Baştan kokmuş laik bir düzen içerisinde, sürekli gelişen tehlikeli bir seküler yaşam düşüncesine sahip olanların arasında varlık ve kimlik mücadelesi veren gerçek Müslümanlar da elbette son dönemde sürekli gündeme taşınan başörtüsü sorununun mağdurları görüneceklerdir. Burada sorgulanması gereken, düzeltilmesi gereken yasalar, kanunlardan çok(bu temelde sistem sorunudur kökü sağlam olmayan bir şeyin dalları neden bozuk denmez!) sekulerizmin neden sürekli geliştiği ve başörtüsünün neden sürekli olarak insanların önüne bir sorun olarak sürüldüğüdür. Aslında bu iki konuda her ne kadar birbirinden farklı gibi görünse de aynı temelde birleşir.
Maalesef İslami düşüncenin geleneksel bir yapıya dönüştüğü tamamen şekillere meylettiği bu coğrafyada, Müslümanlık iddiasındaki cuhelanın taassubları ve yobazlığı, son dönemdeki olaylarla pekişince ve buna tepki gösterecek, cehalet ve yobazlığın karşısında duracak donanıma sahip insanların belli süreçlerle sindirilip, korkmuş-sinmiş-ezilmiş durumda olması mevcut duruma vesile olmuştur.
Aslında bu olaylara insanlarımız yanlış yaklaşıyor. Neden Müslümanların potansiyeli, seküler bir eğitim anlayışının benimsendiği, ilim irfandan çok sapkınlığın, azgınlığın önplana çıktığı
Sözüm ona “eğitim kurumları”‘na mahkum olsun? Bilinmelidir ki böyle ortamlarda insanların, kötülüğe, sapkınlığa aşinalığı artar ve dolayısı ile verilecek normal tepki seviyesi verilmesi gerekenden az olur, kötülük ve sapkınlık sıradanlaşır. Bizler bu noktayı görebilmeli, analiz edebilmeli ve yapmamız gerekenleri gözden geçirmeliyiz.
Çocuklarını günün üç-dört saati görebilen, kendini dünyalık peşinde koşmaya kaptırmış, çocuklarının yani geleceğimizin, potansiyelimizin eğitim-öğretiminin ne idüğü belirsiz bir sistemin kollarına bırakmış ebeveynlerin, öncelikle hatırlaması gereken, dünya hayatının geçici olduğu ve ahırete yatırım yapmalarının gereği ve ahırete yapılacak en önemli yatırımlardan birinin de evlatlarının hayırlı insanlar olması için olması gereken değerleri sağlamanın* vazifeleri olduğudur.
Buradan yola çıkarak düşündüğümüzde varacağımız sonuç şu olsa gerektir; bir potansiyelin açığa çıkması için gereken değerlerin yüklenmediği sistem çöker ve bu sistemden istenen sonuçların elde edilmesini beklemek mantıksızdır.
Sonuç olarak ister aile terbiyesi diyelim, ister dini eğitim diyelim, ister bunların hepsini içine alan başka bir şey diyelim, “değer yükleme” işlemini hakkıyla yaparsak, ne bu köhne, kokuşmuş sisteme muhtaç oluruz, ne de başörtüsü sorunu v.s. sorunlarda mağdur rolü alırız ki bu tür sistemlerden(beşeri sistemler)* almamız gerekenlerin çok az olduğu ve olabildiğince uzak durulması gereğini dikkate almalıyız.* Başörtüsü sorunununda, seküler anlayışın gelişiminin de altında yatan temel sebep değer yükleme işlemindeki başarısızlık ve öneminin kavranamaması, dolayısıyla şekle dönüşmüş, sebep ve eylemlerin anlaşılamayacağı, sorgulanamayacağı geleneksel anlayışların ortaya çıkmasıdır. Bunların dikkate alınmasının, bu sorunları ve henüz gündeme gelmiş olmasa da* var olan birçok sorunu çözeceğini görmek çokta zor olmasa gerek……
Elbette sorunları dile getirmek, eleştirmek en kolay olanı, mühim olan sorunlara , eleştirilere çözümler, alternatifler getirebilmek. Burada çözüm aile içi eğitime önem verilmesi ve/veya alternatif eğitim kurumlarının oluşturulmasıdır. “Sisteme* Alternatif* eğitim kurumu” ne kadar mümkündür bilemem ama bu yönde gayret göstermemiz gerektiği bir gerçektir. İla nihaye üstümüze düşen vazife seferdir, zafer ALLAH’tandır…..vesselam
NOT: BUNLAR BENİM ŞAHSİ KANAAT VE DÜŞÜNCELERİMDİR. BU KONUDA YANLIŞLARIM VARSA SİZLERDEN DÜZELTMENİZİ RİCA EDİYORUM. SELAMETLE…..
