Bu konuda bu makale hoşuma gitti
Tesettür sözlükte; örtünmek, gizlenmek, bir şeyin arkasında saklanmak anlamlarına gelir. Bir fıkıh terimi olarak tesettür; avret yerini yani erkek veya kadının şer'an örtülmesi gereken yerlerini örtmesidir.
Tesettürün sayılamayacak kadar çok hikmetleri vardır. Ancak asıl önemlisi, tesettürün Allah-u Teâlâ’nın emri olmasıdır.
Mü'min erkek ve kadınların örtünmede asıl gayesi Allah-u Zülcelâl’in rızasını kazanmak olmalıdır. Çünkü Allah-u Zülcelâl’in emir ve yasaklarına uymak bir ibadettir. Namaz ve oruç gibi ibadetleri emreden Allah-u Zülcelâl, ibadet içinde ve dışında örtünmenin şekil ve sınırlarını da belirlemiştir.
Allah-u Zülcelâl hazretleri eşref-i mahlûkat olan insanoğluna hayâ ve örtünme duygusu vermiştir. Âyet-i kerimede giyinme duygusunun ve elbiselerin Allah-u Zülcelâl’in indirdiği nimetlerden olduğu zikredilir:
“Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik.”
(A’raf 26)
İnsan için hayâ duygusu fıtrîdir. İnsan tabi olarak çıplaklıktan utanır, örtünmek ister. Hz. Âdem ve Havva cennette iken nurdan elbiseler içindeydiler. Şeytan onları kandırınca yasak meyveyi yediler ve üstlerindeki nûrdan elbiseler gitti. O zaman çıplaklık halinden utandılar ve cennet yapraklarıyla örtünmeye çalıştılar.
"Şeytan (Adem ile Havva’ya) kendilerinden örtülmüş olan çirkin yerlerini açmak için ikisine de vesvese verdi, ve ‘sizi Rabbınız başka bir şey için değil, sırf Melek olacağınız yâhud ebediyyen kalanlardan olacağınız için bu ağaca yaklaşmayı yasakladı’ dedi. ‘Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim’ diye yemin etti.
Böylece onları aldattı, ağacın meyvesini tattıkları anda ise avret yerleri kendilerine beliriverdi ve üstlerine cennet yapraklarından yamalar örtmeye başladılar. Rableri seslendi: ‘Ben sizi bu ağaçtan men etmemiş miydim? Ve şeytanın da size düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?’
Dediler ki: ‘Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve bize merhamet etmezsen gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız.’”
(Araf Suresi: 20-23)
Buradan da anlaşılıyor ki örtünmek insan yaratılışı için gereklidir. Bilhassa müminler için örtünme şeref ve itibar vesilesidir.
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, daha kendisine peygamberlik verilmeden önce dahi hayâ sahibiydi. Kavmi çıplaklıktan utanmayı unutmuş olduğu halde o giyinik olmaya itina gösterirdi. Hatta avret mahalli açılacak olsa gaipten gelen bir ikazla uyarılırdı.
(İbn-i Hişâm, I, 197)
Cahiliye döneminde Arap toplumu Kâbe’yi çıplak tavaf ederlerdi. Gündüz erkekler, gece kadınlar gelir ve tavaflarını çıplak yaparlardı. Bunun sebebi, “Biz bu elbiseler içinde günah işledik. Bu elbiselerle Allah-u Teâlâ’nın evini tavaf edemeyiz” diye düşünmeleriydi.
Allah-u Teâlâ’nın çıplaklık halinden asla memnun olmadığını, çıplak tavaf etme vesvesesini verenin şeytan olduğu, onun daha önce ana-babamızı da böyle cennetten çıkardığını bildirdi:
"Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de (şaşırtıp) aldatmasın.''
(A'râf; 27)
İşte daha Mekke döneminde iken çıplaklığın fahşa ve şeytanın fitnesi olduğu bilgisi böylece verilmiş oldu. Tavaf sırasında ve namazda örtünmesi gerektiğini bildiren şu ayet indi:
"Ey Âdem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin."
(A'raf; 31)
Böylece İslam ilk olarak namaz ve tavaf gibi ibadetlerde avret yerlerinin örtülmesi farîzasını getirmişti. Bu ayetler ile başlayan tesettür emri, daha sonra Medine devrinde inen ayetlerle teferruatıyla açıklanıp tamama ermiştir.
Ziynet Yerlerini Örtün!
İslam’dan evvel hanımlar örtünmezler, komşu veya akrabalarının evlerine girmek için izin istemeye de ihtimam göstermezlerdi. Cenab-ı Hak Ümmet-i Muhammed’e en güzel adabı öğretmek için ayetlerini indirdi ve evlere izinsiz girmemeyi, Peygamberin hanımlarına ancak perde arkasından konuşmayı emretti. (bak. Ahzab: 53) Böylece faziletli hanımlara karşı nasıl hareket edileceğine dair ilk işaret verilmiş oldu. Sonra bunun kapsamı bütün mümin erkekler ve hanımlar için genişletilmiştir.
(bak. Nur,27-28)
Cahiliyye çağında hanımlar başlarına ancak güneşten korunmak veya süslenmek için ince bir örtü alırlar, ama bunun uçlarını geriye atarlar, kulak, yaka gibi ziynet yerlerini örtmezlerdi. Ziynet takındıkları kulakları, boyunları perçemleri görünür halde çarşı pazarlarda dolaşırlardı. Erkekler de onlara bakar ve hatta sataşırlardı. Âyet-i kerime ile kadınlara, başörtülerini ziynetleri örtecek şekilde bürümeleri için ikaz geldi.
" Mü'min erkeklere söyle. Gözlerini zinadan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir. Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, namuslarını da korusunlar, zînetlerini açmasınlar, bunlardan görünen kısmı müstesnadır. Başörtülerini de yakalarının üzerini kapatacak şekilde iyice örtsünler.”
(Nur; 29,30)
Ayette erkek ve kadınlara “gözlerini haramdan sakınmak” emredilmiştir. Çünkü iffeti korumak gözleri korumakla başlar. Göz kalbin casusudur. Göz bir şeyi görmese kalp arzu etmez. Kalpte harama karşı bir arzu olmazsa kişinin hem dini ve dünyevi huzuru selamette olur. Bu sebeple mümin hanımlara kendilerini bakışlara arz etmemeleri emredilmiştir.
“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”
(Ahzab 59)
Ayetteki "celabîb" sözcüğü "cilbab"'ın çoğulu olup sözlükte; geniş elbise, başörtüsü gibi anlamlara gelir. Ayetten anlaşıldığı kadarıyla kadınların ev dışında veya yabancı erkeklerin yanına çıkarken normal ev içi giysilerinin üstüne bir dış elbise daha giymeleri gerekmektedir.
Ayrıca ayetten anlıyoruz ki örtünmenin bir maksadı, hanımların daha itibarlı olmasıdır. Örtülerinden dolayı Müslüman hanımlar olduklarının bilinmesi ve kimsenin onları rahatsız etmemesidir.
Örtünmemenin Hükmü Nedir?
Zamanımızda bazı kişiler tesettür emri nefislerine ağır geldiği için bu hususta kafa karıştırıcı sorular sormaktadır.
“Yalnız başı kapalı kadınlar mı müslümandır?” “Başı açık gezmek küfür müdür?” “Tesettür en önemli hükümlerden biri midir? Daha önemli ameller yok mudur?” gibi sorularla tesettürün önemini sorgulamaktadırlar.
Öncelikle tesettür emri, ayetlerle sabit bir hükümdür. Bir amelin farz olmasının şartlarına sahiptir.
İslam fıkhında bir amelin farz telakki edilmesi için, hakkında emredici ayet bulunması, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabının bunu emir olarak kabul edip istisnasız uygulamış olması gibi delillere bakılır. Tesettür bütün bu hususlarda farz hükmünü taşımaktadır.
Böyleyken tesettürün farz olduğunu inkâr etmek Allah-u Teâlâ’nın ayetini inkâr etmek olur.
Örtünmek farz olduğuna göre farzı terk etmek de haramdır. Öyleyse örtünmemek haramdır.
İnkâr etmediği halde farzı yerine getirmeyen ise tıpkı diğer günahları işleyenler gibi günahkâr olur. Ehl- i sünnet itikadına göre günah işleyenler dinden çıkmaz. İman edilmesi icab eden hususlara inandıkları ve haramı helal saymadıkları müddetçe iman ehlidirler.
Ancak günahları küçük görmek tehlikelidir. Günah, Allah’a itaat etmemek demektir ki, bu manada hiçbir günah küçük olmaz. Ama daha büyük günahlara nazaran bazılarına küçük günah denmiştir. Öte yandan küçük görünen günahlar da büyük günahlara götürür. Mesela harama bakmanın zinayı arzu etmeye ve nihayet zinaya götürmesi tehlikesi gibi…
Ayrıca günahlar kalpte lekeye sebep olurlar. Bu da kalbin git gide katılaşmasına ve nihayet kulluktan zevk almamaya, günahlara arzu duymaya sebep olur.
"Mü'min bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta belirir. Eğer o günahtan el çeker, Allah'tan günahının affını dilerse, kalbi o siyah noktadan temizlenir. Eğer günaha devam ederse, o siyahlık artar. İşte Kur'ân'da geçen 'günahın kalbi kaplaması' bu mânâdadır."
(İbni Mace, Zühd:29)
Malum olduğu üzere ameller kendi cinsinden olan amelleri çeker. Günahlar başka günahları, sevaplar başka sevapları çeker. Mesela tesettürlü olmak, diğer mümine hanımların arasına katılıp kaynaşmaya vesile olur. Çünkü insan kendisine benzeyeni sever. Sevdiğine de benzemek ister.
Tesettürlü hanımlar arasına katılan bir hanım, sohbetlere ve hayırlı meclislere davet edilir. Ona her geçen gün hayırlı ameller kolaylaşır.
Tesettürlü olmayan hanım ise bundan mahrum olur. Çünkü kalbinde iman olsa da kimse onun kalbini açıp bilemez. Kıyafeti sebebiyle onu böyle şeylerden hoşlanmaz zannederler. Hatta günah, gıybet ve gaflet meclislerine davet edilir.
Demek ki kıyafet basit bir amel değildir. Aksine kıyafet insanın ruhuna tesir eder. Mesela kıyafeti sebebiyle bakışları celbeden bir kişinin ruhu bundan azap duyarken nefsi zevk alabilir. Bu hal devam ede ede nefis kuvvetlenir, ruh ise hastalanır ve solgunlaşır.
Demek ki tesettür meselesi basite alınacak bir mesele değildir.
Hatta "Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol vardır." sözü mühim bir gerçektir. Çünkü bir gü-naha devam eden kişinin nefsi o günahtan aldığı zevkle kuvvetlenir ve artık o amelin günah olduğunu inkâr etmeye yeltenir. Böylece kişinin kalbine vesvese girer. Günahını müdafaa etmeye hatta hükmü koyan Rabbini sorgulamaya kalkışır. “Neden günah imiş. Ne var günah olacak?” demeye başlar. En nihayetinde küfre sürüklenir -maazallah-.
Örtünmek İzzet ve Şereftir
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
“İman edenler arasında kötülüğün, hayâsızlığın yayılmasını isteyenler ve sevenler için dünyada da ahirette de elim bir azap vardır.”
(Nur 19)
Günümüzde Müslüman hanımın örtüsü üzerinde çeşitli oyunlar oynanmasının sebebi budur: İslam düşmanlarının, Müslümanların iffetlerinden kaynaklanan izzetini kırılmasını ve Müslümanlar arasında hayâsızlık ve fuhşiyatın yayılmasını istemeleri.
Çünkü bir toplumu kuvvetli yapan en önemli değerlerden biri, kadınların sağlam şahsiyetli ve iffetli olmasıdır. Böyle bir toplumda aile yapısı sağlamdır, toplumda asayiş ve huzur vardır. İnsanlar arasında güven ve saygı bulunmaktadır. Böyle bir toplumu kim yıkabilir?
İslam’ın hanımları örtünmeye çağırmasının hikmeti de budur: cemiyette herkesin birbirine karşı saygı ve edeple muamele etmesi için… Birbirine karşı müslümana yakışmayan bir bakışla bakmamaları için…
Hayâlı bir insan, başka insanların ona, şehvânî hislerle bakmasından azap duyar. Örtünme ile bu nefsanî bakışlardan sakınmak ister.
Kadın olsun erkek olsun hiçbir Müslüman, ziynetlenip kendini teşhir ederek şehevî bakışlara arz etmez. Bunu erkekler yapacak olsa onlara da haram olur. Erkeklerin de fuhşiyat maksatlı olarak soyunup süslenip kendilerini arz etmeleri yasaktır.
Fakat ekseriyetle bunu kadınlar yaptığı için ikaz ve haram hükmü onlar için indirilmiştir. Çünkü malum olduğu üzere erkekler bakan ve talep eden taraftır. Kadınlar ise beğenilmekten hoşlanırlar.
İslam dini kadınların meşru daire içinde nikâhlı eşleri için süslenmelerinde bir beis görmez hatta aile saadeti için bunu teşvik eder. Fakat nikâhsız yabancı erkeklere karşı süslenmenin hayâ ve iffete muvafık düşmeyeceği aşikârdır.
Allah cümlemizi bundan korusun… Gereği gibi örtünmeyi bütün Müslüman hanımlara nasip etsin.*
Seyda Muhammed Konyevi