Kuranı Kerime baktığımızda, insanların Allah sadece Peygamberlere vahyeder zannının doğru olmadığını görüyoruz. Araf 175 de Allah yoldan çıkan birine bile ayetler verdiğini ifade buyururyor.
Maide 111 de Allah İsa As ın havarilerine vahyettiğini açıklıyor. İsa As ın havarilerinin Peygamber olmadığı açıktır.
Taha 38 de ise Musa AS ın annesine vahyedilmiştir.
Yunus 2 ve Araf 63 de içinizden bir adama vahyetmemiz acaibinize mi gitti buyuruyor. İnsanların zanlarına göre insanların içinden herhangibirine Allah'ın vahyetmesi söz konusu değildir. Allah bunu bildiği için özellikle içinizden bir adama vahyettik ifadesini kullanıyor.
Bir şehrin önünden eşeğiyle geçen bir adama Allahu Teala vahyediyor.
Allahu Teala, Ali İmran 47 ve Meryem 26 da ise İsa As ın annesi Hz. Meryem'e da vahyettiğini ifade buyuruyor.
Herşeye kaadir olan Allah, sadece insanlara değil arılara, yerlere ve göklere de vahyediyor.
İşte ayetler:
7/A'RÂF-175:
Onlara, âyetlerimizi verdiğimiz kimsenin haberini oku (anlat). Sonra o, ondan (âyetlerden) ayrıldı, artık şeytan onu kendisine tâbî kıldı. Ve böylece o zarar görenlerden (azgınlardan) oldu.
5/MÂİDE-111:
Ve havarilere; "Bana ve Resûl'üme îmân edin." diye vahyettiğim zaman, onlar da "Îmân ettik ve bizim (Hakk'a) teslim olduğumuza şahid ol." demişlerdi.
20/TÂHÂ-38:
Vahyedilecek şeyi annene vahyetmiştik.
10/YÛNUS-2:
Onlardan bir adama, "insanları uyarması, âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenleri) müjdelemesi" için vahyetmemiz insanlara acaip (garip) mi geldi? Muhakkak ki onlar için, Rab'lerinin yanında (katında) sıddıklar makamı vardır. Kâfirler şöyle dediler: “Muhakkak ki bu, mutlaka apaçık bir sihirbazdır.”
7/A'RÂF-63:
Sizi uyarması ve takva sahibi olmanız için, içinizden bir adama, Rabbinizden bir zikrin gelmesine mi şaşırdınız? Ve böylece rahmet olunursunuz.
2/BAKARA-259:
Veya çatıları üzerine çökmüş (altı üstüne gelmiş) bir karyeye uğrayan kimsenin, “Allah bunu (bu kasabayı) ölümünden sonra nasıl diriltecekî demesi gibi. Bunun üzerine Allah, onu yüz sene öldürdü. Sonra da diriltti. (Ona) “Ne kadar (ölü bir vaziyette) kaldın?”dedi. (O da): “Bir gün veya günün bir kısmı kadar.” dedi. (Allah): “Hayır, yüz yıl kaldın. Haydi yiyecek ve içeceğine bak, bozulup kokuşmadı. Ve merkebine bak. (Bu), seni insanlara bir âyet (canlı bir ibret) kılmamız içindir. Ve kemiklere bak. Onları nasıl inşa ediyoruz (kemikleri birleştirerek iskeleti kuruyoruz) sonra ona et giydiriyoruz.“Böylece (merkep dirilip, eski haline gelince ve herşey) ona açıkça belli olunca: “Allah'ın, herşeye kaadir olduğunu biliyorum.”dedi.
3/ÂLİ İMRÂN-47:
(Hz Meryem): “Rabbim, benim çoçuğum nasıl olur? Bana bir beşer dokunmadı” dedi. (Allah şöyle buyurdu): “İşte böyle, Allah dilediğini yaratır. Bir emrin (işin) olmasını takdir ettiği zaman, sadece ona “ol!” der, o hemen olur.”
19/MERYEM-26:
Artık ye ve iç, gözün aydın olsun! Bundan sonra eğer beşerden bir kimseyi görürsen, o zaman (ona şöyle) söyle: “Muhakkak ki ben, Rahmân'a (konuşmama) orucu nezrettim (adadım). Bu sebeple bugün bir insanla asla konuşmayacağım.”
16/NAHL-68:
Ve senin Rabbin, balarısına, dağlardan, ağaçlardan ve onların (insanların) kurdukları çardaklardan, evler (kovanlar) edinmelerini vahyetti.
99/ZİLZÂL-5:
Rabbinin ona vahyetmesi ile.
41/FUSSİLET-12:
Böylece onları iki günde yedi kat gök olarak kaza etti (yarattı, tamamladı). Her gök katına kendi emrini vahyetti. Ve dünya semasını kandillerle muhafaza ederek süsledik. İşte bu, Azîz ve Alîm olan (Allah'ın) takdiridir.
Allah'ın sadece Peygamberlere vahyetmediği bu ayetlerle kesinlik kazanıyor. Allah her devirde üst düzey evliyaları ile konuşur, yani onlara vahyeder. Ahmed Yesevi Hz.leri “Hakk' tan işitip bunları dedim işte” diyor bir şiirinde.Yunus Emre “Çalap tır söylettirir”, yani bizi konuşturan Allah'tır diyor divanında. Mevlana hz.leri , “Mesnevi Allah'ın izniyle inmiştir” diyor. Allahu Teala, yakın geçmişte Bediüzzaman Said Nursi Hz.lerine vahyederek Risale-i Nur u yazdırmıştır.
