Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kur'an Kıssalarının Film Yapılmasındaki Sakıncalar Nelerdir?

أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Esselamu Aleyküm ve Rahmetullah
Zilhicce girmeden evvel forumda kalıp kalmamak hakkında bazı tereddütlerim vardı. Ancak hem düşünmek, hem de mübarek Zilhicce günlerini hayırlı geçirmek adına internetten de mümkün olduğunca uzak kalarak halvete çekilmenin uygun olacağını düşündüm.

@Abdulmuizz Fida Öncelikle ben eğer ki bir hakkım varsa helal ediyorum. Sen de helal edesin. Eğer forumdaki herhangi bir kardeşi istemeden üzmüşsem onların da helal etmesini istiyorum.
Bana dedin ki, "Soru-Cevap bölümüne istediğin soruyu sor neye nefis yapıyormuşuz görürsün."
Ben de öyle yapacaktım lâkin soracağım soru(lar) biraz birbirinden bağımsız olacağı için orayı kirletmek istemedim ve buradan sorayım dedim.
Normalde soracağım sorular daha vardı ama bazılarına açıklık getirdiğimiz için onları burada zikretmeyeceğim. Ufak tefek noktalardaki fikrî ihtilaflar hep olmuştur ve hep olacaktır. Bunları dallandırıp budaklandırmanın ve pireyi deve yapmanın manâsı yok.

1-) Askerlik meselesinin küfür olduğu konusu hepimizce mâlum. İkrahın, tekfirin engeli olduğu konusu da mâlum. Ancak ikrah konusunda fazla tavize kaçtığınız fikrine kapıldım. Doğru mudur? Mesela para cezasının ikrah olduğunu söylemişsin. Bu ikrah için yeterli midir? (Şu an hangi konu olduğunu kaydetmediğim için atamıyorum ama bulunca atabilirim.)

2-) Allah Tebareke ve Teâlâ'nın hakkında soru soran/konuşanlara "Gaybı taşlayarak" diye nitelediği ve kıssasında bir çok hikmet barındıran Ashab-ı Kehf ve diğer Kur'ân kıssalarının filmi/dizisinin yapılması, bu kıssaların uydurma olup olmadığı bile belli olmayan Yahudi rivayetleriyle harmanlanıp ekrana aktarılması ve bununla yaşlı ve bilgisiz/okumayan insanların saptırılması hakkında ne düşünüyorsunuz? Çünkü 2 defa bunun izlenmesine destek sağladığınız için uyarmama rağmen zannımla konuştuğumu söyleyip değinmedin.
Ben orada kadın oyuncu oynar mı oynamaz mı veya sahabeyi, nebileri canlandırmak caiz mi değil mi diye sormadım. Benim değindiğim konu "Kur'ân kıssaları, ekrana aktarılabilir mi?" meselesiydi. Bazı iradesi zayıf insanlar için şayet tesettürlü bile olsa kadın görmelerinin fitne olduğunu biliyoruz ki, siz bile bir forum yöneticisi olarak forumdaki bacıları görmeyen erkeklerin dahi fitnelere kapıldığına bizzat şahit olmuşsunuz. Buna rağmen tesettürsüz diyebileceğimiz kadınların olduğu, müzik içeren, İsrâilî rivayetlerle harmanlanmış, Kur'ân kıssalarının bütün hikmet ve ibret vericiliğini yok edip, kıssaların bilinçaltında saçma sapan bir şekilde neyin gerçek olup olmadığı bilinmeyen bir şekilde kalması iyi bir şey midir?

Mesela Rabbimiz Kur'ân'da bir kıssa anlatmadan önce veya sonra "Biz sana bunları gerçek olarak ANLATIYORUZ" buyuruyor. Ama ekrana aktarılırken illaki gerçeklikten kopuyor. Böyle bir şeyi taklide kalkışmak zaten başlı başına bir aptallık. Ama ben bu kadar güzel ve faydalı içeriklerin bulunduğu, vasat yol tutmaya gayret eden bir forumun neden böyle fitne dolu bir şeyin izlettirilmesine destek olduğu meselesini pek anlamadım açıkçası.

Not: O yapımları ve nicesini zamanında bizzat izlemiş biri olarak söylüyorum. 45 bölümlük hikayeleşmiş bir şeyi izleyeceğime 45 sayfa Kur'ân okumayı tercih ederdim. Benim niyetim "Biz düştük bu hataya, başkaları düşmesin." idi.

Ana meseleler bunlardı dediğim gibi bunların dışındaki ufak tefek ihtilaflar her daim olmuştur ki, bu İslâm'ın güzelliğidir. Tek merkezden, tek tip kafa yapısı olmamıştır. Aklıma gelen başka soru veya mesele olursa yine yazarım.

En doğrusunu Allah bilir.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Esselamu Aleyküm ve Rahmetullah
Zilhicce girmeden evvel forumda kalıp kalmamak hakkında bazı tereddütlerim vardı. Ancak hem düşünmek, hem de mübarek Zilhicce günlerini hayırlı geçirmek adına internetten de mümkün olduğunca uzak kalarak halvete çekilmenin uygun olacağını düşündüm.

@Abdulmuizz Fida Öncelikle ben eğer ki bir hakkım varsa helal ediyorum. Sen de helal edesin. Eğer forumdaki herhangi bir kardeşi istemeden üzmüşsem onların da helal etmesini istiyorum.
Bana dedin ki, "Soru-Cevap bölümüne istediğin soruyu sor neye nefis yapıyormuşuz görürsün."
Ben de öyle yapacaktım lâkin soracağım soru(lar) biraz birbirinden bağımsız olacağı için orayı kirletmek istemedim ve buradan sorayım dedim.
Normalde soracağım sorular daha vardı ama bazılarına açıklık getirdiğimiz için onları burada zikretmeyeceğim. Ufak tefek noktalardaki fikrî ihtilaflar hep olmuştur ve hep olacaktır. Bunları dallandırıp budaklandırmanın ve pireyi deve yapmanın manâsı yok.
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh kardeşim;
Hakkımız helaldir kardeşim, eywAllah

Bahsettiğin konuda sana daha önce açıklama yapmıştım ama sen kafandan kurgular düzerek hakkımızda gayba taş atmanın pratiğini gerçekleştirdiğini isbatlamış, hatta videolar bölümüne değil, konuyla ilgili mesajın altına sorunu buraya sor, forumun düzenini tahrib etme demiştim. Şimdi de dememişim gibi bile bile soru cevab bölümüne soruyu açmayıp nefsince uygun gördüğün yere aynı konuyu açıyorsun. Bak kardeşim forumumuzun yazı bölümlerinin kuralını bir düzen ve disiplin için biz koyduk. Her üyemiz senin gibi olursa forum tabiriyle burası çöplüğe dönecektir. Bölüm kirlenmesin diye konuyu bölümün dışına açıyorum de ne demektir? Asıl yaptığın sakındığındır. Daha sonra temizleyeceğimi bilesin. Şimdi asli konuya dönüyorum.

1-) Askerlik meselesinin küfür olduğu konusu hepimizce mâlum. İkrahın, tekfirin engeli olduğu konusu da mâlum. Ancak ikrah konusunda fazla tavize kaçtığınız fikrine kapıldım. Doğru mudur? Mesela para cezasının ikrah olduğunu söylemişsin. Bu ikrah için yeterli midir? (Şu an hangi konu olduğunu kaydetmediğim için atamıyorum ama bulunca atabilirim.)
Tekfirin mânilerinden olan ikrahın ölçüsü ve seviyesi, şartları ,
Ehl-i sunnetin mezheblerinde değişiklik arzetmektedir. Bir mezhebde bir görüşe dayanarak ikrah kapsamına giren bir amel, diğer mezhebde ikrah olmayabilir. Bu sebeble kişi ehl-i sunnet bir mezhebin görüşüne dayanıp dayanmadığını kontrol etmelidir. Aksi taktirde dinden çıkmamış veya bir mezhebin ruhsatından faydalanarak iman dairesinde tutulabilen bir müslümanın boynu nahak yere vurulmasın. Bu sebeble mezheblerin görüşlerinin linkini vereceğim bölümden konuyla ilgili alıntıyla cevab vermek istiyorum.


Şafii Alimlerine Göre İkrah:

Cebredilen kişiden kişiye değişeceği gibi zorla yaptırılması istenilen işten işe de farklı olabilir.

Genellikle kişiyi ağır bir şekilde dövme veya uzun zaman hapsetme yahud malını imha etme ile tehdit etmek, ikrahtır. Bununla beraber şahsiyetli insanları hafif bir şekilde dövmek veya hapsetmek yahut darlık içinde olan bir insanın az bir malını imha etmek ikrah sayılır.

Kısaca aklı selim sahibi bir insanın, tehdit edilen cezaya katlanmaktansa, kendisinden yapılması zorla istenilen işi yapmayı tercih ettiği her yerde ikrah mevcuddur.

Şafii alimlerine göre kişinin ana-babası gibi usulünü veya oğlu-torunu gibi furuunu öldürmesi tehdidi de ikrahtır.

Bu mezhebte zayıf olan bazı görüşlere göre, ikrah, kişinin öldürülmekle tehdit edilmesidir. Bunun dışındaki tehditler ikrah sayılmaz. Çünkü ancak bu tür bir tehdit kişinin düşünce ve iradesini felce uğratır ve sorumluluğunu düşürür. Zayıf olan başka bir görüşe göre de ikrah, kişinin öldürülmesiyle veya bir organının kopartmasıyla yahud ölüme sürükleyecek şekilde dövülmesiyle tehdit edilmesidir.

Şafii mezhebine göre, İkrah ne olursa olsun şu iki şeyi yapmaya ruhsat yoktur:

a. (Tehdit edenin öldürülmesini istediği) bir müslümanı öldürmek. Şayet cebredilen kendi canını kurtarmak için böyle bir suçu işlerse, bir görüşe göre kısas edilir. Diğerine göre ise kısas edilmez. Fakat günahkar olur.

b. Zina etmek. Şayet tehdit edilen kişi bu hayasızlığı yaparsa, tehdit şubhesi olduğu için zina cezasına çarptırılmaz. Zina edenin erkek veya kadın olması Şafii mezhebine göre hükmü değiştirmez. (Muğni el-Muhtac, C. IV, sf: 9-10)





2-) Allah Tebareke ve Teâlâ'nın hakkında soru soran/konuşanlara "Gaybı taşlayarak" diye nitelediği ve kıssasında bir çok hikmet barındıran Ashab-ı Kehf ve diğer Kur'ân kıssalarının filmi/dizisinin yapılması, bu kıssaların uydurma olup olmadığı bile belli olmayan Yahudi rivayetleriyle harmanlanıp ekrana aktarılması ve bununla yaşlı ve bilgisiz/okumayan insanların saptırılması hakkında ne düşünüyorsunuz? Çünkü 2 defa bunun izlenmesine destek sağladığınız için uyarmama rağmen zannımla konuştuğumu söyleyip değinmedin.
سَيَقُولُونَ ثَلٰثَةٌ رَابِعُهُمْ كَلْبُهُمْۚ وَيَقُولُونَ خَمْسَةٌ سَادِسُهُمْ كَلْبُهُمْ رَجْماً بِالْغَيْبِۚ وَيَقُولُونَ سَبْعَةٌ وَثَامِنُهُمْ كَلْبُهُمْؕ قُلْ رَبّٖٓي اَعْلَمُ بِعِدَّتِهِمْ مَا يَعْلَمُهُمْ اِلَّا قَلٖيلٌࣞ فَلَا تُمَارِ فٖيهِمْ اِلَّا مِرَٓاءً ظَاهِراًࣕ وَلَا تَسْتَفْتِ فٖيهِمْ مِنْهُمْ اَحَداًࣖ
(Sonra gelenler) bilmedikleri konuda karanlığa (gayba) taş atar gibi tahminler yürüterek, “Onlar üç kişidir; dördüncüleri de köpekleridir” diyecekler; “Beş kişidir, altıncıları köpekleridir” diyecekler. “Onlar yedi kişidir, sekizincisi köpekleridir” diyecekler.
De ki: “Onların sayısını Rabb'im daha iyi bilir. Onlar hakkında bilgisi olan çok azdır. Artık onlar hakkında gerçeği açıklama dışında tartışmaya girme ve kimseden de onlarla ilgili bilgi isteme!
” (Kehf 22)


Evvela şunu söyleyeyim ki, gayba taş atma meselesi, kişinin hakkında herhangi bir delil olmadan bu böyledir diye zannınca görüş bildirmesidir.
Bahsettiğin Ashab-ı Kehf hakkında da kaç kişiler olduğu hakkında elinde delil olmadan zannla görüş bildirmedir ki bunun karanlığa taş atma olduğu ve zem edildiği aşikardır. Ashab-ı Kehf hakkında asıl alınması gereken ibret ve dersler yerine bunları bırakıp da hiç bir bilgi verilmemiş ve kendilerine bir faydası olmayacak olan konuda mağara ashabının sayısı hakkında çekişmeleri, görüş bildirmeleri yerilmiştir. Bu sayı kaç olursa olsun şuurlu müslümanın takınması gereken tavrın "... De ki: “Onların sayısını Rabb'im daha iyi bilir. ..." demek olduğudur.
Ashab-ı Kehf de Kur'anda bahsi geçen ibretlik bir kıssadır ki, bu sebeble filmi de yapılmış olup, mağara ehl-inin sayısındaki bilinmemezlik akidevi bir durum değildir. Filmde 3 kişi de olsa 7 kişi de olmuş olsa sayısının önemi yok, bakılması gereken filmin konusu olduğudur. Tarihi Filmde Kur'an ve sunnetteki bilgilere muhalif Yahudi rivayetleriyle harmanlandığı sizin iddianızdır. İddia sahibine de delil düşer. Ben de izlediğim ve kıssayı bildiğim kadarıyla böyle bir icraat yoktur. Bahsettiğin türde olan filme örnek verecek olursam Holywood yapımı olan On Emir ve Hz. Nuh filmleridir ki bu filmlerde İslam inancına göre bir peygamberden beklenmeyecek söz ve ameller peygamberlere işletilmektedir. Zaten bu filmler foruma sokulamaz.
30713
30714



Bahsettiğimiz Ashab-ı Kehf filmi ki bu film, dini filmler içerisinde gördüğün en uygun ve etkileyici filmlerin zirvesindedir bana göre.

Ben orada kadın oyuncu oynar mı oynamaz mı veya sahabeyi, nebileri canlandırmak caiz mi değil mi diye sormadım. Benim değindiğim konu "Kur'ân kıssaları, ekrana aktarılabilir mi?" meselesiydi. Bazı iradesi zayıf insanlar için şayet tesettürlü bile olsa kadın görmelerinin fitne olduğunu biliyoruz ki, siz bile bir forum yöneticisi olarak forumdaki bacıları görmeyen erkeklerin dahi fitnelere kapıldığına bizzat şahit olmuşsunuz. Buna rağmen tesettürsüz diyebileceğimiz kadınların olduğu, müzik içeren, İsrâilî rivayetlerle harmanlanmış, Kur'ân kıssalarının bütün hikmet ve ibret vericiliğini yok edip, kıssaların bilinçaltında saçma sapan bir şekilde neyin gerçek olup olmadığı bilinmeyen bir şekilde kalması iyi bir şey midir?
Konuyu tesettürlü olunsa bile erkek veya kadın görüntülerinin bulunduğu Tv, Pc, Tlf kullanmanın , bu aletleri eve sokmanın veya bunlar aracılığıyla çeşitli haber dahi olsa video içeriklerindeki insanlara bakmanın haramlığına dayandırdın.

Oysa Rabb'imiz (c.c.), sosyal yaşamda kadının rahatsız edilmemesi için tesetturu yeterli görmekte iken (Nur 51, Ahzab 59), siz cinsi sapıklar fitne çıkaracak diye tesettürü de yetersiz görmektesiniz. Sosyal yaşamda tesettur haricinde kadınlara ayrıca ne önerirsin?

Namahram Kadın ve erkeğin baş başa kalması fitnedir. Üye İnsanların özel hayatlarında yaptığı yanlışların fitnelerin bizden kaynaklanan veya bile bile yanlışlarına göz yummamız da (varsa) bizim için fitnedir. Böyle bir duruma elimizden gelen tedbir ve mudahalede bulunduktan sonra Rabb'imizin kuluna çekemeyeceği yükü yüklemeyeceğine inanırız.

Filimlerdeki müzik konusunda görüşümüz aşağıdaki konuda açıklanmıştır:


Ashab-ı Kehf'de ayrıca Tesettürsüz kadınların olduğunu iddia etmektesin bunu delillendirmen gerekmektedir. Şahsen ben görmedim. Hatta pagan, putperest Roma kadınları bile tesetturlu. Buyurun dakikasını yazın veya video görüntüsünü çekip paylaşın, inceleyelim.

Yukarıda değindiğim "İsrâilî rivayetlerle harmanlanmış" diyerek İslam'da aslen olmayan veya farklı olan bahsi videodaki bölümün konu ve dakikasını, Tevrattan veya İsrâili tarihi eserlerden delillendirmenizi bekliyorum.

Gerek Çağrı filminde, gerek Ashab-ı Kehf filminde iddia ettiğin
"Kur'ân kıssalarının bütün hikmet ve ibret vericiliğini yok edip, kıssaların bilinçaltında saçma sapan bir şekilde neyin gerçek olup olmadığı bilinmeyen bir şekilde kalması iyi bir şey midir?" düşüncesinin isabetli olmadığını, aksine milyonlarca insanın Kur'an ve sünnete uygun tarzda konularla işlenmiş bu filmlerde film (i çevirttiren yönetmen) gereği veya maddi kaygılar endişesiyle müzik vs konulmuş olsa da pek çok faydaları da olmuştur. Şahsen sitemizde Çağrı ve er Risale filmlerindeki tesettursuz kadınlar sutrelenerek yüklenmiş olarak yayınlanmaktadır.

ÇAĞRI

Er RİSÂLE - (İslamiyetin Doğuşu)


Mesela Rabbimiz Kur'ân'da bir kıssa anlatmadan önce veya sonra "Biz sana bunları gerçek olarak ANLATIYORUZ" buyuruyor. Ama ekrana aktarılırken illaki gerçeklikten kopuyor. Böyle bir şeyi taklide kalkışmak zaten başlı başına bir aptallık. Ama ben bu kadar güzel ve faydalı içeriklerin bulunduğu, vasat yol tutmaya gayret eden bir forumun neden böyle fitne dolu bir şeyin izlettirilmesine destek olduğu meselesini pek anlamadım açıkçası.
Allah'ın anlattığı bir şeyi ekrana aktarırken mecburen konunun gelişim sürecinde aslına sadık kalarak veya aktarılanları yalanlamayacak şekilde canlandırmak doğaldır. Misal Ashab-ı kehf mağarada uyandıktan sonra yatmadan dolayı vücutlarının ağrımalarını , karınlarının acıkmalarını canlandırmaları, zikretmeleri Kur'anda geçmiyor diye karşı çıkmak, itiraz etmek sadece Kur'an kıssalarını savunmaktan kaynaklanmadığını düşünüyorum. Evvela yukarıda da defaetle zikrettiğim gibi Ashab-ı Kehf filmi için "Fitne dolu" demenizin yanlış olduğunu, sizinle aynı görüşte olan ehl-i sunnet bir âlimden nakil yapmanızı bekleyeceğim. Aksi taktirde yaptığınızın nefsani bir aptallık olarak gördüğümü bilesin.




Not: O yapımları ve nicesini zamanında bizzat izlemiş biri olarak söylüyorum. 45 bölümlük hikayeleşmiş bir şeyi izleyeceğime 45 sayfa Kur'ân okumayı tercih ederdim. Benim niyetim "Biz düştük bu hataya, başkaları düşmesin." idi.

Ana meseleler bunlardı dediğim gibi bunların dışındaki ufak tefek ihtilaflar her daim olmuştur ki, bu İslâm'ın güzelliğidir. Tek merkezden, tek tip kafa yapısı olmamıştır. Aklıma gelen başka soru veya mesele olursa yine yazarım.

En doğrusunu Allah bilir.
Evet, niyetiniz güzel olabilir, ama ifrat ve tefride kaçıyor, bazı konularda haklı olmakla beraber bazı konularda abartı ve duygusallıkla kendinizce hüküm çıkarıyorsunuz.
Ashab-ı Kehf filmi 45 bölüm değil, çeşitli yayıncılar 10, 12 ve en fazla 14 vcd bölümlü olarak çıkarmıştı. Sonuçta toplam 13' 30'' sürelidir.
45 bölüm yerine 45 sayfa Kuran okumayı tercih ederim demek demagogluktur. Kur'an ile neyi kıyaslarsan kıyasla bâtıldır, boştur, eksiktir. O zaman forumda veya sosyal hayatında Kur'an okuma dışında geçirdiğin sürelere karşı ; Kur'an okuman da hayırlıdır deyip her harfine sevab olan bir kitabı insan harflerinin bulunduğu forumda kalmayı da hatalı görürsün. Bu anlayış, bir şeyi diğerinin alternatifi , rakibi görme hatasından kaynaklanıyor. Bir de biz düştük siz düşmeyin diye uyarıyorum diyorsun. Sanki altılı ganyan kumarına yahud alkole mubtela olmuş kişilere yazıyorsun, bu nasıl bir bakış açısıdır ya Rabb'im.

30712
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Bahsettiğin konuda sana daha önce açıklama yapmıştım ama sen kafandan kurgular düzerek hakkımızda gayba taş atmanın pratiğini gerçekleştirdiğini isbatlamış, hatta videolar bölümüne değil, konuyla ilgili mesajın altına sorunu buraya sor, forumun düzenini tahrib etme demiştim. Şimdi de dememişim gibi bile bile soru cevab bölümüne soruyu açmayıp nefsince uygun gördüğün yere aynı konuyu açıyorsun. Bak kardeşim forumumuzun yazı bölümlerinin kuralını bir düzen ve disiplin için biz koyduk. Her üyemiz senin gibi olursa forum tabiriyle burası çöplüğe dönecektir. Bölüm kirlenmesin diye konuyu bölümün dışına açıyorum de ne demektir?
Eğer tek bir soru olsaydı, konuyu oraya açacaktım. Fakat birbirinden bağımsız sorularım olduğu ve artabileceği için buraya açtım. Çünkü forum kurallarında "Birbiriyle bağlantısı olmayan soruları, soru-cevap bölümünde aynı konuda yazmanın yasak olduğunu" söylemişsiniz.


Bu konunun 18. maddesi;
30716




Ashab-ı Kehf de Kur'anda bahsi geçen ibretlik bir kıssadır ki
İşte bende onu diyorum. Kur'ân'da bahsi geçen her kıssa ibretlik değil midir? Kur'ân'ın kendisi kıssalarıyla, ahkâmıyla, korkutması ve müjdelemesiyle ibret verici ve hikmet dolu değil midir? Eline Kur'ân'ı alıp okumak (İLK EMRE UYMAK) varken okumanın yolunu kapatacak bir etkenin ortaya atılması probleminden bahsediyorum.

Tarihi Filmde Kur'an ve sunnetteki bilgilere muhalif Yahudi rivayetleriyle harmanlandığı sizin iddianızdır. İddia sahibine de delil düşer. Ben de izlediğim ve kıssayı bildiğim kadarıyla böyle bir icraat yoktur.
Doğru delil bana aittir. Lâkin konu sadece Ashab-ı Kehf değildir. Hz Meryem ve Hz Yusuf dizisi de Kur'ân'daki kıssalardır. Ve benim bahsettiğim harmanlama bu dizilerdedir. Bir örnek verecek olursam: Meryem dizisindeki Yusuf'u örnek verirdim. Ben İslâm kaynaklarında Yusuf'u hiç görmedim, belki vardır, belki yoktur. Rasûlullah(sav) bizi ehli kitabı red veya tasdikten sakındırmıştır. İsa, bulunduğu Yahudi toplumunda "Yusuf'un oğlu İsa" olarak anıldığı bilgisi geçiyor. Oysa İslâmî olduğu iddia edilen yapımda bu şahsa yer verilmesi kafa karıştırıcı ve İslâm hakkında yanlış bir bilgi edinilmesini sağlayacak zararlı bir şeydir.

Diğer bir örnek Meryem'in Roma askeriyle konuşması, çocuğu iyileştirmeye çalışması gibi ayrıntılardır. Meryem Aleyhisselam bu iftiraların hepsinden beridir. O, kadınlar için iffetli olmanın en büyük örneği ve Alemlerin Rabbi'nin kendisini bitki gibi yetiştirdiği saliha bir kadındır.

Yusuf dizisinden de keza örnekler verilebilir. Mesele şu: Benden delil istediğiniz gibi o asılsız şeylerin de delilini soruyor musunuz?
Delil sormak güzel bir şey, keşke herkes delil sorsa. Şu kadar zamanda açtığım konuda hep delil üzere gittim ve gideceğim. Ben size daha çok delil atarım. Ancak ben de delil istiyorum. O yapımlardaki uydurma şeylerin delilini istiyorum. Halkın çoğunluğunun kitap okuma alışkanlığının ne seviyede olduğunu bilirsiniz. Buna rağmen insanları Kur'ân okumaya("OKU!" EMRİNE) yönlendirmek yerine neden izlemeye yönlendirdiğinizin delilini de istiyorum.


Konuyu tesettürlü olunsa bile erkek veya kadın görüntülerinin bulunduğu Tv, Pc, Tlf kullanmanın , bu aletleri eve sokmanın veya bunlar aracılığıyla çeşitli haber dahi olsa video içeriklerindeki insanlara bakmanın haramlığına dayandırdın.

Oysa Rabb'imiz (c.c.), sosyal yaşamda kadının rahatsız edilmemesi için tesetturu yeterli görmekte iken (Nur 51, Ahzab 59), siz cinsi sapıklar fitne çıkaracak diye tesettürü de yetersiz görmektesiniz. Sosyal yaşamda tesettur haricinde kadınlara ayrıca ne önerirsin?
Konuyu çarpıtıyorsun. Tesettürü yetersiz gördüğümü nereden çıkardın hâşâ!
Tv, telefon, bilgisayar... Bunları eve sokmanın haram olduğuna dair veya buradan tesettürlü kadın veya erkeğe bakmanın haram olduğunu söylemedim.
Söylediysem getir delilini.
Bahsettiğimiz konu haber gibi bir şey değil. Hiçbir zaruret olmaksızın çıkıp sadece kendini göstermektir ki bu gereksizdir.
Konuyu anlamadan bilmeden "Cinsi sapıklar" gibi iğrenç bir nitelemede bulunuyorsun. Allah seni affetsin. Bu mesele, işin sadece ufak bir kısmıydı ki diğer meseleleri ele alırken buna da değinmiştim sadece. Hiçbir zaruret ve gereklilik olmaksızın tesettürlü birinin çıkıp herkese kendini göstermesini meşru görüyorsanız o sizin fikrinizdir. Ben bunu haram gördüğümü söylemedim bilesiniz. Daha derin örneklemelere girerdim lâkin seviyesizleşmeyeceğim.


Ashab-ı Kehf'de ayrıca Tesettürsüz kadınların olduğunu iddia etmektesin bunu delillendirmen gerekmektedir. Şahsen ben görmedim. Hatta pagan, putperest Roma kadınları bile tesetturlu. Buyurun dakikasını yazın veya video görüntüsünü çekip paylaşın, inceleyelim.
Yukarıda değindiğim "İsrâilî rivayetlerle harmanlanmış" diyerek İslam'da aslen olmayan veya farklı olan bahsi videodaki bölümün konu ve dakikasını, Tevrattan veya İsrâili tarihi eserlerden delillendirmenizi bekliyorum.
Dediğim gibi konuyu sadece Ashab-ı Kehf üzerinden ele aldığınız için hata ediyorsun. Ben ekrana dökülmüş, bütün Kur'ân kıssalarından bahsediyorum. Örneklerimden birkaçını yukarıda belirttim. Size yeterli olur mu onu bilemeyeceğim. Lakin delil istediniz ve delili koydum ortaya.



Evvela yukarıda da defaetle zikrettiğim gibi Ashab-ı Kehf filmi için "Fitne dolu" demenizin yanlış olduğunu, sizinle aynı görüşte olan ehl-i sunnet bir âlimden nakil yapmanızı bekleyeceğim. Aksi taktirde yaptığınızın nefsani bir aptallık olarak gördüğümü bilesin.
Her cevapta ısrarla Ashab-ı Kehf'e sarılmışsın. Ekrana aktarılmış tek kıssa o değildir.

Atayım bir nakil;
"Zaruret veya bir ihtiyaç için resim çekmekte sakınca yoktur. (Yani kimlik, ruhsat, ehliyet ve pasaport gibi yahut hakikatin ispatı gibi zorunluluk veya ihtiyaç olan işlerde olabilir.) Benim bu meseledeki görüşümün özeti budur. Eğer isabetliyse Allah’tandır, O’ndan bir lutuftur. Hatalı ise benim kusurumdan veya eksikliğimdendir. Allah’tan beni affetmesini ve beni doğruya hidayet etmesini dilerim.”

Muhammed bin Salih el-Useymin Mecmuu Fetâvâ 2/287, 288

Fakat şunu belirteyim. Ben burada Useymin'in görüşünün tamamına katıldığımı, hepsini onayladığımı falan söylemedim. Yanlış olmasın. Ben zaruret ve gereklilik meselesindeyim. Size göre Kur'ân kıssalarını beyaz perdeye aktarmak mutlâk manâda zaruret ve gereklilikse, bu olmadan davetin iyi işlemeyeceğini savunuyorsanız mesele yok.

Şeyhu'l-İslâm İbn Teymiyye rahimehullah şöyle demiştir;

“Bilindiğine göre sapıklara hidayet eden, şaşkınlara yol gösteren ve isyankârların tevbesini kabul eden ancak ve ancak Allah Teâlâ’dır. Bunun, Allah’ın Rasulüyle gönderdiği Kitabı ve Sünnet ile olması zorunludur! Aksi halde, Allah’ın Rasulüyle gönderdiği bu konuda yeterli olmasaydı, Rasulün dini eksik, tamamlanmaya muhtaç olurdu.

İnsanların Allah ve Rasulünün meşru kılmadığı halde Allah’a yaklaştırıcı olarak gördükleri ameller de böyledir! Zira mutlaka bunların zararı faydasından büyüktür! Ancak faydası zararından büyük ise şeriat bunu bildirmeyi ihmal etmemiştir! Zira Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hikmet sahibidir. Dinin maslahatını ihmal etmemiştir. Mü’minler alemlerin Rabbine yakınlaşmada farklı mertebededirler.

Şüphesiz ki, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), sahabe ve tabiin bu kimselerden daha şerli olan küfür, fısk ve isyan ehlini meşru metotlarla davet etmişlerdir. Allah onları bid’at yollara muhtaç bırakmamıştır. Allah’ın Nebisi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile gönderdiklerinde isyankârları tevbeye çağırmak için meşru bir metot olmadığını söylemek caiz değildir! Zira zorunlu bilgiyle ve mütevatir nakille anlaşılmıştır ki, ümmetler içinde küfürden, fısktan, isyandan meşru yollarla tevbe edenlerin sayısını ancak Allah bilir. Bunlarda bid’at toplantılar yoktu! Şunu demeye imkan yoktur:

“Şüphesiz ki, isyankârları bu bid’at metottan başkasıyla tevbe çağırmak mümkün değildir!”

Mecmu'û'l-Fetava 11/620

İbn Teymiyye'nin, bu fetvayı meşru olmayan yollarla (musiki aletleri kullanmak gibi...) insanları dine davet etmeye çalışan kişi(ler) hakkında verdiğini, konumuzla ilgisi olmadığını ve benim "Nefsani aptallık" yaptığımı söyleyeceğini düşünüyorum. Sonra böyle dedim diye ben zan ile konuşan oluyorum ama neyse :)


Evet, niyetiniz güzel olabilir, ama ifrat ve tefride kaçıyor, bazı konularda haklı olmakla beraber bazı konularda abartı ve duygusallıkla kendinizce hüküm çıkarıyorsunuz.
Vallahi Rabbim şahittir ki duygularımla veya fevrilikle davranmamak için elimden geleni yaptım. Hayatım boyunca adil olmaya, adaletli olmaya çalıştım ve Rabbimin izniyle ölene kadar da öyle olacağım. Zannımla konuştuğumu iddia ettiğinizde bile uzun uzun izahat yapmaya ve kendimi doğru ifade etmeye çalıştım. Ben ona "Abartı" değil "Takvâ" diyorum.
Sebebi ise şudur; Zaruret ve gereklilik yokken girişilen bir iş var ise ve o işe girişmenin olumsuz sonuçları olacaksa bu işe girişmek bazı kişilerce hatta pek çok kişilerce faydalı olsa bile girişilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Ayriyetten Allah bizim bilmediklerimizi daha iyi bilir.


Ashab-ı Kehf filmi 45 bölüm değil, çeşitli yayıncılar 10, 12 ve en fazla 14 vcd bölümlü olarak çıkarmıştı. Sonuçta toplam 13' 30'' sürelidir.
Ashab-ı Kehf değil, Yusuf dizisi yanlış hatırlamıyorsam 45 civarı bir şey idi.


45 bölüm yerine 45 sayfa Kuran okumayı tercih ederim demek demagogluktur. Kur'an ile neyi kıyaslarsan kıyasla bâtıldır, boştur, eksiktir. O zaman forumda veya sosyal hayatında Kur'an okuma dışında geçirdiğin sürelere karşı ; Kur'an okuman da hayırlıdır deyip her harfine sevab olan bir kitabı insan harflerinin bulunduğu forumda kalmayı da hatalı görürsün. Bu anlayış, bir şeyi diğerinin alternatifi , rakibi görme hatasından kaynaklanıyor. Bir de biz düştük siz düşmeyin diye uyarıyorum diyorsun. Sanki altılı ganyan kumarına yahud alkole mubtela olmuş kişilere yazıyorsun, bu nasıl bir bakış açısıdır ya Rabb'im.
2 tane faydalı bir şeyi kıyas etmekle, biri faydalı diğeri zararlı bir şeyi kıyas etmek farklı şeylerdir. Yaptığim şey demagoji değildir.
Misâl şöyle örnek vereyim:
Kur'ân benim için %100 faydalı,
forum ise %45 faydalıdır.

Kur'ân benim için %100 faydalı,
Kuran kıssası dizisi ise benim için %30 faydalı %70 ise zararlıdır.(Vaktimi daha fazla alması, mutlâk gerekli/zarurî olmaması ve diğer zikrettiğim sebepler gibi vs...)

Bu ikisi aynı değildir. Çünkü doğru Kur'ân forumdan üstündür ama vaktimi çalan şey diğerine göre daha azdır hatta öyle bir şey olduğunu okuduğum konuyu bitirmeden de farkedebilirim. Öte yandan foruma bazen girip farklı bakış açılarına, insanların düşüncelerine bakıyorum ve olaylara onların gözünden de bakabilmeyi seviyorum. Yani bunun bana zararı yok.

Öte yandan sen de kıyas yapmışsın ki bâtıl bir kıyas olmuş. Burada Kur'ân kıssaları hakkında Kur'ân'ı okuyarak mı daha iyi ibret ve hikmet alırız; yoksa ayriyetten izlettirmemiz/desteklememiz de gerekir mi? Meselesini tartışıyoruz.



Bu anlayış, bir şeyi diğerinin alternatifi , rakibi görme hatasından kaynaklanıyor. Bir de biz düştük siz düşmeyin diye uyarıyorum diyorsun. Sanki altılı ganyan kumarına yahud alkole mubtela olmuş kişilere yazıyorsun, bu nasıl bir bakış açısıdır ya Rabb'im.
Bu anlayış "takvâya davet" etmeyi istemekten kaynaklanıyor. Sanki ben sırf zevk için sürekli birilerini, birbirinin alternatifi olan şeyleri kıyas ediyormuşum gibi konuşuyorsun. Şeytan kıyas yapanların ilkidir ve ben faydasız kıyastan Allah'a sığınırım.
"Ben böyleysem herkes de benim gibidir." diye düşünmekle hatayı sen yapıyorsun. Çünkü her insanın farklı bir imtihanı vardır. Bazı Müslümanların psikolojilerinde gerçekten sorun diyebileceğimiz şeyler mevcuttur. Bizde yoksa o zaman diğerleri aptaldır diye düşünemeyiz. Bu inceliği görerek ona göre davranmamız gerekmez mi?
Meseleyi açıklamama rağmen alkolle ganyanla kıyaslıyorsun. Mesele gayet basitti halbuki "Buna gerek var mı? Yok mu?" meselesiydi. Yeterli açıklamayı yaptığımı düşünüyor, nihayet üçüncü yazışımda meseleye tam bir açıklık getirerek daha fazla cedele girmekten sizi de, kendimi de sakındırıyorum. Esselamu Aleyküm...
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Eğer tek bir soru olsaydı, konuyu oraya açacaktım. Fakat birbirinden bağımsız sorularım olduğu ve artabileceği için buraya açtım. Çünkü forum kurallarında "Birbiriyle bağlantısı olmayan soruları, soru-cevap bölümünde aynı konuda yazmanın yasak olduğunu" söylemişsiniz.


Bu konunun 18. maddesi;
Ekli dosyayı görüntüle 30716
Ya Sabr
Kardeşim istersen 10 tane farklı soru aç, hepsini soru cevaba açmamak için neden zorluyorsun? Çok mu zor okuduğunu anlamaya çalışmak?

....

Neyse şimdi şehir dışındayım, fırsat buldukça bakacağım.

*****
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh kardeşim

Konuya baktığımda ilk mesajında sorduğun askerlik konusuna verdiğim cevaba değinmediğine göre konunun senin açından kapandığını anlıyorum.


1-) Askerlik meselesinin küfür olduğu konusu hepimizce mâlum. İkrahın, tekfirin engeli olduğu konusu da mâlum. Ancak ikrah konusunda fazla tavize kaçtığınız fikrine kapıldım. Doğru mudur? Mesela para cezasının ikrah olduğunu söylemişsin. Bu ikrah için yeterli midir? (Şu an hangi konu olduğunu kaydetmediğim için atamıyorum ama bulunca atabilirim.)

Yine mesjında benim mesajımda verdiğim Ashab-ı Kehf videosu üzerinden sıkıntı gördüğün neresi ise istememi şöyle eleştirmişsin:
Doğru delil bana aittir. Lâkin konu sadece Ashab-ı Kehf değildir. Hz Meryem ve Hz Yusuf dizisi de Kur'ân'daki kıssalardır. Ve benim bahsettiğim harmanlama bu dizilerdedir. Bir örnek verecek olursam: Meryem dizisindeki Yusuf'u örnek verirdim. Ben İslâm kaynaklarında Yusuf'u hiç görmedim, belki vardır, belki yoktur. Rasûlullah(sav) bizi ehli kitabı red veya tasdikten sakındırmıştır. İsa, bulunduğu Yahudi toplumunda "Yusuf'un oğlu İsa" olarak anıldığı bilgisi geçiyor. Oysa İslâmî olduğu iddia edilen yapımda bu şahsa yer verilmesi kafa karıştırıcı ve İslâm hakkında yanlış bir bilgi edinilmesini sağlayacak zararlı bir şeydir.

Diğer bir örnek Meryem'in Roma askeriyle konuşması, çocuğu iyileştirmeye çalışması gibi ayrıntılardır. Meryem Aleyhisselam bu iftiraların hepsinden beridir. O, kadınlar için iffetli olmanın en büyük örneği ve Alemlerin Rabbi'nin kendisini bitki gibi yetiştirdiği saliha bir kadındır.

Yusuf dizisinden de keza örnekler verilebilir. Mesele şu: Benden delil istediğiniz gibi o asılsız şeylerin de delilini soruyor musunuz?
Delil sormak güzel bir şey, keşke herkes delil sorsa. Şu kadar zamanda açtığım konuda hep delil üzere gittim ve gideceğim. Ben size daha çok delil atarım. Ancak ben de delil istiyorum. O yapımlardaki uydurma şeylerin delilini istiyorum. Halkın çoğunluğunun kitap okuma alışkanlığının ne seviyede olduğunu bilirsiniz. Buna rağmen insanları Kur'ân okumaya("OKU!" EMRİNE) yönlendirmek yerine neden izlemeye yönlendirdiğinizin delilini de istiyorum.

Konuyu çarpıtıyorsun. Tesettürü yetersiz gördüğümü nereden çıkardın hâşâ!
Tv, telefon, bilgisayar... Bunları eve sokmanın haram olduğuna dair veya buradan tesettürlü kadın veya erkeğe bakmanın haram olduğunu söylemedim.
Söylediysem getir delilini.
Bahsettiğimiz konu haber gibi bir şey değil. Hiçbir zaruret olmaksızın çıkıp sadece kendini göstermektir ki bu gereksizdir.
Konuyu anlamadan bilmeden "Cinsi sapıklar" gibi iğrenç bir nitelemede bulunuyorsun. Allah seni affetsin. Bu mesele, işin sadece ufak bir kısmıydı ki diğer meseleleri ele alırken buna da değinmiştim sadece. Hiçbir zaruret ve gereklilik olmaksızın tesettürlü birinin çıkıp herkese kendini göstermesini meşru görüyorsanız o sizin fikrinizdir. Ben bunu haram gördüğümü söylemedim bilesiniz. Daha derin örneklemelere girerdim lâkin seviyesizleşmeyeceğim.

Dediğim gibi konuyu sadece Ashab-ı Kehf üzerinden ele aldığınız için hata ediyorsun. Ben ekrana dökülmüş, bütün Kur'ân kıssalarından bahsediyorum. Örneklerimden birkaçını yukarıda belirttim. Size yeterli olur mu onu bilemeyeceğim. Lakin delil istediniz ve delili koydum ortaya.

Her cevapta ısrarla Ashab-ı Kehf'e sarılmışsın. Ekrana aktarılmış tek kıssa o değildir.

Oysa Ashab-ı kehf filmini göstermemdeki amaç, ilk mesajında sıkıntı görerek ilk sırada ve sadece O filmin adını isim vererek Sen şöyle zikrettiğin içindi:
2-) Allah Tebareke ve Teâlâ'nın hakkında soru soran/konuşanlara "Gaybı taşlayarak" diye nitelediği ve kıssasında bir çok hikmet barındıran Ashab-ı Kehf ve diğer Kur'ân kıssalarının filmi/dizisinin yapılması, bu kıssaların uydurma olup olmadığı bile belli olmayan Yahudi rivayetleriyle harmanlanıp ekrana aktarılması ve bununla yaşlı ve bilgisiz/okumayan insanların saptırılması hakkında ne düşünüyorsunuz?
İlk ve son mesajlarını daha dikkatlice okuduğumda Senin bu tür dini filmlerde sakınca görmendeki asıl meselenin müzik ve tesettürsüzlük olmadığı; Kur'an kıssalarının Yahudi kıssalarıyla birlikte karıştırılarak çevriliyor olması olduğunu anladım.

Şimdi evveliyatla şöyle diyeyim ki, Ashab-ı Kehf filmini zikrettiğin halde Yahudi kıssasından bir delil verememen senin hanene eksi yazar. Bu da demek oluyor ki, sadece Kur'an ve sunnete göre çevrilse de bütün dini filmlere karşısın. Yok böyle değilse, o zaman mâsum filmin ismini vermeyecek, bundan dolayı da delil istememden dolayı da itiraz etmeyeceksin.

Diğer mesele Kur'an Kıssalarının filme çevrilirken Yahudi kıssalarından harmanlanma meselesi;
Bunu da evveliyatla ben her filmi baştan sonra izleyip, her dakikasındaki konunun ehl-i kitabın eserlerinde geçiyor mu geçmiyor mu?, Sahih mi değil mi diye bakmadım. Böyle bir farîza da bilmiyorum. Benim bildiğim; Filmin içerisindeki her sahnenin Kur'ana göre veya hadise göre çevrildiği değil, aksine filmin ana konusunun Kur'an veya hadise göre uygunluk olmasıdır. Aksi taktirde Yarım sayfa olarak geçen bir kıssa (Ashab-ı Uhdud) gibi veya bir kaç sayfa olarak zikredilen Kıssaların 5-10 dakikayı geçmemesi gerekir. Kur'anda bahsi geçen meselenin aykırı olması veya tahrif edilmesi, misal Yusuf (a.s) gömleğinin önden yırtılması, Yusuf a.s.'ın Zuleyha'yı kovalaması, Kıtlık suresinin 7 günlük olması, meyve soyarken parmağını kesenlerin hapishane arkadaşlarının olması vb. gibi olarak çevrilmesi, savunulması zaten mumkun değildir. Kuran ve sunnetle çelişmedikten sonra filmi daha izlenebilir, sürükleyici hala getirmek için konuya uygun akidevi olmayan sahneler zaten uygundur. Çünkü zaten bu film. Filmi izleyen bu Kur'andaki veya hadisteki kıssasının mota mod aynısıdır diye bakmaz, bakamaz. Bakıyorsa da bu kendi hatalı anlayışıdır.

Bu tür dini filmler niye çevriliyor, niye izleniyor veya neden forumda izin veriyorsunuz suallerine de değinecek olursak;
Tâbi filmi çevirenlere sormak lazım ama şahsen Çağrı filminin yönetmeni Mustafa Akkad'dı sanırım dinlemiştim; kendisi de müslüman olduğu için İslam dininin tanıtılması (tebliğ) gibi konuşmuştu. Husn-u zanla yaklaşacak olursak tüm İslami filmlerde amaç aşağı yukarı tebliğ olmakla beraber, daha çok beğeni kazanarak hem insanların İslam'a girmelerini istemek hem de maddiyatta kazanmak olabilir.
Sonuç olarak benim gördüğüm kadarıyla ikisi de mümkün.
Forumda da Kur'an ve hadisi referans almadan çevrilen sözde dini filmlerin sitemizde yayınlatmadığımızı ilk mesajda örnek filmler vererek bildirmiştim.
Ana konusu Kur'an ve sunnete uygun olarak çevrildiğini gördüğümüz, sandığımız filmlerin yayınlanmasına izin veriyoruz. Hatta insanların dini yaşamlarında olumlu etkileri de bulunsun diye kendimiz de paylaşabiliyoruz.

Muhammed bin Salih el-Useymin'in resim hakkındaki görüşünü dini film için getirmen nihâi bir hüküm değildir. Yâni bir kişi o fetvayı kabul edip Resim çektirmez, video da buna girer diye tevil edip film çevirmez, izlemez. Bir başka kişi de maslahat ve mefsedet der, tebliğ der, Kur'an ve sunnete muhalefet etmemek şartı diyerek Muhammed bin Salih el Useymin dışındaki âlimlere itibar edebilir.

Diğer mesele Yusuf filminin bölüm sayısıymış, forum faydası Kur'an'ın faydası gibi konulara değinmek istemiyorum. Fayda konusunda Kur'anla herhangi bir şeyi mukayese etmeye ar ediyorum velev ki bizim forum olsa dâhi.

Dini film izleyenler veya burada yayınlanmasına izin veren biz; Kur'an kıssalarını izleyin, okumaktan daha iyi ve faydalıdır, daha doğrudur (hâşa) gibi saçma bir iddiada bulunamaz. Yine Ashab-ı Kehf'ten bir örnek vereceğim; çok iyi bir tanıdığım bu filmi izlerken ağladığını, bu sebeble Kur'an-ı eline alıp Kehf suresini okuduğunu anlatmıştı.

Bu filmi izleyen senin ileri sürdüğün şekilde yapıyorsa kendi hatasıdır ama o şekilde iman (kâbul) edinen kaç kişi çıkar. Oysa Çağrı filmini izleyip de eline Kur'an-ı Kerimi alıp okuyup araştırıp İslam'a giren yüzlerce kişi vardır. Bu da Çağrı filmi Kur'ana göre tamı tamamına uygundur demek de değildir. Fakat bir bir meseleyi haramlaştırabilmek için bu kadar zorlama ve yorumlamaya gerek olmadan pek çok muctehid, ulemâ bu konuda hemfikir olması gerekir.


وَلَا تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَٰذَا حَلَالٌ وَهَٰذَا حَرَامٌ لِّتَفْتَرُوا عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ ۚ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ
Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin. Şubhesiz, Allah’a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler. (Nahl 116)

Dediğin gibi
Bu anlayış "takvâya davet" etmeyi istemekten kaynaklanıyor. Sanki ben sırf zevk için sürekli birilerini, birbirinin alternatifi olan şeyleri kıyas ediyormuşum gibi konuşuyorsun. Şeytan kıyas yapanların ilkidir ve ben faydasız kıyastan Allah'a sığınırım.
.....
Mesele gayet basitti halbuki "Buna gerek var mı? Yok mu?" meselesiydi. Yeterli açıklamayı yaptığımı düşünüyor, nihayet üçüncü yazışımda meseleye tam bir açıklık getirerek daha fazla cedele girmekten sizi de, kendimi de sakındırıyorum. Esselamu Aleyküm...
İş takva meselesi olarak görüyorsanız inşeAllah öyledir. Yâni şeytan sağından yaklaşıyordur demeyeceğim. Gerçekten takvayı düşünerek bu konuyu açtığını kabul ediyorum ve gerekirse bu konuda saydığım sebeblerden (Kur'an ve sunnete uyma, aykırı olmama, tesettur şartı, yardımcı tebliğ , maslahat, âlimlerin icâzeti vb.) ötürü bizi takvasız veya yetersiz görmende sakınca yoktur.
Konuyu burada kapatıyorum . fi emanillah
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Ya Sabr
Kardeşim istersen 10 tane farklı soru aç, hepsini soru cevaba açmamak için neden zorluyorsun? Çok mu zor okuduğunu anlamaya çalışmak?

....

Neyse şimdi şehir dışındayım, fırsat buldukça bakacağım.
Ayrı ayrı açmam gerekeceği için konu dağılsın istemedim. Hata ettiysem affola.

Acelemiz yok inşâAllah. Tekrardan hayırlı bayramlar...
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Geçen hafta bayram dolayısı ile dost ziyareti için şehir dışındaydım. Döndüm ve bugün musait olunca Cevabı bir üste verdim ve konuyu kapattım. Konuyu ilgili bölüme başlığı düzenleyerek kaldırıyorum
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Cevabı bir üste verdim ve konuyu kapattım. Konuyu ilgili bölüme başlığı düzenleyerek kaldırıyorum
Okudum ve daha da uzatmayacağım. Çünkü benim amacım bunu konuşabilmek, izah edebilmekti. Elhamdulillah bunu da konuşabildik sonunda.

bizi takvasız veya yetersiz görmende sakınca yoktur.
Estağfirullah! Allah'a sığınırım. Bu benim haddim mi ki öyle bir şeye kalkışacağım? Kaldı ki siz de iyi niyetlisiniz. Belki de ben bu konuda sizden daha aşağıdayımdır. Bilemeyiz, en doğrusunu Allah bilir. İhtilafa düştüğümüz konularda O, aramızda hüküm verecektir.

İstemeyerek hoş olmayan bir intiba bırakmış isem tekrardan özür diliyorum. En azından yanlış anlaşılmalar çözülmüş oldu. Ben forum üzerinden yahut başka yerden tanıştığım hiçbir tevhid ehli kardeşime kin gütmedim. Hepsini de Allah için seviyorum. Ben de hatasız değilim. Bir hatam olmuşsa iyi niyetime verin. Selamun Aleyküm ve Rahmetullah...

Not: Başka sorular da soracağım demiştim ama onların cevaplarına, önceki konulardan ulaştım ve bir bütüncüllük kazanmış oldu kafamda.
Konu işlevini tamamladı böylece...
 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt