Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Allah'ın Şefaat Etme Ve Şefaat Edilme Hakkı

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Abu_ibrahim Çevrimdışı

Abu_ibrahim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
HAKINDA CEVAP ALAMADIM



.. İbn Teymiyye, El-Kelimu’t Tayyib adlı eserinde s. 109’da bize nerelerde sünnete uygun, nasıl duâ edeceğimizi göstermek için yazdığı eserde Abdullâh b. Mes’ud’dan rivâyet edilen şu hadis-i şerifi zikretmektedir:

“Sizden birinizin hayvanı çölde ipinden boşalıp, kaybolursa, Ey Allâh’ın kulları hapsedin. Ey Allâh’ın kulları hapsedin, diye iki defa seslensin. Zira Allâh’ın yeryüzünde onu hapsedecek olan hâzır kulu vardır.”
…… İbn Teymiyye bu hadisteki gibi duâ edilmesini sünnete uygun görmüş ki, el-Kelimu’t Tayyib “Sünnete Uygun Duâ” adlı eserine almıştır. İtiraz da etmemiştir.

Burada hem zayıf hadisle amel var, hem de Allâh’tan değilde bir başkasından yardım isteme var. İbn Teymiyye insanlardan yardım istemeyi (istigâse) kabul etmezken bu hadisteki gibi “Ey Allâh’ın kulları!” diye seslenerek yardım istemeyi sünnete uygun görmüştür.
Utbe İbn Gazvân (Radiyallahu Anh)’dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
عن عتبة بن غزوان رضى الله عنه عن النبى صلى الله عليه وسلم قال: "اذا اضل احدكم شيئا او اراد احدكم عونا وهو بارض ليس بها انيس فليقل: يا عباد الله اغيثونى، يا عباد الله اغيثونى فان لله عبادا لا نراهم.
“Sizin biriniz bir şey kaybederse, yahut yanında arkadaşı bulunmadığı bir yerde yardım dilerse “Ey Allah’ın kulları bana yardım edin! Ey Allah’ın kulları bana imdat edin!” desin. Çünkü, Allah’ın bizim görmediğimiz kulları vardır.” 1


[1] Taberânî, Mu’cem-i Kebîr, No: 290, 17/117, Mecmau’z-Zevâid, No: 17103, 10/188.

Bunu Taberânî rivâyet eder. Ve râvîleri güvenilir kabul edilmiştir. Ancak bazılarında bir zayıflık vardır. Şu kadar vardır ki Yezid Utbeye yetişmemiştir. (Yani râvîler sîka kabul edil*mekle beraber içlerindeki birinde biraz zayıflık görülmüş, dolayısıyla bu râvî Hasen-ül hadisdir. Diğer yandan munkatıdır. Bu Hanefî usulcülerine göre zarar vermez.
Ancak benzer hadisi sahih kabul etmişlerdir ki o da şu hadistir:
عن ابن عباس رضى الله عنهما ان النبى صلى الله عليه وسلم قال: ان لله ملائكة فى الارض سوى الحفظة، يكتبون ما يسقط من ورق الشجر، فاذا اصاب احدكم عرجة بارض فلاة فليناد: يا عباد الله! اغيثوا"
İbn Abbas (Radiyallahu Anh)’dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki Allah(-u Teâlâ)nın, hafaza meleklerinin dışında yeryüzünde melekleri vardır ki, ağaç yaprakla-rından düşenleri yazarlar. Sizin birinize çöl arazisinde bir aksaklık isabet ederse, “Ey Allah’ın kulları! (Bana) yardım edin” diye seslensin.” 1

[1] İbn Hacer el-Askalânî, Muhtasar-u Zevâidi’l-Bezzâr, No: 2128, 2/420

İmâm Nevevî şöyle demiştir. Benim de aralarında bulunduğum bir cematte hayvan kaçmaya başladı. Yardım isteme lafzını söyledim. Benim bu sözümden sonra hayvanlar, o anda durdu..3

3..İbn Allan, el-Fütuhâtü’r-Rabbâniyye s/150-151


BU DURUM NASIL AÇIKLAMA GETİRİLİR BU LAFZI BU HADİSE GÖRE

İSTEYENLER ŞİRK İŞLEYİP MÜŞRİKMİ OLURLAR


…......YEMAME SAVAŞINDA SAHABE ÖLMÜŞ RESULULLAHTAN .....

YA MUHAMMET ... DİYEREK YARDIM İSTEDİ ……….

İbn Kesir El-Bidâye ve’n-Nihâye, 6/329 Darul Kütübil İlmiye 1409 beyrut

..YETİŞ YA MUHAMMET DİYEN SAHABENİN HEPSİ SİZE GÖRE

........ŞİRK Mİ İŞLEMİŞ OLDU

Ebû Hanîfe (ö.150/767):

Tevessülü kabul etmeyenler Ebû Hanîfe’nin tevessülü kabul etmediğini söylüyorlar. Doğru olan ise El Feteva’yı Hindiye c:5, s: 318 Ebû Hanîfe

“Hakkı için” yapılan duâyı kerih görür. Doğrudur.

Ebû Hanîfe bu sözünü kişinin yaptığı iyi bir işten dolayı Allah (celle celâluhu) o kişiye sevap vermeye mecburdur, düşüncesinde olan Mutezile’nin önünü kesmek için sedd-i zerîa kabilinden söylemiştir.
Ama “hürmetine veya hatırına” şeklindeki tevessülü inkar ettiğine dair, mezhebinden hiçbir kimse İmâm Azam’dan böyle bir haber nakletmemiştir.

Hanefî âlimlerinden ve muhaddislerinden İmam Aliyyü’l Kârî, bu mekruhluğun hakk sözüne vaciplik (mecbûriyet) mânâsı yüklendiği takdirde olacağını, zira vaciplik veya mecburiyet mânâsında kimsenin, Allah (celle celâluhu) üzerinde hakkı olmadığını,

ancak hürmet ve tazîm mânâsında kullanıldığı zaman bunun tevessül babından olacağını, Allah’ın (c.c.) “O’na varmaya vesile arayın” buyurduğunu ve bunu el-Hısnu’l-Hasîn’de de yazdığına göre duânın âdaplarından kabul edildiğini ve bu hususta yukarıdaki hadisin geldiğini söylüyor. .1


[1] Aliyyü’l-Kârî, Fethu Bâbi’l-İnâye, 3/30.

Bazı alimler, Peygamber hakkı için veya ölü veya diri bir Velî hakkı için dua etmek tahrimen mekruhdur şeklinde ictihad etmişlerdir.

Çünkü, kimsenin Allahü teâlâ üzerinde hakkı yokdur.

Burada yazılı olandan anlaşılıyor ki, böyle dua etmek,

(Yâ Rabbî, onlara vermiş olduğun hak için) niyyeti ile câiz olur. Çünkü,

(Üzerimize hak oldu ki, mü’minlere yardım ederiz)dir. Rum sûresinin 47.


merhamet ve ihsân ederek, sevdiklerine haklar verdiğini göstermekdedir. ……..


Yine Hanefî âlimlerinden İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr’ında bunu ondan kabullenerek naklediyor. .2
2….İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, 5/540

Bunlardan da önce, “Falancanın hakkı için” ifâdesinin hürmetine demek olduğunu, vâciplik demek olmadığını ve bunun hadislerle sâbit olduğunu, bu ifâdeyi câiz görmeyenlerin vâcibliğe mecbûriyet mânâsı yüklediğini,

ama burada mânânın bu olmadığını daha önceleri İmâm Sübkî de söylemiştir. 3

3..İmâm Sübkî, Şifâu’s-Sikâm, 138.


Ebû Yûsuf (ö.183/798):

“Falan kişinin enbiyânın veya Kâbe’nin hakkı için” denilerek yapılan duâyı Ebû Yûsuf câiz görmüştür…4

4…Reşid Rıza Tefsirul-Menai XI 372-373

İMAM AZZAM EBU HANİFE HATRINA HÜRMETİNE ŞEKLİNDE YAPILAN

DUAYI MEKRUH GÖRMÜYO
بسم الله الرحمن الرحيم

öncelikle olarak dinde delil sadece Allah'ın kitabı ve Rasulünün sahih sünnetidir.
birinci soruda sahih olan rivayet sadece İbn Abbas radıyallahu anhuma'dan gelen rivayettir ve burada meleklerden, kendilerine izin verilmiş bir konuda yardım istemek sözkonusudur. yardıma gücü yeten ve sizi duyan kimseden yardım istemek şirk değildir. Nitekim Hacer aleyhasselam da cibril kendisine yardıma geldiğinde: "Ey sesin sahibi, eğer yardım edebilecek imkanın varsa bana yardım et" demiştir. bunu Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.
İbn abbas'ın sözünden, ıssız bir vadide hayvanı kaçan kimsenin meleklerden yardım istemesinin caiz olduğu anlaşılmaktadır. ancak bunu ölmüş kimselerden, seslenmenizi işitmeyenlerden, cinlerden ve insanlardan yardım istemeye kıyaslayarak onlardan yardım isteyen kafir olur. yine sadece Allah'tan istenebilecek bir şeyi başkasından istemek şirktir.
İbn Teymiyye zayıf hadisle amel edilmesini caiz görmeyen alimlerden biridir. mezkur hadisi delil getirmesi onun indinde bu hadisin sahih olduğuna kanaat etmesine işaret eder. lakin o da her beşer gibi hatadan masum değildir.
Sahabelerin yemame savaşında Ya muhammed diye yardım isteyerek şirk koştukları iftirasına gelince, yırtınmadan önce bu olayın sahih olduğunu ispat etmeniz gerekir.
Ebu Hanife, Aliyul kari, ibn abidin, reşid rıza ve benzerlerinin sözlerine gelince, bunlar benim için hiçbir şey ifade etmiyor.
 
Y Çevrimdışı

Yavuz_Selim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بسم الله الرحمن الرحيم

öncelikle olarak dinde delil sadece Allah'ın kitabı ve Rasulünün sahih sünnetidir.
birinci soruda sahih olan rivayet sadece İbn Abbas radıyallahu anhuma'dan gelen rivayettir ve burada meleklerden, kendilerine izin verilmiş bir konuda yardım istemek sözkonusudur. yardıma gücü yeten ve sizi duyan kimseden yardım istemek şirk değildir. Nitekim Hacer aleyhasselam da cibril kendisine yardıma geldiğinde: "Ey sesin sahibi, eğer yardım edebilecek imkanın varsa bana yardım et" demiştir. bunu Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.
İbn abbas'ın sözünden, ıssız bir vadide hayvanı kaçan kimsenin meleklerden yardım istemesinin caiz olduğu anlaşılmaktadır. ]


selamün aleyküm

öncelikle hacer validemizin durumu farklıdır çünkü rivayete göre o bizzat meleği görmüş ve sesini işitmiştir bunun üzerine eğer gücün yetiyorsa yardım et demiştir.



ama görmediğimiz meleklerden yardım isteyemeyiz ibn abbas dan gelen rivayet sahih mi ? ancak ALLAH a yarrabbi bana meleklerinle yardım et diyebiliriz.

bizim başımızda da bizi gören melekler var ama onlardan bir şey isteyemeyiz mekke müşriklerinin ilahlaştırıp ALLAH a ortak koştuklarının başında meleklerin geldiğini unutmayalım.
 
H Çevrimdışı

hizhizmetci_tr

Üye
İslam-TR Üyesi
selamun aleykum kardeslerim

.........abu ibrahim kardes .......şu tesbitiniz doğru: Sahih olan rivayet sadece İbn Abbas radıyallahu anhuma'dan gelen rivayettir ve burada meleklerden, kendilerine izin verilmiş bir konuda yardım istemek sözkonusudur.
yardıma gücü yeten ve sizi duyan kimseden yardım istemek şirk değildir.

Bu tesbitiniz müslümanların birliği adına yapıcı bir tesbit
Resulullah isteyin dedikten sonra şeyhul islam kabul ettiğiniz
İbn Teymiyye, El-Kelimu’t Tayyib adlı eserinde s. 109’da bize nerelerde sünnete uygun,
nasıl duâ edeceğimizi göstermek için yazdığı eserde hadis-i şerifi zikretmesi
Anlıyan taassub sahibi olmıyan için yeterli bir delildir

AYRICA
….....Üç aylık mesafede sarayın içindeki tahtı göz açıp kapayana kadar duvarlardan geçirip getirmeye Allah (Celle Celalühü) gücü yeter.

Hz Süleyman (Aleyhisselâm)..Bunu Allah tan deyil yanındaki

İNSAN VE CİNLERDEN İSTİYO ANCAK ALLAH IN YAPACAĞI BİR ŞEYİ

......BANA KİM GETİRİR?...(Neml/38)

Sizin mantığınıza göre Hz Süleyman (Aleyhisselâm)...ŞİRK Mİ İŞLEMİŞ OLDU

Bu olayı kurana yazıp Hz Süleyman (Aleyhisselâm) ı azarlamayan ne yapıysun benden niye istemiyosun DEMEYEN Allah cc hata isnat etmiş oluyorsunuz .

Şöyleki Allah bir yerde benden isteyin başka yerde insandan ve melekten isteyebilirsiniz

diyor .Halbuki sizin kafirler için inen ayetleri yorumladığınız da ancak ALLAH tan istenir

şimdi ne olucak kuranı çelişkili bir duruma sokmuş oluyosunuz

Kuranda hata olmıycağına göre o zaman sizin ayetleri yorumlama da hatanız olduğu ortaya çıkar


İfrit (Cin): “Sen yerinden kalkmadan ben onu sana getiririm.

Ve gerçekten bunu yapmaya hem gücüm hem de güvenim var.” dedi.”(Neml/39).

Yanında kitaptan bir ilim bulunan zat ise “Ben onu sana, gözünü kırpmadan önce getiririm.” dedi. Derken onu yanında durur görünce “Bu Rabbimin bir lutfudur.” dedi. (40)

Üç aylık mesafede sarayın içindeki tahtı görüp göz açıp kapayana kadar duvarlardan geçirip getirmeye Allah (Celle Celalühü) gücü yeter hiçbir insan bunu yapamaz.

Süleyman (aleyhi’s-selâm’)’ın yanındaki cin diyor ki; “Bunu yapmaya gücüm ve güvenim var, diyor,

Cin’e. Hızır aleyhi’s-selâm’a bu gücü veren Allah (Celle Celalühü) bir Allah dostuna neden vermesin. Vermeyeceğine dair elinizde bir delil var mı?

Yok ama vereceğine dair bizim elimizde çok deliller var.


“Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, ona nezdimizden bir rahmet vermiş,
yine ona tarafımızdan bir ilim (Ledünnî ilmi) öğretmiştik.” (Kehf; 65)

Görüldüğü gibi Allah isterse istediğine olağanüstü güçler verebilir.
Bunlar; Peygamberlerde olabilir, insanlarda. Numuneleri gerek sahâbede,

gerekse daha sonra da vardır.


İbn Teymiyye’nin Kerâmetler ile İlgili Görüşleri
Allah dostlarının yaptıkları kerâmeti şeytandan sayanların âlimlerinden İbn Teymiyye şöyle diyor:
Allah dostu zannedilen bazı kişiler kendilerinden mukaşefe sadır olur veya çoğunun yapmadığı harikuladelikler gösterirler.

Mesela: İşâretle bir şahsı öldürüvermesi, vasıtasız bir şekilde havalarda uçması, olduğu yerde görülmesine rağmen aynı zamanda

Mekke’de ve benzeri yerlerde görülmesi, su üstünde yürümesi, tasını boşlukta tutarak içine su doldurması, bilinmeyen yerlerden gıda alması,

zaman zaman insanların gözlerinin önünden yok olması, uzaklardan kendisini yardıma çağıranın yardımına, bulunduğu yerden yardım etmesi,

çalınan bir malın nereye saklandığını hiç aramadan haber vermesi gibi harikulade şeyler.
Bütün bu saydığımız şeyleri yapmakta olmaları veli olduğunu göstermez, ispatlamaz. Gerçek evliyanın kanaati odur ki; bir kimse havada uçsa su, üstünde yürüse gene de aldatıcı olabilir. Ve arkasından kayıtsız şartsız gidilmez.


Fakat bu fevkalâdelikleri göstermenin yanında Allah (Celle Celalühü) Resülüne itaat ettiği de açıkça görünüyorsa, onun yasak ve emirlerini olduğu gibi yerine getiriyorsa böylesinin bir veli olduğuna inanılabilir ve sözleri yerine getirmeye değer bulunabilir.

Gerçekte velinin kerâmetleri yukarıda saydıklarımızdan daha büyüktür. (Havada uçması, bir anda başka yerde gözükmesi, su üstünde yürümesi, yardım isteyenlerin yardımına uzaktanda olsa yetişmesi gibi.)


Yaptıkları ve söyledikleri Kur’ân ve sünnete uygun düşüyorsa ne kadar güzel. Zira veliler, imânlarının nuruyla bâtınî gerçeklerin yüze vurmasıyla, İslâm şeriatına sımsıkı sarılmalarıyla bilinir ve tanınırlar ..1 diyor ibn teymiyye



[1] El-Furkan Beyne Evliyâi’r-Rahmâni ve Evliyâi’ş-Şeytâni, s. 61-62, el-Mektebu’l İslâmî, 4.Baskı, Beyrût, 1397. Trc. İbn Teymiyye, Allah (c.c.)’ın velileriyle şeytanın velileri arasındaki fark. S: 73. Pınar Yayınları, 2003.


Vefat etmiş bir Allah dostunun mezarında yapılan duâları doğru bulmayan İbn teymiyye şu gerçeği itiraf ediyor.


………İbn Teymiyye: Böyle bir dileğin yerine gelmesi, yanı başında duâ edilen mezarda yatan

ölünün kerâmeti olarak sayılabilir…1 diyor ibn teymiyye

[1] İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 373-374, Dârul Marife, Beyrut

Fakat onunla bunun arasında fark yoktur. Bilmemiz gerekir ki, mezarların başında namaz kılmanın ve buraları mescid edinmenin yasaklanması mezarlarda yatan şahsiyetleri hor ve önemsiz saymaktan kaynaklanmıyor.
Tersine bu yasağın gerekçesi, bu yüzden halkın fitneye uğramasıdır. Fitnenin ortaya çıkması da sebeplerinin oluşmasına dayanır.
Buna göre mezar başlarında duâ etmek veya buraları mescid edinmekle insanların kafalarını karıştırabilecek, onları fitneye uğratacak sonuçların meydana gelmesi söz konusu olmasaydı, bu davranışlar yasaklanmazdı….1
[1] Sırat-ı Müstakim, İbn Teymiyye, Kabir Ziyaretleri bölümü, tercüme, Pınar Yay. s.494, bsk, 2004


İSTERSENİZ KERAMET LE İLGİLİ SAYFALARCA YAZI YAZARIM AMA İBN TEYMİYYE


müslümanların birliği için böyle bir isteğin delileri olmasına rağmen bir taraf bu görüşünden vazgece bilir böyle istekte bulunmak şart deyil çok ta gerelkli deyil

olaylara böyle yaklasmalıyız kardeslerim önce birlik beraberlik düşünmeliyiz tabi bunu bizden çok alimlerimiz düşünmeli yoksa hep siz veye hep biz haklı olsak bir birimize düşman olup parca parca olguktan sonra ne önemi haklı olmanın sonuçta kafir yine bizi birbirimize vurdurup kalanlarıda öldurup sömurdukten sonra haklı olmak o kadar önemli deyil
her kese saygılar
 
Y Çevrimdışı

Yavuz_Selim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
hizmetçi-1 ibn teymiyye den alıntı yapıyorsun bunları hangi siteden buldun ?

………İbn Teymiyye: Böyle bir dileğin yerine gelmesi, yanı başında duâ edilen mezarda yatan

ölünün kerâmeti olarak sayılabilir…1 diyor ibn teymiyye

başını sonunu keserek böyle alıntı yapmışsın ben bu alıntıdan ne anladım biliyon mu eğer o insanın dileği gerçekleşirse cahil halk bunu mezarda yatan şahıs sayesinde olduğunu sanabilir. lütfen ibn teymiyye nin kitaplarını oku başka sitelerden alıntılayıp buraya yazma bu aynen bir kişinin kuranda abdestsizken namaza yaklaşmayın yazıyor iken bu şahsın abdestsiz kısmını görmezlikten gelip kuranda namaza yaklaşmayın yazıyor demesi gibidir

İbn Teymiye şöyle der;
"Her kim Allah ile mahlukatı arasında -hükümdar ve teba'ası arasındaki aracılar gibi- aracılar oluşturursa, kişi kafir ve müşriktir. Öyle ki; kulların sorunlarını onlar Allah (c.c.)'a iletiyorlar, Allah (c.c.)'da kullarını onların aracılığıyla hidayete erdiriyor ve rızıklandırıyor. Halk önce onlardan dilekte bulunuyor, onlar da Allah (c.c.)'dan diliyorlar. Kralların yanındaki aracılar gibi. Onlar halka (da) yakın oldukları için ihtiyaçları krallara onlar dile getirirler. Halk da edep göstererek kraldan dileklerini onların yapmalarını isterler. Veya halkın onlardan (önce) dilekte bulunması, belki direkt kraldan dilekte bulunmalarından daha faydalı olabilir. Çünkü o aracılar ihtiyaçlı (sıradan halk)'dan daha krala yakındır (dosttur). Her kim bu tarzda aracılar oluşturursa o kişi kâfirdir, müşrikdir. Ondan tevbe etmesi istenir eğer tevbe etmezse öldürülür" (Mecmu'ul-Fetâvâ, I/126).

İşte bu önceki müşriklerin şirkinin aynısıdır.
Nitekim Allah (c.c.) şöyle buyurur:
"Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve "Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır" diyorlar" (Yunus, 10/18).
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah’a ortak koşmuş olursunuz


ALLAH CELLE CELLAUHU KIMLERE ILHAM(VAHIY) GELDIGINI VERILDIGINI BELIRTMISTIR DIN TAMAMLANMISTIR SENIN DEDIGIN NIYE VERMESIN DEDIGIN DOGRUDUR DIN TAMAMLANDIGINA GOREKI EMINIM DIN TAMAMLANMADI DEMEZSIN TAMAMLANMAYAN TEK ILHAM YUKARIDAKI AYETICELILEDE OLAN SEYTANI ILHAMDIR...


 
Y Çevrimdışı

Yavuz_Selim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
o ayette süleyman as yanında bulunan ve görebildiği ALLAH ın emrine verdiği cinlere ve meleklere tahtı getirip getiremeyeceklerini soruyor

cinlerden bir ifrit getireceğini iddia ediyor bundan sonra kitaptan ilim bulunan bir zat da (cin veya melek insan olduğuna dair bir bilgi yok) ben getiririm diyor ve de ALLAH ın izniyle getiriyor. sonra süleyman as bu ALLAH ın bir lütfudur nankörlük mü yapıcam yoksa ALLAH a şükür mü edicem diye beni ALLAH ın sınamasıdır diyor.


burdan kabirperest şirkine bir delil çıkmaz herşeyden önce istek süleyman as ın gördüğü ve hayatta olan bir zattan yapılmaktadır.

ayrıca kimse ALLAH ın peygamberlerine verdiği mucizeleri de inkar etmiyor. ama mucizelerin sahibi peygamberler değil sadece ALLAH tır.

belki iyi niyetle ALLAH a yaklaşmak için aracılar bulmaya çalışıyorsun ama iyi niyet kurtarmaz mekke müşrikeri de ALLAH a yaklaşmak amacıyla araya aracılar koyuyorlardı.

ahkaf suresi 28.ayet: Kendilerine Allah'ın nezlinde yakınlık sağlasınlar diye Allah'tan başka edindikleri tanrılar, o müşrikleri kurtarsalardı ya! Bilakis onlar ortalıktan koybolup kendilerini terk ettiler. İşte onların sapıtmalarının ve uydurup durdukları iftiralarının neticesi bundan ibarettir.

batıl peşinde olan bir kimse delil diye bir şey ileri sürse , mutlaka kuranı kerim de onu çürüten ve etkisiz hale getiren delil mevcuttur. nitekim yüce ALLAH şöyle buyurmaktadır.

furkan suresi 33. ayet: Onların sana itiraz için getirdikleri hiç bir temsil, hiç bir soru olmaz ki, ona karşı Biz sana gerçek durumu bildirmeyelim ve en güzel açıklamayı yapmayalım.


isra suresi 56.ayet: Müşriklere de ki: Allah dışında ilah olduklarını sandığınız putları imdada çağırınız bakalım. Onlar, başınızdaki belayı ne giderebilirler ve ne de başka birine aktarabilirler.

isra suresi 57.ayet: İmdada çağrılan bu ilahların Allah'a en yakın olanları dahil olmak üzere hepsi Allah'a yaklaşmanın yolunu ararlar. O'nun rahmetini diler ve azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı korkunçtur.
 
Abu_ibrahim Çevrimdışı

Abu_ibrahim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
selamun aleykum kardeslerim

.........abu ibrahim kardes .......şu tesbitiniz doğru: Sahih olan rivayet sadece İbn Abbas radıyallahu anhuma'dan gelen rivayettir ve burada meleklerden, kendilerine izin verilmiş bir konuda yardım istemek sözkonusudur.
yardıma gücü yeten ve sizi duyan kimseden yardım istemek şirk değildir.

Bu tesbitiniz müslümanların birliği adına yapıcı bir tesbit
Resulullah isteyin dedikten sonra şeyhul islam kabul ettiğiniz
İbn Teymiyye, El-Kelimu’t Tayyib adlı eserinde s. 109’da bize nerelerde sünnete uygun,
nasıl duâ edeceği*mizi göstermek için yazdığı eserde hadis-i şerifi zikretmesi
Anlıyan taassub sahibi olmıyan için yeterli bir delildir

AYRICA
….....Üç aylık mesafede sarayın içindeki tahtı göz açıp kapayana kadar duvarlardan geçirip getirmeye Allah (Celle Celalühü) gücü yeter.

Hz Süleyman (Aleyhisselâm)..Bunu Allah tan deyil yanındaki

İNSAN VE CİNLERDEN İSTİYO ANCAK ALLAH IN YAPACAĞI BİR ŞEYİ

......BANA KİM GETİRİR?...(Neml/38)

Sizin mantığınıza göre Hz Süleyman (Aleyhisselâm)...ŞİRK Mİ İŞLEMİŞ OLDU

Bu olayı kurana yazıp Hz Süleyman (Aleyhisselâm) ı azarlamayan ne yapıysun benden niye istemiyosun DEMEYEN Allah cc hata isnat etmiş oluyorsunuz .

Şöyleki Allah bir yerde benden isteyin başka yerde insandan ve melekten isteyebilirsiniz

diyor .Halbuki sizin kafirler için inen ayetleri yorumladığınız da ancak ALLAH tan istenir

şimdi ne olucak kuranı çelişkili bir duruma sokmuş oluyosunuz

Kuranda hata olmıycağına göre o zaman sizin ayetleri yorumlama da hatanız olduğu ortaya çıkar


İfrit (Cin): “Sen yerinden kalkma*dan ben onu sana getiririm.

Ve gerçekten bunu yapmaya hem gücüm hem de güvenim var.” dedi.”(Neml/39).

Yanında kitaptan bir ilim bulunan zat ise “Ben onu sana, gözünü kırpmadan önce getiririm.” dedi. Der*ken onu yanında durur görünce “Bu Rabbimin bir lut*fudur.” dedi. (40)

Üç aylık mesafede sarayın içindeki tahtı görüp göz açıp kapa*yana kadar duvarlardan geçirip getirmeye Allah (Celle Celalühü) gücü yeter hiçbir insan bunu yapamaz.

Süleyman (aleyhi’s-selâm’)’ın yanındaki cin diyor ki; “Bunu yap*maya gücüm ve güvenim var, diyor,

Cin’e. Hızır aleyhi’s-selâm’a bu gücü veren Allah (Celle Celalühü) bir Allah dostuna neden vermesin. Vermeyeceğine dair elinizde bir delil var mı?

Yok ama vereceğine dair bizim elimizde çok deliller var.


“Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, ona nezdimizden bir rahmet vermiş,
yine ona tarafı*mızdan bir ilim (Ledünnî ilmi) öğretmiştik.” (Kehf; 65)

Görüldüğü gibi Allah isterse istediğine olağanüstü güç*ler verebilir.
Bunlar; Peygamberlerde olabilir, insan*larda. Numuneleri gerek sahâbede,

gerekse daha sonra da var*dır.


İbn Teymiyye’nin Kerâmetler ile İlgili Görüş*leri
Allah dostlarının yaptıkları kerâmeti şeytan*dan sayanla*rın âlimlerinden İbn Teymiyye şöyle diyor:
Allah dostu zannedilen bazı kişiler kendilerinden mukaşefe sadır olur veya çoğunun yapmadığı harikuladelik*ler gösterirler.

Mesela: İşâretle bir şahsı öldürü*vermesi, vasıtasız bir şekilde havalarda uçması, ol*duğu yerde görülmesine rağmen aynı zamanda

Mekke’de ve benzeri yerlerde görülmesi, su üstünde yürü*mesi, tasını boşlukta tutarak içine su doldurması, bilinme*yen yerler*den gıda alması,

zaman zaman insanların gözleri*nin önün*den yok olması, uzaklardan kendisini yardıma çağıranın yardımına, bulunduğu yerden yardım etmesi,

çalınan bir malın nereye saklandığını hiç arama*dan haber vermesi gibi harikulade şeyler.
Bütün bu saydığımız şeyleri yapmakta olmaları veli oldu*ğunu göstermez, ispatlamaz. Gerçek evliyanın kanaati odur ki; bir kimse havada uçsa su, üstünde yürüse gene de al*datıcı olabilir. Ve arkasından kayıtsız şartsız gidilmez.


Fakat bu fevkalâdelikleri göstermenin yanında Allah (Celle Celalühü) Resülüne itaat ettiği de açıkça görünüyorsa, onun yasak ve emirlerini olduğu gibi yerine getiriyorsa böylesinin bir veli olduğuna inanılabilir ve sözleri yerine getirmeye değer bulunabilir.

Gerçekte velinin kerâmet*leri yukarıda saydıklarımızdan daha büyük*tür. (Ha*vada uçması, bir anda başka yerde gözükmesi, su üstünde yürümesi, yardım isteyenlerin yardımına uzaktanda olsa yetiş*mesi gibi.)


Yaptıkları ve söyledikleri Kur’ân ve sünnete uygun düşü*yorsa ne kadar güzel. Zira veliler, imânlarının nuruyla bâ*tınî gerçeklerin yüze vurmasıyla, İslâm şeriatına sımsıkı sa*rılmalarıyla bilinir ve tanınırlar ..1 diyor ibn teymiyye



[1] El-Furkan Beyne Evliyâi’r-Rahmâni ve Evliyâi’ş-Şeytâni, s. 61-62, el-Mektebu’l İslâmî, 4.Baskı, Beyrût, 1397. Trc. İbn Teymiyye, Allah (c.c.)’ın velileriyle şeytanın velileri arasındaki fark. S: 73. Pınar Yayınları, 2003.


Vefat etmiş bir Allah dostunun mezarında yapılan duâ*ları doğru bulmayan İbn teymiyye şu gerçeği itiraf ediyor.


………İbn Teymiyye: Böyle bir dileğin yerine gelmesi, yanı ba*şında duâ edilen mezarda yatan

ölünün kerâ*meti ola*rak sayılabilir…1 diyor ibn teymiyye

[1] İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 373-374, Dârul Marife, Beyrut

Fakat onunla bunun ara*sında fark yoktur. Bilmemiz gerekir ki, mezarların başında namaz kılmanın ve buraları mescid edinmenin yasaklan*ması mezarlarda yatan şahsiyetleri hor ve önemsiz saymak*tan kaynaklanmıyor.
Tersine bu yasa*ğın gerekçesi, bu yüzden halkın fitneye uğramasıdır. Fitne*nin ortaya çık*ması da sebeplerinin oluşmasına dayanır.
Buna göre me*zar başlarında duâ etmek veya buraları mescid edinmekle insanların kafalarını karıştırabilecek, onları fitneye uğrata*cak sonuçların meydana gelmesi söz konusu olmasaydı, bu davranışlar yasaklanmazdı….1
[1] Sırat-ı Müstakim, İbn Teymiyye, Kabir Ziyaretleri bölümü, tercüme, Pınar Yay. s.494, bsk, 2004


İSTERSENİZ KERAMET LE İLGİLİ SAYFALARCA YAZI YAZARIM AMA İBN TEYMİYYE


müslümanların birliği için böyle bir isteğin delileri olmasına rağmen bir taraf bu görüşünden vazgece bilir böyle istekte bulunmak şart deyil çok ta gerelkli deyil

olaylara böyle yaklasmalıyız kardeslerim önce birlik beraberlik düşünmeliyiz tabi bunu bizden çok alimlerimiz düşünmeli yoksa hep siz veye hep biz haklı olsak bir birimize düşman olup parca parca olguktan sonra ne önemi haklı olmanın sonuçta kafir yine bizi birbirimize vurdurup kalanlarıda öldurup sömurdukten sonra haklı olmak o kadar önemli deyil
her kese saygılar

بسم الله الرحمن الرحيم

Yukarıda dinde delilin sadece kitap ile sünnet ve bu iki delile dair sahabelerin anlayışları olduğunu belirtmiştim. bu yüzden ibn teymiyyeden sözler nakletmekle kendinizi hiç yormayın. ibn teymiyyeden delil getirirseniz bu bizde bir şey değiştirmez, ama siz onu hüccet görüyorsanız, ibn teymiyye sizin aleyhinize delil olur. bu yüzden ibn teymiyye üzerinde polemik yapmanın anlamı yoktur.
Süleyman aleyhisselam'ın kıssasına gelince, sırf muhalefet etmek maksadıyla hareket ederseniz burada yaptığınız gibi Allah'ın ayetlerini hevaya alet etmiş olursunuz. bundan Allah'a sığınırız. cevaba geçmeden önce şunda ittifak edelim: Allah rasulü ümmetinin 73 fırkaya ayrılacağını ve bunlardan bir tanesinin kurtulacağını bildiriyor. bu kurtulan fırkanın vasfı: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in ve ashabının üzerinde bulundukları yol olarak açıklanıyor.
şimdi Kur'anda Süleyman aleyhisselam kıssasını sahabeler de biliyordu, bizler de Kur'an okuyoruz.siz diyorsunuz ki: bu ayetlerde mahluktan yardım istemek var. hem de yalnız Allah'ın gücünün yeteceğini iddia ettiğiniz bir konuda! dolayısıyla velilerden de yardım istenir çünkü Allah'ın onlara verdiği keramet sayesinde onlar da bunları yapabilirler!
Biz de diyoruz ki: hayır bu mümkün değildir, böyle bir sesleniş şirk olur.
gelin Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e bakalım. Kur'an O'na indi. beyanı da yalnız 'Ona ait. Nebi salllallahu aleyhi ve sellem'in sahih hadislerinde böyle bir yol görebiliyor muyuz? Ya sahabelerde? Hangi sahabe vefatından sonra Nebi'den yardım istemiş? Nebinin mucizesi, veli bile olup olmadığını bilmediğimiz kimselere nazaran daha kesin değil mi? sahabeler hiç mi zor duruma düşmedi? mesela torunu Huseyn radıyallahu anh kerbela'da Allah rasulününden medet istedi mi?şimdi bu sözlerimiz bizim görüşümüzün Allah rasulü ve sahabelerin yoluna uygun olduğunu ifade ediyor. sizin görüşünüz ise bu hak fırkaya ait olmadığına göre kalan 72 fırkadan birini seçin artık.
İddianın cevabına gelince, Yalnız Allah'tan istenebilecek bir şeyi başkasından istemek şirktir. bizim itikadımız bu. Melekler müminler için bağışlanma dilemekle görevli olmalarına rağmen bize meleklerden bize bağışlanma talep etmelerini isteme izni verilmemiştir. hatta bu mekkeli müşriklerin bir kısmının şirki olarak Kur'anda anlatılmaktadır. Mekkeliler için şirk olan bir şey bizim için meşru mu olacak?Süleyman aleyhisselam' gaipten mi yardım istemiştir?
Bunu kim yapabilir diye sorması bir şey ifade etmiyor mu? Süleyman aleyhisselam kendizi bizzat nebi olup mucize sahibi değil miydi? insanların yapamayacağı bir çok şeyi yapabilen cinlere tahakküm yetkisi ona verilmemiş miydi? sizin iddialarınıza destek olabilecek bir şey göremiyorum.
kerametleri velilerden manevi yardım talebine delil getirmeye çalışmanız da batıldır. Allah Azze ve Celle şeytana ve deccale de olağanüstü imkanlar vermiştir. onlar sırf şeytan ve deccal oldukları için mi onlardan yardım istenemiyor? yoksa Allah'a ortak koşulan kim olursa olsun fark etmediği için mi?
yardım isteyenlerin yardımına uzaktan yetişmeyi keramet olarak saymanız da şirktir. müslüman olmak için bu akidelerden tevbe etmeniz gerekir. mekkeli müşrikler bile böyle bir şeye inanmıyorlar, Allaha yakın kabul ettikleri kullara ibadet ettiklerinde Allah'ın yardım edeceğine inanıyorlar, bu kullara kötülük edildiğinde de onların çarpacağına değil, Allah'ın ceza vereceğine inanıyorlardı. zamanımızdaki tarikatçı müşrikler mekkeli müşriklerden bile daha ileri boyutta şirktedir. çünkü onlar adlarına put edindikleri velilere fayda ve zarar verme gücü nispet etmiyorlardı,genişlik zamanında ilahlarına da dua ediyorlar, dara düşünce sadece Allah'a dua ediyorlardı. şimdikiler ise her zaman ilahlarına şeyhlerine, putlarına sesleniyorlar.
birlik mesajlarına gelince: aramızda şirk koşulmasına göz yumarak hangi birlik beraberlikten söz edebiliriz? karşımızdaki kafirlerden farkımız ne olacak o zaman? şirk koşan bir topluma Allah yardım eder mi?
 