Maide 111 de Allah İsa As ın havarilerine vahyettiğini açıklıyor. İsa As ın havarilerinin Peygamber olmadığı açıktır.
Taha 38 de ise Musa AS ın annesine vahyedilmiştir.
Yunus 2 ve Araf 63 de içinizden bir adama vahyetmemiz acaibinize mi gitti buyuruyor. İnsanların zanlarına göre insanların içinden herhangibirine Allah'ın vahyetmesi söz konusu değildir. Allah bunu bildiği için özellikle içinizden bir adama vahyettik ifadesini kullanıyor.
Bir şehrin önünden eşeğiyle geçen bir adama Allahu Teala vahyediyor.
Allahu Teala, Ali İmran 47 ve Meryem 26 da ise İsa As ın annesi Hz. Meryem'e da vahyettiğini ifade buyuruyor.
Herşeye kaadir olan Allah, sadece insanlara değil arılara, yerlere ve göklere de vahyediyor.
İşte ayetler:
7/A'RÂF-175:
Onlara, âyetlerimizi verdiğimiz kimsenin haberini oku (anlat). Sonra o, ondan (âyetlerden) ayrıldı, artık şeytan onu kendisine tâbî kıldı. Ve böylece o zarar görenlerden (azgınlardan) oldu.
5/MÂİDE-111:
Ve havarilere; "Bana ve Resûl'üme îmân edin." diye vahyettiğim zaman, onlar da "Îmân ettik ve bizim (Hakk'a) teslim olduğumuza şahid ol." demişlerdi.
20/TÂHÂ-38:
Vahyedilecek şeyi annene vahyetmiştik.
10/YÛNUS-2:
Onlardan bir adama, "insanları uyarması, âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenleri) müjdelemesi" için vahyetmemiz insanlara acaip (garip) mi geldi? Muhakkak ki onlar için, Rab'lerinin yanında (katında) sıddıklar makamı vardır. Kâfirler şöyle dediler: “Muhakkak ki bu, mutlaka apaçık bir sihirbazdır.”
7/A'RÂF-63:
Sizi uyarması ve takva sahibi olmanız için, içinizden bir adama, Rabbinizden bir zikrin gelmesine mi şaşırdınız? Ve böylece rahmet olunursunuz.
2/BAKARA-259:
Veya çatıları üzerine çökmüş (altı üstüne gelmiş) bir karyeye uğrayan kimsenin, “Allah bunu (bu kasabayı) ölümünden sonra nasıl diriltecekî demesi gibi. Bunun üzerine Allah, onu yüz sene öldürdü. Sonra da diriltti. (Ona) “Ne kadar (ölü bir vaziyette) kaldın?”dedi. (O da): “Bir gün veya günün bir kısmı kadar.” dedi. (Allah): “Hayır, yüz yıl kaldın. Haydi yiyecek ve içeceğine bak, bozulup kokuşmadı. Ve merkebine bak. (Bu), seni insanlara bir âyet (canlı bir ibret) kılmamız içindir. Ve kemiklere bak. Onları nasıl inşa ediyoruz (kemikleri birleştirerek iskeleti kuruyoruz) sonra ona et giydiriyoruz.“Böylece (merkep dirilip, eski haline gelince ve herşey) ona açıkça belli olunca: “Allah'ın, herşeye kaadir olduğunu biliyorum.”dedi.
3/ÂLİ İMRÂN-47:
(Hz Meryem): “Rabbim, benim çoçuğum nasıl olur? Bana bir beşer dokunmadı” dedi. (Allah şöyle buyurdu): “İşte böyle, Allah dilediğini yaratır. Bir emrin (işin) olmasını takdir ettiği zaman, sadece ona “ol!” der, o hemen olur.”
19/MERYEM-26:
Artık ye ve iç, gözün aydın olsun! Bundan sonra eğer beşerden bir kimseyi görürsen, o zaman (ona şöyle) söyle: “Muhakkak ki ben, Rahmân'a (konuşmama) orucu nezrettim (adadım). Bu sebeple bugün bir insanla asla konuşmayacağım.”
16/NAHL-68:
Ve senin Rabbin, balarısına, dağlardan, ağaçlardan ve onların (insanların) kurdukları çardaklardan, evler (kovanlar) edinmelerini vahyetti.
99/ZİLZÂL-5:
Rabbinin ona vahyetmesi ile.
41/FUSSİLET-12:
Böylece onları iki günde yedi kat gök olarak kaza etti (yarattı, tamamladı). Her gök katına kendi emrini vahyetti. Ve dünya semasını kandillerle muhafaza ederek süsledik. İşte bu, Azîz ve Alîm olan (Allah'ın) takdiridir.
Allah'ın sadece Peygamberlere vahyetmediği bu ayetlerle kesinlik kazanıyor. Allah her devirde üst düzey evliyaları ile konuşur, yani onlara vahyeder. Ahmed Yesevi Hz.leri “Hakk' tan işitip bunları dedim işte” diyor bir şiirinde.Yunus Emre “Çalap tır söylettirir”, yani bizi konuşturan Allah'tır diyor divanında. Mevlana hz.leri , “Mesnevi Allah'ın izniyle inmiştir” diyor. Allahu Teala, yakın geçmişte Bediüzzaman Said Nursi Hz.lerine vahyederek Risale-i Nur u yazdırmıştır.