Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Zarar ve fesat bakımından muhakkak ki en büyük şeylerden birisi; Allah'ın isim, sıfat ve fiilleri hakkında bilgisizce söz söylemek; O'nu, kendisinin ve Rasûlünün (sallallahu âleyhi we sellem)'in vasfettiğinin hilâfına vasfetmektir. Bu, yaratma ve emretmenin kemâline sahip olan Allah'ın hikmetiyle çelişen ve ters düşen en büyük şeydir ve Rubûbiyyet ile Rabblik özellikleri konusunda atılan bir iftiradır. Bu tavır, bilerek sergilenirse o zaman Allah katında şirkten daha çirkin ve daha büyük bir günah olan inat anlamına gelir.
Rabb'in sıfatlarını tasdik eden bir muşrik, şüphesiz O'nun sıfatlarının kemâlini iptal ve inkâr edenlerden daha iyidir. Nitekim bir hükümdarın hükümdarlığını kabul eden, mülk sahibi olmasının doğurduğu yönetim hakkını ve sıfatlarını inkâr etmeyen; ona yaklaşmasını sağlayacak bazı işlerde onunla birlikte bazı ortaklar edinen biri, hükümdarın sıfatlarını ve onu hükümdar yapan şeyleri inkâr eden kimseden daha iyidir. SubhânAllah, Allah bütün eksikliklerden münezzeh olandır. Benzeri ve dengi olmayandır.
Bu, bütün fıtrat ve akıllara yerleşmiş bir şeydir.
Allah'ın kemâl sıfatları hakkında iftira atmak, hak mâbudla araya konan bir vasıtaya ibâdet ederek bu sıfatları inkâr etmek, tâzim etmek ve yüceltmek suretiyle araya konan bu vasıtaya ibâdet ederek Allah'a yaklaşmak olacak şey midir?
Allah'ın sıfatlarını; ta'til(iptal), teşbih(benzetme), tecsim(cisimleştirme) vb. şeyler tedavisi olmayan amansız hastalıklardır.
Bu sebeble Allah, muattılanın önderi firâvunun, Musa aleyhisselam Rabbinin semada olduğunu söylediğinde bunu inkâr ettiğini anlatmaktadır.
"Firâvun dedi ki: Ey Hamân! Bana yüksek bir kule yap, belki o yollara, göklerin yoluna ulaşırım da Musa'nın ilâhını görürüm. Çünkü ben onun yalancı olduğunu sanıyorum." (Mu'min 36-37)
Ebu Hasan el-Eş'âri kitaplarında bu ayeti muattıla aleyhine delil olarak getirir. (el-İbâne 'an Usûli'd-Diyâne, 7-8)
Bu sözler başka kitaplarda zikredilmiştir. (Muattıla ve Cehmiyyeye Karşı Savaşta İslâm Ordularının Toplanması)
Allah hakkında bilgisizce konuşmak ve şirk, birbirinden ayrılmaz şeylerdir.
Saptırıcı bid'ât, Allah'ın sıfatlarını bilmemek, O'nun ve Rasûlünün haber verdiği sıfatları inat ve cehâletle yalanlamak en büyük günahlardandır. Bu, küfür boyutuna varmasa bile iblis için diğer günahlara nazaran daha sevimlidir.
Nitekim Seleften birisi şöyle demiştir:
"Bid'ât şeytana günahtan daha sevimlidir. Çünkü günahtan tevbe edilir, bid'âttan edilmez." (Bunu Hasan-ı Basrî ve İbnu'l-Ca'd [Musned, 1885] rivayet etmişlerdir.)
Mâlumdur ki günahkârın zararı kendisinedir. Bid'âtçinin zararı ise bütün insanlaradır. Bid'âtçinin fitnesi dinin aslı ve temeli akidededir. Günahkârın fitnesi ise şehvettedir.
Bid'âtçi Allah'ın dosdoğru yoluna oturur. Günahkâr ise böyle değildir.
Bid'âtçi Allah ve Rasûlüne iftira eder. Günahkâr ise böyle yapmaz.
