C
Çevrimdışı
CA’FERİYE MEZHEBİNİN HAKİKATI NEDİR.
Şiilerin, kendilerini ve mezheplerini imam Cafer’e nisbet Caferiyye olarak
nitelemeleri ise, bâtıl bir iddiadan ibarettir. Delil olarak aşağıdaki hususları
sıralayabiliriz:
1- Şüphesiz Caferiyye olarak nitelenen bu mezhep, tamamen islam’i esas ve
prensiplerle zıt olan esas ve prensiplere dayanmaktadır. Ki, imam Cafer bu
prensiplerden en uzak insanlardandır. Zira gerek imam Cafer’den gerek diğer
imamlardan bu mezhebin temel prensipleriyle tamamen çalışmaktadır. Oysa
bunlar, imamların on büyüklerindendir.
2- Tarihlen sâbit olduğu üzere, şartlar oluşmadığı için mezhepleri tedvin
edilmeyen diğer müetehidler gibi imam Cafer’in de tedvin edilmiş bir mezhebi
yoktur. Ve bu onlar hakkında asla bir eksiklik değildir. Kaldı ki ehl-i sünnet ve
Şii alimlerinin müttefik oldukları üzere imam Cafer’den önce geçen imam Ali,
Hasan, Hüseyin, Ali Zeynelâbidin (r.a) de tedvin edilmiş bir mezhepleri
olmamış ve bu onlar için bir eksiklik olmamıştır.
3- İmam Cafer’in tedvin edilmiş bir mezhebinin olduğunu farz etsek bile,
Şiiler, bu mezhebi nakledenlerin kendileri olduğunu iddia edeceklerdir. Oysa
bütün ehl-i hadis, cerh ve ta’dil âlimlerinin ittifakıyla onların rivayetleri makbul
değildir. Çünkü mezheplerinin temel esasını teşkil eden ve görev olarak
saydıkları takiyye adı altında her türlü yalanı kendilerine mubah saydıkları için
insanların en yalancılarıdırlar.
4- İmam Cafer ya takiyyeci idi, ya da değil idi. Eğer takiyyeci değil idiyse –ki
gerçek olanda budur- o zaman o, takva ehlinden olup, onun ne takiyye ile ne
de Şiilikle hiçbir olmadığı dibi Şiilerin de onunla hiçbir alakaları yoktur. Çünkü
Şiilerin dini takiyyeye dayanmaktadır. Eğer icat ettikleri takiyye olmasaydı ne
sâbit bir mezhepleri, ne devam eden bir dinleri ve ne de kabul edilir bir sözleri
olurdu.
Eğer Şiilerin düşünüp iddia ettikleri gibi imam Cafer takiyyeci idiyse, o zaman
da ravilerin adalet ve güvenilirliği kabul edilse bile ondan rivayet edilen hiçbir
şeye güvenilip kabul edilemez. Ona ait olduğu söylenen her sözü takiyye
yaparak söyleme ihtimali vardır. Nitekim Şiilerin kaydettiğine göre, imam
Cafer bir sorura birine zıt üç ayrı cevap vermiş, ama bunlardan biri doğru iken
diğer ikisini takiyye olarak saymamıştır.[62]
5- Şii inancın göz ününde bulundurduğumuzda imam Cafer’in bir mezhebinin
olması düşünülemez. Zira mezhep, hata ihtimali olan bir takım düşünce,
ictihad ve zandan ibarettir. Oysa Şiiler, imamların masum olduğuna, bilerek
veya bilmeyerek onlardan hiçbir hatanın sâdır olmadığına, Allah’ın kendilerine
helal ve haram kılma yetkisini verdiğine inanırlar. Yine onlar bu konuda imam
Cafer ile on iki imam arasında, hatta Hz. Peygamber sellellahu aleyhi ve
sellem arasında bir fark gözetmezler. O halde imam Cafer’e bir mezhep nisbet
edip tahsis etmenin bir anlamı yoktur. Ayrıca –onların inancına göre – eğer
imam Cafer’in görüşleri sahih bir mezhep olarak kabul edilirse, o zaman bu
mezhebi ona nisbet eden en uygun kimsenin son imamın olması
gerekmektedir. Hal böyle iken, imamiyye fıkhını, inançlarını ve öğretilerini
yapan imam Cafer’dir, dediklerinde bizde onlara şöyle deriz: imam Cafer
bunları ya kendinden öncekilerden almıştır.ki bu indirilen nasları ve hükümleri
gizlediklerinden dolayı Allah’a resulüne ve İslam’a büyük bir ihanettir bu da
bunlar imam Cafer’e vahiy yoluyla inmiştir. Ki bu da onun peygamber olması,
söylediklerinin, İslam değil, başka bir din olması ve Hz. Muhammed (s.a.v) in
de son peygamber olmaması demektir. Yada bunlar imam Cafer tarafından
uydurulmuş olup İslam’la alakası olmayan şeylerdir. Evet, doğrusu bunlar
uydurma şeylerdir. Ama, haşa bunları uyduran imam Cafer değil. İmam
Cafer’e ve atalarına iftira atan inkarcılar ve dinsizlerdir.
İbni teymiyye şöyle diyor:
Her ne kadar Şiilik aşırı cehaletlerinden dolayı bazı müminler arasında daha
sonraları yayılmış ise de, haddizatında Şii mezhebini icat eden hariciler ve
kaderiyeciler gibi tevil ehli bid’atçılar değil, İslam ve Müslümanlara düşman
olan inkarcı ve inançsız kimselerdir.[63]
[62] Bkz. El-usûl mine’l-kafî, 1/265.
[63] İbn teymiyye, minhacü’s-sünne, 2/197
Şiilerin, kendilerini ve mezheplerini imam Cafer’e nisbet Caferiyye olarak
nitelemeleri ise, bâtıl bir iddiadan ibarettir. Delil olarak aşağıdaki hususları
sıralayabiliriz:
1- Şüphesiz Caferiyye olarak nitelenen bu mezhep, tamamen islam’i esas ve
prensiplerle zıt olan esas ve prensiplere dayanmaktadır. Ki, imam Cafer bu
prensiplerden en uzak insanlardandır. Zira gerek imam Cafer’den gerek diğer
imamlardan bu mezhebin temel prensipleriyle tamamen çalışmaktadır. Oysa
bunlar, imamların on büyüklerindendir.
2- Tarihlen sâbit olduğu üzere, şartlar oluşmadığı için mezhepleri tedvin
edilmeyen diğer müetehidler gibi imam Cafer’in de tedvin edilmiş bir mezhebi
yoktur. Ve bu onlar hakkında asla bir eksiklik değildir. Kaldı ki ehl-i sünnet ve
Şii alimlerinin müttefik oldukları üzere imam Cafer’den önce geçen imam Ali,
Hasan, Hüseyin, Ali Zeynelâbidin (r.a) de tedvin edilmiş bir mezhepleri
olmamış ve bu onlar için bir eksiklik olmamıştır.
3- İmam Cafer’in tedvin edilmiş bir mezhebinin olduğunu farz etsek bile,
Şiiler, bu mezhebi nakledenlerin kendileri olduğunu iddia edeceklerdir. Oysa
bütün ehl-i hadis, cerh ve ta’dil âlimlerinin ittifakıyla onların rivayetleri makbul
değildir. Çünkü mezheplerinin temel esasını teşkil eden ve görev olarak
saydıkları takiyye adı altında her türlü yalanı kendilerine mubah saydıkları için
insanların en yalancılarıdırlar.
4- İmam Cafer ya takiyyeci idi, ya da değil idi. Eğer takiyyeci değil idiyse –ki
gerçek olanda budur- o zaman o, takva ehlinden olup, onun ne takiyye ile ne
de Şiilikle hiçbir olmadığı dibi Şiilerin de onunla hiçbir alakaları yoktur. Çünkü
Şiilerin dini takiyyeye dayanmaktadır. Eğer icat ettikleri takiyye olmasaydı ne
sâbit bir mezhepleri, ne devam eden bir dinleri ve ne de kabul edilir bir sözleri
olurdu.
Eğer Şiilerin düşünüp iddia ettikleri gibi imam Cafer takiyyeci idiyse, o zaman
da ravilerin adalet ve güvenilirliği kabul edilse bile ondan rivayet edilen hiçbir
şeye güvenilip kabul edilemez. Ona ait olduğu söylenen her sözü takiyye
yaparak söyleme ihtimali vardır. Nitekim Şiilerin kaydettiğine göre, imam
Cafer bir sorura birine zıt üç ayrı cevap vermiş, ama bunlardan biri doğru iken
diğer ikisini takiyye olarak saymamıştır.[62]
5- Şii inancın göz ününde bulundurduğumuzda imam Cafer’in bir mezhebinin
olması düşünülemez. Zira mezhep, hata ihtimali olan bir takım düşünce,
ictihad ve zandan ibarettir. Oysa Şiiler, imamların masum olduğuna, bilerek
veya bilmeyerek onlardan hiçbir hatanın sâdır olmadığına, Allah’ın kendilerine
helal ve haram kılma yetkisini verdiğine inanırlar. Yine onlar bu konuda imam
Cafer ile on iki imam arasında, hatta Hz. Peygamber sellellahu aleyhi ve
sellem arasında bir fark gözetmezler. O halde imam Cafer’e bir mezhep nisbet
edip tahsis etmenin bir anlamı yoktur. Ayrıca –onların inancına göre – eğer
imam Cafer’in görüşleri sahih bir mezhep olarak kabul edilirse, o zaman bu
mezhebi ona nisbet eden en uygun kimsenin son imamın olması
gerekmektedir. Hal böyle iken, imamiyye fıkhını, inançlarını ve öğretilerini
yapan imam Cafer’dir, dediklerinde bizde onlara şöyle deriz: imam Cafer
bunları ya kendinden öncekilerden almıştır.ki bu indirilen nasları ve hükümleri
gizlediklerinden dolayı Allah’a resulüne ve İslam’a büyük bir ihanettir bu da
bunlar imam Cafer’e vahiy yoluyla inmiştir. Ki bu da onun peygamber olması,
söylediklerinin, İslam değil, başka bir din olması ve Hz. Muhammed (s.a.v) in
de son peygamber olmaması demektir. Yada bunlar imam Cafer tarafından
uydurulmuş olup İslam’la alakası olmayan şeylerdir. Evet, doğrusu bunlar
uydurma şeylerdir. Ama, haşa bunları uyduran imam Cafer değil. İmam
Cafer’e ve atalarına iftira atan inkarcılar ve dinsizlerdir.
İbni teymiyye şöyle diyor:
Her ne kadar Şiilik aşırı cehaletlerinden dolayı bazı müminler arasında daha
sonraları yayılmış ise de, haddizatında Şii mezhebini icat eden hariciler ve
kaderiyeciler gibi tevil ehli bid’atçılar değil, İslam ve Müslümanlara düşman
olan inkarcı ve inançsız kimselerdir.[63]
[62] Bkz. El-usûl mine’l-kafî, 1/265.
[63] İbn teymiyye, minhacü’s-sünne, 2/197