Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

BÜYÜK BİR ALDATMACA ŞEYTANIN SAĞDAN YANAŞMASI

A Çevrimdışı

abdulwahid-musab

Üye
İslam-TR Üyesi
Şeytanin Sağdan Yanaşması


Kur'an-ı Kerim'de, amel defterleri sağ taraftan verilecek olan ashab-ı meymene'den ve amel defterleri sol taraftan verilecek olan ashab-ı meş'eme'den örnekler zikredilmekte, bunların akibetleri açıklanmaktadır. Amel defterleri sağ taraflarından verilenler kutlanırken, amel defterleri sol taraflarından verilenler ise azap ehli olarak nitelendirilmektedir.
Ancak Kur'an-ı Kerim'de zikredilen bu olayın, günümüz Türkiyesi'sinde yaşanan sağcılık ve solculukla herhangi bir ilgisi yoktur. Sosyalistleri ve komünistleri solcu kabul ederek kendilerini sağcı gösteren kapitalist müstekbirler de, Kurana göre amel defterleri sol taraflarından verilecek oian meşeme ashabındandır.
Rabbani ölçüye göre, müstekbirler in komünistleri ve kapitalistleri arasında hiçbir fark yoktur. Allah'a isyan eden müstekbirler ister faşist, ister komünist, ister kapitalist olsunlar, amel kitaplarını sol taraflarından alacaklar ve azap ehline dahil olacaklardır.
Fakat ne yazık ki.
Allah'a inanan ve Allah'ın razı olacağı dine talip olan birçok insan, sosyalist müstekbirlere düşmanlık beslerken, kendilerini sağcı olarak empoze eden faşist ve kapitalist müstekbirlere sahip çıkmakta, bunların zulmünü desteklemektedir. Yaşanılan bu olaylar, şeytan ve dostlarının sağdan yanaşmasına açık örneklerdendir.
Allah'a inanan insanlara sağ taraftan yanaşan şeytan ve dostları, müsiüman kimliği ile görünmekte ve aldatıcı propagandalarında Allah'ın adını kullanmaktadırlar. Bu müstekbirlere göre, Allah'a inanan insanları uyandırmadan sömürebilmek için müsiüman gözükmenin ve Allah adına yemin etmenin hiçbir sakıncası yoktur. Bunun da ötesinde, böyle gözükmek onlar için siyasi bir gerekliliktir. Bu müstekbirler bulundukları çevreye göre renk değiştiren bukalemun gibidirler. Sömürmek istedikleri insanlar mecusi ise bunlar da mecusi gibi gözükürler. Bu müstekbirlerce önemli olan, sürü olarak kabul ettikleri insanların sevgisini kazanmak ve bu sürüyü ürkütmemektir. Nitekim yakın tarihte Hindistan'da yaşanılan bir olay. bu konuda zikredebileceğimiz örneklerden sadece bir tanesidir.
Hindistan'ı sömüren İngiltere'ye bağlı bir müstekbir. siyaset icabı bir Hint mabedini ziyaret edecektir. Kendisine mabede girerken ayakkabılarını çıkartması gerektiğini, bunun mabede saygı olduğu hatırlatılır. Yalan çevresi ile yola koyulan İngiliz müstekbir, mabede yüz metre kala “Bu kutsal yol ayakkabı ile yürünmez” diyerek saygı ile ayakkabılarını çıkarır ve mabede doğru yalınayak yürürken, kendisim izleyen halkın sevgi ve saygı gösterileri ile karşılaşır!.
Halkında müsiüman olan ülkelerde de buna benzer olaylar yaşanmaktadır. Müslümanları sömürmek için müslüman gözüken ve gerekirse hacca giden müstekbirler bulunmaktadır. Bu müstekbirlerin en büyük yardımcıları ve destikçileri bel'amlardır. Cehenneme davet ettikleri halkı, cennet vaadleriyle uyutan bu bel'amlar, satılmış din adamlarıdır.
Şanı yüce Rabbimizin:
“Ey insanlar, hiç şüpesiz Allah'ın vadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcılar da sizi Allah ile aldatmasın” [1] uyarısına rağmen uyanmayan müslümanlar, Allah adını kullanan aldatıcılara inanabilmekte ve onlara sahip çıkabilmektedirler.
Arapça yazılmış bir içki etiketini bulsalar, ayet sanıp duvara asabilecek olan bu insanlar, .aldatıcıları da kılık ve kıyafetlerine göre değerlendirmektedirler. Nitekim bu duruma vakıf olan zamanınızdaki birçok aldatıcı, bu niyetle cübbe giymekte ve bu niyetle sakal bırakmaktadırlar. Çünkü gayri İslami görüntüler ile, İslam'a talip olan insanların aldatılması zordur!.
Ökse ile kuş avlamak isteyen avcı, ökseye avlamak İstediği kuşun hoşlanacağı yiyecekleri koyar. Yaşadığımız ortamda da birçok grubun kendilerine has ökseleri vardır. Bu ökselerin hepsinde, parça parça alınmış İsiami gerçekler bulunmaktadır. Belli bir tevhidi şuura gelmemiş olan müsiümanlann, bu ökselerden kurtulabilmeleri oldukça zordur. Bu ökselere yakalanan müslumanlar, ökselerde gördükleri parça gerçekleri İslam'ın bütünü sanmakta ve diğer insanları da bulundukları ökselere davet etmektedirler!.
Değişik ökselerden gelen bu davetlerde: “Biz buna çağırmakla aslında Allah'a çağırıyoruz, biz buna davet etmekle aslında İslam'a davet ediyoruz” denilmektedir. Oysa ki İslami davetin bu şekilde ikiyüzlülüğe, bu şekilde zikzaklı yollara hiçbir ihtiyacı yoktur. Çağrı ve davet tüm açıklığı ile Allah'adır.,
“Sana indirildikten sonra, sakın seni Allah'ın ayetlerinden alıkoymasınlar. Sen Rabbine çağır ve sakın müşriklerden olma.” [2]
Bu ilahi buyruk ile davetin sadece Allah'a olacağı beyan edilmiş, bunun dışındaki davet sahipleri müşriktik ile tehdit edilmiştir. Durum böyle olmasına rağmen günümüz Türkiye'sinde İslam adı altında çok değişik davetlerde bulunulmaktadır. Allah'ın dostu olarak gözüken birçok insan, bilerek veya bilmeyerek İslam'a ihanet etmektedir. Bunları dost kabul eden ve Allah'ın gösterdiği Rabbani yolun dışında mücadele veren bu insanların çoğunda iyi niyet vardır. Ancak sahip oldukları iyi niyet bu insanları kurtarmayacaktır. Çünkü niyet, takva ile ilgili amellerde müessirdir. Takva ile ilgili bir amel niyetin bozuk olmasıyla İsyana dönüşebilmektedir. Ne var ki isyan olan bir amel iyi niyetle takvaya dönüşmeyecektir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle beyan edilmektedir.,
“O'ndan başka veliler edinenler (derler ki): “Biz bunlara, bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.” [3]
Ayet-i kerimede belirtilen insanlar, Allah'a daha fazla yaklaşma niyeti ile Allah'tan başka dostlar edinmişlerdir.
Niyetleri Allah'a daha fazla yaklaşmaktır!.
Allah'a daha fazla yaklaşma niyeti ile Allah'tan başka dostlar edinmişlerdir. Fakat görünürde iyi olan bu niyetleri onları kurtarmamış ve kurtarmayacaktır, Ancak bu noktada şunu belirtmek gerekir ki, bir insanın, Allah'ın dostunu dost edinmesi, Allah'tan başka dost edinmesi olarak nitelendirilmez. Kur'an-ı Kerime göre Allah'ın dostları ise; Allah'tan korkan, Allah'ın hükmünü yasayan ve insanları sadece Allah'a davet eden kimselerdir.