Zarar ve fesat bakımından muhakkak ki en büyük şeylerden birisi; Allah'ın isim, sıfat ve fiilleri hakkında bilgisizce söz söylemek; O'nu, kendisinin ve Rasûlünün (sallallahu âleyhi we sellem)'in vasfettiğinin hilâfına vasfetmektir. Bu, yaratma ve emretmenin kemâline sahip olan Allah'ın hikmetiyle çelişen ve ters düşen en büyük şeydir ve Rubûbiyyet ile Rabblik özellikleri konusunda atılan bir iftiradır. Bu tavır, bilerek sergilenirse o zaman Allah katında şirkten daha çirkin ve daha büyük bir günah olan inat anlamına gelir.
Rabb'in sıfatlarını tasdik eden bir muşrik, şüphesiz O'nun sıfatlarının kemâlini iptal ve inkâr edenlerden daha iyidir. Nitekim bir hükümdarın hükümdarlığını kabul eden, mülk sahibi olmasının doğurduğu yönetim hakkını ve sıfatlarını inkâr etmeyen; ona yaklaşmasını sağlayacak bazı işlerde onunla birlikte bazı ortaklar edinen biri, hükümdarın sıfatlarını ve onu hükümdar yapan şeyleri inkâr eden kimseden daha iyidir. SubhânAllah, Allah bütün eksikliklerden münezzeh olandır. Benzeri ve dengi olmayandır.
Bu, bütün fıtrat ve akıllara yerleşmiş bir şeydir.
Allah'ın kemâl sıfatları hakkında iftira atmak, hak mâbudla araya konan bir vasıtaya ibâdet ederek bu sıfatları inkâr etmek, tâzim etmek ve yüceltmek suretiyle araya konan bu vasıtaya ibâdet ederek Allah'a yaklaşmak olacak şey midir?
Allah'ın sıfatlarını; ta'til(iptal), teşbih(benzetme), tecsim(cisimleştirme) vb. şeyler tedavisi olmayan amansız hastalıklardır.
Bu sebeble Allah, muattılanın önderi firâvunun, Musa aleyhisselam Rabbinin semada olduğunu söylediğinde bunu inkâr ettiğini anlatmaktadır.
"Firâvun dedi ki: Ey Hamân! Bana yüksek bir kule yap, belki o yollara, göklerin yoluna ulaşırım da Musa'nın ilâhını görürüm. Çünkü ben onun yalancı olduğunu sanıyorum." (Mu'min 36-37)
Ebu Hasan el-Eş'âri kitaplarında bu ayeti muattıla aleyhine delil olarak getirir. (el-İbâne 'an Usûli'd-Diyâne, 7-8)
Bu sözler başka kitaplarda zikredilmiştir. (Muattıla ve Cehmiyyeye Karşı Savaşta İslâm Ordularının Toplanması)
Allah hakkında bilgisizce konuşmak ve şirk, birbirinden ayrılmaz şeylerdir.
Saptırıcı bid'ât, Allah'ın sıfatlarını bilmemek, O'nun ve Rasûlünün haber verdiği sıfatları inat ve cehâletle yalanlamak en büyük günahlardandır. Bu, küfür boyutuna varmasa bile iblis için diğer günahlara nazaran daha sevimlidir.
Nitekim Seleften birisi şöyle demiştir:
"Bid'ât şeytana günahtan daha sevimlidir. Çünkü günahtan tevbe edilir, bid'âttan edilmez." (Bunu Hasan-ı Basrî ve İbnu'l-Ca'd [Musned, 1885] rivayet etmişlerdir.)
Mâlumdur ki günahkârın zararı kendisinedir. Bid'âtçinin zararı ise bütün insanlaradır. Bid'âtçinin fitnesi dinin aslı ve temeli akidededir. Günahkârın fitnesi ise şehvettedir.
Bid'âtçi Allah'ın dosdoğru yoluna oturur. Günahkâr ise böyle değildir.
Bid'âtçi Allah ve Rasûlüne iftira eder. Günahkâr ise böyle yapmaz.