Es selamu aleykum kardeşlerim.
Malumunuz, başlıktaki sorunla ilgili olarak çoğumuz gibi ben de sorunlar yaşıyor, çözümler arıyor ve tanıdığım kardeşlerle aklıma takılan konuları istişare ediyorum. Gündemimizdeki 5G sorunu ile birlikte, "Acaba müslümanlar olarak mevcut bu sorunlarımızla 5G arasında bir bağ var mı?" diye düşünürken, danıştığım bir kardeş cevabı ile aciz tezlerimi gördüğünüz üzere çürüttü )
Kardeşimiz ismini paylaşmak istemedi ancak bana hitaben yazdığı bu güzel satırlar bir tek bana fayda vermesin, benzer sorunları olan herkese fayda versin diye isimsiz paylaşma izni aldım kendisinden. Ve sözü uzatmadan sorumu ve aldığım cevabı buraya aktarıyorum:
Soru:
Bir dönem ciddi anlamda internetten uzak durdun değil mi? Merak ettiğim bir şey var:
Manen elbette daha bereketli bir dönemdir, o ayrı. Zihin karışıklığı, konsantrasyon, sinir vs açılardan, fark hissettin mi?
Ben bu ara 5g denilen teknolojik deneylerle ilgili karma karışık bir gözlem süreci içindeyim de ona binaen aklıma gelen bir kuşkuyu çözmeye çalışıyorum. Ben normalde wifinin zararlarını ciddi şekilde hissedebiliyorum. Başkaları kaleme alır ama ben fiziken hissediyorum ve son zamanlarda bu ciddi oranda arttı. O kadar ki, ben wifi ile uğraşmasam da o hisler var. 2 kardeşe sordum onlarda da aynı hisler var. Şunun farkındayım ki herkes bu kadar hassas değil. Ama farkında olmaksızın, tüm herkes etkileniyor olabilir mi?
Şöyle ki benim şu an beynimin içinde bir ısı kaynağı var sanki, o kadar yoğun şu an. Bu kadar şiddetli değilken ise, aklıma koyduğum bir şeyi sık sık unutmam ve konsantre olamamam sonucu, tabiri caizse işten işe başı kesik tavuk gibi dolanma durumu oluyor. Bu 5g iddialarına kadar kendi yetersizliğim, vesveselerle başa çıkamama durumu olarak şahsi savaştım ve açıkça söyleyeyim resmen yenildim ama, şu an belki de çabalarını küçümsediğimiz her kardeş, farkında olmaksızın bu etki altında. Şüphem doğru ise, bunun bilincinde olmak hepimize fayda sağlayacaktır diye umut ediyorum. Çünkü duamız olur, önlemimiz olur vs. ne gerekiyorsa inşaAllah.
Cevap:
Ben teknolojinin bel kemiğinde çalışıyorum. Önümde 3 ekran var. Bilgisayar, telefon, kamera, notebook, pocket, gimbal vb kullandığım bütün teknolojik ürünler hemen hemen her gün yanımda. Hatta bugün yaklaşık 1 saat çekimim sürdü. Yarın öbür gün nasipse bazı canlı yayınlarını yapacağız. Çalıştığım yerin kurucu ekibinde olduğum için bilgi işlem işleri bana kaldı. Yani site, sosyal medya, afiş, logo, görseller, tanıtım kampanyaları, videolar vs bir sürü iş bana kaldı. İş yoğunluğumdan dolayı 6 ay gecem gündüzüm bilgisayarımın başında geçti. Ama hamd olsun ne bir konsantreden yana, ne üretkenlikten yana, ne düzenden yana, hiçbir sıkıntı yaşamadım. Tam bir yıldır bu yoğunluğum devam ediyor ve hemen hemen 5-10 firmanın görsellerini yapıyorum. Velhasıl wifinin, teknolojinin içindeyim. İnternetin içinde yaşıyorum. Buna dair şikayetlerim yok. Ölümcül frekanslar yaydığını, kansere neden olabilecek bir tehlikenin olabileceğini düşünürüm, araştırırım. Bunlar farklı şeyler. Bunları bilinçli olmak için yaparım. Saplantı haline gelmesine müsaade etmem. Bahsettiğin durumları ben yaşamadım. Belki de bunu düşünmeye ciddi manada zamanımın olmamasındandır.
Bilemiyorum. Sadece Allah'a hamd ediyorum ki son üç yıldır; ne olursa olsun bu uğurda bana biçilen rol neyse sadece onunla ilgileniyorum. Bu tarz bir mesele ciddi ve önemli bir mesele ama bu konuda uzmanlık alanım yok. Bu yüzden bu işi uzmanlarına bırakıyorum. Bu tarz konuşmalara bu yüzden katılmıyorum. Korona, 5g, şu, bu vs vs. Çok araştırsam bir şeyler karalayabilecek bir konuma gelirim. Ama karalamamın, yorum yazmamın bir uzman gibi fayda vereceğine inanmıyorum.
Velhasıl; bazen kişi kendisini bir boşlukta buluyor. Ne yapsa bir sonuca varamayacağına inanıyor. Sonra sebebini bazen uçan kuştan buluyor. Bunun nedeni psikolojiktir. Çünkü kişinin bir şeye güç yetirememesi kişiyi küçük düşüreceğinden kendine/nefsine "bak kuş uçuyordu o yüzden dikkatim dağıldı" der. Her ne kadar doğruluk payı olsa da ben bu tarz meseleleri böyle görüyorum. Müslüman bir kişi her koşulda çalışkandır. Allah azze ve celle ihvanul müslimin'in üyelerini zindana düşürdüğünde zalimler onlara "bittiler, daha da doğrulamazlar" dedi. Onlar ise yemek sırasında Allah azze ve celle'nin kitabını ezberlediler. Cemaatin bütün prensiplerini orada çizdiler. Düzeni oradan sağladılar. Emirlerinin tek sözünü yere düşürmediler. İzinsiz bir tane lokma yemediler. Sonra Allah onlara başarıyı nasip etti. Buradaki başarı onların tüm dünyada rol model olmaları değil, ya da Mısır’ı fikirleriyle ele geçirmeleri değil. Nedir biliyor musunuz? Seyyid Kutub gibi bir insanın İslam'la şereflenmesine vesile olmak. Budur. Misyonumuz da vizyonumuz da budur. Yani gayrettir, çalışmaktır, koşmaktır. Başarı mı? Başarı bizim işimiz değil. O Allah'ın vaadidir. Vallahi verecektir. Bizlere olmasa da çocuklarımıza, onlara da olmazsa onların çocuklarına nasip edecektir.
Bu yüzden; başarmak, İslam devleti kurmak bizim ilk misyonumuz değildir. İlk misyonumuz çalışmaktır; her koşulda, her şartta, her psikolojide sadece Allah ve dini için ölünceye dek çalışmaktır.
Rabbim bizi bu kullarından eylesin.
Sakın sizi eleştirdiğim aklınıza dahi gelmesin. Ben sana kardeşiniz olarak nasihat ettim. "Bunları bilin, okuyun, araştırın ama bundan daha çok kendi gücünüzle, elinizden gelen işle çalışın" dedim. Umarım bundan dolayı bu kardeşinizi mazur görür, kınamazsınız. Rabbim size, ailenize, zürriyetinize ve akrabalarınıza İslam için yorulmadan koşmayı, çalışmayı ve bu uğurda canını verenlerden olmayı nasip etsin.
Malumunuz, başlıktaki sorunla ilgili olarak çoğumuz gibi ben de sorunlar yaşıyor, çözümler arıyor ve tanıdığım kardeşlerle aklıma takılan konuları istişare ediyorum. Gündemimizdeki 5G sorunu ile birlikte, "Acaba müslümanlar olarak mevcut bu sorunlarımızla 5G arasında bir bağ var mı?" diye düşünürken, danıştığım bir kardeş cevabı ile aciz tezlerimi gördüğünüz üzere çürüttü )
Kardeşimiz ismini paylaşmak istemedi ancak bana hitaben yazdığı bu güzel satırlar bir tek bana fayda vermesin, benzer sorunları olan herkese fayda versin diye isimsiz paylaşma izni aldım kendisinden. Ve sözü uzatmadan sorumu ve aldığım cevabı buraya aktarıyorum:
Soru:
Bir dönem ciddi anlamda internetten uzak durdun değil mi? Merak ettiğim bir şey var:
Manen elbette daha bereketli bir dönemdir, o ayrı. Zihin karışıklığı, konsantrasyon, sinir vs açılardan, fark hissettin mi?
Ben bu ara 5g denilen teknolojik deneylerle ilgili karma karışık bir gözlem süreci içindeyim de ona binaen aklıma gelen bir kuşkuyu çözmeye çalışıyorum. Ben normalde wifinin zararlarını ciddi şekilde hissedebiliyorum. Başkaları kaleme alır ama ben fiziken hissediyorum ve son zamanlarda bu ciddi oranda arttı. O kadar ki, ben wifi ile uğraşmasam da o hisler var. 2 kardeşe sordum onlarda da aynı hisler var. Şunun farkındayım ki herkes bu kadar hassas değil. Ama farkında olmaksızın, tüm herkes etkileniyor olabilir mi?
Şöyle ki benim şu an beynimin içinde bir ısı kaynağı var sanki, o kadar yoğun şu an. Bu kadar şiddetli değilken ise, aklıma koyduğum bir şeyi sık sık unutmam ve konsantre olamamam sonucu, tabiri caizse işten işe başı kesik tavuk gibi dolanma durumu oluyor. Bu 5g iddialarına kadar kendi yetersizliğim, vesveselerle başa çıkamama durumu olarak şahsi savaştım ve açıkça söyleyeyim resmen yenildim ama, şu an belki de çabalarını küçümsediğimiz her kardeş, farkında olmaksızın bu etki altında. Şüphem doğru ise, bunun bilincinde olmak hepimize fayda sağlayacaktır diye umut ediyorum. Çünkü duamız olur, önlemimiz olur vs. ne gerekiyorsa inşaAllah.
Cevap:
Ben teknolojinin bel kemiğinde çalışıyorum. Önümde 3 ekran var. Bilgisayar, telefon, kamera, notebook, pocket, gimbal vb kullandığım bütün teknolojik ürünler hemen hemen her gün yanımda. Hatta bugün yaklaşık 1 saat çekimim sürdü. Yarın öbür gün nasipse bazı canlı yayınlarını yapacağız. Çalıştığım yerin kurucu ekibinde olduğum için bilgi işlem işleri bana kaldı. Yani site, sosyal medya, afiş, logo, görseller, tanıtım kampanyaları, videolar vs bir sürü iş bana kaldı. İş yoğunluğumdan dolayı 6 ay gecem gündüzüm bilgisayarımın başında geçti. Ama hamd olsun ne bir konsantreden yana, ne üretkenlikten yana, ne düzenden yana, hiçbir sıkıntı yaşamadım. Tam bir yıldır bu yoğunluğum devam ediyor ve hemen hemen 5-10 firmanın görsellerini yapıyorum. Velhasıl wifinin, teknolojinin içindeyim. İnternetin içinde yaşıyorum. Buna dair şikayetlerim yok. Ölümcül frekanslar yaydığını, kansere neden olabilecek bir tehlikenin olabileceğini düşünürüm, araştırırım. Bunlar farklı şeyler. Bunları bilinçli olmak için yaparım. Saplantı haline gelmesine müsaade etmem. Bahsettiğin durumları ben yaşamadım. Belki de bunu düşünmeye ciddi manada zamanımın olmamasındandır.
Bilemiyorum. Sadece Allah'a hamd ediyorum ki son üç yıldır; ne olursa olsun bu uğurda bana biçilen rol neyse sadece onunla ilgileniyorum. Bu tarz bir mesele ciddi ve önemli bir mesele ama bu konuda uzmanlık alanım yok. Bu yüzden bu işi uzmanlarına bırakıyorum. Bu tarz konuşmalara bu yüzden katılmıyorum. Korona, 5g, şu, bu vs vs. Çok araştırsam bir şeyler karalayabilecek bir konuma gelirim. Ama karalamamın, yorum yazmamın bir uzman gibi fayda vereceğine inanmıyorum.
Velhasıl; bazen kişi kendisini bir boşlukta buluyor. Ne yapsa bir sonuca varamayacağına inanıyor. Sonra sebebini bazen uçan kuştan buluyor. Bunun nedeni psikolojiktir. Çünkü kişinin bir şeye güç yetirememesi kişiyi küçük düşüreceğinden kendine/nefsine "bak kuş uçuyordu o yüzden dikkatim dağıldı" der. Her ne kadar doğruluk payı olsa da ben bu tarz meseleleri böyle görüyorum. Müslüman bir kişi her koşulda çalışkandır. Allah azze ve celle ihvanul müslimin'in üyelerini zindana düşürdüğünde zalimler onlara "bittiler, daha da doğrulamazlar" dedi. Onlar ise yemek sırasında Allah azze ve celle'nin kitabını ezberlediler. Cemaatin bütün prensiplerini orada çizdiler. Düzeni oradan sağladılar. Emirlerinin tek sözünü yere düşürmediler. İzinsiz bir tane lokma yemediler. Sonra Allah onlara başarıyı nasip etti. Buradaki başarı onların tüm dünyada rol model olmaları değil, ya da Mısır’ı fikirleriyle ele geçirmeleri değil. Nedir biliyor musunuz? Seyyid Kutub gibi bir insanın İslam'la şereflenmesine vesile olmak. Budur. Misyonumuz da vizyonumuz da budur. Yani gayrettir, çalışmaktır, koşmaktır. Başarı mı? Başarı bizim işimiz değil. O Allah'ın vaadidir. Vallahi verecektir. Bizlere olmasa da çocuklarımıza, onlara da olmazsa onların çocuklarına nasip edecektir.
Bu yüzden; başarmak, İslam devleti kurmak bizim ilk misyonumuz değildir. İlk misyonumuz çalışmaktır; her koşulda, her şartta, her psikolojide sadece Allah ve dini için ölünceye dek çalışmaktır.
Rabbim bizi bu kullarından eylesin.
Sakın sizi eleştirdiğim aklınıza dahi gelmesin. Ben sana kardeşiniz olarak nasihat ettim. "Bunları bilin, okuyun, araştırın ama bundan daha çok kendi gücünüzle, elinizden gelen işle çalışın" dedim. Umarım bundan dolayı bu kardeşinizi mazur görür, kınamazsınız. Rabbim size, ailenize, zürriyetinize ve akrabalarınıza İslam için yorulmadan koşmayı, çalışmayı ve bu uğurda canını verenlerden olmayı nasip etsin.