Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Aile ve Akrabalarıma Nasıl Davet Yapmalıyım?

E Çevrimdışı

et-Türki

Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleykum kardeşler:
Bir ay civarı bir süre annemle beraber yakın akrabalarımda kalacağım(Dedem, nenem ve dayım). Daha evvel bütün aileme bir kaç sefer davet yapmıştım ama zaman ve imkanım olmadığından "Uçlarda" ilan edilmekten başka bir verim alamamıştım. Normalde zaten devamlı olarak davet çalışmalarına katılıyorum velakin bir/birkaç kişiye uzun müddetli davet ilk defa yapacağım bir şey.
Davetin muhatabları muhafazakar -her ne kadar inkar etselerde- birazda Milliyetçi insanlar. Devlete tapınma ve devlet faşizmi kalblerine işlemiş hepsinin. Daha evvelki girişimlerimden kısaca gözlemlerim şunlar: Nass fazla bir etki yaratmıyor. "Bunca senedir, bu kadar hoca bunları bilmiyormu" noktası aşılamıyor zira ama Ulema'nın kavillerini aktardığım zaman işe yarıyor Seyyid Kutub'dan bazı şeyler okumuştum etki etmişti çünkü.
Bunlara davet yaparken nereden başlamalı ve naıl bir yol izlemeliyim? Birde Seyyid Kutub, Said Havva vb İhvan çizgisindeki âlimler, Mezheb İmamları ve Osmanlı uleması başta olmak üzere eski dönem âlimlerinin bu meseleler ile alaklı kavillerini aktarırsanız çok makbule geçer. Ben biraz araştırdım ama ilim ve imkanım çok kısıtlı maaleseft.
 
Ebu_musab Çevrimdışı

Ebu_musab

Üye
İslam-TR Üyesi
Aleykum selam ve rahmetullah , öncelikle tevhid akidesinin kalbe yerleşebilmesi için insanların bugüne kadar hep sığ anlamları ile hatta yanlış anlamları ile bildikleri terimlerin , Allah azze ve cellenin kitabında hangi manalar içerisinde kullanıldığını göstermek ve bu terimlere olan yanlış bakışını kırmak gerekir bu terimler nelerdir ; İlah, din , ibadet , Rab

mevdudi kuranda dört terim kitabından destek alabilirsin , ben bu şekilde daha fazla kişiye ulaştım ve bana hep, ben ibatin bu demek olduğunu bilmiyordum ,din in bu anlamageldiğini bilmiyordum tarzı söylemlerde bulundular insanlar Kur' ani terimleri malesef bilmiyorlar
 
Abdullahyuşa Çevrimdışı

Abdullahyuşa

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et! Onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz ki Rabbin, yolundan sapanları da hidayet ehli olanları da en iyi bilendir.

>İslami davetin özellikleri için bk. 12/Yûsuf, 108.
(16/Nahl, 125)


De ki: “İşte bu, benim (biricik) yolumdur. Ben ve bana tabi olanlar (neye, niçin ve nasıl olacağını bilerek, programlı ve düzen içinde) basiret üzere Allah’a davet ediyorum/ediyoruz. Allah’ı tenzih ederim. Ben müşriklerden değilim.”

>Ayet, nebevi metoda uygun davetin ana esaslarını ortaya koymuştur:
a. Davet yalnızca Allah’adır.
b. Sadece resûller değil, onlara tabi olanlar da davetle yükümlüdür.
c. Davet rastgele, amaçsız ve programsız olmayıp basiret üzere yapılan bir eylemdir.
d. Davetin neticesinde, Allah’ın (cc) tüm eksiklerden münezzeh olduğu, müminlerin Allah’a (cc) şirk koşmadıkları ve müşrik toplumdan berî olduklarının ortaya çıkması gerekir. Bu özelliklere sahip olmayan hiçbir davet Nebevi değildir.
(12/Yûsuf, 108)

Kur'an-ı Kerim'deki peygamberlerin kıssalarına bakıp, Peygamberlerin davet metodları baz alınırsa Allah'ın (ac) yardımıyla amacına ulaşırsın inşaAllah. (ibrahim as, Musa as, Yusuf as, Nuh as, Muhammed sav, gibi)
 
عبد الرحمن Çevrimdışı

عبد الرحمن

قُل آمَنتُ بِاللهِ ثُمَّ استَقِم
İslam-TR Üyesi
Aleykum selam ve rahmetullah

Davetin muhatabları muhafazakar -her ne kadar inkar etselerde- birazda Milliyetçi insanlar. Devlete tapınma ve devlet faşizmi kalblerine işlemiş hepsinin.

Ulusalcı milliyetçilik mi yani? Bunu biraz açman lazım akhi. Mesela Suriyelilere el gözüyle bakmak anlıyorum. Muhafazakardan kastın İslamcı-partici mi?

