Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Akif, Nursi, Nfk Hakkında..

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
İbn abdilberr, bak attığın iftira hala konuşulmakta ben senden rica etmiştim düzeltmen için ama yapmadın burada ahkam kesmeyi iyi biliyorsun ama. Sen önce dinin sana emrettiğini yap attığın iftirayı temizle karalamayı bırak.

son olarak tekfirci zihniyete, ibn abdilberr ve yandaşlarına, şeyh Makdisinin "bu akidemiz" adlı kitabının 'kimler tekfir edilir' babından bir alıntı ile sonlandırmak istiyorum bu tartışmayı:
Bizim metodumuz tekfirde acele etmek değildir yada onun gerektidiklerini (katli ile) uygulamada bir tasdik veya kesinlik/netlik kazanmadan acele etmeyiz, çünkü: Namaz kılan kişinin ve tevhid üzere olan kişinin kellesini almaya izin vermek veya kanı helaldir demek çok tehlikeli. Binbir kafiri hayatta bırakma hatası bir müslümanın kanını akıtma hatasından daha kolaydır.(kadi ıyad, eş-şifa)
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Dedim ya meşgulüm, ve hakaret dinlemeye hiç uygun bir an değil, ben de başlarsam sonu gelmez.. Şeytanca, kaşınmak, sahtekar vs lafını ve diğer hakaretlerin hakkında, ben de üstadım da cevap hakkımız saklıdır..

Sadece şunu söyleyecem; orada "şeriat huzurunda sabit olmak" deyimi o gündeki meali nedir bilmiyorsun.. Ordaki mana "yani iş kadıya aksetmişse".. ve malumdur ki kadıya aksetmiş ama eksik delilli davalar da vardır.. O günkü kalıpları ve deyimleri bilmediğin için böyle atıp tutmaktasın. Çünkü cahili oldugun konularda at koşturmaya çalışıyorsun.. (Bak: REDDUL MUHTAR Had Recm Tazir İbni Abidin, OSMANLI'DA KADI Prof İlber Ortaylı, BİLİNMEYEN OSMANLI Prof Ahmed Akgündüz, OSMANLI KANUNNAMELERİ Prof Ahmed Akgündüz...)

M Bin Abdulvahab ile Ailesi yani sonraki çocuk torun ve torununun torunlarını hele bir "ayır" bakalım!..
Bana bizzat Şeyh hayatta iken kendisinin Devleti İslamiyye'yi tekfir ettiğini kanıtla.. Sonrası yani Suud aşiretinin dümen suyuna giren 2. devre ve 3. devredeki nesli torunları vs ayrı bir konu.. Zaten bir çok alim kimse Şeyh hazretlerinin davet ve iddialarının doğru oldugunu ama sonradan gelenlerce bazı aşırılıklarla davanın lekelenip mesajın da bulandığını belirtmişlerdir.. Muhammed Bin AbdulVehhab Rahimehullah'a, bizzat ona ait bir eserde herhangi bir tekfir var mı ondan haber ver.. Sonrakiler, hele de bu siyasi bahiste tarafgirdirler veya samimilerdi belki ama gözleri boyanmış suud liderlerince aldatılmışlardır, kısacası bu babda bizi bağlamaz ve dinlemeyiz..

Kaldı ki, Şeyhin muasırı olan , Kadızade, Şevkani, İbni Abidin, İdrisi Şerif ve daha pek çok alim vardır, bir alim ölçü değildir..
Bunu yani "kişiler üzerine din bina edilmez" lafzını da en çok sloganlaştıran da sizler siniz yanılmıyorsam? Ama M Bin Abdulvahab dan, cüppeli nin mahmut ustadan bahsettiğinden fazlaca bahsedip sürekli oradan din almaktasınız.. Şeyhi çok ortamda sufi ve şliilere karşı defalarca savunmuşuzdur. Kimisi harici kimisi de ajan dediği için. Biz de seviyoruz, Kitabut Tevhid i okudum mükemmel bir kitap.. Mesele bunlar değil burada.. Bir alim, devrinin vakıalarında, sair ulema icmasına ya da cumhura açıkça aykırı olaraktan bir fetva vermişse ve hatalı ise, elbette onda o dinlenmez. Sair diğer meselelerde yine istifade edilecektir elbette.. Bu bahiste de, dediğim gibi, zaten şeyhin Osmanlı'yı tekfir ettiği falan yok da;. ama diyelim etmiş, -isbatla- biz dinleyecek değiliz bir alimi, diğer o kadar çok alim ittifakla devlete biatlı iken...

Sen hakaret ve hezeyanı bırak da, tarihte tekfir etmediğin adam var mı bir onu söyle,
ikincisi, dürüstçe bu günkü cihad şeyh ve alimlerinden tekfir etmediğin var mı, onu söyle, "takiyye" yapma..
Tagutun da takip edebildiği sanal ortamda senden hususi bir bilgi istemiyorum, kişiselleştirmiyorum, hakaret de etmiyorum;
sadece diyorum ki; bak, biz kimi tekfir ediyorsak ediyoruz aleni, kime de müslüman demişsek alenen beyan etmekteyiz..

1- Yani, bahsettiğim Birgivi, Ebu Suud, Ali Kari, Rudani, Dimyati, İbni Hacer'in talebesi Molla Gürani, Durer ve Gurer sahibi Molla Hüsrev -ki Fatih'in müftüsüdür, bu eserde bu bahsedilen tazirler ve kanunnamelerdeki meseleler de bizzat vardır- (Prof Ahmed Akgündüz-Bilinmeyen Osmanlı-Sultan Fatih bölümü) Fahreddin el Acemi, Süyuti'nin talebesi Halebi, Kefevi, Kadızade ve bunların refakat ettikleri ve biatlı oldukları Kanuni, Murad, Fatih, Selim vs halifeler ve sultanlar içinde tekfir etmediğin var mı?

2- Merak ettik, mesela Eymen Zevahiri, Molla Ömer, Hattab, Basayev, Ebu Basir, Makdisi, Abdullah Azzam, Ebu Katade, Nusret c. emiri Golani, Dudayev, Raduyev, Dadullah vs.. Bu zatlardan "kafir" demediğin var mı? kafir demediklerine , varsa şayet; ona da "sapık" diyor musun demiyor musun onu da yazmalısın..

3- -bu sual de eski dost abi'den- Hala daha Abdullah Yolcu hocayı tekfir etmeyeni tekfir ediyor musun?


bu üç suale cevap vermeden sana bir daha yazmayacağım.. cevap hakkımsa, saklıdır..
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
İbn abdilberr,
Hakikaten yaptığın kıyaslar akıl dışı. Ahmak demeyi, zina etmek, içki içmek ve lanet etmekle aynı kefede tutuyorsun. Daha önce demiştim sen ulemayı kendine üsvetun hasentun edinmişsin.

öfken gerçeği görmen için engel olmuş. Allah basiret ve feraset versin
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Ahmak demeyi hakaret kabul eden türkler araplar değil. Daha bu işin başındasın yeni yetme
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Arkadaşlar ibn abdilberr beyimiz tanımadığı adamlara iftira atarken, sahtekar derken, ahlaksız ve saptırdın derken ahlaklı ve düzgün bir müslüman oluyorda BÜYÜK ALİM MÜCAHİD SAHABİ CABİR BİN ABDİLLAH (R.A.) BİRİSİNE AHMAK DERKEN HATA EDİYOR, öyle mi? seni mi örnek alalım Cabir (r.a.) mı? Hatta CABİR BİN ABDİLLAH R.A. ORADA HAKİKATEN BİLGİSİZ BİRİSİNE AHMAK DİYOR. SENİN GİBİ BURADA ÇAMUR ATMIYOR KARALAMIYOR İFTİRA ATMIYOR.

O ADAM GİBİ ADAM İDİ SEN NESİN?
 
muhammet87 Çevrimdışı

muhammet87

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Selçukluların Hizmetleri

Selçuklu Devleti'nin ilk dönemlerinde Râfızîler ve Karmatîler - âlimleri ve idârecileriyle - gün yüzüne çıkıp güçlenmişler, hattâ Şam ve Irak'ta egemen olmuşlardı. Halife Kâim'i, Bağdat'tan, Tekrît'e çıkarmışlar, meşhur Besâsîrî olayında halifeyi orada hapsetmişlerdi.
Bunun akabinde Selçuklular gelip bu Râfızîleri hezimete uğrattılar, Şam ve Irak'ı fethettiler; Horasan'da onlara galebe çaldılar; Mısır'da onlara engel oldular. Selçuklular döneminde Nizâmü'l-Mülk gibi vezirler, Ebû'i-Meâlî el-Cüveynî gibi âlimler vardı. İşte bu Selçuklular, Sünnet'i uygulayıp ihya ettikleri ve Râfızîler, Karmatîler ve benzerlerinin bid'atlarını reddedip engelledikleri ölçüde ümmet nazarında bir değer ve mevki kazandılar. İmam Mâlik'in ashabından olup onun yolundan giden Ebû'l-Velîd el-Bâcî, Kadı Ebûbekr b. el-Arabî ve benzerleri gibi müteahhir âlimlerin durumu da aynıdır. Bunlar da ancak Sünnet ve hadîse bağlılıklarından dolayı ta'zîm olunurlar.
İbn Habîb ve İbn Sahnûn gibi ileri gelen şahsiyetler ise ayrı bir konumda bulunmaktadırlar.

