Ayet Hadis ve şuanki yaşadıklarımıza bakarsak Allah' ın vaadi olan savaşa çok yakınız diye tahmin ediyorum. Peki ne kadar hazırız ve bundan sonra ne yapabiliriz? Hem İlim olarak hem Silah olarak...
Şahsi fikrim diğer ülkelerin halklarına göre Türk halkı en büyük direnişi verecek Halk,bu yüzden İsrail'in durmadan orta doğuyu savaşa sürüklemesi de istediği topraklar. Türkiye'yide halkını dinsizlestirme,korkak bir halk yapmaya çalışıyorlar ki direnis kırılsın diye. Ancak Allah'ın izniyle mü'min ler bu savaşı kazanacakGercekten çok yakın bir zamanda bu topraklarda bir savas/kaos/çatışma/dış istila vuku bulur mu? Oyleki bütün duzen bozulacak herkes canının derdine düşecek kimi savaşmak isteyecek kiminde kaçmak isteyecek . Gerçekten böyle bir durum herkes tarafından görülebiliyor mu? Sanki bıçak kemiğe dayandı gibi en azından Anadolu topraklarını büyük bir kıyım bekliyor sanki, belki İsa aleyhisselam veya Mehdi aleyhisselam çok yakında zuhur edecek... Açıkçası hayr mı olur nefsim için bilmiyorum ama sanki böyle bir durum ben dahil hepimizin lehine olacak gibi?? Bu şartlarda (adaletsizlik, hukuksuzluk, liyakatsizlik, fuhuş, envai ahlaki sapkinliklarin intişari, maddi bunalımlar, taguti dusunculerin baskın olması, müslümanların mustazafligi vs vs) olumsuz ahval elimizi kolumuzu bağlıyor ve imanımızı ruhumuzu hatta insanligimizi tüketiyor binaenaleyh tepki bile veremiyoruz, hergecen gün tukeniyoruz (imanın kor ateş gibi olması) zannımca bir iç savaş herseyi çözer gibime geliyor
Dolayısı ile savaş bir gelirse, öyle dışardan izlerken birkaç damla gözyaşı dökmek, ardınca sofraya pasta börek, çay kahve, gül oyna şeklinde iman sınavı verilmediğini cümleten çok iyi anlarız.
Günlerden birgün başıma gelen bir olay;Düz yolda bile kendine dert üstüne dert tanımlayan, derdi tasası hiç bitmeyen (ki esasen şükür üstüne şükür etmesi gereken bir hayata sahip olan) biz hanımlar: topu tüfeği, parça parça bedenleri görünce "imanen ne halde oluruz?" diye düşündükçe afakanlar basıyor. Çoğumuz Bezelye Prensesi gibiyiz (Bu masalı araştırırsanız, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.) Dolayısı ile savaş bir gelirse, öyle dışardan izlerken birkaç damla gözyaşı dökmek, ardınca sofraya pasta börek, çay kahve, gül oyna şeklinde iman sınavı verilmediğini cümleten çok iyi anlarız.
Bilinç sahibi olanlarımız tabi ki söylediğimden iyi durumdadır elhamdülillah. Ancak topluma şöyle bir bakınca, gördüğüm durum: eyvah... Neredeyse kimse hazır gibi değil, elti görümce kaynana dertlerini dert sanıyor daha. Oysa şu gelmesi muhtemel/yakın tehlikeyi bir düşünseler, o cadı kaynana görümce ve eltilerini övgülere boğarlar. "Yahu sen ne tatlı şeymişsin böyle, değerini bilememiş/anlamamışım" şeklinde.
(İftira vb şeylerle hayatı dar eden kimi akrabaların acısı nisbeten fazla olabilir, onları istisna tutayım)
Eşinizle birlikte bu farkındalık haliniz işin anahtarı aslında, bunun için maşaAllah barekAllah diyorum. Kendimiz kendimizi olabildiğince geliştirirsek, kendi neslimizi de bu bilinçle yetiştirirsek ve çevremizde aklı başında/öğüt alabilen herkese de aynısını öğütleyip onların da kendi aile ve çevrelerine aynılarını yapmalarına vesile olursak... İşte hepimize gereken sadece bu. Gücümüz neye yetiyorsa yapıp ve ailemize ve çevremize hakkı ve sabrı (yumuşaklık, sabır ve hikmetli sözlerle) tavsiye edip, daha iyi olmamız için dua edip çabalamak. "Olmuyor" veya "olmaz" dedikçe kaybediyoruz ve her zaman dediğim gibi tüm her şeyin başlangıcı: birlik olmak. Aile toplumun çekirdeğidir ve en önemlisi bu. Ardından "en yakın akrabandan başlayarak uyar" ayeti ile devam. Ve onun da ardından komşu, iş arkadaşı, arkadaş vs ile devam...Günlerden birgün başıma gelen bir olay;
Kızım akşam yemeği yememekte ısrar ediyordu. Hanım da söyleniyordu kızıma karşı. Zorluyordu akabinde sonrasında dedim ki yav bu gazzedeki çocuklar kaç gün aç kalıyor. Biz daha çocuk akşam yemeği yememiş bunun derdine düşmüşüz. Bırak yemesin yatsın uyusun sabah kahvaltısı yapacak nasıl olsa dedim. Hanım durdu haklısın gibisinden kendi yemeğine devam etti. Gazze olayından çıkaralacak çok ibretler var akıl sahipleri için ancak Ahıskalı kardeşin yazdıkları işin doğası gereği boynumuzda pranga maalesef. Tükenmişlik sendromu hat safhada. Bir şeylerden başlayalım diyoruz iki gün sonra pes ediyoruz. Cemaat çalışması diyoruz. Fırsatımız olursa işten çıktıktan sonra birşeyleri dert edinme niyetine ramak kala tökezliyoruz. Aslında sorunların hepsi hepimizde var. Çözümleri de mevcut. Lakin heycan yok. Tek başına gibi hissediyorsun. İbrahimi duruş gösteremiyorsun. Ailen var ama yalnız hissediyorsun. Cemaatin var ama yalnız hissediyordun. Garip bir durum garip bir his çok garip bir yaşam.
“Sizden hiçbiriniz başına gelen bir sıkıntıdan ötürü ölümü asla temenni etmesin. Şâyet ölümü istercesine olağanüstü bir darlık içinde kalırsa, o zaman şöyle desin: ‘Allah’ım! Benim için yaşamak hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat, benim için ölüm hayırlı olduğu vakit de beni öldür.” (Buhârî, De‘avât, 30 [6351]; Merdâ 19 [5671]; De‘avât, 30 [6351]; Müslim, Zikir, 10 [2680]).
Tabi ki, buyrun sizi dinliyoruz.*Merhaba Arkadaşlar lütfen konu ile alakası olmayan yorum yazmasak daha kaliteli konular çıkar *
Ne doğru dedin abla. Birlikten kuvvet doğar değil mi? Fakat o birliğin olması için güven lazım. İşte o güvenimiz zedelendi. Allah'ın Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem ne kadar doğru demiş hadislerinde...Kim müslüman, kim münafık, kim kâfir hepsi birbirine karışmış. Başka yerleri bilmiyorum ama yaşadığım coğrafya böyle. Ve bu durumdan dolayı kimse kimseye güvenmiyor. Guvenilmedigi için birlik olunamıyor... Allahu Teala hallerimizi ıslah etsin. Umuyorum ki biraz yoksulluk, biraz korku-endişe hissetsek kendimize geleceğiz belki de. Çünkü insan açlıkla terbiye oluyormuş bu savaşlarda onu gördüm... Biz bilemeyiz belki de savaş altında olan insanlar Rablerinden uzaklaşmışlardı da Allahu Teala onları kendilerine getirmek istedi. Tabi bu sınav bizler için de geçerli. Onlar bu haldeyken biz ne yapıyoruz diye kendi nefsimize şahitlik etmek için. Rabbim bizleri affetsin dosdoğru yoluna iletsin Allahumme amin.birlik olmak
Mesele Beni dinlemen değil bacım forum da daha kaliteli içerikler ve büyümesine katkısı olması için her konuda içeriğe uygun yorum ve öneri olursa daha faydalı olur bu forumun daha üst sıralara gelmesini istiyorumTabi ki, buyrun sizi dinliyoruz.
Ben özellikle sizin katılımınızı istedim, nitekim bana ve diğer kardeşlere kalsa: biz şu an zaten konu ile ilgili yazmaktayız. Öyle ki: savaşa hazırlık, önce yakini iman ve birlik ile olur ve bunun için neler yapılabilir vs; konuştuğumuz bunlar.Mesele Beni dinlemen değil bacım forum da daha kaliteli içerikler ve büyümesine katkısı olması için her konuda içeriğe uygun yorum ve öneri olursa daha faydalı olur bu forumun daha üst sıralara gelmesini istiyorum
Bu güven konusunda, yukarıdaki mesajımda da değindiğim gibi: belki de bu yüzden önce aile ve önce yakın akrabalara tebliğ... Yabancılara etki etmek de, onlar tarafından kabul görmek de daha zordur nitekim.Ne doğru dedin abla. Birlikten kuvvet doğar değil mi? Fakat o birliğin olması için güven lazım. İşte o güvenimiz zedelendi. Allah'ın Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem ne kadar doğru demiş hadislerinde...Kim müslüman, kim münafık, kim kâfir hepsi birbirine karışmış. Başka yerleri bilmiyorum ama yaşadığım coğrafya böyle. Ve bu durumdan dolayı kimse kimseye güvenmiyor. Guvenilmedigi için birlik olunamıyor... Allahu Teala hallerimizi ıslah etsin. Umuyorum ki biraz yoksulluk, biraz korku-endişe hissetsek kendimize geleceğiz belki de. Çünkü insan açlıkla terbiye oluyormuş bu savaşlarda onu gördüm... Biz bilemeyiz belki de savaş altında olan insanlar Rablerinden uzaklaşmışlardı da Allahu Teala onları kendilerine getirmek istedi. Tabi bu sınav bizler için de geçerli. Onlar bu haldeyken biz ne yapıyoruz diye kendi nefsimize şahitlik etmek için. Rabbim bizleri affetsin dosdoğru yoluna iletsin Allahumme amin.
Savaşa tabiki de hazır değiliz çünkü rahatimizdan ödün vermiyoruz. Kâfirlerin bize kurduğu tuzaklara düşüp dünya hayatına dalıyoruz. Kan gölüne dönen yerleri gördükten sonra yani tekrar devam ediyoruz yemeye, içmeye, giyinmeye... Gerçekten bu nasıl bir fitne SubhanAllah! Duygularımız sömürüldü. Estağfirullah...
Senin de söylediğin gibi daha birisiyle faydasız bir konuda tartışırken söylemediği bir sözü gece yatarken 'niye o gün şunu söylemedim ' diye kendine dert eden bir kişi nasıl olurda Allahu Teala nın dinini, mazlumların halini... kendine dert edinebilir...
Senin gözlemin doğru bir yönde. Dediğin gibi daha ilk safha halledilemediği için diğerleri de halledilemeyecek. Ama işte herkes senin bu güzel düşüncelerini taşımıyor. Genellikle birçok kişi için, ilim; öğrenilen birkaç konudan ibaret, ahlak zaten çoğu kimsenin umrunda değil! İman etmişler ya o yetiyor herhalde! Allah azze ve celle bizleri ıslah etsin. Ama biz insanlar, Allahu Teala nın dediği gibi " nankör, zalim, cahil..." olduğumuz için tehlikenin boyutunun farkında değiliz. Dediğim gibi belki de çekeceğimiz bir zorluk bizleri kendimize getirecektir..Bu güven konusunda, yukarıdaki mesajımda da değindiğim gibi: belki de bu yüzden önce aile ve önce yakın akrabalara tebliğ... Yabancılara etki etmek de, onlar tarafından kabul görmek de daha zordur nitekim.
Ve tebliğin başarısı için, Rabbimizin emrettiği gibi: hikmetli, kabalıktan ve katılıktan uzak... Sık sık söylüyorum ama ihtiyaca binaen; nitekim ben en çok "etkili tebliği" öğrenmekle gelecek başarıya inanıyorum. Savaştaki gücün sırrı "parçalanıp bölünmeyin" emrinde. Bu ise ilim ve güzel ahlakla olur, birliği sağlayacak olan budur. İtikadlar ve Kalpler birleştikten sonra, bundan öte gereklilik var mı?
Kalan kısmı savaş stratejileri vb şeyler olur. Ancak biz daha ilk sınavı genel olarak halledemedik, en azından benim gözlemim çoğunlukla bu yönde.
Amin ecmain uhtim.Senin gözlemin doğru bir yönde. Dediğin gibi daha ilk safha halledilemediği için diğerleri de halledilemeyecek. Ama işte herkes senin bu güzel düşüncelerini taşımıyor. Genellikle birçok kişi için, ilim; öğrenilen birkaç konudan ibaret, ahlak zaten çoğu kimsenin umrunda değil! İman etmişler ya o yetiyor herhalde! Allah azze ve celle bizleri ıslah etsin. Ama biz insanlar, Allahu Teala nın dediği gibi " nankör, zalim, cahil..." olduğumuz için tehlikenin boyutunun farkında değiliz. Dediğim gibi belki de çekeceğimiz bir zorluk bizleri kendimize getirecektir..
Yani hocalar ne kadar konuşursa konuşsun, muslihler ne kadar uyardıkça uyarsın, senin de değindiğin gibi eğer kişinin kendisi yaptığı kötülüğün farkında değilse, bunu kabul etmiyorsa, hepsi faydasız. Yani ilkin kendisi bu hatalarının farkında olacak. Bunu kabul edip, düzeltmeye çalışacak kendini. Allah azze ve celle bizleri affetsin, dosdoğru yoluna iletsin Allahumme amin.
Dedi ve en alakasiz yorumu yazdi azizakca adli uye.*Merhaba Arkadaşlar lütfen konu ile alakası olmayan yorum yazmasak daha kaliteli konular çıkar *
tşk ederimDedi ve en alakasiz yorumu yazdi azizakca adli uye.