Abu_ibrahim Çevrimdışı

Abu_ibrahim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
selamün aleyküm

öncelikle hacer validemizin durumu farklıdır çünkü rivayete göre o bizzat meleği görmüş ve sesini işitmiştir bunun üzerine eğer gücün yetiyorsa yardım et demiştir.



ama görmediğimiz meleklerden yardım isteyemeyiz ibn abbas dan gelen rivayet sahih mi ? ancak ALLAH a yarrabbi bana meleklerinle yardım et diyebiliriz.

bizim başımızda da bizi gören melekler var ama onlardan bir şey isteyemeyiz mekke müşriklerinin ilahlaştırıp ALLAH a ortak koştuklarının başında meleklerin geldiğini unutmayalım.

بسم الله الرحمن الرحيم

Aleykum Selam ve Rahmetullah
Hacer validemizin meleği gördüğüne dair bir delil bulunmamakla beraber "ey sesin sahibi" diye seslenmiş olması onu görmediğine delalet eder.
Şeyh Elbani ed-Daife 656'da şu açıklamayı yapar:
Bezzar, İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan şu lafızla rivayet ediyor: “Muhakkak ki Allah Teala’nın yeryüzünde hafaza melekleri dışında, yere düşen her bir ağaç yaprağını dahi yazan melekleri vardır. Issız bir arazide biriniz bir sıkıntıya düşerse: “Ey Allah’ın kulları! Bana yardım edin” diye seslensin.”
İbn Allân şerhinde (5/151) nakledildiği gibi, Hafız (İbn Hacer) şöyle demiştir: “Bu hadisin isnadı hasendir, cidden garîbdir. Bunu Bezzar: “Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den bu metinle rivayetini ancak bu rivayet yoluyla biliyoruz” diyerek rivayet etmiştir. Yine es-Sehavî de el-İbtihac’da hasen olduğunu söylemiş, el-Heysemî de şöyle demiştir: “Ravileri güvenilirdir.”
Derim ki: bunu Beyhakî, eş-Şuab’da mevkuf olarak (İbn Abbas’ın sözü olarak) rivayet etmiştir. – Eğer sahihse – bu hadis, ilk hadiste “Allah’ın kulları” sözüyle kastedilenin melekler olduğunu tayin etmektedir. Buna ister diri, ister ölü olsunlar, “Gayb erenleri” denilen veliler, Salihler gibi insanlardan veya cinlerden olan Müslümanları katmak caiz değildir. Zira onlarla istigâse (onlardan manevi yardım istemek) ve onlardan yardım talep etmek açık bir şirktir. Çünkü onlar duayı işitmezler, işitseler de buna cevap vermeye ve istekleri yerine getirmeye güç yetiremezler. Bu husus bir çok ayetlerde açıkça belirtilmiştir. Bu ayetlerden birisi de Allah Azze ve Celle’nin şu buyruğudur: “O'ndan başka yalvardıklarınız, bir çekirdek lifine bile sahip değildirler. Eğer onlara duâ ederseniz, duanızı işitmezler; işitseler bile, size cevap veremezler. Kıyamet günü sizin ortak koşmanızı inkâr ederler. Her şeyden haberdâr olan Allah gibi hiç kimse sana haber veremez.” (Fâtır 13-14)
Hafız İbn Hacer’in hasen dediği İbn Abbas radıyallahu anhuma hadisini İmam Ahmed kuvvetli görmüş, bununla amel etmiştir. İmam Ahmed’in oğlu Abdullah, el-Mesail’de (217) şöyle demiştir: “Babamın şöyle dediğini işittim: “İki defa binekli, üç defa da yaya olmak üzere veya iki defa yaya, üç defa binekli olarak beş defa hac yaptım. Yaya olarak yaptığım haclardan birinde yolu kaybettim. “Ey Allah’ın kulları! Bana yolu gösterin!” demeye başladım. Ben böyle demeye devam ederken yolu buluverdim.” Veya babam buna yakın bir şey söyledi.” Bunu Beyhaki eş-Şuab’da (2/455/2), İbn Asakir (3/72/1) Abdullah b. Ahmed yoluyla, sahih bir isnad ile rivayet etmişlerdir.
Daha önce geçenleri yazdıktan sonra Bezzar’ın Zevaid’inde (s.303) geçen isnadında rivayetin merfu olduğunu (İbn Abbas’ın bunu Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e dayandırdığını) gördüm. Lakin bana göre hadis muhalefet sebebiyle illetlidir. Bunun mevkuf olması (İbn Abbas’ın sözü olması) ağır basmaktadır. Bu rivayet, kesinlikle hükmen merfu kabul edilecek hadislerden değildir. Zira İbn Abbas’ın bunu Ehli Kitap’tan olup sonra Müslüman olmuş kimselerden alması da ihtimal dahilindedir. Allah en iyi bilendir.
 
H Çevrimdışı

hizhizmetci_tr

Üye
İslam-TR Üyesi
MUVAHHİD ŞÖYLE DEMİŞTİN

………İbn Teymiyye: Böyle bir dileğin yerine gelmesi, yanı başında duâ edilen mezarda yatan

ölünün kerâmeti olarak sayılabilir…1 diyor ibn teymiyye

başını sonunu keserek böyle alıntı yapmışsın ben bu alıntıdan ne anladım biliyon mu eğer o insanın dileği gerçekleşirse cahil halk bunu mezarda yatan şahıs sayesinde olduğunu sanabilir. lütfen ibn teymiyye nin kitaplarını oku başka sitelerden alıntılayıp buraya yazma bu aynen bir kişinin kuranda abdestsizken namaza yaklaşmayın yazıyor iken bu şahsın abdestsiz kısmını görmezlikten gelip kuranda namaza yaklaşmayın yazıyor demesi gibidir


………………………..CEVAB



MUVAHHİD YUKARDA Vefat etmiş bir Allah dostunun mezarında yapılan duâları İbn teymiyye nin doğru bulmadığını yazmıştık


Şimdi o sözun evvelini yazıyom..: Bazı kimselerin resulullahın veya ümmetine mensub Salih bir şahsiyetten bir dilemeleri ve bu dileklerin yerine gelmesidir .

BU DA ÇOK GÖRÜLEN BİR OLAYDIR şunu bilmen gerekir ki resululahtan ve gerekse ümmetinden olan Salih bir şahsiyetin bu dilekleri karşılamış olmaları söz konusu dilekler de bulunmanın mutlaka müstehab olduğunu göstermez .

böyle bir dileğin yerine gelmesi yanı basında dua edilen mezarda yatan ölünün kerâmeti olarak sayılabilir…1 diyor ibn teymiyye


tercumede şöyle yazıyo mezarda yatan ölünün kerâmeti olarak sayılabileceği gibi

dilek sahibinin Salih biri olmasından kaynaklanabilir diyo






.SONRADA BUNLARI SÖYLUYO




………İbn Teymiyye: Böyle bir dileğin yerine gelmesi, yanı başında duâ edilen mezarda yatan ölünün kerâmeti olarak sayılabilir…1 diyor ibn teymiyye

[1] İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 373-374, Dârul Marife, Beyrut

Fakat onunla bunun arasında fark yoktur. Bilmemiz gerekir ki, mezarların başında namaz kılmanın ve buraları mescid edinmenin yasaklanması mezarlarda yatan şahsiyetleri hor ve önemsiz saymaktan kaynaklanmıyor.
Tersine bu yasağın gerekçesi, bu yüzden halkın fitneye uğramasıdır. Fitnenin ortaya çıkması da sebeplerinin oluşmasına dayanır.
Buna göre mezar başlarında duâ etmek veya buraları mescid edinmekle insanların kafalarını karıştırabilecek, onları fitneye uğratacak sonuçların meydana gelmesi söz konusu olmasaydı, bu davranışlar yasaklanmazdı….1


[1] Sırat-ı Müstakim, İbn Teymiyye, Kabir Ziyaretleri bölümü, tercüme, Pınar Yay. s.494, bsk, 2004



