Soru Beşeri Kanunlar Çıkarmanın, Beşeri Kanunlarla Hükmetmenin ve Beşeri Kanunlara Muhakeme Olmanın Hükmü Nedir?

Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum,

Tağutla hükmetmenin ve tağuta muhakeme olmanın hükmü ile alakalı Darultawhid sitesindeki kardeşlerin yazısını okuyorum, biliyorsunuz aşırı tekfir görüşlerinden tövbe ettiler, şimdi ise beşeri kanunlarla hükmetmenin ve bu beşeri kanunlara muhakeme olmanın bizatihi büyük küfür olmadığını, büyük küfür olması için şahsın itikadına bakılması gerektiğini söylüyorlar. Tağuta muhakeme ile ilgili ayetlerin nuzul sebebinde tağuta muhakeme olmalarına rağmen kendilerinden müslüman diye bahseden alimlerin sözlerini getiriyorlar. Muhammed bin Abdulvahhab ve Süleyman bin Sahman gibi tağuta muhakeme olmanın caizliğine itikad edenin kafir olacağını ama itikad etmeden muhakeme olanın amelî küfre (küçük küfre) bulaşacağını söyleyen Necd ulemasının sözlerini getiriyorlar ve aynı zamanda tarihten de alimlerin mesela Memlükleri bazı hususlarda Yesakla hükmetmelerine rağmen tekfir etmediklerini söylüyorlar. İbn Kesir gibi alimlerin Yesak’ı şeriattan üstün görenleri tekfir ettiğini yoksa üstün görmeden hükmedenlerin kafir olmayacağını söylüyorlar. Benim bu hususta kafam karıştı. Tarihte bizim gibi buna büyük küfür diyen alim var mıdır? Tarihte selefi itikada sahip beşeri kanunlarla hükmedenleri büyük küfür üzere gören bir taife var mıydı? Necd ulemasından anlaşılan onlar böyle kişileri (helalliğine itikad etmeden beşeri kanunlarla hükmedenleri) büyük küfre nispet etmedikleri gibi, acaba onlar da mı hata üzereydiler?
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
İbn’ul Kayyim Rahimehullâh şöyle demiştir:

«الصلاة لابن القيم» (ص88):

«وأمَّا كفر العمل: فينقسم إلى ما يضادُّ الإيمان، وإلى ما لا يضادُّه.»

«الصلاة لابن القيم» (ص89):

«فالسُّجُود للصَّنَم، والاستهانة بالمصْحف، وقتل النَّبيِّ وسبُّه يضادُّ الإيمان.

وأمَّا الحكم بغير ما أنزل الله، وترك الصَّلاة فهو من الكفر العملي قطعًا. ولا يمكن أن يُنْفَى عنه اسم الكفر، بعد أنْ أطلقه الله ورسوله عليه. فالحاكم بغير ما أنزل الله كافِرٌ، وتارك الصلاة كافِرٌ، بنصِّ رسول الله صلى الله عليه وسلم؛ ولكن هو كُفْرُ عمل، لا كفر اعتقادٍ.»

“Amel küfrüne gelince, bu da imana zıt olan ve imana zıt olmayan şeklinde iki çeşittir.

Puta secde etmek, mushafı küçümsemek, bir Nebî’yi öldürmek ve ona sövmek imana zıt olan amel küfrüdür.

Allâh’ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmek ve namazı terk etmeye gelince bunlar da katî olarak amel küfrüdür. Bunlara Allâh ve Rasûlü küfür ismini vermişken bunlardan küfür ismini nefyetmek de mümkün değildir. Dolayısıyla Allâh’ın indirdiğinden başkasıyla hükmeden hâkim kâfirdir ve namazı terk eden de kâfirdir. Bu, Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’in nassıyla böyledir. Ancak bunlar, itikad küfrü değil amel küfrüdür.” (İbn’ul Kayyim, es-Salâh, Dâr Atâ’ât’ul İlm, sf. 89)


Şeyh Suleymân bin Sehmân Rahimehullâh, İbn’ul Kayyim Rahimehullâh’ın sözlerini şöyle izah ediyor:

سليمان بن سحمان «كشف غياهب الظلام عن أوهام جلاء الأوهام» (ص314):

