Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Borçlu Kimsenin Cihada Çikmasi Caiz Mi?

H Çevrimdışı

halitbinvelid

Üye
İslam-TR Üyesi
BORÇLU KİMSENİN CİHADA ÇIKMASI CAİZ Mİ?

Otuz yaşında bir tüccarım. Dört sene kadar önce mali bir kriz yaşadım. Büyük oranda borçlandım. Takriben 1 milyon borcum var ve bu borcu ödemeye karar verdim. Allaha hamd solun ki, borcumun büyük miktarını da ödedim. Fakat şimdi elime öyle bir fırsat geldi ki belki ileride bu fırsatı ele geçiremeyebilirim ve bu fırsatı kaçırmaktan korkuyorum. Bildiğiniz gibi cihad alanlarına gitmek oldukça zor ve Yemen içinde bu söz konusu. Şimdi Yemen cihadına katılma fırsatım var. Ayrıca yaşım iyice ilerliyor, ileride cihada çıkamayacağımdan korkuyorum. Ancak dediğim gibi bu borç belim elimi ayağımı bağlamış durumda. Acaba bu borcu böylece bir kenara atayım da cihada çıkayım mı? Umarım ki Allah bana şehid olmayı nasip eder çünkü artık buralarda kalamıyorum. Çünkü mukaddes cihaddan uzak kalmak bana çok zor geliyor ve bu durum beni daraltıyor. Yeryüzünün üzerime geldiğini gün ve gün beni daralttığını hissediyorum. Bana bir yol gösterebilir misiniz?

CEVAP

1- Abdullah b. Ebî Katâde'den, o da Ebû Katâde'den, naklen rivayet etti ki, Abdullah, Ebû Katâde'yi Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ederken dinlemiş. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) aralarında ayağa kalkarak onlara: Allah yolunda cihâdla îmânın amellerin en faziletlisi olduğunu söylemiş Bunun üzerine bir adam kalkarak:

— Yâ Rasûlâllah, ne buyurursun, ben Allah yolunda öldürülsem günahlarım affolunur mu? demiş.

Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de ona : “Evet, ihlâsla sabredip ilerlediğin ve geri dönmeyerek Allah yolunda öldürülürsen!” buyurmuş.

Sonra Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Nasıl dedin?” diye sormuş.

Adam: Ne buyurursun, ben Allah yolunda öldürülürsem günahlarım affolunur mu? demiş.

Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Evet. İhlâsla sabrettiğin halde, ileri gidip geri dönmeyerek Allah yolunda öldürülürsen! Yalnız borç müstesna! Gerçekten bunu bana Cibril (aleyhisselâm)söyledi.” buyurmuşlar. (Muslim, İmârat, Babı 32, hadis 118)

2- Yine başka bir lafızda: “Allah yolunda şehit olma; borç hariç her şeye keffarettir” (Müslim)

3-Bu hadisler ile Ebu Hureyre’den (r.a) rivayet edilen şu hadis arasında bir çelişki yoktur: “Her kim ödemek üzere bir borç alırsa, Allah o kimsenin yerine borçluya borcunu öder. Her kim de geri ödememek üzere, kötü bir niyetle alırsa Allah da o kimsenin almış olduğu malı telef eder.” (Buhari istikraz, 2. Müslim)

Çünkü birinci durum; şehit olmakla ilgilidir ve Ona özeldir. İkincisi durum ise: geneldir, şehit olsun şehit olmasın iyi bir niyetle ödeme niyetiyle borç alan herkesi kapsar.

Son olarak zikretmiş olduğumuz hadiste: Allah tealanın sadık ve güzel bir niyetle borç alan kimselerin borçlarını, fazlı ve rahmetiyle ödemeyi üzerine aldığına delalet etmektedir.

