A
Çevrimdışı
ONUNCU BÖLÜM
Bir rus askeri elinde beyaz bayrak sallıyordu. Mücahidlerden biri de beyaz bayrak alıp onun
yanına indi. Ne istediğini sordu. Rus asker ölü ve yaralılarını almak istediklerini, bu esnada ise
herhangi bir çatışma istemediklerini söyledi. Mücahid biraz beklemesini, konuyu komutanına
iletmesi gerektiğini söyledi ve yukarı çıktı. Durumu komutan Mus'ab'a bildirdi. Komutan da teklifi kabul etti. Yalnız ölü ve yaralı sayısı hakkında bilgi almaları gerektiğini söyledi ve mücahidi
gönderdi. Mücahid aşağıya indi ve komutanının isteğini iletti. Rus askeri de durumu kendi ko-
mutanına bildirmesi gerektiğini bildirerek gitti. Bir müddet sonra geri geldi ve isteklerinin kabul
edildiğini bildirdi. Mücahid yukarı çıktı ve durumu aktardı. Bunun üzerine mücahidler aşağıya
inip rus kayıplarını araştırdılar. Bilanço ağırdı. Rus kayıpları 127 ölü ve hatırı sayılır bir kısmı
ağır olmak üzere 215 yaralı. Mücahidler yukarı çıkıp şükür namazı kıldılar ve bol bol dua etti-
ler. Ruslar gelip ölü ve yaralılarını götürdüler. Aslında fena da olmamıştı. Şayet ölüler götürül-
memiş olsaydı yakında kokacak ve mücahidleri rahatsız edeceklerdi. Bu arada yola döşenen
patlayıcı için ise uygun bir zaman kollanıyordu.
Bu Esnada Moskova'da
İgor rusların uğradığı hezimeti haber almıştı. Hemen telefonun başına geçmiş ve cepheyi
aramıştı. Karargâh komutanı da ağır yaralılar arasındaydı. İgor telefona çıkan yetkiliye ağza
alınmayacak sözler söylemiş ve oradaki herkesi kazığa oturtacağını belirterek telefonu ka-
patmıştı.
Anlamıyorum, dedi İgor. Nasıl oluyor da bir avuç asi ile başa çıkamıyoruz? Bunlar, bu gücü
nerden buluyor, ölümden korkmuyorlar mı? Bir zamanlar dünyanın ikinci süper gücüydük.
Birini dize getirmek için adımız bile yetiyordu, ama gel gör ki bir avuç asi ile başa çıkamıyoruz.
unu anlamak mümkün değil.
Allah'ın (cc) varlığından habersiz olan İgor'un bunu anlaması elbette mümkün değildi. Şayet
İgor biraz aklını kullanıp "İslâm Tarihi'ni" okuma zahmetine katlansaydı, tüm bunların cevabını
bulurdu. Ama feraset sadece müslümanlara has bir özellikti. Biz İgor'u düşünceleri ile başbaşa
bırakalım ve kafilede son durum ne ona bakalım, İnşallah.
Kafilede Son Durum
Tekerleğin patlaması da yaşanan olayların üzerine tuz biber ekmiş ve moraller iyice bozulmuş-
tu. Aslında onlara kalsa hemen geri döneceklerdi ama ne fayda ki emir altındaydılar ve verilen
görevi yerine getirmeliydiler. Başka çareleri de yoktu. Kafilede görevli diğer askerlerin amacı bir
an önce karargâha varıp Meryem'i Mücahidlerin arasına göndermekti. Ondan sonra rahatlayacak
ve geri döneceklerdi. Ama daha önlerinde epeyce meşakkatli bir yol vardı. Onlar bu düşüncelerle
yola devam ederlerken birden…
ONUNCU BÖLÜMÜN SONU
Bir rus askeri elinde beyaz bayrak sallıyordu. Mücahidlerden biri de beyaz bayrak alıp onun
yanına indi. Ne istediğini sordu. Rus asker ölü ve yaralılarını almak istediklerini, bu esnada ise
herhangi bir çatışma istemediklerini söyledi. Mücahid biraz beklemesini, konuyu komutanına
iletmesi gerektiğini söyledi ve yukarı çıktı. Durumu komutan Mus'ab'a bildirdi. Komutan da teklifi kabul etti. Yalnız ölü ve yaralı sayısı hakkında bilgi almaları gerektiğini söyledi ve mücahidi
gönderdi. Mücahid aşağıya indi ve komutanının isteğini iletti. Rus askeri de durumu kendi ko-
mutanına bildirmesi gerektiğini bildirerek gitti. Bir müddet sonra geri geldi ve isteklerinin kabul
edildiğini bildirdi. Mücahid yukarı çıktı ve durumu aktardı. Bunun üzerine mücahidler aşağıya
inip rus kayıplarını araştırdılar. Bilanço ağırdı. Rus kayıpları 127 ölü ve hatırı sayılır bir kısmı
ağır olmak üzere 215 yaralı. Mücahidler yukarı çıkıp şükür namazı kıldılar ve bol bol dua etti-
ler. Ruslar gelip ölü ve yaralılarını götürdüler. Aslında fena da olmamıştı. Şayet ölüler götürül-
memiş olsaydı yakında kokacak ve mücahidleri rahatsız edeceklerdi. Bu arada yola döşenen
patlayıcı için ise uygun bir zaman kollanıyordu.
Bu Esnada Moskova'da
İgor rusların uğradığı hezimeti haber almıştı. Hemen telefonun başına geçmiş ve cepheyi
aramıştı. Karargâh komutanı da ağır yaralılar arasındaydı. İgor telefona çıkan yetkiliye ağza
alınmayacak sözler söylemiş ve oradaki herkesi kazığa oturtacağını belirterek telefonu ka-
patmıştı.
Anlamıyorum, dedi İgor. Nasıl oluyor da bir avuç asi ile başa çıkamıyoruz? Bunlar, bu gücü
nerden buluyor, ölümden korkmuyorlar mı? Bir zamanlar dünyanın ikinci süper gücüydük.
Birini dize getirmek için adımız bile yetiyordu, ama gel gör ki bir avuç asi ile başa çıkamıyoruz.
unu anlamak mümkün değil.
Allah'ın (cc) varlığından habersiz olan İgor'un bunu anlaması elbette mümkün değildi. Şayet
İgor biraz aklını kullanıp "İslâm Tarihi'ni" okuma zahmetine katlansaydı, tüm bunların cevabını
bulurdu. Ama feraset sadece müslümanlara has bir özellikti. Biz İgor'u düşünceleri ile başbaşa
bırakalım ve kafilede son durum ne ona bakalım, İnşallah.
Kafilede Son Durum
Tekerleğin patlaması da yaşanan olayların üzerine tuz biber ekmiş ve moraller iyice bozulmuş-
tu. Aslında onlara kalsa hemen geri döneceklerdi ama ne fayda ki emir altındaydılar ve verilen
görevi yerine getirmeliydiler. Başka çareleri de yoktu. Kafilede görevli diğer askerlerin amacı bir
an önce karargâha varıp Meryem'i Mücahidlerin arasına göndermekti. Ondan sonra rahatlayacak
ve geri döneceklerdi. Ama daha önlerinde epeyce meşakkatli bir yol vardı. Onlar bu düşüncelerle
yola devam ederlerken birden…
ONUNCU BÖLÜMÜN SONU