«فانظر رحمك الله إلى ما ذكره العلماء من أن الكفر نوعان كفر اعتقاد، وجحود وعناد فأما كفر الجحود والعناد فهو أن يكفر بما علم أن الرسول جاء به من عند الله جحوداً وعناداً من أسماء الرب وصفاته وأفعاله وأحكامه التي أصلها توحيده وعبادته وحده لا شريك له، وهذا مضاد للإيمان من كل وجه، وأما النوع الثاني فهو كفر عمل، وهو نوعان أياً كان: مخرج من الملة وغير مخرج منها، فأما النوع الأول فهو يضاد الإيمان كالسجود للصنم والاستهانة بالمصحف، وقتل النبي وسبه، والنوع الثاني كفر عمل لا يخرج من الملة كالحكم بغير ما أنزل الله وترك الصلاة، فهذا كفر عمل لا كفر اعتقاد، وكذله قوله: "لا ترجعوا بعدي كفاراً يضرب بعضكم رقاب بعض"، وقوله: "من أتى كاهناً فصدقه وأتى امرأة في دبرها فقد كفر بما أنزل الله على محمد –صلى الله عليه وسلم" فهذا من الكفر العملي وليس كالسجود للصنم والاستهانة بالمصحف وقتل النبي وسبه، وإن كان الكل يطلق عليه الكفر إلى آخر ما ذكر رحمه الله، لكن ينبغي أن يعلم أن من تحاكم إلى الطواغيت أو حكم بغير ما أنزل الله، واعتقد أن حكمهم أكمل وأحسن من حكم الله ورسوله، فهذا ملحق الكفر الاعتقادي المخرج عن الملة كما هو مذكور في نواقض الإسلام العشرة، وأما من لم يعتقد ذلك لكن تحاكم إلى الطاغوت ‌وهو ‌يعتقد ‌أن ‌حكمه ‌باطل ‌فهذا ‌من ‌الكفر ‌العملي.»

“Âlimlerin zikrettiği şu hususa bir bak, Allâh sana rahmet etsin! Küfür iki nevidir:

İtikat, inkâr ve inat küfrü. İnkâr ve inat küfrüne gelince, bu, aslı Allâh’ın tevhid edilmesi ve O’na ortak koşmaksızın tek başına ibadet etmek olan Rasûl’ün Allâh katından getirdiği Rabbinin isimlerine, sıfatlarına, fiillerine ve hükümlerine, inkâr ve inat ederek küfretmektir. Bu her bakımdan imana aykırıdır.

İkinci nevi küfür ise, amel küfrüdür. Hangi çeşidi olursa olsun, bu da iki çeşittir: Dinden çıkaran ve dinden çıkarmayan.

Birinci neviye gelince ki bu imanın zıddıdır, bu bir puta secde etmek, mushafı küçümsemek, bir Nebî’yi öldürmek ve ona sövmek gibidir.

İkinci nevi ise dinden çıkarmayan amel küfrüdür. Bu, Allâh’ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmek ve namazı terk etmek gibidir. Bu, itikad değil amel küfrüdür. Yine Nebî Sallallâhu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Benden sonra, birbirinin boynunu vuran kâfirler olmayın!” Yine Nebî Sallallâhu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Her kim bir kâhine varıp onu tasdik ederse, her kim de bir kadına arka tarafından yaklaşırsa Muhammed Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’e nazil olana küfretmiştir!” İşte bunlar amel küfrüdür, ancak her ne kadar bunların hepsine küfür dense de bunlar, bir puta secde etmek, mushafı küçümsemek, bir Nebî’yi öldürmek ve ona sövmek gibi değildir. İbn’ul Kayyim Rahimehullâh’ın zikrettiklerinin sonuna kadar.

Lakin şunu bilmek gerekir ki tağutlara muhakeme olan yahut Allâh’ın indirdiğinden başkası ile hükmeden ve bunu yaparken de onların hükümlerinin Allâh’ın ve Rasûlü’nün hükmünden daha güzel olduğuna itikat edenler, işte bunların yaptığı, kişiyi dinden çıkaran itikadi küfre ilhak edilir. Nitekim bu, İslam’ı bozan on unsur arasında zikredilmiştir. Ancak tağutların hükümlerinin Allâh’ın ve Rasûlü’nün hükmünden daha güzel olduğuna itikat etmeyip tağuta muhakeme olan ve bunu yaparken onun hükmünün batıl olduğuna itikat eden kişinin ameline gelince, bu kişinin ameli, amelî küfür kapsamındadır.”