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * Eylem Zayi*
Maalesef İslami düşüncenin geleneksel bir yapıya dönüştüğü tamamen şekillere meylettiği bu coğrafyada, Müslümanlık iddiasındaki cuhelanın taassubları ve yobazlığı, son dönemdeki olaylarla pekişince ve buna tepki gösterecek, cehalet ve yobazlığın karşısında duracak donanıma sahip insanların belli süreçlerle sindirilip, korkmuş-sinmiş-ezilmiş durumda olması mevcut duruma vesile olmuştur.
Aslında bu olaylara insanlarımız yanlış yaklaşıyor. Neden Müslümanların potansiyeli, seküler bir eğitim anlayışının benimsendiği, ilim irfandan çok sapkınlığın, azgınlığın önplana çıktığı
Sözüm ona “eğitim kurumları”‘na mahkum olsun? Bilinmelidir ki böyle ortamlarda insanların, kötülüğe, sapkınlığa aşinalığı artar ve dolayısı ile verilecek normal tepki seviyesi verilmesi gerekenden az olur, kötülük ve sapkınlık sıradanlaşır. Bizler bu noktayı görebilmeli, analiz edebilmeli ve yapmamız gerekenleri gözden geçirmeliyiz.
Çocuklarını günün üç-dört saati görebilen, kendini dünyalık peşinde koşmaya kaptırmış, çocuklarının yani geleceğimizin, potansiyelimizin eğitim-öğretiminin ne idüğü belirsiz bir sistemin kollarına bırakmış ebeveynlerin, öncelikle hatırlaması gereken, dünya hayatının geçici olduğu ve ahırete yatırım yapmalarının gereği ve ahırete yapılacak en önemli yatırımlardan birinin de evlatlarının hayırlı insanlar olması için olması gereken değerleri sağlamanın* vazifeleri olduğudur.
Buradan yola çıkarak düşündüğümüzde varacağımız sonuç şu olsa gerektir; bir potansiyelin açığa çıkması için gereken değerlerin yüklenmediği sistem çöker ve bu sistemden istenen sonuçların elde edilmesini beklemek mantıksızdır.
Sonuç olarak ister aile terbiyesi diyelim, ister dini eğitim diyelim, ister bunların hepsini içine alan başka bir şey diyelim, “değer yükleme” işlemini hakkıyla yaparsak, ne bu köhne, kokuşmuş sisteme muhtaç oluruz, ne de başörtüsü sorunu v.s. sorunlarda mağdur rolü alırız ki bu tür sistemlerden(beşeri sistemler)* almamız gerekenlerin çok az olduğu ve olabildiğince uzak durulması gereğini dikkate almalıyız.* Başörtüsü sorunununda, seküler anlayışın gelişiminin de altında yatan temel sebep değer yükleme işlemindeki başarısızlık ve öneminin kavranamaması, dolayısıyla şekle dönüşmüş, sebep ve eylemlerin anlaşılamayacağı, sorgulanamayacağı geleneksel anlayışların ortaya çıkmasıdır. Bunların dikkate alınmasının, bu sorunları ve henüz gündeme gelmiş olmasa da* var olan birçok sorunu çözeceğini görmek çokta zor olmasa gerek……
Elbette sorunları dile getirmek, eleştirmek en kolay olanı, mühim olan sorunlara , eleştirilere çözümler, alternatifler getirebilmek. Burada çözüm aile içi eğitime önem verilmesi ve/veya alternatif eğitim kurumlarının oluşturulmasıdır. “Sisteme* Alternatif* eğitim kurumu” ne kadar mümkündür bilemem ama bu yönde gayret göstermemiz gerektiği bir gerçektir. İla nihaye üstümüze düşen vazife seferdir, zafer ALLAH’tandır…..vesselam
NOT: BUNLAR BENİM ŞAHSİ KANAAT VE DÜŞÜNCELERİMDİR. BU KONUDA YANLIŞLARIM VARSA SİZLERDEN DÜZELTMENİZİ RİCA EDİYORUM. SELAMETLE…..
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * Eylem Zayi*