Devletçiliğe karşı bence en uygunu darülislam-darulharb kavramından başlamak, ardından şeriatın uygulanmasına geçilebilir.
 
E Çevrimdışı

et-Türki

Üye
İslam-TR Üyesi
Aleykum selam ve rahmetullah



Ulusalcı milliyetçilik mi yani? Bunu biraz açman lazım akhi. Mesela Suriyelilere el gözüyle bakmak anlıyorum. Muhafazakardan kastın İslamcı-partici mi?

Devletçiliğe karşı bence en uygunu darülislam-darulharb kavramından başlamak, ardından şeriatın uygulanmasına geçilebilir.

Suriye'liler konusunda mutabık değiller :) Ulusalcı sayılmazlar, İslam'a karşı bir hürmetleri var.
 
عبد الرحمن Çevrimdışı

عبد الرحمن

قُل آمَنتُ بِاللهِ ثُمَّ استَقِم
İslam-TR Üyesi
Suriye'liler konusunda mutabık değiller :) Ulusalcı sayılmazlar, İslam'a karşı bir hürmetleri var.

Anlıyorum. Devletin Suriyelileri desteklemelerine karşı olanlar çoğunluka ulusalcı sayılır kabullenmeselerde, çünkü Türk milletinin vatandaş olarak daha çok hak sahibi olduğuna inanırlar. Irki milliyetçiler/Turancılar ise aynısını söylerler ama Türkiye vatandaşı olmayan Türki kavimlere (Uygurlar vs.) yardımı destklerler. Tabi İslam kardeşliğinin olmadığı yerde fikri seviyede savunulmasa da ulusalcılı düşünce veya en azından (yine vatandaşlık ve ırk/dil üzerinden yürüyen) bir yabancı korkusu yer tutar hep. Bunun önüne geçmek için İslam kardeşliği, Müslümanın hakları, velayet ve kavmiyetçlik (asabiyet) ile ilgili hadisler anlatılabilir.

Türkiye'nin darülharb olduğu konusunda son Osmanlı şeyhülislamlarından Tokatlı Mustafa Sabri Efendi'nin şu ifadelerini gösterebilirsin:
Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi "Kitabû'l İlm ve'l Akl ve'l Makûl" isimli eserinin mukaddimesinde: "Kanun bakımından dünya ikiye ayrılır: Darû'l İslâm ve Darû'l Harb!.. Darû'l İslâm'da; İslâm fıkhı hayata hakimdir, bütün işler Allahû Teâla (cc)'nın indirdiği hükümlere göre tanzim edilir. Orada mü'minler emniyet içerisindedirler ve hâkim durumdadırlar. Darû'l Harb'te ise; İslâm ahkâmı açıktan red olunur ve müslümanlar güvenliklerini yitirirler. Türkiye'de kurulan Demokratik-Laik Cumhuriyet; medeni kanunu kabul etmek sûretiyle, İslâm fıkhını yürürlükten kaldırmış ve diğer hususlarda da Avrupa'dan getirilen kanunlarla hükmetmeye başlamıştır. Bu sebeble ikinci kısma (Darû'l Harbe) dahil olmuştur" hükmünü zikreder. Yine "Mevkıfû'l Beşer" isimli eserinde: "Müslümanların inkirazını şiddetlendiren ve onların yakalandıkları hastalıkların en sonuncusu, batıyı taklid hastalığı!.. Şiddet ve hasarda frengi hastalığı bile buna denk olamaz. İşin garip tarafı, bu hastalık tedavi etmek isteyenlere de farkına varmadan bulaştı. Mısır'daki ûlemâ bu hastalığı zararsız görüyorlar. Şurası muhakkak ki. Arap âleminde kavmiyetçilik şuuru hızla terakki eylemekte!.. Ve ben derim ki; bu kavmiyet şuuru, İslâmi şuura gâlib gelecektir. Mısırlı ûlemâ ve müelliflere; müslüman Türkiye'nin uğradığı felâketler, İslâm'dan silâhla uzaklaştırma operasyonları ve uğradıkları musibetler hiç tesir etmedi , halâ da tesir etmiyor" (Yusuf Kerimoğlu, Emanet ve Ehliyet, md. 738)

Böyle olunca da devletin herhangi bir meşruiyeti kalmaz ve Müslümanlar şeriatın tatbik edildiği bir darülislamı oluşturmak için çalışmaları gerekir. İnkilap sonrası hükumetler 1946'dan sonra tavırlarını yumuşatsalar da, hem hukuki olarak herhangi bir şey değişmemiştir hem de devlet erkanı laik-ulusalcı düşünce yapısını ayakta tutmaya devam etmektedir.

Ayrıca devletin lideri meşru bir İmam sayılmadığı için, Müslümanlar kendi aralarında bir imam seçerek ona biat etmeliler. Bu konuda da cemaat ve biat ile ilgili hadisler zikredilebilir, ki bunlar işin azametini gösterecektir.
 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt