Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çalışan Annelerin Çocukları

Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Belki bunu okuyup alınan, iddialarımın aksini yaşadığını veya şahit olduğunu söyleyen kişiler olacaktır. Olsun. Bunlar benim fikirlerim ve açıklamak, belki okuyan bir anne adayına farklı bir pencereden bakma imkanı sağlamak, bana ferahlık veriyor.

Doğum öncesinden başlayalım. Günümüz dünyasında kadınların en çok istihdam edildikleri alanlar masa başı, beyaz yakalı denilen pozisyonlar. Bu pozisyonlar genelde üssünün keyfiyetine uygun fikir üretme ve icraat gerektirir. Hem patronu memnun etmek hem de deadline denilen süre içinde görevi tamamlamak strese sebep olur. Patronsanız işiniz daha zor, stres kaçınılmazdır. Çok sorumluluk yüklenmemiş varlığı ile yokluğu bir olan bir çalışansanız bile ofis içi rekabet sizi strese sokacaktır. Stres prolaktin hormonunu tetikler ve bu gebe kalmayı engeller. Elhamdulillah islam kadına stresten uzak kalabileceği bir konum vermiştir. Günümüzde suni desteksiz gebe kalma oranları yerlerdedir.
Bir şekilde destekli veya desteksiz gebe kaldıysanız tebrikler, Allah imanlı analı babalı büyütsün. Gebelik/doğum izni toplam 16hafta. Doğumdan önce 8 sonra 8 olarak düşünülmüş. Çoğu anne adayı 2aylık bebeğini birilerine emanet etmemek için doğumdan önce kullanabileceği izni, sonrasına saklar. Bu da bin bir külfetli hamilelik döneminin en külfetli son dönemlerine deyin çalışmak anlamına gelir. Ne yazık ki stres burada da anne ve bebeğin sağlığına muhalefet eder. Strese bağlı pek çok komplikasyon meydana gelebilir.

Doğum gerçekleşti, ne mutlu. Şimdi bebekle biraz vakit geçirme zamanı, süt geldi mi, uykusunu öğrendi mi derken geçti iki ay. Anne şanslıysa yarım gün olarak işe döndü. Bebek ne kadar küçükse anne yoksunluğu o kadar yoğun etki eder. Hatta ABD’de yapılan iğrenç bir deneye göre insanlarla ilişki kurmadan beslenen altı değiştirilen yani şefkat hariç ihtiyaçları giderilen bebeklerin bir kaç hafta içinde öldükleri gözlemlenmiş. Suç işleyen kimselerin de büyük oranda çocukluğunda anneden uzak kalmış oldukları gözlemlenmiş. İlk aylarda bir kaç gün annesinden uzak kalan çocukların daha tepkisiz, hayata dair hevesleri azalmış oldukları görülür. Anne geri döndüğünde önce anneyi tanımamazlıktan gelir, eğer anne bir daha terketmezse sorunsuz atlatılabilir durum. Ama uzun vadede (haftaiçi her gün yarım gün) annesini daha az gören bebeğe ne olur? Buna dair bir çalışma okumadım ama normal bir birey olabileceğini düşünmek bana çokça ihtimale dayalı bir umut geliyor.

ilk aylar (en fazla 16hafta yani 4ay) sonrasında bebek anne sıcaklığından günlük olarak daha uzun süre mahrum kalıyor. Bakıcının eline teslim ediliyor. Daha agu demeden annesini sadece akşamları görmeye başlıyor. Bebek bakıcıyı anne biliyor, bir de bakıcıyla anlaşamayıp değiştirdiniz mi, alın size ikinci terk ediliş. Bu çocuk daha kime güvensin? Nasıl kendini huzurlu hissetsin? Kendinde nasıl suç aramasın? Nasıl sadece kendi olmakla sevilebileceğine inansın? Nasıl kendinin en iyisine layık olduğuna inansın? İnandıramazsın, o tren. Yeterince emzirilmemiş bebekler çoğu zaman oral fazda takılı kalır. Bu çoğu kişide ilerde yeme bozukluklarına (obezite) sigara ime alışkanlığına ve daha saymak istemediğim başka kötü alışkanlıklara sebep olur.

Bundan öncesi bilimsel verilere dayanır. Bundan sonrasında kendi izlenimlerime yer vereceğim. Ama zaten yukarıda çalışan anne olmamayı gerektirecek yeterince faktörden bahsettiğimi düşünüyorum.

Güven problemi; bir bebek anne şefkatinden düzenli olarak mahrum kaldığında, annesi her işe gittiğinde terkedilmiş hissedebilir. Akşam geri dönecek mi? Kim bilebilir? İleriki yaşlarda annenin yarattığı bu güvensizlik bireyde sabit ilişki kuramamaya (bağlanamama) sebep olabilir. Bu sadece kadın erkek ilişkisi olarak düşünülmesin. Hayata dair bir güvensizlik. En kötüsü dine dair güvensizliğe yol açabilir. Ben çapımızda ateizmin bu kadar yaygın olmasındaki en önemli etkenin çalışan anneler olduğunu düşünüyorum.

Bu kişiler hayat boyu bir aidiyet hissi yoksunluğuna mahkum edilmiştir. Annede bulamadıkları sahiplenme hissini başka yerlerde ararlar -ama yine de arayışlarının sonuçsuz kalacağı önyargısına sahiptirler çoğunlukla, çünkü kişiliklerine kodlanmış güvensizlik-. Aşırı sağ grupların üyelerinin de çoğunlukla anne şefkatinden mahrum bırakılmış kişiler olduğunu okumuştum. Evde “sadece kendi olduğu için” sevilebileceğine inanmayan kişiler kendilerine en ufak aidiyet hissi tattıranlara körü körüne bağlanabilir. Amerikadaki çeteler de buna iyi bir örnektir. Aradıkları aileyi buralarda bulur insanlar. Ülkemizde de tarikatlar örnek verilebilir, pek çok kişi cemaatini ailesinin önüne koyar, orayı evi bilir.

Ayrıca yine sırf kendisi olduğunda sevilebileceğini düşünmeyen kişi, sevilebilmek için neler yapmaz? Kendisini bir topluluğa ait hissetmek için gay olabilir mi acaba? Bence olabilir, lgbtlilerin anneden yoksunluk oranları incelendiğinde bence bu görülecektir. Gay olmasa da, hayatın farklı alanlarında kabul edilebilmek için daha çok çaba göstereceğini düşünüyorum. Kraldan çok kralcı parti teşkilatları mesela? Veya orduyu baba ocağı gören askerler?

Bunun haricinde kişinin en iyisine layık olmadığına inanması da anne yoksunluğuna bağlanabilir. Örneğin şiddet gören bir kadının hayatı boyunca buna katlanması, kendini buna kayık görmesinden ötürü olabilir. Ve hatta “kocaya kaçan kızlar” buna mükemmel birer örnektir bence. Sevdiği kişinin onu, toplumun onca şatafatlı geleneklerini uygulayarak isteyebileceğine inanmaz. “Ben buna değmem, uğraşmaz benim için, kim benim için bu kadar zahmete katlanır ki” diye düşünür ve kaçar. Kaçtığı yerde de, zaten değersiz olduğunu düşünen kızın bu düşünceleri her gün onaylanır. “Zaten kaçtı, ailesi arkasında durmaz” diye düşünülüp kıza çöp muamelesi yapılabilir. Damadın katlanmayacağı düşünülen zahmetler ise maddi külfetler değildir benim nazarımda. Parasız pulsuz bir genç bile bir kızı istediğinde kızın ailesini ikna edebilir, eğer isterse. İyi günde kötü günde kızlarını el üstünde tutacağına inandırmalıdır aileyi. Ama kaçan kız erkeğin inandırmaya upraşacağını düşünmez çünkü zor bir iştir, belki yıllar alabilir.

Kısacası bebek, bebekliğine, normal hayatına devam ederken, sebepsiz cezalandırıldığını düşünürse hayatın normal akışında, ekstra bir çaba harcamadan sevilebileceğini anlamaz. Öğrenmemiştir çünkü bunu. O yüzden bebeklere sürekli “alkışş” “aferin” “seni seviyorum” denmeli, sevildiği hissettirilmeli. Daha uzun uzun konuşulabilir bu konu hakkında ama şimdilik ne demek istediğimi anlatabildiğimi düşünüyorum.
 
İmam Malik Çevrimdışı

İmam Malik

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Son derece hassas bir konu. Böyle bir ailenin çocuğu olarak bir iki şey söylemeyi gerekli görüyorum. Üstelik benim annem babamda ayrıydı.
Makale fazla teorik olmuş, sebeplerini yazacağım inşallah.
Şunuda söyliyeyim, bende özellikle ihtiyacı olmayan veya kendisine ihtiyaç olmayan kadınların çalışmasına karşıyım Hele birde çocuğu varsa.

