Yeterli olmaz tabi yarım yamalak ve harfleri eksik hadis aktarıyorsun. Hadisin türkçeye tercümesi şöyle 1977- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Mümin kişi onu bunu çekiştirip kötüleyen, ona buna lanet eden, sözü ve davranışı bozuk ve ağzı bozuk kimse değildir. (Buhârî, Edeb: 38) Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Yine Abdullah’tan bunun dışında da hadis rivâyet edilmiştir. (Tirmizi, Birr)
Burada birine ahmak demeyi bu hadis kapsamında ele alıyorsun. Bu ne biçim ilim böyle buna ilimle dalga geçmek denir. Ahmak demeyi bir Şarihin sözüne dayandırıyorsun bunun nerese delil? Sen bana şu şarihin ismini ve eserini arapça harflerle bi yaz bakalım ben araştırıyım gerçekten öyle mi.
Kusura bakma, ben hadisi google'dan aratıp bulmadım, kendim klavyeden yazdığım için nun harflerini yazmamışım, ve fonttan dolayı ye harfinin noktaları çıkmamış. Copy-paste yapmadığım için kusura bakma. Hadiside İbn Mace'nin lafzından naklettim.
Ayrıca arapça bildiğini iddia ediyorsun, ancak hadisin tercümesini bile copy-paste yapıyorsun. Hadiste edilgenlik değil fiil var.
Ayrıca kafadanda laf eklemiş çeviren, senden cahilliğinden ötürü atlayıp konuşmuşsun.
Çevireyim sana. Rasulullah s.a.v. diyor ki : " ليس المؤ من بالطعان " = Mümin hakaretçi olamaz
" ولا اللعان" = ve lanet edici *olamaz*
" ولا الفاحش البذئ" = ve kötü *konuşan* ağzı bozuk *olamaz*
Nesnenin başta olmasından başlayarak cümleyi oku. Diğer ziyadeler çevirenin ziyadesi.
Ayrıca diğer sözlerine gelince cevap vermeye bile gerek yok. Ben sana hakaret etmenin caiz olmadığını anlatıyorum, ahmak demekle lanetin zinanın ne alakası var diyorsun. Cidden rol mü yapıyorsun? Benim sözlerimi anlamıyor musun? Ben ne diyorum, sen ne diyorsun?
Ayrıca arapça biliyorsan İbn Batta yazmak zor olmamalı heralde değil mi? Bizim gibi translateden okuma, kendin bulursun değil mi?
al bakalım buda yazarin ismi : أبو الحسن علي بن خلف بن عبد الملك بن بطال القرطبي
http://www.waqfeya.com/book.php?bid=548
k'tabida koyuyorum buraya bu nakl'm' sadece kend' deg'l k'tab'n' bu k'taba gore uyarlayan ayn'de bu sozu 'bn battadan nakled'yor
Dedim ya meşgulüm, ve hakaret dinlemeye hiç uygun bir an değil, ben de başlarsam sonu gelmez.. Şeytanca, kaşınmak, sahtekar vs lafını ve diğer hakaretlerin hakkında, ben de üstadım da cevap hakkımız saklıdır..
Sadece şunu söyleyecem; orada "şeriat huzurunda sabit olmak" deyimi o gündeki meali nedir bilmiyorsun.. Ordaki mana "yani iş kadıya aksetmişse".. ve malumdur ki kadıya aksetmiş ama eksik delilli davalar da vardır.. O günkü kalıpları ve deyimleri bilmediğin için böyle atıp tutmaktasın. Çünkü cahili oldugun konularda at koşturmaya çalışıyorsun.. (Bak: REDDUL MUHTAR Had Recm Tazir İbni Abidin, OSMANLI'DA KADI Prof İlber Ortaylı, BİLİNMEYEN OSMANLI Prof Ahmed Akgündüz, OSMANLI KANUNNAMELERİ Prof Ahmed Akgündüz...)
Ne söyleceğinin pek bir önemi yok, dilediğin kadar çevir kazanı, yandı artık. Açıkça şeriatça sabit olsa deniyor, bu adam urduca değil türkçe konuşuyor ne dediğini gayet iyi anlıyoruz. Bunun daha açık manası olamaz.
M Bin Abdulvahab ile Ailesi yani sonraki çocuk torun ve torununun torunlarını hele bir "ayır" bakalım!..
Bana bizzat Şeyh hayatta iken kendisinin Devleti İslamiyye'yi tekfir ettiğini kanıtla.. Sonrası yani Suud aşiretinin dümen suyuna giren 2. devre ve 3. devredeki nesli torunları vs ayrı bir konu.. Zaten bir çok alim kimse Şeyh hazretlerinin davet ve iddialarının doğru oldugunu ama sonradan gelenlerce bazı aşırılıklarla davanın lekelenip mesajın da bulandığını belirtmişlerdir.. Muhammed Bin AbdulVehhab Rahimehullah'a, bizzat ona ait bir eserde herhangi bir tekfir var mı ondan haber ver.. Sonrakiler, hele de bu siyasi bahiste tarafgirdirler veya samimilerdi belki ama gözleri boyanmış suud liderlerince aldatılmışlardır, kısacası bu babda bizi bağlamaz ve dinlemeyiz..
Muhammed bin Abdulvahhab'ın Devlet-i Kufriyye'yi tekfir ettiğini bizzat oğlu HASAN yazdığı mektupta Durerus Seniyye'de, Şeyhin torunu Süleyman yazdığı ed-delalil kitabında, ve torunun çocuğu Abdullatif mecmuatur resailde, Hamd bin Atik osmanlıya yardım edenin kafir olacağını söylediği "sebilun necat" kitabında zikretmiştir. Dileyene özelden nakilleride atabilirim.
Muhammed bin Abdulvahhab'ın SADECE "Kitabut Tevhid" kitabını okuyup onun hakkında konuşman çok komik. Mufidil Mustefid fi kufri tarikit tevhid kitabını okudun mu? Ya da sonrada toplanan feteva en necdiyye kitabını? yada durerus seniyye'nin ilk cildini?
Hamdolsun bunları okuyanlar neyin ne olduğunu biliyor. Hatta okumayanlar bile biliyor. Bu artık maruf olan birşey. Bunu çocukları, torunları dedelerinden nakletmişken, senin gibi 21. yüzyılda ki biri Muhammed bin Abdulvahhab'ı çocuk ve torunlarından daha iyi tanıyor, öyle mi?
O bir çok alime söyle, senin gibi işlerine gelmediği için TEKFİR konusundaki sözleri yüzünden Muhammed bin Abdulvahhab'dan itibaren oğlu HASAN'dan inkar etmeye başlayacaklarına, onların temiz ve pak akidelerine uysunlar.
Kaldı ki, Şeyhin muasırı olan , Kadızade, Şevkani, İbni Abidin, İdrisi Şerif ve daha pek çok alim vardır, bir alim ölçü değildir..
Bunu yani "kişiler üzerine din bina edilmez" lafzını da en çok sloganlaştıran da sizler siniz yanılmıyorsam? Ama M Bin Abdulvahab dan, cüppeli nin mahmut ustadan bahsettiğinden fazlaca bahsedip sürekli oradan din almaktasınız.. Şeyhi çok ortamda sufi ve şliilere karşı defalarca savunmuşuzdur. Kimisi harici kimisi de ajan dediği için. Biz de seviyoruz, Kitabut Tevhid i okudum mükemmel bir kitap.. Mesele bunlar değil burada.. Bir alim, devrinin vakıalarında, sair ulema icmasına ya da cumhura açıkça aykırı olaraktan bir fetva vermişse ve hatalı ise, elbette onda o dinlenmez. Sair diğer meselelerde yine istifade edilecektir elbette.. Bu bahiste de, dediğim gibi, zaten şeyhin Osmanlı'yı tekfir ettiği falan yok da;. ama diyelim etmiş, -isbatla- biz dinleyecek değiliz bir alimi, diğer o kadar çok alim ittifakla devlete biatlı iken...
Cidden komiksin, kitabut tevhid okumuşsun, gelmiş buraya laklak ediyorsun.
Tekfir ettiği yok ise, kendi öz oğlu, torunları, babalarına ve dedelerine iftira mı atıyorlar? Kendi kitabından ispatla diyorsun, Muhammed bin Abdulvahhab'ın kendi kaleminden yazdığı kaç eseri var ki içinde Osmanlı'nın tekfiri geçsin?
Bende sana diyorum ki git arapça bilen birini bul, içinde Muhammed bin Abdulvahhab'ın fetvalarının bulunduğu DURERUS SENİYYE kitabının ilk cildini bir okut. Bakalım hani tekfir ettiği falan yokmuş ya, gel sonra bir konuşalım.
TEKFİRİ ZATEN AÇIK VE SARİH Kİ BUNU AVAM CAHİL HERKES BİLİYOR. BU TEKFİRDEN ÖTÜRÜ MUHAMMED BİN ABDULVAHHAB'IN İSMİ OSMANLILARCA NE KONULMUŞ BİR ARAŞTIR İSTERSEN? VE ONUN BU TEKFİRİ YÜZÜNDEN ONA REDDİYE YAZANLAR NEDEN OSMANLI'NIN HİLAFET DEVLETİ OLDUĞUNU SAVUNMUŞ, BUNUDA BUYUR AÇIKLA?
Sen hakaret ve hezeyanı bırak da, tarihte tekfir etmediğin adam var mı bir onu söyle,
ikincisi, dürüstçe bu günkü cihad şeyh ve alimlerinden tekfir etmediğin var mı, onu söyle, "takiyye" yapma..
Tagutun da takip edebildiği sanal ortamda senden hususi bir bilgi istemiyorum, kişiselleştirmiyorum, hakaret de etmiyorum;
sadece diyorum ki; bak, biz kimi tekfir ediyorsak ediyoruz aleni, kime de müslüman demişsek alenen beyan etmekteyiz..
1- Yani, bahsettiğim Birgivi, Ebu Suud, Ali Kari, Rudani, Dimyati, İbni Hacer'in talebesi Molla Gürani, Durer ve Gurer sahibi Molla Hüsrev -ki Fatih'in müftüsüdür, bu eserde bu bahsedilen tazirler ve kanunnamelerdeki meseleler de bizzat vardır- (Prof Ahmed Akgündüz-Bilinmeyen Osmanlı-Sultan Fatih bölümü) Fahreddin el Acemi, Süyuti'nin talebesi Halebi, Kefevi, Kadızade ve bunların refakat ettikleri ve biatlı oldukları Kanuni, Murad, Fatih, Selim vs halifeler ve sultanlar içinde tekfir etmediğin var mı?
2- Merak ettik, mesela Eymen Zevahiri, Molla Ömer, Hattab, Basayev, Ebu Basir, Makdisi, Abdullah Azzam, Ebu Katade, Nusret c. emiri Golani, Dudayev, Raduyev, Dadullah vs.. Bu zatlardan "kafir" demediğin var mı? kafir demediklerine , varsa şayet; ona da "sapık" diyor musun demiyor musun onu da yazmalısın..
3- -bu sual de eski dost abi'den- Hala daha Abdullah Yolcu hocayı tekfir etmeyeni tekfir ediyor musun?
bu üç suale cevap vermeden sana bir daha yazmayacağım.. cevap hakkımsa, saklıdır..
Dediğim gibi konu Osmanlı'nın tekfiri iken burada boş şekilde sorular soruyorsun, son sorunu ise anlamadım, abin kim ise beni heralde bir başkası ile karıştırıyor. Buyursun özelden kimse konuşalım. Konu hakkında konuş, konuyu saptırma. Soruların konu ile ne alakası var? Hakkı bilen zaten hak ehlinide bilir. Bunlarla alakalı buyur özelden konuşalım. Burada konu bu soruların değil.
Böyle köşeye sıkışıp palavraların ortaya çıkınca soru mu yöneltiyorsun? Dilediğin kadar cevap vermeme özgürlüğüne sahipsin.
Hidayet Allah'ın elindedir.