KAYNAK HEM TERCUMDEN VERİLDİ HEMDE BİZZAT ARAPÇASINA BAKILARAK VERİLDİ



BURDA BENİM ANLADIĞIM KİŞİ KABİRDEKİ İNDEN ÇOÇUK VER EV VER GİBİ BİR

İSTEK DEYİLDE KABİRDEKİ KİŞİNİN RUHUNDAN DUNYADA OLDUĞU GİBİ BİZİM İÇİN ALLAHA DUA ETMESİ İSTEMEK OLARAK ANLIYOM


SAHABENİN RESULULLAHIN KABRİNDEN KENDİLERİ İÇİN ALLAH A DUA ETMESİNİ İSTEMESİ GİBİ

YUKSA O BUR TURLÜ İSTEMEYİ İBN TEYMİYYE ZATEN KABUL ETMİYO Kİ NASIL

KERAMETİ DER ŞEYTANDAN DIR DERDİ EĞER OBUR TURLÜ BİR DİLEK OLSA

GERCEKLEŞŞE İDİ

ÇOÇUK VER EVLAT VER GİBİ BİR İSTEK ZATEN ŞİRK OLUYO BEN VE BENİM

GİBİLER BÖYLE BİR İSTEPĞE KARŞIYIZ ŞİRK OLUR ŞÜPHESİZ







…………EBU İBRAHİM



Ne demek ibn teymiyye üzerinden konuşmaya gerek yok savunduğun bütün fikirlerin kaynağı kim bir bak düşün hem şeyhul İslam diyicen

hemde onun görüşlerini savunucan sonrada görüşüne ters bir görüşle karşına çıkıldığı zaman cevab veremediğin zaman böyle kıvırma takdiği ile laf ebeliği yapıcan

yaparsın ama bundan sonra bundan sonra yapacağın savunmaların cidiyeti samimiyeti ortadan kalkar sen ne kadar ne dersen de durumun bu olur


yukarda ibn teymiyyenin zat ile tevessülü kabul edişinin kaynağı var kimse deyinmiyo

kerametle ilgili görüşü var havada uçup kaybolanı bulma ile ilgili kimse

deyinmiyo ibn teymiyenin savunduğunuz görüşlere daha ters bir çok görüşü var şimdi sen bunlar bizi bağlamaz diycen

o zaman yanıldı dersen şunuda kabul etmiş olup demiş olursun ibn teymiyyenin diğer görüşleride hata içinde olabilir o zaman onun görüşlerini savunduğun görüşlerde bize göre ve sana göre hatalı olması yuksek bir ihtimal



2…….ŞÖYLE DEDİNİZ


Süleyman aleyhisselam'ın kıssasına gelince, sırf muhalefet etmek maksadıyla hareket ederseniz burada yaptığınız gibi Allah'ın ayetlerini hevaya alet etmiş olursunuz. bundan Allah'a sığınırız

şimdi Kur'anda Süleyman aleyhisselam kıssasını sahabeler de biliyordu, bizler de Kur'an okuyoruz.siz diyorsunuz ki: bu ayetlerde mahluktan yardım istemek var. hem de yalnız Allah'ın gücünün yeteceğini iddia ettiğiniz bir konuda! dolayısıyla velilerden de yardım istenir


Süleyman aleyhisselam' gaipten mi yardım istemiştir?
Bunu kim yapabilir diye sorması bir şey ifade etmiyor mu?


…………………CEVAB



….Bunu kim yapabilir diye sorması bir şey ifade etmiyor mu

SORMUYOR İSTİYOR İSTİYOR KİM GETİRİR DİYOR


…..O yazım yukarda (dolayısıyla velilerden de yardım istenir) böyle bir söz yok söylemedim

Benim dediğim siz kitablarınızın hemen hepsinde şu söz geciyo Allah ın yapabiliceği bir işi bir insandan istemek şirk tir diyodunuz

Bende kuran dan örnek verdim


Üç aylık mesafede sarayın içindeki tahtı göz açıp kapayana kadar duvarlardan geçirip getirmeye Allah (Celle Celalühü) gücü yeter.

Hz Süleyman (Aleyhisselâm)..Bunu Allah tan deyil yanındaki

İNSAN VE CİNLERDEN İSTİYO ANCAK ALLAH IN YAPACAĞI BİR ŞEYİ

......BANA KİM GETİRİR?...(Neml/38)

Sizin mantığınıza göre Hz Süleyman (Aleyhisselâm)...ŞİRK Mİ İŞLEMİŞ OLDU

Bu olayı kurana yazıp Hz Süleyman (Aleyhisselâm) ı azarlamayan ne yapıysun benden niye istemiyosun DEMEYEN Allah cc hata isnat etmiş oluyorsunuz .

Şöyleki Allah bir yerde benden isteyin başka yerde insandan ve melekten isteyebilirsiniz

diyor .Halbuki sizin kafirler için inen ayetleri yorumladığınız da ancak ALLAH tan istenir

şimdi ne olucak kuranı çelişkili bir duruma sokmuş oluyosunuz

Kuranda hata olmıycağına göre o zaman sizin ayetleri yorumlama da hatanız olduğu ortaya çıkar




YANİ SİZİN ANLAYIŞINIZ VE TOUMUNUZA GÖRE BU İSTEKTE BULUNAN HZ

SÜLEYMAN ŞİRK Mİ İŞLEMİŞ OLUYO DEDİM

Siz buna cevam verin niyet okuyuculuğu yapmayın




3……ŞÖYLE DEDİNİZ… Hangi sahabe vefatından sonra Nebi'den yardım istemiş?


………………..CEVAB



YEMAME SAVAŞINDA SAHABE ÖLMÜŞ RESULULLAHTAN .....

YA MUHAMMET ... DİYEREK YARDIM İSTEDİ ……….

İbn Kesir El-Bidâye ve’n-Nihâye, 6/329 Darul Kütübil İlmiye 1409 beyrut

..YETİŞ YA MUHAMMET DİYEN SAHABENİN HEPSİ SİZE GÖRE

........ŞİRK Mİ İŞLEMİŞ OLDU

ashab bu kelimeyi parola olarak kullanıyordu denirse

.......CEVAP

1…

Size göre şirk olan bir kelimeyi sahabe parola olarak kullandı yorumunu siz yapıyorsun sahabe şirk olan bir kelimeyi parola olarak kullanmaz!

Kıyasla ve akli muhakemeyle anlaşılmıcak, ihtimalden çok çok uzak gülünç bir manayı (parola)seçmiş olman bu meselede,ilmi mevzulardaki lağubalinizi ve acizliğinizi göstermektedir.

Aksine burada anlaşılcak olan Allah nezninde onun şefaatci kılınması ve Allahın yardımını celp talebidir

Seyhül İslam Subkinin de dediği gibi bir tevessül babaındandır.yarabbi bu sevdiğin kulun hatrına yardım et demektir. Yoksa ondan birsey istemek değildir.

Ayrıca sahabenin yemamede Allah tan (yetiş ya Muhammet şiarı ile) yardım istediğini destekliyen bir delilde yemamede şu ayeti sık sık okumalarıydı

‘üzerimize hak olduki müminlere yardımederiz ] rum 47

Bu da bize yetiş ya Muhammed derken parola deyil bir sıkıntı neticesinde tevessül yani Allah tan yardım temenni edilmiş olduğuna işaret ediyor.

Resulullahın hatrına Allahtan yardım veya resulullahın sahabeye yardım için Allaha dua emesi neticesinde Allahın yardım edilmesi umyor sahabe

Yoksa resulullahtan direk yardım isteniyor resulullahta Alahın izni ve yardımı olmadan resulullah yardım eder demek DEYİL

SORU

"yetiş ya muhammed" demek ayrı "ya muhammed" ayrıdır DENİRSE

CEVAP

Ya Muhammedahu arapça biliyorsanız buradaki ya nida harfi olup ey demektir .

Muhammed kelimesi münada dır . Yani kendisine seslenilen kişidir münada dan sonra gelen elif elifi istiğase derler yani medet isteme elifi derler .

Dolayısıyla bu kelimeden çıkan mana ey Muhammed imdadıma yetiş , bize yardım et olur .


Abdullah İbn Sa’d şöyle anlatıyor: “Bir kere Abdullah İbn Ömer (Radiyallahu Anh)’ın ayağı uyuştu O zaman bir adam ona en sevdiğin insanı an, dedi

O da “Ya Muhammed!” deyince bağlarından kurtulmuş gibi rahatladı

Edebü’l Müfred, 448, No: 993 sh: 262

Sahâbelerin ve Tâbiin’in yaptıkları ortada iken, meded ya Rasulüllah, meded ya mürşidim! diyen bir insana nasıl kâfir dersiniz?

Onları Müşriklerle ve putları ile eş tutmanız ne kadar doğru olur?


……… Mâlik ed-Dâr anlatıyor: “Hz. Ömer (Radıyallahu Anh) devrinde halk şiddetli bir kıtlığa maruz kal¬mıştı. Derken bir adam Peygamber’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kabrine gele¬rek:

-Ya Rasulallah! Ümmetin için yağmur yağmasını iste. Zira onlar helak oldular! dedi. Diye devam eden hadiste sahebe resululahın kabrinden dua etmesini istemiştir


İbn Hacer (ö.852/1448), ibn Ebî Şeybe’nin (ö.235/849) ri¬vâyet ettiği bu hadisin is¬nadının sahih olduğunu zikretmek¬tedir.

Hadis, aynı isnadla Beyhakî (ö.458/1065) ve İbn Asâkir (ö.571/1175) tarafından da rivâyet edil¬mektedir.

İbn Ebi Şeybe, Musannef, VII, 482-483; İbn Abdilberr, İstiab, II, 464; Halili, İrşad, I, 313-314; Beyhakî, Delâil, VII, 47.
İbn Hacer, Fethu’l-Bari, II, 495.
İbn Asakir, Tarihu Medineti Dımaşk (tercemetü Ömer b. El-Hattab), LIII, 294







4…..ŞÖYLE DEDİNİZ


yardım isteyenlerin yardımına uzaktan yetişmeyi keramet olarak saymanız da şirktir. müslüman olmak için bu akidelerden tevbe etmeniz gerekir. mekkeli müşrikler bile böyle bir şeye inanmıyorlar



…..CEVAB


BU SÖZUNLE İBN TEYMİYYE ŞİRK LE VE MÜŞRİKLE SUCLADIN


……………………………NEDENMİ AÇIKLIM


İbn Teymiyye’nin Kerâmetler ile İlgili Görüşleri
Allah dostlarının yaptıkları kerâmeti şeytandan sayanların âlimlerinden İbn Teymiyye şöyle diyor:
Allah dostu zannedilen bazı kişiler kendilerinden mukaşefe sadır olur veya çoğunun yapmadığı harikuladelikler gösterirler.

Mesela: İşâretle bir şahsı öldürüvermesi, vasıtasız bir şekilde havalarda uçması, olduğu yerde görülmesine rağmen aynı zamanda

Mekke’de ve benzeri yerlerde görülmesi, su üstünde yürümesi, tasını boşlukta tutarak içine su doldurması, bilinmeyen yerlerden gıda alması,

zaman zaman insanların gözlerinin önünden yok olması, uzaklardan kendisini yardıma çağıranın yardımına, bulunduğu yerden yardım etmesi,

çalınan bir malın nereye saklandığını hiç aramadan haber vermesi gibi harikulade şeyler.
Bütün bu saydığımız şeyleri yapmakta olmaları veli olduğunu göstermez, ispatlamaz. Gerçek evliyanın kanaati odur ki; bir kimse havada uçsa su, üstünde yürüse gene de aldatıcı olabilir. Ve arkasından kayıtsız şartsız gidilmez.


Fakat bu fevkalâdelikleri göstermenin yanında Allah (Celle Celalühü) Resülüne itaat ettiği de açıkça görünüyorsa, onun yasak ve emirlerini olduğu gibi yerine getiriyorsa böylesinin bir veli olduğuna inanılabilir ve sözleri yerine getirmeye değer bulunabilir.

Gerçekte velinin kerâmetleri yukarıda saydıklarımızdan daha büyüktür. (Havada uçması, bir anda başka yerde gözükmesi, su üstünde yürümesi, yardım isteyenlerin yardımına uzaktanda olsa yetişmesi gibi.)


Yaptıkları ve söyledikleri Kur’ân ve sünnete uygun düşüyorsa ne kadar güzel. Zira veliler, imânlarının nuruyla bâtınî gerçeklerin yüze vurmasıyla, İslâm şeriatına sımsıkı sarılmalarıyla bilinir ve tanınırlar ..1 diyor ibn teymiyye



[1] El-Furkan Beyne Evliyâi’r-Rahmâni ve Evliyâi’ş-Şeytâni, s. 61-62, el-Mektebu’l İslâmî, 4.Baskı, Beyrût, 1397. Trc. İbn Teymiyye, Allah (c.c.)’ın velileriyle şeytanın velileri arasındaki fark. S: 73. Pınar Yayınları, 2003.



5……


EBU İBRAHİB ŞÖYLE DEDİN ….. Allaha yakın kabul ettikleri kullara ibadet ettiklerinde Allah'ın yardım edeceğine inanıyorlar, bu kullara kötülük edildiğinde de onların çarpacağına değil, Allah'ın ceza vereceğine inanıyorlardı.

zamanımızdaki tarikatçı müşrikler mekkeli müşriklerden bile daha ileri boyutta şirktedir.

çünkü onlar adlarına put edindikleri velilere fayda ve zarar verme gücü nispet etmiyorlardı,


…………CEVAB


BEN SEYYİDİM VALLAHİ SENİN BU MANTIĞIN NESLİM CEDDİM HZ ALİYE KAFİR

DİYEN HARİCİ MANTIĞIDIR

YUKARDA NE KADAR YANLIŞ OLDUĞUN ORTAYA CIKMIŞKEN BÖYLE SÖYLEMEN VE SÖYLİYENLER BİLMELİKİ ONLAR DEYİLSE MÜŞRİK DEYİLSE İŞLERİ ÇOK ZOR

BEN EBU LEHEBE KAFİR DERİM ÇÜNKÜ AYETLE SABİTTİR

HERKESE SAYGILAR

 
Usud-ul Harb Çevrimdışı

Usud-ul Harb

Üye
İslam-TR Üyesi
BEN SEYYİDİM VALLAHİ SENİN BU MANTIĞIN NESLİM CEDDİM HZ ALİYE KAFİR

DİYEN HARİCİ MANTIĞIDIR

YUKARDA NE KADAR YANLIŞ OLDUĞUN ORTAYA CIKMIŞKEN BÖYLE SÖYLEMEN VE SÖYLİYENLER BİLMELİKİ ONLAR DEYİLSE MÜŞRİK DEYİLSE İŞLERİ ÇOK ZOR

BEN EBU LEHEBE KAFİR DERİM ÇÜNKÜ AYETLE SABİTTİR

HERKESE SAYGILAR

Kardesler sana bunca lutfedip de cevap verdiler ama sen hala sapikligi hak olarak gostermeye calisiyorsun.
Senin zaten bol soslu amerikan filmleri izleyen, surekli akli dusunen biri oldugunu '' CİHATDA DİRENİŞ Cİ , GERİLA TÜRÜ BİR MUCADELE BİZE NE KAZANDIRIR NE KAYBETTİRİR '' adli konudaki paylasimindan sezinlemistim.

Bir de kardesleri haricilikle itham etmen sapik itikadin diger bir gerekliligi olsa gerek.
Hariciler buyuk gunahlardan isleyenleri tekfir ederlerdi, senin bahsettiklerin ise tamamen sirk ! Senin dediklerin gunah islemiyor ki, sirk isliyor !
Burnuma gulat-i murcie kokulari geliyor...
 
Y Çevrimdışı

Yavuz_Selim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
ibn teymiyye nin sözlerini çarpıtıyorsun

İbn Teymiye şöyle der;
"Her kim Allah ile mahlukatı arasında -hükümdar ve teba'ası arasındaki aracılar gibi- aracılar oluşturursa, kişi kafir ve müşriktir. Öyle ki; kulların sorunlarını onlar Allah (c.c.)'a iletiyorlar, Allah (c.c.)'da kullarını onların aracılığıyla hidayete erdiriyor ve rızıklandırıyor. Halk önce onlardan dilekte bulunuyor, onlar da Allah (c.c.)'dan diliyorlar. Kralların yanındaki aracılar gibi. Onlar halka (da) yakın oldukları için ihtiyaçları krallara onlar dile getirirler. Halk da edep göstererek kraldan dileklerini onların yapmalarını isterler. Veya halkın onlardan (önce) dilekte bulunması, belki direkt kraldan dilekte bulunmalarından daha faydalı olabilir. Çünkü o aracılar ihtiyaçlı (sıradan halk)'dan daha krala yakındır (dosttur). Her kim bu tarzda aracılar oluşturursa o kişi kâfirdir, müşrikdir. Ondan tevbe etmesi istenir eğer tevbe etmezse öldürülür" (Mecmu'ul-Fetâvâ, I/126).

böyle diyen bir insan senin kasttetiğin şeyi der mi hiç ?

diğer sayfada muhammed bin abdulVehhab yüzü suyu hürmetine istemeyi reddetmiyor demişsin.

bunu şirk görmüyor ama kesinlikle hoş karşılamıyor


hiç alıntı yapmadan ibn teymiyye den iddia ettiğin şeylerin teker teker kitap isimlerini ve sayfa no. larını verir misin mümkünse yayınevi de olsun


ayrıca sana maide suresinden ayetler yazmıştım ve bu ayetleri açıklar mısın demiştim hala cevap vermedin.


maide suresi 116 117 118. ayet(suat yıldırım meali): Hem Allah Teâlâ: "Ey Meryem oğlu İsa!" Sen mi insanlara "Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı edinin" dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek: "Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz." "Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen’in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen’sin." "Sen ne emrettinse ben onlara, bundan başka bir şey söylemedim. Dediğim hep şu idi: "Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin." "Ya Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe onları kolladım. Fakat vakta ki Sen beni aralarından tutup aldın, onları görüp denetleyen yalnız Sen kaldın. Sen gerçekten her zaman, her şeye hakkıyla şahitsin. Eğer onları cezalandırırsan, şüphe yok ki onlar Sen’in kullarındır. Onları affedersen, aziz-u hakîm (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) ancak Sen’sin."


maide suresi 117.ayet (ibn kesir meali) : Ben; onlara Senin bana buyuduğundan başkasını söylemedim. Rabbım ve Rabbınız olan Allah'a kulluk edin, dedim. Ben, aralarında bulunduğum sürece üzerlerine şahid idim. Beni öldürdüğünde onların murakıbı Sensin. Sen herşeye şahidsin.

maide suresi 117.ayet (seyyid kutub meali) : Ben onlara sadece bana emrettiğini yani «Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz dedim. Aralarında bulunduğum sürece onların üzerinde gözetleyici oldum. Fakat sen canımı alınca onların tek gözetleyicisi Sen oldun. Her şeyin şahidi Sensin


maide suresi 117.ayet (elmalılı sadeleştirilmiş meali) : Ben onlara sadece, senin bana emrettiklerini söyledim. Benim ve sizin Rabbınız olan Allah'a kulluk edin, dedim. Aralarında olduğum müddetçe onlara şahit idim, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen yalnız sen oldun. Sen herşeyi görensin.

hizmetçi-1 ayette apaçık görülüyor ki isa as vefat ettikten sonra ümmetinin durumunda habersiz oluyor. buna cevap verir misin ? sizin evliyalarınız nasıl insanları görebiliyor ? sence abdülkadir geylani mi daha üstün yoksa isa aleyhisselam mı?



nahl 19.ayet: Allah, gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da bilir.

nahl 20.ayet: Allah'tan başka yalvardıkları ise, hiçbir şey yaratamazlar, zaten kendileri yaratılıp duruyorlar.

nahl 21.ayet: Hep ölüdürler, diri değil. Ne zaman diriltileceklerinin de bilincinde değildirler.


neml suresi 65.ayet: De ki: "Göklerde ve yerde Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. Onlar, ne zaman yeniden diriltileceklerini de bilmezler.


ahkaf suresi 5.ayet: Allah'ı bırakıp da kendisine kıyamete kadar cevap veremeyecek kimselere dua edenden daha sapık kim olabilir? Oysa onlar, onların dualarından habersizdirler.

ahkaf suresi 6.ayet: İnsanlar mahşerde bir araya toplandığında da onlara düşman olurlar ve ibadetlerini inkar ederler.



ahkaf suresi 5.ayetinde geçen ''men'' kelimesi kimse veya kimseler manasına gelir ve akıllı varlıklar için kullanılır. taştan putlar için değil.

bu ayetlerden de ölen birisinin kendisine seslenilerek yapılan duayı işitemeyeceğini ve ölüye seslenilerek yapılan duanın büyük şirk olduğunu anlıyoruz.

hizmetçi-1 bu ayetleri tevil ve tahrif etmeden açıklar mısın ?


mümin suresi 66.ayet: De ki: Allah ile kendi aranıza koyup yardıma çağıdıklarınıza kul olmam yasaklandı. Bu yasak rabbimden bana açık ayetler geldiği vakit kondu.Ben varlıkların sahibine teslim olma emri aldım.

enam suresi 71.ayet: De ki: "Allah'tan başka, bize, yalvarıp ibadet ettiğimiz takdirde fayda, terkettiğimiz takdirde zarar veremeyen şeylere mi yalvaralım?Allah bizi doğru yola koyduktan sonra şeytanların kandırıp şaşkın bir halde çöle düşürdükleri, arkadaşlarının ise "Bize gel!" diye doğru yola çağırıp durdukları ahmak gibi, gerisin geriye İslâm'dan şirke mi dönelim?De ki: "Allah'ın gösterdiği yol, tek doğru yoldur ve bize âlemlerin Rabbine teslim olmamız emrolundu."

ahkaf suresi 28.ayet: Kendilerine Allah'ın nezlinde yakınlık sağlasınlar diye Allah'tan başka edindikleri tanrılar, o müşrikleri kurtarsalardı ya! Bilakis onlar ortalıktan koybolup kendilerini terk ettiler. İşte onların sapıtmalarının ve uydurup durdukları iftiralarının neticesi bundan ibarettir.

zuhruf suresi 36.ayet: Kim Rahman'ın hikmetlerle dolu ders olarak gönderdiği Kur'ân'ı göz ardı ederse, Biz de ona bir şeytan sardırırız; artık o, ona arkadaş olur.

zuhruf suresi 37.ayet: Bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar, ama onlar kendilerinin hâlâ doğru yolda olduklarını sanırlar.


bu ayetlerin hepsine tevil ve tahrifsiz açıklama bekliyorum karşılık olarak hadis yazma peygamberin hiç bir sahih hadisi hiç bir ayetle çelişmez çelişemez.


bir de sana bir şey sorayım ibadet nedir ? dua ibadet midir ? bunları da açıklarsan iyi olur


başkalarından alıntı yapmayıp bunları açıklar mısın sadece
 
H Çevrimdışı

hizhizmetci_tr

Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum kardeslerim

Muvahhid kardes



1….hiç alıntı yapmadan ibn teymiyye den iddia ettiğin şeylerin teker teker kitap isimlerini ve sayfa no. larını verir misin mümkünse yayınevi de olsun


……………CEVAB


[1] El-Furkan Beyne Evliyâi’r-Rahmâni ve Evliyâi’ş-Şeytâni, s. 61-62, el-Mektebu’l İslâmî, 4.Baskı, Beyrût, 1397. Trc. İbn Teymiyye, Allah (c.c.)’ın velileriyle şeytanın velileri arasındaki fark. S: 73. Pınar Yayınları, 2003.

Muvahhid kardes SEN YAZDIKLARIMI OKUMUYOMUSUN HEPSİNİN ALTINDA ARAPCA VE TURKCE KAYNAKLAR VERİLMİŞ


Sen ibn teymiyyenin o sözünun evvelini istedin onu da verdim hala çarpıtıyon diyon benmi senmi olayı çarpıtuyon kardesim arapca bilmiyosan turkçe kaynakları verdik arapca biliyosan arapca kitabın kaynağını verdik

Lütfen bana cevab yetiştireceğine önce verdiğim kitablara bak burada mahcup olma


ayrıca güzel kardesim kırdıysam özur dilerim ama lütfen geriye bi dön bak ben yazılarına tek tek cevab vermişim ama sen benim yazılarıma sorularıma tek tek cevab vermeyip baska konulara gectin ona cevab veriyom

baska konuya geciyon ama benim sorulara cevab vermiyon bu durum yazılarımın okunmadığı veya cevab verilemeyince atlama olduğu kanaatine götürüyo beni böyleyse konuyu uzatmaın anlamı yok



hep benden istedin ben yazdım onun için lütfen geriye dön istediğim cevabları verin


şimdi ben size soruyorum sizce ölü iştirmi bizim için dua edebilirmi


saygılarla
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
“Kullarım sana benden sorarlarsa bilsinler ki ben yakınım. Dua ettiğinde bana dua edene karşılık veririm. Öyleyse çağrıma karşılık versinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulurlar.” (Bakara, 2/186)

“Eğer onları çağırırsanız, sizin çağırmanızı işitmezler. Faraza işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin (onları Allah’a) ortak koşmanızı reddederler. (Bu gerçeği) sana, herşeyden haberi olan (Allah’tan) başka hiç kimse haber veremez.” (Fatır, 35/14)


bukadar acik ve net delillere ragmen hala sacma sorular pesinde kosan insanin iyi niyetinden suphe etmekten baska secenek birakmiyorsun kardesim....
 
Usud-ul Harb Çevrimdışı

Usud-ul Harb

Üye
İslam-TR Üyesi
“Kullarım sana benden sorarlarsa bilsinler ki ben yakınım. Dua ettiğinde bana dua edene karşılık veririm. Öyleyse çağrıma karşılık versinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulurlar.” (Bakara, 2/186)

“Eğer onları çağırırsanız, sizin çağırmanızı işitmezler. Faraza işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin (onları Allah’a) ortak koşmanızı reddederler. (Bu gerçeği) sana, herşeyden haberi olan (Allah’tan) başka hiç kimse haber veremez.” (Fatır, 35/14)

bukadar acik ve net delillere ragmen hala sacma sorular pesinde kosan insanin iyi niyetinden suphe etmekten baska secenek birakmiyorsun kardesim....

Ama adamin cevabi dunden hazir HabibUllah kardesim.Kafirlere inen ayetleri Musluman!lara yoneltmeyin diyor.
Bunlarin partici kolu da maide-44 icin '' O yahudiler icin indi, biz yahudi degiliz ki '' dedikleri gibi..
O ayet nasraniye, bu ayet yahudiye..Ee, sen nerde kaldin o zaman ? O ayetler onlarin yaptiklari uzere inecek de sen bundan ders almiyacan he ?

Biryerlerden bisiler kopyalayip getiriyor ama cikar yakinda meydana.
Gavsa iman ediyor mu etmiyor mu ona cevap versin once bu kabirperest sofi.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ayeti kerimelerin inis amaclirini anlayamayanlardan bekleneni yapiyor kardesimiz insan ogluna niye nasihat yapar diye sormak lazim ayni hatalara duserse ayni sonuclarla karsilacagi icin yapar ama yukaridaki kardesimiznde uydugu ayetler mevcut hani sagir,gozlerininonlerine perde cekilenlerden sanirim ALLAH celle celaluhu yardimcimiz olsun....
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
bak bu sohbetden istafade et lutfen ALLAH celle celaluhu hakki icin dinle yanlislik varmi yaz sadece bes dakikani ayiracaksin hepsi bu hicmetci kardes.....


[D]14002[/D]
 
e-mir Çevrimdışı

e-mir

Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşler zamanınızı boşa harcamayın bu adam sizi hak olsanız bile kabul etmes bunun kanında ashabı düşman gören rafizi kanı vardı bi de .... Abu ibrahim kardeşe harici adlandırıyor harici cehennem kopeği demeğidir bu küfüre neden adminler bakmıyor
 
İSTİŞHAD Çevrimdışı

İSTİŞHAD

الله لا ينسى أحداً ، هذا أمر كاف ليطمئن قلبك
Admin
herkes yeterince delillerini yazdı gördüğüm kadarıyla... bu saatten sonra herkes kendi yazdıklarını ve karşı tarafın yazdıklarını oturup düşünsün... o yüzden konuyu kilitliyorum...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt