Şehitler kimlerdir?
Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. (Bilakis) onlar diridirler. Fakat siz (onların hayatını) hissedemez (anlayamaz) siniz.(Bakara:154)
Allah (c.c) bu ayetinde zahiren ölü oldukları halde aslında ölü olmayan bazı kimselerden, şehidlerden bahsediyor.
Şehid : Yalnız Allah'ın dinini hakim kılmak için çarpışarak ölen müslümandır. Toprak, nefsi arzular, mal, şöhret, tağutlar, İslam bayrağı dışındaki bayrakların yücelmesi v.b. Şeyler uğruna ölenler şehid değildir.
İslam bayrağı ; tamamen Allah'ın şeriatine göre yönetilen devletin bayrağıdır. Maalesef zamanımızda böyle bir devletin varlığı söz konusu değildir. Bazı devletler her ne kadar şeriati tatbik ettiklerini iddia etseler de, Allah'ın istediği gibi tam olarak tatbik etmedikleri için İslam devleti sayılamazlar.
Allah'ın şeriatını tam olarak tatbik etmediği, Kur'an ve sünnete zıt olan insan ürünü kanunları tatbik ettiği halde, sırf İslam'ı sevenleri kandırmak için bayraklarına; La ilahe illAllah Muhammedun Rasulullah lafzını yazan devletlerin zahiri görüntüleri bizleri aldatmasın. Çünkü bu devletler her ne kadar şeriati tatbik ettiklerini iddia etseler de, iyice araştırıldığında kafir olmalarına sebep olan küfür ameller işledikleri ortaya çıkacaktır.
İnsan ürünü beşeri kanunlarla hükmeden Birleşmiş Milletlere(1)üye olmaları, herhangi bir ihtilafta büyük tağut Lahey Adalet Divanı’na (2) başvurmaları, hepsinden önemlisi; Kur'an ve sünnetin hükümlerini bir kenara atıp, İslam şeriatına zıt olan insan ürünü kanunlarla hükmeden taguti devletlere, halklarının nufus cüzdanlarında dinlerinin sırf İslam olduğu yazıldığı için müslüman devlet hükmünü vermeleri, İslami kanunları terkedip laikliğiyle övünen devletleri müslüman devlet olarak görmeleri ve böyle devletlerin başındaki tağutları müslüman kardeş ilan ederek onlara maddi destek sağlamaları bu devletlerin açık küfürlerinden bazılarıdır.
Her kim böyle devletlerin bayrağı altında savaşarak öldürülürse, o, şehid olarak değil, ancak kafir olarak ölmüş ve ahiretini kaybetmiş olur.
Ebu Musa (r.a)’dan şöyle rivayet edilmiştir:
«Rasulullah (s.a.s)'e birisi geldi ve:
«Ya RasulAllah! Bazı kimseler ganimet malı için,. bazı kimseler savaştı desinler diye, bazıları da kahramanlar arasında yer almak için savaşıyor. O halde Allah yolunda cihad eden kimdir?» diye sordu. Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
«Kim, yalnız Allah'ın şeriati hakim olsun diye savaşırsa, o Allah yolundadır». (Buhari, Müslim)
Abdullah b. Ebi Akabe (iranlı bir köle olan) babasından rivayet ediyor:
«Ben Rasulullah'la birlikte Uhud'da savaşırken müşriklerden birisini öldürmüştüm. Nara atarak «Savulun! Ben İran'lı falanım» diye bağırıyordum. Rasulullah bana doğru döndü ve:
«Ben ensarlı gencim deseydin! Çünkü bir kavmin yeğeni onlardandır. Ve bir kavmin kölesi de yine aynı kavimdendir.» dedi. (Ebu Davud)
Bu hadiste Rasulullah (s.a.s) İslam milleti ve bayrağı dışında hiçbir şey için çarpışılmaması gerektiğini bildiriyor. Hadisteki kişi kafirleri öldürürken, kendisi için İranlı kelimesini kullandığı için, Rasulullah (s.a.s) ona kızdı ve İslam'a yakışan, ensar sıfatını kullanmasını istedi. Çünkü bu sıfat üstün bir sıfattır ve bütün müslümanlar ancak bu sıfatla övünmelidir.
(Bilakis) onlar diridirler. Fakat siz (onların hayatını) hissedemez (anlayamaz) siniz.
Canını hiç tereddütsüz Allah yolunda feda eden ve hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan bir müslüman, şehid olduğunda ölüler arasında yer almaz. İnsanlar her ne kadar onu ölü zannetse de o ölü değil, diridir. Fakat nasıl bir hayat yaşadığını yalnız Allah bilir.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
«Şehidlerin ruhları, cennette dilediği gibi kanatlanan yeşil kuşlar halindedir. Sonra arşın altında asılı bulunan kandillere tutunurlar. Rabbimiz onlara bir kere gözükür ve der ki:
«Ne istersiniz?» Onlar:
«Ey Rabbimiz! Hiç bir şeye ihtiyacımız yoktur. Çünkü Sen, yarattıklarının hiçbirisine vermediğin nimeti bize verdin.» derler. Sonra Rableri onlara aynı şekilde yine sorar. Onlar istemeden bırakılmayacaklarını görünce:
«Bizi dünyaya tekrar döndürmeni ve senin yolunda savaşarak bir kere daha öldürülmemizi isteriz.» derler. (Onlar şehidliğin sevabını gördükleri için böyle derler.) Allah (c.c) buyurur ki:
«Ben kullarımı bir daha dünyaya döndürmemeyi yazdım.» (Müslim)
Şehadet anındaki ölüm lezzetlidir. Bu yüzden şehid olan bir kimse diriltilip bir daha öldürülmeyi, diriltilip bir daha öldürülmeyi arzular.
Ebu Hureyre (r.a)'den Rasulullah (s.a.s) buyurdu ki:
«Allahu Teala ve Tekaddes hazretleri, kendi yolunda cihada çıkan kimseye: «Onu evinden çıkaran şey yalnız bana iman ve rasullerimi tasdik ise ulaştığı ecir ve ganimetle sağ salim yurduna geri getiririm yahut cennete koyarım» diye söz vermiştir. Ümmetime zorluk çıkarmayacağını bilsem hiçbir seriyyeye (cihad birliğine) katılmaktan geri kalmazdım. Allah bilir ki; Allah yolunda öldürülüp diriltilmeyi, ondan sonra yine öldürülüp diriltilmeyi, ondan sonra yine öldürülmeyi ne kadar isterim.»
Cumhur'a göre şehidler yıkanmazlar. Çünkü şehadet onları temizlemiştir. Cenaze namazları kılınmaz. Çünkü onlar ölü değildir. Onlara ölü denilmez.
Cabir (r.a) şöyle dedi:
«Bir müslüman okla göğsünden veya boğazından vurularak öldürüldü. Yıkanmadan, üzerindeki elbisesiyle defnedildi. Bu olay olduğunda Rasulullah(s.a.s) de bizimle beraber idi.»
(Ebu Davud)
Aşağıdaki hadislerde olduğu gibi bazı hadislerde, Allah yolunda şehid olanların dışında başka şehidlerin de var olduğundan bahsedilmiştir. Fakat onlar, bu hadisin kapsamına girmezler. Onlara dünya şehidi denir. Yıkanırlar ve cenaze namazları kılınarak defnedilirler.
Ebu Hureyre (r.a)'den şöyle rivayet edilmiştir:
Rasulullah (s.a.s):
«Bir zamanlar, bir adam yolda yürürken bir diken dalı buldu ve hemen onu yoldan kaldırıp attı. Bunun üzerine Allah (c.c) ona teşekkür (ondan razı oldu) ve mağfiret etti.» (dedikten sonra şöyle devam etti.) «Şehidler beş sınıftır:
1- Vebadan ölen,
2- Karnı şişip karın ağrısından ölen,
3- Suda boğularak ölen,
4 -Bina altında kalarak ölen,
5- Allah yolunda cihad ederek ölen.»
(Müslim)