(şeyhülislam ibn teymiyye külliyatı 4.cilt)

ibn teymiyye gibi bir alim selçuklulara bu kadar methiye düzerken size ne oluyorda osmanlıyı tekfir gibi bir dalalete düşüyorsunuz...ayrıca osmanlıda bir sürü selefi alim vardı..benim bildiğim selçuklu yöneticileri eşari itikadındaydı..ama ibn teymiyye onları sürekli övüyor...görüyorum bazen yok selahaddin eyyubi eşariydi felan işleri güçleri köstek olmak olan bir sürü insan var...bunların yaptığı fitneden başka hiçbirşey değil..

 
muhammet87 Çevrimdışı

muhammet87

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Muhammed bin AbdulVehhab Osmanli'ya isyan etmismidir?
Seyh AbdulAziz bin AbdulLatif der ki:“ Selefi davetin karsitlari Imam Muhammed bin AbdulVehhab'in Osmanli Devletine karsi ümmeti parcalayip sultana karsi ayaklanmalar icin isyan ettigini iddia etmislerdir. Abdulkadim Zellum vehhabilerin ortaya cikislarinin sebebinin Osmanli Devletini cökertmek icin isyan etmek oldugunu ileri sürmektedir. Iddiasinda devamla vehhabilerin Muhammed bin Suud ve oglu AbdulAziz yönetiminde Islam devleti icinde bir devlet kurduklarini söyler. Yine ayni iddiada Osmanlilarin yönetiminde olan topraklari isgal etmeleri icin ingilizlerin onlara silahlar verdigini söyler. Tüm bunlara gerekceleride dinlerini yaymadaki arzu ve gayretmis, bu yüzden hilafete karsi kiliclarini cekmisler ve Islam ordusuna karsi savasmislar. „Ingililizlerin destegiyle Emir'ul-Mümin'in ordusuna karsi harbettiler.“ diye devam eder. (bknz.Keyfe hudimat el-Hilafeh, 10.s)
Seyh Muhammed bin AbdulVehhab'in hilafete karsi isyan ettigini ifade eden bu yanlis suclamalari cürütmeden önce seyhin, müslümanlarin salih veya günahkar olsun emirine karsi itaatin farz olduguna itikad ettigini zikretmekte fayda vardir. Bu itaat Allah'a isyan manasina bir seyde olmamalidir. Seyhin el-Kasim halkina gönderdigi mektubunda der ki:
„Iyi olsun kötü olsun müslümanlarin imamlarina itaatin vacib oldugunu söylüyorum taa ki Allah'a isyan edinceye kadar. Kim hilafete atanir, insanlar etrafinda toplanir ve kendisinden razi olurlarsa ve o da kiliciyla onlara galip gelirse halife kabul edilir ve itati vacib isyani haram olur.“
Ayrica söyle der: Birlik ve beraberligin prensiplerinden biride üzerimize tayin edilen emire velev ki habesli bir köle dahi olsa itaat etmektir.“ (Mecmu el Muellifat el-Seyh, 1c, 394.s)
Böylelikle seyhin salih veya günahkar olan emire itaatin Allah'a isyan emretmedigi müddetce farz olduguna inandigi isbat edilmis oldu. Önemli olan ve yanlis suclamalari beraberinde getiren asil mes'eleye gecebiliriz: Necid (Seyhin hareketinin baslangic noktasi) Osmanli devleti yönetimindemiydi veya Osmanli topraklari icindemiydi? Dr.Salih el-Abbud bu soruya söyle cevablandirir: „Necid hic bir zaman Osmanli yönetiminde degildi, zira Osmanli devleti bu noktaya hic ulasmadi, hic bir vakit bir Osmanli valisi tarafindan yönetilmedi“ Buna ilaveten Seyhin davetine basladigi dönemde Osmanli aslerleri hic bir zaman bu bölgeye girmediler. Bu delil, kücük vilayetlere ayrildigi gercegi göz önünde bulunduruldugunda daha da kuvvet bulur. Bu Cemiin Ali Effendi tarafindan yazilan hicri 1018/miladi 1609 tarihli „Kavanin al-i Osman Mudaamin defter el-divan“ isimli bir Osmanli dökümaniyla da ispatlanmistir. Bu evrak Osmanli Devletinin hicri 11. yüzyilin baslarinda 23 vilayeti ayrildigi, bunlardan 14ünün arap vilayetleri oldugunu ve Necid bölgesinin bu vilayetlerin bir parcasi olmadigini te'yid eder. (bknz. Akide't-us Seyh Muhammed bin AbdulVehhab ve eserehu fil alem el-islam 1/27)
[[Buna ilaveten Osmanli devletini (genelde padisahlarin resimleriyle birlikte) gösteren ve vakiflara,derneklere asilan haritada gercektende arap yarimadasinin sahil bölgeleri Osmanli topraklari dahilindedir, ama icleri degildir, yani o bölgeler hic bir zaman Osmanli Hilafetine bagli bölgeler degil, kendi yönetiminde kücük emirlikler halindeydi.]]
Dr.Abdullah el-Useymin der ki:“Muhammed bin AbdulVehhab davetinden önce Necid hic bir zaman Osmanli devleti hakimiyetine girmedi ve Osmanli devletinin Necid bölgesinin icindeki yasama hic bir tesiri ve nüfuzu yoktu. Aslinda hic bir kimsenin nüfuzu yoktu zira beni Cabir'in veya beni Halid'in bazi bölgelerde ve beni Esref'in civarlarda ki nüfuzlari oldukca sinirliydi. Bunlardan hic kimse bu bölgeye siyasi istikrar getiremiyordu, bundan dolayi Necid'in degisik bölgeleri arasinda sık sı savaslar oluyordu. Burada yasayan asiretler aralarinda siddetli catisiyorlardi.“ (bknz.Muhammed bin AbdulVehhab, hacetehu ve fikrehu, 11.s)
Biz de bu bahsi Seyh bin Baz'in bu yanlis ithamlara karsi söyledikleriyle kapatalim: Seyh Muhammed bin AbdulVehhab Osmanli hilafetine karsi isyan etmedi, cünkü Necid'in icindekin bölgeler Osmanli hakimiyetinde degildi. Necid daha ziyade aralarinda catismalarin, savaslarin ve kavgalarin oldugu kücük emirlikler ve birbirleriyle irtibati olmayan köylerden ibaretti. Ve her sehir veya köy ne kadar kücük veya büyük olursa olsun bir emir tarafindan yönetiliyordu. Dolayisiyla Seyh Muhammed bin AbdulVehhab Osmanli devletine karsi isyan etmemis, dogdugu bölgedeki karmakarisik/anarsik duruma karsi isyan etmistir.“ (Seyh bin Baz'in kaydedilmis bir bantindan)
Dr. Aciil el-Nesmi der ki: „Seyhin yasadigi dönemde (ki Seyh Muhammed bin AbdulVehhab 88 küsür sene yasamistir) dört padisah degistigi halde hilafet hic bir mudahalede bulunmamis veya tepki vermemis veya hosnutsuzluk göstermemistir.“ (bknz. Mucellet el-Muctema, 510. mesele)
Zellum'un (ve onun gibilerin) iddiasina dönecek olursak: “Bu davet hilafetin yok olmasi icin calismis ve ingilizler de hilafeti cökertmek icin vehhabilere destek olmuslardir...“ Bu gülünc iddia hakkinda Mahmud Mehdi el-Istanbuli der ki:“ Kalem sahibleri/yazarlar iddialarini ispatlamali ve delil bulmalidirlar. Eskiden yasamis bir sair demistir ki: 'Sayet iddialar destekleyici delillerle ispatlanmazsa sadece ahmaklar icin delil olurlar'.“
Yukarida zikrettigimiz ifadelerde görüldügü gibi seyhe karsi yapilan suclamalar tutarsizdir. Buna ilaveten seyhin risale ve kitaplarinda ki belirgin akademik deliller onun yüksek ilmi seviyesine sahittir. Suclamalarin yalandan ibaret oldugu bir cok adil kisi tarafindan kayit altina alinan tarihsel dökümanlarla da ispatlanabilmektedir.“ (Dava el_Munaviin, 239.-240. s.)
 
M Çevrimdışı

Muhaajir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Konu mecrasindan cikti.

Isimler üzerinden konusmanin bir anlami yok. Tevhidi, hakikatini bilen ve onunla amel eden ve muvahhidleri seven; Sirki, sirkin hakikatini bilen, sirkten ve müsriklerden teberri eden kisi müslümandir. Bu kisi Osmanli'da mi yasamis, Selcuklu'da mi yasamis, önceden veya sonradan mi yasamis hic önemli degil.

Türklerin kurdugu imparatorluklar elestirilirken orda yasayan herkesin kafir oldugu söylenmiyor. Orda yasayan bütün alimler bel'am idi denilmiyor. Ama türklerin kurduklari imparatorluklarin zeminleri, faaliyetleri, kaynaklari ve saire bellidir.

Eger iddia edildigi gibi bir arapcilik derdimiz olsaydi veya Muhammed ibnu Abdilvahhab'in soyundan gelenleri temize cikarmak gibi bir derdimiz olsaydi, bugün telefiler gibi Suud'da yasayan torunlarini ve Suud kralini temize cikarirdik. Muhammed ibnu Abdilvahhab'in soyundan gelipte ilim sahibi olan bel'amlar hal-i hazirda mevcut ve bir kismi kisa zaman önce öldüler. Yani ithamlarda bulunurken iyi tahkik etmek lazim. Hakkin tâlibi ecdadinin dalâlet üzerinde oldugunu ögrenirse hakki ögrendikten ve kabul ettikten sonra, nefsine agir gelsede hakki kabul etmesi gerekir.

Osmanli elestirilirken tek tek ferd ferd herkes kesin müsrik idi, kafir idi, cehennemlik odunlar idi denilmiyor. Osmanli veya baska bir devlet olsun, mesela bugün ki Suud devleti gibi. Eger sirke ve küfre tealluk eden hatalar varsa izah edilirler ve konu kapatilir. Onlar gelmis gecmis bir ümmet. Allah SvT herkese hak ettigi sekilde muamele edecektir.

Osmanli güzel seylere imza atmadi demiyoruz. Veya Osmanli'da hic alim yetismedi demiyoruz. Ama bu, gercekleri görmemize ve ona göre muamele ve hükmetmemize engel olmuyor. Bugün Suudun da güzel hizmetleri oluyor. Cesitli dillerde Kur'an basiyorlar. Bid'at ve sirklere karsi bir cok eser yayinlaniyor ve saire ve saire. Ama bu onlar hakkinda küfür ve sirk ile hükmetmemize engel olmuyor.

