Son dönemlerde bazı muvahhide bacılarımızın (muvahhid erkekler de buna dâhil) Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden kendilerine nâmahrem/yabancı olan erkeklerle yazıştıklarını ve onlarla kimi zaman din adına(!) tartıştıklarını duyuyoruz.
Etrafımızda bu durumdan rahatsız olan duyarlı bazı kardeşlerimiz, bize bunun caiz olup-olmadığını, bu konuda İslam’ın hükmünün ne olduğunu sordular. Biz de hem onların bu sorularına cevap olsun, hem de tevhidi temsil eden bacılarımız başta olmak üzere tüm Müslümanlara nasihat sayılsın amacıyla bu soruyu öz bir şekilde cevaplamaya çalıştık. Rabbim, bunu ümmete faydalı kılsın, hatalarımızı terk etmeye vesile eylesin. (Allahumme âmin)
SORU: Bu cevabımızın temelini teşkil eden soru şu: “Bir bayanın, şer’an kendisine yabancı/nâmahrem sayılan bir erkekle yazışması uygun mudur?”
CEVAP: Bir bayanın kendisine nâmahrem sayılan bir erkekle yazışması, dini mevzuları tartışmaya girmesi –zaruret dışında- asla uygun değildir. Bunun uygun olmamasına gerekçe olan birçok şer’î delil mevcuttur. Şimdi onlardan birkaç tanesini burada zikrederek meseleye ışık tutmaya çalışalım.
1- Rabbimiz Maide Sûresi, 5. âyette şöyle buyurur:
“Mü’min kadınlardan iffetli olanlar, (…) namuslu olmanız, zina etmemeniz ve gizli dost tutmamanız halinde, kendilerine mehirlerini verdiğinizde size helâldir…” (Maide, 5)
Rabbimiz bu ayetinde, Müslüman kadınların ve kitap ehli bayanların, Müslüman erkeklerde bulunan şu 3 şartla ancak kendilerine helal olabileceğini beyan etmektedir. Bu şartlar şunlardır:
a. Erkeklerin namuslu olması,
b. Zina etmemesi,
c. Gizli dost tutmaması.
Son maddede zikredilen “ ﻭَﻻَ ﻣُﺘَّﺨِﺬِﻱ ﺃَﺧْﺪَﺍﻥٍ / gizli dost tutmama” şartı, bizim için çok önemlidir. Eğer bir erkek ve kadın, hiç kimsenin kendilerini göremeyeceği şekilde görüşüyor, yazışıyor veya konuşuyorlarsa, bu durumda onlarla evlenmek uygun olmamaktadır ve Allah böylesi bir evlilikten razı değildir. Bir bayanın –veya erkeğin− bizlere “eş” olabilmesi için asla gizli dost tutmaması, helal olmayan yollarla karşı cinsle görüşmemesi gerekmektedir. Aksi halde onun bizim eşimiz olması Allah tarafından tasvip edilmemektedir.
Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yapılan görüşmelerin bu kapsama girip girmeyeceğini sizin kanaatlerinize bırakıyoruz.
2- İslam bizlere sadece haramdan uzaklaşmayı değil, aynı zamanda harama götüren tüm yollardan da uzak kalmayı emretmiştir. Örneğin; İslam zinayı haram kıldığı gibi, zinaya sebep olduğu için kadına bakmayı da haram kılmıştır. Bunun da gerekçesini, bakışların harama neden olmasına bağlamıştır. Bu uygulamaya Usul-i Fıkıh ilminde “harama vesile olan işlerin önüne set çekilmesi” anlamında “Sedd-i Zerîa” denilmiştir.
İnternet üzerinden yapılan yazışmalar da bu kapsamda değerlendirilir. Bir erkek veya bir kadın karşı cinsiyle yazışmaya başladığında, bu, kaçınılmaz olarak onları daha farklı boyutlara taşıyacak, uygunsuz ilişkilere, şer’î olmayan düşünce ve birlikteliklere sevk edecektir. Hatta namusların kirletilmesi ve ailelerin yıkılması dahi uzak bir ihtimal değildir. Bu durumda birilerinin çıkıp da “Amma da abartıyorsunuz!” demesine itibar edilmez; zira buna en büyük delil yaşadığımız vakıadır, bizzat müşahede ettiğimiz olaylardır.
Face’den tanışıp, anne-babasının izni olmadan evlenen ve birkaç gün evli kaldıktan sonra hayal kırıklığıyla evine dönen kardeşlerimizi biz biliriz!
Yine Face üzerinden Müslüman olduğu halde yalan söyleye söyleye kendisini bekâr tanıtan, ardından da karşı cinsi ikna edip onunla evlenmeye kalkışanları biz biliriz!
En takvalı görünen insanların bile internet âleminde bu türden ilişkilere girdiğini görüp duyunca, “Amma da abartıyorsunuz!” denilerek itiraz edilmesini çok basit ve yersiz bir tepki kabul ediyoruz. Abarttığımızı düşünenler varsa, düşünmekte serbesttirler; ama yarın kendi başlarına veya çocuklarının başına bu türden işler geldiğinde zamanında ibret almadıkları için dizlerini fazlaca dövebilirler!
İşte bu tür şeylerden dolayı bir kadının (veya erkeğin) karşı cinsiyle yazışması −zarurî haller dışında− muasır âlimlerimizce caiz görülmemiştir.
3- Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yazışmak, insanı adım adım kötülüğe ve uygunsuz işler yapmaya sevk eder. Rabbimiz şöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına tâbî olmayın! Her kim şeytanın adımlarına tâbî olursa (bilsin ki) o, hayâsızlığı ve kötülüğü emreder…” (Nûr Sûresi, 21)
Bilinmelidir ki şeytan, insanoğlunu asla bir çırpıda dalalete ve sapıklığa düşürmez. Onun bu noktada tecrübesi ve deneyimleri vardır. O, insanoğlunun zaaf yönlerini ve gevşekliğini bildiği için adım adım saptırma, aşama aşama kandırma yolunu seçer. Eğer bir anda ona “Gel, zina et” dese, o asla buna yanaşmayacaktır. Ama o, önce onun bir kadınla bir ortamda buluşmasını sağlar, sonra onunla konuşturur, sonra bakıştırır, sora da (…)
İşte bu, şeytanın insanoğlunu saptırmada izlediği yollardandır. Onun iğvalarına kanamamak için bu yolları iyi bilmek gerekir.
Ayet-i Kerime’yi dikkatlice düşündüğümüzde Rabbimizin aslında bu inceliğe dikkat çektiğini görürüz. Ayette Rabbimiz cemi siygası kullanarak “ Şeytanın
adımları ” demiş, tekil ifadeyle “ Şeytanın
adımı ” dememiştir. Bu da bize göstermektedir ki, şeytan insanoğlunu kandırırken aşamalı bir metot kullanır ve adım adım onu saptırma yolunu seçer. Bir çırpıda saptırma yolu, onun pek müracaat ettiği bir yol değildir.
Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden karşı cinsle yazışmak, yanlış yola düşmedeki adımlardan bir tanesidir. Bu adımı atanların başka günah işlemesinden korkulur. Bu nedenle dikkatli davranmak ve sakınmak gerekir.
4- İslam’da zararları def etmek, faydaları elde etmekten önce gelir. Yani bir yerde hem fayda hem de zarar veren bir şey varsa, bize düşen önce zararlı olan o şeyi ortadan kaldırmak, faydayı ikinci plana atmaktır. Bunun “Kavâid-i Fıkhiyye”deki orijinal şekli şöyledir:
“ ﺩَﺭْﺀُ ﺍﻟﻤَﻔَﺎﺳِﺪِ ﺃَﻭْﻟَﻰ ﻣِﻦْ ﺟَﻠْﺐِ ﺍﻟﻤَﺼَﺎﻟِﺢِ /Def-i Mefâsid celb-i menâfi‘den evlâdır.”
Buna göre, bir insanın Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yazışmasında üstte zikrettiğimiz zararlar ve karşı tarafa nasihat etme gibi bir takım yararlar varsa –ki bu böyledir− bu durumda zarardan sakınmalı, faydalı olan şeyleri terk etmeliyiz. Faydalı olanı elde edeceğiz diye asla şeriatça zarar kabul edilen işleri işlememeliyiz.
Ama hemen belirtelim ki, eğer biz karşı cinsimize fayda sağlamak istiyorsak bunun bütün yolları bitmiş ve tükenmiş değildir. Ona farklı yollarla da fayda sağlayabiliriz. Örneğin karşı taraftaki kişi bir erkekse ve biz ona nasihat etmek istiyorsak, bu durumda varsa ağabeyimizi, babamızı veya benzeri yakın akrabalarımızı devreye sokar ve onlar aracılığıyla nasihatimizi yapabiliriz. Şayet akrabalarımız arasında nasihat etmeye uygun bilinçli birileri yoksa, o zaman güvendiğimiz bir hocaya veya onun internetteki sayfasına o kişiyi yönlendirebiliriz.
5- İslam bize fitnenin vuku bulacağı yerlerden uzak durmayı emretmiş ve fitneye yaklaşanların eninde sonunda ona bulaşacaklarını haber vermiştir. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
ﻣَﻦْ ﺳَﻤِﻊَ ﺑِﺎﻟﺪَّﺟَّﺎﻝِ ﻓَﻠْﻴَﻨْﺄَ ﻋَﻨْﻪُ، ﻓَﻮَﺍﻟﻠَّﻪِ ﺇِﻥَّ ﺍﻟﺮَّﺟُﻞَ ﻟَﻴَﺄْﺗِﻴﻪِ ﻭَﻫُﻮَ ﻳَﺤْﺴِﺐُ ﺃَﻧَّﻪُ ﻣُﺆْﻣِﻦٌ ﻓَﻴَﺘَّﺒِﻌُﻪُ، ﻣِﻤَّﺎ ﻳُﺒْﻌَﺚُ ﺑِﻪِ ﻣِﻦَ ﺍﻟﺸُّﺒُﻬَﺎﺕِ .
“Sizden her kim Deccal’in (gelişini) duyarsa, hemen ondan uzaklaşsın! Allah’a yemin ederim ki kişi kendisinin mümin olduğunu bilerek Deccal’in yanına gelir de, ortaya attığı şüphelerden dolayı ona tâbi oluverir.” (Ebu Dâvud)
Bu hadis, fitnenin olduğu yerlerde durmamamız gerektiğini, eğer durursak −ne kadar kendimize güvenirsek güvenelim− mutlaka fitneyle yüz göz olacağımızı net bir biçimde bize anlatmaktadır.
Bilindiği üzere Deccal aleyhillane, yeryüzündeki fitnelerin hepsinden daha beter bir fitnedir. Çıktığında yeryüzünü şirkle dolduracak, insanların akideleriyle oynayacak ve kendisine taraftar bulabilmek için ölüleri diriltmek, göz boyamak, mesafeleri kısaltmak gibi −Allah’ın müsaadesiyle− ortaya harikulade işler atacaktır. İmanına ve akidesine çok güvenen insanlar bile ondan etkilenecek, onun iğvalarından nasibini alacaktır. Bunu çok iyi bilen Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem , onunla mücadele etme ve tartışma yerine, ondan uzak kalmayı ve hiçbir surette onunla bir araya gelmemeyi bizlere tavsiye buyurmuştur. “Ya bir göreyim ne olacak?”
diyenlerin veya “Bir bakayım, bir dinleyeyim, bir tartışayım” temennisinde bulunanların muhakkak onun fitnelerinden etkileneceğini bildirmiştir.
Bu fitneden selamette olabilmenin en kestirme yolu, hiç ona yaklaşmamakta dır.
Facebook ve benzeri paylaşım sitelerinde yazışmayı da, fitne bağlamında buna kıyaslayabiliriz. Eğer fitneye düşmemek istiyorsak, hiçbir zaman karşı cinsle yazışmak gibi tehlikesi muhakkak olan bir hataya düşmemeliyiz. Eğer düşersek kendimizi kurtarmamız mümkün olmayabilir.
Bu bağlamda Peygamber Efendimiz
sallallahu aleyhi ve sellem yine şöyle buyurur:
ﺇِﻥَّ ﺍَﻟْﺤَﻠَﺎﻝَ ﺑَﻴِّﻦٌ , ﻭَﺇِﻥَّ ﺍَﻟْﺤَﺮَﺍﻡَ ﺑَﻴِّﻦٌ , ﻭَﺑَﻴْﻨَﻬُﻤَﺎ ﻣُﺸْﺘَﺒِﻬَﺎﺕٌ , ﻟَﺎ ﻳَﻌْﻠَﻤُﻬُﻦَّ ﻛَﺜِﻴﺮٌ ﻣِﻦْ ﺍَﻟﻨَّﺎﺱِ , ﻓَﻤَﻦِ ﺍﺗَّﻘَﻰ ﺍَﻟﺸُّﺒُﻬَﺎﺕِ , ﻓَﻘَﺪِ ﺍِﺳْﺘَﺒْﺮَﺃَ ﻟِﺪِﻳﻨِﻪِ ﻭَﻋِﺮْﺿِﻪِ , ﻭَﻣَﻦْ ﻭَﻗَﻊَ ﻓِﻲ ﺍَﻟﺸُّﺒُﻬَﺎﺕِ ﻭَﻗَﻊَ ﻓِﻲ ﺍَﻟْﺤَﺮَﺍﻡِِ , ﻛَﺎﻟﺮَّﺍﻋِﻲ ﻳَﺮْﻋَﻰ ﺣَﻮْﻝَ ﺍَﻟْﺤِﻤَﻰ , ﻳُﻮﺷِﻚُ ﺃَﻥْ ﻳَﻘَﻊَ ﻓِﻴﻪِ , ﺃَﻟَﺎ ﻭَﺇِﻥَّ ﻟِﻜُﻞِّ ﻣَﻠِﻚٍ ﺣِﻤًﻰ , ﺃَﻟَﺎ ﻭَﺇِﻥَّ ﺣِﻤَﻰ ﺍَﻟﻠَّﻪِ ﻣَﺤَﺎﺭِﻣُﻪُ …
“Helal bellidir haram bellidir; (lakin) bu ikisi arasında insanlardan çoğunun bilmediği şüpheli şeyler vardır. Her kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını korumuş olur. Her kim de şüpheli şeyleri işlerse, harama düşe(bili)r . Tıpkı etrafı çevrili korulukta davarlarını otlatan ve her an oraya girmesi mümkün olan bir çoban gibi. Dikkat edin! Her kralın bir koruluğu vardır. Dikkat edin! Allah’ın koruluğu ise onun haramlarıdır…” (Buhari, Müslim)
Bu hadis de, sıkıntılı yerlerde çok dolaşanların eninde sonunda sıkıntıyla karşı karşıya geleceğini ifade etmektedir. Efendimiz bunu bir çoban örneği üzerinden anlatmaya çalışmıştı ve bu anlatım gerçekten de çok hoştur. Şöyle ki: Bir çoban, koyunlarını yeşilliğin bol olduğu yerlere götürdüğünde onlara mukayyet olması çok zordur. Koyun yeşilin büyüleyici rengini ve etkileyici kokusunu aldığında çobanı asla dinlemez. İlk fırsatta ona doğru koşar. Eğer çoban bir lahza gaflete düşse, koyun kendisini bir anda korunaklı olan o otların içinde bulur. Neticesi ise, çobanın aleyhinde sonuçlanır.
Diğer şüpheli şeyler de böyledir.
Bunu Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinde de düşünebiliriz.
Düşünsenize… Klavyenin her harfinin arkasına albenisi oldukça fazla olan güzel kızlar gizlenmiş. Hangi harfe basarsanız karşınıza onlarca çekici kız çıkıyor! Ve her biri adeta seninle konuşmak için can atıyor! Böylesi bir ortamda, benliğinde fıtraten şehvet olgusu yerleştirilmiş bir erkeğin dayanması ne kadar mümkün olabilir? Diyelim ki o an dayandı, peki zihnine nasıl söz geçirecek? İlerleyen zamanlarda o ortamın suretini zihin dünyasından nasıl atacak?
Erkekliği ölmemiş bir insan için bunları düşünmek bile çok tehlikelidir.
Aynı şeyleri bacılarımız için de söyleyebiliriz.
Klavyenin her harfinin arkasına albenisi oldukça fazla olan yakışıklı gençler gizlenmiş. Hangi harfe basarsanız karşınıza onlarca çekici delikanlı çıkıyor! Ve her biri adeta seninle konuşmak için can atıyor! Böylesi bir ortamda, benliğinde fıtraten şehvet olgusu yerleştirilmiş bir bayanın dayanması ne kadar mümkün olabilir? Diyelim ki o an dayandı, peki zihnine nasıl söz geçirecek? İlerleyen zamanlarda o ortamın suretini zihin dünyasından nasıl atacak?
Bunları etraflıca düşünmek ve asla “Bana bir şey olmaz!” dememek gerekir. Eğer Yusuf Peygamber gibi iffet abidesi bir genç bile Züleyha’dan etkilenmişse, senin benim gibi iffeti garanti altına alınmamış insanların etkilenmemesi içten bile değildir. Haddimizi bilelim ve asla fitneye düşeceğimiz yerlerde gezmeyelim.
6- Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yazışmak, erkeklerin karşı cinse meyletmesine ve onlara karşı farklı duygular beslemesine sebebiyet vermektedir. Bu da Rabbimizin Ahzab Sûresi, 32. âyeti ile yasak kılınmıştır. Rabbimiz şöyle buyurur:
“Ey Peygamber Hanımları! Siz (diğer)
kadınlardan biri gibi değilsiniz. Eğer takva sahibi iseniz artık sözü yumuşak/nârin söylemeyin (erkeklerle çekici bir şekilde konuşmayın ). O takdirde kalbinde maraz
(nifak, fitne, şehvet) bulunan kimse (size karşı) arzu duyar. Siz, maruf (ciddî) söz söyleyin.” (Ahzab Sûresi, 32)
Bu âyet, her ne kadar Peygamberimizin eşleri hakkında inmişse de diğer kadınlara da şâmildir, hükmü onları da kapsar. Bu nedenle her mümine kadının bu ikaza dikkat etmesi ve gereğince onunla amel etmesi gerekmektedir.
Ve yine bu ayet, her ne kadar bizzat dil ile söz söylemeyi ifade ediyorsa da, karşı cinse yazı yoluyla çekici bir üslup kullanmayı da içerisine alabilir. Bu nedenle kadınların zarurî durumlar nedeniyle erkeklere yazı yazmaları gerektiğinde asla çekici, süslü, cilveli veya karşı tarafta farklı duyguları harekete geçirecek tarzda bir üslup kullanmamaları gerekmektedir. Aksi halde bu ayetin muhatabı olur ve harama düşerler. Kalbinde şehvet duygusu olanların şehvetlerini harekete geçirdikleri için ileride meydana gelecek olumsuz sonuçlar da yanlarına kâr olarak kalır!
7- Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yazışmak, insanı bir süre sonra yalan söylemek durumunda bırakabilir. Yani bu tür yerlerde karşı cinsle yazışmak yalana sebebiyet veren bir vesiledir. Örneğin evli bir bayan, bir erkekle yazışsa ve bu yazışmalar bir süre sonra açığa çıksa, bu durumda kadın ne yapacak, bu problemden nasıl kurtulacaktır?
Cevabı belli…
Evliliğinin bozulmaması ve yuvasının yıkılmaması için yalana başvuracaktır.
Takva ile davranmayanlar için acaba bundan başka yol var mıdır?
Şeytan onun karşısına dikilecek ve en geçiştirici yol olarak ona “yalan” simidini çıkaracaktır. Suya düşen yılana sarılırmış; Face’ye düşen bu kadın da yalana sarılacaktır.
Yalan simidine sarılan bu kadın diyelim ki şu dünyada kocasını kandırıp ikna etti, peki, âlemlerin Rabbi ve her şeyden haberdar olan Allah’ı nasıl kandırıp ikna edecek? Ona nasıl cevap verecek? Onun huzurunda hangi simide sarılacak?
Ona, boyun eğip suç itirafından başka verilecek bir cevap olmayacak. Bu durumda ise hüküm ona kalmış; ya affedip bağışlayacak, ya da adaletine uygun bir şekilde cezalandıracak.
Tüm bunları iyice düşünelim ve bizleri uçurumun kenarına getiren bu tür vesilelerden uzak duralım.
8- Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yazışmak, özellikle de kadınlardaki o güzelim utanma duygusunu kör eder. Tabiatı itibariyle erkeklerle konuşmaktan utanan bir kadın, bu siteler üzerinden yazışa yazışa artık erkeklerle konuşmaktan utanmaz hale gelir. Hatta daha da ileri gidip erkeklerle tartışmaktan bile çekinmez. Bu da ondaki ar damarını çatlatır ve kendisini daha büyük günahlara düşmeye sevk eder.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:
ﺍﻹِﻳﻤﺎﻥُ ﺑِﻀْﻊٌ ﻭﺳﺘُّﻮﻥَ ﺷُﻌْﺒَﺔً ﻭﺍﻟﺤَﻴﺎﺀُ ﺷﻌْﺒﺔٌ ﻣِﻦَ ﺍﻹِﻳﻤَﺎﻥِ
“İman, altmış küsür şubedir, hayâ da imandan bir şubedir.” (Buhari, Müslim)
Hayâ duygusu körelenlerin, imanlarında bir eksiklik meydana geldiğini unutmamaları gerekir. “Ya bir yazışmayla ne olacak!” denilmemelidir; zira her büyük günahlar bir kere işlemeyle başlar.
SON OLARAK;
Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yazışmak, gerek erkek gerekse kadın için çok büyük riskler içermektedir. Her iki cinse de buradan Allah için nasihat ediyor ve karşı cinse karşı çok temkinli davranmalarını, onlarla yazışmamalarını öğütlüyoruz. Onlarla yazışıldığında çok büyük fitnelerin meydana geleceğini tecrübelerimize ve görüp-duyduğumuz hadiselere dayanarak dile getiriyoruz. Yaşanan acı tecrübeleri bir daha yaşamamak ve geri dönüşü olmayan hatalara düşmemek için nefsimize sahip olalım, kendimizi dizginleyelim ve görmediğimiz halde her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah’tan korkalım. Eğer biz yanımızda kimse yokken O’ndan korkup sakınırsak, O bize imanın tadını aldırtacak ve bizi İslam’ımızda sabit kılacaktır. Ama insanların olmadığı yerlerde O’nun haram sınırlarını çiğnersek, bu durumda bize kızacak ve −Allah muhafaza− imanımızın puanını kıracaktır. Bu da bizim helake düşmemiz için yeterli bir sebeptir.
Özellikle erkekleri Peygamber Efendimiz
sallallahu aleyhi ve sellem ’in şu hadislerini düşünmeye davet ediyoruz:
ﺇِﻥَّ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﺧَﻀِﺮَﺓٌ ﺣُﻠْﻮَﺓٌ ﻭَﺇِﻥَّ ﺍﻟﻠَّﻪَ ﻣُﺴْﺘَﺨْﻠِﻔُﻜُﻢْ ﻓِﻴﻬَﺎ ﻟِﻴَﻨْﻈُﺮَ ﻛَﻴْﻒَ ﺗَﻌْﻤَﻠُﻮﻥَ ﻓَﺎﺗَّﻘُﻮﺍ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﻭَﺍﺗَّﻘُﻮﺍ ﺍﻟﻨِّﺴَﺎﺀَ ﻓَﺈِﻥَّ ﺃَﻭَّﻝَ ﻓِﺘْﻨَﺔِ ﺑَﻨِﻰ ﺇِﺳْﺮَﺍﺋِﻴﻞَ ﻛَﺎﻧَﺖْ ﻓِﻰ ﺍﻟﻨِّﺴَﺎﺀِ
“Dünya göz kamaştırıcı ve tatlıdır. Allah nasıl davranacağınıza bakmak için onu sizin kullanmanıza verecektir. Bundan dolayı siz dünyaya aldanmaktan ve kadınlardan sakının! Çünkü İsrailoğullarındaki ilk fitne kadınlarda çıkmıştır.” (Müslim)
ﻣَﺎ ﺗَﺮَﻛْﺖُ ﺑَﻌْﺪِﻱ ﻓِﺘْﻨَﺔً ﺃَﺿَﺮَّ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟﺮِّﺟَﺎﻝِ ﻣِﻦْ ﺍﻟﻨِّﺴَﺎﺀِ
“Ardımda, erkeklere kadınlardan daha tehlikeli bir imtihan bırakmadım” (Buhari)
Allah hepimizi günahın gizlisinden de açığından da muhafaza buyursun.
Faruk Furkan
Etrafımızda bu durumdan rahatsız olan duyarlı bazı kardeşlerimiz, bize bunun caiz olup-olmadığını, bu konuda İslam’ın hükmünün ne olduğunu sordular. Biz de hem onların bu sorularına cevap olsun, hem de tevhidi temsil eden bacılarımız başta olmak üzere tüm Müslümanlara nasihat sayılsın amacıyla bu soruyu öz bir şekilde cevaplamaya çalıştık. Rabbim, bunu ümmete faydalı kılsın, hatalarımızı terk etmeye vesile eylesin. (Allahumme âmin)
SORU: Bu cevabımızın temelini teşkil eden soru şu: “Bir bayanın, şer’an kendisine yabancı/nâmahrem sayılan bir erkekle yazışması uygun mudur?”
CEVAP: Bir bayanın kendisine nâmahrem sayılan bir erkekle yazışması, dini mevzuları tartışmaya girmesi –zaruret dışında- asla uygun değildir. Bunun uygun olmamasına gerekçe olan birçok şer’î delil mevcuttur. Şimdi onlardan birkaç tanesini burada zikrederek meseleye ışık tutmaya çalışalım.
1- Rabbimiz Maide Sûresi, 5. âyette şöyle buyurur:
“Mü’min kadınlardan iffetli olanlar, (…) namuslu olmanız, zina etmemeniz ve gizli dost tutmamanız halinde, kendilerine mehirlerini verdiğinizde size helâldir…” (Maide, 5)
Rabbimiz bu ayetinde, Müslüman kadınların ve kitap ehli bayanların, Müslüman erkeklerde bulunan şu 3 şartla ancak kendilerine helal olabileceğini beyan etmektedir. Bu şartlar şunlardır:
a. Erkeklerin namuslu olması,
b. Zina etmemesi,
c. Gizli dost tutmaması.
Son maddede zikredilen “ ﻭَﻻَ ﻣُﺘَّﺨِﺬِﻱ ﺃَﺧْﺪَﺍﻥٍ / gizli dost tutmama” şartı, bizim için çok önemlidir. Eğer bir erkek ve kadın, hiç kimsenin kendilerini göremeyeceği şekilde görüşüyor, yazışıyor veya konuşuyorlarsa, bu durumda onlarla evlenmek uygun olmamaktadır ve Allah böylesi bir evlilikten razı değildir. Bir bayanın –veya erkeğin− bizlere “eş” olabilmesi için asla gizli dost tutmaması, helal olmayan yollarla karşı cinsle görüşmemesi gerekmektedir. Aksi halde onun bizim eşimiz olması Allah tarafından tasvip edilmemektedir.
Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yapılan görüşmelerin bu kapsama girip girmeyeceğini sizin kanaatlerinize bırakıyoruz.
2- İslam bizlere sadece haramdan uzaklaşmayı değil, aynı zamanda harama götüren tüm yollardan da uzak kalmayı emretmiştir. Örneğin; İslam zinayı haram kıldığı gibi, zinaya sebep olduğu için kadına bakmayı da haram kılmıştır. Bunun da gerekçesini, bakışların harama neden olmasına bağlamıştır. Bu uygulamaya Usul-i Fıkıh ilminde “harama vesile olan işlerin önüne set çekilmesi” anlamında “Sedd-i Zerîa” denilmiştir.
İnternet üzerinden yapılan yazışmalar da bu kapsamda değerlendirilir. Bir erkek veya bir kadın karşı cinsiyle yazışmaya başladığında, bu, kaçınılmaz olarak onları daha farklı boyutlara taşıyacak, uygunsuz ilişkilere, şer’î olmayan düşünce ve birlikteliklere sevk edecektir. Hatta namusların kirletilmesi ve ailelerin yıkılması dahi uzak bir ihtimal değildir. Bu durumda birilerinin çıkıp da “Amma da abartıyorsunuz!” demesine itibar edilmez; zira buna en büyük delil yaşadığımız vakıadır, bizzat müşahede ettiğimiz olaylardır.
Face’den tanışıp, anne-babasının izni olmadan evlenen ve birkaç gün evli kaldıktan sonra hayal kırıklığıyla evine dönen kardeşlerimizi biz biliriz!
Yine Face üzerinden Müslüman olduğu halde yalan söyleye söyleye kendisini bekâr tanıtan, ardından da karşı cinsi ikna edip onunla evlenmeye kalkışanları biz biliriz!
En takvalı görünen insanların bile internet âleminde bu türden ilişkilere girdiğini görüp duyunca, “Amma da abartıyorsunuz!” denilerek itiraz edilmesini çok basit ve yersiz bir tepki kabul ediyoruz. Abarttığımızı düşünenler varsa, düşünmekte serbesttirler; ama yarın kendi başlarına veya çocuklarının başına bu türden işler geldiğinde zamanında ibret almadıkları için dizlerini fazlaca dövebilirler!
İşte bu tür şeylerden dolayı bir kadının (veya erkeğin) karşı cinsiyle yazışması −zarurî haller dışında− muasır âlimlerimizce caiz görülmemiştir.
3- Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yazışmak, insanı adım adım kötülüğe ve uygunsuz işler yapmaya sevk eder. Rabbimiz şöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına tâbî olmayın! Her kim şeytanın adımlarına tâbî olursa (bilsin ki) o, hayâsızlığı ve kötülüğü emreder…” (Nûr Sûresi, 21)
Bilinmelidir ki şeytan, insanoğlunu asla bir çırpıda dalalete ve sapıklığa düşürmez. Onun bu noktada tecrübesi ve deneyimleri vardır. O, insanoğlunun zaaf yönlerini ve gevşekliğini bildiği için adım adım saptırma, aşama aşama kandırma yolunu seçer. Eğer bir anda ona “Gel, zina et” dese, o asla buna yanaşmayacaktır. Ama o, önce onun bir kadınla bir ortamda buluşmasını sağlar, sonra onunla konuşturur, sonra bakıştırır, sora da (…)
İşte bu, şeytanın insanoğlunu saptırmada izlediği yollardandır. Onun iğvalarına kanamamak için bu yolları iyi bilmek gerekir.
Ayet-i Kerime’yi dikkatlice düşündüğümüzde Rabbimizin aslında bu inceliğe dikkat çektiğini görürüz. Ayette Rabbimiz cemi siygası kullanarak “ Şeytanın
adımları ” demiş, tekil ifadeyle “ Şeytanın
adımı ” dememiştir. Bu da bize göstermektedir ki, şeytan insanoğlunu kandırırken aşamalı bir metot kullanır ve adım adım onu saptırma yolunu seçer. Bir çırpıda saptırma yolu, onun pek müracaat ettiği bir yol değildir.
Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden karşı cinsle yazışmak, yanlış yola düşmedeki adımlardan bir tanesidir. Bu adımı atanların başka günah işlemesinden korkulur. Bu nedenle dikkatli davranmak ve sakınmak gerekir.
4- İslam’da zararları def etmek, faydaları elde etmekten önce gelir. Yani bir yerde hem fayda hem de zarar veren bir şey varsa, bize düşen önce zararlı olan o şeyi ortadan kaldırmak, faydayı ikinci plana atmaktır. Bunun “Kavâid-i Fıkhiyye”deki orijinal şekli şöyledir:
“ ﺩَﺭْﺀُ ﺍﻟﻤَﻔَﺎﺳِﺪِ ﺃَﻭْﻟَﻰ ﻣِﻦْ ﺟَﻠْﺐِ ﺍﻟﻤَﺼَﺎﻟِﺢِ /Def-i Mefâsid celb-i menâfi‘den evlâdır.”
Buna göre, bir insanın Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yazışmasında üstte zikrettiğimiz zararlar ve karşı tarafa nasihat etme gibi bir takım yararlar varsa –ki bu böyledir− bu durumda zarardan sakınmalı, faydalı olan şeyleri terk etmeliyiz. Faydalı olanı elde edeceğiz diye asla şeriatça zarar kabul edilen işleri işlememeliyiz.
Ama hemen belirtelim ki, eğer biz karşı cinsimize fayda sağlamak istiyorsak bunun bütün yolları bitmiş ve tükenmiş değildir. Ona farklı yollarla da fayda sağlayabiliriz. Örneğin karşı taraftaki kişi bir erkekse ve biz ona nasihat etmek istiyorsak, bu durumda varsa ağabeyimizi, babamızı veya benzeri yakın akrabalarımızı devreye sokar ve onlar aracılığıyla nasihatimizi yapabiliriz. Şayet akrabalarımız arasında nasihat etmeye uygun bilinçli birileri yoksa, o zaman güvendiğimiz bir hocaya veya onun internetteki sayfasına o kişiyi yönlendirebiliriz.
5- İslam bize fitnenin vuku bulacağı yerlerden uzak durmayı emretmiş ve fitneye yaklaşanların eninde sonunda ona bulaşacaklarını haber vermiştir. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
ﻣَﻦْ ﺳَﻤِﻊَ ﺑِﺎﻟﺪَّﺟَّﺎﻝِ ﻓَﻠْﻴَﻨْﺄَ ﻋَﻨْﻪُ، ﻓَﻮَﺍﻟﻠَّﻪِ ﺇِﻥَّ ﺍﻟﺮَّﺟُﻞَ ﻟَﻴَﺄْﺗِﻴﻪِ ﻭَﻫُﻮَ ﻳَﺤْﺴِﺐُ ﺃَﻧَّﻪُ ﻣُﺆْﻣِﻦٌ ﻓَﻴَﺘَّﺒِﻌُﻪُ، ﻣِﻤَّﺎ ﻳُﺒْﻌَﺚُ ﺑِﻪِ ﻣِﻦَ ﺍﻟﺸُّﺒُﻬَﺎﺕِ .
“Sizden her kim Deccal’in (gelişini) duyarsa, hemen ondan uzaklaşsın! Allah’a yemin ederim ki kişi kendisinin mümin olduğunu bilerek Deccal’in yanına gelir de, ortaya attığı şüphelerden dolayı ona tâbi oluverir.” (Ebu Dâvud)
Bu hadis, fitnenin olduğu yerlerde durmamamız gerektiğini, eğer durursak −ne kadar kendimize güvenirsek güvenelim− mutlaka fitneyle yüz göz olacağımızı net bir biçimde bize anlatmaktadır.
Bilindiği üzere Deccal aleyhillane, yeryüzündeki fitnelerin hepsinden daha beter bir fitnedir. Çıktığında yeryüzünü şirkle dolduracak, insanların akideleriyle oynayacak ve kendisine taraftar bulabilmek için ölüleri diriltmek, göz boyamak, mesafeleri kısaltmak gibi −Allah’ın müsaadesiyle− ortaya harikulade işler atacaktır. İmanına ve akidesine çok güvenen insanlar bile ondan etkilenecek, onun iğvalarından nasibini alacaktır. Bunu çok iyi bilen Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem , onunla mücadele etme ve tartışma yerine, ondan uzak kalmayı ve hiçbir surette onunla bir araya gelmemeyi bizlere tavsiye buyurmuştur. “Ya bir göreyim ne olacak?”
diyenlerin veya “Bir bakayım, bir dinleyeyim, bir tartışayım” temennisinde bulunanların muhakkak onun fitnelerinden etkileneceğini bildirmiştir.
Bu fitneden selamette olabilmenin en kestirme yolu, hiç ona yaklaşmamakta dır.
Facebook ve benzeri paylaşım sitelerinde yazışmayı da, fitne bağlamında buna kıyaslayabiliriz. Eğer fitneye düşmemek istiyorsak, hiçbir zaman karşı cinsle yazışmak gibi tehlikesi muhakkak olan bir hataya düşmemeliyiz. Eğer düşersek kendimizi kurtarmamız mümkün olmayabilir.
Bu bağlamda Peygamber Efendimiz
sallallahu aleyhi ve sellem yine şöyle buyurur:
ﺇِﻥَّ ﺍَﻟْﺤَﻠَﺎﻝَ ﺑَﻴِّﻦٌ , ﻭَﺇِﻥَّ ﺍَﻟْﺤَﺮَﺍﻡَ ﺑَﻴِّﻦٌ , ﻭَﺑَﻴْﻨَﻬُﻤَﺎ ﻣُﺸْﺘَﺒِﻬَﺎﺕٌ , ﻟَﺎ ﻳَﻌْﻠَﻤُﻬُﻦَّ ﻛَﺜِﻴﺮٌ ﻣِﻦْ ﺍَﻟﻨَّﺎﺱِ , ﻓَﻤَﻦِ ﺍﺗَّﻘَﻰ ﺍَﻟﺸُّﺒُﻬَﺎﺕِ , ﻓَﻘَﺪِ ﺍِﺳْﺘَﺒْﺮَﺃَ ﻟِﺪِﻳﻨِﻪِ ﻭَﻋِﺮْﺿِﻪِ , ﻭَﻣَﻦْ ﻭَﻗَﻊَ ﻓِﻲ ﺍَﻟﺸُّﺒُﻬَﺎﺕِ ﻭَﻗَﻊَ ﻓِﻲ ﺍَﻟْﺤَﺮَﺍﻡِِ , ﻛَﺎﻟﺮَّﺍﻋِﻲ ﻳَﺮْﻋَﻰ ﺣَﻮْﻝَ ﺍَﻟْﺤِﻤَﻰ , ﻳُﻮﺷِﻚُ ﺃَﻥْ ﻳَﻘَﻊَ ﻓِﻴﻪِ , ﺃَﻟَﺎ ﻭَﺇِﻥَّ ﻟِﻜُﻞِّ ﻣَﻠِﻚٍ ﺣِﻤًﻰ , ﺃَﻟَﺎ ﻭَﺇِﻥَّ ﺣِﻤَﻰ ﺍَﻟﻠَّﻪِ ﻣَﺤَﺎﺭِﻣُﻪُ …
“Helal bellidir haram bellidir; (lakin) bu ikisi arasında insanlardan çoğunun bilmediği şüpheli şeyler vardır. Her kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve ırzını korumuş olur. Her kim de şüpheli şeyleri işlerse, harama düşe(bili)r . Tıpkı etrafı çevrili korulukta davarlarını otlatan ve her an oraya girmesi mümkün olan bir çoban gibi. Dikkat edin! Her kralın bir koruluğu vardır. Dikkat edin! Allah’ın koruluğu ise onun haramlarıdır…” (Buhari, Müslim)
Bu hadis de, sıkıntılı yerlerde çok dolaşanların eninde sonunda sıkıntıyla karşı karşıya geleceğini ifade etmektedir. Efendimiz bunu bir çoban örneği üzerinden anlatmaya çalışmıştı ve bu anlatım gerçekten de çok hoştur. Şöyle ki: Bir çoban, koyunlarını yeşilliğin bol olduğu yerlere götürdüğünde onlara mukayyet olması çok zordur. Koyun yeşilin büyüleyici rengini ve etkileyici kokusunu aldığında çobanı asla dinlemez. İlk fırsatta ona doğru koşar. Eğer çoban bir lahza gaflete düşse, koyun kendisini bir anda korunaklı olan o otların içinde bulur. Neticesi ise, çobanın aleyhinde sonuçlanır.
Diğer şüpheli şeyler de böyledir.
Bunu Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinde de düşünebiliriz.
Düşünsenize… Klavyenin her harfinin arkasına albenisi oldukça fazla olan güzel kızlar gizlenmiş. Hangi harfe basarsanız karşınıza onlarca çekici kız çıkıyor! Ve her biri adeta seninle konuşmak için can atıyor! Böylesi bir ortamda, benliğinde fıtraten şehvet olgusu yerleştirilmiş bir erkeğin dayanması ne kadar mümkün olabilir? Diyelim ki o an dayandı, peki zihnine nasıl söz geçirecek? İlerleyen zamanlarda o ortamın suretini zihin dünyasından nasıl atacak?
Erkekliği ölmemiş bir insan için bunları düşünmek bile çok tehlikelidir.
Aynı şeyleri bacılarımız için de söyleyebiliriz.
Klavyenin her harfinin arkasına albenisi oldukça fazla olan yakışıklı gençler gizlenmiş. Hangi harfe basarsanız karşınıza onlarca çekici delikanlı çıkıyor! Ve her biri adeta seninle konuşmak için can atıyor! Böylesi bir ortamda, benliğinde fıtraten şehvet olgusu yerleştirilmiş bir bayanın dayanması ne kadar mümkün olabilir? Diyelim ki o an dayandı, peki zihnine nasıl söz geçirecek? İlerleyen zamanlarda o ortamın suretini zihin dünyasından nasıl atacak?
Bunları etraflıca düşünmek ve asla “Bana bir şey olmaz!” dememek gerekir. Eğer Yusuf Peygamber gibi iffet abidesi bir genç bile Züleyha’dan etkilenmişse, senin benim gibi iffeti garanti altına alınmamış insanların etkilenmemesi içten bile değildir. Haddimizi bilelim ve asla fitneye düşeceğimiz yerlerde gezmeyelim.
6- Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yazışmak, erkeklerin karşı cinse meyletmesine ve onlara karşı farklı duygular beslemesine sebebiyet vermektedir. Bu da Rabbimizin Ahzab Sûresi, 32. âyeti ile yasak kılınmıştır. Rabbimiz şöyle buyurur:
“Ey Peygamber Hanımları! Siz (diğer)
kadınlardan biri gibi değilsiniz. Eğer takva sahibi iseniz artık sözü yumuşak/nârin söylemeyin (erkeklerle çekici bir şekilde konuşmayın ). O takdirde kalbinde maraz
(nifak, fitne, şehvet) bulunan kimse (size karşı) arzu duyar. Siz, maruf (ciddî) söz söyleyin.” (Ahzab Sûresi, 32)
Bu âyet, her ne kadar Peygamberimizin eşleri hakkında inmişse de diğer kadınlara da şâmildir, hükmü onları da kapsar. Bu nedenle her mümine kadının bu ikaza dikkat etmesi ve gereğince onunla amel etmesi gerekmektedir.
Ve yine bu ayet, her ne kadar bizzat dil ile söz söylemeyi ifade ediyorsa da, karşı cinse yazı yoluyla çekici bir üslup kullanmayı da içerisine alabilir. Bu nedenle kadınların zarurî durumlar nedeniyle erkeklere yazı yazmaları gerektiğinde asla çekici, süslü, cilveli veya karşı tarafta farklı duyguları harekete geçirecek tarzda bir üslup kullanmamaları gerekmektedir. Aksi halde bu ayetin muhatabı olur ve harama düşerler. Kalbinde şehvet duygusu olanların şehvetlerini harekete geçirdikleri için ileride meydana gelecek olumsuz sonuçlar da yanlarına kâr olarak kalır!
7- Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yazışmak, insanı bir süre sonra yalan söylemek durumunda bırakabilir. Yani bu tür yerlerde karşı cinsle yazışmak yalana sebebiyet veren bir vesiledir. Örneğin evli bir bayan, bir erkekle yazışsa ve bu yazışmalar bir süre sonra açığa çıksa, bu durumda kadın ne yapacak, bu problemden nasıl kurtulacaktır?
Cevabı belli…
Evliliğinin bozulmaması ve yuvasının yıkılmaması için yalana başvuracaktır.
Takva ile davranmayanlar için acaba bundan başka yol var mıdır?
Şeytan onun karşısına dikilecek ve en geçiştirici yol olarak ona “yalan” simidini çıkaracaktır. Suya düşen yılana sarılırmış; Face’ye düşen bu kadın da yalana sarılacaktır.
Yalan simidine sarılan bu kadın diyelim ki şu dünyada kocasını kandırıp ikna etti, peki, âlemlerin Rabbi ve her şeyden haberdar olan Allah’ı nasıl kandırıp ikna edecek? Ona nasıl cevap verecek? Onun huzurunda hangi simide sarılacak?
Ona, boyun eğip suç itirafından başka verilecek bir cevap olmayacak. Bu durumda ise hüküm ona kalmış; ya affedip bağışlayacak, ya da adaletine uygun bir şekilde cezalandıracak.
Tüm bunları iyice düşünelim ve bizleri uçurumun kenarına getiren bu tür vesilelerden uzak duralım.
8- Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yazışmak, özellikle de kadınlardaki o güzelim utanma duygusunu kör eder. Tabiatı itibariyle erkeklerle konuşmaktan utanan bir kadın, bu siteler üzerinden yazışa yazışa artık erkeklerle konuşmaktan utanmaz hale gelir. Hatta daha da ileri gidip erkeklerle tartışmaktan bile çekinmez. Bu da ondaki ar damarını çatlatır ve kendisini daha büyük günahlara düşmeye sevk eder.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:
ﺍﻹِﻳﻤﺎﻥُ ﺑِﻀْﻊٌ ﻭﺳﺘُّﻮﻥَ ﺷُﻌْﺒَﺔً ﻭﺍﻟﺤَﻴﺎﺀُ ﺷﻌْﺒﺔٌ ﻣِﻦَ ﺍﻹِﻳﻤَﺎﻥِ
“İman, altmış küsür şubedir, hayâ da imandan bir şubedir.” (Buhari, Müslim)
Hayâ duygusu körelenlerin, imanlarında bir eksiklik meydana geldiğini unutmamaları gerekir. “Ya bir yazışmayla ne olacak!” denilmemelidir; zira her büyük günahlar bir kere işlemeyle başlar.
SON OLARAK;
Facebook ve benzeri paylaşım siteleri üzerinden yazışmak, gerek erkek gerekse kadın için çok büyük riskler içermektedir. Her iki cinse de buradan Allah için nasihat ediyor ve karşı cinse karşı çok temkinli davranmalarını, onlarla yazışmamalarını öğütlüyoruz. Onlarla yazışıldığında çok büyük fitnelerin meydana geleceğini tecrübelerimize ve görüp-duyduğumuz hadiselere dayanarak dile getiriyoruz. Yaşanan acı tecrübeleri bir daha yaşamamak ve geri dönüşü olmayan hatalara düşmemek için nefsimize sahip olalım, kendimizi dizginleyelim ve görmediğimiz halde her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah’tan korkalım. Eğer biz yanımızda kimse yokken O’ndan korkup sakınırsak, O bize imanın tadını aldırtacak ve bizi İslam’ımızda sabit kılacaktır. Ama insanların olmadığı yerlerde O’nun haram sınırlarını çiğnersek, bu durumda bize kızacak ve −Allah muhafaza− imanımızın puanını kıracaktır. Bu da bizim helake düşmemiz için yeterli bir sebeptir.
Özellikle erkekleri Peygamber Efendimiz
sallallahu aleyhi ve sellem ’in şu hadislerini düşünmeye davet ediyoruz:
ﺇِﻥَّ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﺧَﻀِﺮَﺓٌ ﺣُﻠْﻮَﺓٌ ﻭَﺇِﻥَّ ﺍﻟﻠَّﻪَ ﻣُﺴْﺘَﺨْﻠِﻔُﻜُﻢْ ﻓِﻴﻬَﺎ ﻟِﻴَﻨْﻈُﺮَ ﻛَﻴْﻒَ ﺗَﻌْﻤَﻠُﻮﻥَ ﻓَﺎﺗَّﻘُﻮﺍ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﻭَﺍﺗَّﻘُﻮﺍ ﺍﻟﻨِّﺴَﺎﺀَ ﻓَﺈِﻥَّ ﺃَﻭَّﻝَ ﻓِﺘْﻨَﺔِ ﺑَﻨِﻰ ﺇِﺳْﺮَﺍﺋِﻴﻞَ ﻛَﺎﻧَﺖْ ﻓِﻰ ﺍﻟﻨِّﺴَﺎﺀِ
“Dünya göz kamaştırıcı ve tatlıdır. Allah nasıl davranacağınıza bakmak için onu sizin kullanmanıza verecektir. Bundan dolayı siz dünyaya aldanmaktan ve kadınlardan sakının! Çünkü İsrailoğullarındaki ilk fitne kadınlarda çıkmıştır.” (Müslim)
ﻣَﺎ ﺗَﺮَﻛْﺖُ ﺑَﻌْﺪِﻱ ﻓِﺘْﻨَﺔً ﺃَﺿَﺮَّ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟﺮِّﺟَﺎﻝِ ﻣِﻦْ ﺍﻟﻨِّﺴَﺎﺀِ
“Ardımda, erkeklere kadınlardan daha tehlikeli bir imtihan bırakmadım” (Buhari)
Allah hepimizi günahın gizlisinden de açığından da muhafaza buyursun.
Faruk Furkan