Arkadaş Ehl-i Sünnet Ve'l-Cemaat imamlarını kusursuz görerek değerlerini düşürüyorsunuz. Konuyu fazla uzatma git Ehl-i Sünnet Ve'l-Cemaat'a ait olan fıkıh kitaplarını oku İnşeallah. Daha da fazla mesaj yazarsan cevaplamam hakkını helal et. Bak bende sana Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem'in lafzını naklediyorum;
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ki namazı terk etmek, kişi ile şirk ve küfran arasında bulunmaktadır.”
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu:
“Namazı terk etmek, kişi ile şirk ve küfür arasında bulunur.”
Müslim 82/131
Rasulullah sallalahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurmuştur:
"Bizimle onlar arasındaki ahid, namazdır. Onu terkeden kâfir olur."
Tirmizi, 2126; Nesai, 1/231; Ahmed, 5/346; Hakim, 1/6-7. Tirmizi, "Hasen, sahih, garib" demiş. Hakim "sahih" olduğunu söylemiş, Zehebi de ona muvafakat etmiştir. Elbani de Sahihu't-Tirmizi, 2113'te "sahih olduğunu belirtmiştir.
بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
İman ve Küfür
İman’ın Tarifi
İman; Kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve uzuvlarla ameldir. Allah
(Azze ve Celle) bunu Kur’an’da şöyle açıklıyor:
“Mü’minler o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, Allah’ın ayetleri okunduğu zaman imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler. Namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler. İşte gerçek mü’minler onlardır. Onlara Rableri katında dereceler, mağfiret ve tükenmez rızık vardır.”
Enfal 2, 3, 4
İman’ın Artması
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İman altmış şu kadar şubedir, onun en efdali La ilahe illallah sözüdür. En aşağı derecesi insanlara eziyet veren şeyleri yoldan uzaklaştırmaktır. Hayâda imandan bir şubedir’ buyurdu.”
Buhari, Müslim
İman bu kadar kısımlara ayrılınca artması ve azalması normaldir. İman itaatle artar, isyanla azalır. İman’ın artmasıyla ilgili Allah
(Azze ve Celle) şöyle buyuruyor:
“Bir sure indirdiğimiz zaman, o münafıklar arasında, ‘bu sure hanginizin imanını arttırdı’ diye soranlar vardır. İşte o iman edenler var ya, onların imanlarını arttırmıştır. Ve bunu birbirlerine müjdelerler.”
Tevbe 124, Fetih 4, Âli’imran 173, Kehf 13, Meryem 76
İman’ın Altı Tane Rüknü Vardır Bunlar:
1) Allah’a İman
2) Meleklere İman
3) Kitaplara İman
4) Rasullere İman
5) Ahiret Gününe İman
6) Kaderin Hayrına ve Şerrine İman
1) Allah’a İman:
Allah’ın her şeyin Rabbi, sahibi ve yaratıcısı olduğuna yani Rububiyetine kesin itikat etmektir. Namaz, oruç, kurban, dua, ümit, korku, boyun eğme, sevgi ve emsali ibadetleri yerine getirerek Allah’ın Ulûhiyetine, ilahlığına iman etmektir. Allah’ın bütün kemal sıfatlarla sıfatlanmış ve bütün noksan sıfatlardan münezzeh olduğuna kesin iman etmektir.
2) Meleklere İman:
Allah’ın meleklerine inanmakta iman asıllarındandır. Onları inkâr etmek küfürdür.
Melekler:
1) Cebrail Aleyhisselam
2) Mîkail Aleyhisselam
3) İsrafil Aleyhisselam
4) Ölüm Meleği Aleyhisselam
5) Muakkibât Melekleri
6) Kiramen Katibîn Melekleri
7) Müjdeleyici Melekler
8) Seyyahun Melekleri
9) İnsanı Sûretlendirip Rızkını, Ecelini, Cinsiyetini ve Halini Yazmakla Görevli Melekler
10) Dağlarla Görevli Melekler
11) Arş’ı Taşıyan Melekler
12) Allah’a İbadet Eden Melekler
13) Sorgulayıcı Melekler
14) Cennetle Görevli Melekler
15) Cehennem Görevlisi Melekler
16) Bulutlarla Vazifeli Melek
17) İnfak Edenlere Dua, Cimrilik Yapanlara Beddua Eden İki Melek
18) İnsana Hayırlı İşler Yapmayı İlham Eden Melek
19) Salih İnsanların Cenazelerine Katılan Melekler
20) Cuma Günü Mescide Gelenleri Yazan Melekler
21) Sema Kapılarının Bekçileri Olan Melekler
3) Kitaplara İman:
Allah’ın indirmiş olduğu kitaplara inanmakta imandandır, inkârı ise küfürdür.
4) Rasullere İman:
Allah’ın biz Müslümanların doğru yolu bulmalarına vesile olarak ve bize en büyük rahmet olarak gönderdiği Rasullere inanmakta imanın şartlarındandır, inkârı ise küfürdür.
5) Ahiret Gününe İman:
Ahiret günü Allah’tan gelmiş bir haktır ve inkârı küfürdür.
6) Kaderin Hayrına ve Şerrine İman:
Kaderin hayrına ve şerrine ve bunların Allah tarafından takdir edilmiş olduğuna kesin iman etmek gerekir. Bunları inkâr etmek ise küfürdür.
Küfrün Tarifi
Sözlük manası: Bir şeyi örtmek, gizlemek manasına gelir. Ayrıca imanın zıt anlamıdır.
Istılah manası: İslam’da, kendi olmadan imanın tamamı olmayacağı şeyi inkâr etmektir. Dinden bilinmesi zorunlu olup katiyyet ifade eden farz veya haram olan bir hükmü inkâr etmektir.
Bilmeden hakkı reddeden veya onun imana zararsız olduğunu zannederek yapan kimse, kendisine delil getirilinceye kadar kâfir olmaz. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet edip sonra bilmeden kendisini imandan çıkartıcı bir amel yapan kimsede kâfir olmaz. Ancak bu kimse o amelin kendisini küfre düşüreceğini bilir buna rağmen onu reddederek ve büyüklenerek yaparsa o zaman küfre girer. Küfrün büyük ve küçük olmak üzere çeşitleri vardır.
Büyük Küfür:
Ebedi cehenneme götüren ve kişiyi imandan eden şeydir. Bu; itikadi, kavli ve fiili olabilir.
Büyük Küfrün Sebepleri:
1) Yalanlamak suretiyle küfre düşmek.
2) Tasdiklemekle beraber yüz çevirerek ya da kibirlenerek inkâr etmek.
3) Şüphe ederek küfre düşmek.
4) Yüz çevirerek ve Nifak küfrüdür. O küfrü kalbinde gizleyerek imanı dili ve organlarıyla ortaya koyar. Cehennemin en alt tabakasındadır. Nifak küfrüne sahip olanlara Münafık denir.
Küçük Küfür:
Kâmil mü’min olabilmek için mutlaka gerekli olan şeylerin terk edilmesidir. Bu küfürle kişi cehenneme müstehak olur fakat orada ebedi kalmaz.
Küçük Küfrün Sebepleri:
Nimeti inkâr:
1) Kadınla ters ilişkide bulunmak.
2) Kadın hayızlıyken ilişkide bulunmak.
3) Müslümanla savaşmak.
4) Allah’tan başkası adına yemin etmek.
Büyük küfrün ve küçük küfrün daha birçok çeşitleri vardır. En büyük küfür Allah’a şirk koşmaktır. Şirkin sebepleri çoktur. Mesela; Kişi Allah’ın yerine bir evliyaya veya bir şeyhe dua eder, ondan yardım ve mağfiret dilerse o kişi Allah’a şirk koşmuştur. Küfür ve kâfirin arasındaki fark şudur; Küfür imanı bozan söz ve ameldir. Bunların bir kısmı bilmeden bir Müslümanda sadır olabilir.
O kişiye kâfir denmemelidir. Aksine o kimseye bu tür şeylerin küfür, şirk vb. imanı bozan şeyler olduğu öğretilmelidir. Kâfir ise, imani deliller kendisine açıklandığı ve hakkı kesin bildiği halde kabul ekmeyen kimsedir. Bir Müslüman da iman ve küfür bir arada bulunabilir. Bunun sebebi, bir Müslüman, başka bir Müslümanın arkasından konuşabiliyor veya küfredebiliyor.
Ve mâlesef onunla savaşıyor da. Namaz kılmayanın küfrüne gelince; Bazı âlimler namaz kılmamanın küçük küfre dalalet ettiğini, kişinin küfre düşebileceğini fakat cehennemde ebedi kalmayacağını söylemişlerdir. Tabi ki bu görüş namazı inkâr edenler için değil, namazı kabulüne rağmen tembelliğinden kılmayanlar içindir.
Ahmed bin Hanbel başta olmak üzere hadisçilerden bir grup namazı terk edenin küfrü hakkında varid olan meşhur hadisten dolayı namazı tembellik sebebiylede olsa terk edenin küfre gireceğini söylemişlerdir. Onların delili Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den gelen şu hadistir:
“Bizlerle onların arasındaki ahit namazdır! Kim, namazı terk ederse küfre girer. Kişiyle imanı arasındaki bağ namazı terk etmektir.”
Tirmizi 2621, Nesei 462, İbni Mace 1079, Ahmed 5/346, Hakim 1079
Sadece o tembeldir demekle namaz kılmayan kişinin mazur olacağı aklen mümkün değildir. Bununla beraber diğer âlim ve imamlar, namazı terk eden kişinin küfründe mânia görmüyorlar. Ancak onlar namazı terk edenle tevhidi inkâr edeni bir tutmaktan mutlak surette kaçınıyorlar.
Âlimler namazın dışında İslami amellerden bir ameli terk eden kimsenin küfre nisbet edilmeyeceğine ittifak etmişlerdir. Sadece namazı bunun dışında tutmuşlardır. Ahmed bin Hanbel ona tabi olanlar ve Seleften diğer âlimler, namazı terk edeni İslam milletinden çıkartıcı küfürle tekfir etmişlerdir.
Ahmed bin Hanbel ve Selef âlimlerinin bazılarının bu kanaatı Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şu hadisine dayanır: “Ubade bin Es-Samit’den şöyle dedi; Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize şöyle tavsiyede bulundu:
“Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayın! Namazı da bilerek terk etmeyin. Herkim bilerek kasten namazı terk ederse İslam milletinden çıkmıştır.”
Taberanî
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Emanete riayeti olmayan kişinin imanı yoktur. Abdesti olmayan kişinin namazı yoktur. Namazı olamayan kişinin de dini yoktur. Dinde namazın yeri, vucudda başın yeri gibidir.”
Taberanî Mucemu’s-Sağir 1/60/154
Kaderi İnkâr ve Onda Şüphe Küfürdür
Yahya İbni Ya’mer şöyle dedi: Mabed Cüheni Basra’da kaderi inkâr hususunda ilk söz söyleyen kimsedir. Ben ve Humeyd ibni Abdirrahman Himyeri iki hacı veya iki mu’temir umre yapan olarak gittik ve keşke Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabından birine rast gelsek de ona şu adamların kader hakkında söylediklerini sorsak dedik.
Müteakiben tam mescide girerken Abdullah ibni Ömer
(Radiyallahu Anhuma)’ya rast geldik. Birimiz sağına birimiz soluna geçtik.
Arkadaşımın sözü bana bırakacağını düşünerek:
−Ey Eba Abdirrahman! Bizim tarafta Kur’an’ı okuyan ve ilmi derinlemesine arayan bir takım insanlar çıkmıştır.
Onlar:
−Kader yoktur, işler Allah’ın takdiri olmaksızın yeniden meydana gelir, iddasında bulunuyorlar. dedim.
Abdullah ibni Ömer
(Radiyallahu Anhuma) şöyle söyledi:
−Bu adamları gördüğün zaman onlara şunu haber ver.
−Ben onlardan uzağım onlar da benden uzaktırlar. Abdullah ibni Ömer yemin etmekte olduğu Allah’a and veriri ki:
−Eğer onlardan birinin Uhud Dağı kadar altını olup onu infak etseydi, kendisi kadere inanmadıkça Allah bunu ondan kabul etmez.
Abdullah ibni Ömer
(Radiyallahu Anhuma) sonra şöyle dedi:
−Bana Ömer ibni Hattab şöyle dedi:
−Bir gün Rasulullah (
Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında bulunuyorken birden yanımıza elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah, üzerinde yolculuk izi bulunmayan ve bizden kendisini kimsenin tanımadığı bir adam geldi. Nihayet Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına oturdu.
İki dizini onun iki dizine dayadı. İki avucunu onun dizleri üzerine koydu ve:
−Ya Muhammed! Bana İslam’dan haber, dedi.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−“İslam, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, zekât vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna gücün yeterse Beyti Hacc etmendir” dedi.
O:
−Doğru söyledin dedi.
Ömer dedi ki:
−Biz ona hayret ettik, hem soruyor hem de Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i tasdik ediyordu.
Adam:
−Bana imandan haber dedi.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−
“Allah’a meleklerine, kitaplarına, Nebilerine, Ahiret gününe iman etmen ve birde kaderin hayrına ve şerrine inanmandır” dedi.
Adam:
−Doğru söyledin dedi.
Adam:
−Bana ihsandan haber ver dedi.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−
“Sanki kendisini görüyorsun gibi Allah’a ibadet etmendir. Her ne kadar sen Allah’ı görmüyorsan da o seni muhakkak görür” buyurdu.
Müslim 8/1
Her hâdisenin meydana gelmesi ezelde belirlenmiş bir takdire göre olur. Kader ezelde Allah’ın ilmine ve iradesine eşyayı ezelde takdir buyurması yani icadını, zamanını, mekânını ve sıfatını ezelde takdir ve tayin etmesidir. Kader denilen bu ilahi takdiri ihtiva ve ispat eden başka hadisler de vardır.
Kader Allah’tan gelmiş bir haktır herkim bunu inkar eder veya varlığında şüpheye düşerse küfre girer.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i Eşten, Çocuktan, Babadan ve Bütün İnsanlardan Daha Çok Sevmeyenin İman Etmiş Olmayacağı
Enes
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Hiçbir kul, ben kendisine ehlinden, malından ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça iman etmiş olmaz.”
Müslim 44/69
Kendisi İçin İstediğini Mü’min Kardeşi İçin İstemeyen Mü’min Olamaz
Enes ibni Malik
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Hiç biriniz kendisi için arzu ettiğini kardeşi içinde arzu etmedikçe iman etmiş olmaz!’ buyurdu.”
Müslim 45/71
Kişinin mü’min olabilmesi için bazı hasletleri kendisinde sıfat edinmesi gerekir. Böylece hakkıyla iman etmiş olur ve küfürden sakınır. Bununla ilgili olarak:
Enes
(Radiyallahu Anh) şöyle demiştir:
“Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Üç haslet kimde bulunursa o kimse bu hasletlerle imanın tadını bulur.
1) Allah ve Rasulü kendisine başkalarından daha sevgili olmak,
2) Sevdiklerini yalnız Allah için sevmek,
3) Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra yine küfre dönmekten, ateşe atılmasından hoşlanmadığı gibi hoşlanmamak’ buyurdu.”
Müslim 45/67
Mü’minlerin Cennete Girmelerine Mani Olan Şeyler
Komşuya Eziyet
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Komşusu kötülüklerinden emin olmayan kişi cennete giremez’ buyurdu.”
Müslim 65/118
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Bir adam Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:
−Ey Allah’ın Rasulü! Falanca kadın, çokça nafile namaz kılması, nafile oruç tutması ve sadaka vermesiyle anılır. Fakat o, diliyle komşularına eziyet eder dedi.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘O kadın, cehennemdedir’ buyurdu.
Adam devamla Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:
−Ey Allah’ın Rasulü! Falanca kadın da az nafile oruç tutması, az sadaka vermesi, az nafile namaz kılması ve kurutulmuş yoğurttan bir parça sadaka vermesiyle anılır. Fakat diliyle komşularına eziyet etmez dedi.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘O kadın cennettedir’ buyurdu.”
Ahmed bin Hanbel Müsned, Albânî Silsiletu’l-Ehâdîsi’s-Sahiha
Koğuculuk Eden Cennete Giremez
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Laf getirip götüren (dedikoduculuk yapan) kimse, cennete giremez!”
Buhari, Müslim
Müslümanın Hakkını Yeminle Üzerine Alan Cehenneme Girer
Ebu Ümame
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Herkim, Müslüman bir kimsenin hakkını yemini ile kendi üzerine alırsa, Allah onun için ateşi vacip kılmış ve kendisine cenneti haram etmiştir’ buyurdu.
Bunun üzerine bir kimse:
−O hak çok az bir şey olsa yine böyle mi olacak Ya Rasulullah? diye sordu.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Misvak ağacından bir çubuk olsa da böyledir’ dedi.”
Müslim 137/218
Büyük Günahların En Büyüğü
Abdullah
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e Allah katında hangi günah en büyüktür? diye sordum.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Seni yaratmış olduğu halde Allah’a bir benzer yapmandır’ buyurdu.
Muhakkak ki bu çok büyüktür, dedim. Sonra hangisidir? dedim.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−
‘Sonra seninle beraber yemesinden korktuğun için çocuğunu öldürmendir’ buyurdu.
Sonra hangisidir? dedim.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−
‘Sonra komşunun hanımıyla zina etmendir’ buyurdu.”
Müslim 89/141
Enes
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) büyük günahlar hakkında:
−
‘Allah’a ortak koşmak, ana-babaya eziyet etmek ve yalan söylemektir’ buyurdu.”
Müslim88/144
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Helak edici olan yedi şeyden çekininiz’ buyurdu.
Sahabeler:
−Ya Rasulullah onlar denir dediler.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−
‘Allah’a şirk koşmak, sihir yapmak, bir hak karşılığı olmak müstesna, Allah’ın haram kıldığı bir insanı öldürmek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harbden kaçmak, zinadan masun olup hatırından bile geçmeyen Müslüman kadınlara zina isnat etmek’ buyurdu.”
Müslim 89/145
Kibrin Tahrimi ve Beyanı
Abdullah ibni Mesud
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez’ buyurdu.
Bir kimse:
−İnsan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasını sever dedi.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−
‘Şüphesiz Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir ise hakkı def ve inkâr etmek, insanları hor görmektir’ buyurdu.”
Müslim 91/147
Abdullah
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan kimse ateşe girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar ululuk ve azamet bulunan kimse cennete girmez’ buyurdu.”
Müslim 148
Babasını İnkâr Eden Kişinin Hali
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Babalarınızı terk etmeyiniz. Herkim, babasını red ve terk ederse kâfirlik yapmış olur’ buyurdu.”
Müslim 62/113
Müslüman’a Silah Çekmek
Abdullah ibni Ömer
(Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Herkim, biz Müslümanlara silah çekip kıtal ederse o bizden değildir’ buyurdu.”
Müslim 98/161
Müslüman’ı Aldatmak
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Herkim, bize silah çekerse o bizden değildir. Herkim, bizi aldatır, hainlik yaparsa o da bizden değildir’ buyurdu.”
Müslim 64/116
Müslüman Kardeşine “Ey Kâfir” Diyen Kimsenin Hali
Abdullah ibni Ömer
(Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kişi kardeşini kâfirliğe nisbet ettiği zaman muhakkak ikisinden biri o küfür kelimesiyle dönmüştür.
Abdullah ibni Ömer
(Radiyallahu Anhuma) şöyle demiştir:
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Her hangi bir kimse kardeşine “ey kâfir” derse muhakkak o ikisinden biri, o küfür kelimesiyle döner, şayet dediği gibi ise. Yok değilse, o kelime kendisine döner’ buyurdu.”
Müslim 60/111
Kaçak Köleye Kâfir Denilmesi
Şabi Cerir
(Radiyallahu Anh)’ı şöyle derken dinlemiştir:
“Sahiplerinden kaçan herhangi bir köle, ondan dönünceye kadar küfran işlemiş olur.”
Müslim 68/122
Cerir bin Abdullah
(Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Köle kaçtığı zaman yani haksız olarak ahdi bozduğu vakit onun namazı kabul olunmaz’ buyurdu.”
Müslim 70/124
Günahkâr Olanın Kâmil Mü’min Olamayacağı
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Zinakar kişi zina ettiği sıra mü’min olduğu halde zina edemez. İçki içende içki içtiği sırada mü’min olarak içemez. Hırsızda çaldığı sıra mü’min olduğu halde çalamaz’ buyurdu.”
Müslim 57/100
Küfür ve Kötülük Yapana Ceza
Abdullah ibni Mesud
(Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Bir takım insanlar Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:
−Ya Rasulullah! Cahiliyet devrinde yaptığımız günahlara mukabil ceza görecek miyiz? dediler.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−
‘Sizden Müslümanlıkta güzel hareket yapan kimseler cahiliyetteki günahlarına mukabil ceza görmezler. Fakat İslam’da küfür ve kötülük yapan kimseler, hem cahiliyet, hem de İslam zamanında amellerine mukabil cezalanır’ buyurdu.”
Müslim 120/189
Şüphe İle Küfre Düşmek
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İnsanlar birbirlerine bir takım sualler sarmakta devam edecekler, hatta işte şu da söylenir. Muhakkak her şeyi Allah yarattı, fakat Allah’ı kim yaratmıştır? Herkim, bu nevinden batıl bir şeyi kendisinde hissederse o hemen: Ben Allah’a iman ettim desin’ buyurdu.”
Müslim 134/212
Ölüye Ağlamanın Tahrimi
Abdullah ibni Mesud
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Ölü için yanaklara vuran yahut yakaları yırtan yahut cahiliyet âdeti üzere feryad-ı figan eden bizden değildir’ buyurdu.”
Müslim 103/165
Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ölüye feryat ederek, kendine zulmederek ağlanmasını yasaklıyor ve böyle olanların küfrüne işaret ediyor. Örneğin:
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İnsanlarda iki şey vardır. Bu iki şeyin insanlarda beraber bulunması küfürdür. Neseb hakkında kötüleme yapmak ve ölü üzerine feryatla ağlamak’ buyurdu.”
Müslim 67/121
Namazı Terk Edene Küfür İsnadı
Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ki namazı terk etmek, kişi ile şirk ve küfran arasında bulunmaktadır.”
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu:
“Namazı terk etmek, kişi ile şirk ve küfür arasında bulunur.”
Müslim 82/131
Namazı kılıncaya, zekâtı verinceye, Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in getirdiği şeylerin hepsine inanıncaya kadar insanlarla savaşma emri, bunları yapanın ise korunacağı;
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat edipte ondan sonra Ebu Bekir
(Radiyallahu Anh) halife olunca bazı insanlar zekât vermiyoruz dediler. Bunun üzerini, Ebu Bekir
(Radiyallahu Anh) onlara savaş açtı.
Ömer ibni Hattab
(Radiyallahu Anh), Ebu Bekir
(Radiyallahu Anh)’a:
−Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) “Allah’tan başka ilah yok deyinceye kadar insanlarla savaşmam bana emrolundu. Her kim
LA İLAHE İLLALLAH derse İslam’ın hakkı müstesna, benden malını ve nefsini korumuştur. Hesabı da Allah’a aittir.” demiş, olduğu halde sen insanlarla nasıl savaşıyorsun? dedi.
Ebu Bekir
(Radiyallahu Anh):
−Vallahi namazla, zekât arasını ayıranlarla savaşacağım. Çünkü zekât malın hakkıdır. Vallahi bunlar Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e verdikleri zekâtı bana vermezlerse, muhakkak onlarla savaşırım dedi.
Ömer ibni Hattab
(Radiyallahu Anh):
−Vallahi aziz ve celil olan Allah savaş için Ebu Bekir
(Radiyallahu Anh)’ın gönlünü savaşa açtığı gibi benim gönlümüde açtı dedi.”
Müslim 20/32
Bir farzın farziyetini, bir müstehabın müstehablığını ve bir haramın haramlığını itikat etmek, sonra farzı işlemek veya o haramı terk etmek farzdır. Âlimler namazın dışında islami amellerden bir ameli terk eden kimsenin küfre nispet edilmeyeceğinde ittifak etmişlerdir.
Sadece namazı bununa dışında tutmuşlardır. Ahmed bin Hanbel, ona tabi olanlar ve seleften diğer âlimler, namazı terk edeni İslam milletinden çıkartıcı küfürle tekfir etmişlerdir.
Amellerin Noksanlığı Sebebiyle İmanın Noksanlaşması
Abdullah ibni Ömer
(Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Ey kadınlar topluluğu! Sadaka verin ve çok istiğfar edin. Çünkü ben cehennem ahalisinin çoğunu sizlerden gördüm’ buyurdu.
Bunun üzerine onlardan akıllı ve vakarlı bir kadın:
−Bizim neyimiz var ki cehennem ahalisinin çoğu olmuşuz! Ya Rasulullah? diye sordu.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−
‘Çünkü siz çokça lanet eder, kocalarınıza karşı nimeti küfran gösterirsiniz. Akıllı ve ihtiyatlı kimsenin aklını sizin kadar eksik akıllı, eksik dinli hiçbir kimsenin çekebileceğin görmedim’ dedi.
Kadın:
−Ya Rasulullah akıl ve din noksanlığı nedir? dedi.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘
Akıl noksanlığı, iki kadının şehadeti, bir erkeğin şehadetine denk olur. İşte bu akıl noksanlığıdır. Âdet olur namaz kılmazsısın, ramazanda da bir müddet oruç tutmazsın, işte din noksanlığı da budur’ buyurdu.”
Müslim 79/132
Yıldızın Doğup Batmasıyla Yağmura Kavuştuk Kiyenin Küfrü Beyanı
Zeyd bin Halid el-Cuheni
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hudeybiye’de yağan yağmurdan sonra bize sabah namazını kıldırdı. Namazdan çıkınca yüzünü cemaata döndü ve:
−‘Rabb’inizin ne buyurduğunu biliyor musunuz?’ dedi.
Sahabeler:
−Allah ve Rasulü daha iyi bilir dediler.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Allah-u Teâlâ: Kullarımdan bazı kimseler bana iman etmiş olarak, diğer bazıları da beni inkâr etmiş olarak sabaha erdi. Herkim Allah’ın fazlı ve rahmetiyle bize yağmur yağdı dediyse, o kimse, bana iman etmiş, yıldıza iman etmemiştir. Herkim de falan ve falan yıldız sebebiyle bize yağmur yağdı dediyse, o kimse, bana iman etmemiş, yıldıza iman etmiştir buyurdu’ dedi.”
Müslim 71/125
Küfür Üzere Ölen Kimsenin Ateşte Olduğu
Enes
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Bir kimse:
−Ya Rasulallah! Babam nerededir? diye sordu.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Ateştedir’ dedi.
Bunun üzerine o kimse arkasını dönüp gidince Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu çağırdı ve:
−‘Muhakkak benim babam ve senin baban ateştedir’ buyurdu.”
Müslim 203/247
Küfür Üzere Ölenin Ameli Kabul Görmeyecek
Aişe
(Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“Ya Rasulallah! İbni Cud’dan cahiliyyet devrinde hısımlara yardım eder, fakirleri doyururdu. Bunlar ahirette ona fayda verir mi?” dedim.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Bu ona fayda vermez. Çünkü o hiçbir gün, ey Rabbim! Din gününde benim için hatalarımı mağfiret et dememiştir’ buyurdu.”
Müslim 214/365
Kıyamette Üç Kişinin Hali
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Üç kişi vardır ki Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz, onları temize çıkarmaz ve onlar için pek şiddetli azab vardır, bunlar:
1) Zinakar yaşlı,
2) Yalancı devlet başkanı ve
3) Kibirlenen fakir’ dedi.”
Müslim 107/172
Nifak Ehlinin Haslatleri
Abdullah ibni Amr
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Dört şey kimde bulunursa halis münafık olur. Her kimde bunların bir parçası bulunursa onu bırakıncaya kadar kendisinde münafıklıktan bir huy kalmış olur.
1) Bir söz söylediği zaman yalan söyler,
2) Ahdettiği zaman ahdini tutmaz,
3) Vaat ettiği zaman vaadinden döner,
4) Husumet ettiği zamanda haktan ayrılır.’
Sufyan hadisinde:
‘Eğer kendisinde bunlardan bir haslet varsa, onda nifaktan bir haslet vardır’ buyurdu.”
Müslim 58/106
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Münafığın alameti üçtür:
1) Söz söylediği zaman yalan söyler,
2) Vaadettiği vakit sözünde durmaz,
3) Kendisine bir şey emanet edildiği zaman hıyanet eder’ buyurdu.”
Müslim 109
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
“Münafığın alameti üçtür: Oruç tutsa, namaz kılsa ve müslüman olduğunu söylese de böyledir”
Müslim 109
Ensar’a Buğzetmek Nifak Alametidir
Enes
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Münafığın alameti Ensar’a buğzetmesi, mü’minin alameti Ensar’ı sevmesidir’ buyurdu.”
Müslim 74/128
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in “Benden Sonra Birbirlerinin Boyunlarını Vuran Kâfirlere Dönmeyin!” Sözü
Cerir
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) veda haccında bana halkı sustur da beni dinlesinler diye emretti.
Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sonra:
‘Benden sonra birbirlerinin boyunlarını vuran kâfirlere dönmeyiniz’ buyurdu.”
Müslim 65/118
Kişi Komaya Girmediği Müddetçe İslam’a Girmesinin Sahih Olduğu
Said ibni Müseyyeb’in babası şöyle dedi:
“Ebu Talib’e ölüm yaklaşınca Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona geldi ve onun yanında Ebu Cehil ile Abdullah ibni Ebi Ümeyye ibni Muğire’yi buldu.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−
‘Ey Amca Allah’tan başka ilah yoktur de ki bununla Allah yanında senin lehine şehadet edeyim’ dedi.
Bunun üzerine Ebu Cehil ve Abdullah ibni Ümeyye:
−Ya Eba Talib! Abdülmuttalib’in milleini terk mi ediyorsun? dediler.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o sözü amcasına arz etmekte devam etti. Ötekilerde kendi sözlerini tekrar ediyorlardı.
Nihayet Ebu Talib bunlara son söz olarak:
−Abdülmuttalib’in milleti üzereyim dedi ve La ilahe illallah demekten çekindi.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Allah’a yemin ediyorum ki nehyolunmadığım müddetçe senin için Allah’tan mağfiret dileyeceğim’ dedi.
Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah:
“Ne Rasule, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehennemlik oldukları onlara tebeyyün ettikten sonra müşrikler için istiğfar etmek yoktur.”Tevbe 113. ayetini indirdi.”
Allah-u Teâlâ Ebu Talib için ayet indirdi ve Rasulüne şöyle buyurdu:
“Doğrusu sen sevdiğine hidayet veremezsin, lakin Allah kimi dilerse hidayet verir ve hidayete erecekleri o daha iyi bilir”Kasas 56
Müslim
İmanın Kabul Edilmediği An
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Üç şey vardır ki onlar çıktıkları zaman, “…daha evvel iman etmiş veya imanda hayır kazanmış olmayan hiçbir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez.” En’am 158
Müslim 158/249
Kâfiri La İlahe İllallah Dedikten Sonra Öldürmenin Tahrimi
Mikdat ibnu’l-Esved
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Ya Rasulullah! Şöyle bir mesele hakkında ne buyurursun? Ben kâfirlerden bir kişi ile karşılaşsam, benimle vuruşsa da benim iki elimden birini kılıcı ile vurup koparsa, sonra benden kaçıp bir ağaca sığınsa ve:
−Ben Allah için Müslüman oldum, La ilahe illallah dese, ben onu bu tevhid kelimesini söyledikten sonra öldürebilir miyim? dedim.
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hayır, onu öldürme’ dedi.
Ben:
−Ya Rasulullah! O benim elimi kesdi sonra da bu sözü söyledi, onu öldürebilir miyim?
Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Sakın onu öldürme! Eğer onu öldürürsen, o senin onu öldürmezden evvelki vaziyetindedir. Çünkü Müslüman olmuştur, kanı masumdur. Sende onun söylediği tevhid kelimesinin evvelki vaziyetindesin. Çünkü kanın kısas ile mübah olmuştur’ buyurdu.”
Müslim 95/155
İnsanın Kendisini Öldürmesinin Tahrimi
Ebu Hureyre
(Radiyallahu Anh) şöyle dedi
“Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
‘Herkim kendisini bir demir parçasıyla öldürürse kendisi o demiri elinde karnına vuruyor olarak ebedi ve daimi surette cehennem ateşinde olacaktır. Herkim zehir içerde kendisini öldürürse o kimsede zehirini içer bir halde ebedi ve daimi surette cehennem ateşinde olacaktır. Herkimde dağdan kendisini aşağı atıp, kendi kendini öldürürse bu intihar eden kimsede cehennem ateşinde ebedi ve daimi surette kendisini yüksekten yukarı bırakır olacaktır’ buyurdu.”
Müslim 109/175
Kendi Kendini Öldürenin Küfre Nispet Edilmeyeceği
Cabir
(Radiyallahu Anh) şöyle tahdis etti:
“Tufeyl bin Amr ed-Devsi
(Radiyallahu Anh), Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldi ve:
−Ya Rasulallah! Muhkem bir kaleye ve seni muhafaza edecek kimselerin yanına gider misin? dedi.
Allah
(Azze ve Celle) hicreti Ensar’a sakladığı için Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu teklifi kabul etmedi. Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)Medine’ye hicret edince Tufeyl bin Amr ed-Devsi
(Radiyallahu Anh) ona hicret etti. Tufeyl bin Amr ed-Devsi
(Radiyallahu Anh)’la beraber kavminden bir kimse de hicret etti. Fakat Medine’de ikameti, hastalık ve sıkıntı sebebiyle sevmediler.
Tufeyl bin Amr ed-Devsi
(Radiyallahu Anh)’ın arkadaşı hastalandı ve hastalığın şiddetine sabredemedi. Mişkaslarını aldı ve onlarla parmak eklemlerini kesti, elleri kan fışkırttı ve neticede öldü. Sonra Tufeyl bin Amr ed-Devsi
(Radiyallahu Anh) arkadaşını rüyasında güzel bir surette görmüş, fakat adamın iki eli örtülü imiş.
Tufeyl bin Amr ed-Devsi
(Radiyallahu Anh) ona:
−Rabbin sana ne yaptı demiş.
O kimse:
−Nebisinin yanına hicret ettiğim için Rabbim beni mağfiret etti demiş.
Tufeyl bin Amr ed-Devsi
(Radiyallahu Anh) ona:
−Neden iki elini sarılı olarak görüyorum demiş.
Adam:
−Bana, elinden kendi bozduğunu biz senin için düzeltmeyeceğiz denildi.
Tufeyl bin Amr ed-Devsi
(Radiyallahu Anh) gördüğü rüyayı Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e anlattı.
Bunun üzerine Rasulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Ey Allah’ım! Onu iki eli için de mağfiret et’ diye dua etti.”
Mişkas: Mızrağın ucuna takılan birçok ağzı olan çok keskin demir parçasıdır.
Müslim 116/184
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