Çözüldü 12 İmam, Sünni İslamda Ne Anlamı İfade Eder? Muharrem Ay'ı, Sünni İslamda Mâtem Ay'ı mıdır?

Tural Babayev Çevrimdışı

Tural Babayev

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Salam Aleykum!
Ben Azerbaycandan yazıyorum.
12 imamın Sünni İslamda ne anlamı var? Muharrem ayı Sünni İslamda matem ayıdırmı?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullah kardeşim ;

12 İmam akidesi diye bir kavram ehl-i sunnette bulunmaz, sadece Şia için anlam ifade eder. 12 imam inancı olmadan, bu imamlardan bâzıları Sunnilerde daha mûteberdir. Bunlar;
Âli bin Tâlib - Halife, Sahabe, Ehl-i beyt,
Hasan bin Ali - Ehl-i beyt
Huseyin bin Ali - Ehl-i beyt
Ali Zeynelabidin - Tabiîn, âlim ve sâlih
Muhammed el Bakır - Fakih ve mufessir
Câfer es Sâdık - Sunni ve Şii kaynaklarda mûteber, fıkıh imamı


Muharram ayı, Sunnilerde matem ayı değildir. Muharram ayı, Hicri 1. ay olup, Bu ayın 10. günü, Kâbe'nin örtüsü değişmiş, Musa (a.s.) Firavunun zulmunden kurtulup, Kızıldeniz'i geçmiştir. Bugüne hürmeten bir gün önce/sonrasıyla beraber oruç tutulması sunnettir.

İslam'da matem / yas, Peygamber (s.a.v) yasaklamış, sadece ölenin hatırasına hurmeten yakın akraba için 3 gün, koca için de 4 ay 10 gün bir nevi yas tutmayı meşru kılmıştır. Bu konuyla ilgili olarak bir hadiste şöyle buyurulur:
"Allah'a ve ahirat gününe iman eden bir kadının kocasından başka bir ölü için üç gün den fazla yas tutması helâl değildir. Ancak kadın, kocasının ölümü halinde dört ay on gün matemini sürdürür" (Tecrid i Sarih Tercemesi, C. IV, Sf: 363)

Hadis-i şerifte de gördüğümüz gibi bir kadın ancak kocasına 4 ay 10 gün yas tutup üzülebiliyor , kocasından başkası için 3 günü geçmeyecektir.
Erkeğin yas tutması ise Rasulullah'ın ihtimal vermediği bir iştir(!).


عن زينب بنت أبي سلمة قالت: دخلت على أم حبيبة زوج النبي ﷺ حين تُوفي أبوها أبو سفيان، فدعت بطيب فيه صفرة من خلوق أو غيره، فدهنت منه جارية ثم مست بعارضيها، ثم قالت
"والله ما لي بالطِّيب من حاجة، غير أني سمعت رسول الله ﷺ يقول: لا يحلُّ لامرأة تؤمن بالله واليوم الآخر أن تُحدَّ على ميت فوق ثلاث، إلا على زوج، أربعة أشهر وعشرًا
قالت: ثم دخلت على زينب بنت جحش حين تُوفي أخوها، فدعت بطيب فمست منه، ثم قالت
"والله ما لي بالطيب من حاجة، غير أني سمعت رسول الله ﷺ يقول مثل هذا
Ebu Seleme'nin kızı Zeyneb (r.anha) şöyle anlatır:
Rasûlullah’ın hanımı Ummu Habîbe (radıyallahu anha)’nın babası Ebû Sufyan vefat ettiğinde baş sağlığı dilemek için yanına gittim. O zaman güzel koku getirdi, Ondan biraz aldı ve yüzünün yan taraflarına sürdü.
Sonra dedi ki: "Vallahi, kokulanmaya ihtiyacım yok. Ancak Rasûlullah
şöyle buyurduğunu işittim: “Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir kadının, bir ölünün arkasından 3 günden fazla yas tutması helâl değildir. Ancak kocası için 4 ay 10 gün tutabilir.
Zeyneb (bint Cahş) da kardeşi şehid olduğunda aynı şekilde güzel koku sürdü ve şöyle dedi: "Vallahi, koku sürmeye ihtiyacım yok. Ancak Rasûlullah’ın aynı hadisi söylediğini işittim."
(Buhari, Kitâbu’t-Talâk, Hadis No: 5341; Muslim, Kitâbu’t-Talâk, Hadis No: 1486; Nesâî, IV/16; İbn Mâce, Hadis No: 1574)


لَيْسَ مِنَّا مَنْ لَطَمَ الْخُدُودَ، وَشَقَّ الْجُيُوبَ، وَدَعَا بِدَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ
"Yüzüne vurarak, üstünü başını yolarak ağlayan ve cahiliye adetini sürdüren bizden değildir"
(Buharî; Cenâiz, Bab 36, Hadis No: 1294; Muslim, Kitâbu’l-Îmân, Hadis No: 103; İbn Mâce, Cenâiz, 48; Nesâî, Cenâiz, 17)

Ölü yakınına sabredenin mukafatı hakkında ise şöyle bir hadis-i şerif vardır:

«إِذَا مَاتَ وَلَدُ الْعَبْدِ، قَالَ اللَّهُ لِمَلَائِكَتِهِ: قَبَضْتُمْ وَلَدَ عَبْدِي؟
فَيَقُولُونَ: نَعَمْ
فَيَقُولُ: قَبَضْتُمْ ثَمَرَةَ فُؤَادِهِ؟
فَيَقُولُونَ: نَعَمْ
فَيَقُولُ: مَاذَا قَالَ عَبْدِي؟
فَيَقُولُونَ: حَمِدَكَ وَاسْتَرْجَعَ
. فَيَقُولُ اللَّهُ: ابْنُوا لِعَبْدِي بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ، وَسَمُّوهُ بَيْتَ الْحَمْدِ
“Bir kulun çocuğu öldüğü zaman, Allah meleklere der ki: - Kulumun çocuğunun ruhunu kabzettiniz mi? der.
Melekler: -
“Evet” deyince,
Allah: ‘Kulumun kalbinin meyvesini mi aldınız?’ der.
Onlar: ‘Evet’ derler.
Allah: -
Kulum ne yaptı? diye sorar.
Melekler: -
“Sana hamd ile övüp, Sana dönüşünü (inne lillahi ve inne ileyhi râciûn) istedi" derler.
Cenab-ı Allah şöyle buyurur: -
“Öyleyse Kuluma cennette adı Hamd Evi olan bir köşk hazırlayın”
(Tirmizî, Kitâbu’l-Cenâiz, Hadis No: 1021; İmam Ahmed, Musned, 4/234; İbn Hibban, Sahih, Hadis No: 2935; Büyük Hadis Külliyatı: 1/2350
Elbânî, Sahîhatu’l-Câmi, Hadis No: 795 – sahih demiştir. Tirmizî hadisin sonunda “Hadîsun hasenun garîb.” der.)





İSLAMA GÖRE HİCRİ YILBAŞI MUHARREM VE ÂŞÛRÂ
 
S Çevrimdışı

simurg

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Aleykum selam we rahmetullah kardeşim ;

12 İmam diye bir kavram ehl-i sunnette bulunmaz, sadece şia için anlam ifade eder.
“On iki halife gelinceye kadar bu din aziz ve güçlü olmaya devam edecektir(…) Onların hepsi Kureyş’tendir.”(Müslim, İmare, 9)

Bunun gibi on iki halife/imam geleceği ve son imamın Mehdi as olacağı hadisleri ehli sünnette yok mudur
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
“On iki halife gelinceye kadar bu din aziz ve güçlü olmaya devam edecektir(…) Onların hepsi Kureyş’tendir.”(Müslim, İmare, 9)

Bunun gibi on iki halife/imam geleceği ve son imamın Mehdi as olacağı hadisleri ehli sünnette yok mudur
12 imam konusu ehl-i sunnette yoktur. Bu Şia'nın ehl-i sunnetten ayrıldığı itikadi meselelerden biridir. 12 imam meselesine üstteki mesajımda cevab vermiştim.

Yine mehdi meselesi de, 12 imam içerisindeki gaybet olan sonuncu (12.) imamı olan Muhammed b. el-Hasen b. Alî b. Muhammed el-Mehdî el-Muntaza Şia'nın itikadındaki gelecek olan, mehdidir.
Sunni itikadında da kıyamete yakın gelecek olan mehdi vardır ama Şia'nın beklediği mehdiden farklıdır.

Bahsettiğin 12 imamdan bahseden sahih hadisi buraya nakledersen, sorunu daha iyi anlayacağım inşeAllah

Selef, "12 imam" inancını İslam dışı bir bid'at olarak görmüş, bu tür inançların Ehl-i Sünnet akaidine aykırı olduğunu beyan etmiştir.
Selef'e göre:
İmamet siyasî bir meseledir, dini bir rukûn değildir. Masum imamlar yoktur. İmamet tevkîfî (Allah’tan belirlenmiş) değil, içtihadî bir konudur.
Bu tür bâtınî ve gizemci düşünceler, İslam akidesini bozar.

