Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Naslarla amel etme Rey ve Kıyas’ın Zemmi

E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
196757_1623759513081_1209289753_31334860_1520754_n.jpg



Ebû Seleme Basra’ya geldiginde el-Hasan el-Basrî’nin (ö. 110/728) yanına ugramış ve ona: Bana ulaştığına göre sen re’y ile fetvâ veriyormuşsun. Re’y ile fetvâ verme! Verdiğin hüküm ya bir ayet ya da bir hadîs olsun demiştir. ed-Dârimî, Mukaddime, 20 (I, 54, no:165); el-Hatîb, el-Fakîh, II, 163; İbn Hazm, el-İhkâm, VI, 54.

Bir başka rivâyette ise, Ebû Seleme b. Abdirrahman, el-Hasan el-Basrî’ye: “Ey Hasan! Allah’tan kork ve insanlara ya Kur’an’dan bildigin bir şeyle veya salihlerin ve halifelerin sünnet olarak uygulaya geldigi sünnet-i mâziye ile fetvâ ver. Kendi re’yini bir kenara at! demiştir. ed-Dârimî, el-Mukaddime, 20 (I, 54, no: 165); el-Hatîb (el-Fakîh, II, 163)

Ebû Seleme’den nakledilen bu sözü biraz daha ayrıntılı olarak şu şekilde aktarır: “…Bildigin bir Kur’ân ayeti yahut salihlerin ve halifelerin sünnet olarak belirledikleriyle fetva ver; kendi re’yini iyi düşün taşın ve onu at”. İbnu’l-Kayyim ise diğer bazı rivâyetlerde yer alan indirilmiş kitap kısmını nakletmemektedir. Bkz. İ’lâm, I, 74.

es-Şâfiî’nin İbn Ebî Zi’b’ten (ö.159/776) aktardıgına göre Medine kadısı Sa’d b. İbrahim (ö. 127/744-5) bir davada Rabîa b. Ebî Abdirrahman’ın (ö. 136/753) re’yini esas alarak bir anlaşmazlıgı çözmüştü. İbn Ebî Zi’b bu konuda Hz. Peygamber’in farklı hüküm verdigini söyleyince Sa’d, Rabîa’ya “Bu İbn Ebî Zi’b bence güvenilir bir kimsedir. Verdigimiz hükmün Hz. Peygamber’in verdigi hükme uymadıgını söylüyor sen ne dersin?” der. Rabîa ona “Ben ictihad ettim sen de hükmünü verdin (o olay kapandı)” diye cevap verince Sa’d “Ne görülmemiş bir şey! Ümmü Sa’d’ın oglu Sa’d’ın kararını infaz edecegim, Allah Rasûlünün kararını iptal edecegim?! Hayır, ben Ümmü Sa’d’ın oglu Sa’d’ın kararını iptal eder, Allah Rasûlü’nün kararını infaz ederim” deyip karar metnini yırtmış ve aleyhine hüküm verilmiş kişi lehine kararını degiştirmişti. es-Sâfiî, er-Risâle, s. 450.

Sufyân b. Uyeyne şöyle der: Din âsârdan ibarettir. İbn Abdilberr, Câmi, II, 137

Câbir b. Zeyd den rivayet edildiğine göre o şöyle der: “Sahâbeden bazılarına yetiştim, fetvalarının çogunlugu, Peygamber’in hadîsi idi”demiştir. er-Rabî’ b. Habîb, el-Câmiu’s-Sahîh (Musnedu’l-İmâm er-Rabî’ b. Habîb) Mektebetu’s Sakâfeti’d-diniyye, byy, ty., s. 11(29).

Tâvûs b. Keysân (ö. 106/724), Habib b. Ebî Sâbit’e: “Sana bir hadîs naklettigim zaman, artık o konuda başkasına bir şey sorma!” demiştir.İbn Sa’d, et-Tabakât, V, 539.

Usâme b. Zeyd, Suleymân b. Yesâr’ın (ö. 107/725) “Bir kölede hissesi olan adam, köledeki hissesini azad ederse; kölenin de malı varsa, geri kalanını (diger hisseyi) bu maldan tazmin eder. Eger kölenin malı yoksa geri kalan hisse için kölenin çalısmasını ister (köleyi çalıstırır)” seklinde hüküm verdigini isitir. Suleymân’dan konunun farklı bir yönünü ögrenmek isteyen Usâme ona “eger köle küçük ise (o durumda ne olur)?” diye sordugunda Suleymân onun bu sorusuna cevap vermeyerek “sünnet bu şekilde geldi” şeklinde cevap vermiştir. Abdurrazzâk,Musannef IX, 152 (16721)

Nas olmadığı Konularda Bilmiyorum Demek


Tâvûs’un (ö. 106/724) naklettigine göre Ibn Ömer; “İlim üçtür; Nâtık Kitab, sünnet-i maziye ve bilmiyorum” demiştir. İbn Abdilberr, Câmi, II, 24; el-Hatîb, Târihu Bagdâd, IV, 23; ibn Hazm, el-İhkâm, VIII,30

Kocası müşrik olan bir kadının müslüman olması halinde durumlarının ne olacagı sorusuna Atâ “vallahi bilmiyorum” diyerek karşılık vermiştir. Abdurrazzâk, VII, 174 (12658).

Ögrencisi ibn Cureyc’in, bir hristiyan bir müslümanı kasden öldürdügünde cezasının ne olacagını sordugunda Atâ b. Ebî Rabâh (ö. 114/732), “O konuda bir bilgi yok” diyerek bir ayet bulamadıgını veya bir rivâyet ulaşmadıgını, dolayısıyla cevabı bilemedigini ifade etmiştir. Abdurrazzâk,Musannef X, 103 (18523).

es-Şa’bî’ye (ö. 103/721) dilsiz bir hayvanın kurban edilip edilemeyecegi soruldugunda, hiç bir yorum yapmadan (sanki Allah bilir dercesine) gökyüzüne işaret ettigi rivâyet edilmektedir. Abdurrazzâk, IV, 485 (8566).

Ömer b. Ebî Zâide; “Sorulan sorulara en fazla ‘bilmiyorum’ ya da “Bu konuda bende bilgi (rivâyet) yok’ diyen es-Şa’bî’dir” demiştir. İbn Sa’d, VI, 250; ed-Dârimî, el-Mukaddime, 19 (I, 49, no: 134)

Tâbiûn alimlerinden Atâ b. Ebî Rabâh ve es-Şa’bî dışında Katâde (ö. 118/736), Mekhûl, Kâsım b. Muhammed, Eyyûb es-Sahtiyânî ve Mesrûk (ö. 63/682) gibi alimlerin de rivâyetlerde bir çözüm bulamadıklarında “bilmiyorum” dedikleri rivâyet edilmektedir. Bkz. ed-Dârîmî, el-Mukaddime, 17 (I, 45), 19 (I, 49), 21 (I, 57-58); el-Hatîb, el-Fakîh, II, 173-175, 183; İbn Abdilberr, Câmi, II, 52-55; ez-Zehebî, Siyer, IV, 302, 318; V, 85; VIII, 77; XXV, 228; el-Mizzî, Tehzîb, XXIII, 509.

İbn Cureyc şöyle der: Atâ’ya: Hırsız ilk defa çalarsa ne olur, dedim -Eli kesilir, dedi. ikinci kez çalarsa ne olur dedim. -Ben elinin kesilmesinden baska bir şey bilmiyorum dedi ve Maide suresindeki, “ellerini kesin” kısmını okudu. Ardından da Atâ, “Eger ayaklar da kesilecek olsaydı, Allah onları unutmazdı” dedi. Abdurrazzâk,Musannef X, 184-185 (18758).

Rey ve Kıyas’ın Zemmi


Urve b. ez-Zubeyr’in (ö. 94/712) “Sizden önceki İsrailogulları re’yleri ile hükmettikleri için helak oldular. İşleri yolundaydı. Ne zaman ki aralarında yaşamaya başlayan esirlerin çocukları çıkıp işleri kendi re’yleri ile çözdüler, işte o zaman hem kendileri sapıttı ve hem de başkalarını sapıttılar”. ed-Dârimî, Mukaddime 17 (I, 47; no: 122)İbn Abdilberr, Câmi, II, 136, 138;İbn Hazm, el-İhkâm, VI, 55el-Hatîb, Târîhu Bagdat, XIII, 413-414;İbnu’l-Kayyim,İ’lâm, I, 74.

İbn Vehb’in rivâyet ettigine göre insanların re’yden dolayı içine düştükleri durum ve onların sünnetleri bırakmaları konusu gündeme geldiginde ez-Zuhrî, “Yahûdiler ve Hristiyanlar re’yi türetip ona tabi olmaya başlayınca ellerindeki ilimden sıyrıldılar” demiştir. İbn Abdilberr, Câmi, II, 138; İbnu’l-Kayyim, İ’lâm, I, 74. 78

Eyyûb es-Sahtiyânî’ye “Niçin re’y kullanmıyorsun?” diye sorulunca bunu ilginç bir temsille şöyle anlatmıştır. Merkebe “niçin geviş getirmiyorsun?” demişler o da “boş yere geviş getirmeyi sevmiyorum” diye cevap vermiştir.İbn Abdilberr, Cami, II, 145; İbn Hazm, el-İhkâm, VI, 53.

eş-Şa’bî’ye bir adam gelip bir şey sorar. O da “Bu konuda İbn Mes’ûd şöyle şöyle dedi” der. Adam “Bana kendi re’yini söyle” deyince eş-Şa’bî: “Ne tuhaf adam! Ben kendisine İbn Mes’ûd’dan haber veriyorum, o ise benim re’yimi soruyor. Benim nazarımda dînim kendi görüşümü söylememden daha üstündür. Vallahi bir şarkı söylemem sana kendi re’yimi söylememden daha hayırlıdır” der. ed-Dârimî, el-Mukaddime, 17 (I, 45, no: 109); İbnu’l-Kayyim, İ’lâm, I, 257. Rivâyetteki bazı farklılıklar için bkz. İbn Abdilberr, Câmi, II, 76; el-Hatib, el-Fakîh, I, 183;

eş-Şa’bî şöyle der: “Kur’an, Ruh ve re’y, bu üçü hakkında ölünceye kadar hiçbir şey söylemem”. et-Taberî, Câmiu’l-Beyân, I, 38.

eş-Şa’bî Re’y kullananlar hakkında “Allah re’ycilere lânet etsin demiştir. el-Mâverdî, Ebu’l-Hasan Ali b. Muhammed, Edebu’l-Kâdî, tahk. Muhyî Hilâl es-Serahân, Matbaatu’l-irsad, Bagdad, 1971, I, 582.

es-Şa’bî “Su eraeyte eraeyte diyen erâiyyûn mescidi benim nazarımda evimin çöplügünden daha kötü hale getirdiler” dediginde “kim bunlar?” diye sorulmuş o da “Hakem b. Utbe el-Kindî (ö. 113/731), Hammâd b. Ebî Suleymân (ö. 120/738) ve ögrencileridir” demiştir. İbn Abdilberr, Câmi, II, 146; el-Hatîb, el-Fakîh, I, 184; İbn Hazm, el-İhkâm, VI, 55; İbnu’l-Kayyim, İ’lâm, I, 258.

eş-Şa’bî “eraeyte, eraeyte (=su konuda görüsün nedir?) sözünden daha çok beni kızdıran (nefret ettigim) bir söz yoktur dedigi rivâyet edilmiştir. ed-Dârimî, el-Mukaddime, 22 (I, 59, no: 199); İbn Abdilberr, Câmi, II, 146; Bir rivâyete göre ise “Allah eraeyte’ye lanet etsin” demiştir. Bkz. İbnu’l-Kayyim, İ’lâm, I, 73.

eş-Şa’bî’ yanında bulununlara: “(Re’y kullananların) Hz. Peygamber’in ashabından anlattıkları şeyi al! Kendi re’y ve görüşleriyle söylediklerine gelince, onların üzerine işe! (diger rivâyette tuvalete at)”demiştir. Abdurrazzâk, XI, 256 (20476) (Ma’mer’in el-Câmî’inden naklen); İbn Kuteybe, Te’vîl, s. 57; el-Hatîb, el-Câmi’, II, 190; a.mlf, Serafu Ashâbi’l-Hadîs, s. 74; İbn Abdilberr, Câmi, II, 32; İbn Hazm, el-_hkâm, VI, 55; İbnu’l-Kayyim, İ’lâm, I, 73; IV, 152, ed-Dârimî, “Hz. Peygamber’in ashabı” kısmını “Hz. Peygamber” seklinde nakletmektedir. Bkz. ed-Dârimî, el-Mukaddime, 23 (I, 60, no: 206).

eş-Şa’bî kendisine nikahla ilgili bir soru soran Sâlih b. Muslim’in yüzüne bakarak, “Sana kendi re’yimi söylersem üzerine bevlet!” dedigi nakledilmektedir. el-Hatîb el-Bagdâdî, Şerafu Ashâbi’l-Hadîs, s. 74; İbn Hazm, el-İhkâm, VI, 52; İbnu’l- Kayyim, İ’lâm, I, 73.

