Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu İmam Ahmed bin Hanbel: Ehl-i Sünnet'in Esasları (Usul'us Sunne)

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
İmam Ahmed bin Hanbel: Ehl-i Sünnet'in Esasları (Usul'us Sunne)
Kadı Ebu'l Hüseyin Muhammad İbni Ebi Ya’la dedi ki: Ben Mübarek'e okuyarak şöyle dedim: Abd'ul Aziz el-Azci bize bildirdi; Ali İbni Buşran bize bildirdi; Osman (İbni Semak) bize bildirdi; Hasan İbni Abd'ul Vehhab bize bildirdi; Süleyman İbni Muhammed el-Munkari bize bildirdi; Abdus İbni Malik el-Attar bana bildirdi; Ben Ebu Abdullah Ahmed İbni Hanbel'i şöyle derken işittim:

“İndimizde (katımızda, yanımızda) Sünnet'in esasları şunlardır:

1- Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Sahabeleri'nin üzerinde bulundukları şeye tutunmak.

2- Onları (ve bulundukları yolu) takip edilecek bir model olarak almak.

3- Bid'atlerin Terkedilmesidir ve her Bid'at Dalalet'tir (sapıklıktır).

4- (Bidat Ehli ile) tartışmaları/çekişmeleri Terketmek.

5- Heva Ehli ile oturmayı Terketmek.

6- Ve Dini hususlarda çekişmeyi, tartışmayı ve düşmanlığı Terketmek.

7- Ve bize göre Sünnet, Rasulullah (sallalahi aleyhi vesellem)'in Asarlar'ıdır (rivayetleridir) ve Sünnet Kur'an'ı Tefsir eder ve Kur’an’ın Delil'idir.

8- Sünnet Kur'an'ın manasına ve doğru Tefsir'ine dair Deliller ve yönlendirmeler içeren bir klavuzdur.

9- Sünnet'te Kıyas olmaz, ona Darb-ı Mesel yapılmaz; açıklamalar yahut benzetmeler yapılamaz.

10- Aynı zamanda Heva ve akıllar onu tam olarak kavrayamaz.

11- Aksine o, İtaati (ve ona uymayı) ve Heva'yı Terketmeyi gerektirir.

12- Sünnet'in gerekli ve zorunlu olmasından dolayı onun gereklerinden bir hasleti Terkeden, onu (tamamıyla) kabul etmemiştir, ona İman etmemiştir ve onun Ehli'nden değildir.

13- Kader'e Hayr'ı ve Şerr'i ile İman etmektir.

14- Bu konuda rivayet edilen Hadisler'i Tasdik etmek ve onlara İman etmektir. Onlara “niçin?” yahut “nasıl?” diye sormak değildir. Aksine bu Hadisler'in doğru olduğuna Şahidlik etmek ve onlara İman etmektir.

15- Hadis'in açıklamasını bilmeyen ve de ona akıl yetiremeyen, bunun Hükmü'ne İman etmek ve Teslim olmak ile yetinir çünkü Din'den olan herşey onun için mükemmelleştirilmiştir. Ve onun için gerekli olan İman etmek ve ona uymaktır tıpkı Kader konusunda ve benzerlerinde (rivayet edilen) Sadık'ul Masduk'un Hadis'inde olduğu gibi.

16- Ayrıca tıpkı Rü'yet konusundaki Hadisler'de olduğu gibi, hepsine; hatta insanların işittiklerine aykırı olsa dahi ve hatta dinleyen kimse bununla İsyan ettiğine inansa ve bu görüşe karşı olsa dahi (hepsine İman etmek ve gereğine uymakla Mükellef'tir).

17- Şurası kesin ki; onlara İman etmek ve güvenilir Raviler tarafından Rivayet edilmiş olan; ne onlardan ne de benzerlerinden bir Kelime'yi dahi İnkar edip Reddetmemek onun için Zaruri'dir.

18- Ve o, hiç kimseyle bu konularda tartışmamak, kimseyle (bu hususlarda) İhtilaf'a düşmemek ayrıca bu konularda nasıl tartışılacağını öğrenmemekle de (yükümlüdür).

19- Şüphesiz; Kader, Rü’yet, Kur’an ve diğer başka meselelerde Kelam'a dalmak hoşlanılmayan ve yasaklanan hususlardandır.

20- Bunu yapan kimse, söylediği ile Hakk'a isabet etse dahi, bu şekilde tartışmayı Terkedinceye ve Asar'a (rivayetlere) Teslim olup İman edinceye kadar Ehli Sünnet Ashab'ından olamaz.

21- Kur’an Allah Kelamı'dır, Mahluk değildir. Kişi “O (Kur'an) Mahluk değildir” demekte, Allah Kelamı Allah’tan ayrı ve farklı birşey değildir demekte ve ondan tek bir şey bile yaratılmamıştır demekte gevşeklik göstermemelidir.

22- Ve bu konuda Bid'at uyduran ve de benim Kıraat'ım yaratılmıştır diyen yada buna benzer şeyler söyleyen kimse ile tartışmaktan sakın!

23- Ve bu hususta tereddüt edip ‘Mahluk mudur değil midir bilmem ancak o Allah Kelamı'dır’ diyen kimse de tıpkı ‘o (Kur'an) Mahluktur’ diyen kimse gibi Bid'atçidir.

24- Şüphesiz o (Kur'an) Allah Kelamı'dır ve yaratılmamıştır.

25- Kıyamet Günü'nde Rü’yet’e (Allah’ın Kıyamet Günü'nde Mü'min kulları tarafından görüleceğine) İman etmek Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den Sahih Hadisler'de Rivayet edilmiştir.

26- Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Rabb'ini görmesi doğru ve Sahih'dir. Bunu Katade, İkrime’den, o da İbni Abbas (radiyallahu anhuma ecmain)’den rivayet etti. el-Hakem, Eban’dan, o da İbni Abbas (radiyallahu anhuma ecmain)’den rivayet etti. Yine Ali ibni Zeyd, Yusuf ibni Mahran’dan, o da İbni Abbas (radiyallahu anhuma ecmain)’den rivayet etti.

27- Bu Hadis bizim katımızda Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den bize geldiği biçimde Zahiri üzere kabul edilir. Bu konuda Kelam'a dalmak Bid'attir. Lakin biz Hadis'e, Zahir'inde geldiği gibi İman eder, bu konuda kimseyle tartışmayız.

28- Bizlere Hadis'de geldiği üzere: ‘Kul Kıyamet Günü'nde tartılır da sivri sinek kadar ağırlık taşımaz.’, Kıyamet Günü'nde Mizan'a, İman etmek.

29- Ve kişinin Ameller'i tıpkı Asar'da rivayet edildiği üzere tartılır. Ona İman etmek ve onun doğruluğunu Tasdik etmek, bunu Kabul etmeyenden uzaklaşmak ve onunla tartışmayı Terketmek gerekir.

30- Allah’ın, Kıyamet Günü'nde kullarıyla arada bir tercüman olmadan konuşacağına İman etmek ve bunun doğruluğuna Şahidlik etmek gerekir.

31- Havz’a ve Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Kıyamet Günü'nde, Ümmet'inin ona uğrayıp (su içeceği), genişliği bir ayda seyahat edilebilecek ölçüde olan bir Havz'ı olduğuna İman etmek gerekir. İçme kaplarının sayısı, bu konudaki birden çok Sahih Hadis uyarınca, gökteki yıldızlar kadardır.

32- Kabir Azabı'na ve bu Ümmet'in Kabirler'inde imtihan olunacağına, İman'dan, İslam'dan, Rabb'inin kim olduğundan, peygamberinin kim olduğundan sorulacaklarına İman etmek gerekir.

33- Ve Allah nasıl dilemiş ve nasıl murad etmişse o şekilde Münker ve Nekir Melekler'inin kabirdeki kişiye geleceğine (de İman etmek gerekir). Buna İman etmek ve doğruluğuna Şahidlik etmek gerekir.

34- Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Şefaat edeceğine (de İman etmek gerekir) ve Cehennem'de yandıktan sonra kömür gibi olmuş bir kavmin Cehennem'den (Şefaat ile) çıkarılacağına İman etmek gerekir. Nakilde işaret edildiği üzere onlara Cennet'in kapısındaki nehre girmeleri emrolunur. Bu Allah nasıl dilerse öyle olur. Buna ancak İman etmek ve doğruluğunu Tasdik etmek gerekir.

35- Mesih Deccal’in çıkacağına, iki gözünün arasında Kafir yazılı olacağına İman etmek gerekir. Onun (çıkışı) hakkındaki Hadislerler'e İman etmek gerekir. Bunların olacağına (da) İman etmek gerekir.

