Cemaat Ile Yapılan Tesbihatın Hükmü...

deli Çevrimdışı

deli

İslam-tr Mudâvimi
Site Emektarı
Hata Yapan Kişinin Niyetinin İyi Olması, Onun Uyarıhp Azarlanmayacağı Manasma Gelmez


Amr b. Yahya şöyle rivayet etmiştir: Babam, babasından şöyle rivayet etti: Sabah namazından önce Abdullah b. Mes'ud'un kapısının önünde oturuyorduk Dışarı çıktığında onunla beraber mescide giderdik Neyse (bir gün) Ebu Musa el-Eş'arı yanımıza geldi ve: "Ebu Abdirrahman (yani Abdullah b. Mes'ud) şimdiye kadar yanınıza çıktı mı?" dedi. "Hayır, gelmedi" dedik O da bizimle beraber oturdu. Nihayet (Abdullah) çıktı. Çıkınca toptan ona ayağa kalktık Sonra Ebu Musa ona şöyle dedi: "Ebu Abdirrahman! Biraz önce mescidde yadırgadığım bir durum gördüm. Ama yine de Allah'a hamd olsun hayırdan başka bir şey görmüş değilim." (Abdullah) "Nedir o?" diye sordu. O da: "Yaşarsan birazdan göreceksin" dedi (ve) şöyle devam etti: "Mescidde halkalar halinde oturmuş namazı bekleyen bir topluluk gördüm. Her halkada (idareci) bir adam, (halkada-kilerin) ellerinde de çakıl taşlan var. (İdareci): "100 defa Allahu Ekber deyin" diyor, onlar da 100 defa Allahuekber diyorlar. (İdareci): "100 defa La ilahe illallah deyin" diyor, onlar da 100 defa La ilahe illailah diyorlar. "100 defa Sübhanallah deyin" diyor, onlar da 100 defa Sübhanallah diyorlar. Ebu Abdurrahman (Abdullah b. Mes'ud): "Peki onlara ne dedin?" dedi. "Senin fikrini öğrenene ve ne yapmam gerektiğini söyleyene kadar onlara hiçbir şey söylemedim dedi. Dedi ki: "Onlara kötülüklerini sayıp (hesab etmelerini) emretseydin ve (bununla) iyiliklerinden hiçbir şeyin zayi edilmeyeceğine dair onlara güvence verseydin ya!" Sonra gitti, biz de onunla beraber gittik. Nihayet o. bu halkalardan birine geldi, başlarında durdu ve şöyle dedi: "Bu yaptığınızı gördüğüm şey nedir?" Dediler. ki: "Ebu Abdirrahman! (Bunlar) çakıl taşları. Onlarla Allahuekber, La, ilahe illallah ve Sübhanallah deyişleri sayıyoruz." (Bunun üzerine Abdullah b. Mes'ud) dedi ki: "Artık kötülüklerinizi sayıp hesab edin! Ben, iyiliklerinizden hiçbir şeyin zayi edilmeyeceğinize kefilim. Yazıklar olsun size! Peygamberiniz (s.a.v.)'in şu sahabesi (içinizde hala) bolca bulunmakta. İşte onun elbiseleri (henüz) eskimemiş; kabları (henüz) kırılmamış. Canım elinde olan Allah'a yemin olsun ki, sizler ya Muhammed'in yolunu takip edeceksiniz ya da sapıklığa düşeceksiniz!" Onlar. "Vallahi, Ebu Abdirrahman, biz sadece hayrı (elde etmek) istedik" dediler. (O da) şöyle karşılık verdi: "Hayrı (elde etmek) isteyen niceleri vardır ki onu hiç elde edemeyeceklerdir. Resulullah (s.a.v.) bize haber vermişti ki; Kur'anı okuyacak olan bir topluluğun (bu okuyuşları sadece dilde kalacak), boğazlarından (nefisIerinden) ileri gitmeyecek. Vallahi, bilmiyorum, belki onların çoğu sizdendir." Sonra (Abdullah) onlardan yüz çevirdi.
(Amr b. Yahya'nın dedesi) Amr b. Salerne, bundan sonra şöyle demiştir: "Bu halkalardaki insanların pek çoğunu, Nehrevan 0layında (37 Nehrevan, Bağdad ile Vasıt arasında bir yerin adıdır. Burası, Hz. Ali ile Hariciler arasında hicri 37 (veya 38) yılında vuku bulan ve HZ.Ali'nin zaferi ile sonuçlanan savaş dolayısıyla meşhur olmuştur.), Haricilerin safında bize karşı vuruşurken gördük. ( Darimı, Sünen, hadıs nr.210. Bu hadısi muhtasaran Taberanı de rivayet etmiştir, (bkz. Heysemı, Mecmeu'z-zevôid, C.1, s.181).)



imam Münziri, et- Tergib ve't-terhib adlı eserindeki "Kitabu'z-Zikir ve'd Dua"da, "Zikir Meclislerinde Bulunmanın ve Allah'ı Zikretmek için Toplanmanın Fazileti" başlığı altında sahih, muteber birçok hadisi kaydetmiştir. Bu hadislerde ayrıca, kimi sahabilerin zikirlerini hurma çekirdeği, çakıl taşları vb. yardımı ile yaptığı da bildirilmektedir. Bu bilgiler ışığında yukarıdaki habere baktığımızda, Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'un, mesciddeki zikir halkasına yaptığı itiraz şöyle değerlendirilebilir: "itirazın sebebi zikrin yeri ve şeklidir. Mescidde yapılan böylesi bir zikir, zamanla bütün Müslümanlarca 'dinin bir gereği' olarak anlaşılıp yapılacak bir ibadet halini alabilirdi. Bu ise, kınanan bid'at1ardan biri olurdu. Bir kişinin başkanlığında, onun komutlarıyla yapılan "şekli" bir zikir de tenkid konusu yapılmış olabilir. Nitekim hadisin sonunda, söz konusu zikir meclisine katılmış olanların, ilerde şekli mutaassıp dindarlıklarıyla bilinen Haricilerin saflarında görülmüş olmalarında da bu son hususa işaret vardır."
 
!sLaM4eVeR Çevrimiçi

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Sahih maşallah ben reelde bunu çoğu insana anlatamadım.Çünkü iman noktasında eksikler.

Daha sonra devam yazıcağım inşallah..
 
C Çevrimdışı

candostu06

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
cemaatle yapılan tesbihatın önemi okadar buyuk ki bu namazdaki eksiklerine keffarettir
 
!sLaM4eVeR Çevrimiçi

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
O değilde burada dikkat ediyorsanız kullanıcılar her sitede olduğu gibi asıl yazıyı okumadan yazı yazıyorlar..Burada deli kardeşin yazısı okunsaydı bu kardeş bu şekilde yazı yazamazdı..

Candostu yukardaki hadisi okurmusunuz..
 
H Çevrimdışı

Hanne-sevde

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Abdurrahman (Abdullah b. Mes'ud): "Peki onlara ne dedin?" dedi. "Senin fikrini öğrenene ve ne yapmam gerektiğini söyleyene kadar onlara hiçbir şey söylemedim dedi. Dedi ki: "Onlara kötülüklerini sayıp (hesab etmelerini) emretseydin ve (bununla) iyiliklerinden hiçbir şeyin zayi edilmeyeceğine dair onlara güvence verseydin ya!" Sonra gitti, biz de onunla beraber gittik. Nihayet o. bu halkalardan birine geldi, başlarında durdu ve şöyle dedi: "Bu yaptığınızı gördüğüm şey nedir?" Dediler. ki: "Ebu Abdirrahman! (Bunlar) çakıl taşları. Onlarla Allahuekber, La, ilahe illallah ve Sübhanallah deyişleri sayıyoruz." (Bunun üzerine Abdullah b. Mes'ud) dedi ki: "Artık kötülüklerinizi sayıp hesab edin! Ben, iyiliklerinizden hiçbir şeyin zayi edilmeyeceğinize kefilim. Yazıklar olsun size! Peygamberiniz (s.a.v.)'in şu sahabesi (içinizde hala) bolca bulunmakta. İşte onun elbiseleri (henüz) eskimemiş; kabları (henüz) kırılmamış. Canım elinde olan Allah'a yemin olsun ki, sizler ya Muhammed'in yolunu takip edeceksiniz ya da sapıklığa düşeceksiniz!" Onlar. "Vallahi, Ebu Abdirrahman, biz sadece hayrı (elde etmek) istedik" dediler. (O da) şöyle karşılık verdi: "Hayrı (elde etmek) isteyen niceleri vardır ki onu hiç elde edemeyeceklerdir. Resulullah (s.a.v.) bize haber vermişti ki; Kur'anı okuyacak olan bir topluluğun (bu okuyuşları sadece dilde kalacak), boğazlarından (nefisIerinden) ileri gitmeyecek. Vallahi, bilmiyorum, belki onların çoğu sizdendir." Sonra (Abdullah) onlardan yüz çevirdi.
------------------------
işte bütün mesele bu....hayrı elde etmek için ilim tahsil etmek,ilmin zekatını vermek,mal infak ederek malın zekatını vermek,canını infak ederek can verene can vermek en büyük hayırdır...Allah'ın rızasını kazanmak,hayırlı ameller mi işlemek istiyorsun?Allah yolunda cihad et,edemiyorsan edenlere dua et,malını gönder...Allah'ın hakimiyyetini, yeryüzünde hakim kılmak için atacağın her adım,senin hayır kapını sonuna kadar açacaktır...belkide sonunda nefsimutmainne makamına ulaşmış olarak can vereceksin,kimbilir.....bu din ayaklar altında oldukça,dostlar istediğimiz kadar tesbih çekelim(hadi denilseydi ki,sevaptır bid'at değil,buna rağmen)nafile kılalım,bunlar ümmeti esaretten,zilletten kurtarmıyorsa ki,kurtarmıyor...vay halimizehesap veremeyeceğiz yüce yaradana... :crycry :crycry :creyy
 
deli Çevrimdışı

deli

İslam-tr Mudâvimi
Site Emektarı
Hanne-sevde ' Alıntı:
Ebu Abdurrahman (Abdullah b. Mes'ud): "Peki onlara ne dedin?" dedi. "Senin fikrini öğrenene ve ne yapmam gerektiğini söyleyene kadar onlara hiçbir şey söylemedim dedi. Dedi ki: "Onlara kötülüklerini sayıp (hesab etmelerini) emretseydin ve (bununla) iyiliklerinden hiçbir şeyin zayi edilmeyeceğine dair onlara güvence verseydin ya!" Sonra gitti, biz de onunla beraber gittik. Nihayet o. bu halkalardan birine geldi, başlarında durdu ve şöyle dedi: "Bu yaptığınızı gördüğüm şey nedir?" Dediler. ki: "Ebu Abdirrahman! (Bunlar) çakıl taşları. Onlarla Allahuekber, La, ilahe illallah ve Sübhanallah deyişleri sayıyoruz." (Bunun üzerine Abdullah b. Mes'ud) dedi ki: "Artık kötülüklerinizi sayıp hesab edin! Ben, iyiliklerinizden hiçbir şeyin zayi edilmeyeceğinize kefilim. Yazıklar olsun size! Peygamberiniz (s.a.v.)'in şu sahabesi (içinizde hala) bolca bulunmakta. İşte onun elbiseleri (henüz) eskimemiş; kabları (henüz) kırılmamış. Canım elinde olan Allah'a yemin olsun ki, sizler ya Muhammed'in yolunu takip edeceksiniz ya da sapıklığa düşeceksiniz!" Onlar. "Vallahi, Ebu Abdirrahman, biz sadece hayrı (elde etmek) istedik" dediler. (O da) şöyle karşılık verdi: "Hayrı (elde etmek) isteyen niceleri vardır ki onu hiç elde edemeyeceklerdir. Resulullah (s.a.v.) bize haber vermişti ki; Kur'anı okuyacak olan bir topluluğun (bu okuyuşları sadece dilde kalacak), boğazlarından (nefisIerinden) ileri gitmeyecek. Vallahi, bilmiyorum, belki onların çoğu sizdendir." Sonra (Abdullah) onlardan yüz çevirdi.
------------------------
işte bütün mesele bu....hayrı elde etmek için ilim tahsil etmek,ilmin zekatını vermek,mal infak ederek malın zekatını vermek,canını infak ederek can verene can vermek en büyük hayırdır...Allah'ın rızasını kazanmak,hayırlı ameller mi işlemek istiyorsun?Allah yolunda cihad et,edemiyorsan edenlere dua et,malını gönder...Allah'ın hakimiyyetini, yeryüzünde hakim kılmak için atacağın her adım,senin hayır kapını sonuna kadar açacaktır...belkide sonunda nefsimutmainne makamına ulaşmış olarak can vereceksin,kimbilir.....bu din ayaklar altında oldukça,dostlar istediğimiz kadar tesbih çekelim(hadi denilseydi ki,sevaptır bid'at değil,buna rağmen)nafile kılalım,bunlar ümmeti esaretten,zilletten kurtarmıyorsa ki,kurtarmıyor...vay halimizehesap veremeyeceğiz yüce yaradana... :crycry :crycry :creyy

katılımından ötürü Allah razı olsun kardeşim. dediklerine harfiyen katılıyorum.ancak anlatılmak istenen konu biraz farklı. günümüz insanı göz göre göre bidat işler ve işlemek istemeyenleride kınarlarsa bu tür sitelerde böyle açıklamalarla kendileri kınanırlar. bizlerde cihadın farz olduğu yerlerde elimize tesbih alıp zikir çekerek Allahtan yardım isteyelim demiyoruz . Böyle diyen insanlarada zaten Allahtan hidayet diliyoruz. Allah yolunda cihad etmek için kazanılması gereken imani bir takım düşüncelerin ve hadislerde de geçtiği gibi bizleri Allaha yaklaştıracak nafile ibadetlerin olması gerekir. cihad eylemide ancak tevhid inancını destekleyen diğer ibadetlerin üzerine kurulacaktır. bu temel olmayınca biraz açlık, korku, mallardan ve canlardan imtihan edilen insanların cihaddan da geri kaldığını görebiliriz.
 
H Çevrimdışı

Hanne-sevde

Üye
İslam-TR Üyesi
Dediklerin mümkündür,ancak Ashabı kiram içinde daha yeni iman etmiş,nafile ibadete vakit bulamamış ama cihada koşmuş hatta şehid olmuş şahsiyetler de var...elbet kendini hazırlıyacaksın ama cihad hayatın ta gerçeğidir....Allah'ın dini hakim değilken ayaklar altındayken biz hala kendimizi hazırlamamız lazım deyip yerimizde oturursak,amerikalılar birgün bizim evimizide basıcak ve yeni iman etmiş etmemiş,hazırmış değilmiş bakmıyacak ve hertürlü pisliği yapıcak Allah muhafaza....her alanda kendimizi hazırlamak zorundayız....
 
deli Çevrimdışı

deli

İslam-tr Mudâvimi
Site Emektarı
Hanne-sevde ' Alıntı:
Dediklerin mümkündür,ancak Ashabı kiram içinde daha yeni iman etmiş,nafile ibadete vakit bulamamış ama cihada koşmuş hatta şehid olmuş şahsiyetler de var...elbet kendini hazırlıyacaksın ama cihad hayatın ta gerçeğidir....Allah'ın dini hakim değilken ayaklar altındayken biz hala kendimizi hazırlamamız lazım deyip yerimizde oturursak,amerikalılar birgün bizim evimizide basıcak ve yeni iman etmiş etmemiş,hazırmış değilmiş bakmıyacak ve hertürlü pisliği yapıcak Allah muhafaza....her alanda kendimizi hazırlamak zorundayız....

yanlız kardeşim islamda istisnai durumlar genele hitab edemez. verdiğin örnekte bir çoban esved vardı. dini duydu,rasulullahtan anlatmasını istedi. öğrenincede biat etti. allahta onu ettiği o biatla imtihan etti. o sırada sıcak savaş söz konusu, bu nedenle rasulullah namaz bile kılmayan o sahabeyi savaşa davet etti. davete icabet eden hz. esvede rabbim şehadeti nasib etti. dedik ya istisna. intifada eyleminde yahudilere karşı çıkan hatta canlarını ortaya koyarak filistinde eylem yapan hristiyan ve müslümanlar da var. bunlarda zıt doğrultuda istisna. bu amelleri onları cennete götürecek değil ya.

peki ozaman genele hitab eden ne olmalı...

erkamın evinde toplanan müslümanlar rasul den tevhid dersleri alarak imanı zayıflıklarını sağlamlaştırma yolundaydılar. iman kemale erip sayıları da 40 ı bulunca açıktebliğ, işkence ve tebliğinde bir uzantısı olan cihad eylemleri başladı. bizlere gerekende o tebliğ öncesi hazırlık dönemi. açık tebliğ zaten başladı. bu doğrultuda rasullullahtan gördüğümüz irşad ve tebliğ vazifesinin devamını getirmek, bunu yaparkende tebliğin uzantısı olan cihad eyleminede her an hazırlıklı olmak.
 
S Çevrimdışı

selefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Deli kardeşim iki türlü cihad vardır.SALDIRI CİHADI ve SAVUNMA CİHADI
Şuan içinde bulunduğumuz,Irak,Afganistan,Çeçenistan,vb kardeş ülkelerde süregelen cihad savunma cihadıdır,bu cihad ümmet üzerine farz ı ayndır.Bu cihad davetçilerede farzdır,öğrencilerede farzdır.

"Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söz e sadık kaldılar. Onlardan kimi (Allah yolunda şehid edilmek suretiyle) adağını yerine getirdi, kimi de (şehid olmayı) beklemektedir. (Ahidlerinde) hiçbir değişiklik yapmamışlardır" (Ahzab, 33/23)
 
deli Çevrimdışı

deli

İslam-tr Mudâvimi
Site Emektarı
selefi ' Alıntı:
Deli kardeşim iki türlü cihad vardır.SALDIRI CİHADI ve SAVUNMA CİHADI
Şuan içinde bulunduğumuz,Irak,Afganistan,Çeçenistan,vb kardeş ülkelerde süregelen cihad savunma cihadıdır,bu cihad ümmet üzerine farz ı ayndır.Bu cihad davetçilerede farzdır,öğrencilerede farzdır.

"Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söz e sadık kaldılar. Onlardan kimi (Allah yolunda şehid edilmek suretiyle) adağını yerine getirdi, kimi de (şehid olmayı) beklemektedir. (Ahidlerinde) hiçbir değişiklik yapmamışlardır" (Ahzab, 33/23)

dediğine göre bizlerede farzdır hacı abi öylemi anladım. yani bizlerin önderlerinede. hacı abi filistine gidipde olmadık nedenlerle geri dönenlerin bahanelerini araştırdım. anla işte birileriyle görüştüm. temel olmadan olmaz diyolar. bir anlık gazla olacak iş değil diyolar. islamı tam olarak hayat nizamı kılmadan cihada hazırlık olmaz diyolar. neyse. bencede abdullah azzamın görüşü ne ise altını imzamı atarım. sende haklısın.
 
S Çevrimdışı

selefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Sevgili kardeşim düşman evine girmiş,bacını yakalamış,ona tecavüze kalkışıyor,durum bu,böyle bir durumda ben cihadı,düşmanla kıtal yapmayı hazırlık bahanesi ile ileri bir tarihe ertelersem,düşman bacılara tecevüz edecektir ve çocuklarımızı öldürecektir.
Üstad Abdullah Azzam da cihadın farz ayn olduğunu ifade ediyor,şunu belirtmek isterimki bizler cihaddan geri durmakla bir cürüm işliyoruz,kendimize mazeret aramayalım.SELAM VE DUA İLE.
 
deli Çevrimdışı

deli

İslam-tr Mudâvimi
Site Emektarı
selefi ' Alıntı:
Sevgili kardeşim düşman evine girmiş,bacını yakalamış,ona tecavüze kalkışıyor,durum bu,böyle bir durumda ben cihadı,düşmanla kıtal yapmayı hazırlık bahanesi ile ileri bir tarihe ertelersem,düşman bacılara tecevüz edecektir ve çocuklarımızı öldürecektir.
Üstad Abdullah Azzam da cihadın farz ayn olduğunu ifade ediyor,şunu belirtmek isterimki bizler cihaddan geri durmakla bir cürüm işliyoruz,kendimize mazeret aramayalım.SELAM VE DUA İLE.

mazeret yok hocam. dediklerinize katıldığımı ifade ettim. bununla beraber ne siz nede biz cihada katılıyoruz. ozaman burada bir sorun var demek isterim. sizce biz şuan ne yapmalıyız. haydeyin site olarak cihada gidelimmi. kaçımız nefsine söz geçirebilecek. yada bizler müslümanlar olarak cihada gitmek için ne bekliyoruz.abdullah azzam cihad farzı ayn derken evlatlarınıda beraberinde götürerek cihada kalkarken bizleri bundan alı koyan ne? birde oralara gidipde sudan sebepler yüzünden geri dönen müslümanların hali nedir. nasıl insanlar cihad aşkıyla gidipte böyle boş geri dönerler ve bu insanların sayısı ne için fazla.
 
S Çevrimdışı

selefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Allaha dua edip,imanımızı güçlendirecek ameller yapmalıyız,imkanlarımız nisbetinde malla cihadı ihmal etmemeliyiz,allah yolunda cihada giden kardeşlerimize gücümüzün yeteceği her türlü desteği vermeliyiz,ve cihadı gündemimizden düşürmemeliyiz,rabbim bizlere şahadeti nasip etsin.
 
deli Çevrimdışı

deli

İslam-tr Mudâvimi
Site Emektarı
selefi ' Alıntı:
Allaha dua edip,imanımızı güçlendirecek ameller yapmalıyız,imkanlarımız nisbetinde malla cihadı ihmal etmemeliyiz,allah yolunda cihada giden kardeşlerimize gücümüzün yeteceği her türlü desteği vermeliyiz,ve cihadı gündemimizden düşürmemeliyiz,rabbim bizlere şahadeti nasip etsin.

ya hacı abi aynı şeyleri söylediğimizin farkındamıyız. neden muhabbetlerimiz böyle tartışma formatında geçiyoki. dediklerin kabulümdür. bizlerde bu anlamda geri kalalım demiyorum. ama üzülerek söylüyorumki cihad gündemimizden çıkmış. insanlar daha intifadanın ne olduğunu bilmiyorlar. https://www.islam-tr.org/anketler/mescİdİ_aksa-t3400.0.html anketinde de cihadın müslüman gündeminde olmadığını gördüm. Allah yardımcımız olsun.

birde hacı abi asıl konumuz toplu tesbihattı. yıllardır bunu günümüz insanlarına anlatamadım. buradaki kardeşler ise tek uyarışta işittik itaat ettik dediler. Kardeşlerimizden allah razı olsun. siz toplu tesbihat olayı hakkında ne dersiniz?
 
S Çevrimdışı

selefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Toplu tesbihat Rasululllah(s.a.v)tarafından yapılmamış bir uygulama,efendimizden sonra allaha ibadet kastı ile sadece hayrı güderek toplanıp tesbihat yapıyorlar,bunu gören ibni mesud o meclisi dağıtıyor ve onları sert bir dille uyarıyor,faziletli ashabın bidatlara karşı tutumu bu idi,bizimde bu tip bidatları küçümsemeyip çevremize nehyi anil munker yapıp uyarmamız gerekiyor,bu konuyu açtığın için allah razı olsun.

el-Irbâd b. Sâriye radıyallahu anh şunu anlattı: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize kalpleri titreten ve gözleri yaşartan etkili bir nasihatta bulundu. Biz şöyle dedik: Ey Allah’ın Rasûlü! Bunlar sanki vedalaşan birinin yaptığı tavsiye gibiydi. Bize başka tavsiyelerde de bulun. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Size Allah’tan korkmanızı, bir köle emretse bile dinlemenizi ve itaat etmenizi tavsiye ediyorum. Sizden kim yaşarsa, birçok ihtilaf görecektir. Benden sonra, sünnetime ve hidayete ermiş olan Hulefa-i Râşidin’in sünnetine yapışın. onlardan ayrılmayın. onlara dişlerle ısırır gibi sarılın. Dine sonradan sokulan aslı ve dayanağı olmayan şeylerden sakının. Çünkü her sonradan ortaya çıkarılan bid’attir ve her bid’at sapıklıktır
(muslim,nesai)
Yüce Allah şöyle buyurdu:

“İşte onlar, Allah’ın hidayet ettiği kimselerdir. Onların yoluna uy” (En’âm, 6/90).

Yüce Allah Peygamber’ine Salallahu aleyhi ve sellem daha önceki nebi ve rasûlleri örnek almasını emretti.

Bize de Peygamber’e uymamızı ve onu örnek almamızı emretti. Yüce Allah şöyle buyurdu:

“Allah’ın Elçisinde sizin için Allah’a ve âhiret gününe kavuşmaya inanan ve Allah’ı çok anan kimseler için, uyulacak en güzel bir örnek vardır” (Ahzâb, 33/21).

Yani onun, fiil ve sözlerinde, sizin için iyi bir örnek vardır. Onu örnek alın. Onu örnek alan, Allah’ın lütfuna ulaştıran yola yani sırat-ı müstakime (doğru yola) girmiş olur. Yüce Allah’tan korkan, Rabbinin sevabını uman ve onun azabından sakınan kimsenin örneği Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem dir.

Bunların hepsi, söz, fiil ve durumlarında onu örnek almaya teşvik etmektedir.

Allah’tan, bütün müslümanları, bu dinin hayrına olan şeylerde başarılı kılmasını ve onların Allah’ın kitabına, sünnetine ve peygamber’ine sallallahu aleyhi ve sellem sarılmalarını, hepimizi, açık ve gizli bid’atlerden, fitnelerden korumasını, sevdiği ve hoşnut olduğu şey için, her yerde, müslümanların durumunu düzeltmesini, iyilik ve takva için alınlarından tutmasını, bizi, sapıtan ve saptıranlar değil de, doğruya ulaştıran ve ulaşanlardan kılmasını dilerim. O, duayı işiten ve kabul edendir.

Allah, Peygamberimiz Muhammed’e, âline ve bütün ashabına salât etsin. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’adır.
 
H Çevrimdışı

hasna

Üye
İslam-TR Üyesi
Tesbihatın nasıl yapılacağı, hangi duâ ve tesbihlerin okunacağı bizzat Peygamberimiz (a.s.m.) tarafından tesbit edilmiştir. Hz. Sevban’dan gelen bir rivayete göre, Resulullah (a.s.m.) namazdan çıktığı zaman üç defa istiğfar eder, “Estafirullah” derdi.1 Bu istiğfarı “Estafirullahe’l-azîme’l-kerime’llezî lâ İlâhe İllâ hû. el-Haylü’l-Kaymûmü ve etûbü İleyh” şeklinde söylemek de mümkündür.

Farz ve sünnetleri kılıp tesbihatta, önce Âyetelkürsî, İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini okduktan sonra 3 defa “Sübhânallah,” 3 defa “Elhamdülillah” ve 33 defa “Allahü Ekber” denir. Sonra da, “Lâ İlâhe İllallahü Vahdehû...” duâsı okunur ve duâya geçilir.
Hadiste ve diğer fıkıh kitaplarında Âyetelkürsî okunduktan sonra tesbihe ve insanın üzerine üflemek gibi birşey yoktur. Ancak Resul-i Ekrem Efendimiz yatağa girmeden önce yukarıda geçen sûreleri okuduktan sonra avucuna üfler, elinin yetiştiği yere kadar bütün vücudunu meshederdi. Fakat tesbihat ânında böyle bir durum bulunmamaktadır.
Bilindiği gibi, namaz tesbihatı çoklukla tesbihle yapılmaktadır. Böylece zikir kelimelerinin sayısı hususunda yanılma ihtimali, eksik veya fazla yapma durumu ortadan kalkmış olmaktadır. Ancak bugünkü kullanılan şekilde bir tesbih Asr-ı Saadette yoktu.

Peygamberimiz sağ parmaklarının boğumlarıyla tesbih çekerdi.2 Ayrıca çakıl taşları ve hurma çekirdekleri ile tesbih kelimelerini sayanları da men etmemiştir.
Cennetle müjdelenen on Sahabiden birisi olan Hz. Sa’d bin Ebî Vakkas, Resulullah (a.s.m.) ile beraber bir kadının yanına gittiklerini, kadının önünde hurma çekirdekleri veya çakıl taşları bulunduğunu ve kadının tesbihi onlarla saydığını bildirdikten sonra, Resul-i Ekremin bu kadının hareketine müdahale etmediğini söylemektedir.3

Peygamberimizin bu hareketi sünnetin bir başka nev’i olan takrirî sünnete girmektedir. O hareketi hoş karşıladığını göstermektedir. Diğer taraftan Hz,. Ebû Hüreyre’nin, tesbihini bir ipliği düğümleyerek yaptığı da rivâyet edilmektedir. Bugünkü şekliyle kullandığımız tesbih ise ancak Hicrî beşinci asırda yaygın hale gelmiş bulunmaktadır.
Abdullah bin Amr ise, “Resulullahın (a.s.m.) tesbihi, sağ elinin boğumlarıyla saydığını gördüm”4 demektedir. Tesbihleri doğru olarak yapabilecek kimselerin eliyle tesbih çekmesi daha faziletlidir. Ama arzu edenler 33’lü veya 99’lu tesbihlerle de bu ibadeti yapabilirler. Tesbihi göbekten yukarı veya aşağı tutarak çekmek arasında da bir fark yoktur.

Söylenen tesbih miktarlarına gelince; bu hususta değişik rivâyetler vardır. Bu rivâyetlerden bir kısmı tesbih miktarlarının 11’er, bir kısmı 25’er, bir kısmı da 10’ar sefer söylenmesi hakkındadır.5 Fakat, 3’er defa söylenmesi hakkında rivâyet edilen hadisler daha çoktur. Kadı İyaz gibi hadis ve fıkıh uleması bu rivayeti tercih etmiş ve buna göre amel edilmesini uygun görmüşlerdir.

Bu mevzudaki hadis-i şeriflerin şerh ve izahında bu sayıların hikmeti hakkında bilgiler verilmektedir. Meselâ, İmam Aynî bu hususta şöyle demektedir:
“Zikrin otuz üç adet yapılmasının tavsiye buyurulması, bu sayı üçe çarpıldığı zaman doksan dokuz ettiği içindir. Bu miktar ile zikirde bulunan kimse Allah’ı doksan dokuz ismiyle zikretmiş gibi olur.”

Hadiste belirtilen adetlerden az veya çok tesbih veya tahmidde bulunanların vaad edilen sevaba nâil olup olamayacakları meselesi ise; bir kısım ulemâ istenilen adetten fazla söylendiği zaman, fazlalıklar sevabı gidermez derken, bazı ulemâ da “ziyade veya noksan kasden yapılırsa vaad edilen sevap hâsıl olmaz. Çünkü bu adetlerin bir hikmet ve hassası bulunur da adet noksan bırakılmak veya ziyâde edilmek suretiyle bu hikmet ve hassa kaybolur” demektedirler.

Bunun için tesbihleri 33’lerden eksik yapmamaya gayret etmeli, 33’ten fazla söylenince de sevap ve hikmeti kayboldu diye endişeye kapılmamalıdır. Çünkü, rükû ve secde tesbihlerini 3’ten 7’ye kadar söylemek de müstehaptır. Burada esas söylenmesi gereken ve tavsiye edilen 3’er defa söylemek ise de, 5 ve 7 defa söylemek de câiz ve müstehaptır.

Namaz tesbihatını tek başına yapmak mümkün olduğu gibi, cemaat halinde îfa etmek de mümkündür.


Hz. Muâviye’nin rivâyetine göre, birgün Peygamberimiz (a.s.m.) SAhabîlerden bir kısmının bir halka teşkil ederek oturduklarını gördü. Yanlarına vardı ve sordu:

“Ne maksatla bir araya gelip burada oturdunuz?”

Onlar, “Bize İslâm gibi bir din bahşeden ve bu yolla bizi imtihana tâbi tutan Allah’ı zikretmek ve ona hamdetmek için oturduk” dediler.

Peygamberimiz bir defa daha sorup, onlardan yeminli bir cevap aldıktan sonra şöyle buyurdu:

“Sizi suçlamak için yemin ettirdiğimi sanmayın. Lâkin şu var ki; bana Cibril geldi, Aziz ve Celîl olan Allah’ın meleklerine karşı sizinle iftihar ettiğini haber verdi.”6
Görüldüğü gibi, Peygamber Efendimiz, namazdan sonra olmasa da, herhangi bir vesileyle bir araya gelip zikir ve tesbihle meşgul olan mü’minleri bile medhetmiştir.
Her ne kadar namaz tesbihatı Peygamberimizin (a.s.m.) zamanında cemaat halinde toplu olarak yapılmamış olsa dahi, daha sonraki müçtehid imamlar zamanından itibaren her namaz kılanın rahatlıkla yapabilmesi ve zikrin sevabından mahrum kalmaması için cemaat halinde yapılmasının daha faydalı olacağı esas olarak benimsenmiştir.
Cemaatle kılınan namazlardan sonra, cemaatin bulundukları yerden ayrılarak sünneti ve tesbihi mümkünse değişik yerlerde yapmaları müstehaptır. İbni Âbidin’de geçen bir rivayete göre, böyle yapmanın sünnet olduğu da söylenir. Farzlardan sonra saffı bozmak bütün beş vakit namazlar için bahis mevzuudur. Sabah ve ikindi namazı hakkında herhangi bir ayırım gözetilmemiştir. Farzdan sonra saffı bozmaktan maksat, namaza sonradan yetişenlerin hâlâ farz kılındığını sanmamaları içindir.
Farzdan sonra sünnetin değişik mahalde kılınması, cemaatle kılınan namazlarda da müstehaptır. Mahşerde, seccade ve yerin namaz kılana şehâdet edeceği rivâyet edilmektedir. Bunun için, ne kadar çok yere secde edilirse o kadar mahel insana hüsn-ü şehadet ederler. Çünkü öbür âlemde bütün varlıklar şuurludur ve Allah’ın dilemesiyle konuşurlar. Farzdan sonra sünneti ve duâyı değişik yerlerde tamamlamak müsait olmadığı takdirde, bulunulan yerde tamamlamanın caiz olacağını belirten görüşler de mevcuttur.7

1. Müslim, Müsâfirîn: 135.
2. Tirmizî, Daavât: 25.
3. Ebû Dâvud, Vitir; 24.
4. Tirmizî, Daavât: 24.
5. Neseî, Sehv:91-96.
6. Müslim, Zikir: 40.
7. el-İmam Alâüddin el-Kâsânî. Bedâiü’s-Sanâi. (Beyrut: Dârü’l-Kitâbi’l-Arabî, 1402-1982), 1:160; İbni Âbidîn, 1:356
 
deli Çevrimdışı

deli

İslam-tr Mudâvimi
Site Emektarı
katılımlarından dolayı gerek selefi kardeşime gerekse hasna kardeşime teşekkür ediyorum. açıklamalarınızdan ötürü Allah razı olsun.
 
deli Çevrimdışı

deli

İslam-tr Mudâvimi
Site Emektarı
Kayali34 ' Alıntı:
bizLeri biLgiLendirdiğiniz için ALLAH Razı oLsun hasna ve diğer arkadaşLara.........

Peygamberimiz bir defa daha sorup, onlardan yeminli bir cevap aldıktan sonra şöyle buyurdu:

“Sizi suçlamak için yemin ettirdiğimi sanmayın. Lâkin şu var ki; bana Cibril geldi, Aziz ve Celîl olan Allah’ın meleklerine karşı sizinle iftihar ettiğini haber verdi.”6
Görüldüğü gibi, Peygamber Efendimiz, namazdan sonra olmasa da, herhangi bir vesileyle bir araya gelip zikir ve tesbihle meşgul olan mü’minleri bile medhetmiştir.

hakkını helal et kardeşim ama ben hiç birşey anlaymadım. o hadisten o manayı nasıl çıkarabildin :huhuuhuu
 
H Çevrimdışı

Hanne-sevde

Üye
İslam-TR Üyesi
Kayali34 ' Alıntı:
bizLeri biLgiLendirdiğiniz için ALLAH Razı oLsun hasna ve diğer arkadaşLara.........

Peygamberimiz bir defa daha sorup, onlardan yeminli bir cevap aldıktan sonra şöyle buyurdu:

“Sizi suçlamak için yemin ettirdiğimi sanmayın. Lâkin şu var ki; bana Cibril geldi, Aziz ve Celîl olan Allah’ın meleklerine karşı sizinle iftihar ettiğini haber verdi.”6
Görüldüğü gibi, Peygamber Efendimiz, namazdan sonra olmasa da, herhangi bir vesileyle bir araya gelip zikir ve tesbihle meşgul olan mü’minleri bile medhetmiştir.
------------------------------------
kaynak lütfen :vavaaaa
 
Üst