“Zandan kaçının. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır. (Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Müsned-i Ahmed b. Hanbel)
Mücahidleri bazı hususlarda eleştirenlerimiz, ne yazık ki cihadın tozunu bile görmemiştir.Onlara neyi öğretiyoruz? Meskeneti ve zilleti..![Mehmed Emin Akın]
Allah (svt) kendisine rahmet etsin Mehmet Emin Hoca’nın da vurguladığı üzere, son günlerde ilim sahipleri olduklarını iddia ettikleri halde yeryüzünün dört bir yanında akan Müslüman kanına karşı cılız bir kınama yapmaktan dahi aciz kimselerin cihad ehli alim ve emirlerimize dil uzatması kötü bir huy haline geldi.
Oysaki Allah (svt) Kuran’da, oturan ve cihad eden Müslümanları derece olarak ayırmış, Allah yolunda cihad edenleri diğerlerinden üstün kılmıştır.
“Sizler hacılara su vermeyi, Mescid-i Haram’ı imar etmeyi Allah’a ve Ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad eden kimselerin işiyle bir mi saydınız? Allah katında bunlar eşit değildir. Allah zalimler topluluğunu hakka iletmez. İman eden hicret eden, mallarıyla canlarıyla, Allah yolunda cihad edenlerin dereceleri Allah katında en üstündür. İşte kurtarıcı onlardır. Rableri onlara kendi tarafından bir rıza, bir rahmet bir müjde verir. Onlara, içinde ebedi nimetler de bulunan cennetleri de müjdeler. Orada ebedi kalırlar. Allah’ın katında büyük bir ecir vardır.” (Tevbe 19-22)
Nasıl oluyor da bu insanlar, Allah’ın (svt) kendilerinden üstün kıldığı kimseler hakkında yorum yapabilme haddini ve cesaretini kendilerinde bulabiliyorlar?
Üstelik bu kimseler, cihad ehli büyüklerimiz hakkındaki kötü zan ve vesveselerini delilmiş gibi halkın önüne sunmaktan haya dahi etmiyorlar.
İslam dininde zannın hiç bir geçerliliği olmadığı gibi suizan açık bir şekilde yerilmiştir.
“Zandan kaçının. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır. Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın, birbirinizin sözlerine kötü niyetle kulak kabartmayın, birbirinizle rekabete girişmeyin, birbirinizi çekememezlik etmeyin, birbirinize karşı kin gütmeyin ve sırtınızı dönmeyin. Ey Allah’ın kulları kardeşler olun!” (Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Müsned-i Ahmed b. Hanbel)
Geçen günlerde Nurettin Yıldız’ın Eymen Ez Zevahiri ve El Kaide hakkındaki beyanatları bizleri adeta şok etti.
Nurettin Yıldız’ın gençlerle sohbet yaptığı bir ortamda bir gencin El Kaide ve Eymen Ez Zevahiri hakkında soru sorması üzerine;
Hiç bir şekilde bilgi sahibi ve tarafı olmadığı bir meselede tanımadığı kimseler hakkında aleni bir şekilde yalan beyanlarda ve suizanda bulunma cesaretini gösteriyor.
Nurettin Hoca;
Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra,36)
Bu adam (Nurettin Yıldız) bildiğiniz Üzere Horasan-Afganistan,Yemen,Somali,Mali,Suriye gibi bölgelerde 12.000 kişilik orduları olan ve yine Cezayir,Libya,Maynmar,Afrika’nın vs.. çeşitli yerlerinde irili ufaklı orduları bulunan bu devasa büyüklükteki bir cemaati 3,5 kişilik çete diye nitelendirme basiretsizliğine de imza atıyor!
Müslümanı-Kafiri bütün dünya ülkelerinin, El Kaide’nin hızlı yükselişi engellenemeyen bir fenomen olduğu ve sempatizanlarının onlarca milyona ulaştığını kabul etmesine rağmen, Nurettin Yıldız bu tespiti ile insanları ancak kendisine güldürmeyi başarabildi.
Kişilerin bireysel olarak veya küçük topluluklar halinde cihad görevini ifa edemeyeceğini iddia eden Nurettin Yıldız, Kuran ve Sünnet’ten uzak ve isabetsiz olan bu görüşüne delil getirme ihtiyacı dahi hissetmiyor.
”(Başkaları cihaddan dönerse de) sen, Allah yolunda çarpış. Sen ancak nefsinden sorumlusun. İman edenleri de savaşa teşvik et. Olur ki Allah, o kâfirlerin şiddet ve tazyîkını def eder. Allah, tazyîk ve azab bakımından kâfirlerden daha şiddetlidir.” (Nisa,84)
Evet bir Müslüman tek başına dahi kalsa cihad görevini ifa etmek ile mükelleftir. Kaldı ki küçük de olsa bir cemaatin bu görevi ifa etmemesi hem kendileri hemde ümmet için felakettir.
”Küçük birlikler hâlinde, yahut topluca savaşa gidin.” (Nisa, 71)
Allah yolunda cihadı terk ettiğiniz zaman Allah size öyle bir zillet verir ki dininize dönene kadar da onu üzerinizden kaldırmaz.“ (İmam Ahmed)
Mescid-i Haram’da inzivaya çekilen veya onu imar etmek için çalışan dahi Allah yolunda cihad eden kimse ile kıyas edilemez.
Ayrıca her Müslüman Cihad konusunda imtihan edilecektir.
”Yoksa siz, içinizden Cihad edenleri ve Allah’tan ve Resulünden ve mü’minlerden başka sır dostu edinmeyenleri Allah ‘bilip (ortaya) çıkarmadan’ bırakılıvereceğinizi mi sandınız? Allah yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.” (Tevbe, 16)
Nurettin Yıldız sohbetin ilerleyen dakikalarında Cihad’a karşı sempatisi olan gençleri cihaddan soğutmak için isim vermeden Eymen Ez Zevahiri’nin Selefini (kendisinden önceki emiri) eleştiriyor. Şeyh Eymen’in Selefi Şeyh Usame bin Ladin’(ra)’dir.
Şayet Nurettin Yıldız, Şeyh Eymen Ez Zevahiri’nin selefi olarak Şeyh Usame bin Ladin’i kastediyorsa bu konuda Allah’a (svt) hesap veremeyecektir.
Cahillerin,münafıkların ve kafirlerin kendisine attığı Amerika ile birlikte çalışıyor iftiralarına rağmen, Şeyh Usame bin Ladin şuurlandığı (aklı baliğ olduğu) günden itibaren bırakın Amerika ile ortak çalışmayı Amerikan üretimi bir ürün dahi kullanmamıştır. Bu durumu altını çizerek defalarca belirtmiştir.
Robert Fisk’in Usame Bin Ladin ile yapmış olduğu röportajından alıntıdır:
”Bir konuşmamızda bin Ladin’e ABD’yle ilişkilerini sormuştum. Ruslara karşı savaşırken Amerikan ajanlarıyla hiç bir araya gelmediğini, Batı’dan bir tabanca mermisi bile kabul etmediğini söyledi.Fakat bin Ladin’in buldozerleri, kepçeleri Afganistan dağlarında mücahitler için yollar açtı. Bu yollardan İngiliz yapımı uçaksavar Blowpipe füzeleri Sovyet Mig’lerini vurabilecek kadar yüksek noktalara taşındı.”
Faziletli Şeyh Ebu Muhammed El Makdisi, Şeyh Abdullah Azzam, Şeyh Ebu Katade El Filistini gibi bir çok güvenilir cihad ehli alim Şeyh Usame’ye dil uzatan kimseleri ancak ‘‘Şeyh Usame’ye Allah (svt) tarafından verilen makamı kıskanan kimseler” olarak nitelemişlerdir.
Bu adamın Şeyh Eymen’in Mısır halkına Cihad çağrısı ile alakalı ”Sisi den rüşvet” aldı iddiasına değinmeye gerek dahi yok. Kuran,Sünnet ve İslam ahlakında uzak böylesi bir ithamı bu ümmetin avamı dahi yapmaya cesaret edemez! bu adamların dünya servetini ellerinin tersi ile ittikleri uzak yakın herkes tarafından bilinmektedir! Mısır’ın seçkinlerinden bir Cerrah! Ki sen kendi ağzın ile onun Allah yolunda Cihad için Mağaralar da yaşadığını itiraf ediyorsun! Mağarada ne yapacak bu adam parayı? Bu konuda nefsinden başka delilin nedir ey Adam? İslam dininde bu iddianın adı düpedüz iftiradır!
Kaldı ki biz Şeyh Eymen Ez Zevahiri de dahil hiçbir alim ve emrimizi bir birinde ayırt etmez hepsine aynı hürmeti gösteririz.
Cihada ve cihad ehline olan bu kin neden? Cihad, din demektir. Cihad ehli övülmüş cihad dan geri kalan yerilmiştir! Cihaddan yüz çeviren İslam’dan yüz çevirmiştir! Selefimiz (ra) Maide süresi 54. ayetde bahsi geçen ”Sizden kim dininden dönerse” cümlesindeki “Din”den kastın cihad olduğunda ittifak etmiştir. Zira ayet içerisinde bu cümlenin ardından cihad ve savaş amelini ifa ve ihya edecek bir ümmet müjdelenmektedir.
Ey iman edenler! Sizden kim dininden (Cihad dan) dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.(Maide, 54)
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyurdu !
“Şüphesiz ki insanlar zâlimi görüp de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın kendi katından göndereceği bir azabı hepsine umumileştirmesi yakındır.” (Ebû Dâvûd, Melâhim 17)
Bu söylemlerle İslam’ın gençlerini cihaddan soğutmanız ve hakikati gizlemeniz mümkün değildir. Çünkü bu gençler Kuran’ı ve Sünnet’i (hadisleri) ellerine her aldıklarında hakikat ile karşılaşacaklar.
“Allah’ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip onu az bir paha ile değişenler yok mu, işte onların yeyip de karınlarını doldurdukları, ateşten başka bir şey değildir. Kıyamet günü Allah ne kendileriyle konuşur, ne de onları temize çıkarır. Orada onlar için can yakıcı bir azap vardır.” (Bakara, 174)
Allah Resulü (s.a.s.) buyurdu ki: “Rızk, mızrağımın ucundadır.”
“İyne ile alışverişe başladığınız, öküzün kuyruğuna takıldığınız ve çiftçilikle yetinip Allah yolunda cihadı terk ettiğiniz zaman Allah size öyle bir zillet verir ki dininize dönene kadar da onu üzerinizden kaldırmaz.“ (İmam Ahmed)
Bu hadis, problemi ve onun çözümünü açıkça belirtiyor. Problemimiz nedir? Ticaret yapıp cihadı terk etmek… Ne zaman Müslümanlar cihadı terk etti, Allah da üzerimize zilleti gönderdi.
Ömer bin Hattab, bazı sahabelerin fethettikleri verimli Ürdün topraklarında ziraat yapmaya başladıklarını duyunca hasat zamanına kadar bekledi ve o zaman bu tarlaların harap edilmesini emretti. Bazıları kendisine şikayet için gelince şöyle dedi: “Bu, ehl-i Kitab’tan insanların yapacağı iştir. Sizin işiniz Allah yolunda savaşmak ve O’nun dinini yeryüzüne yaymaktır.”
“De ki: Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileleriniz, kazandığınız mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaretiniz, hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, Resulü’nden ve O’nun yolunda cihat etmekten daha sevimliyse artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah, fasıklar toplumunu hidayete erdirmez.” (Tevbe, 24)
İbn Teymiyye el-Fetava el-Kübra isimli eserinin 4. cildinin “Cihad” babında şöyle demektedir: “Cihad meydanında olmayan âlimlerden cihad hakkında soru sormayın.”
Nurettin Yıldız Hocam; sen Cihad meydanlarında mısın da bu konular hakkında konuşabiliyorsun?
İşte bu sebeple İbn Teymiyye şöyle demektedir: “Dini bilen âlimler mesele ile ilgili hususlarda bilgileri yoksa bunlardan dünya ile ilgili hususlar ve savaş meseleleri sorulamaz.”
Zaten bütün dünyadaki azgın topluluklar ellerinde ki bütün imkanlar ile her an bu Muhterem insanlar aleyhinde kara propaganda yürütüyorlar, en azından sizler bu iğrençliğe ortak olmayın!!
Ey Nurettin Hoca ve benzerleri ; Cihad dan ellerinizi çektiniz bari dillerinizi de çekin de bu adamlar ellerinizden emin oldukları kadar dilleriniz den de emin olsunlar!
Eymen Ez Zevahiri’nin ilmini sorgulama cür’etini gösterenler! Sizler kitap yüklü merkepler gibisiniz! İlminiz sizi Cihad meydanlarına dahi taşıyamamış, İlminiz ile amel edememişsiniz! Sizler başkalarına dil uzatacağınıza halinizi düzeltin!
İlmiyle amel etmeyen alim başkasını giydirdiği halde kendisi çıplak olan terzi gibidir.
”Gerçek âlim, takvayı ve cihadı da ihmal etmeyen kimsedir. İlim, imanı gerektirir. Salih amel sahibi ve tabii cihad etmeyene âlim denilmez. Dolayısıyla âlim, ilimle mücehhez, Allah’tan haşyet duyan takva sahibi Mücahid kimsedir.”
Twitter ; @Muhammedisra01
Ümmet-i İslam / Muhammed İSRA