Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Fatiha Suresi Tefsiri - Muhammed el-Emin Eş-Şankitî

E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Muhammed el-Emin Eş-Şankitî Tefsiru Edvâi’l-Beyân Fi İzâhil-Kur’ân Fatiha süresi Tefsiri



{بِسْمِ اللَّهِ ٱلرَّحْمَـٰنِ ٱلرَّحِيمِ * ٱلْحَمْدُ للَّهِ رَبِّ ٱلْعَـٰلَمِينَ}
، لم يذكر لحمده هنا ظرفًا مكانيًا ولا زمانيًا . وذكر في سورة الروم أن من ظروفه المكانية: السماوات والأرض في قوله : {وَلَهُ ٱلْحَمْدُ فِى * ٱلسَّمَـٰوَاتِ وَٱلاْرْضَ}، وذكر في سورة القصص أن من ظروفه الزمانية : الدنيا والآخرة في قوله : {وَهُوَ ٱللَّهُ لا إِلَـٰهَ إِلاَّ هُوَ لَهُ ٱلْحَمْدُ فِى ٱلاْولَىٰ وَٱلاْخِرَةِ}، وقال في أول سورة سبأ : {وَلَهُ ٱلْحَمْدُ فِى ٱلاْخِرَةِ وَهُوَ ٱلْحَكِيمُ ٱلْخَبِيرُ} والألف واللام في {ٱلْحَمْدُ} لاستغراق جميع المحامد . وهو ثناء أثنى به تعالىٰ على نفسه وفي ضمْنه أمَرَ عباده أن يثنوا عليه به.
وقوله تعالىٰ : {رَبّ ٱلْعَـٰلَمِينَ} لم يبين هنا ما العالمون ، وبين ذلك في موضع آخر بقوله : {قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ ٱلْعَـٰلَمِينَ * قَالَ رَبّ ٱلسَّمَـٰوَاتِ وَٱلاْرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا}
قال بعض العلماء : اشتقاق العالم من العلامة ، لأن وجود العالم علامة لا شك فيها على وجود خالقه متصفًا بصفات الكمال والجلال ، قال تعالىٰ : {إِنَّ فِي خَلْقِ ٱلسَّمَـٰوَاتِ وَٱلاْرْضَ وَٱخْتِلَـٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لاَيَـٰتٍ لاِوْلِى ٱلاْلْبَـٰبِ}، والآية في اللغة : العلامة .
FATİHASURESİ



Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla



1- Hamd Alemlerin Rabbi Olan Allah’adır

Allah (c.c.) burada hamdı için herhangi bir zaman ve mekan zarfı zikretmedi. Rum Suresi’nde zaman zarflarından bazılarının gökler ve yer olduğunu:

Göklerde ve yerde hamd O’nundur.” (Rum: 30/18) sözünde zikretti. Kasas suresinde zaman zarflarından bazılarının dünya ve ahiret olduğunu

O, kendisinden başka ilah olmayan Allah’tır. Dünyada ve ahirette hamd O’nundur.” (Kasas: 28/70) sözü ile zikretti. Sebe suresinin evvelinde de

Ahirette de hamd O’nundur. O Hakim’dir, Habir’dir.” (Sebe: 34/1) dedi.

El-Hamd” daki elif ve lam, bütün övgüleri kapsaması içindir. O, Allah’ın kendi nefsini kendisi ile övdüğü bir övgüdür. Özünde de Allah’ın kullarına, kendisiyle onu övmeleri emri vardır.

Alemlerin Rabbı” Allah (c.c.)alemlerin ne olduğunu burda beyan etmedi. Bunu:

Fir’avun dedi ki: “Alemlerin Rabbi de nedir?” Dedi ki göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin rabbidir.” (Şuara: 26/23-24) sözü ile başka bir yerde beyan etti. Bazı alimler dediler ki: “Alem“Alamet” kökündendir. Çünkü alemin varlığı, Celal ve kemal sıfatları ile muttasıf yaratıcısının varlığına, kendisinde şüphe olmayan bir alamettir. Allah (c.c.)şöyle buyuruyor:

Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde akıl sahipleri için ayetler vardır.” (Al-i imran: 3/190) sözlükte de ayet:alamettir.
{ٱلرَّحْمَـٰنِ ٱلرَّحِيمِ }
هما وصفان للَّه تعالىٰ ، واسمان من أسمائه الحسنى ، مشتقان من الرحمة على وجه المبالغة ، والرحمٰن أشد مبالغة من الرحيم ، لأن الرحمٰن هو ذو الرحمة الشاملة لجميع الخلائق في الدنيا ، وللمؤمنين في الآخرة ، و الرحيم ذو الرحمة للمؤمنين يوم القيامة . وعلى هذا أكثر العلماء . وفي كلام ابن جرير ما يفهم منه حكاية الاتفاق على هذا . وفي تفسير بعض السلف ما يدل عليه ، كما قاله ابن كثير ، ويدل له الأثر المروي عن عيسى كما ذكره ابن كثير وغيره أنه قال عليه وعلى نبيّنا الصلاة والسلام : الرَّحْمٰنِ رحمٰن الدنيا والآخرة والرَّحِيم رحيم الآخرة . وقد أشار تعالىٰ إلى هذا الذي ذكرنا حيث قال : {ثُمَّ ٱسْتَوَىٰ عَلَى ٱلْعَرْشِ ٱلرَّحْمَـٰنُ} ، وقال : {ٱلرَّحْمَـٰنُ عَلَى ٱلْعَرْشِ ٱسْتَوَىٰ}، فذكر الاستواء باسمه الرحمٰن ليعم جميع خلقه برحمته . قاله ابن كثير . ومثله قوله تعالىٰ : {أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى ٱلطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَــٰفَّـٰتٍ وَيَقْبِضْنَ مَا يُمْسِكُهُنَّ إِلاَّ ٱلرَّحْمَـٰنُ} ؛ أي: ومن رحمانيته : لطفه بالطير ، وإمساكه إياها صافات وقابضات في جو السماء . ومن أظهر الأدلة في ذلك قوله تعالىٰ : {ٱلرَّحْمَـٰنُ * عَلَّمَ ٱلْقُرْءانَ} إلى قوله : {فَبِأَىّ ءالاء رَبّكُمَا تُكَذّبَانِ} ، وقال : {وَكَانَ بِٱلْمُؤْمِنِينَ رَحِيماً} فخصهم باسمه الرحيم . فإن قيل : كيف يمكن الجمع بين ما قررتم ، وبين ما جاء في الدعاء المأثور من قوله صلى الله عليه وسلم : « رحمٰن الدنيا والآخرة ورحيمهما » .
2- O, Rahman’dır, Rahim’dir.”

Bu ikisi Allah’ın iki vasfıdır. Esmau’l-Hüsna’sından iki isimdir. Rahmetten mübalağa sureti ile türetilmişlerdir. Mübalağa olarak Rahman, Rahim’den daha şediddir.

Çünkü Rahman dünyada bütün yaratıkları,ahirette de sadece mü’minleri kapsayan bir rahmeti içerir. Rahim ise kıyamet gününde mü’minlere merhametli olan demektir. Çoğu alimler bu görüştedir. İbn Cerir’in kelamında bunun üzerine ittifakın anlaşıldığı anlatım vardır. İbn Kesir’in de dediği gibi, bazı selefin (öncekilerin) tefsirinde buna delalet eden şeyler vardır. İbn Kesir ve başkalarının da zikrettiği gibi Eseru’l-Mervi de İsa’nın -O’na ve peygamberimize selatu selam olsun- Rahman, dünya ve ahiretin rahmanı, Rahim de ahiretin rahimidir, şeklindeki sözü ile buna delalet ediyor. Allah teala da zikrettiklerimize şöyle buyurarak işaret etmiştir.

“Sonra Rahman Arş’ın üzerine istiva etti.”(Furkan: 25/59)

“Rahman Arş’ın üzerine istiva etti.”(Taha: 20/5)

İstivayı Rahman ismi ile zikretti ki rahmeti ile bütün yaratıklarını kapsasın. İbn Kesir bunu ve benzerini demiştir.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

Üstlerinde (kanatlarını) açıp yumarak uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları (havada) Rahman’dan başkası tutmuyor?”(Mülk: 67/19)

Yani O’nun kuşlara lutfu ve onları göğün boşluğunda kanat açıp yuman olarak tutması O’nun rahmaniyetindendir. Bundaki delillerin en belirgin olanı Allah’ın şu sözüdür:

Rahman (olan Allah) Kur’an’ı öğretti. (Rahman: 55/1-2)

Şu sözüne kadar- Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz.”(Rahman: 55/13)

Allah (c.c.) buyurdu ki: Mü’minlere Rahim’dir.” (Ahzab: 33/43)

Onları Rahim ismi ile has kıldı. Denilse ki: Bu tesbitleriniz ile Rasulullah’ın (s.a.v.) “Dünya ve ahiretin Rahman’ı ve her ikisinin rahimi” sözünde aktarılan duadakinin arasını nasıl bağdaştırırsınız? Cevapta açık olan -Allah en iyi bilendir- zikrettiğimiz gibi Rahim, mü’minlere hastır. Fakat o, ahirette mü’minlere has kılınmaz. Aksine onlara (olan) rahmet dünyayı da kapsıyor. Bu takdirde “O, ikisinin rahimidir” in manası, her ikisinde (dünya ve ahirette) rahmeti mü’minleredir.

Allah’ın dünyada da mü’minlere Rahim olduğunun delili Allah’ın şu sözünde belirgindir:

O ki, sizlere salat ediyor. Melekler de. Ki sizleri karanlıklardan nura çıkarsın. Ve mü’minlere de Rahim’dir.”Çünkü onun ve meleklerin onlara salatı ve sadece onları karanlıklardan nura çıkarması, onlara dünyada olan rahmetidir. Ahirette rahmetin sebebi de budur. Allah’ın şu sözü de böyledir.

Onlardan bir grubun neredeyse kalplerinin eğrileceğinden sonra zor saatte ona tabi olan ensar, muhacirin ve Peygamberi Allah affetti. Sonra yine onları affetti. Çünkü o, onlara rauf ve rahimdir.” (Tevbe: 9/117)Bu, ensar, muhacirin ve Peygamber (sallahu aleyhi ve sellem)’e vaki’ olan zamire komşu rahim ile müteallık olan ba ile gelmiştir. Onlara olan bağışlaması dünyada rahmettir. Ahiretteki rahmetin sebebi de aynıdır. İlim Allah Teala’nın nezdindedir.
{مَـٰلِكِ يَوْمِ ٱلدِّينِ }
لم يبينه هنا ، وبينه في قوله : {وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ ٱلدّينِ * ثُمَّ مَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ ٱلدّينِ * يَوْمَ لاَ تَمْلِكُ نَفْسٌ لِنَفْسٍ شَيْئاً} .
والمراد بالدين في الآية الجزاء . ومنه قوله تعالىٰ : {يَوْمَئِذٍ يُوَفّيهِمُ ٱللَّهُ دِينَهُمُ ٱلْحَقَّ} ، أي جزاء أعمالهم بالعدل.
3- Din gününün sahibidir.

Burada onu açıklamadı. Onu din gününün ne olduğunu nereden bileceksin. Hiçbir nefsin diğer bir nefis için hiç bir şeye malik olmadığı gündür.” (İnfitar: 82/17-19) sözünde açıkladı. Ayette geçen “din” den murad, cezadır. Allah’ın şu sözü de bundandır: O gün Allah onların dinini tastamam verecektir (Nur: 24/25) Yani amellerin cezasını (karşılığını) adilce (verecektir)

{إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ * ٱهْدِنَا ٱلصِّرَاطَ ٱلْمُسْتَقِيمَ }
أشار في هذه الآية الكريمة إلى تحقيق معنى لا إلٰه إلا اللَّه ؛ لأن معناها مركب من أمرين : نفي وإثبات . فالنفي : خلع جميع المعبودات غير اللَّه تعالىٰ في جميع أنواع العبادات ، والإثبات : إفراد ربّ السمٰوات والأرض وحده بجميع أنواع العبادات على الوجه المشروع . وقد أشار إلى النفي من لا إلٰه إلا اللَّه بتقديم المعمول الذي هو {إِيَّاكَ} وقد تقرر في الأصول ، في مبحث دليل الخطاب الذي هو مفهوم المخالفة . وفي المعاني في مبحث القصر : أن تقديم المعمول من صيغ الحصر . وأشار إلى الإثبات منها بقوله : {نَعْبُدُ}.
وقد بيّن معناها المشار إليه هنا مفصلاً في آيات أُخر كقوله : {يَـٰأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱعْبُدُواْ رَبَّكُمُ * ٱلَّذِى خَلَقَكُمْ} ، فصرح بالإثبات منها بقوله : {ٱعْبُدُواْ رَبَّكُمُ} ، وصرح بالنفي منها في آخر الآية الكريمة بقوله : {فَلاَ تَجْعَلُواْ للَّهِ أَندَاداً وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ} ، وكقوله : {وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِى كُلّ أُمَّةٍ رَّسُولاً أَنِ ٱعْبُدُواْ ٱللَّهَ وَٱجْتَنِبُواْ ٱلْطَّـٰغُوتَ} ، فصرح بالإثبات بقوله : {أَنِ ٱعْبُدُواْ ٱللَّهَ} وبالنفي بقوله : {وَٱجْتَنِبُواْ ٱلْطَّـٰغُوتَ} ، وكقوله : {فَمَنْ يَكْفُرْ بِٱلطَّـٰغُوتِ وَيُؤْمِن بِٱللَّهِ فَقَدِ ٱسْتَمْسَكَ بِٱلْعُرْوَةِ ٱلْوُثْقَىٰ} ، فصرح بالنفي منها بقوله : {فَمَنْ يَكْفُرْ بِٱلطَّـٰغُوتِ} ، وبالإثبات بقوله : {وَيُؤْمِن بِٱللَّهِ} ؛ وكقوله : {وَإِذْ قَالَ إِبْرٰهِيمُ لاِبِيهِ وَقَوْمِهِ إِنَّنِى بَرَاء مّمَّا تَعْبُدُونَ * إِلاَّ ٱلَّذِى فَطَرَنِى} ، وكقوله : {وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رَّسُولٍ إِلاَّ نُوحِى إِلَيْهِ أَنَّهُ لا إِلَـٰهَ إِلاَّ أَنَاْ فَٱعْبُدُونِ} ، وقوله : {وَاسْئلْ مَنْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رُّسُلِنَا أَجَعَلْنَا مِن دُونِ ٱلرَّحْمَـٰنِ ءالِهَةً يُعْبَدُونَ} ؛ إلى غير ذلك من الآيات .
{وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ} أي لا نطلب العون إلا منك وحدك ؛ لأن الأمر كله بيدك وحدك لا يملك أحد منه معك مثقال ذرة . وإتيانه بقوله : {وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ} ، بعد قوله : {إِيَّاكَ نَعْبُدُ} ، فيه إشارة إلى أنه لا ينبغي أن يتوكل إلا على من يستحق العبادة ؛ لأن غيره ليس بيده الأمر . وهذا المعنى المشار إليه هنا جاء مبينًا واضحًا في آيات أُخر كقوله : {فَٱعْبُدْهُ وَتَوَكَّلْ عَلَيْهِ} ، وقوله : {فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِىَ ٱللَّهُ لا إِلَـٰهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ} ، وقوله : {رَّبُّ ٱلْمَشْرِقِ وَٱلْمَغْرِبِ لاَ إِلَـٰهَ إِلاَّ هُوَ فَٱتَّخِذْهُ وَكِيلاً} ، وقوله : {قُلْ هُوَ ٱلرَّحْمَـٰنُ ءامَنَّا بِهِ وَعَلَيْهِ تَوَكَّلْنَا} ، وإلى غير ذلك من الآيات .
4- Ancak sana ibadet ederiz.

Bu ayet-i kerimede “La ilahe illallah” ın manasının tahkikine işaret etmiştir. Çünkü onun manası iki şeyden oluşmuştur: Nefy (olumsuzlamak) ve isbat. Nefy: Bütün ibadet çeşitlerinde Allah Teala dışındaki bütün ibadet edilenleri dışlamaktır. İsbat: Meşru’ şekil üzere ibadet çeşitlerini hepsi ile göklerin ve yerin rabbini tek olarak birlemektir. “İyyake” şeklinde olan yapılanın takdimi ile “la ilahe illallah” tan nefye işaret etmiştir. Mefhumu muhalif olan hitabın delili konusunda usulde kararlaştırılabilir. Meani’de kasr (kısaltma) konusunda ise: Ma’mulun (yapılanın) takdimi (öne alınması) hasr (özgüleme) siga (kalıp) larındandır. “İbadet ederiz” sözü ile ondaki isbata işaret etti. Burda onun işaret edilen manasını başka ayetlerde detaylı olarak açıklamıştır. Allah’ın şu sözü gibi:Ey insanlar, sizi yaratan Rabbinize ibadet edin(Bakara: 2/21) ondan isbatı şu sözü ile açıkladı. Rabbinize ibadet ediniz”Ve ondan nefyi, ayet-i kerimenin sonundaki şu sözü ile açıkladı:Bile bile ona ortaklar koşmayın”ve şu sözü gibi:

Muhakkak ki biz her ümmmete, Allah’a ibadet ediniz, tağutlara (ibadettten) kaçınınız diye (tebliğ edecek) elçi gönderdik”Şu sözü ile isbatı açıkladı: “Allah’a ibadet ediniz diye”Nefyi de şu sözü ile: tağuttan kaçınınız” ve şu sözü gibi: Kim de tağutu inkar edip Allah’a iman ederse, muhakkak ki kopması mümkün olmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır”Ondan nefyi şu sözü ile açıkladı: “Kim ki tağutu inkar ederse” İsbatı da şu sözü ile açıkladı: “Ve Allah’a iman ederse” Buna benzer birçok ayet vardır.Hani İbrahim babasına ve kavmine demişti ki:Ben sizin taptıklarınızdan uzağım. Ancak beni yaradana (İbadet ederim).”

Biz senden önce elçilerden hiç kimseyi göndermedik ki ona şöyle vahyetmemiş olmayalım: Kendisinden başka ilah olmayanım. Öyleyse (bana) ibadet edin”Elçilerimizden senden önce göderdiklerimize sor, biz Rahman’dan başka ibadet edecekleri ilahlar kıldık mı?”

4- Ve ancak senden yardım dileriz

Yani yardımı sadece ve ancak senden dileriz. Çünkü bütün işler sadece senin elindedir. Hiç kimse seninle beraber işlerden zerre miktarına sahip değildir. “Ancak senden yardım dileriz” sözünü “Ancak sana ibadet ederiz” sözünden sonra getirmesinde, ancak ibadet edilmeye müstehak olana tevekkül etmek gerektiğine işaret vardır. Çünkü O’ndan başkasının elinde her hangi bir şey yoktur. Burda işaret edilen bu mana, başka ayetlerde açıklanmış ve açık olarak geldi. Buna benzer birçok ayet vardır:

“O’na ibadet et ve O’na tevekkül et”

“Eğer yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ilah yoktur. O’na tevekkül ettim.”

“Batının ve doğunun Rabbi. O’ndan başka ilah yoktur. Öyleyse sen de O’nu vekil tut.”

“De ki, O Rahman’dır. Ona iman ettik ve O’na tevekkül ettik.”

{صِرَاطَ ٱلَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ ٱلْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ ٱلضَّآلِّينَ } لم يبين هنا من هٰؤلاء الذين أنعم عليهم . وبين ذلك في موضع آخر بقوله : {فَأُوْلَـئِكَ مَعَ ٱلَّذِينَ أَنْعَمَ ٱللَّهُ عَلَيْهِم مّنَ ٱلنَّبِيّينَ وَٱلصّدّيقِينَ وَٱلشُّهَدَاء وَٱلصَّـٰلِحِينَ وَحَسُنَ أُولَـئِكَ رَفِيقاً} .
تنبيهــان
الأول : يؤخذ من هذه الآية الكريمة صحة إمامة أبي بكر الصدّيق رضي اللَّه عنه ؛ لأنَّه داخل فيمن أمرنا اللَّه في السبع المثاني والقرءان العظيم ــ أعني الفاتحة ــ بأن نسأله أن يهدينا صراطهم . فدلّ ذلك على أن صراطهم هو الصراط المستقيم .
وذلك في قوله : {ٱهْدِنَا ٱلصِّرَاطَ ٱلْمُسْتَقِيمَ * صِرَاطَ ٱلَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ ٱلْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ ٱلضَّآلِّينَ } وقد بيّن الذين أنعم عليهم فعد منهم الصديقين . وقد بيّن صلى الله عليه وسلم أن أبا بكر رضي الله عنه من الصديقين ، فاتضح أنه داخل في الذين أنعم اللَّه عليهم، الذين أمرنا اللَّه أن نسأله الهداية إلى صراطهم فلم يبق لبس في أن أبا بكر الصديق رضي اللَّه عنه على الصراط المستقيم ، وأن إمامته حق .
الثاني : قد علمت أن الصديقين من الذين أنعم اللَّه عليهم . وقد صرح تعالىٰ بأن مريم ابنة عمران صدّيقة في قوله : {وَأُمُّهُ صِدّيقَةٌ} ، وإذن فهل تدخل مريم في قوله تعالىٰ : {صِرَاطَ ٱلَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ} ، أو لا ؟
الجواب : أن دخولها فيهم يتفرع على قاعدة أصولية مختلف فيها معروفة ، وهي : هل ما في القرءان العظيم والسنة من الجموع الصحيحة المذكرة ونحوها مما يختص بجماعة الذكور تدخل فيه الإناث أو لا يدخلن فيه إلا بدليل منفصل ؟ فذهب قوم إلى أنهن يدخلن في ذلك ، وعليه : فمريم داخلة في الآية واحتج أهل هذا القول بأمرين :
لأول : إجماع أهل اللسان العربي على تغليب الذكور على الإناث في الجمع .
والثاني : ورود آيات تدل على دخولهن في الجموع الصحيحة المذكرة ونحوها ، كقوله تعالىٰ في مريم نفسها : {وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَـٰتِ رَبَّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ ٱلْقَـٰنِتِينَ} ، وقوله في امرأة العزيز : {يُوسُفُ أَعْرِضْ عَنْ هَـٰذَا وَٱسْتَغْفِرِى لِذَنبِكِ إِنَّكِ كُنتِ مِنَ ٱلْخَـٰطِئِينَ} ، وقوله في بلقيس : {وَصَدَّهَا مَا كَانَت تَّعْبُدُ مِن دُونِ ٱللَّهِ إِنَّهَا كَانَتْ مِن قَوْمٍ كَـٰفِرِينَ} ، وقوله فيما كالجمع المذكر السالم : {قُلْنَا ٱهْبِطُواْ مِنْهَا جَمِيعًا} ؛ فإنه تدخل فيه حواء إجماعًا . وذهب كثير إلى أنهن لا يدخلن في ذلك إلا بدليل منفصل . واستدلوا على ذلك بآيات كقوله : {إِنَّ ٱلْمُسْلِمِينَ وَٱلْمُسْلِمَـٰتِ وَٱلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمُؤْمِنَـٰتِ} إلى قوله : {أَعَدَّ ٱللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْراً عَظِيماً} ، وقوله تعالىٰ : {قُلْ لّلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّواْ مِنْ أَبْصَـٰرِهِمْ وَيَحْفَظُواْ فُرُوجَهُمْ ذٰلِكَ أَزْكَىٰ لَهُمْ} ، ثم قال : {وَقُل لّلْمُؤْمِنَـٰتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَـٰرِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ} ، فعطفهن عليهم يدل على عدم دخولهن . وأجابوا عن حجة أهل القول الأول بأن تغليب الذكور على الإناث في الجمع ليس محل نزاع . وإنما النزاع في الذي يتبادر من الجمع المذكر ونحوه عند الإطلاق . وعقن الآيات بأن دخول الإناث فيها . إنما علم من قرينة السياق ودلالة اللفظ ، ودخولهن في حالة الاقتران بما يدل على ذلك لا نزاع فيه .
وعلى هذا القول : فمريم غير داخلة في الآية وإلى هذا الخلاف أشار في « مراقي السعود » بقوله : (الرجز) وما شمول من للانثى جنف وفي شبيه المسلمين اختلفوا
وقوله : {صِرَاطَ ٱلَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ ٱلْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ ٱلضَّآلِّينَ } قال جماهير من علماء التفسير : {ٱلْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ} ، اليهود و « الضالون » النصارى . وقد جاء الخبر بذلك عن رسول اللَّه صلى الله عليه وسلم من حديث عدي بن حاتم رضي اللَّه عنه . واليهود والنصارى وإن كانوا ضالين جميعًا مغضوبًا عليهم جميعًا ، فإن الغضب إِنما خص به اليهود ، وإن شاركهم النصارى فيه ، لأنهم يعرفون الحق وينكرونه ويأتون الباطل عمدًا ، فكان الغضب أخص صفاتهم . والنصارى جهلة لا يعرفون الحق ، فكان الضلال أخص صفاتهم .
وعلى هذا فقد يبين أن {ٱلْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ} اليهود . قوله تعالىٰ فيهم : {فَبَاءو بِغَضَبٍ عَلَىٰ غَضَبٍ} ، وقوله فيهم أيضا : {هَلْ أُنَبّئُكُمْ بِشَرّ مّن ذٰلِكَ مَثُوبَةً عِندَ ٱللَّهِ مَن لَّعَنَهُ ٱللَّهُ وَغَضِبَ عَلَيْهِ} ، وقوله : {إِنَّ ٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ ٱلْعِجْلَ سَيَنَالُهُمْ غَضَبٌ} ؛ وقد يبين أن {ٱلضَّالّينَ} النصارى ، قوله تعالىٰ : {وَلاَ تَتَّبِعُواْ أَهْوَاء قَوْمٍ قَدْ ضَلُّواْ مِن قَبْلُ وَأَضَلُّواْ كَثِيراً وَضَلُّواْ عَن سَوَاء ٱلسَّبِيلِ} .
5- Bizi doğru yola ilet

6- Nimet verdiğin kimselerin yoluna.

Nimet verdiklerinin kim olduğunu burda açıklamadı. Bunu başka yerde şu sözü ile açıkladı:

“İşte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği nebiler, sıddıklar, şehidler ve salihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştırlar.”

İki uyarı:

Birincisi: Bu ayet-i kerimeden Ebu Bekir es-Sıddık’in imametinin doğruluğu çıkarılır. Çünkü O, Seb’u’l-Mesani (Fatiha) de ve yüce Kur’an’da Allah’ın “Kendilerine tabi olmayı” emretiklerindendir. -Fatiha’yı kasdediyorum- O’ndan, bizi onların yoluna hidayet etmesini istememizi (emrediyor) Bu, onların yolunun dosdoğru yol olduğuna delalet etti.

Ve bu şu sözündedir:

“Bizleri dosdoğru yola hidayet et, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna”

Nimet verdiklerini beyan etmiş, sıddıkları da onlardan saymıştır. Peygamber (sallahu aleyhi ve sellem) de Ebu Bekr (r.a)’ın sıddıkilerden olduğunu beyan etmiştir.

O’nun, Allah’ın kendilerine nimet verdiklerine dahil olduğu açığa çıkmış oldu... Onlar ki, Allah’ın, O’ndan onların yoluna hidayet etmesini istememizi bize emretti. Ebu Bekr es-Sıddık (r.a.)’ın dosdoğru yolda olduğu ve imametinin hak olduğunda herhangi bir karışıklık kalmadı.

İkincisi: Sıddıklerin, Allah’ın kendilerine nimet verdiklerinden olduğunu öğrenmişsindir. Allah (c.c.) şu sözünde İmran kızı Meryem’in sıddıka olduğunu açıkladı:

“Annesi de sıddıkadır”

Öyleyse Meryem Allah’ın “Nimet verdiklerinin yoluna” sözüne giriyor mu, girmiyor mu?

Cevab: Onun onlara dahil olduğu hususunda bilinen usul kaidesi çeşitleniyor, onda farklılaşıyor. O da: Yüce Kur’an’da ve sünnette eril topluluğa has olan sahih müzekker cemi’ ve benzerine kadınlar giriyor mu, yoksa ancak ayrık bir delille mi girebiliyor? Bir gurub onların buna girdiği (sonucuna) varmış. Ve buna göre: Meryem ayete giriyor. Bu sözün ehli olanlar iki şeyi delil getirdiler:

Birincisi: Arab dilcilerinin, cemi’de erkeklerin kadınlara galip olduğu üzere icma’ etmeleri.

İkincisi: Müzekker sahih cemi’ler ve benzerlerine kadınların girdiğine delalet eden ayetlerin gelmiş olması. Allah’ın Meryem’in bizzat kendisi hakkındaki şu sözü gibi:

“Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğruladı. O itaatkarlardan idi”

Ve Azizin karısı hakkındaki şu sözü:

“Yusuf bundan yüz çevirdi. Günahlarına istiğfar et. Çünkü sen yanlış yapanlardan oldun”

Ve Belkıs hakkındaki şu sözü:

“Allah’tan başka ibadet etttikleri onu alıkoymuştu. Muhakkak ki o inkarcı bir topluluktan idi”

Ve cemi’ müzekker salim gibi olan şu sözünde:

“Dedik ki, hepiniz ordan topluca inin”

Toplu olarak Havva’da ona giriyor. Bir çoğu da munfasıl bir delil olmak dışında kadınların buna girmedikleri (kanaatine) varmış. Buna Allah’ın şu sözü gibi ayetlerle istidlal ettiler:

“Müslüman erkek ve müslüman kadınlar, mü’min erkek ve mü’min kadınlar -şu sözüne kadar- Allah onlar için mağfiret ve büyük bir ecir hazırlamıştır”

“Mü’min erkeklere söyle gözlerini sakınsınlar, ırzlarını korusunlur. Bu onlar için daha temizdir.”

Sonra dedi ki: “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, ırzlarını da korusunlar”

Kadınların erkekler üzerine atfedilmesi, kadınların giremeyişlerine delalet ediyor. Birinci sözün taraftarlarına da şöyle cevap verdiler: Cemi’de erkeklerin kadınlara üstün gelmesi tartışılan yer değildir. Asıl tartışma, cemi müzekker ve benzerlerinden söylendiğinde, ne ortaya çıktığındadır. Ayetlerden anlaşılan kadınların ona girdiğidir. Bu ancak siyakın delilinden ve lafzın delaletinden anlaşıldı. Buna delalet eden şeylerle ilişkili olma halinde kadınların girmesi hususunda tartışma yoktur.

Bu söze göre de: Meryem ayetin (kapsamına) girmiyor. Bu ayrılığa Meraki es-Suud’da şu sözü ile işaret etti:

Kadınlar için uzaklığın şumulüne müslümanların yarısında ihtilaf ettiler.

7- Gazaba uğrayanların ve sapmışların yoluna değil.

Tefsir ulemasından bir topluluk dedi ki: “Kendilerine gazab edilen” yahudilerdir, “sapıtmışlar” da hıristiyanlardır. Adiyy b. Hatim’in hadisinden bu konuda Rasulullah (s.a.v.)’den bir haber gelmiştir. Yahudiler ve hiristiyanların tümü sapıtmışlar ve gazaba uğramışlar olsalar da gazab ancak yahudilere hastır, Hiristiyanlar onda ona ortak olsalar da. Çünkü onlar hakkı biliyorlar da inkar ediyorlar ve batıla kasıtlı olarak sapıyorlar. Gazab onların sıfatlarının en hasıdır. Hiristiyanlar ise cahildir, hakkı bilmezler. Sapıklık onların sıfatlarının hası olanıdır.



Bunun üzerine “Gazaba uğrayanlar”ın Yahudiler olduğu açıklanabilir. Allah (c.c.) onlar hakkında şöyle buyuruyor:

“Gazab üstüne gazaba uğradılar”

“Allah indinde uğranılan şey olarak size daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah’ın lanet ettiği ve kendisine gazab ettiğidir”

“Buzağıyı ilah edinenlere gazab erişecektir”

Sapıtmışların da Hristiyanlar olduğu beyan edilebilir. Allah (c.c.) onlar hakkında şöyle buyuruyor:

“Daha önce sapıtmış da birçoklarını saptıran ve dosdoğru yoldan sapan bir topluluğun hevalarına tabi olmayın
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Cezekallahu Hayran Kesira akhi...İmam Şankiti Rahimahullah'ı Rahman Cennete Keramet evine koysun...Amin..

ALLAH NELERE GAZAP EDER?



1-Bir Mümini Kasten Öldürmek
Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde temelli kalacağı cehennemdir. Allah ona gazabetmiş, lanetlemiş ve büyük azab hazırlamıştır.4/Nisa-93

2-Doğru Yoldan Sapmak
«Allah katında bundan daha kötü bir karşılığın bulunduğunu size haber vereyim mi?» de, Allah kime lanet ve gazab ederse, kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana kullar kılarsa, işte onlar yeri en kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olanlardır.5/Maide-60

3-Allah Hakkında Kötü Zanda Bulunmak ve Putlara Tapmak
İnananlara yardım etmez diye Allah'a kötü sanıda bulunan ikiyüzlü erkek ve kadınlara, puta tapan erek ve kadınlara Allah azabetsin; kötü sanıları kendi baslarına gelsin! Allah onlara gazabetmiş, onları lanetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Ne kötü dönüş yeridir!.48/Fetih-6

4-Ahiretten Ümidi Kesmek
Ey inananlar! Allah'ın gazabına uğramış milleti dost edinmeyin; inkarcıların kabirde bulunan kimselerden umutlarını kestikleri gibi, onlar da, ahiretten umutlarını kesmişlerdir.60/Mümtehine-13

5-Allah’ın Ayetlerini İnkar Etmek ve Peygamberleri Öldürmek
«Ey Musa! Bir çeşit yemeğe dayanamayacağız, bizim için Rabbine yalvar, bize, yerin bitirdiği sebze, hıyar, sarımsak, mercimek ve soğan yetiştirsin» demiştiniz de, «Hayırlı olanı daha düşük şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? Bir şehre inin, şüphesiz orada istediğiniz vardır» demişti. Onlara yoksulluk ve düşkünlük damgası vuruldu, Allah'ın gazabına uğradılar. Bu, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerindendi; bu, karşı gelmeleri ve taşkınlık yapmalarındandı.2/Bakara-61


6-Allah’ın Dilediği Kullarına Verdiği Risalet/Peygamberliği Çekemeyerek İnkar Etmek
Allah'ın kullarından dilediğine, bol ihsanından indirmesini çekemeyerek, Allah'ın indirdiğini inkar etmekle, kendilerini ne kötü bir şey karşılığında sattılar. Bu yüzden gazab üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı bir azab vardır.2/Bakara-90


7-Allah Emirlerine Karşı Gelerek Taşkınlık Yapmak
Nerede bulunsalar Allah'ın ve inanan insanların himayesinde olanlar müstesna onlara alçaklık damgası vurulmuştur. Allah'tan bir gazaba uğradılar, onlara aşağılık damgası vuruldu. Bu, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerindendir. Bu, karşı gelmeleri ve taşkınlık yapmalarındandır.3/Ali İmran-112

8-Putlar Hakkında Tartışmak
«Hiç şüphesiz artık Rabbinizin azab ve öfkesini hakettiniz. Allah'ın hiçbir delil indirmediği, isimlerini de siz ve babalarınızın koyduğu putlar hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? Bekleyin, doğrusu ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim» dedi.7/Araf-71

9-Savaş Anında Savaştan Kaçmak
Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilmek veya bir başka topluluğa katılmak maksadı dışında, o gün arkasını düşmana dönen kimse Allah'dan bir gazaba uğramış olur. Onun varacağı yer cehennemdir. Ne kötü bir dönüştür!.8/Enfal-16

10-Buzağı Gibi Şeyleri Put Edinmek
Buzağıyı tanrı olarak benimseyenler Rablerinin öfkesine-gazabına ve dünya hayatında alçaklığa uğrayacaklardır; iftira edenleri böylece cezalandırırız.7/Araf-152
Allah: «Doğrusu Biz, senden sonra milletini sınadık; Samiri onları saptırdı» dedi. Musa, milletine kızgın ve üzgün olarak döndü. «Ey milletim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Uzun bir zaman mı geçti, yoksa Rabbinizin gazabına mı uğramak istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?» dedi.20/Taha-86

11-İmandan Sonra Küfrü Seçmek-Mürted Olmak
Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkar edip, gönlünü kafirliğe açanlara Allah katından bir gazap vardır; büyük azap da onlar içindir.16/Nahl-106

12-İman Ettiği Halde Allah Hakkında Tartışıp Durmak
Allah'ın çağrısına icabet eden bulunduktan sonra, O'nun hakkında tartışmağa girişenlerin delilleri Rableri katında hükümsüzdür. Onlara bir gazap vardır, çetin bir azap da onlar içindir.42/Şura-16

13-Yeme İçme Aşırıya Gitmek-Haram Mal Yemek
Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yiyin, bunda aşırı gitmeyin ki gazabımı haketmeyesiniz. Gazabımı hakeden kimse muhakkak mahvolur.20/Taha-81

14-Bilerek Yalan Yere Yemin Etmek
Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar.58/Mücadele-14

Derleyen ve Düzenleyen: FECR




Recep Aykan Kur'ân Fihristi/Kaynak Yayınları Derlenmiştir...