Doğum öncesinden başlayalım. Günümüz dünyasında kadınların en çok istihdam edildikleri alanlar masa başı, beyaz yakalı denilen pozisyonlar. Bu pozisyonlar genelde üssünün keyfiyetine uygun fikir üretme ve icraat gerektirir. Hem patronu memnun etmek hem de deadline denilen süre içinde görevi tamamlamak strese sebep olur. Patronsanız işiniz daha zor, stres kaçınılmazdır. Çok sorumluluk yüklenmemiş varlığı ile yokluğu bir olan bir çalışansanız bile ofis içi rekabet sizi strese sokacaktır. Stres prolaktin hormonunu tetikler ve bu gebe kalmayı engeller. Elhamdulillah islam kadına stresten uzak kalabileceği bir konum vermiştir. Günümüzde suni desteksiz gebe kalma oranları yerlerdedir.
Bir şekilde destekli veya desteksiz gebe kaldıysanız tebrikler, Allah imanlı analı babalı büyütsün. Gebelik/doğum izni toplam 16hafta. Doğumdan önce 8 sonra 8 olarak düşünülmüş. Çoğu anne adayı 2aylık bebeğini birilerine emanet etmemek için doğumdan önce kullanabileceği izni, sonrasına saklar. Bu da bin bir külfetli hamilelik döneminin en külfetli son dönemlerine deyin çalışmak anlamına gelir. Ne yazık ki stres burada da anne ve bebeğin sağlığına muhalefet eder. Strese bağlı pek çok komplikasyon meydana gelebilir.

Bu husus kadınların bileceği bir meseledir. Bir şey diyemem.

Doğum gerçekleşti, ne mutlu. Şimdi bebekle biraz vakit geçirme zamanı, süt geldi mi, uykusunu öğrendi mi derken geçti iki ay. Anne şanslıysa yarım gün olarak işe döndü. Bebek ne kadar küçükse anne yoksunluğu o kadar yoğun etki eder. Hatta ABD’de yapılan iğrenç bir deneye göre insanlarla ilişki kurmadan beslenen altı değiştirilen yani şefkat hariç ihtiyaçları giderilen bebeklerin bir kaç hafta içinde öldükleri gözlemlenmiş. Suç işleyen kimselerin de büyük oranda çocukluğunda anneden uzak kalmış oldukları gözlemlenmiş. İlk aylarda bir kaç gün annesinden uzak kalan çocukların daha tepkisiz, hayata dair hevesleri azalmış oldukları görülür. Anne geri döndüğünde önce anneyi tanımamazlıktan gelir, eğer anne bir daha terketmezse sorunsuz atlatılabilir durum. Ama uzun vadede (haftaiçi her gün yarım gün) annesini daha az gören bebeğe ne olur? Buna dair bir çalışma okumadım ama normal bir birey olabileceğini düşünmek bana çokça ihtimale dayalı bir umut geliyor.

Beni ne kadar normal sayarsınız bilmiyorum ama :)
Gerçi benimle o dönemlerde nenem ilgilenmiş. Ayrıca babamda o dönemde evdeymiş ve işsiz olduğu bir dönemmiş sanırsam.
Hayata dair heveslerim azdır ama bunun sebebi daha ziyade inancım ve dünya görüşümdür. Tepkilerim ise bilakis aşırı olur.

ilk aylar (en fazla 16hafta yani 4ay) sonrasında bebek anne sıcaklığından günlük olarak daha uzun süre mahrum kalıyor. Bakıcının eline teslim ediliyor. Daha agu demeden annesini sadece akşamları görmeye başlıyor. Bebek bakıcıyı anne biliyor, bir de bakıcıyla anlaşamayıp değiştirdiniz mi, alın size ikinci terk ediliş. Bu çocuk daha kime güvensin?[1] Nasıl kendini huzurlu hissetsin?[2] Kendinde nasıl suç aramasın?[3] Nasıl sadece kendi olmakla sevilebileceğine inansın?[4] Nasıl kendinin en iyisine layık olduğuna inansın?[5] İnandıramazsın, o tren. Yeterince emzirilmemiş bebekler çoğu zaman oral fazda takılı kalır. Bu çoğu kişide ilerde yeme bozukluklarına (obezite) sigara ime alışkanlığına ve daha saymak istemediğim başka kötü alışkanlıklara sebep olur.

Benim bir dönem bakıcı elinde kaldığımı söylemişlerdi ama zannedersem bu dönem değil.
Bu dönemde yine nenem bakmıştı bana. Kardeşimde keza. Ben kardeşime göre daha şanslıyım zira benim hala babam vardı. Dolayısı ile terkediliş falan yaşadığımı sanmam.
Burada aileye önemli bir görev düşüyor, eğer kadın mecburiyetten çalışıyor ise en azından ailesi bu şekilde destek olabilir. Özellikle kocası vefat etmiş kadınlar için geçerli bu söylediğim.
İkimizde anne sütü ile beslenemedik ama bunun sebebi anamın işi değil, sağlık problemleriydi. 6'şar ay falan süt emebildik yalnızca. İkimizdede bu tür problemler(obezite vb) yok

Bundan öncesi bilimsel verilere dayanır. Bundan sonrasında kendi izlenimlerime yer vereceğim. Ama zaten yukarıda çalışan anne olmamayı gerektirecek yeterince faktörden bahsettiğimi düşünüyorum.

Buradan sonrası daha subjektif zaten :)
Tekrar ediyorum bende gerçekten luzum olmadıkça kadınların -hele annelerin- çalışması taraftarı değilim. Bu ayrı.

Güven problemi; bir bebek anne şefkatinden düzenli olarak mahrum kaldığında, annesi her işe gittiğinde terkedilmiş hissedebilir. Akşam geri dönecek mi? Kim bilebilir? İleriki yaşlarda annenin yarattığı bu güvensizlik bireyde sabit ilişki kuramamaya (bağlanamama) sebep olabilir. Bu sadece kadın erkek ilişkisi olarak düşünülmesin. Hayata dair bir güvensizlik. En kötüsü dine dair güvensizliğe yol açabilir. Ben çapımızda ateizmin bu kadar yaygın olmasındaki en önemli etkenin çalışan anneler olduğunu düşünüyorum.

Güvensizlik duygusu kişide inanma ihtiyacını en çok doğuran şeydir. Kişi hiçbir sığınak kalmadığı zaman rabbinden medet umar. Kendimden biliyorum bunu. Hiç kimseye güvenmeyen kişi için rabbinden başka güvenecek kimse kalmamış demektir. Hatta ateistler, insanın Allah'a bu şekilde inanmaya başladığını iddia ederler.
Burada aile yapısının çarpıklığı çocuğa inancı doğru şekilde aşılamakta engel olabilir ama oluşan güvensizlik duygusu kişinin inancına zarar vermez. Bilakis sığınma içgüdüsü ile Allah'a yaklaştırır. Peygamberler elbetteki imet sıfatına haiz olmaları hasebi ile özel insanlardır ama beşeri yönden Rasulullah'ın(s.a.v), rabbine bu kadar yakın olmasının kevni bir sebebi bu sayılabilir. Hatta Duha suresinde de buna işaret eder diyebiliriz(Seni yetim bulup barındırmadıkmı).

Bu kişiler hayat boyu bir aidiyet hissi yoksunluğuna mahkum edilmiştir. Annede bulamadıkları sahiplenme hissini başka yerlerde ararlar -ama yine de arayışlarının sonuçsuz kalacağı önyargısına sahiptirler çoğunlukla, çünkü kişiliklerine kodlanmış güvensizlik-. Aşırı sağ grupların üyelerinin de çoğunlukla anne şefkatinden mahrum bırakılmış kişiler olduğunu okumuştum. Evde “sadece kendi olduğu için” sevilebileceğine inanmayan kişiler kendilerine en ufak aidiyet hissi tattıranlara körü körüne bağlanabilir. Amerikadaki çeteler de buna iyi bir örnektir. Aradıkları aileyi buralarda bulur insanlar. Ülkemizde de tarikatlar örnek verilebilir, pek çok kişi cemaatini ailesinin önüne koyar, orayı evi bilir.