Kuran-ı Kerim'den aldığı bazı ayet-i kerimeleri slogan laştırarak, insanları bu kısmi ayet-i kerimelerin gölgesinde kendi görüşlerine davet eden insanlar, Allah’ın dostu değil, Allah'ın düşmanıdırlar. Bilerek veya bilmeyerek bu davete icabet eden kimseler, Allah'tan başkasını dost edinmişlerdir. Çünkü Allah'ın düşmanını dost kabul etmek, Allah'tan başkasını dost edinmenin en açık ifadesidir.
Caferiyye mezhebi mensuplarını imamların masum olduğuna inandıkları için tenkid eden birçok kimse, savundukları bu görüşe muhalif yaşamakta; tabi oldukları hoca ve imamlara toz kondurmayarak, onlara masum muamelesi yapmaktadırlar. İmam ve hoca görünümündeki şahıslara, Rabbani ölçüyü dikkate almadan körükörüne bağlanmak birçok insanı hıristiyanlann durumuna düşürmüş ve hala düşürmektedir.,
“Onlar, Allah'ı bırakıp da bilginlerini ve rahiplerini rabler edindiler.” [4]
Dikkat edilirse Allah'a inanan hıristiyanlann yöneldikleri şahıslar azgınlar veya ahlaksızlar değil, bilginler ve rahiplerdir. Çünkü görünürdeki niyetleri Allah'ın rızasını kazanmaktadır. Ancak İlahi ölçüyü tahrif ettikleri ve gözönünde bulundurmadıkları için, bilginlerin ve rahiplerin söylediği herşeye körükörüne itaat ederek, onları rab ittihaz etmişlerdir, Allah'a kul olmak isterlerken. Allah’ın lükrnünü dikkate almayan rahiplere itaat ederek, rahiplere olmuşlardır.
Şeytan ve dostlarının müslümanlara sağdan yanaşması, müslümanlar için en tehlikeli yaklaşım biçimidir. Müslümanların fert ve toplum olarak karşılaştıkları birçok heziletin kökeninde, şeytan ve dostlarının sağdan yanaşma hadisesi bulunmaktadır, Asr-ı saadet döneminden bu yana Müslümanları aldatan firavunlar, müslümaniarın karşısına Musa kimlikleriyle çıkmışlardır.
Günümüzde de durum pek farkı değildir!. Halkında müslüman olan birçok ülkede firavunlara 6zqu zulümler sürmekte, ne var ki firavun sıfatına hiç kimse sahip çıkmamaktadır. Çünkü firavunluk yapan müstek-birler, ellerine birer asa alarak Musa kimliklerine soyunmuşlardır.
Artık çağdaş piramitlerde, bu Musafların denetimindeki köleler çalışmaktadır. Bu zavallılar firavunları Musa zannetmekte, kendilerini Kur'an-ı Kerim'e davet eden gerçek Musa'ları ise, belamların tahriklerine aldanarak fitneci firavunlar kabul etmekte ve bilmeden taşlamaktadırlar!. Gerçek Musa'lar gariptir, gerçek Musa'lar yalnızdır bu ülkelerde.. Musa'ların karşısında yine Musa kimliğinde firavunlar, Musa kimliğinde bel'amlar bulunmaktadır. Hepsinin ellerinde birer asa vardır. Fakat hiçbirisi dayandıkları asayı, dayandıkları delil ve mesnetleri ortaya koyma, ortaya atma durumunda değillerdir. Çünkü bilirler, dayandıkları asanın Musa'nın asası olmadığını!. Çünkü bilirler, dayandıkları mensetlerin ve delillerin geçersiz olduğunu!.
Musa gibi gözükmelerine rağmen, birer Musa olmadıklarını, Musa gibi olmadıklarını çok iyi bilirler!,.

[1] Lokman: 31/33.

[2] Kasas: 28/87.

[3] Zümer: 39/3.

[4] Tevbe: 9/31.
 
Üst Ana Sayfa Alt