36- (Meryem oğlu) İsa (aleyhi selam)’ın Nüzul edeceğine ve Deccal'i, Lüd Kapısı’nda öldüreceğine İman etmek gerekir.

37- İman'ın söz ve Amel olduğuna (da İman etmek gerekir). Hadis'de de rivayet edildiği üzere “İman bakımından Mü'minlerin en Kamil'i, Ahlakça en güzel olanıdır”. İman artar ve eksilir.

38- Herkim namazı Terkederse, Kafir olur. Namazdan başka Terki Küfür olan Amel yoktur. Kim namazı Terkederse Kafir'dir. Nitekim Allah onun Katl'ini Helal kılmıştır.

39- Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’den sonra bu Ümmet'in en hayırlısı Ebu Bekr es-Sıddık (radıyallahu anh), sonra Ömer bin el-Hattab (radıyallahu anh), sonra Osman bin Affan (radıyallahu anh)'dır.

40- Tıpkı Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Ashabı'nın bu üçünü öne geçirdikleri gibi biz de bunları öne geçiririz. Bu konuda (Ashab) İhtilaf etmemişlerdir.

41- Bu üçünden sonra (Fazilet bakımından) beş Şura Ashabı; Ali ibni Ebi Talib (radıyallahu anh), Zübeyr (radıyallahu anh), Talha (radıyallahu an), Abd'ur Rahman ibni Avf (radıyallahu anh) ve Sa’d ibni Ebi Vakkas (radıyallahu anh) gelir. Bunların hepsi Hilafet için uygundur ve hepsi de İmam'dır.

42- Bu konuda Mezhebimiz İbni Ömer (radıyallahu anhuma ecmain) Hadis'idir; “Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hayatta iken ve de Ashabı çok fazla iken, biz Ashabı şöyle sıralardık; (önce) Ebu Bekr, sonra Ömer, sonra Osman, sonra susardık.”

43- Beş Şura Ashabı'ndan sonra (Fazilet bakımından) Muhacir'den (olan) Bedir Ehli gelir. Daha sonra Ensar'dan olup Bedir'de savaşan Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Asha'bı gelir. Bundan sonrakiler Hicret'teki önceliklerine ve dine giriş sıralarına göre sıralanırlar.

44- Bunlardan sonra insanların en üstünleri: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Ashab'ı, onun (sallallahu aleyhi ve sellem) gönderildiği nesil gelir. Onunla (sallallahu aleyhi ve sellem) bir sene, veya bir ay, veya bir gün veya bir saat sohbet/arkadaşlık eden yahut onu (sallallahu aleyhi ve sellem) gören her kimse Sahabe'dir. Sahabelik'i onun (sallallahu aleyhi ve sellem) ile arkadaşlık etmesine, birlikte zaman geçirmesine, onun (sallallahu aleyhi ve sellem) sözlerini işitmesine ve ona (sallallahu aleyhi ve sellem) bakmasına göre ölçülür.

45- Dolayısı ile onlardan Sahabelik bakımından en altta olanı, topladığı bir çok Ameller'le Allah’a kavuşan ancak Rasululah (sallallahu aleyhi ve sellem)'i görmeyen kişilerden daha üstündür. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile arkadaşlık eden, onu (sallallahu aleyhi ve sellem) gören ve onu (sallallahu aleyhi ve sellem) dinleyen kimseler (Sahabe) ise bundan derece bakımından daha üstündür.

46- Onu (sallallahu aleyhi ve sellem) gözüyle görüp İman eden kimse, bir saatlik görse de, Sahabelik'i sebebiyle, bütün Hayır'ı toplamış olan Tabiin'den üstündür.

47- İyi de olsa, günahkar da olsa insanların (Ümmet'in) Hilafet hususunda karar verdikleri, etrafında toplanıp kendisinden Razı oldukları, Hilafet Makamı'na gelmiş liderleri ve Mü'minlerin Emiri'ni dinleyip, İtaat etmek gerekir.

48- Ayrıca Mü'minlerin Emiri olarak adlandırılıp Halife olana kadar insanlarla savaşan kimseyi de (Halife olduğunda dinleyip, İtaat etmek gerekir).

49- Kıyamet Günü'ne kadar iyi olsun Facir olsun Umera ile Gaza'ya çıkmak gerekir ve hiç bir şekilde terk edilemez. (Bunun gibi) Fey’in Taksim'i ve Hadler'in İkame'si de sonsuza kadar Terkedilemez. Hiç kimsenin İmamlar'a bu hususta hakaret etmesi veya onlarla çekişmesi Caiz değildir.

50- Yine Zekatlar'ı onlara vermek Caiz ve geçerlidir. Zekatı'nı onlara veren kimsenin Zekat'ı, İmamlar'ı iyi yada Facir olsun yerini bulur.

51- Halife'nin ve onun tayin ettiği kimsenin arkasında Cuma Namazı kılmak Caiz'dir, tamdır ve iki rekat olarak kılınır. Bu namazı (Facir İmam'ın veya Facir İmam'ın atadığı İmam'ın arkasında kıldığı için) eksik görüp iade eden Bid'atçidir, Asarlar'ı Terketmiş bir kimsedir ve Sünnet'e Muhalefet etmiştir. İmamlar'ın iyisinin ve Facir'inin ardında namaz kılmanın doğru olduğunu kabul edip bunu Caiz görmezse, o kimseye Cuma’nın Fazilet'inden bir Nasib yoktur.

52- Sünnet ise, namazı onlarla beraber iki rekat olarak kılmaktır. Bu eksiksiz bir namazdır, gönlünde bu hususta bir şubhe olmasın.

53- İster insanların Rıza'sı ve Kabul'ü ile, ister onlarla savaşarak İmamet'i ele geçirmiş ve insanların üzerinde anlaştıkları, etrafında toplandıkları, Hilafet'ini onayladıkları Müslümanlar'dan bir lidere karşı isyan eden kimse, Müslümanlar'ın birliğini bozmuş ve Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den gelen rivayetlere Muhalefet etmiş olur. Bu şekilde ölürse Cahiliye üzere ölmüş olur.

54- Sultan'ı öldürmek Helal değildir ve insanlardan hiç kimsenin onlara İsyan etmesi Caiz değildir. Kim böyle yaparsa Sünnet'in ve doğru yolun haricinde bir Bid'atçidir.

55- Kişinin canına ve malına saldırırlarsa, canını ve malını korumak için hırsızlara ve Hariciler'e karşı savaşmak Caiz'dir. Bu durumda gücü yettiği kadar onlara (hırsızlara ve isyancılara) karşı (onlara karşı savaşmak, kendisini ve malını korumak ve onları canından ve malından püskürtmek vb., şekillerde) kendini Müdafaa eder.

56- Ancak onlar kişiyi bırakıp giderlerse, kişinin araması (bulmaya çalışması) Caiz değildir. Yine onları takip etmesi (izlerini sürmesi) de İmam yahut Müslümanlar üzerinde otorite sahipleri dışında (Caiz değildir).

57- Kişi sadece bulunduğu yerde kendisini savunabilir ve onlara karşı duruşu ile kimseyi öldürmemeye Niyet etmesi gerekir. Şayet canını ve malını Müdafaa esnasında saldırganı öldürürse Allah öldürüleni (kendisinden ve her türlü Hayır'dan) uzak tutar. Şayet canını ve malını savunurken öldürülecek olursa, Hadisler'de geldiği gibi o kimsenin Şehid olmasını umarım.

58- Bu konudaki bütün Hadisler, saldırgan ile çarpışmayı emreder fakat, onu öldürmeyi, arkasını takip etmeyi yahut yere düşmesi yada yaralanması durumunda işini bitirmeyi emretmez.

59- Eğer onu esir alırsa onu öldürmemelidir ve de ona Had cezası da uygulamamalıdır. Ancak onun durumu Allah’ın kendisini atadığı ve kendisine yetki verdiği kimseye bu konuda Hükmetmesi için Havale edilir.

60- Ve (yine) Kıble Ehli'nden herhangi bir kimsenin işlediği bir Amel sebebiyle onun Cennetlik veya Cehennemlik olduğuna Şahidlik etmeyiz. Salih kimse için ümit besleriz ve günahkar kimse için de korkar, onun için Allah’ın Rahmet'ini umarız.

61- Herkim Allah’ın huzuruna Cehennemi gerektiren bir günahla çıkarsa ancak o günahtan Tevbe etmiş, o günaha tekrar dönmemiş (tekrar tekrar aynı günahı işlememiş) ve onda ısrar etmemiş ise, şüphesiz Allah onun Tevbe'sini kabul eder. O, kullarının Tevbe'sini kabul edendir, kötülüklerini bağışlayandır.

62- Ve herkim Allah’ın huzuruna bu işlediği günahtan dolayı dünyada kendisine Had cezası uygulanmış olarak çıkarsa, bu durumda Had, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den gelen Rivayet'te olduğu gibi, onun günahına keffaret olur.

63- Ve herkim de Allah’ın huzuruna Ceza'yı gerektirecek günahlarda ısrarcı olmuş ve de Tevbe etmemiş olarak çıkarsa bu durumda onun durumu Allah’a kalmıştır, Allah dilerse ona Azab eder, dilerse onu bağışlar.

64- Ve herkim de Allah’ın huzuruna Kafir olarak çıkarsa, Allah o kimseye Azab eder onu bağışlamaz.

65- Recm, kendisini (evlilik ile) koruma altına almış bir kimsenin Zina etmesi durumunda ister bunu kendisi itiraf etsin isterse ona karşı Deliller ile ispat olunsun, uygulanması gereken bir Hak'tır.

66- Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Recm Cezası uygulamıştır, Raşid Halifeler de Recm Cezası'nı uygulamışlardır.

67- Ve herkim Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Sahabeler'inden birini kötüler ve küçük görürse veya yaptığı bir şeyden dolayı onlardan birine Buğzeder yada onun eksikliklerini diline dolarsa, bu kişi bir Bid'atçidir.

68- O kişi, onların (Sahabeler'in) tümü için Allah’tan af dilemedikçe (onları Rahmet'le anmadıkça) ve kalbi onlar için samimi ve Selim olmadıkça bu konumda kalır.

69- Nifak'a gelince; Bir kimsenin Allah’ı İnkar etmesi ve (gizliden) Allah’tan başkalarına İbadet'te bulunması bununla beraber, tıpkı Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanındaki Münafıklar gibi, açıktan İslam’ını Beyan etmesi Küfür'dür.

70- Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in; “Şu üç şey kimde bulunursa o Münafık'tır” Hadis'ine gelince, bu vebalin ağırlığını anlatmak içindir. Bunları öylece Rivayet ederiz, yorum yapmayız. (Tıpkı) Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in; “Benden sonra birbirinizin boyunlarını vurarak tekrar Küfr'e dönmeyin” Hadis'i, “iki Müslüman kılıçlarıyla çarpışırsa öldüren de, öldürülen de ateştedir” Hadis'i ve “Müslüman'a sövmek Fısk, onu öldürmek Küfür'dür” Hadis'i, “Kim kardeşine ey Kafir derse bu Küfür ithamı ikisinden birini bulur” Hadis'i ve “Zayıf bir ihtimal ile dahi olsa Neseb'den uzak olduğunu belirtmek, Allah’ı İnkar'dır” Hadis'i ve buna benzer başka Hadisler Sahih'dir ve korunmuştur.

71- Ona yorumunu bilmesek de Teslim oluruz. Bunlar hakkında konuşup mücadeleye girmeyiz. Bu Hadisler'i ancak böyle Rivayet edilen Hadisler'le açıklarız. Bunları en uygun olan anlamına Hamlederiz.

72- Cennet ve Cehennem Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den gelen; “Cennet'e girdim ve orada bir köşk gördüm”, “Kevser'i gördüm”, “Cennet halkının çoğunun şunlar şunlar olduğuna Muttali oldum..”, “Cehennem’e şöyle Muttali oldum..” Hadisler'inde belirtildiği gibi yaratılmışlardır, şuan mevcutturlar.

73- Herkim onların yaratılmamış olduğunu iddia ederse Kur’an'ı ve Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Hadisler'ini yalanlamış olur. Böyle bir kimsenin Cennet'e ve Cehennem'e de inandığını sanmam.

74- Ve herkim Kıble Ehli bir Muvahhid olarak ölürse, onun Cenaze Namazı kılınır ve onun için bağışlanma dilenilir.

75- Onun için bağışlanma dilemekten geri durulmaz ve işlediği küçük yada büyük günah sebebiyle onun Cenaze Namazı'nı Terketmeyiz. Onun işi Allah’a Havale edilir.
 
Üst Ana Sayfa Alt