F
Çevrimdışı
Deveran döndü, yıl geldi.
Yarenim, Ramazan’ım geldi. Gelişi maksatlı, maksadı bana.
Kirlenmiş cesedime ab-ı hayat, körleşmiş gözüme ferman, sağırlaşmış kulaklarıma derman, dilsizleşmiş ağzıma dil, kararmış kalbime zemzem, arsızlaşmış hislerime edep, mutsuzlaşmış ruhuma azad-ı getirdi. Bilincime ışık, ufkuma sirayet, tasavvuruma hidayet, şahsiyetime dik duruşu, fıtratıma dönüşü getirdi. Beni hoşnut etti. Bana süruru verdi.
Heder olmaya yüz tutmuş, hoyratça geçirilen ömrüme, mideme ve şehvetime dur, kafama ve kalbime ‘’iman’’ ve ‘’takva’’ ile yürü demeye geldi.
Ömrümüm doğru istikametini kaybettiğim yol güzergahıma bir yol haritasını getirmeye geldi.
Allah’ı zikreden bir kalp, anan bir akıl, gören bir çift göz, söyleyen bir çift dudak ve dil, işiten bir çift kulak, düşünen bir tasavvur ve bilinç getirmeye geldi.
Aklımı, zihnimi, fıtratımı, tasavvurumu, bilincimi ve azalarıma deva olmaya geldi.
Taşların bağlandığı köpeklerin salındığı şu coğrafyamda, şeytanlarımı bağlamaya geldi.
Reyyan’dır cennet kapısının adı. Beni tutmayan kimseleri, Allah geçirmez oradan cennetine demeye gledi.
Kitabındır Kur’an senin! Dinindir İslam senin! Peygamberindir Muhammed senin anımsatmaya geldi. Onca zamandır kitapsızlaktan ve Peygambersizlekten bittin-tükendin demeye geldi.
Ve şu hitap ile yüreğimin derinliklerine seslenmeye geldi.
Beni Ramazan yapan, beni onbir ayın sultanı kılan Kur’an’ı sana indirmek için bir daha ‘’Hıra’dan’’ yolla çıktım ve sana geldim. Ve dahası bin aydan (83 yıl eder) hayırlı olan ‘’Leyle-i Kadir’’ ile ömrünü bereketlendirmeye geldim. Çağrıma kulak verirsen ve icabet edersen; Ahiretin bayram olsun diye ömrünü Ramazan etmeye geldim.
O halde;
Ey uyuyan sen! ‘’Kalk ve sirkelen’’ vahyi senin yüreğine ve hayatına indiremeye geldim. Ta ki sende benim gibi mübarek ol. Ben ayların sultanı olduğum gibi, sende insanların sultanı ol. Ve işbu ‘’esfel-i safilinden’’, ‘’a’la-yı illiyyine’’ tırman demeye geldim.
Çöpe dönmüş zihnini ve yüreğini bana aç, bana yıkat ve beni hoşnut et; ki, hoşnut edeyim seni. Beni dik tut; ki, dik tutayım seni.
Ramazan’a, yarenime el- cevap:
Ey Ramazan!
Ey içerisinde bin aydan daha hayırlı bir geceyi barındarın kutlu ay!
Meramım şu sözümdür. Ahd ediyorum.
Senin gelişin beni mesrur ve hoşnut kıldığı gibi, bende seni hoşnut ve mesrur kılacağım.
Beni tuttuğun gibi bende seni tutacağım.
Madem seni ayların sultanı yapan, seni Ramazan kılan Kur’an’dır. Ve madem O’nu hayatıma inzal etmek için idi gelişin o halde; bende bu gelişini zayi etmeyeceğim.
Peygamberin ve arkadaşlarının Kur’an okudukları gibi okuyacağım. On ayeti hayatıma geçirmeden ve yaşamadan on birinci ayete geçmeyeceğime ve Sen olmaya çalışacağıma ahdim olsun.
Hayatıma hoş geldin! Ben tut ve hiç bırakma ey Ramazan!
Mehmet ÖZ
Yarenim, Ramazan’ım geldi. Gelişi maksatlı, maksadı bana.
Kirlenmiş cesedime ab-ı hayat, körleşmiş gözüme ferman, sağırlaşmış kulaklarıma derman, dilsizleşmiş ağzıma dil, kararmış kalbime zemzem, arsızlaşmış hislerime edep, mutsuzlaşmış ruhuma azad-ı getirdi. Bilincime ışık, ufkuma sirayet, tasavvuruma hidayet, şahsiyetime dik duruşu, fıtratıma dönüşü getirdi. Beni hoşnut etti. Bana süruru verdi.
Heder olmaya yüz tutmuş, hoyratça geçirilen ömrüme, mideme ve şehvetime dur, kafama ve kalbime ‘’iman’’ ve ‘’takva’’ ile yürü demeye geldi.
Ömrümüm doğru istikametini kaybettiğim yol güzergahıma bir yol haritasını getirmeye geldi.
Allah’ı zikreden bir kalp, anan bir akıl, gören bir çift göz, söyleyen bir çift dudak ve dil, işiten bir çift kulak, düşünen bir tasavvur ve bilinç getirmeye geldi.
Aklımı, zihnimi, fıtratımı, tasavvurumu, bilincimi ve azalarıma deva olmaya geldi.
Taşların bağlandığı köpeklerin salındığı şu coğrafyamda, şeytanlarımı bağlamaya geldi.
Reyyan’dır cennet kapısının adı. Beni tutmayan kimseleri, Allah geçirmez oradan cennetine demeye gledi.
Kitabındır Kur’an senin! Dinindir İslam senin! Peygamberindir Muhammed senin anımsatmaya geldi. Onca zamandır kitapsızlaktan ve Peygambersizlekten bittin-tükendin demeye geldi.
Ve şu hitap ile yüreğimin derinliklerine seslenmeye geldi.
Beni Ramazan yapan, beni onbir ayın sultanı kılan Kur’an’ı sana indirmek için bir daha ‘’Hıra’dan’’ yolla çıktım ve sana geldim. Ve dahası bin aydan (83 yıl eder) hayırlı olan ‘’Leyle-i Kadir’’ ile ömrünü bereketlendirmeye geldim. Çağrıma kulak verirsen ve icabet edersen; Ahiretin bayram olsun diye ömrünü Ramazan etmeye geldim.
O halde;
Ey uyuyan sen! ‘’Kalk ve sirkelen’’ vahyi senin yüreğine ve hayatına indiremeye geldim. Ta ki sende benim gibi mübarek ol. Ben ayların sultanı olduğum gibi, sende insanların sultanı ol. Ve işbu ‘’esfel-i safilinden’’, ‘’a’la-yı illiyyine’’ tırman demeye geldim.
Çöpe dönmüş zihnini ve yüreğini bana aç, bana yıkat ve beni hoşnut et; ki, hoşnut edeyim seni. Beni dik tut; ki, dik tutayım seni.
Ramazan’a, yarenime el- cevap:
Ey Ramazan!
Ey içerisinde bin aydan daha hayırlı bir geceyi barındarın kutlu ay!
Meramım şu sözümdür. Ahd ediyorum.
Senin gelişin beni mesrur ve hoşnut kıldığı gibi, bende seni hoşnut ve mesrur kılacağım.
Beni tuttuğun gibi bende seni tutacağım.
Madem seni ayların sultanı yapan, seni Ramazan kılan Kur’an’dır. Ve madem O’nu hayatıma inzal etmek için idi gelişin o halde; bende bu gelişini zayi etmeyeceğim.
Peygamberin ve arkadaşlarının Kur’an okudukları gibi okuyacağım. On ayeti hayatıma geçirmeden ve yaşamadan on birinci ayete geçmeyeceğime ve Sen olmaya çalışacağıma ahdim olsun.
Hayatıma hoş geldin! Ben tut ve hiç bırakma ey Ramazan!
Mehmet ÖZ
