kâtib
Tepkime Puanı
2,103

Profil mesajları Son aktivite Gönderiler Hakkında

  • "Mümin ibâdetlerini duygulu, kudretli ve korkulu iken yapar, fasık ise masiyetleri emniyette iken yapar."

    Hasan Basri (Rahmetullahi Aleyh)
    "Selef'in yolundan gayrı yol tutan kimse, telef olur. Sünnet yolundan sapan, Cennet yolundan sapar. ALLAH'tan korkun ve nefisleriniz için endişe edin. Çünkü karşımızda çetin bir durum vardır; Cennet'ten gayrı Cehennem, Hak'tan gayrı delalet ve Sünnet'ten gayrı bid'at vardır."

    İbn Kudâme el-Makdisi (Rahmetullahi Aleyh)
    "İmanla ilgili hususlarda, gevşeklik, kaypaklık, alay ve istihza olamaz. Çünkü imanî mevzular ALLAH Teâlâ'nın müminlerle yapmış olduğu bir ahdidir. Hem gayet ciddi, hem de çok mühim bir konudur. Ciddiyetsizliğe tahammülü yoktur."

    Seyyid Kutub (Rahmetullahi Aleyh)
    "Ne zaman aklına bir Müslüman kardeşin hakkında kötü bir düşünce gelirse, ona dua et. Çünkü şeytan bundan rahatsız olur ve senin dua ile iştigal etmen korkusundan dolayı aklına kötü düşünce getirmez."

    İbn Kudâme el-Makdisi (Rahmetullahi Aleyh)
    "Hidayeti dalâlet ehlinin yanında talep etmek, en büyük cehalettir!"

    İbn Teymiyye (Rahmetullahi Aleyh)
    "ALLAH'ın kendisinden başka gölgenin olmadığı günde Arş'ının gölgesinde gölgelendireceği yedi kişiyi düşünürsen, onların o gölgeyi ancak arzularına muhalefet ederek elde ettiklerini görürsün."

    İbn Kayyım (Rahmetullahi Aleyh)
    "Her kim Taifetul Mansura'dan olmak istiyorsa bu karanlık gurbetin ortasında olmak istiyorsa, cesur ve atılgan olmaya ihtiyacı vardır. Kuruntularına hakim olmalı ve onlara yenik düşmemelidir. İstediği (bu yol) dışındaki her şeyi terk edip takvalı olmalıdır. Seçtiği bu yola aşık olmalı, o yola ulaşmayı da bilmelidir.
    kâtib
    kâtib
    Önüne çıkacak engelleri bilmeli, amacında yürekli olmalıdır. Korkudan yüreği hopladığında sebat eden, kınayıcının kınaması ile yolundan vazgeçiremediği bir kimse olmalıdır. Ne övülmenin lezzetine ne de eleştirilmenin acısına meyletmemelidir. Kendisinin yardımına ihtiyaç olan sebeplerle, dik durmalıdır. Karşı koymalar onu kışkırtmaz, onun alameti sabır, rahatı da yorgunluktur."

    Ebu Musab ez-Zerkavi
    "O kavimlere müjdeler olsun! Günahları bıraktılar ve isabet ettiler. ALLAH'ın davetçisini davet ederken duydular da icabet ettiler. Takvalı yaşayıp dalalete düşmediler, özür dilediler sonra tevbe ettiler ve Mevlalarının kapısına yöneldiler. Ne geri çevrildiler ne de hayal kırıklığına uğradılar."

    Şeyh Halid Raşid
    "Akıllı kişi, Hayrı şerden ayırt edebilen değil lakin hayrı bilen ona tabi olan, şerri bilen ve ondan içtinab edendir."

    Sufyan bin Uyeyne (Rahmetullahi Aleyh)
    "Şirk, yalan ve riya kalpte bir ağaçtır. Dünyadaki meyvesi; korku, gam, keder, göğsün daralması ve kalbin kararmasıdır. Ahiretteki meyvesi ise; zakkum ve daimi bir azaptır."

    İbn Kayyım (Rahmetullahi Aleyh)
    "Nasihat ancak yaşayan bir kalp tarafından algılanır. Ölü bir kalbe gelince, bildiğiniz gibi yara ölüye acı vermez."

    İbn Kayyım (Rahmetullahi Aleyh)
    "Onur beygirlerin sert sırtlarının üstündedir,
    Ve şan da uykusuz gecelerin ve gece yolculuklarının rahminden doğar."
    destroyed-city_456031-85.jpg

    (Şehid Şeyh Abdullah Azzam'ın bir konuşmasının sonunda alıntıladığı bir söz)
    "Kul hevasına her yaklaştığında Rabbinden uzaklaşır."

    İbn'ul Cevzi (Rahmetullahi Aleyh)
    Ebu Derda (Radıyallahu Anh), çekinmeden konuşan yaygaracı bir kadın gördü ve dedi ki;

    "Bu kadın dilsiz olsaydı, kendisi için daha hayırlı olurdu."

    -Kitabus Samt (97) İhya (3/99)-
    "Dünya isteyenin amiri, terk edenin hizmetçisidir. Dünya isteyen ve istenendir. Onu isteyeni reddeder, reddedeni ister. Dünya ahiretin köprüsüdür. Onu geçin imar etmeyin. Köprüler üzerine köşk yapmak akıl kârı değildir. Dünyayı boşayanın, ahiret eşi olur. Dünya güzel bir duldur, hiddeti asla bitmez. Dünyayı bırak ve adını anma. Ahireti an ve onu unutma. Dünyadan seni ahirete götürecek kadar faydalan. Dünyadan seni ahiretten engelleyecek kadar faydalanma."

    Yahya bin Muaz (Rahmetullahi Aleyh)
    Ahmed ibn Harb dedi ki;

    "ALLAH'a elli senedir ibadet etmeme rağmen ibadetin halavetini/tadını ancak şu üç şeyi terk etmekle bulabildim.

    Birincisi: İnsanların rızasını aramayı terk ettim, ta ki hakkı konuşma hususunda güç bulabildim.

    İkincisi: Fasıklar ile dostluğu/sohbeti terk ettim ta ki Salihler ile dostluğu/sohbeti bulabildim.

    Üçüncüsü: Dünyanın halavetini terk ettim ta ki Ahiretin halavetini bulabildim."

    [Siyeru A'lamu'n- Nubela, 11/34]
    (Alıntı)
    "Hevâ ehli ile oturmayın, şüphesiz onlarla oturmak kalplere hastalık verir."

    Abdullah ibn Abbas (Radıyallahu Anh)
    Mis'ar b. Kidâm şöyle demiştir:

    "Haram lezzetlere dalan kişinin saflığı gider.
    Geriye günahlar ve utanılacak durumlar kalır.
    Sahibini kötü bir akıbete ve cezalara maruz bırakır.
    Sonunda Cehennem ateşi olan bir lezzette ne hayır vardır!"

    [Hilyetu'l-Evliyâ]
    (Alıntı)
    "Cihad sevgisi ne zamana kadar hayaller ve kişisel düşüncelerle sınırlı kalacak?

    Bu istek ne zamana kadar müslümanların trajedilerini gördüğünde,döktüğün utanç gözyaşlarıyla kısıtlı kalacak?

    Veya bir neşid yada şiir dinlediğindeki geçici coşkuyla...
    Cihad sevgisi ne zamana kadar, sadece diğer işlerinin yanında yürüttüğün ve kendisiyle boş vaktini geçirdiğin bir iş olarak kalacak?

    Ey cihada gelmekte tereddüt eden!
    Başka hiçbir ibadete eşit olmayan ibadete gel. Resûlullah'ın üç kere temenni ettiği ölüme şehadete gel!
    kâtib
    kâtib
    Engelleri yıkın! Sınırları geçin!
    Ve her yönden genişliği sema ve arz kadar olan, ALLAH'ın şehit kullarına hazırladığı Cennet'e koşun...

    Ey tereddüt eden, bu bir farzdır!"

    -Ebu Ducane el-Horasani (Rahmetullahi Aleyh)
    "Kendi vakiamda, Kitap ve Sünnet'te bulduğum üzere hidayete ermiş bir insan suretini araştırdığımda, yemin ederim ki bunun 'Tevhid ve Cihad' ehlinde olduğunu gördüm.
    Bir çok evreden geçtim, bir çok fikir sofralarına gidip geldim, minberlerde dolaştım; soruşturuyor, araştırıyor ve takip ediyorum. Karşılaşacaklarımı umursamadan ve taşıdıklarıma taasupta bulunmadan dalıyorum.
    kâtib
    kâtib
    Lâkin burada Rabbimin: 'Onların şahitlikleri yazılacak ve sorulacaklardır' (Zuhruf-19) buyruğunu hatırlayarak diyorum ki: Rabbimizin kitabında ve Rasulü'nün Sünneti'nde hidayete eren insanın olaylarını, fiillerini ve sözlerini şu zamanımıza tabir eden 'Tevhid ve Cihad' ehlidir.

    Evet, -ALLAH söylediklerime şahittir- isimlerin perdelerinden soyutlanıp, unvanların heybetinden uzaklaşıp, kendimi başlıkların baskısından özgürleştirdiğimde,
    kâtib
    kâtib
    zamanımızda putları kırarken Hz. İbrahim'in yaptığını yapan, mürted Museylemetu'l-Kezzab'ın bahçesine dalarken Bera b. Malik'in yaptığını yapan, Rahman'ın rızasını isteyerek mülkünü satan, ALLAH için Hicret eden, hak kelimesi uğruna esir olanları gördüm.

    Bu zamanda bunların hepsi, ancak bu vasıfları bir arada bulunduran toplayıcı bir isimde bulunmaktadır: Tevhid ve Cihad."

    [Ebu Katade Filistini/Tevhid ve Cihad Ehline 40 Hadis]

    (Alıntı)
  • Yükleniyor…
  • Yükleniyor…
  • Yükleniyor…
Üst