Ebû Hilâl (ö. 167/783) Katâde (ö. 118/736) ile aralarında geçen bir olayı şöyle anlatmaktadır: Bir gün Katâde’ye bir mesele sordum. Bilmiyorum dedi. Kendi reyinle cevap ver dedim. Kırk seneden beri kendi reyimle bir şey söylemedim dedi. Yaşınız kaç dedim? Yaşım ellidir dedi. İbn Sa’d, VII, 229; ed-Dârîmi, Mukaddime, 17 (I, 45, no: 107); ez-Zehebî, Siyer, V, 273; Yûsuf b. Zeki el-Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXIII, 509.

ez-Zuhrî’şöyle der:“Bırakın sünneti yoluna devam etsin; ona reyle sataşmayın.İbn Hazm, el-İhkâm, VI, 55; İbnu’l-Kayyim, İ’lâm, I, 74.

Talebesi ez-Zibirkân’ın naklettigine göre Ebû Vâil (ö. 82/701) kendisini ehl-i re’yle, onun ifadesiyle ashab-ı eraeyte ile, oturmasını yasaklamıştır. ed-Dârimî, Mukaddime, 22 (I, 59; no: 200); İbn Abdilberr, Câmi, II, 146.

İbn Sirin Hadîs rivâyet edince orada bulunanlardan biri “fülân da şöyle şöyle dedi” deyince İbn Sîrîn “Ben sana Hz. Peygamber’den rivâyette bulunuyorum, sen ‘fulân ve fulân şöyle şöyle dedi’ diyorsun! Seninle ebediyyen konuşmayacagım” demiştir. ed-Dârimî, el-Mukaddime, 40 (I, 97; no: 447).

Kâdî Surayh şöyle der: “Sünnet sizin şu kıyasınızın önüne geçmiştir sünnete uyun, bid’at çıkarmayın; çünkü esere yapıştıgınız sürece sapıtmazsınız” Ebû Yûsuf, er-Red ala Siyeri’l-Evzaî, s. 131; İbn Abdilberr, Câmi, II, 137.

İbn Sîrîn şöyle der: “İlk kıyas yapan İblis’tir. Güneş ve aya ancak kıyas yapılarak ibadet edilmiştir” İbn Ebî Seybe,Musannef VII, 253 (35806); ed-Dârimî, Mukaddime, 22 (I, 58; no:195); İbn Abdilberr, Câmi, II, 76; el-Hatîb, el-Fakîh, I, 185; İbn Hazm, el- İhkâm, VIII, 32

eş-Şa’bî şöyle der: “Cehaletin ilim, ilmin de cehalet olmasına az kaldı” ona, bu nasıl olur? diye soruldugunda “biz Peygamber’den gelenlere ve sahâbeden nakledilenlere uyarız; bir takım insanlar ise bunlardan başka bir şeye uyarlar ki, o da kıyastır” el-Hatîb, el-Fakîh, I, 184; ibnu’l-Kayyim, İ’lâm, I, 257.

eş-Şa’bî’ kıyas yapanlara; “Siz eserleri (âsâr) terkedip kıyasa başvurdugunuz zaman helâk oldunuz”demiştir. İbn Abdilberr, Câmi, II, 137.

eş-Şa’bî “Kıyas yapmaktan kaçının! Aksi halde, haramı helal, helalı haram yaparsınız. Bunun yerine Rasûlullah’ın ashabından size ulaşanlardan ezberlediginiz şeylerle amel ediniz demiştir. ed-Dârimî, Mukaddime, 17 (I, 45, no: 110), 22 (I, 59, no: 198); el-Hatîb, el-Fakîh, I, 183-184; İbn Abdilberr, Câmi, II, 137; İbn Hazm, el-İhkâm, VIII, 33; İbnu’l-Kayyim, İ’lâm, I, 255.

eş-Şa’bî’nin (19/640-103/721) rivâyetine göre Kâdî Surayh’la (ö. 78/697) Murâd kabilesinden bir adam arasında geçen tartışmada Şurayh konunun sorgulanmasına ve nedeni üzerinde durulmasına karsı çıkmaktadır. Rivâyet edildigine göre Murâd kabilesinden bir kisi Surayh’a “Parmakların diyeti nedir?” diye sorar. “Tam diyetin yüzde biri” cevabını alınca da küçük parmakla bas parmagı birlestirerek “Sübhanallah! Bunlar hiç esit mi?” diye itiraz eder. Bunun üzerine Surayh “Sübhânallah! Senin kulagın ve elin esit mi? Kulagı saç, takke ve sarık örter; onunki de yarım diyet, elininki de. Yazık sana! Sünnet kıyasınızı geçmistir. Uyun, yeni hüküm aramayın. Esere sarıldıgın sürece sapıtmazsın” der. ed-Dârimî, Mukaddime, 22 (I, 59, no: 204); Surayh’ın “Sünnet kıyasınızı geçmistir. Uyun bid’at çıkarmayın. Esere sarıldıgınız sürece sapıtmazsınız” kısmını el-Evzaî de nakletmistir. Bkz. Siyeru’l-Evzaî, VII, 368 (el-Umm’un içerisinde); Ebû Yûsuf, er-Red ala Siyeri’l-Evzaî, s. 131; İbn Abdilberr, Câmi, II, 137.

Bu olayı anlatan eş-Şa’bî’nin, ögrencisi Ebû Bekr el-Huzeli’ye; “Ey Huzelî! En dindarınız ve beşikteki bebeginiz öldürülmüş olsalar diyetleri eşit mi?” diye sordugu, “Evet” cevabını alınca da “Peki kıyas nerede kaldı?” diyerek, kıyasın anlamsız bir sey oldugunu vurgulamaya çalışmıştır. ed-Dârimî, Mukaddime, 22 (I, 59, no: 204)

eş-Şa’bî şöyle der: “Kıyasçılarla oturup kalkmayın ki helâlı haram ve haramı helal kılmayasınız” el-Hatîb, el-Fakîh, I, 184; İbnu’l-Kayyim, İ’lâm, I, 257.
 
K Çevrimdışı

kelime-i şehadet

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
eş-Şa’bî şöyle der: “Cehaletin ilim, ilmin de cehalet olmasına az kaldı” ona, bu nasıl olur? diye soruldugunda “biz Peygamber’den gelenlere ve sahâbeden nakledilenlere uyarız; bir takım insanlar ise bunlardan başka bir şeye uyarlar ki, o da kıyastır” el-Hatîb, el-Fakîh, I, 184; ibnu’l-Kayyim, İ’lâm, I, 257.

eş-Şa’bî’ kıyas yapanlara; “Siz eserleri (âsâr) terkedip kıyasa başvurdugunuz zaman helâk oldunuz”demiştir. İbn Abdilberr, Câmi, II, 137.

eş-Şa’bî “Kıyas yapmaktan kaçının! Aksi halde, haramı helal, helalı haram yaparsınız. Bunun yerine Rasûlullah’ın ashabından size ulaşanlardan ezberlediginiz şeylerle amel ediniz demiştir. ed-Dârimî, Mukaddime, 17 (I, 45, no: 110), 22 (I, 59, no: 198); el-Hatîb, el-Fakîh, I, 183-184; İbn Abdilberr, Câmi, II, 137; İbn Hazm, el-İhkâm, VIII, 33; İbnu’l-Kayyim, İ’lâm, I, 255.

Bu kısımları çok doğru buldum. Bir şartlar ki o da Kur'an ve Sünneti terkederek kıyasa başvurmak yanlıştır. Lakin açık bir nassın bulunmadığı konuda da ictihadda bir sakınca olmasa gerek -ki bu konuda Muaz b. Cebel ile ilgili hadis delil gösterilebilir. Bazıları bu hadisi "dinin kemale erdiği, hiçbir şeyin eksik bırakılmadığı" sebebiyle delil olamayacağını söylüyor o zaman bu mantıkla içinde "hiçbirşeyin eksik bırakılmadığı Kur'an" varken sünnet de hükümsüz sayılmalı. Ne de olsa Allah Kur'an'da hiçbirşeyi eksik bırakmamış. Sünnete ne gerek var,değil mi? Kur'an'da develerle ya da yaya olarak hacca gelmemizi emreden ayet var. Şu halde Amerika ve avustralya kıtalarında bulunan insanların hali ne olacak? Nasıl develer üzerinde ya da yaya gelecekler? Biraz kafanızı çalıştırın yahu! Kur'an ve Sünnette "açık" hüküm varken rey, ictihad, kıyas olmaz ama ya yoksa da Kur'an ve sünnete göre rey eder, kıyas yaparsınız. Deveyi araç olarak kabul eder zamanın araçlarına kıyas eder uçak, gemi dersin. Yanlış mı? Bu Allah'ın ayetlerini değiştirmek, hükümsüz bırakmak, ekleme- çıkarma yapmak olmasa gerek, değil mi? Doğrusunu Allah bilir.
 
Üst Ana Sayfa Alt