Elbette bu durum fakir, borcunu ödemeyenler için geçerlidir. Çünkü hadiste peygamber efendimizin (s.a.v) buyurduğu gibi: "Borcunu ödeyebilecek durumda olan zengin kimsenin ödemeyi geciktirmesi zulümdür." (Buhari, İstikraz 12, Havalat 1, 2; Müslim, Müsakat 33, (1664); Muvatta, Buyu 84, (2, 674); Ebu Davud)

İmam Kurtubi’nin demiş olduğu da böyle bir durum için olsa gerek. Yani bir kimse vefat eder, vefat ederken de borcunu ödeyecek imkâna sahip olmasına rağmen hiçbir vasiyet ve hatırlatmada bulunmazsa yahut bir kimse ödemeye güç yetirirken borcunu ödemez ya da borçlu kimse borcunu ödemekte gücü ve imkânı varken; elindeki parayı bolca sağa sola harcar ve borcunu vermez ise; bu borcu cennete girmesine mani olur.

Şayet bir kimse borca girer, fakirlik ve yoksulluktan dolayı borcunu ödeyemezse, vefat ettikten sonra borcun ödenmesi içinde bir şey bırakamamış ise -inşaallah- Allah teala bu kimsenin borcunu cennete girmesine mani kılmaz, bu kimseyi cennetine girdirir.

Bizim Burada Sorgulamamız Ve Araştırmamız Gereken: Borçlu Kimse, Borcunu Ödemeden Cihada Gitmesi Meşru Mudur? Caiz midir?

Ebu Hureyre’den (r.a) rivayet edilen 3.hadis “Her kim ödemek üzere bir borç alırsa, Allah o kimsenin yerine borçluya borcunu öder.” bizim bu konumuzdan bahsetmemektedir.

1 numaralı Ebu Katade'den ve 2 numaralı Abdullah bin Amr bin As’dan rivayetler ise; borçlu kimsenin cihada çıkmasının meşru olmadığını göstermektedir çünkü hadisler: bir kimse şehit dahi olsa borcun bağışlanmayacağını, hiçbir şeyin keffaret olmayacağını anlatmaktadır.

Burada dikkat edilmesi; Allah tealanın hadislerde kişinin günahlarının bağışlamayacağıdır. “Allahın bağışlamaması” usulcülere göre bu nehiy (yasaklama) siğalarındandır.

Ben bundan dolayı-Allah en doğrusunu bilir- İmam Şevkanin “Neylül Evtar” da: Şehidin bütün günahlarının bağışlanacağına işaret eden hadislerin tümünün ifade ettiği; borç haricinde şehidin bütün günahlarının bağışlanacağıdır” sözüne ben katılmıyorum.

İmam Şevkani şöyle demektedir: borçlu kimsenin durumu ancak alacaklının izni ile cihada çıkabileceğini gerektirmez. Çünkü mücahid kimse, Allah tealanın bütün günahlarını bağışlaması için alacaklıdan izin alır çıkar. Şayet alacaklı izin vermezse, mücahid kimse; sadece bu borç günahının üzerinde kalmasına razı olur ve çıkarsa bunda da bir sakınca yoktur. Alacaklıdan izinsiz olarak çıkabilir. Bu durum, borcun hemen ödenmesi gereken durumda geçerlidir.

Burada İmam Şevkanin sözlerini isabetli bulmuyorum. Şöyle ki; şeriat hiçbir zaman bir mücahide, cihada çıkmasını emrederken bir taraftan da borç yüzünden günahın üzerinde kalmasını emretmez. Bu şer-i açıdan mümkün değildir.

Şeriat ya kişiye cihada çıkmasını emreder ve borç günahının bağışlanacağını haber verir. Ya da üzerinden cihadın düştüğünü ve kendisinin borcunu ödemesi gerektiğini, borcunu bitirene kadar da cihada çıkmamasını emreder. Aksi takdirde bir çelişki ortaya çıkmış olur.

Şeriat; günahkâr kimseye bunu meşru kılmamak birlikte günahkâr olarak ölmesini de kabul etmez.

Buna binaen “Şehidin borç hariç bütün günahları bağışlanır” hadisi, borçlu kimsenin cihada çıkmasının haram olduğuna ancak şu dört halde caiz olduğuna delalet eder:

-Birinci Durum: Cihada çıkacak kimsenin borcu şayet hemen ödenmesi gereken bir borç değil ise, alacaklı olduğu zengin, borcunu vereceğinden emin olduğu kimseden alacağını borçlu olduğu kimseye verilmek üzere bırakabilir.

Yahut cihada çıkacak borçlu kimsenin henüz alacak vakti gelmemiş kira geliri yahut başka geliri olabilir. Bu parayı borcunun ödenmesi için bırakabilir.

Bunun delili ise konumuzla alakalı olan Ebu Katade’nin imam Ahmed ve Ebu Ya’ladan rivayet etmiş olduğu ziyade bir rivayette: “Bir adam arkasını dönüp giderken, Rasulullah (s.a.v) adama şöyle seslendi: ancak borcunu ödeyecek bir para arkanda bırakabiliyorsan…”

O halde hadisin ifade etmiş olduğu; cihada çıkan kimse borcunu ödeyebilecek parayı geride bırakabiliyorsa;buna rağmen cihada çıkmışsa hadislerde haber verilen günahların bağışlanmayacağı kimselerden olur.

-İkinci Durum: Cihada çıkacak kimse borcunu üstlenen birisini bulursa yahut bir kimseyi borcunu ödemesi için yerine bırakırsa bu kimsenin cihada çıkması caiz olur.

Abdullah b. Amr b. Haram el-Ensârî es-Selemî Uhud Savaşı'nda ilk şehid düşen sahâbîlerdendi. Cabir şöyle anlatır: "Yâ Rasûlallah, babam vefat etti ve bana birçok yetim bırakıp öyle gitti. Onların bakımları da benim üzerime kaldı. Hâlbuki onlara bakacak sermayeye de sahip değilim." dedi.
Rasûlullah (s.a.v) alacaklıları çağırdı ve onlardan Câbir'e mühlet vermelerini istedi, onlar mühlet vermediler Rasûlullah (s.a.v) Câbir'e hurmalarını ölçüp onlara vermesini buyurmuştur. Câbir, hurmalarıyla babasının borçlarını ödedikten sonra, kendisine de bir miktar hurma kalmıştır. Cabir, "Allah babamın borcunu ödesin de, vallahi ben, kız kardeşlerimin yanına bir hurma tanesi ile dönüp gitmeye bile razı idim. Hâlbuki Resûlullah, ondan bütün alacaklılara hurma verdiği halde, bir hurma bile eksilmediğini gördüm." demiştir. (Buharî, Vesaya 36; Müsned, 3/373, 393)

Hadiste görüldüğü üzere Rasulullah (s.a.v), Abdullah b. Amr b. Haram el-Ensârî es-Selemînin borcunu ödemeden uhud savaşına katılmasına bir şey dememiştir. Hatta Rasulullah (s.a.v), Abdullah b. Amr b. Haram el-Ensârî es-Selemîyi daha sonra şöyle övmüş ve hakkında “Kaldırılana dek melekler kanatları ile kendisini gölgelendirir.” Buyurmuştur. (Buhari, Cabir hadisi)

-Üçüncü Durum: Cihada çıkacak kimse; alacaklı kimseden izin alabilir, müsaade ederse çıkabilir.

-Dördüncü Durum: Elbette bu bahsetmeye çalıştıklarımız cihadın farzı ayın olduğu durumlar için geçerlidir. Kâfirler islam topraklarına girmiş ve fesat çıkarmaya başlamışlarsa böyle bir durumda cihad te’hir edilemez.

İbni Teymiyye ye: cihadın farzı ayın olduğu bir durumda, borçlu kimsenin borcunu ödeyecek parayı bırakıp cihada çıkması sorulmuş. Bunun üzerine şöyle cevap vermiştir: Borcun ödenmesinin önüne geçirilecek bir durum söz konusu olabilir örneğin: kişinin kendisi, eşi ve çocukları için harcama yapması gibi…

Aynı şekilde borcun ödenmesinin öne geçirileceği durumlar olabilir bunlar ibadetler gibi hac ve kefaretler gibi... Bunlardan borcun önüne geçirilmemesi gereken durumda olabilir örneğin: vermesi gereken fıtır sadakası gibi. Aynı şekilde zararın def edilmesi için farzı ayın olmuş bir cihadda; düşman islam beldesine girmiş yahut kişi İslam ordusunun safında yerini almış ise; aynı kişinin kendisi, eşi ve çocukları için harcama yapması durumunda olduğu gibi, bu durum da borcun ödenmesinin önüne geçirilmesi gereken durumlardır. (El Müstedrek, İbni Kasım, 3/214)

Fakat bilinmesi gerekir ki, rasulullah (s.a.v)’in: “Şehidin borç hariç bütün günahları bağışlanır” hadisi; cihadın farzı ayın ve farzı kifaye olması arasını ayırmamıştır. Buda hükmün iki durumda da geçerli olduğunu gösterir. Zira usulde de bilindiği gibi: bir konunun detaylarına girilmemesi, sözün umum ifade ettiğini gösterir.

Ancak ilim ehli konuyu incelemişler ve cihadız farzı ayın olduğu haldeki zaruretleri göz önünde bulundurarak düşman saldırdığında alacaklının hakkının zaruretten dolayı düştüğünü söylemişlerdir.

Hatta bu zaruretten dolayı düşmanlar saldırdığında cihada çıkması vacip olmayan kadınlar üzerine dahi cihad vacip olur.

Maliki olan Şeyh Halil “Muhtasar” da dediği gibi: Düşman saldırdı mı, kadın üzerine dahi düşmanı def etmek düşer.

Böyle bir durumda alacaklının hakkının düşmesinin illeti zaruretten ötürüdür. Yoksa cihadın farzı ayın olmasından ötürü değildir. Ancak dikkat edilmesi gerekir ki: “Zaruretler miktarında takdir edilir.”

Şayet cihadın farzı ayın olduğu durum hafif ise kişinin cihada çıkması borcunu ödeyene kadar ertelenir. Bunda bir sakınca yoktur çünkü böyle bir durumda kişinin her iki hakkı yani iki farzın yerine getirilmesi söz konusudur.

Şayet cihad kızışmış, cihad vaktinin geçmesinden korkulur bir durum olmuşsa bundan dolayı kişinin borcunu ödemeyi beklemesi mümkün değilse zaruretten ötürü cihada çıkabilir. Bunun bir örneği de İmam İbni Teymiyenin şu sözüdür: şayet alacaklar, bu alacakları ile düşmana karşı cihad ediyorlarsa, bu kimselerin alacaklarının ödenmesi gerekir. Çünkü bunda iki maslahat vardır; hem borç ödenmiş ve hem de cihad vacibiyeti yerine getirilmiş olur.

UYARI:

Herhalde bu sebepten olsa gerek Malikiler de; hemen ödenmesi gereken bir borcu olan ve bu borcunu ödeyebilecek kimsenin cihada çıkmasının caiz olmadığı ve borcun ödenmesi gerektiğini söylemişlerdir.

Şeyh Halil “Muhtasar” da borçlu kimseyi de cihada çıkmayacaklar arasında şöyle demiştir: cihad; kadın, topal, kör, çocuk, hasta, başkasına muhtaç olan aciz kimse, köle ve hemen ödenmesi gereken borç…

Muhtasar kitabını şerh eden Sahnun “Et Tac ve El-iklil” de şöyle demektedir: bir kimsenin hemen ödenmesi gereken bir borcu var ise, ödeyecekte imkâna sahip ise hemen ödesin. Bu kimse cihada, umreye, ribata (nöbet) çıkmasın. Borcunu ödeyene kadar yolculuğa çıkmasın. Şayet ödemesi ileriki bir zamanda ise yahut ödeyecek gücü yok ise; bu kimse cihada çıksın.

-Allah en doğrusunu bilir- Âlimler böyle bir durumda her iki hakkında yerine getirilmesinin mümkün olduğuna bakmışlardır. Bu illetten dolayı da cihadın te’hir edilebileceğinin meşru olduğu yönünde fetva vermişlerdir.

Sonuç olarak diyoruz ki: İnsanlar kendi hallerini en iyi bilenlerdir…Allah en doğrusunu bilir.

CEVAPLAYAN: Ebu-l Münzir Eş-Şankıti (Tercüme: Ebu Mühenned El-Bettar)
 
Üst Ana Sayfa Alt