(Suleymân bin Sehmân, Keşfu Gayâhib’uz Zalâm, sf. 314)


Şeyh Abdullâh bin Muhammed bin Abd’il Vehhâb Rahimehullâh şöyle demiştir:

الشيخ عبدالله «الدرر السنية في الأجوبة النجدية» (10/ 252):

«وسئل: هل يجوز التحاكم إلى غير كتاب الله؟

فأجاب: لا يجوز ذلك، ومن اعتقد حله فقد كفر، وهو من أعظم المنكرات، ويجب على كل مسلم الإنكار على من فعل ذلك؛ ولا يستريب في هذا من له أدنى علم»

Şeyh Abdullâh bin Muhammed bin Abd’il Vehhâb Rahimehullâh’a soruldu: Allâh’ın kitabından başkasına muhakeme olmak caiz midir?

Cevaben dedi ki: Bu caiz değildir. Her kim bunun helalliğine itikat ederse küfre girer. Bu, en büyük münkerlerdendir. Her Müslüman’ın üzerine vacip olan, bunu işleyene karşı çıkmaktır. İlimden en az nasibi olanlar bile bu meselede şüphe etmez.”

(ed-Durar’us Seniyye, 10/252)



Şeyh Süleyman b. Sehman, Abd'ul Latîf bin Abd'ir Rahmân Rahimehullâh'ın şu sözüne açıklama getirmiştir. Şeyh Abd'ul Latîf bin Abd'ir Rahmân diyor ki:

الشيخ عبداللطيف «عيون الرسائل والأجوبة على المسائل» (2/ 605):
«وأما ما ذكرته عن الأعراب من الفرق بين من استحل الحكم بغير ما أنزل الله، ومن لم يستحل، فهذا هو الذي عليه العمل، وإليه المرجع عند أهل العلم»

"Bedeviler hakkında zikrettiğin; Allâh'ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmeyi helal sayan ve saymayan arasındaki fark, kendisiyle amel edilen şeydir ve ilim ehli nezdinde bu görüşe itimat edilir." (Uyûn'ur Rasâ'il ve'l Ecvibe, 2/605)


Şeyh Suleymân bin Sehmân Rahimehullâh, bu söz üzerine şunları söyledi:

سليمان بن سحمان «عيون الرسائل والأجوبة على المسائل» (2/ 603):
«وأن ما ذكره في شأن الأعراب من الفرق بين من استحل الحكم بغير ما أنزل الله، ومن لم يستحل، هو الذي عليه العمل، وإليه المرجع عند أهل العلم، يعني أن من استحل الحكم بغير ما أنزل الله، ورأى أن حكم الطاغوت أحسن من حكم الله، وأن الحضر لا يعرفون إلا حكم المواريث، وأن ما هم عليه من السوالف والعادات هو الحق، فمن اعتقد هذا فهو كافر.
وأما من لا يستحل هذا، ويرى أن حكم الطاغوت باطل، وأن حكم الله ورسوله هو الحق، فهذا لا يكفر، ولا يخرج من الإسلام. {وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِمَّا عَمِلُوا}»

"Onun bedeviler hakkında zikrettiği; Allâh'ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmeyi helal sayan ve saymayan arasındaki fark, kendisiyle amel edilen şeydir ve ilim ehli nezdinde bu görüşe itimat edilir. Yani her kim Allâh'ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmeyi helal sayar da tağutun hükmünü Allâh'ın hükmünden daha güzel görürse, şehirlerde yaşayan insanların sadece miras hükmünü bildiğini düşünürse ve kendi üzerinde bulundukları selefler ve adetleri hak olarak görürse... işte her kim buna itikat ederse kâfirdir.

Ancak her kim bunu helal saymaz, tağutun hükmünün batıl olduğunu düşünür ve Allâh'ın ve Rasûlü'nün hükmünün hak olduğuna itikat ederse, işte bu kişi küfre düşmediği gibi İslam'dan da çıkmaz. "Herkesin amellerine göre dereceleri vardır." (el-En'âm, 6/132)" (Uyûn'ur Rasâ'il ve'l Ecvibe, 2/603)


Şeyh Abd'ul Latîf bin Abd'ir Rahmân Rahimehullâh şöyle demiştir:

الشيخ عبداللطيف «منهاج التأسيس والتقديس في كشف شبهات داود بن جرجيس» (ص70):
«وقوله: إن قول الشيخ وأتباعه: "لا يعبد إلا الله" من جنس قول الخوارج: "لا حكم إلا لله" وأنه يقال لهم ما قيل لأولئك: هذه كلمة حق، ولكن أين من يعبد غير الله، إذا كان مسلماً ناطقاً بالشهادتين يصلي ويزكي ويحج؟
والجواب أن يقال:
الخوارج مخطئون ظالمون فيما نقموا به على أصحاب رسول الله صلى الله عليه وسلم؛ فإن الصّحابة ما حكموا سوى القرآن، وإنما الرجال يحكمون بالقرآن، فالتبس الأمر على الخوارج، ولم يفهموا أن جميع الأحكام الشرعية إذا صدرت عما في الكتاب والسنة فهما الحاكمان، ولا ينسب الحكم إلى الرجال إلا بقيد، وجاءت السنة بأن الطاعة في المعروف، وهو ما أمر الله به ورضيه من الواجبات»
«منهاج التأسيس والتقديس في كشف شبهات داود بن جرجيس» (ص71):
«والمستحبات. وإنما يحرم التحكيم إذا كان المستند إلى شريعة باطلة تخالف الكتاب والسنة، كأحكام اليونان والإفرنج والتتر وقوانينهم التي مصدرها آراؤهم وأهواؤهم، وكذلك سوالف البادية وعاداتهم الجارية. فمن استحل الحكم بهذا في الدماء أو غيرها فهو كافر. قال تعالى: {وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ} [المائدة: من الآية44] ، وهذه الآية ذكر فيها بعض المفسرين: أن الكفر المراد هنا كفر دون الكفر الأكبر، لأنهم فهموا أنها تتناول من حكم بغير ما أنزل الله، وهو غير مستحل لذلك، لكنهم يتنازعون في عمومها للمستحل، وأن كفره مخرج عن الملة.
إذا عرفت هذا عرفت وجه قول أمير المؤمنين في مقالة الخوارج: لا حكم إلا الله "إنها كلمة حق أريد بها الباطل" وأما قول المسلم الحنيفي: لا يعبد إلا الله، فهي كلمة حق أريد بها حق؛ لأنّ دعاء الأولياء والصالحين والاستغاثة بهم وتعلق القلوب بهم محبة ورجاء وخوفاً وطمعاً، هو العبادة بالإجماع. وقد مرّ لك أنهم صرفوا من العبادات لمعبوداتهم جميع ما يستحقه ذو العرش المجيد تقدس اسمه جل ذكره
"Irakî'nin (Dâvûd bin Circîs'in) şu sözü:

"Hiç kuşkusuz ki şeyh ve ona tabi olanların biz Allâh'tan başkasına ibadet etmeyiz sözü, Haricilerin hüküm yalnızca Allâh'ındır sözünün cinsindendir. Bu hususta şeyhe ve ona tabi olanlara, Haricilere söylenen şu söz söylenir: Bu söz hak bir söz olmakla beraber -bahsedilen kişiler şehadeteyni dile getirirken, namaz kılarken, zekât verirken ve haccederken- Allâh'tan başkasına ibadet edenler nerede?"
Buna cevaben şöyle deriz:
Hariciler, Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in ashabına gösterdikleri düşmanlıkta hatalılardı ve zulmetmişlerdi. Zira Sahabe, Kuran'dan başkasını hakem tayin etmemişti. İnsanlar da yalnızca Kuran ile hükmediyorlardı. Bu mesele, Haricilere karışık geldi ve şer'î hükümlerin tümünün Kitab ve Sünnet'ten sadır olduğunda aslında Kitab ve Sünnet'in hakimler olduğunu fehmetmediler. Hüküm, insanlara sadece bir kayıt ile nispet edilir. Sünnette ise itaatin marufda söz konusu olacağı varit olmuştur, maruf da Allâh'ın emrettiği ve razı olduğu vecibelerdir ve müstehab olan şeylerdir.
Eğer kendisi hakim kılınan şey, Yunanların, Fransızların ve Tatarların kendi görüş ve hevalarından sadır olmuş hükümleri ve kanunları gibi batıl ve Kitab ve Sünnet'e muhalefet ediyorsa, işte sadece o zaman hakim kılmak haram olur. Bedevîlerin selefleri ve cari olan adetleri de böyledir. Her kim kan akıtılması yahut da başka bir şeyde bu hüküm ve kanunlarla hükmetmeyi helal addederse kâfirdir. Allâhu Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Allâh'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kafirlerdir."(el-Mâ'ide, 5/44)
Bu ayet hakkında bazı müfessirler, burada kastedilen küfrün büyük küfrün altındaki bir küfür olduğunu zikretmişlerdir. Zira onlar, bu ayetin, bunu helal addetmeksizin Allâh'ın indirdiğinden başkasıyla hükmetmeyi kapsadığını fehmetmişlerdi. Ancak bu müfessirler, bu ayetin umumunun bunu helal addeden kişileri kapsaması ve bunu helal addedenlerin küfrünün dinden çıkaran küfür olduğu hususunda tartışmışlardır.
Bunu bildiğinde, Müminlerin Emiri'nin Haricilerin hüküm yalnızca Allâh'a aittir sözü hakkında "Bu, kendisiyle batılın kastedildiği hak bir sözdür" şeklindeki sözünün veçhini de bilmiş olursun.
Ancak hanîf dine tabi bir Müslüman, "Allâh'tan başkasına ibadet edilmez"dediğinde bu söz, kendisiyle hakkın kastedildiği hak bir sözdür. Zira velilere ve Salihlere dua etmek, onlarla istigase yapmak, kalplerin onlara sevgi beselemesi, ümit duyması, korku hâlinde ve umut hâlinde kalplerin onlara bağlanması, icma ile ibadettir. Daha evvel onların, ismi mukaddes zikri ulu olan Mecid Arşın sahibinin hak ettiği her şeyi kendi ibadet ettikleri varlıklara yönelttikleri senin için zikredilmişti." (Abd'ul Latîf bin Abd'ir Rahmân, Minhâc'ut Te'sîs, sf. 70-71)
 
B Çevrimdışı

batmanbeyond

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Kur'an-ı Kerim'de ki hükümlerden başka hüküm koyduğunu iddia eden adamların peşinden gidenler açık bir şirk içindedir. Allah'ın yasaları, haramları ve farzları Kur'an'dadır. Buharilere ,tirmizilere , imam bilmem ney vs vslere hiç ihtiyacın yok. Allah dinini tamamlamıştır. Allah ne emrettiyse onu yapmak icab eder. buhariler muslimler eğer Kur'an hükmüne ters 1 milyon hadiste getirseler, sen yine Kur'an 'a bakmalısın. Din Allah'ın dini çünkü. Allah dinini tamamlayamadı da mı buhariler nesailer tamamlıyor?

"Onlara, Allah neyi indirdiyse ona uyun dendi mi dediler ki: Hayır, biz atalarımız neye uyduysa ona uyarız. İyi ama atalarınızın aklı bir şeye ermiyorsa ve doğru yolu bulmadılarsa ne olacak?"


"Davet karşısında, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin hâli, çobanın haykırışını işiten, yalnız sesi ve bağırmayı algılayan sürünün durumuna benzer. Onların duyan kulakları hakkı duymaz. Konuşan dilleri hakkı konuşmaz. Gören gözleri hakikati görmez. Bundan dolayı akıllarını kullanmazlar, düşünmezler de."


(Bakara suresi 170-171)
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Kur'an-ı Kerim'de ki hükümlerden başka hüküm koyduğunu iddia eden adamların peşinden gidenler açık bir şirk içindedir. Allah'ın yasaları, haramları ve farzları Kur'an'dadır. Buharilere ,tirmizilere , imam bilmem ney vs vslere hiç ihtiyacın yok. Allah dinini tamamlamıştır. Allah ne emrettiyse onu yapmak icab eder. buhariler muslimler eğer Kur'an hükmüne ters 1 milyon hadiste getirseler, sen yine Kur'an 'a bakmalısın. Din Allah'ın dini çünkü. Allah dinini tamamlayamadı da mı buhariler nesailer tamamlıyor?

"Onlara, Allah neyi indirdiyse ona uyun dendi mi dediler ki: Hayır, biz atalarımız neye uyduysa ona uyarız. İyi ama atalarınızın aklı bir şeye ermiyorsa ve doğru yolu bulmadılarsa ne olacak?"


"Davet karşısında, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin hâli, çobanın haykırışını işiten, yalnız sesi ve bağırmayı algılayan sürünün durumuna benzer. Onların duyan kulakları hakkı duymaz. Konuşan dilleri hakkı konuşmaz. Gören gözleri hakikati görmez. Bundan dolayı akıllarını kullanmazlar, düşünmezler de."


(Bakara suresi 170-171)

Biz Kuran ve Sünneti selefin anlayışıyla anlamamız gerekiyor, heva ve hevesimize göre değil, hak yol budur, hadis inkarcılığını ve ulemasız din anlayışını başka bir yerde kus, açtığım konuyu saptırma şimdi, Allah sana ve senin gibilere hidayet versin.
 
B Çevrimdışı

batmanbeyond

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Biz Kuran ve Sünneti selefin anlayışıyla anlamamız gerekiyor, heva ve hevesimize göre değil, hak yol budur, hadis inkarcılığını ve ulemasız din anlayışını başka bir yerde kus, açtığım konuyu saptırma şimdi, Allah sana ve senin gibilere hidayet versin.
Allah sana da hidayet versin. Siz Allah'ı ne sanıyorsunuz? Siz Kur'an ehlisiniz kardeşim. Kur'an-ı anlayamıyor musun da hadislere gidiyorsun? Hak yol Kur'an'dır. Ama az kaldı, insanlar uyanıyor artık. Yemiyor bu emevi zırvaları buharileri nesaileri
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Allah sana da hidayet versin. Siz Allah'ı ne sanıyorsunuz? Siz Kur'an ehlisiniz kardeşim. Kur'an-ı anlayamıyor musun da hadislere gidiyorsun? Hak yol Kur'an'dır. Ama az kaldı, insanlar uyanıyor artık. Yemiyor bu emevi zırvaları buharileri nesaileri
Sizin yolunuzdan gidenlerin sapık bir yol üzere olduğu kesin, bize Kuran’da emredilen Allah ve Rasulüne itaat ve bilmiyorsak zikir ehline soru sormaktır, bu yoldan sapanlara uyanıyor demek Kuran’ın ne emrettiğini bilmemektir
 
B Çevrimdışı

batmanbeyond

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Sizin yolunuzdan gidenlerin sapık bir yol üzere olduğu kesin, bize Kuran’da emredilen Allah ve Rasulüne itaat ve bilmiyorsak zikir ehline soru sormaktır, bu yoldan sapanlara uyanıyor demek Kuran’ın ne emrettiğini bilmemektir
Sadece Kur'an'a uymak ne zaman sapıklık oldu? Allah Kur'an'ın ipine sımsıkı sarılın diye emreder ve Allah kendisinden başka velilere uymamamız konusunda bizleri uyarır. Resul'a itaat edin diyor evet, Nebi'ye itaat demiyor. Resulluk Hz.Muhammed'in ayetleri açıklarken ki makamıdır. Resul'a uyan bana uymuş olur ayetinde bahsedilen de budur. Resul'a uyan bana uymuş olur derken, Resul sizlere ayetleri açıklıyor, onu dinleyin ki aslında benim söylediklerimi yapmış olun diyor. Ama karar sizin tabiki de. Eğer sadece Kur'an'a uyanlara sapık diyorsan Peygambere de sapık demiş olursun. Çünkü Allah ona " Ben sadece bana vahyolunana uyarım" dedirtiyor.
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Rasulullah’a uymamak için güzel zırvalamışsın. Sen ne Kuran’a uyuyorsun ne peygambere ne de ulemaya, ben senin saçma din anlayışından beriyim.
 
B Çevrimdışı

batmanbeyond

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Rasulullah’a uymamak için güzel zırvalamışsın. Sen ne Kuran’a uyuyorsun ne peygambere ne de ulemaya, ben senin saçma din anlayışından beriyim.
tamam kardeş nasıl biliyorsan öyle devam et, ben sadece Allah'ın istediği gibi, seni Kur'an ile uyarmak istedim. Umarım Allah'ın istediği gibi, defalarca uyardığı gibi, aklınızı kullanırsınız.

"Rabb'inizden size indirilene uyun. O'nun yanı sıra başka velilere uymayın. Ne kadar az öğüt tutuyorsunuz!"
(Araf,3)


"Onlara: “Sizi göklerden ve yerden kim rızıklandırıyor?” diye sor. Cevap veremezlerse: “Allah’tır” de ve ekle: “O halde ya biz veya siz, ikimizden biri doğru yolda, diğeri ise apaçık bir sapıklık içindedir.”
(Sebe,24)

"Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah'ın hükmünden yüzçevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır."
(Maide,49)
 
Horasan Fedaisi Çevrimdışı

Horasan Fedaisi

Hayye ale'l-cihad
İslam-TR Üyesi
Allah'ın kanununu bazen uygulayıp bazen uygulamazsa lakin yürürlükten kaldırmamışsa veya bazı istisnai durumlarda kafir yapmaz lideri. Ancak günahkardır ve hatasından hemen dönmelidir

Yok eğer ki Allah'ın hükmünü kaldırır da başka bir hüküm koyarsa kafir olur. Hakimiyette Allah'a şirk koşmuştur

Hariciler döneminde tartışılan şey ikincisi değil, birincisidir. Selef, birincinin küçük küfür olduğunu söyleyerek haricilerle mücadele etti ve onlara tebliğde bulundu.

İkincisine de küçük küfür diyen ise başka türlü dalalete düşmüştür. Hükmün yalnızca Allah'a ait olduğu Kur'anda en net ve en çok bildirilen konulardan birisidir.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin

Hadis inkarcısı zındıklar her ne kadar seviye seviye olsa da bu sapkınlardan bir tanesinin Kur'an'a göre bir ilmihal kitabı bile yazamamışlar, hatta 10 sayfalık Kur'ana göre Namaz nasıl kılınır bir risale dahi ortaya koyamamışlardır. Yaldızlı sözlerle Kur'ana uymaya çağırıyor da sanki biz rüya tabirleri kitabına çağırıyoruz. Sen Kurandaki Haccı, zekatı bile hadis olmadan anlayamaz, ortaya koyamazsın.


Hadis inkarcısı Kur'aniyyun taifesinden bu güne kadar Kur'anda o kadar ayet olmasına rağmen bir tanesinden Cihad hakkında ayetlere göre günümüzde ne yapmak lazım, cihadın hükmü gibi bir izahat ve davet çalışmalarına şahid olmadım. Saptığı yolu şeytanın kendilerine süslü gösterdiği câhillerden Allaha sığınır, samimi olanları varsa da Allah'tan hidayet dilerim.

Mutevâtir Hadisi İnkâr Edenin Hükmü

Âlimlerin ittifakıyla, mutevâtir hadisi inkâr eden kişi Eğer hadisin Rasûlullah’a ait olduğunu bilerek inkâr ederse Kâfir olur. Çünkü bu, kesin bir nassı reddetmektir. Muevâtir hadis, zarûrât-ı dîniyye (dinden olduğu kesin bilinen şeyler) kapsamına girer.

İmam Suyûtî: “Mutevâtir hadisleri inkâr eden kâfir olur; çünkü bu, Rasulullah’ı yalanlamaktır.” (Tadrîbu’r-Râvî, 2/175)

İbn Hazm: “Mutevâtir hadis, Kur’an ayeti gibidir. Onu inkâr edenin İslam’da nasibi yoktur.” (el-İhkâm, 1/119)
İbn Teymiyye: “Mutevâtir sünneti inkâr eden, Kur’an’ın nassını inkâr etmiş gibidir. Bu da küfürdür.” (Mecmû‘u’l-Fetâvâ, 19/73)



Mutevatir hadisde aranan şartların ve en az 4 sahabenin ve daha fazla sahabenin rivayet ettiği hadisleri inkar edenin, sahabeyi ve ummeti kendi kıt aklı ve hevasıyla yalancılıkla suçlayacağından kafir olur.

Âhâd (tek râvî yoluyla gelen) Hadisi İnkâr Edenin Hükmü
Mutevâtir kadar kesin olmadığı için inkâr eden hemen kâfir sayılmasa da ulema der ki: sahih bir âhâd hadisi hevasıyla reddeden fâsık olur; ilmî gerekçe olmadan reddederse dalâlete düşer.

 
Üst