Aşırı-sağ derken zannediyorum Faşist ve Irkçı grupları kastediyorsun. Eğer böyle değilse bende buna örnek sayılabilrim :)
Bunun temeli benim açımdan aidiyet değildi. Belki şuur altı etkisi olmuştur o başka bir şey. Temelde aidiyet duygusu eksikliği yaşadığım söylenemez. Buda yukardaki hipotezle çelişiyor. Bun bu hissi çok sonra yaşadım bununda sebebi sonradan gelişen bazı olaylardı.
Cemaatimi evim bildiğim doğrudur. 10 yaşımdan beri Hizbullah cemaati ile haşır neşirdim. 14 yaşımda ise bildiğin bir fertleriydim.
Bunun sebebi onları kendime yakın bulmamdı ama bu aidiyetten ziyade bir can dostluğuydu benim açımdan. Yoksa ailemle aram gayet iyiydi.
Diyarbakır da yaşayan bir "Konyalı" idim ben. PKK'liler ile hem kavmi hemde dini sebepten bir alakam olamazdı. Dolayısı ile arkadaş çevremin çoğu o cemaatin mensuplarıydı. Lise yıllarımda ise kendimi bir anda içlerinde bulmuştum ve bundan da şikayetim yoktu. Zira öncesinde de o cemaatin mensuplarını hep dindarlıkları, namaz geçirmemeleri, dürüstlükleri bize karşı iyi davranmaları ve en önemlisi İslam kardeşliğine Kürtlük-Türklük kardeşliğinden daha çok önem vermeleri ile tanırdım. Benim sosyal çevremde onlardan başkası nadiren olurdu.
Onlardan kırgın ayrılmış olmama rağmen hala arkadaşlarımın çoğu o camianın mensuplarıdır. Allah onları ve bizi hidayet etsin.
Bu durumda onların benim için ikinci bir ev olması kaçınılmazdı. Zira aile dışında ki tüm sosyal çevremdi onlar. Bu durumda ki birisi ister istemez cemaatini ikinci evi bilir.
Annesi -hatta hasat zamanı dışında babası- bile çalışmayan PKK'liler de böyledir zaten. Ailesi dışında(hatta çoğu zaman ailesi dahi) tüm sosyal çevresi PKK'dir. Böyle bir kişinin ikinci evi örgüt olur.

Ayrıca yine sırf kendisi olduğunda sevilebileceğini düşünmeyen kişi, sevilebilmek için neler yapmaz? Kendisini bir topluluğa ait hissetmek için gay olabilir mi acaba? Bence olabilir, lgbtlilerin anneden yoksunluk oranları incelendiğinde bence bu görülecektir. Gay olmasa da, hayatın farklı alanlarında kabul edilebilmek için daha çok çaba göstereceğini düşünüyorum. Kraldan çok kralcı parti teşkilatları mesela? Veya orduyu baba ocağı gören askerler?

Avrupayı çok bilmiyorum ama ülkemizde bir kişi bir topluluğa ait hissetmek için bunu yapmaz. Tam terssine bir topluluktan uzaklaşmak, ayrışmak için eşcinselliğe tevessül etmeye kalkabilir.
Yiğidi öldür hakkını ver, özellikle küçük yerlede bu hoş karşılanmaz. Böyleleri toplumdan iyice dışlanır. Diyarbakır gibi "Kürtlerin İstanbulu" denilen bir şehirde bile böyleleri oturacak ev bulmakta zorlanırlar.
Parti teşkilatları için yukarıda bir cemaat ve bir örgütten verdiğim örnek geçerli olabilir. Ayrıca menfaat payesi...
Askerlik ise farklı bir olgu. Türkiye de eskiden Subaylık en prestijli meslekti. Şu anda da en prestijli meslek değilse de önemli bir konumdur toplum içinde.
Kadrolu er ve erbaşlar ise daha ziyade ebleh faşist sürüleridir. Genelde PKK ile savaştıkları için cahili dava uğruna kutsarlar yaptıkları işi.
Bu konu çok uzat ama şu kadarını söyliyeyim, ordu Yeniçeri ocağından bu tarafa baba ocağıdır bu ülkede.

Bunun haricinde kişinin en iyisine layık olmadığına inanması da anne yoksunluğuna bağlanabilir. Örneğin şiddet gören bir kadının hayatı boyunca buna katlanması, kendini buna kayık görmesinden ötürü olabilir. Ve hatta “kocaya kaçan kızlar” buna mükemmel birer örnektir bence. Sevdiği kişinin onu, toplumun onca şatafatlı geleneklerini uygulayarak isteyebileceğine inanmaz. “Ben buna değmem, uğraşmaz benim için, kim benim için bu kadar zahmete katlanır ki” diye düşünür ve kaçar. Kaçtığı yerde de, zaten değersiz olduğunu düşünen kızın bu düşünceleri her gün onaylanır. “Zaten kaçtı, ailesi arkasında durmaz” diye düşünülüp kıza çöp muamelesi yapılabilir. Damadın katlanmayacağı düşünülen zahmetler ise maddi külfetler değildir benim nazarımda. Parasız pulsuz bir genç bile bir kızı istediğinde kızın ailesini ikna edebilir, eğer isterse. İyi günde kötü günde kızlarını el üstünde tutacağına inandırmalıdır aileyi. Ama kaçan kız erkeğin inandırmaya upraşacağını düşünmez çünkü zor bir iştir, belki yıllar alabilir.

Benim nenemin durumu buna benzeyebilir en fazla.
Dedem, nenemi istemeğe gitmemiş zira kendi babası razı değilmiş. Tek başına gitse muhtemelen "Ağaç kovuğundanmı çıktın" denileceği için bu yola tevessül edilmiş.
Nenemin annesinin çalışmadığını söylememe gerek yok sanırım :)
Kızın kaçtığı yerde bu düşüncesinin onaylanması ise oldukça göreceli bir şey. Dedem, babasına canını verecek kadar bağlı bir insanmış ama buna rağmen babasını karşısına alıp evlenmiş. Hatta o kadar ki evlendikleri gecenin sabahı babası, dedemin ayağına değnek vurarak uyandırmış zaten evlenmeden evvelde üstünde tepinerek dövmüş.
Peki bu örneği ne için verdim. İlk olarak mesele her zaman kızın ailesi olmayabiliyor veya mesele o kadar kolay çözülebilecek olmayabiliyor.
Kızın kaçmasının başlıca sebebi evinde huzur olmaması ve ailesi ile mutlu olmamasıdır. Bunu sonra anlatırım.

Kısacası bebek, bebekliğine, normal hayatına devam ederken, sebepsiz cezalandırıldığını düşünürse hayatın normal akışında, ekstra bir çaba harcamadan sevilebileceğini anlamaz. Öğrenmemiştir çünkü bunu. O yüzden bebeklere sürekli “alkışş” “aferin” “seni seviyorum” denmeli, sevildiği hissettirilmeli. Daha uzun uzun konuşulabilir bu konu hakkında ama şimdilik ne demek istediğimi anlatabildiğimi düşünüyorum.

Dediğin doğru ve maleseft toplumumuzda ki en büyük yanlışlardan birisi.
Özellikle babalar için çocuğuna sevgi göstermek zayıflık olarak algılanıyor malesef. Hele birde baba set tabiartlı ise çocuğa sevgi gösteren tek kişi anne oluyor.
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

1 Milyoncu : )
İslam-TR Üyesi
Bugün sadece çalışan kadınların değil çalışmayan hatta üretmeyen kadınların pek çoğunda, çocuklara karşı tahammüllerinin ileri derecede azaldığını görüyoruz. Bizim bilinçli annelere ihtiyacımız var derken bile
Anneliğe ve kadınlığa dair, toplumun o kadar bilmiş,baskıcı, yıkıcı eleştirisel tutumu var ki, bunları konuşmak yerine,
Anne/Kadın düzelirse dünya düzelir, her taraf çiçek gibi olur, fırına attığınız kekin kabarmama olasılığı yoktur gibi bir şey ortaya çıkıyor.

Islami camia içerisinde ister geleneksel muhafazakar ister radikal adini ne koyarsaniz koyun bu annelerin çocuklarıyla ilişkileri çok mu sağlam ve yahut kendi ruhsal durumları çok mu yerinde,yetiştirdikleri cocuklar ultra mükemmel mi ?
Hadi çalısan kadinlar kullaniyor ediyor da bu kadinların neden çoğu antidepresan kullanıyor, neden mutsuzlar ?
Anneyi tüketen,yoran, bir fanus içine hapsedilmiş olması neden konu edilmiyor mesela ?
Bu tip yüzlerce soru sorabilir örnekler verebilir hatta topu bir güzel sisteme bile atabiliriz.

Ek olarak buna çalışan kadın profili eklersek kadının üzerindeki yük daha da çoğalmış oluyor, hadi o çalışıyor ediyor imkanlarına gore bakıcı okul anneanne babaanne vs çocuğa baktırıyor
Çalışmayan anne neden çocuğunu 3 yaşında hemen okula postalıyor ?
Falan filan..

Şimdi buraları geçelim geri dönecem tekrar.

Ben çalışan kadın, çalışmayan kadın ayrımı konusunda annelik vasfi olarak yani oyle ciddi bir ayrım görmüyorum özellikle şu zamanda.

Çalışan annelerin, çalışma saatleri ortamları, bulundukları alanların kendine ait kreş gibi yerlerin bulunması hatta ev ofisi tarzında evde çalışma imkanlarının çoğaltılması,tarlada,bağda bahçede, hayvancılıkta,fabrikada vs nerede olursa olsun düzenlenmesinin daha uygun olduğunu düşünüyorum.

Çalışarak, kariyer hırsı yüzünden gece geç saatlerde eve gelen,evlatlarını gormeyen çocuğunun sevgi açlığını,vicdan yaparak maddiyatla kapatmak isteyen bir anne ile

Çalışmayan, titizlik-düzen hastası olmuş, misafir gelecek diye her yeri yalayan,ağlayan çocuğuna bakmak yerine ortalık dağılmasın diye koridora hapsetmiş,mum gibi olmasını isteyen instamom kafası bir anne ile arasında bir fark görmüyorum

Bak bu iki tipte problemli tip.

Ama emin ol bu iki tip en süper bilinçli annedir kendilerine göre.

Her zaman organik yumurta yerler, kıyafetleri organik pamuktur, şekerim biz hazır yemiyoruz,ben ekmeğimi evde kendim yapıyorum, trendyoldan değirmen aldım unu öğütüyorum,çocuğu ayağında sallasan, ay sallama çocuğun beyin hücreleri ölüyormuş salak oluyormuş, uyku dersi aldık çocuğu 89 saat yatakta ağlatarak bırakırsan kendisi uyumayı öğreniyormuş derler, net yani.

Çocukların isimleri bile tuhaflasti
Almina Nur gel kızım Altunç Can bak oğlum.

Yani beyaz yakaymış mavi işçiymiş,altın oranmış, bakir sahanmış sinir stresmiş 16 hafta izinmiş, ait olmamış gay mi olmuş,annesini görmemiş satanist olmuş firinda kedi yahni mi yapmış, bir kısmının etkinliğini kabul ediyor bir kısmının hikaye olduğunu düşünüyorum, bu giriş olsun.

Aksam cevaplayacağım dediğim için bu kadar yazabildim,söz yerine gelsin diye.
Hepsini açacağım inşallah.

Not: Bir yaşındaki bir çocuğun eline küçük bir top verip, sepete attırır, afeeerin alkiiiss bak topladiiik hepsini derseniz, o cocuk belki onu anlamaz ama şunu öğretmiş olursunuz.
Her top atışında aferin alkış alıyorsun evladım, yarin bir gün birine yardim edeceğin zamanda hep aferin alkis almali, beklenti içinde olmalısın. Aferin yapmayana yardim etme evladım.

Yani şunu demek istiyorum
Çocuğun içinde var olan olması gereken yardımlaşmayı ödüle çevirmek ve bunu sıradanlıktan çıkartmak çocuğun bu güdüsünü öldürmek.


Devam edecem :D
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

1 Milyoncu : )
İslam-TR Üyesi
@Pangea niye yazimi begenmedin ya
Dua butonuna neden basmadin
Gece gece klavyemi sana supurge ettim be :D
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İdeal anne gerçekten yok denecek kadar az denilebilir, ve hatta kime göre ideal? neye göre kötü anne? ideal anne var mıdır? ben aslında olayın orasında da değilim, bireylerin bebeklik evresinde annelerinden yoksun kalmalarından ötürü yetişkinlik hallerinde bunun etkilerinden muzdarip olabilirler mi? Aslında irdelemek istediğim soru bu. Ama tabi konu gönül rahatlığıyla instaannelerine sallamak için kullanılabilir :D
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Emeğine sağlık bacım cevap yazmaya çalışıyordum hahahha :D bir de devamı gelecek deyince onu da bekleyip öyle cevap yazayım demiştim.
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

1 Milyoncu : )
İslam-TR Üyesi
İdeal anne gerçekten yok denecek kadar az denilebilir, ve hatta kime göre ideal? neye göre kötü anne? ideal anne var mıdır? ben aslında olayın orasında da değilim, bireylerin bebeklik evresinde annelerinden yoksun kalmalarından ötürü yetişkinlik hallerinde bunun etkilerinden muzdarip olabilirler mi? Aslında irdelemek istediğim soru bu. Ama tabi konu gönül rahatlığıyla instaannelerine sallamak için kullanılabilir :D

Oraya gelicem anladim senin konunu
O sorunun cevabi "Evet"

Gelisme bolumunde o konuya gelecektim baymamak için giriş yaptım öyle. :D
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Oraya gelicem anladim senin konunu
O sorunun cevabi "Evet"

Gelisme bolumunde o konuya gelecektim baymamak için giriş yaptım öyle. :D
Heh işte ben giriş olduğunu anladığım için devamını bekledim. Ama ilk mesajına da katılıyorum tabiki çünkü aslında idealden uzak kınanmaya açık örnekler vermişsin. Bu sosyal medya zaten nesli ifsat etti. Hem çocukların neye maruz kaldığını bilmiyor aileleri hem de velilerin neyle uğraştıkları belli değil. Doğru diyorsun yani
 
İmam Malik Çevrimdışı

İmam Malik

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kendimi ailede içinde kadınlar konuşurken orada oturan kader mahkumu gibi hissettim bir an :) Ama konu önemli.
Kendi durumum bir yana bir dönem yaptığım cami çalışmalarında çok fazla çocuk tanıdım. Zaten çocuklara karşı ayrı bir ilgim hatta zaafım var. Bu sebepten yazacaklarım boş laf olmaz.

Bugün sadece çalışan kadınların değil çalışmayan hatta üretmeyen kadınların pek çoğunda, çocuklara karşı tahammüllerinin ileri derecede azaldığını görüyoruz. Bizim bilinçli annelere ihtiyacımız var derken bile
Anneliğe ve kadınlığa dair, toplumun o kadar bilmiş,baskıcı, yıkıcı eleştirisel tutumu var ki, bunları konuşmak yerine,
Anne/Kadın düzelirse dünya düzelir, her taraf çiçek gibi olur, fırına attığınız kekin kabarmama olasılığı yoktur gibi bir şey ortaya çıkıyor.

Aslında bu bir paradox. Tavuk yumurta gibi.
Bazı kadınlar hatta genel olarak insanlar çocuğa karşı tahammülsüz olurlar. Bu fıtri bir olgudur.
Anne düzelirse toplum düzelir diye bir şey yok. Aile sadece Anneden ibaret değil. Baba, kardeşler, akrabalar, dede ve nene... Bunların hepsi ailedir. Hepsinin yeri ayrıdır ve mümkün olduğunca hepsi olmalıdır.
Ailenin düzelmesinin topluma önemli yansımaları olur ama ailenin bozulması zaten toplumun bozulmasından kaynaklı.
İçki yayılırsa alkolik koca ve terörü artar. Zina artarsa kadınların sadakati azalır. Bu konuda söylenecek çok söz var.

Islami camia içerisinde ister geleneksel muhafazakar ister radikal adini ne koyarsaniz koyun bu annelerin çocuklarıyla ilişkileri çok mu sağlam ve yahut kendi ruhsal durumları çok mu yerinde,yetiştirdikleri cocuklar ultra mükemmel mi[1] ?
Hadi çalısan kadinlar kullaniyor ediyor da bu kadinların neden çoğu antidepresan kullanıyor, neden mutsuzlar[2] ?
Anneyi tüketen,yoran, bir fanus içine hapsedilmiş olması neden konu edilmiyor mesela ?
Bu tip yüzlerce soru sorabilir örnekler verebilir hatta topu bir güzel sisteme bile atabiliriz.

[1]Toplumun genelini değil İslami camiayı konuştuğumuzu hatırlatarak nacizhane gözlemlerimi aktaracağım.
Kimse mükemmel değildir. Ben dahil. Dolayısı ile kimsenin yetiştirdiği çocukta mükemmel değildir.
Kadınların ruhsal durumundan ne kastettiniz anlamıyorum. Eğer cevabını biliyorsanız lütfen söyleyin zira ben net bir şey söyliyemem. Bozuk olanı da gördüm düzgün olanı da diyebilirim ancak.
Bizim camiada özellikle muhtedi olanların ruhi durumları pek iyi değil. Eskiden hareketli bir yaşamları ve çevreleri olan bu türden insanlar birden durgunlaşınca depresyona giriyorlar. Yeni camiada bir sosyal çevre de edin(e)meyince dahada büyük problem çıkıyor.
Bu sefer evde kocasından başka bir sosyalitesi olmuyor. Adamda zaten işten güçten eve gelemiyor...

[2] Pek çok şey söylenebilir. Birisini yukarda söyledim. Evlilikten yanlış beklenti, ailesi ile yaşadığı problem, hayalperestlik, yanlış yönlendirilme, kendisine o zamana kadar anlatılan ütopik aile öyküsü vs.
Tabi sizin fikriniz burada çok daha önemli.

Ek olarak buna çalışan kadın profili eklersek kadının üzerindeki yük daha da çoğalmış oluyor, hadi o çalışıyor ediyor imkanlarına gore bakıcı okul anneanne babaanne vs çocuğa baktırıyor
Çalışmayan anne neden çocuğunu 3 yaşında hemen okula postalıyor ?
Falan filan..

Bu her zaman "Çocuğu postalamak" olmayabilir. Hatta illaki anne olmayabilir. Bazısı gerçekten iyi yetişeceğine inanıyor bu şekilde. Ağaç yaşken eğilir hesabı. Tabi ekseriyet malesef böyle değil.

Çalışan annelerin, çalışma saatleri ortamları, bulundukları alanların kendine ait kreş gibi yerlerin bulunması hatta ev ofisi tarzında evde çalışma imkanlarının çoğaltılması,tarlada,bağda bahçede, hayvancılıkta,fabrikada vs nerede olursa olsun düzenlenmesinin daha uygun olduğunu düşünüyorum.

Zaten özellikle kırsal kesimde her anne bu şekilde çalışır neredeyse. Tabi kendi bağında bahçesinde, hayvanında vs olur o ayrı mesele ama tam bu şekilde çalışır. Kreş ise bağda çalışan için ev, hayvanda çalışan için çobanevidir. Belli bir yaştan sonra çocuklarda burada çalışır.

Çalışan annelerin, çalışma saatleri ortamları, bulundukları alanların kendine ait kreş gibi yerlerin bulunması hatta ev ofisi tarzında evde çalışma imkanlarının çoğaltılması,tarlada,bağda bahçede, hayvancılıkta,fabrikada vs nerede olursa olsun düzenlenmesinin daha uygun olduğunu düşünüyorum.

Çalışarak, kariyer hırsı yüzünden gece geç saatlerde eve gelen,evlatlarını gormeyen çocuğunun sevgi açlığını,vicdan yaparak maddiyatla kapatmak isteyen bir anne ile

Çalışmayan, titizlik-düzen hastası olmuş, misafir gelecek diye her yeri yalayan,ağlayan çocuğuna bakmak yerine ortalık dağılmasın diye koridora hapsetmiş,mum gibi olmasını isteyen instamom kafası bir anne ile arasında bir fark görmüyorum

Bak bu iki tipte problemli tip.

Kesinlikle katılıyorum.

Not: Bir yaşındaki bir çocuğun eline küçük bir top verip, sepete attırır, afeeerin alkiiiss bak topladiiik hepsini derseniz, o cocuk belki onu anlamaz ama şunu öğretmiş olursunuz.
Her top atışında aferin alkış alıyorsun evladım, yarin bir gün birine yardim edeceğin zamanda hep aferin alkis almali, beklenti içinde olmalısın. Aferin yapmayana yardim etme evladım.

Yani şunu demek istiyorum
Çocuğun içinde var olan olması gereken yardımlaşmayı ödüle çevirmek ve bunu sıradanlıktan çıkartmak çocuğun bu güdüsünü öldürmek.

Burada asıl belli bir yaştan sonraki önemli Allahu Alem.
Okul öncesi çağlarda sokağa çıkardık oyun oynamak için. Ya salmazlardı yada yanımızda inmek isterlerdi. Tabi bizden başka ailesi yanına inen yoktu. Bende bu sebepten "Lanet gelsin" demiş ve sokakta oynamaktan vaz geçmiştim.
Keza çocukken evi bizden aynı mesafede olanlar tek okula giderdi bizi ailemiz götürürdü falan. En son 6. Sınıfta isyan etmiş tek gidip gelmeye başlamıştım.
Bu tür şeyler çocuğa çok büyük zarar verir. Kendi emsallerinin yapabildiği şeyi yapamıyor durumuna düşürür bu çocuğu zihnen. "Ondan benim bir eksiğim var" dedirtir şuur altına. Ya benim gibi bunu yakinen reddeder ve savaşma kararı alır. Bundan sonrada ailesinin tavsiyelerini fazla dikkate almaz. Yada teslim olur. Vesveselerinizi tatmin etmek için böyle şeyler yapmayın lütfen.
Başarının ödüllendirilmesi önemlidir. Ödül-ceza sistemi işe yarar yaramaz değil. Ama bu çocuğa dini şuur ile beraber verilirse çok daha etkili olur.
Bununla beraber genel tavrı ödüllendirin, belirli bir şeyi değil. İstisnalar dışında önceden ödülde koymayın.
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hayata dair heveslerim azdır ama bunun sebebi daha ziyade inancım ve dünya görüşümdür. Tepkilerim ise bilakis aşırı olur.
Zaten bebeğin hissizleşmesi ve hevessizliği onun o anki durumudur, ergenlik sonrası bunun yansımaları çok farklı olabilir. Her suçlu psikolojisi birbirine benzemez. Sosyopatla psikopatın özellikleri tamamen değişiktir misal ama suçlu psikolojisi bunlarla da sınırlı değildir. Her anneden ayrı kalan suçlu psikolojisine sahip olacak diye de bir kaide yok ama göze alınması gereken bir risktir. Bu yüzden çalışacak anne adaylarına tavsiye niteliğinde bir yazı yazmak istedim. Uyarıcı olsun girdikleri risklerin farkında olsunlar diye.
Dolayısı ile terkediliş falan yaşadığımı sanmam.
işte sen yaşadığını zannetmeyebilirsin ama bilinçaltı bu, belli mi olur?
İkimizde anne sütü ile beslenemedik ama bunun sebebi anamın işi değil, sağlık problemleriydi. 6'şar ay falan süt emebildik yalnızca. İkimizdede bu tür problemler(obezite vb) yok
kalem ucu kemirme, çocuklarda parmak emme, ıssırma isteği, cimrilik, kronik kabızlık :D oral fazda takılı kalmanın potansiyel etkileri say say bitmez ama yine bunlar ihtimaldir hasarsız atlatılmış da olabilir bu süreç.
Güvensizlik duygusu kişide inanma ihtiyacını en çok doğuran şeydir. Kişi hiçbir sığınak kalmadığı zaman rabbinden medet umar.
İnanma ihtiyacı farklı sapık inançlarla da giderilebilir en azından gidermeye denenebilir ancak kalpşer ancak Allah’ın zikriyle mutmain olur, bu tartışmasız bir gerçek. Fakat islamla yetişmemiş birinin inanma ihtiyacını gidermek için ilk aklına gelen islam ve Allah olmuyor ne yazık ki Çoğu zaman.
Hiç kimseye güvenmeyen kişi için rabbinden başka güvenecek kimse kalmamış demektir. Hatta ateistler, insanın Allah'a bu şekilde inanmaya başladığını iddia ederler.
bunu ateistler genelde müslümanları hor görmek amacıyla söyler. “Hayatta hiç bir başarı elde edememiş, fakir, hakir ne yapsın? Allah’a inanacak çaresiz“ derler.
Aşırı-sağ derken zannediyorum Faşist ve Irkçı grupları kastediyorsun.
aşırı sağ sol ve hatta aşırı olmayan tüm gruplar. Benim okuduğum makale aşırı sağla alakalıydı sadece ama genelleme yapılabilir. Aidiyet hissedebilmek amaç, bir futbol takımı bile olabilir.
Bunun temeli benim açımdan aidiyet değildi. Belki şuur altı etkisi olmuştur o başka bir şey.
bilinçaltındaki tetikleyiciden bahsediyoruz zaten evet, bebekken örülen duvarın bir tuğlası.
Yoksa ailemle aram gayet iyiydi.
aileyle aranın kötü olması şart değil. Sadece farklı bir gruba kendini ait hissetme ihtiyacı.
Annesi -hatta hasat zamanı dışında babası- bile çalışmayan PKK'liler de böyledir zaten. Ailesi dışında(hatta çoğu zaman ailesi dahi) tüm sosyal çevresi PKK'dir. Böyle bir kişinin ikinci evi örgüt olur.
anne şefkati yoksunluğu sadece çalışan annelerin çocuklarında görülmez ki, annesinden yeterince ilgi görmemiş herkeste görülebilir. Çok çocuklu bir ailede hangisine tam ilgi gösterilebilir ki? Veya Alketanın bahsettiği temizlik hastası kadınlar. İsterse bir çocuk olsun ve çalışmayan bir anne olsun, yine çocuğu ihmal ederse aynı sonuçlar doğabilir.
Tam terssine bir topluluktan uzaklaşmak, ayrışmak için eşcinselliğe tevessül etmeye kalkabilir.
evet olabilir
Askerlik ise farklı bir olgu.
evet bence farklı ve çok faktörlü bir aidiyet hususu askerlik. Çünkü aynı zamanda ya aile içinde bir otorite eksikliği yada çok sıkı bir otorite de bunu tetikleyebilir. Ve hatta kendinin eksik taraflarını güçlü bir gruba ait olarak giderebileceğine dair inanç. Buradaki eksik hissetme de yine bebeklikteki sevgi yoksunluğuna bağlanabilir.
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

1 Milyoncu : )
İslam-TR Üyesi
Once alinti alinti gideyim dedim ama ben onunla bas edemedim valla yazma azminize hayranim gencler.


Simdi forumdaşlarım,
ideal anne baba kimdir, nasıl olmalıdır, nedir neye goredir pat diye şu diyemem

Ama şunu diyebilirim,
Ideal ebeyeven olmaya çalışanlar çocuklarıyla kaliteli ve nitelikli beraber vakit geçiren kişilerdir. Ve bu insanlar üretken insanlardır.

Başlık her ne kadar calisan annelerin cocuklari olsa da,

Bebeklik evresinde annesinden ve babasından yoksun olan, sadece anne değil, sadece çalışan anne de değil,

Ailesinden sevgi,onay, değer, ilgi,görmezse, gerçekten ailesi gibi davranılmazsa,o cocuk tum hayati boyunca köklerini aramaya devam eder,kendine ait bir yer bulma çabası içine girer.

Ve yine yaşadığı evde şiddetle, istismarla,değersizlikle,ihmalle o evin icinde buyumeye devam ederse,
o cocuk ilerde hayati boyunca yaşayacağı ya da kalacağı evlerden umudunu kesecek,sağlam bir temel kurmakta büyük zorluk çekecektir.


Hamilelik döneminde annenin yaşadığı stres,üzüntü,mutluluk heyecan vs hepsini hissedecegi gibi dogumdan sonra da surekli korku icinde olan bebek kendini guvende hissetmek isteyecek bu guven ortami sağlanırsa, zamanla korku yerine guvene birakacak,sağlanmazsa korkan ya da korkutan guvensiz,değersiz hisseden bi cocuk olarak buyumeye devam edecek.


Sokakta,önünüze cikan ilk 100 kisiye sorun kendini değersiz hissedenleri çoğunlukta bulacaksınız ve yine sorun annesinin calisip calismadigini cevap olarak çoğunun da calismadigini ögreneceksiniz.


Asıl nokta şurada anne ya da baba adaylarinin anneleri ve babalari ile iliskileri nasil? Sizin nasil mesela annenizin annesiyle nasildi?


Annelerinin ve babalarinin ilgi ve sevgi gostermedigi cocuklarin hepsi problemli. Onlarda yarin bir gun yuva kurduklari zaman çocuklarıyla da ilişkileri öyle oluyor. Hatta çoğu narsist veya bencil oluyor. Bir ust nesle bakacaksin senin annenin annesiyle iliski nasil, senin cocugunla iliskin nasil.


Çalışan ya da çalışmayan,zihin yapisi saglikli bir anne cocugu ile az vakit gecirebilir ama bebeği ile zamanlarini kaliteli,nitelikli bir beraberlik içinde geçiriyorsa bu tip cocuklar genelde kendine guvenen ayaklari yere basan cocuklar olabiliyor.

Yani çalisan annelerin çocuklarında öyle ciddi problemler filan yok.

Toplumun dayatmalari var, bireyselleştiriciliği var, kişiyi dışlandırması var yorgunluk var ve aslında toplumda yorgun.

Esas olarak toplumsal çevreye bakmak gerekiyor, bu surekli atlaniyor, giris konusunda da buna azcik degindim.

Çalışan annelerin çocukları derken
Çalışan annelerin üzerinde çevresel olarak büyük baskı oluşturuyor, eleştiriliyor bireysellestiriliyor ve suc onun üzerine yıkılıyor.

Onun öncesinde bir belirsizlikler var,kaygılar var, geçim sıkıntısı var,performans sorunu yani bireylerin uzerinde cevreden gelen surekli bir baski var e haliyle bu bizim biyolojimize de etki ediyor bu

Öncelikle çevresel faktörler ve düzenlemeler olmak zorunda.

Ki bu minvalde çalışan annelerin cocuklari korucuyu anne diye tabir edilen cocuklardan cok daha iyi.

Koruyucu anne modeli,aman üzülmesin aman ayrı kalmasın, aman su olsun pohpohlansin vs gibi sadece belli duygular iyilik guzellik uzerine kurulu bir hayat yaşıyor ve bu daha kotu sonuclara yol aciyor,
cunku o cocuk diger olumsuz duygulardan bi haber yasiyor ama gercek hayatin boyle bir sey olmadigini buyudukce ogrenmek zorunda kaliyor. Cocukluk paris gercek yasam eminonu.

Pandemi döneminde okula gitmeyen okul öncesi çocuklarının annelerinin şikayeti çocuğum sıkılıyor idi .
Bırakın çocuk sıkılsın ?
Elbette anne babalar çocuklarını koruyacak sefkat gösterecek ama kendi ayaklarının üzerinde de durmayı tüm duyguları da yaşamayı öğrenecek. O cocuk sıkılacak nokta.

Bir kadını bir apartman dairesine koyup, maddi ve manevi zorluklar içersinde cebellesirken üzerine çocukların binbir turlu okuldu hastalıktı eğitimdi ev isleriydi falancanin bakımıydı vs gibi şeyler yüklediğinizde bu kadının gerçekten rahat huzurlu bir insan olduğunu düşünebilir misiniz ?

Bir kadını bir insani her şeyden soyutlayarak yalnizlastirmaya mahkum ediyor bitmek bilmeyen bir kısır döngü içine sokuyor sonra sağlıklı bir müslüman insan yetistirebileceğini düşünüyor musunuz ?

Yetiştirmekte zorlandıkları ve biraz nefes almak vb durumlar öncelikle de dini eğitim veren yerlere gidiyor cocuklar.
Faydali oluyor mu evet

Fakat onların da öğretmenleri kadın, değerler öğretmenleri kadın,yardim kuruluşlarında en çok çalışanlar yine kadın.
Bunun bilincinde olan calisan bir kadin kendi evladini da ona gore yetiştirecek alaka gosterecektir ya da beceremiyorsa bunun icin çabalayacaktır.


Ben bir kadın mutlaka calismali demiyorum
Lakin çalışma şartlarının ve ortamlarının duzenlenmesi gerektiğini düşünüyor,
Çalışma ihtiyacı olmayan bir kadının da üretken olmasını mesleki,kültürel, ilmi anlamda bir uğraşı olması gerektiğine inanıyorum.

Neyse daldan dala atladim az daha atlayayim

Ya arkadaşlar konuşulacak çok konu var,çözümlenmesi gereken çok mesele var.

Misal erkek çocuklarının özellikle ergen erkek çocukların ne kadar çok istismara uğradığını biliyor musunuz mesela ?

Ama konuşmuyorlar,konuşamıyorlar çünkü toplumdan korkuyorlar.

Ben mesleğim gereği
Denetimlerde ne cinsel istismara uğramış vakalar gördüm ne aileler gördüm.
Anlatsam kanınız donar.

Yani o gay denilen o ateist olmaya giden yollar önce buralardan geçiyor @Pangea

Emektar çocukları için ayakta kalmaya çabalayan sevgilerini ve saygılarını eksik etmeyen iyi aktif muslumanca egiten çalışan çabalayan analarin babalarin elinden öperim ben.

Çıkarları için kendi çocuklarını kullanan kendi çıtalarınca çocuklarını duygusal ve fiziken istismar eden kariyerleri uğruna çocuklarını harcayan sevgisiz saygısız göstermelik ilgi alaka gösteren her ana babaya da Allah akıl fikir hidayet insaf versin diyebilirim anca.
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Alıntılamak istediğin metni işaretliyorsun, alıntıya tıklıyorsun sonra mesaj yazarken çoklu alıntı ekleye tıklıyorsun hepsi sıralanıyor :D
kaliteli ve nitelikli beraber vakit geçiren kişilerdir.
ben bu kaliteli vakit söylemine inanmıyorum. Hayat dönme dolaba binip haftasonu muhteşem etkinlikler ayarlamaktan ve anı biriktirmekten ibaret değil. Olmamalı. Bir çocuğun ( özellikle bebeğin) annesine ne zaman ihtiyac duyacağını bilemeyiz o yüzden sürekli ulaşılabilir olmalı.
Sokakta,önünüze cikan ilk 100 kisiye sorun kendini değersiz hissedenleri çoğunlukta bulacaksınız ve yine sorun annesinin calisip calismadigini cevap olarak çoğunun da calismadigini ögreneceksiniz.
zaten anne şefkati yoksunluğu sadece çalışan annelerin çocuklarında görülmez ki, yukarıda dediğim gibi ihmalkar veya çok çocuklu ailelerde anne çalışmasa bile çocuğun ihtiyaç duyduğu ilgiyi anne veremeyebilir. Malik kardeşin de dediği gibi özellikle babalar, ebeveynler bu ülkede çocuklarını nasıl sevmesi gerektiğini bilmiyor, dolayısıyla var olan nesillerin ihmal edilmiş olmaları çok muhtemel. Zaten bu yazının amacı da bir yerde “çocuğunuzu hatasıyla başarısıyla sevin ve ne olursa olsun arkasında olduğunuzu hissettirin” minvalinde bir mesaj. Yani şuan sokakta bu etkileri üzerinde hisseden kişilerin anne babalarından şefkat görmemiş olmaları fakat çalışan annelerin çocukları olmamaları, anneleri çalışsaydı daha beter olacakları anlamına çıkar.
Yani çalisan annelerin çocuklarında öyle ciddi problemler filan yok.
buna kesinlikle katılmıyorum.
Çalışan annelerin üzerinde çevresel olarak büyük baskı oluşturuyor, eleştiriliyor bireysellestiriliyor ve suc onun üzerine yıkılıyor.
Ben yazımda çalışmaktan başka çaresi olmayan kadınları hedef almadım zira onlar zaten ben ne dersem diyeyim çalışmak zorunda olmaya devam edecekler. Ancak bunun bir tercihe dayalı olduğu durumlarda çalışmayan annelere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Ki bu minvalde çalışan annelerin cocuklari korucuyu anne diye tabir edilen cocuklardan cok daha iyi.
Buna da katılmıyorum çünkü çalışan annelerin çocukları ağaç kovuğunda yetişmiyor, elbet birileri bakıyor. Belki bakan annesinden güzel bakıyordur. Yani çalışan annelerin çocukları amazonda kurtlar tarafından yetiştirildikleri için daha sağlam karakterli daha özgür ve bağımsız bireyler oluyor gibi bir algı bence yanlış. Tutulan bakıcı da “koruyucu anne“ modelinde bir bakıcı olup çocuğun üstüne titreyebilir AMA bu yüzde kaç ihtimaldir? Çocuğuna annenin kendisinden daha iyi kim bakabilir? Belki sen sorunlu ortamlarda yetişen çocuklarla çok muhattap olduğun için standardın dışında bir algı sahibi olabilir misin?
Yani o gay denilen o ateist olmaya giden yollar önce buralardan geçiyor
Tabiki ihmal edilmenin yanısıra küçük yaşta tacize uğramış olmak cinsiyet idrakinde çok önemli bir faktör. Ama her taciz edilen gay oluyor diyebilir miyiz? Hayır. Belki de ihmal+taviz bir araya gelince bu kaçınılmaz son oluyordur?
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bazı kadınlar hatta genel olarak insanlar çocuğa karşı tahammülsüz olurlar. Bu fıtri bir olgudur.
bu kanıya nasıl vardın? Bir de fıtri olgudur demişsin ama yanlış. Aksine küçük bebekler genelde hep aynı ve şirin görünür özellikle kadınlara. sokakta bebek bulsan alır bakarsın otomatikman. Bu da Allah’ın bir lütfudur kendini savunamayacak bebeklere sahip çıkılması için fıtrata yerleştirdiği bir koddur. Şimdiki annelerin çocuklarına tahammülsüzlüğü bence çocuklardaki dikkat eksikliğinin sebebiyle aynı. Sosyal medya. O kadar tüketici bir toplumuz ki yediğimiz içtiğimiz giydiğimizi sürekli değiştirmekle kalmıyoruz, beynimizi de bir obur gibi kullanıyoruz. twitterda okuyabildiğin kadar hızlı şekilde farklı içeriğe maruz kalıyorsun misal. Konu hep değişiyor, bir saniye düşünmeden diğer twite geçiyorsun. Zihin bunaa alışınca sürekli değişikliğin devam etmesini istiyor. Ama bebekler veya çocuklar beynimizin alıştığı hızda değişmiyor. Sıkılıyoruz/tahammülsüzleşiyoruz. O yüzden sosyal medyadansa forumu tercih ederim. En azından bir konu hakkında düşünüyor insan kendi fikrini üretebiliyor.
Anne düzelirse toplum düzelir diye bir şey yok.
bence var çünkü anne toplumun geri kalan tüm bireylerini yetiştiren kişi.
Aile sadece Anneden ibaret değil. Baba, kardeşler, akrabalar, dede ve nene... Bunların hepsi ailedir.
bu saydıklarının hepsinin bir annesi var. Onların annesi iyileşirse çocukları da iyileşir ve toplum iyileşmiş olur.
Toplumun genelini değil İslami camiayı konuştuğumuzu hatırlatarak nacizhane gözlemlerimi aktaracağım.
aslında toplumun genelini konuşuyoruz. Yani benim hitap etme amacını güttüğüm kitle sadece müslüman anneler değildi. Tabiki kurtarmak istediğim, öncelikli olarak etkilemek istediğim müslüman anne adaylarıdır ama bununla sınırlı değil.
Eskiden hareketli bir yaşamları ve çevreleri olan bu türden insanlar birden durgunlaşınca depresyona giriyorlar. Yeni camiada bir sosyal çevre de edin(e)meyince dahada büyük problem çıkıyor.
katılıyorum.
Keza çocukken evi bizden aynı mesafede olanlar tek okula giderdi bizi ailemiz götürürdü falan. En son 6. Sınıfta isyan etmiş tek gidip gelmeye başlamıştım.
ailen abartmış biraz ama tehlikeli bir çevrede yaşadıysanız bundan kaynaklı olabilir aşırı hassasiyet.
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şu alıntılama işini keşfettim madem bu mesaja da cevap vereyim :D daha önce hiç böyle cevap yazmamıştım malik nasıl yaptı acaba diyip denemeye karar verdim hahah
Bugün sadece çalışan kadınların değil çalışmayan hatta üretmeyen kadınların pek çoğunda, çocuklara karşı tahammüllerinin ileri derecede azaldığını görüyoruz. Bizim bilinçli annelere ihtiyacımız var derken bile
Anneliğe ve kadınlığa dair, toplumun o kadar bilmiş,baskıcı, yıkıcı eleştirisel tutumu var ki, bunları konuşmak yerine,
Anne/Kadın düzelirse dünya düzelir, her taraf çiçek gibi olur, fırına attığınız kekin kabarmama olasılığı yoktur gibi bir şey ortaya çıkıyor.
yukarıda malike verdiğim yanıtın ilk paragrafı buraya cevap niteliğinde olmuş.
Islami camia içerisinde ister geleneksel muhafazakar ister radikal adini ne koyarsaniz koyun bu annelerin çocuklarıyla ilişkileri çok mu sağlam ve yahut kendi ruhsal durumları çok mu yerinde,yetiştirdikleri cocuklar ultra mükemmel mi ?
işte bu zincirin bir yerde kırılması lazım. Çocukken ihmal edilmiş yetişkinler ihmal edilen çocuklar yetiştiriyor birinin bunu durdurması lazım zinciri kırmamız lazım. Zaten çocuğuna yeterince olumlama yapmayan bir kültürden geliyoruz (erkekler ağlamaz, terlik geliyor, Allah çarpar, baban gelince görürsün) bir de anneler çalışırsa halimiz nasıl olur?? Çalışan kadınların çalışmadıkları anlarda çocuklarına “kaliteli zaman” yaşattıkları tamamen elitist bir önyargı değil de nedir? Yani normal hayatında çocuğuna ihmalkar davranan kadın gidip bir de çalışmaya başlayınca aniden ihmal etmeyen bir anne mi olacak? Hayır. Hem çalışacak hem ihmal edecek double ihmal.
Hadi çalısan kadinlar kullaniyor ediyor da bu kadinların neden çoğu antidepresan kullanıyor, neden mutsuzlar ?
ben antidepresan kullanıyorum mesela. danışmanım diyor ki ya çalışacaksın ya evleneceksin bir hedefin olmazsa hayat enerjin kalmaz. Kadın haklı ama ne çalışabiliyorum (islami şartlara uygun bir iş olmadığından) ne de evlenebiliyorum. Çaresiz antidepresan. evli ve çocuklu kadınların neden mutsuz olduğunu da kendilerine sormalı ama yine yukardaki sosyal medyanın kişide yarattığı değişim ihtiyacı sorunun kaynağı olabilir. Obur zihinler.
Anneyi tüketen,yoran, bir fanus içine hapsedilmiş olması neden konu edilmiyor mesela ?
çünkü Ahzab 33 ilk kısım; Evlerinizde ağırbaşlı bir şekilde oturun.
Çalışmayan anne neden çocuğunu 3 yaşında hemen okula postalıyor ?
sosyalleşmeyi öğrensin diye olabilir. Tek çocuk olunca bu bir ihtiyaç haline gelebiliyor.
ev ofisi tarzında evde çalışma imkanlarının çoğaltılması,
home offfice çalıştım, çalıştığım süre boyunca oruçluydum elhamdulillah yoksa hem namaz hem yemek yemeyi sığdıramazdım mola süresine. Değil çocuk bakmak tuvalete gidemiyor insan home officede çünkü büro gibi kaypaklığa müsade etmeyecek şekilde ayarlanıyor programlar.
bulundukları alanların kendine ait kreş gibi yerlerin bulunması
ha çocuk 10km ötede kreşte olmuş ha iş yerinin yanı da. Sonuç olarak ihtiyaç duyduğumda annesi yanında olmayacak. Fark olduğunu düşünmüyorum. Hatta sırf kreşin servis ücretinden kaçmak için kullanılacak olabilir bu sistem.
çalışma saatleri ortamları,
kapitalist dünyada yaşıyoruz bunu kim uygular özel sektörde. Onun yerine erkek istihdam eder, direkt doğum izinlerinden de kurtulur iş veren. Zaten gerçek hayatta da durum böyledir.
Yani beyaz yakaymış mavi işçiymiş
aksine beyaz yakalı işlerdeki stresin mavi yakalı işlerde olduğunu düşünmüyorum. Misal akord işçilik veya temizlik gibi. Stresin doğurganlığa olan olumsuz etkisine maruz kalmıyor bu çalışanlar yani. Hatta temizlik hareket edilmesini de sağlıyor. Win win
Bir yaşındaki bir çocuğun eline küçük bir top verip, sepete attırır, afeeerin alkiiiss bak topladiiik hepsini derseniz,
Biz sepete atmasını geçtim (yapamıyor) topu tutsa bile alkışlıyoruz :D :D :D
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

1 Milyoncu : )
İslam-TR Üyesi
Alıntılamak istediğin metni işaretliyorsun, alıntıya tıklıyorsun sonra mesaj yazarken çoklu alıntı ekleye tıklıyorsun hepsi sıralanıyor :D

Anaaa buna nasil enerji buluyon anlayamiyorum :D helal olsun valla

Yani bir seye katilsan disimi kirardim zaten jabsbsvd

ben bu kaliteli vakit söylemine inanmıyorum. Hayat dönme dolaba binip haftasonu muhteşem etkinlikler ayarlamaktan ve anı biriktirmekten ibaret değil. Olmamalı. Bir çocuğun ( özellikle bebeğin) annesine ne zaman ihtiyac duyacağını

Yani inan inanma kaliteli vakit gecirmek,niteliklli beraberlik diye bir mevzu var yani. Bu senin sevgili dilini kapsamiyorsa inanmaman gayet tabiidir.
Senin sevgi dilin onay sözleri sanırım :D


zaten anne şefkati yoksunluğu sadece çalışan annelerin çocuklarında görülmez ki, yukarıda dediğim gibi ihmalkar veya çok çocuklu ailelerde anne çalışmasa bile çocuğun ihtiyaç duyduğu ilgiyi anne veremeyebilir. Malik kardeşin de dediği gibi özellikle babalar, ebeveynler bu ülkede çocuklarını nasıl sevmesi gerektiğini bilmiyor, dolayısıyla var olan nesillerin ihmal edilmiş olmaları çok muhtemel. Zaten bu yazının amacı da bir yerde “çocuğunuzu hatasıyla başarısıyla sevin ve ne olursa olsun arkasında olduğunuzu hissettirin” minvalinde bir mesaj. Yani şuan sokakta bu etkileri üzerinde hisseden kişilerin anne babalarından şefkat görmemiş olmaları fakat çalışan annelerin çocukları olmamaları, anneleri çalışsaydı daha beter olacakları anlamına çıkar.

Çıkmaz aslinda cunku ideal ebeveyenlik ya da anne, ozellikle bu zaman icinde cocugunun yaninda surekli olan annedir anlamina gelmiyor. Zira cocugunun yaninda oldugu halde aslinda olmayan tv tablet cocuklari da oldukça çok. Eski tip aile modeli kalmadı simdi. Ev modeli anne her zaman ideal anne degildir,cocuk bakimi ve egitim alanlarinda sorunlari cozmez aksine daha problematik sorunlar cikartabilir.


buna kesinlikle katılmıyorum.

Napim :D


Ben yazımda çalışmaktan başka çaresi olmayan kadınları hedef almadım zira onlar zaten ben ne dersem diyeyim çalışmak zorunda olmaya devam edecekler. Ancak bunun bir tercihe dayalı olduğu durumlarda çalışmayan annelere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Evet,sen, ben, o, kim ne derse desin calismak zorunda kalan çalismak zorundadir. Sartlar değişmiyorsa kadın ne yapacak. Tercihe bağlı durumlarda kişiyi bağlar, kendini daha iyi ifade ediyor çocuğunun bakimi ile alakalı şartları uygunsa kim ne karışır ?



Buna da katılmıyorum çünkü çalışan annelerin çocukları ağaç kovuğunda yetişmiyor, elbet birileri bakıyor. Belki bakan annesinden güzel bakıyordur. Yani çalışan annelerin çocukları amazonda kurtlar tarafından yetiştirildikleri için daha sağlam karakterli daha özgür ve bağımsız bireyler oluyor gibi bir algı bence yanlış. Tutulan bakıcı da “koruyucu anne“ modelinde bir bakıcı olup çocuğun üstüne titreyebilir AMA bu yüzde kaç ihtimaldir? Çocuğuna annenin kendisinden daha iyi kim bakabilir? Belki sen sorunlu ortamlarda yetişen çocuklarla çok muhattap olduğun için standardın dışında bir algı sahibi olabilir misin?


Olamam olmamaliyim olursam bileklerimi keser oturur aglayarak çikolatali puding yerim.

Ya sunu bi cebe koyalim. Cocugun yeri anasinin yani midir aynen oyledir. Ozellikle ilk 3 4 sene anasinin yaninda olmali midir olmalidir. Ister calismak durumunda olsun ister tercihe bağlı bu cocugun anasi cocuguna sevgi sefkat veriyorsa geniş aile bireylerinden birileri bakıyorsa ya da jilet gibi bir bakici bulunmussa cocuk top gibi oradan oraya gitmiyorsa bu cocuk niye sağlıklı olmasın. Abi simdi millet paso cocuklari icin dunyanin kursuna gidiyor ediyor daha iyi nasil ana olayim filan diye. Ya bunlari da gorun. Bahsedilen problemleri ilk biz mi kesfettik, oyun gruplari cocuklarin akranlariyla bi arada olmalarinin tesviki ve onlari nasil gelistirdikleri vs.

Dunyaya pembe gozluklerle bakilarak yetistirilen bir çocuk gercek dunya ile karilastiklarinda antideprsanlarini simdiden hazirlayin


Tabiki ihmal edilmenin yanısıra küçük yaşta tacize uğramış olmak cinsiyet idrakinde çok önemli bir faktör. Ama her taciz edilen gay oluyor diyebilir miyiz? Hayır. Belki de ihmal+taviz bir araya gelince bu kaçınılmaz son oluyordur?

Her taciz edilen gay oluyor diyemeyiz ama her calisan ananin cocugu da kendina ait hissetmek için gay ateist oluyor da diyemeyiz

Kimse kitap cocugu degil kimse kitap anasi babasi da degil. Yani bu boyledir soyledir cat cut diyemeyiz. Kisininin aile yapisi konumu coğrafi etkileri kultur vs hepsine bakıcaz arkadaş

Ay yoruldum
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

1 Milyoncu : )
İslam-TR Üyesi
bu kanıya nasıl vardın? Bir de fıtri olgudur demişsin ama yanlış. Aksine küçük bebekler genelde hep aynı ve şirin görünür özellikle kadınlara. sokakta bebek bulsan alır bakarsın otomatikman. Bu da Allah’ın bir lütfudur kendini savunamayacak bebeklere sahip çıkılması için fıtrata yerleştirdiği bir koddur. Şimdiki annelerin çocuklarına tahammülsüzlüğü bence çocuklardaki dikkat eksikliğinin sebebiyle aynı. Sosyal medya. O kadar tüketici bir toplumuz ki yediğimiz içtiğimiz giydiğimizi sürekli değiştirmekle kalmıyoruz, beynimizi de bir obur gibi kullanıyoruz. twitterda okuyabildiğin kadar hızlı şekilde farklı içeriğe maruz kalıyorsun misal. Konu hep değişiyor, bir saniye düşünmeden diğer twite geçiyorsun. Zihin bunaa alışınca sürekli değişikliğin devam etmesini istiyor. Ama bebekler veya çocuklar beynimizin alıştığı hızda değişmiyor. Sıkılıyoruz/tahammülsüzleşiyoruz. O yüzden sosyal medyadansa forumu tercih ederim. En azından bir konu hakkında düşünüyor insan kendi fikrini üretebiliyor.

Herkes cocuk bebek sever mi ? Herkes anne baba olmak zorunda mi ?
Dogum yapan her kadin bebegini hemen kabulleniyor bağrina basiyor mu ?

Falancanin cocugunu tabi disardan seversin.
seviyorsun 2 mizikladi mi anasina babasina postaliyorsun. Bakimi sana ait değil ki, cok cocuklu analar cildiriyor yaw.



bence var çünkü anne toplumun geri kalan tüm bireylerini yetiştiren kişi.

Baba nerde baba ? Baba faktoru yoksa yarim kaliyor. Ozellikle kiz cocuklari icin baba faktoru cok ciddi

bu saydıklarının hepsinin bir annesi var. Onların annesi iyileşirse çocukları

Olme esegim olme :D
keske yazıldığı gibi kolay olsa
 
Üst Ana Sayfa Alt