değildir. Kötülüğü yaratması onu kötü olmakla sorumlu tutmaz. Ve zamana da bağımlı hale getirmez.
Allah ol der olur. Bu yoktan var etmekmidir? Yoksa sıfır zamanda yaratma mıdır? Allah dilerse bir şeyi 1 milyar süreçlik bir zamanda yaratır. Dilerse 1 aylık dilerse anda. Çünkü zaman fonksiyonu senin için var. Bir tatlı su damlasından 5 milyon yılda bir virüs yaratabilir. Yada bir galaksiyi 1 milisaniyede de yaratabilir.
Kısaca, zaman ile ilgili tüm kavramlar, sorumluluk, irade, kötülük, öncesi, sonrası insan canlısı için var. Yaratıcımız Allah bunlardan bağımsız.
Diyelim ki bir yemek yapacağız. O yemeği yapmayı bilmiyorsak yemek tarifine bakarız. Yemeğin bilgisi tarifte bulunur. 1 çay kaşığı tuz, bir yemek kaşığı un, 1 yumurtanın sarısı... Ancak bütün bu tarif yemeğin kokusu ve tadını bize anlatmaz.
İşte bunun gibi herhangi bir şeyin ön bilgisi, gölgesi, imajı, sonucu vb. Olayın aslı değildir. Yaptığımız çorbayla çorba tarifi aynı şey değildir. Yani Allahda ezelden bizim önbilgimizin olması bizim de geçmişte olduğumuz anlamına getirip kavramları çorba yapmamız doğru olmaz.
insan için oluşan bu "yapma" eylemini kaderin gerçekleştiği anı insan için değil de melekler için düşünelim. Yani meleğin ne yapacağı Allah tarafından biliniyor ve melek bunu uyguluyor. İşte insan ve melek arasında ki temel fark özgür irade ve kul olmanın sorumluluğudur. İnsanın melekten üstün olmasındaki sebep te budur.
İradeden kastedilen ölçü, melek ve insan arasındaki farktır. Buradaki ölçü Allahın iradesindeki irade ile karıştırmamak gerekir. Biri elma diğeri ağaç temel olarak farklı manalara gelen kelimeler.
Bilginin, kişinin kendi olmadığını iyi kavramaz isek, durumu: panteizme doğru kayar ve yalnış tespitlere doğru yelken açar. Allahın bizi bilmesinde ki bilgi, biz değildir. Bize aitte değildir.
Levhi mahfuzu da bir dil gibi düşünmelisin. Arapça, Türkçe gibi insan dilleri belli bir yere kadar işleyiş sağlar ama her şeyde kullanılamaz. Örneğin bir atm makinesinin yazılımını Türkçe İngilizce ile yapamazsın. "Yazılım dili" algoritmalar içeren bambaşka bir dildir. Atm bizim anlamamız gereken yerleri basitçe Türkçe bize para çek, para yatır menülerini sunarken sayfalar dolusu yazılım dili makinede işlemektedir.
Yakın bir gelecek içinde "nesnelerin İnterneti" konuşuluyor. İşte bu tam olarak levhi mahfuz tabirine benzeyebilir.
Allah-Cebrail gibi bildiğimiz bir etkileşim de yazılım dili gibi insan dilleri çok basit kalacaktır. Bu atm deki c# kodları gibi bilmenizin gerekmediği ama arka planda olan gerçek dildir. Saklanan gizlenen bir şey değil.