ibn abdilberr ben senin arapça bildiğini zannederdim. Arapçadaki deyime verdiğin tepki açıkçası çok komik. Ne olduğunu anlamadan balıklama atlamışsın be kardeşim. Google translate güvenme kardeşim. Bana tavsiye ettiğin hadiside okudum orada belirli lakap ve kelimeleri söylemeye cevaz verilmektedir. Yani ne benim aktardığım deyimle alakalı nede bana bir nasihat içeriyor. Hadiste bir cevazdan yani bir mübahtan bahsediliyor
Hamdolsun biz bildiğimizde konuşup, bilmediğimizde susuyoruz. Ama sen pek yazdığımı anlamamışa benziyorsun. Verdiğin deyimde adama ahmak demişsin, bende sana bunu söylemenin caiz olmadığını belirtmek istedim. Arapçayı hangimiz bilmiyoruz, ortada. Aslında arapçadan ziyade anlama desek daha doğru olur.
İbn abdilberr sen yazılarının çoğunda olduğu gibi bu yazındada Selef Ulemasını kendine usve-i hasene (güzel örnek) edindin. Bende derim ki bi bak bakalım Ashabı Kiram döneminde tekfir edilenlerin sonu nasıl oldu. Ben burda tekfir etmenin ciddiyetine ve ne kadar tehlikeli olduğuna temas etmek istiyorum ama siz 'silahınızı' kullanmaya hiç düşünmeden devam ediyorum. İşin ehline bırakılmalı tekfir oda ulemadır. Ve tekfirin sihhatide ancak şeriat altında yapıldığı zaman sağlam olur. Biz ise üzerinde çoğu müslümanın (namaz kılan, oruç tutan, samimi dindar olan ve ilim sahibi olan ve olmayan) ittifak ettiği kişilere kafir deriz. Diğeri bizi aşar ve aşırıya kaçmamızı sağlar.
Şunuda söylemeden geçmek istemiyorum. Bu forumda onu bunu rahatlıkla tekfir edenleri görüyoruz. Rahat tekfir etmeye getirdikleri delil ise yok efendim bak şu sahabide ve alimler yapıyordu. O sahabi yaparken engellenmiyormuydu? Hakiki alim kuru kuruya tekfir etmez peşinden 'katli vacib' fetvasını verir. Sizde böyle yaparsanız buyrun başım üstüne (tekfir ettiğiniz kişiler için katli vacib fetvasını verin). Ama yapmıyorsanız veya yapamıyorsanız susmanız sizin hayrınıza.
Cehaletini yine ortaya koydun. Tekfirin iki kısmı vardır.
Birincisi, Avamın, alimin, cahilin, bilgilinin üzerine vacip olan tekfir
İkincisi, ancak alimlerin konuşabileceği ihtilaflı olan küfürler.
Birincisine örnek zarureti diniyyedir. İster avam ister alim olsun, herkes zarureti diniyyeden birini inkar edenin kafir olacağını bilir ve sahibini tekfir eder. Bunu bilmeyen kişi zaten tevhid ilmini bilmediğinden dinden çıkmıştır.
Yani namaz kılanların zarureti diniyyeden birşeyi inkar edeni tekfir etmedi diye o kişinin tekfirinden uzak kalınmaz. Çünkü kim zarureti diniyyeden birşey inkar edenin tekfiri icmaidir.
Teşri yapmanın küfür olduğuda icma ile sabit olduğundan (yani zarureti diniyye olduğundan), teşri yapanı tekfir etmek velev avam velev alim olsun herkese vaciptir. Tıpkı Hristiyan, Yahudilerin tekfiri gibi.
İkincisine örnek ise, Nevevi'nin belirttiği gibi "Allah görür ama görmesiz" diyen bidatçıların tekfiridir. Bunu ancak ulema konuşabilir. Biz bundan bahsetmiyoruz. Böyle konularda mukallidi olduğumuz şeyhin sözüyle amel ederiz.
Ancak sen cehaletinle tekfirin bile bablarını bilmeden, SELEFİN AMELLERİNİ İNKAR EDEREK VE ONLARI SAHABE İLE ÇELİŞKİLİ GİBİ GÖSTEREREK fahiş hataya saptın.
Acurri öyle kaydetmiş olabilir ama Rasulullah sav şöyle buyurmuştur: “kim dininden dönerse, onu öldürün” (Buhari , Cihad , 148)
Tekfirin şer'i boyutu olmasaydı Allah rasulu dinden döneni öldürmeyi emredermiydi? Kafanıza göre yorumlayın sallayın bakalım.
Tebrik ederim seni, tekfir meselesine hüküm deyip hükümler ayrı hadler ayrı ayrımını yapıp konudan yırtacağını mı zanettin? Üstelik bir de mantığını delil getiriyorsun. Yok efendim kadıya gitmeden küfreden kafir olurmuşta bu kadarını söylemeye bizimde aklımız yeter herhalde.
Ben birşeyi yırtsaydım, senin gibi bodoslama şekilde hadisin şerhine bakmadan böyle cahilce konuşurdum. Acurri, Ebu Bekir Ayyaş ve benzerleri de yırtmış olmalı ki, bunlar kimlermiş öğrenirsen iyi olur. Yoksa başka meclislerde insanlar seni rezil eder. Burada üstüne gelmiyorum.
Ümmet icma etmiş tekfir ile haddin farkına, sen ise mantık diyorsun. Karafi'nin usulunu oku.
Nafasiul Usl kitabında diyor ki : "İcma ile bilinir ki tekfir ile hadd ayrıdır. Hadd ancak şerî ıspatla uygulanır. Tekfir ise bundan ayrıdır (yani bağımsızdır)"
Heralde bu yeterli cevaptır yırtmaya.
Ayrıca kimse tekfirin şer'i boyutu olmadığını söylemedi. Sen lafları nasıl anlıyorsun? Tekfir zaten şer'i bir hükümdür. Tekfirin katli oluşturması ancak kadının yanında sabit olması ile olur.
Az aşağıda örneklerle ehli sünnete nasıl muhalefet ettiğini ve saçmaladığını selefin amelleri ile göstereceğim.
Yaptığın kıyas yine tutarsız. Çünkü bir kişiye zani (zina ettin) demek için dört şahit gerekir. Eğer yoksa iftira suçundan ceza yersin. Kişiyi tekfir ederkende şeriat Uleması durumu değerlendirir şartlara bakılır ve karar hükme bağlanır. BU KONUDA KAFİR OLMADIĞINA KARAR VERİLİRSE BU KÜFRÜNÜ GEREKTİRECEK YETERLİ DELİL BULUNMADIĞINDANDIR. O KİŞİ ALLAH KATINDA VEYA GERÇEKTENDE KAFİR OLABİLİR TIPKI BERAAT EDEN ZANİNİN (ZİNA EDEN KİŞİNİN) OLACAĞI GİBİ FAKAT BİZE ŞERİATA GÖRE VERİLMİŞ KARARDAN SONRA SÖZ DÜŞMEZ VEYA MUHALEFET EDEMEYİZ. YAPARSAK İFTİRA CEZASINI YERİZ. İslam hukuku bu şekilde tatbik edilir ve yaşanır senin verdiğin fasit örneklere göre değil. Hem halk demez mi sana neoluyor be cahil şeriat mahkemeleri adamın küfrünü gerektirecek delil bulamadıda sen mi buldun? Çok dikkatli oku: KİŞİLER HAKKINDA VERİLEN HÜKÜMLERDE ŞERİATA VE ULEMANIN İCMASINA BAKILIR.
Hala yazılarımı anlamadığın ortada. İslam ulemasına göre birinin tekfiri, kılıcı alıp o kişinin kafasını kesmenin peşine düşmeyi gerektirmez. Sen ise önceki yazılarında saçma sözlerinle bunu iddia ettin.
Ayrıca islam devletinde biri şahit yetersizliğinden küfrü olduğu halde kafir hükmü yemesede, bireyler onu tekfir edebilir. Sen ise cahilce ona kafir diyemeyiz diyorsun. Yani ALLAH'a küfreden bir adamı tekfir etmen için kadının hükmünü bekliyorsan sen bu dini anlamamışsındır. Çünkü kendin ile çeliştin yukarıda namaz kılanların tekfir ettiğini tekfir ederiz dedin, şimdi ise kadı tekfir edene kadar susulur diyorsun.
Sana göre sokakta bağırarak Allah'a küfreden birini tekfir eden sapık ve cahil biri. Çünkü işi kadıya kaldırmamış ve şahitleri toplamamıştır.
Ve yine normal halk, bir kadı birine kafir diyene kadar sana göre kafir diyemez kimseye. Ama yukarıda halk birine kafir derse bizde deriz diyorsun. Sana göre kadı demeden kimseye kafir demeyecek halka nasıl uyacaksın?
Bu arada halk ne zamandan beri haddi uygulamak için hüküm verir oldu?
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Bu ne kadar saçmaladığını anlaman için yeterlidir heralde?
'Zina haramdır' bir hüküm fakat 'bir kişiye' zani demekte bir hüküm. Birincisine delil Kuran ve sünnettir. İkincisine delil 4 şahittir. Tekfir bir hüküm, bir kişiyi tekfir etmekte hüküm. Birincisine delil Kurandır ve sünnettir: Kurandan bir ayet inkar etmek küfürdür mesela. İkincisine delil "şeriat" Ulemasının icması. Sen hükmü hadden ayırırken bu inceleği görmedin herhalde.
Bende sana diyorum ki, zarureti diniyyeden birini inkar eden (örneğin namaz yoktur diyen biri) kadı tarafından yetersiz şahit yüzünden haddi uygulanmasa, bu adama sen MÜSLÜMAN mı diyeceksin?
Cidden verdiğin örnekte yazdıklarımı anlamadığın ortada.
Evet diyeceksin, küfür sözü söylediğini bile bile namazı inkar etmesine rağmen Müslüman diyeceksin. Çünkü sözlerin bunu gerektiriyor.
Ara sonuç: neyin küfür neyin şirk olduğunu herkes (ilim sahibi olduğu zaman) anlayabilir söyleyebilir FAKAT şahısları küfürle itham etmek için şeriat ulemasının icmasına gerek var. Küfrü veya şirki çok açık ve sıradan akl-i selim (samimi yani fasık veya günahkar değil) bir müslümanın (ilim sahibi olan veya olmayan kişinin) kafir dediği kimselere bizde kafir diyebiliriz. Diğeri bizi AŞAR HADDİMİZİ BİLELİM.
Yine bir çelişki. Şahısları küfür ile itham için şeriat ulemasının icması lazım diyorsun. Az yukarıda kadının kafir demesi lazım diyordun.
Heralde kadı ile alimin arasında ki farkı bilmiyorsun.
Kadı ile alimler yani ulema farklı şeydir. Kadı haddleri uygulamak için hüküm verir. Alimler ise hadd uygulamaz. Yani alimlerin tekfir etmesi senin için birşey ifade etmemeli, çünkü onların tekfir ettikleri kişilerin hepsi İSLAM KADISI TARAFINDAN HADDİ UYGULANARAK ÖLDÜRÜLMÜŞ, KAFİR HÜKMÜ VERİLMİŞ KİŞİLER MİDİR?
Mesela, Ahmed bin Hanbel, Bişr el Merisi'yi tekfir etmişti, peki Bişr'in kafirliği kadılarca sabit oldu mu? Hayır. Demek ki Ahmed'de had ile tekfirin ayrımını anlamamış.
Şafiî Hafs'ı tekfir etmişti, ancak Hafs'ın kafirliği kadılarca ispat edilmemişti. Şafiî 'de gerçekten islamı hukuku anlamamış demek ki.
Mesela İmam Ahmed b. Hanbel'e bir adamın “Kuran'ın lafızları mahlûktur. Kim Kuran'ın lafızları mahlûktur demezse kâfirdir” sözünü duyunca “Bilakis o kendisi kâfirdir. Allah onu kahretsin” demiştir. Demek ki Ahmed cidden konuyu anlamamak için ısrar etmiş.
Şeyh Ebu Bekir Ahmed b. İshak b. Eyyub bir adamla tartışır. Şeyh “Bize şu rivayet etti ki” diye hadis okumaya başlayınca adam “Bırak ‘şu bize rivayet etti’ demeyi! Nereye kadar bunu diyeceksin” deyince İmam o adama “Kalk ey kâfir! Bundan sonra ebediyen senin benim evime girmen helal değildir” demiştir.
Gerçekten Şeyh büyük hata etmiş anlamamış tekfir ile had için meseleyi kadıya kaldırmayı?
İbn Teymiyye, Fahrurrazi'yi tekfir etmişti, ama heralde oda bayağı cahil olacak ki kadı ona kafir demeden kafir demiş.
Kişiyi tekfir ederkende şeriat Uleması durumu değerlendirir şartlara bakılır ve karar hükme bağlanır. BU KONUDA KAFİR OLMADIĞINA KARAR VERİLİRSE BU KÜFRÜNÜ GEREKTİRECEK YETERLİ DELİL BULUNMADIĞINDANDIR. O KİŞİ ALLAH KATINDA VEYA GERÇEKTENDE KAFİR OLABİLİR TIPKI BERAAT EDEN ZANİNİN (ZİNA EDEN KİŞİNİN) OLACAĞI GİBİ FAKAT BİZE ŞERİATA GÖRE VERİLMİŞ KARARDAN SONRA SÖZ DÜŞMEZ VEYA MUHALEFET EDEMEYİZ. YAPARSAK İFTİRA CEZASINI YERİZ. İslam hukuku bu şekilde tatbik edilir ve yaşanır senin verdiğin fasit örneklere göre değil. Hem halk demez mi sana neoluyor be cahil şeriat mahkemeleri adamın küfrünü gerektirecek delil bulamadıda sen mi buldun?
Sözünde burada işte, demek ki Kadı olmayan alimler bu işi anlayamamış cahilce tekfir etmiş, sen anlamışsın. Tebrik ediyorum.
Hükme bağlanmadan tekfir eden Şafiî, Ahmed ve benzeri bütün alimler cidden kadı hüküm vermeden kafir denilmeyeceğini anlamamışlar, sen anlamışsın. Bravo.
Bu arada HADLERİ KADI uygular, İslam uleması değil, bunu da bil. Yukarıda ki sözün doğrultusunda ulemanın tekfir etmeside birşey ifade etmiyor. Çünkü onlar kadı değil.
Dilerim boş ve saçma sözlerini, ehli sünnete muhalifini anlamışsındır. Buyur bize söyleyeceklerini çok az örnekle verdiğim KADI olmayan, yani HAD kararı vermeye yetkisi olmayan, bu yetkisi olmadanda insanları tekfir eden ALİMLERİMİZE söyle.