Gazaba uğrayanların ve sapmışların yoluna değil. (1/7)


ALLAH'IN AYETLERİNİ TANIMAMAK VE PEYGAMBERLERİ ÖLDÜRMEK-İSYAN ETMEK VE HUDUDULLAH'I ÇĞNEMEK SUÇUNDAN
Siz (ise şöyle) demiştiniz: "Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın." (O zaman Musa:) "Hayırlı olanı, şu değersiz, şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz vardır" demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini tanımazlıkları ve peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi. (2/61)


NÜBÜVVETİ KISKANMAK VE HAKKA BAŞKALDIRMALARI NEFİSLERİNİ KÖTÜ ŞEY'E KARŞILIK SATANLARIN UĞRADIĞI GAZAB
Allah'ın kullarından, dilediğine kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini ‘kıskanarak ve hakka baş kaldırarak' Allah'ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kafirler için alçaltıcı bir azab vardır. (2/90)


İNSANLARIN İP'İNİ/KİTABINI/SÖZÜNÜ/KELAMINI ALLAH'IN İPİNE/VAHYİNE/KİTABINA TERCİH SUÇU
Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Allah'ın ipine ve insanların ipine (ahdine) sığınanlar başka- onlara zillet (zorluk damgası) vurulmuştur. Onlar, Allah'tan bir gazaba uğradılar da üzerlerine aşağılanma (damgası) vuruldu. Bu, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri nedeniyledir. (Yine) Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları dolayısıyladır. (3/112)


ALLAH'IN RIZASINI KARŞILIK KULUN RIZASINI TERCİH SUÇUNDAN GAZABA UĞRAMAK
Allah'ın rızasına uyan kişi, Allah'tan bir gazaba uğrayan ve barınma yeri cehennem olan kişi gibi midir? Ne kötü barınaktır o. (3/162)


TAĞUT-A /ALLAH'IN VAHYİNE HÜKMÜNE ENGEL OLAN HER ŞEY'E TAPMAYA KARŞILIK İŞLENEN SUÇTAN GAZABA UĞRAMAK
De ki: "Allah katında, ‘kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah'ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır." (5/60)


İNKARCILARLA DOSTLUK SUÇUNDAN GAZABA UĞRAMAK
Onlardan çoğunun inkâra sapanlarla dostluklar kurduklarını görürsün. Kendileri için nefislerinin takdim ettiği şey ne kötüdür. Allah onlara gazablandı ve onlar azabda ebedi kalacaklardır. (5/80)


HURAFE MERKEZLİ DİN ANLAYIŞINDAN VE MİTOLOJİK UYDURMALAR İTİKAD /İMAN ETME SUÇUNDAN GAZABA UĞRAMIŞ OLMAK
Andolsun" dedi. "Rabbinizden üzerinize iğrenç bir azab ve gazab gerekli kılındı. Allah'ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği ve sizin ile babalarınızın isimlendirdiği (düzüp uydurduğu) birtakım isimler (düzme tanrılar ve kurallar) adına mı benimle mücadele ediyorsunuz? Öyleyse bekleyedurun; şüphesiz, ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim." (7/71)


SAMİRİ ZİHNİYETİ GİBİ KUR'AN VEYA VAHYİ OKUMAK VE SEMBOLİK PUTLAR ÜRETEREK ALLAH'IN BUZAĞIYA ''HULUL'' ETTİĞİNE İMAN ETMEK SUÇUNDAN GAZABA UĞRAMAK
Şüphesiz, buzağıyı (tanrı) edinenlere Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir zillet yetişecektir. İşte biz, ‘yalan düzüp-uyduranları' böyle cezalandırırız. (7/152)


SAVAŞ ALANINDAN MAZERETSİZ AYRILMA SUÇUNDAN GAZABA UĞRAMAK
Kim onlara böyle bir günde -yine savaşmak için bir yana çekilen ya da bir başka bölüğe katılmak için yer tutanın dışında- arkasını çevirirse, gerçekten o, Allah'tan bir gazaba uğramıştır ve onun barınma yeri cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o. (8/16)


KAFİRLERİN BATIL GAZAB ANLAYIŞLARI
Onlardan sadakalar konusunda seni yadırgayacaklar vardır. Ondan kendilerine verilirse hoşlanırlar, kendilerine verilmediği zaman bu sefer gazablanırlar. (9/58)


İKRAH/ZORLUK DURUMU HARİÇ ,İMANDAN KÜFÜRE İRTİDAT ETMEKDEN DOLAYI GAZABA UĞRAMAK
Kim imanından sonra Allah'a (karşı) inkâra sapıp da, -kalbi imanla tatmin bulmuş olduğu halde baskı altında zorlanan hariç- inkâra göğüs açarsa, işte onların üstünde Allah'tan bir gazab vardır ve büyük azab onlarındır. (16/106)


ALLAH'IN HELAL VE HARAM HUKUKUNA RİAYETSİZLİK SUÇUNDAN GAZABA UĞRAMIŞ OLMAK
Size, rızık olarak verdiklerimizden temiz olanlarından yiyin, bu konuda azgınlık yapmayın, yoksa gazabım üzerinize kaçınılmaz olarak iner: benim gazabım, kimin üzerine inerse, muhakkak o, tepetaklak düşmüştür. (20/81)


TAVIR OLARAK GAZABLA ELEŞTİRMENİN PEYGAMBERİ SORGUSU
Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü. Dedi ki: "Ey kavmim, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?" (20/86)


İFTİRA DURUMUNDA LANETLEŞME USULUNDEN BİR HUKUK KAİDESİ
Beşinci (yemini) ise, eğer o (kocası) doğru söylüyor ise, Allah'ın gazabının muhakkak kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dır. (24/9)


CEHENNEMİN GAZAB YERİ OLUŞU
(Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler. (25/12)


KAFİRLERİN AYETLERİ VE PEYGAMBERLERİ İNKARI GAZABLARININ ARTMASINA VESİLE OLARAK KENDİLERİNE DÖNER
Yeryüzünde sizi halifeler kılan O'dur. Öyleyse kim inkâr ederse, artık inkârı kendi aleyhinedir. Rableri katında kafir olanlara kendi inkârları gazabtan başkasını arttırmaz ve kafir olanlara kendi inkârları kayıptan başkasını arttırmaz. (35/39)


ALLAH'IN GAZABI İLE KULUN GAZABINI KIYAS ETMENİN BATILLIĞI
Şüphesiz küfredenlere de (şöyle) seslenilir: "Allah'ın gazablanması, elbette sizin kendi nefislerinize gazablanmanızdan daha büyüktür. Çünkü siz, imana çağrıldığınız zaman inkâr ediyordunuz. (40/10)


İMAN ETMEMEK İÇİN SÖYLENEN MAZERETLERİN GEÇERSİZİLİĞİ VE GAZABI GEREKTİREN BİR AMEL OLUŞU
O'na icabet olunduktan sonra, Allah hakkında (sözde) ‘deliller öne sürüp tartışanların' delilleri, Rableri katında geçersizdir. Onların üzerinde bir gazab vardır ve şiddetli azab onlaradır. (42/16)


MÜ'MİNLERİN ÖFKELENDİKDEN/GAZABLANDIKTAN SONRA BAĞIŞLAMA VASFILARI
(Bunlar,) Büyük günahlardan ve çirkin -utanmazlıklardan kaçınanlar ve gazablandıkları zaman bağışlayanlar, (42/37)


ALLAH'I RAZI EDECEK ÇABALARI/GAYRETLERİ VE AMELLERİ KÜÇÜMSEYENLERİN GAZABA UĞRAYACAKLARININ TEHDİDİ
İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah'ı gazablandıran şeye uydular ve O'nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar; bundan dolayı (Allah,) amellerini boşa çıkardı. (47/28)


KÖTÜLÜK DUYGUSUNUN MUNAFIK VE MÜŞRİKLERDE GÜÇLENMESİ GAZABI HAK ETMELERİ İÇİN HER İKİ TARAFADA İNER BÖYLECE GAZAB UĞRAYANLARDAN OLURLAR
Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azablandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür. (48/6)


ALLAH'IN GAZABLANDIKLARI AMELLERİ VE SÖZLERİ İŞLEYEN GRUP/CEMAAT VE MONERŞİ/ FEDEOL YAPILARI DOST EDİNMENİN SONUCU OLARAK GAZABA UĞRAMAK
Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinenleri görmedin mi? Onlar, ne sizdendirler, ne onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin ediyorlar. (58/14)


ALLAH'IN GAZABLANDIKLARINI KARDEŞ EDİNMEK/YAKIN/AHBAB GAZABA VESİLEDİR...ALLAH'DAN UMUTSUZLUK KAFİRLERİN VASIFLARINDANDIR
Ey iman edenler, Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmeyin; ki onlar, kafirlerin mezar halkından umut kesmeleri gibi ahiretten umut kesmişlerdir. (60/13)


YAPMAYACAKLARI ŞEYLERLE İNSANLARIN DİNİ/TİCARİ/EĞİTİM/ULAŞIM/EKONOMİK/SİYASAL ALANLARDA VAAD ETMEK SÖYLEMEK SİZİ ALLAH'IN GAZABINA UĞRATIR...
Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında bir gazab (konusu olması) bakımından büyüdü (büyük bir suç teşkil etti). (61/3)


Düzenleyen ve Derleyen: KavlulFasl
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
KUR’AN’A GÖRE SAPMANIN BOYUTLARI



1-Dünya Hayatını Ahirete Tercih Etmek
Artık kim taşkınlık edip-azarsa, dünya hayatını tercih etmişse, Kuşkusuz onun varacağı yer cehennemdir.79/Naziat-37-38-39
Onlar dünya hayatını ahirete tercih ederler, Allah'ın yolundan alıkoyup onun eğriliğini isterler. İşte onlar uzak bir sapıklık içindedirler.14/İbrahim-3


2-Fesadı Yaymak
Bütün bunlar, bulundukları ülkelerde azdıkça azdılar. onlarda fesadı çoğaltmışlardı. 89/Fecr-11-12


3-İnsanın Kendini Müstağni-Bağımsız Görmesi
Gerçek şu ki, insan kendini kendine yeterli –müstağni görerek azar. Kuşkusuz dönüş Rabbinedir.96/Alak-6-7-8

4-Allah’ı Tesbih Etmemek (Bahçe sahiplerinde Olduğu Gibi)
Sonra şöyle dediler: «Yazıklar olsun bize; doğrusu azgınlık edenlerdendik.»68/Kalem-31


5-Müslümanları Alaya Almak
İnananlara rastladıkları zaman, «İnandık» derler, elebaşılarıyla baş başa kaldıklarında, «Biz şüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz» derler. Asıl Allah onlarla alay ediyor ve taşkınlıkları içinde bocalarlarken kendilerini sürükleyip götürüyor.2/Bakara-14-15

6-Tağutların Huzurunda Muhakeme Olmak İstemek
Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut'un önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor.4/Nisa-60

7-Peygamberleri Yalanlamak
And olsun ki, her ümmete: «Allah'a kulluk edin, azdırıcılardan kaçının» diyen peygamber göndermişizdir. Allah içlerinden kimini doğru yola eriştirdi, kimi de sapıklığı haketti. Yeryüzünde gezin; peygamberleri yalanlayanların sonlarının nasıl olduğunu görün.16/Nahl-36

8-İmanı İnkarla Değiştirmek
Yoksa, daha önce Musa'nın sorguya çekildiği gibi, siz de peygamberinizi sorguya mı çekmek istiyorsunuz? İmanı inkarla değiştiren, şüphesiz doğru yoldan sapmış olur.2/Bakara-108

9-Allah’a Şirk/Ortak Koşmak
Allah, kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse derin bir sapıklığa sapmış olur.4/Nisa-116

10-Allah’ı,Melekleri,Kitabları,Peygamberleri ve Ahireti İnkar Etmek
Ey İnananlar! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitap'a ve daha önce indirdiği Kitap'a inanmakta sebat gösterin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününu inkar ederse, şüphesiz derin bir sapıklığa sapmıştır.4/Nisa-136

11-Allah ve Rasulunun Hükmüne Karşı Gelmek
Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.33/Ahzab-36


12-Allah Düşmanlarına Sevgi Beslemek
Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar, size gelen gerçeği inkar etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz; oysa onlar, Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan ötürü sizi ve Peygamberi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer sizler Benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız onlara nasıl sevgi gösterirsiniz? Ben, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. İçinizden onlara sevgi gösteren kimse, şüphesiz doğru yoldan sapmıştır.60/Mümtehine-1


13-Kafirlerin Heveslerine-İsteklerine Uymak
De ki: «Allah'tan başka, yalvardıklarınıza kulluk etmekten menolundum.» «Sizin heveslerinize uymayacağım, yoksa sapıtmış, doğru yolda gidenlerden olmamış olurum» de.6/Enam-56
Ey Davud! Seni şüphesiz yeryüzünde hükümran kıldık, o halde insanlar arasında adaletle hükmet, hevese uyma yoksa seni Allah'ın yolundan saptırır. Doğrusu, Allah'ın yolundan sapanlara, onlara, hesap gününü unutmalarına karşılık çetin azap vardır.38/Sad-26

14-İnsanları Allah Yolundan Alıkoymak
İnkar edenler, Allah yolundan alıkoyanlar, şüphesiz derin bir sapıklığa sapmışlardır.4/Nisa-167

15-Çocuklarını Öldürmek ve Allah’ın Nimetlerini Haram Saymak
Beyinsizlikleri yüzünden, körü körüne çocuklarını öldürenler ve Allah'ın kendilerine verdiği nimetleri Allah'a iftira ederek haram sayanlar mahvolmuşlardır; onlar sapıtmışlardır, zaten doğru yolda da değillerdi.6/Enam-140


16-Yeniden Dirilişi ve Ahireti İnkar Etmek
Sana nasıl misaller verdiklerine bir bak! Bu yüzden sapmışlardır, artık bir yol da bulamamaktadırlar. «Biz kemik ve ufalanmış toprak olduğumuz zaman, yeniden mutlaka dirilecek miyiz? derler.17/İsra-48-49
Acaba o, yalan yere Allah'a iftira mı etmiştir? Yoksa onda delilik mi var?» (dediler). Hayır! Ahirete inanmayanlar azaptadırlar ve derin bir sapıklık içindedirler.34/Sebe-8
17-Allah’a Yakın Olmak İçin Putlar/Buzağılar Edinmek
«Musa bize dönene kadar buna sarılmaktan vazgeçmeyeceğiz» demişlerdi. Musa: «Ey Harun, sana ne engel oldu bunların sapıklığa düştüklerini gördüğün zaman, Niye beni izleyerek onlara karşı koymadın? Yoksa emrime karşı mı geldin?.20/Taha-91-92-93
18-Peygamberi Gerçek Konumunu Kavrayamamak
Onlar (bir de) şöyle dediler: Bu ne biçim peygamber; (bizler gibi) yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı!. Veya ona bir hazîne bırakılıverse, yâhut güzel bir bahçesi olsa da ondan yese ya! hem o zalimler «siz, sırf büyülenmiş bir adama tabi' oluyorsunuz» dediler. Sana nasıl misaller getirdiklerine bir bak! Onlar sapmışlardır, yol bulamazlar. 25/Furkan-7-8-9

19-Aklı Kullanmamak
Şeytan sizden pek çok milleti kandırıp saptırdı. Hâla akıl erdiremiyor musunuz.36/Yasin-62
Yoksa çoklarının söz dinlediklerini veya aklettiklerini mi sanırsın? Onlar şüphesiz davarlar gibidir, belki daha da sapık yolludurlar. 25/Furkan-44

20-Şeytana Uymak
Çünkü zikir (Kur'an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder.25/Furkan-29

21-Heva ve Hevesi İlah Edinmek
Heva ve hevesini tanrı edinen, bilgisi olduğu halde Allah'ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü perdelediği kimseyi gördün mü? Onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Ey insanlar! Anlamaz mısınız?. 45-Casiye-23
Eğer, sana cevap veremezlerse, onların sadece heveslerine uyduklarını bil. Allah'tan bir yol gösterici olmadan hevesine uyandan daha sapık kim vardır? Allah zalim milleti şüphesiz ki doğru yola eriştirmez. 28/Kasas-50

22-Allah’ın Yasakladığı Konularda Reislere,Şeyhlere,Büyüklere Uymak
Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler. 33/Ahzab-67

23-Yaratıkların Şeklini Değiştirmek
Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar (putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler» (dedi). Kim Allah'ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür. 4/Nisa-119

24-Allah’ın Verdiği Misalleri Yanlış Yorumlamak-Kavrayamak
Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir.2/Bakara-26

25-Boş İşlerle Uğraşmak ve Allah’ın Ayetlerini Alaya Almak
İnsanlar arasında, bir bilgisi olmadığı halde Allah yolundan saptırmak için gerçeği boş sözlerle değişenler ve Allah yolunu alaya alanlar vardır. İşte alçaltıcı azap bunlar içindir. 31/Lokman-6

26-İnsanları Allah’tan Başka Şeylerle Korkutmak
Allah, kuluna yetmez mi? Seni O'ndan başka şeylerle korkutuyorlar. Allah'ın, saptırdığını doğru yola koyacak yoktur. 39/Zümer-36

27-Allah’tan Başka Dost/Veli/Otorite Aramak
Onların, Allah'tan başka kendilerine yardım edecek dostları da yoktur. Allah'ın saptırdığı kimsenin çıkar yolu olmaz. 42/Şura-46

28-Allah’ın Ayetlerini Yalanlamak
Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklarda kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu saptırır ve kimi dilerse onu doğru yola koyar. 6/Enam-39

29-Allah’ın Rahmetinden Ümidi Kesmek
(İbrahim:) dedi ki: Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?. 15/Hicr-56

30-Kur’an’ı İnkar Etmek
De ki: «Kuran Allah katından gelmiş olup da siz de onu inkar etmişseniz, söyleyin bana, derin bir çıkmazda bulunan kimseden daha sapık kim vardır?» 41/Fussilet-52

31-Allah’tan Başkasına Yalvarmak,Yardım Dilemek
Allah'ı bırakıp da, kıyamet gününe kadar cevap veremeyecek şeylere yalvarandan daha sapık kimdir? Çünkü, yalvardıkları şeyler yalvarışlarından habersizdirler.46/Ahkaf-5
Allah'ı bırakıp, kendisine fayda da zarar da veremeyen şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur.22/Hac-12

32-Zulmetmek
Bize geldikleri gün neler görüp neler işitecekler! Ama zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler. 19/Meryem-38

33-Allah’ı Zikirde Kalbin Katılaşmış Olması
Allah kimin gönlünü İslam'a açmışsa, o, Rabbi katından bir nur üzere olmaz mı? Kalbleri Allah'ı anmak hususunda katılaşmış olanlara yazıklar olsun; işte bunlar apaçık sapıklıktadırlar. 39/Zümer-22

34-Kıyamet Hakkında Tartışmak
O'na inanmayanlar, acele olmasını beklerler; inananlar ise korku ile titrerler ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler. 42/Şura-18

35-Helal ve Haramda İşi Kılıfına Uydurmak-Hileyi Şeriyye Yapmak
Sapıtmak için hürmetli ayların yerlerini değiştirip geciktirmek, küfürde gerçekten ileri gitmekdir. İnkar edenler Allah'ın haram kıldığı ayların sayısına uydurmak için, onu bir yıl haram, bir yıl helal sayıyor, böylece Allah'ın haram kıldığını helal kılıyorlar. Kötü işleri kendilerine güzel göründü. Allah inkar eden toplumu doğru yola eriştirmez. 9/Tevbe-37

36-Mala Karşı Hırslı Olmak
İnsan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür. Doğrusu kendisi de bunların hepsine şahittir. Gerçekten mala da pek düşkündür. 100/Adiyat-6-7-8

37-Refah-Servet İçinde Şımarmak
Karun, Musa'nın kavminden idi de, onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü-kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez. 28/Kasas-76

38-Fısk-Bozuk Bir Hayat Sürmek
Musa milletine: «Ey milletim! Beni niçin incitirsiniz? Oysa, benim size gönderilmiş Allah'ın bir peygamberi olduğumu biliyorsunuz» demişti. Ama onlar yoldan sapınca, Allah da onların kalblerini saptırmıştı. Allah, yoldan çıkan milleti doğru yola eriştirmez. 61/Saf-5

39-Ayetleri Yanlış Te’vil Etmek
Sana Kitap'ı indiren O'dur. Onda Kitap'ın temeli olan kesin anlamlı ayetler vardır, diğerleri de çeşitli anlamlıdırlar. Kalblerinde eğrilik olan kimseler, fitne çıkarmak, kendilerine göre yorumlamak için onların çeşitli anlamlı olanlarına uyarlar. Oysa onların yorumunu ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar: «Ona inandık, hepsi Rabbimiz'in katındandır» derler. Bunu ancak akıl sahipleri düşünür.3/Ali İmran-7

40-Allah’ın Vahyi Olduğu Halde Çoğunluğun Hevasına ve Zanna Uymak
Yeryüzündekilerin çoğunluğuna itaat edersen seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar, sadece tahminde bulunurlar.6/Enam-116

Derleyen ve Düzenleyen: FECR
 
Üst Ana Sayfa Alt