Şeyh Ebu Katade'nin Sohbeti ile ilgili tercüme düzeltmeleri ve medyacı kardeşlere nasihatler
Bismillahirrahmanirrahim...
Allah'ın adıyla başlarım. Salat ve selam, Alemlere rahmet olarak gönderilen, nebilerin sonuncusu Muhammed'in (sav), O'nun ailesinin ve ashabının üzerine olsun... Bundan sonra...
Kıymetli kardeşlerim, öncelikle Türkiye'deki tüm müslüman kardeşlerime Allah'tan hayrlar diler, başlarından geçen bu sıkıntı ve musibetlerin hepimizin günahlarına kefaret olmasını yüce Allah'tan niyaz ederim.
Başımıza gelen bu büyük imtihanın ardından, konuya ilmi ve siyasi bir perspektiften bakıp, müslümanları doğru olan yollara tevcih edecek bir çalışmayı yakında Allah'ın tevfiki ile yapacağız ve kısa zamanda da yayınlayacağız. Lakin malum badirenin akabinde, özellikle Şeyh Ebu Katade'nin yaptığı açıklamalarla ilgili, kardeşlerimizden tashih ve tenbih talebleri geldi. Bir takım islami medya organlarında yayınlanan bu tercümeleri gördükten sonra, şeyhin dersini takip ettim. Öncelikle bu ve buna benzer tercümelerle ilgili, medya işi ile ilgilenmeye çalışan müslümanlara bazı nasihatlerde bulunmak istiyorum.
1-) Bir dili, başka bir dile tercüme etmek, başlı başına bir ilim ve hikmet gerektiren bir iştir. Tercüme ettiğiniz şey bir iş akdi, ya da tüm ümmeti ilgilendiren şamil bir fetva dahi olsa bu böyledir. Elbette gösterilmesi gereken ihtimam ve edinilmesi gereken ilim arasında fark vardır. Lakin insanları, hele ki islam ümmetini ilgilendiren bir meselede, tercüme yapmak için sadece arapça bilmeniz yetmez.
2-) Bu zamana kadar her zaman ilmi metinleri tercüme etmekten kaçındım. Zira hatalı bir tercümenin nelere mâl olabileceği endişesi, ahiret gününe iman etmiş bir müslüman olarak kalbimi şiddetle titretmektedir.
3-) Tercüme yapmanın, bir ilim gerektirdiğini yukarıda zikrettim. Kardeşlerim, unutmayınız ki Türkiye müslümanlarına bulaşan tekfir hastalığının baş müsebbibi, bu zamana kadar yapılmış adaletsiz, hikmetsiz, hatalı tercüme kitaplardır. Ulemanın tercüme edilmesini caiz görmediği nice kitaplar, ilimden nasibini almamış ahmaklar tarafından tercüme edilip piyasaya sürülmüştür.
*Abdulkadir bin Abdulaziz, El-Cami kitabının önsözünde, üzerine basa basa "Ben kitabımın bölüm bölüm tercüme edilmesine ya da okunmasına izin vermiyorum. Tercüme edecekseniz tamamını tercüme edin, çünkü ben kitabın başında girişini yaptığım bir meseleyi, ikinci cildin ortasında sonuçlandırıyorum" dedi. "Ülkelerin hükümleri", "Ehli sünnetin menheci ve cihadın esasları" gibi müellifin "YAPMA" demesine rağmen el-Cami'den bölüm bölüm alınıp tercüme edilen kitaplar, bugün nice tekfirci fikrin ülkemizde yayılmasına sebeb oldu.
4-) Ebu Katade tarafından yayınlanan sohbeti, altına düşülen tercüme notlarıyla birlikte takip ettim. 2 saatlik bir sohbetin içerisinden, 5-6 tane cümlenin cımbızlanıp getirilmesi, ve bir çatıştırma, ayrıştırma, ötekileştirme meydana getirecek şekilde "haber" adı altında servis edilmesi ne anlama geliyor? Böyle bir şeyi nasıl yaparsınız ve buna nasıl izin verirsiniz? Şeyh aynı dersin 28. dakikasından başlayarak "karşılıklı iki tarafın mücadelesinde Erdoğan'ın bizim için daha efdal olduğunu", "Suriyedeki ve tüm dünyadaki muhacirlerin ona sığındığını", "Bir çok mustazafın Türkiye'de güvende yaşadığını" anlatıyor. Sizler tercüme yaparken sadece insanları belirli bir hedefe kanalize eden bölümleri seçip, terazinin diğer tarafını atlarsanız, nerede kalacak sizin adaletiniz? Ebu Katade 36. dakikada, Erdoğan'ın aslında bizim menhecimizi sevdiğini, bunu kendisinin de bildiğini söylüyor. Haber metninde bunlar neden yok? Bu vesile ile, Türkiye dışında yaşayan ve 15 Temmuz hadisesini tam olarak bilmeyen, meseleyi medyadan takip eden şeyhlere fetva soran, onlara risaleler gönderen müslümanları adaletli olmaya davet ediyorum. Aldığınız cevapları kırpmadan yayınlayınız. İnsanları ayrılık ve fitneye sürükleyecek işlere girmeyiniz. Allah'tan korkun...
5-) Kaldı ki bizler kimseyi "X" şahsın övdüğü demokrasiyi savunmak için sokaklara çağırmıyoruz. "X" şahsın hükmünü tartışmakla, genel manada başımıza gelen bir Haçlı saldırısına karşı koymak arasında fark olduğunu bilmelisiniz. Bizler hepimizin başına gelen bir musibeti def etmek için, beraber yaşadığımız müslüman bir halk ile beraber koordineli hareket etme nasihatini veriyoruz. Bu toplumu yöneten kişilerin demokratlar, laikler vs olması ise onların değil, kendisini selefi-cihadi diye adlandıran (Ama selefiliğin anlamını bile doğru bilmeyen) cemaatlerin kabahatidir. Şayet bir soru sorulacaksa, öncelikle bu cemaatler o soruyu kendisine sormalıdır. Rasulullah (sav) 23 senelik peygamberliğinde veda hutbesini, sonradan müslüman olan asli müşrik bir toplumda 100 bin kişiden fazla insana okurken, sizin sayınız neden 30 seneden beri aslı müslüman olan bir toplumda olmanıza rağmen birkaç bini/yüzü geçmiyor?
6-) Her amel niyet ile başlar, netice ile sona erer. Unutma ki bu halk ile senin aranı açacak her türlü menhec, söylem, cemaat, görüş yok olmaya mahkumdur. Bu halk Rasulullah'ın ümmetidir. O ümmet cahil bırakılmış, kandırılmıştır. Bu işin düzelmemesinin sebebi ise, Allah'ın dinini bildiğini ve bu uğurda yaşadığını söyleyenlerin, ümmeti cehalet üzere terk etmesidir. Evet kardeşim, bu ümmetin cahil olmasının sebebi sensin, biziz... Artık dönüp kendimize bu halk için ne yaptığımızı sormamızın zamanı geldi... Attığınız her adımın, onlara yaklaşmak, onları sevmek, yaralarını sarmak, onları bilinçlendirmek üzere olmasını sağlayın.
Nihayette ;
Edilecek nasihatte, söylenecek söz de çok fazla. Haberin bu bağlamda değiştirilmesi, ve bir daha da böylesi ayrıştırıcılığı tetikleyen işlere girilmemesi için herkesi Allah'tan korkmaya, şeytanın aldatmalarına kanmamak için takva elbisesini kuşanmaya davet ediyorum. Ehli olmadığınız işlere girmeyin. Ehli olmayanları, ihtiyaç duyulan işlere vermeyiniz.
Allah'a Hamd Ederim..
Murad Gündoğan / @mur_gundogan
MURAD GÜNDOĞAN'IN TERCÜMEM'E DAİR YAZDIĞI ASILSIZ ve YANLIŞ İTHAMLARINA CEVABIMDIR
Bismillah, elhamdulillah vessalatu vesselamu ala rasulillah:
Murad Gündoğan ismindeki şahsın beni/tercümemi itibarsızlaştırdığı eleştirisini okudum;
Öyle bi yazmış ki sanki verdiğim tercümeler yanlış, hatalı tercümeler yapmışım havası veriyor, ama tercümedeki hataların nereler olduğundan bir kelime dahi söz etmemiş, yani at çamuru izi kalsın kabilinden olmuş! Nerede manayı değiştiren, şeyhin kastını ortaya koymayan bir yer göstersin bakalım!
Bana öyle geliyor ki bu şahıs Allahu alem Erdoğan'ı cehaletle! teville! mazur gören taifeden olduğu için Erdoğanın kafir olduğu hükmünün verilmesinden rahatsız olmuş ve "ama ebu Katade Erdoğandan güzel de bahsediyor" diyerek (kelime kelime böyle demiyor ama açıkça bunu söylemek istiyor) bu rahatsızlığını ima etmiş hatalı tercümelerin nereler olduğuna hiçbir örnek vermediği halde bu şahıs, bu kesitleri tercüme eden kişinin (benim) ilimden anlamayan biri olduğumu da alttan ima etmiş.
-Aslında söylemek istemezdim, vallahi sevmem böyle şeyler yazmayı, ama söylemeye mecbur kaldım- tercüme eden şahıs tam 10 seneden beri en ufak bir ara vermeden ve yoğun bir şekilde ve dünyevi en ufak hiçbir işle uğraşmadan, bir işte çalışmadan sadece ilimle iştiğal etmiştir ve ediyor elhamdulillah ve bu 10 senede normalde (abartmıyorum) 15 sene içerisinde okunan kitaplar okumuştur.
Doğu usulü kitaplar okutan (ki arapçası en sağlam olanlar tartışmasız doğu usulü okumuş olanlardır, bilenler bunu bilirler) medreseden mezundur, bu medresede belirlenmiş bütün kitapları okumuştur. Türkiye selefi cihadi ekol mensuplarının takribenhepsinin alim olduğunda ittifak ettiği bir şahıstan ilmi icaze belgesi almıştır.
Tercüme eden şahıs5 seneden beri müderrislik yapmaktadır, sadece arapça da değil, usulül fıkıh, akide, usulül hadis, ulumul kuran v.s alanlarda ve hassaten güncel konularda birçok kitap okumuş ve okutmuştur, hala da okutmaya devam etmektedir.Bütün hamdler Allah'a mahsustur, O'ndan affını dilerim.
Bu şahıs tercüme ettiğim yerleri "5-6 tane cümle" diye tabir ederek büyük bir adaletsizlik yapmıştır.Tercüme yazının yarısından fazlası şeyhin sözlerinin harfiyyen tercümesi olmayıp uzun dakikalar içerisinde söylediklerinin büyük bir titizlik gösterilerek, defalarca geriye dönüp dinlenilerek çıkarılan özetidir. Tekrar söylüyorum tercümelerde hata varsa koysun ortaya, müslümanların kafasını karıştırmasın lütfen!
Demiş ki:
"Şeyh aynı dersin 28. dakikasından başlayarak "karşılıklı iki tarafın mücadelesinde Erdoğan'ın bizim için daha efdal olduğunu", "Suriyedeki ve tüm dünyadaki muhacirlerin ona sığındığını", "Bir çok mustazafın Türkiye'de güvende yaşadığını" anlatıyor."
İyi de Ebu Katade'nin bunları söyleyip kabul ettiğini zaten herkes biliyor, zaten bunu herkes söylüyor, kabul ediyor, Allah için böyle basit sözleri tercüme edip yazıyı niye uzun bir hale sokayım?!
Zaten darbeyle ilgili önceden Ebu Katadenin bunları ifade eden iki sözünü tercüme etmiştim ve yayınlanmıştı. İşte tercüme ettiğim o sözler:
Birinci tercüme:
"Sahabenin Habeşistan’a hicret ettiği zamanlarda Necaşi’ye karşı bir inkılap girişimi meydana gelmiş ve muhacirler bu duruma üzülmüştü. Sonra Allah Necaşi’ye hasımlarına karşı galibiyet nasip etti ve muhacirler sevindi. Her bir salih kimse mücrimlerin rezil oluşuna sevinmiştir."
İkinci tercüme:
"Maksadımız tağutların zulmünden korunmak olduğu zaman Tayyipçilere kaçarız. Ama maksadımız dinimizi hâkim kılmak olduğunda ise bizi ancak cihad ve fedakârlık ehli temsil eder."
Şimdi bütün bunlar önceden aynı kaynaktan yayınlanmışken ne diye bi daha son derece basit, herkes tarafından bilinen yerleri bi daha tercüme edeyim!
Allahu Ekber! Bu ne büyük bir tahrif, ne büyük bir iftira, bakın bu şahıs şöyle demiş:
“Ebu Katade 36. dakikada, Erdoğan'ın aslında bizim menhecimizi sevdiğini, bunu kendisinin de bildiğini söylüyor.”
Bunu okuyunca dedim bi bakayım böyle bi şey demişmiydi şeyh, kendisini çok dikkatli dinlememe rağmen böyle bir şey hatırlamıyorum, olabilir belki kaçırmışımdır diye verdiği dakikadaki söylediklerine bi bakayım dedim, bi de ne göreyim, büyük, ama son derece büyük bir tercüme hatası yapmış!
Halbuki Şeyh orada (36:11'de) diyor ki:
“...Ve huve yehummuna filhakika, el-bahsu anhu”yani diyor ki:
“aslında bizi ilgilendiren bu (yani Erdoğan hakkında hüküm vermek), o'ndan bahsetmek.”
Bu şahıs ise şeyhin sözünü:
“Ve huve yuhibbuna fil hakika” yani: “Erdoğan aslında bizi seviyor!” diye anlamış (tabi hangi ruh ve psikoloji haliyle böyle anlamış bilmiyorum!), bu cümleden sonra gelen
“elbahsu anhu” ifadesini göz ardı etmiş ve bi de nereden çıkarttıysa
“bizim menhecimizi” ve
“bunu kendisinin de bildiğini” ifadelerini de cümlesinin arasına sokmuş!
Halbuki şeyh bundan sonra:
“ve ene akrau kesiran lima yukteb (ve ben yazılanları çokça okurum)”diyor ama herhalde burayı olsa gerek bu şahıs ise “
bunu kendisinin de bildiğini” diye anlamış.
Subhanallah! Eyvah! böyle biri birçok müslümanın girip okuduğu Islah haberde mütercimlik mi yapıyor!!! Bu şahıs mademmüslüman kitleye ulaşan yazılar, videolar tercüme ediyor, o halde ilk başta iyi bi arapça öğrensin ve bi de kendisinin de belirttiği gibi arapça okumak yetmez var olan ilmini daha da ilerletmesi gerek, ta ki yanlış tercümeler yapmasın.
Aksi halde lütfen bilip bilmeden konuşup da gündemi meşgul etmesin, müslümanların kafasını karıştırmasın, bizim de vaktimizi böyle şeylerle uğraştırmakla öldürmesin. O'nu Allah'tan korkmaya, şeytanın aldatmalarına kanmamak için takva elbisesini kuşanmaya davet ediyorum. Ehli olmadığı işlere girmesin. Ehli olmayanları, ihtiyaç duyulan işlere vermemeliyiz.
Velhamdu lillahi rabbil alemin.
İBRAHİM FIRAT