‏يَكُونُ اثْنَا عَشَرَ أَمِيرًا‏.‏ فَقَالَ كَلِمَةً لَمْ أَسْمَعْهَا، فَقُلْتُ لأَبِي ‏:‏ مَا قَالَ ‏؟‏ قَالَ ‏:‏ ‏ كُلُّهُمْ مِنْ قُرَيْشٍ ‏
On iki emir olacaktır.
Sonra bir şey söyledi (ama) Ben duymadım. Babama sordum: "Ne dedi?"
Dedi ki: "Hepsi Kurayş’tendir."
(Sahih-i Muslim, Kitâbu’l-İmâre (Emirlik Kitabı), Hadis No: 182)
Bazı rivayetlerde “12 halife” şeklinde, bazılarında “12 emir” şeklinde geçer.


Ehl-i Sünnet'in Genel Görüşü:

Bu 12 kişi, İslam tarihinde adaletli ve doğru yolda olan yöneticilerdir.
İmam Nevevî, bu konuda "Bu sayı mutlak değildir, sıralı olarak veya aralıksız olması gerekmez." der.
Şu isimleri kapsadığı düşünülür:
1 - Ebu Bekir
2 - Ömer
3 - Osman
4 - Ali
5 - Hasan b. Ali (bazılarına göre)
6 - Ömer b. Abdulaziz

7 - 12 Adaletiyle meşhur bazı Emevî ve Abbâsî halifeleri

İbn Hacer el-Askalânî der ki: “Bu 12 kişi, İslam’ın izzetli olduğu dönemlerde ortaya çıkan, Kurayş’ten adaletli halifelerdir.” (İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-Bârî, 13/211)


Şiî Anlayışında

Şiîler bu 12 kişinin 12 imam olduklarını iddia eder:
Ali b. Ebi Talib
Hasan
Huseyin
Ali Zeynelabidin
Muhammed Bâkır
Cafer es-Sâdık
Musa el-Kâzım
Ali er-Rıda
Muhammed et-Takî
Ali en-Nakî
Hasan el-Askerî
Muhammed el-Mehdî (gayba karıştığına inanılır)

Bu anlayış ve liste Ehl-i Sünnet tarafından reddedilir, çünkü bu kişilerin çoğu halife olmamıştır, hatta bazıları hiç liderlik bile yapmamıştır.

****
 
S Çevrimdışı

simurg

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bahsettiğin 12 imamdan bahseden sahih hadisi buraya nakledersen, sorunu daha iyi anlayacağım inşeAllah

Selef, "12 imam" inancını İslam dışı bir bid'at olarak görmüş, bu tür inançların Ehl-i Sünnet akaidine aykırı olduğunu beyan etmiştir.
Selef'e göre:
İmamet siyasî bir meseledir, dini bir rukûn değildir. Masum imamlar yoktur. İmamet tevkîfî (Allah’tan belirlenmiş) değil, içtihadî bir konudur.
Bu tür bâtınî ve gizemci düşünceler, İslam akidesini bozar.
Hocam bir link paylaşayım yine bu siteden zamanında paylaşılmış

Birde Abu _ibrahim linkte şöyle bir ifadede bulunmuş "zalim ve kafir yöneticilere karşı ayaklanmanın kötülükten başka bir şey getirmediği anlaşıldıktan sonra Ehli sünnet, ayaklanmanın caiz olmayacağı hususunda ittifak etmişlerdir" ittifak etmişler mıdır gerçekten ?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin

عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ، قَالَ: دَعَانَا النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَبَايَعْنَاهُ، فَكَانَ فِيمَا أَخَذَ عَلَيْنَا: أَنْ بَايَعْنَا عَلَى السَّمْعِ وَالطَّاعَةِ، فِي مَنْشَطِنَا وَمَكْرَهِنَا، وَعُسْرِنَا وَيُسْرِنَا، وَأَثَرَةٍ عَلَيْنَا، وَأَنْ لَا نُنَازِعَ الْأَمْرَ أَهْلَهُ، إِلَّا أَنْ تَرَوْا كُفْرًا بَوَاحًا، عِندَكُمْ مِنَ اللَّهِ فِيهِ بُرْهَانٌ
“Ubâde b. Sâmit (radıyallahu anh) şöyle dedi:
Bizi Nebî (sallallahu aleyhi ve sellem) davet etti ve Biz de Ona biat ettik. Bizden şu şartlar üzere söz aldı:

Darlıkta da bollukta da, hoşlandığımızda da hoşlanmadığımızda da, başkalarını bize tercih ettiğinde de işiten ve itaat eden olmamız,
İş başındakilerle çekişmememiz –ancak Allah katından açık bir küfür (kufru bevah) delili görürseniz bu hariç.”
(Sahih-i Müslim, Kitâbü’l-İmâre (Emirlikler), Hadis No: 1709)


قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صَلَّى ٱللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ
عَلَيْكَ السَّمْعَ وَالطَّاعَةَ فِي عُسْرِكَ وَيُسْرِكَ، وَمَنْشَطِكَ وَمَكْرَهِكَ، وَأَثَرَةٍ عَلَيْكَ
“Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Sıkıntılı anında da, kolaylıkta da, hoşlandığında da hoşlanmadığında da, başkalarının kayrıldığı durumda da yöneticine işitip itaat et!
(Sahih-i Muslim, Kitâbu’l-İmâre, Hadis No: 1836, Râvi Huzeyfe b. Yemân (radıyallahu anh)


عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ، قَالَتْ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
يَكُونُ أُمَرَاءُ، فَتَعْرِفُونَ وَتُنْكِرُونَ، فَمَنْ عَرَفَ بَرِئَ، وَمَنْ أَنْكَرَ سَلِمَ، وَلَكِنْ مَنْ رَضِيَ وَتَابَعَ
قَالُوا: أَفَلَا نُقَاتِلُهُمْ؟
قَالَ: لَا، مَا صَلَّوْا
Ummu Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor:
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu: “Yöneticiler olacak; bâzı şeylerini beğenir, bazılarını reddedersiniz. Kim tanırsa (günah olduğunu), uzak kalır. Kim reddederse kurtulur. Ama Kim radı olur ve Onlara tâbi olursa helâk olur.”
Sahabiler sordular: “Ya Rasûlallah! Onlarla savaşmayalım mı?
Buyurdu ki: “Hayır. Namaz kıldıkları sürece hayır.
(Sahih-i Muslim, Kitâbu’l-İmâre, Hadis No: 1854)


Şeyh'ul İslam İbn Teymiyye (rahimehullah) ;
“ولا يجوز الخروج عليهم بالسيف إلا أن يروا كفرا بواحا عندهم فيه من الله برهان”
“Onlara karşı ancak açık bir küfür görürlerse, Allah’tan bir delil ile o zaman silahla çıkmak caiz olur.”
(İbn Teymiyye, Minhâcu’s-Sunne en-Nebeviyye, C. 3, Sf: 391 Muhammed Reşâd Sâlim tahkiki)

Şeyh'ul İslam İbn Teymiyye (rahimehullah);
وَلَا يَجُوزُ الْخُرُوجُ عَلَى وُلاةِ الْأُمُورِ إِلَّا إِذَا رَأَى الْعَامَّةُ كُفْرًا بَواحًا عِنْدَهُمْ وَبِهِ دَلِيلٌ مِنَ اللَّهِ
“Vali ve yöneticilere karşı ancak halk açık ve apaçık bir küfür görürse ve bunun Allah tarafından bir delili varsa çıkmak caiz olur.” (İbn Teymiyye, Siyâsetu’ş-Şer’iyye, Sf: 157)

İmam Nevevî ; "Ehli Sünnet âlimleri, yöneticilere (imamlar, halifeler) isyan edilmemesi gerektiğinde ittifak etmiştir. Zalim olsalar bile sabretmek gerekir. Çünkü bu, fitneye, kan dökülmesine ve daha büyük zararlara sebeb olur.” (Şerhu Sahîh-i Muslim, 12/229)
Not: İmam Nevervî'nin yukarıdaki açıklaması , küfrün dışında olan zulûmler içindir. Küfür sabit olursa, bu görüş kıyamı tamamen dışlamaz.

Şeyh Nasır el Fahd ;
“Zalim olanla, tağut olan arasında fark vardır.
Zalim yöneticinin büyük günah işlemesi kıyam gerekçesi olmaz. Ama tağut olan, yani Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyip küfür kanunlarını koyan kişi, murted olur ve Ona karşı kıyam vâcibdir.” (
Şeyh Nasır el Fahd, el-İ‘lâm bi-Kufri Devleti’s-Selûliyyîn (Suûd rejiminin küfrü hakkında)

Şeyh Suleyman ibn Nâsır el Ulvan ; “Müslüman bir yönetici, İslam’la hükmetmeyi bırakıp beşerî sistemleri esas alır, Kur’an’ı yürürlükten kaldırırsa, O yönetici artık İslamî değildir. O bir tağuttur ve Ona karşı kıyam etmek cihaddır.” (Şeyh Suleyman ibn Nâsır el Ulvan , el-Cehâdu fi Sebîlillâh ve çeşitli sesli fetvalarından)

Şeyh Ahmed el Hazimî ; “Tağutları inkâr, sadece kalble olmaz. Onların kanunlarını, sistemlerini, yöneticilerini terk etmek, reddetmek, fiili olarak karşı durmak gerekir. Bu olmadan tevhid olmaz.” (Şeyh Ahmed el Hazimî, ed-Durer serisi)
“Küfre rıda küfürdür. Küfrü uygulayanlara dostluk beslemek küfürdür. Onlara itaat edenler de küfre düşer.” (Şeyh Ahmed el Hazimî,
el-Kavlül-Fasl fi’t-Tağut)

 
Üst