Burda kimse Muhammed ibnu Abdilvahhabi hüccet veya delil olarak görmüyor. Ama Muhammed ibnu Abdilvahhab ve torunlari yakin zamanda yasamis ve müsriklerin süphe ve delillerini (!) cok iyi taniyan ve müsrikler ile cok münazarada bulunmus ve Osmanli'yi iyi taniyan ve onlarla savasan bir topluluk olmasi hasebiyle, kendilerinden istifade edilen ilim ve cihad ehli faziletli insanlar.

Yoksa bu din ne Muhammed ibnu Abdilvahhab'a nede Ibnu Teymiyye'ye baglidir. Ama Allah SvT Muhammed ibnu Abdilvahhab ve torunlarindan razi olsun, tevhidin izleri silinmis bir dönemde, tevhidi, sünneti, ihya etmisler, sirke ve bid'atlara karsi, rafizilere ve kabirperestlere karsi cihad etmisler.

Insanlari tevhide davet etmisler hüccet ve beyan ile ve izleri neredeyse tamamen silinmis tevhid gercegine insanlari cagirmislar.

Onlarda gelmis gecmis bir ümmet ve Allah SvT onlara hak ettikleri muamelede bulunacak. Allah SvT onlardan razi olsun ve onlara rahmet etsin. Amin.

En dogrusunu Allah SvT bilir.
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Gören gözler için bu zaten bilinen birşey. Allah hakkı gören gözlerini tevhidin nuru ile aydınlatsın.








Benim yaptığım ziyade Mehmet Sofuoğlu'nun ( bu kimse tanımıyorum ) değil, Buhari şarihi İbn Batta el-Ukberi'nindir. Diyor ki : "Sıfatlandırmada ve isimlendirmede bunu kullanmak caiz değildir."


Ayrıca sahabenin bir hata etmesi, o işin caiz olduğunu mu gösterir??? Zina eden, içki içen sahabe var diye bunlar caiz midir?


Hakaretin haram olduğu icma ile bilinen birşeydir. Bak Rasulullah s.a.v. ne diyor : "لىس الؤ من با لطعا ولا اللعان ولا الفاحش البذئ"


Yeterli oldu heralde?
.


Yeterli olmaz tabi yarım yamalak ve harfleri eksik hadis aktarıyorsun. Hadisin türkçeye tercümesi şöyle 1977- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Mümin kişi onu bunu çekiştirip kötüleyen, ona buna lanet eden, sözü ve davranışı bozuk ve ağzı bozuk kimse değildir. (Buhârî, Edeb: 38)ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Yine Abdullah’tan bunun dışında da hadis rivâyet edilmiştir. (Tirmizi, Birr)


Burada birine ahmak demeyi bu hadis kapsamında ele alıyorsun. Bu ne biçim ilim böyle buna ilimle dalga geçmek denir. Ahmak demeyi bir Şarihin sözüne dayandırıyorsun bunun nerese delil? Sen bana şu şarihin ismini ve eserini arapça harflerle bi yaz bakalım ben araştırıyım gerçekten öyle mi.
 
İ Çevrimdışı

İbn Abdilberr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Yeterli olmaz tabi yarım yamalak ve harfleri eksik hadis aktarıyorsun. Hadisin türkçeye tercümesi şöyle 1977- Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Mümin kişi onu bunu çekiştirip kötüleyen, ona buna lanet eden, sözü ve davranışı bozuk ve ağzı bozuk kimse değildir. (Buhârî, Edeb: 38)ž Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Yine Abdullah’tan bunun dışında da hadis rivâyet edilmiştir. (Tirmizi, Birr)


Burada birine ahmak demeyi bu hadis kapsamında ele alıyorsun. Bu ne biçim ilim böyle buna ilimle dalga geçmek denir. Ahmak demeyi bir Şarihin sözüne dayandırıyorsun bunun nerese delil? Sen bana şu şarihin ismini ve eserini arapça harflerle bi yaz bakalım ben araştırıyım gerçekten öyle mi.

Kusura bakma, ben hadisi google'dan aratıp bulmadım, kendim klavyeden yazdığım için nun harflerini yazmamışım, ve fonttan dolayı ye harfinin noktaları çıkmamış. Copy-paste yapmadığım için kusura bakma. Hadiside İbn Mace'nin lafzından naklettim.

Ayrıca arapça bildiğini iddia ediyorsun, ancak hadisin tercümesini bile copy-paste yapıyorsun. Hadiste edilgenlik değil fiil var.

Ayrıca kafadanda laf eklemiş çeviren, senden cahilliğinden ötürü atlayıp konuşmuşsun.

Çevireyim sana. Rasulullah s.a.v. diyor ki : " ليس المؤ من بالطعان " = Mümin hakaretçi olamaz

" ولا اللعان" = ve lanet edici *olamaz*

" ولا الفاحش البذئ" = ve kötü *konuşan* ağzı bozuk *olamaz*

Nesnenin başta olmasından başlayarak cümleyi oku. Diğer ziyadeler çevirenin ziyadesi.

Ayrıca diğer sözlerine gelince cevap vermeye bile gerek yok. Ben sana hakaret etmenin caiz olmadığını anlatıyorum, ahmak demekle lanetin zinanın ne alakası var diyorsun. Cidden rol mü yapıyorsun? Benim sözlerimi anlamıyor musun? Ben ne diyorum, sen ne diyorsun?

Ayrıca arapça biliyorsan İbn Batta yazmak zor olmamalı heralde değil mi? Bizim gibi translateden okuma, kendin bulursun değil mi?

al bakalım buda yazarin ismi : أبو الحسن علي بن خلف بن عبد الملك بن بطال القرطبي

http://www.waqfeya.com/book.php?bid=548

k'tabida koyuyorum buraya bu nakl'm' sadece kend' deg'l k'tab'n' bu k'taba gore uyarlayan ayn'de bu sozu 'bn battadan nakled'yor

Dedim ya meşgulüm, ve hakaret dinlemeye hiç uygun bir an değil, ben de başlarsam sonu gelmez.. Şeytanca, kaşınmak, sahtekar vs lafını ve diğer hakaretlerin hakkında, ben de üstadım da cevap hakkımız saklıdır..

Sadece şunu söyleyecem; orada "şeriat huzurunda sabit olmak" deyimi o gündeki meali nedir bilmiyorsun.. Ordaki mana "yani iş kadıya aksetmişse".. ve malumdur ki kadıya aksetmiş ama eksik delilli davalar da vardır.. O günkü kalıpları ve deyimleri bilmediğin için böyle atıp tutmaktasın. Çünkü cahili oldugun konularda at koşturmaya çalışıyorsun.. (Bak: REDDUL MUHTAR Had Recm Tazir İbni Abidin, OSMANLI'DA KADI Prof İlber Ortaylı, BİLİNMEYEN OSMANLI Prof Ahmed Akgündüz, OSMANLI KANUNNAMELERİ Prof Ahmed Akgündüz...)

Ne söyleceğinin pek bir önemi yok, dilediğin kadar çevir kazanı, yandı artık. Açıkça şeriatça sabit olsa deniyor, bu adam urduca değil türkçe konuşuyor ne dediğini gayet iyi anlıyoruz. Bunun daha açık manası olamaz.

M Bin Abdulvahab ile Ailesi yani sonraki çocuk torun ve torununun torunlarını hele bir "ayır" bakalım!..
Bana bizzat Şeyh hayatta iken kendisinin Devleti İslamiyye'yi tekfir ettiğini kanıtla.. Sonrası yani Suud aşiretinin dümen suyuna giren 2. devre ve 3. devredeki nesli torunları vs ayrı bir konu.. Zaten bir çok alim kimse Şeyh hazretlerinin davet ve iddialarının doğru oldugunu ama sonradan gelenlerce bazı aşırılıklarla davanın lekelenip mesajın da bulandığını belirtmişlerdir.. Muhammed Bin AbdulVehhab Rahimehullah'a, bizzat ona ait bir eserde herhangi bir tekfir var mı ondan haber ver.. Sonrakiler, hele de bu siyasi bahiste tarafgirdirler veya samimilerdi belki ama gözleri boyanmış suud liderlerince aldatılmışlardır, kısacası bu babda bizi bağlamaz ve dinlemeyiz..

Muhammed bin Abdulvahhab'ın Devlet-i Kufriyye'yi tekfir ettiğini bizzat oğlu HASAN yazdığı mektupta Durerus Seniyye'de, Şeyhin torunu Süleyman yazdığı ed-delalil kitabında, ve torunun çocuğu Abdullatif mecmuatur resailde, Hamd bin Atik osmanlıya yardım edenin kafir olacağını söylediği "sebilun necat" kitabında zikretmiştir. Dileyene özelden nakilleride atabilirim.

Muhammed bin Abdulvahhab'ın SADECE "Kitabut Tevhid" kitabını okuyup onun hakkında konuşman çok komik. Mufidil Mustefid fi kufri tarikit tevhid kitabını okudun mu? Ya da sonrada toplanan feteva en necdiyye kitabını? yada durerus seniyye'nin ilk cildini?

Hamdolsun bunları okuyanlar neyin ne olduğunu biliyor. Hatta okumayanlar bile biliyor. Bu artık maruf olan birşey. Bunu çocukları, torunları dedelerinden nakletmişken, senin gibi 21. yüzyılda ki biri Muhammed bin Abdulvahhab'ı çocuk ve torunlarından daha iyi tanıyor, öyle mi?

O bir çok alime söyle, senin gibi işlerine gelmediği için TEKFİR konusundaki sözleri yüzünden Muhammed bin Abdulvahhab'dan itibaren oğlu HASAN'dan inkar etmeye başlayacaklarına, onların temiz ve pak akidelerine uysunlar.

Kaldı ki, Şeyhin muasırı olan , Kadızade, Şevkani, İbni Abidin, İdrisi Şerif ve daha pek çok alim vardır, bir alim ölçü değildir..
Bunu yani "kişiler üzerine din bina edilmez" lafzını da en çok sloganlaştıran da sizler siniz yanılmıyorsam? Ama M Bin Abdulvahab dan, cüppeli nin mahmut ustadan bahsettiğinden fazlaca bahsedip sürekli oradan din almaktasınız.. Şeyhi çok ortamda sufi ve şliilere karşı defalarca savunmuşuzdur. Kimisi harici kimisi de ajan dediği için. Biz de seviyoruz, Kitabut Tevhid i okudum mükemmel bir kitap.. Mesele bunlar değil burada.. Bir alim, devrinin vakıalarında, sair ulema icmasına ya da cumhura açıkça aykırı olaraktan bir fetva vermişse ve hatalı ise, elbette onda o dinlenmez. Sair diğer meselelerde yine istifade edilecektir elbette.. Bu bahiste de, dediğim gibi, zaten şeyhin Osmanlı'yı tekfir ettiği falan yok da;. ama diyelim etmiş, -isbatla- biz dinleyecek değiliz bir alimi, diğer o kadar çok alim ittifakla devlete biatlı iken...

Cidden komiksin, kitabut tevhid okumuşsun, gelmiş buraya laklak ediyorsun.

Tekfir ettiği yok ise, kendi öz oğlu, torunları, babalarına ve dedelerine iftira mı atıyorlar? Kendi kitabından ispatla diyorsun, Muhammed bin Abdulvahhab'ın kendi kaleminden yazdığı kaç eseri var ki içinde Osmanlı'nın tekfiri geçsin?

Bende sana diyorum ki git arapça bilen birini bul, içinde Muhammed bin Abdulvahhab'ın fetvalarının bulunduğu DURERUS SENİYYE kitabının ilk cildini bir okut. Bakalım hani tekfir ettiği falan yokmuş ya, gel sonra bir konuşalım.

TEKFİRİ ZATEN AÇIK VE SARİH Kİ BUNU AVAM CAHİL HERKES BİLİYOR. BU TEKFİRDEN ÖTÜRÜ MUHAMMED BİN ABDULVAHHAB'IN İSMİ OSMANLILARCA NE KONULMUŞ BİR ARAŞTIR İSTERSEN? VE ONUN BU TEKFİRİ YÜZÜNDEN ONA REDDİYE YAZANLAR NEDEN OSMANLI'NIN HİLAFET DEVLETİ OLDUĞUNU SAVUNMUŞ, BUNUDA BUYUR AÇIKLA?

Sen hakaret ve hezeyanı bırak da, tarihte tekfir etmediğin adam var mı bir onu söyle,
ikincisi, dürüstçe bu günkü cihad şeyh ve alimlerinden tekfir etmediğin var mı, onu söyle, "takiyye" yapma..
Tagutun da takip edebildiği sanal ortamda senden hususi bir bilgi istemiyorum, kişiselleştirmiyorum, hakaret de etmiyorum;
sadece diyorum ki; bak, biz kimi tekfir ediyorsak ediyoruz aleni, kime de müslüman demişsek alenen beyan etmekteyiz..

1- Yani, bahsettiğim Birgivi, Ebu Suud, Ali Kari, Rudani, Dimyati, İbni Hacer'in talebesi Molla Gürani, Durer ve Gurer sahibi Molla Hüsrev -ki Fatih'in müftüsüdür, bu eserde bu bahsedilen tazirler ve kanunnamelerdeki meseleler de bizzat vardır- (Prof Ahmed Akgündüz-Bilinmeyen Osmanlı-Sultan Fatih bölümü) Fahreddin el Acemi, Süyuti'nin talebesi Halebi, Kefevi, Kadızade ve bunların refakat ettikleri ve biatlı oldukları Kanuni, Murad, Fatih, Selim vs halifeler ve sultanlar içinde tekfir etmediğin var mı?

2- Merak ettik, mesela Eymen Zevahiri, Molla Ömer, Hattab, Basayev, Ebu Basir, Makdisi, Abdullah Azzam, Ebu Katade, Nusret c. emiri Golani, Dudayev, Raduyev, Dadullah vs.. Bu zatlardan "kafir" demediğin var mı? kafir demediklerine , varsa şayet; ona da "sapık" diyor musun demiyor musun onu da yazmalısın..

3- -bu sual de eski dost abi'den- Hala daha Abdullah Yolcu hocayı tekfir etmeyeni tekfir ediyor musun?
bu üç suale cevap vermeden sana bir daha yazmayacağım.. cevap hakkımsa, saklıdır..

Dediğim gibi konu Osmanlı'nın tekfiri iken burada boş şekilde sorular soruyorsun, son sorunu ise anlamadım, abin kim ise beni heralde bir başkası ile karıştırıyor. Buyursun özelden kimse konuşalım. Konu hakkında konuş, konuyu saptırma. Soruların konu ile ne alakası var? Hakkı bilen zaten hak ehlinide bilir. Bunlarla alakalı buyur özelden konuşalım. Burada konu bu soruların değil.

Böyle köşeye sıkışıp palavraların ortaya çıkınca soru mu yöneltiyorsun? Dilediğin kadar cevap vermeme özgürlüğüne sahipsin.

Hidayet Allah'ın elindedir.
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kusura bakma, ben hadisi google'dan aratıp bulmadım, kendim klavyeden yazdığım için nun harflerini yazmamışım, ve fonttan dolayı ye harfinin noktaları çıkmamış. Copy-paste yapmadığım için kusura bakma. Hadiside İbn Mace'nin lafzından naklettim.

Ayrıca arapça bildiğini iddia ediyorsun, ancak hadisin tercümesini bile copy-paste yapıyorsun. Hadiste edilgenlik değil fiil var.

Ayrıca kafadanda laf eklemiş çeviren, senden cahilliğinden ötürü atlayıp konuşmuşsun.

Çevireyim sana. Rasulullah s.a.v. diyor ki : " ليس المؤ من بالطعان " = Mümin hakaretçi olamaz

" ولا اللعان" = ve lanet edici *olamaz*

" ولا الفاحش البذئ" = ve kötü *konuşan* ağzı bozuk *olamaz*

Nesnenin başta olmasından başlayarak cümleyi oku. Diğer ziyadeler çevirenin ziyadesi.

Ayrıca diğer sözlerine gelince cevap vermeye bile gerek yok. Ben sana hakaret etmenin caiz olmadığını anlatıyorum, ahmak demekle lanetin zinanın ne alakası var diyorsun. Cidden rol mü yapıyorsun? Benim sözlerimi anlamıyor musun? Ben ne diyorum, sen ne diyorsun?

Ayrıca arapça biliyorsan İbn Batta yazmak zor olmamalı heralde değil mi? Bizim gibi translateden okuma, kendin bulursun değil mi?

al bakalım buda yazarin ismi : أبو الحسن علي بن خلف بن عبد الملك بن بطال القرطبي

( ) - PDF

k'tabida koyuyorum buraya bu nakl'm' sadece kend' deg'l k'tab'n' bu k'taba gore uyarlayan ayn'de bu sozu 'bn battadan nakled'yor

1. Bahsettiğin kitap bu ise eğer niye ibn Batta buhari Şarihinin kitabında okudum diyorsun. Kitap okuya okuya kafan karışmış kardeşim. Bende kaynağı verirken okumuştur falan sanıyordum ama o da değil. Tekrar soruyorum okudun mu bu şerhi? Bak ben ilgili babı okudum fakat bulamadım. Nerde diyor ilgili babta ahmak demek caiz değil diye. Bırakalım onu ilgili babın neresinde hakaret caiz değil diyor şarih. Adam lakablandırmadan ve gıybetten bahsediyor tüm babta bi bak bakalım (Hucurat 11 ile birlikte)

2. İbn batta nasıl yazılır ben nerden biliyim? Binbir çeşit yazılır بطى بطا بطة بطاء vs.

3. Ya anlamıyorsun yada anlamak istemiyorsun. Sen diyorsun ki sahabi ahmak demekle hata etmiş, tıpkı zina eden ve içki içen sahabinin hata yapması gibi. Sahabiye iftira attın hata etti diyerek bu bir ikincisi ben dedimki birine ahmak demek araplarda hakaret kabul edilmiyor akıl noksanlığına işaret ediyor cahillik gibi bişey. Lugatlara bi bak bakalım احمق kelimesini nasıl açıklıyorlar.

4. Kolay dururken niçin kendimi sıkıntıya sokayım? Copy paste yapmanın sakıncası mı var?

5. Hadiste edilgenlik değil fiil var diyerek gülünç duruma düşmüşsün

6. Yaptığın tercümeyede hiç girmeyeceğim çünkü bu olağandışı ....sana bir ipucu:طعان kelimesi مقايس اللغة nasıl açıklanmış.
sana tavsiyem ne kadar arapçan olursa olsun ayet veya hadisi tercüme etmeye kalkma böyle komedi olur. Mütercimler çevirirken hem kendi dillerini hemde diğer dili çok iyi bilirler, eski lugatlarıda iyi bilirler o yüzden onların tercümelerini tercih ediyorum sende yap.

son olarak levent kardeşe diyorsun arapça yazılar var burda burda şöyle yazıyor özelden yollarım sıkıysa her zikrettiğin eserini arapça olarak yerleştirde bende bakayım. Meydanı boş buldun orda burda yazıyon yok efendim isteyen baksın şu arapça kitaplara birde latin harflerle yazıyorsun ki kimden ve hangi kitaptan bahsettiğin anlaşılmıyor bile. Bunu bir çok konuda yapıyorsun . e okuyan yok zaten Kimse farketmiyor. Bak önce ibn batta el-ukberide okudum dedin şimdi döndün dolaştın yok efendim şu yazdıda ondan alıntı yaptıda o nakilde falanda filan

Unutmadan:
Diğer yazdıklarıma cevap yok hala. Atasözünden asrinsirriya ahmak dediğim çıkar mı? Ahmak demenin caiz olmadığna delil nedir vs?
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt