Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Dava Adamları

E Çevrimdışı

ebuhasanelmakdisi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Dava Adamları




İslâmî mücadele, kendi nefislerini Allah yolunda adamış insanlar ile yürür. Kendi menfaatini düşünen kimselerle İslâmî çalışmanın yürümesi mümkün değildir. Aziz ve celil olan şanı yüce Allah'ın yolunda yapılan cihad ancak her türlü gayretin sarf edilmesi ve kendi yolunda kurbanlar verilmesi ile devam eder. Zorlukları sırtlanmak gerekir. Allah yolunda cihadın bedelini ödemek gerekir. Canla, malla aileyle bu bedelleri ödemek gerekir. Yükümlülükler iki şeydir, üçüncü bir şey yoktur. Bu iki şey de: Ya ümmetin dertlerini yüklenip onlarla dertlenmek ya da nefsin şehvanî arzularını yerine getirmektir. Kişi ya ümmetin sorunlarını üstlenecek ve bu uğurda kurbanlar verecektir ya da bir kafes içerisinde hanımı ile birlikte yaşamaya mahkûm olacaktır... İslâmî davet ve prensipler ancak kendisini bu uğurda feda edebilecek kimselerle zafer bulur.
Şeyh Temim el-Adnani... Birkaç gün önce bir aradaydık, ona şöyle dedim:
"Suud'a döndüğünde belki de seni tekrar vazifeye alırlar." Bunun üzerine bana:
"Aylık maaşım 24.500 riyaldi. Allah'a yemin ediyorum ki, bana 100 bin riyal verseler dahi cihaddan geri dönmeyeceğim."
İnanır mısınız kardeşler Şeyh Temim'in ailesinin yediği her lokma borçladır. Şeyh Temim ailesini Katar'da bırakarak cihada gelmiştir. Miktarını ancak yüce Allah'ın bildiği birçok borcu vardır. Birkaç gün önce onunla birlikte odada otururken kardeşlerden bir tanesi geldi ve malî sıkıntıda olduğunu, yardıma ihtiyacı bulunduğunu söyleyerek halinden şikâyet etti. Bunu dinleyen Şeyh Temim kardeş gözyaşlarını tutamayarak ağladı. Zaten onun gözleri devamlı yaşlıdır. Kardeşlerinin problemlerini gördüğünde hemen ağlar. Siz de onu görüyorsunuz. Daha sonra yanımdan çıkarken bana:
- "Bu kardeşin borcunu benim hesabıma ekleyin" dedi. Ben:
- "Ey Şeyh Temim! Nereden bunu vereceksin? Zaten senin 50 bin veya 100 bin dinardan daha çok borcun var." dedim. Bunun üzerine bana:
- "Benim borçlarımı inşallah Allah ödettirecektir. Ben borçlanıyorum, ödemesini Allah'a bırakıyorum" cevabını verdi.
İşte bunlar örnek şahsiyetlerdir. Örnek şahsiyetler olmadan İslâm nasıl zafere ulaşacaktır? Mutlaka yapılan işlerin pahasını ödemek gerekir. Bunların pahasını ödeyecek dâhi insanlar olmadan bu kervan nasıl yürüyecektir? Bu kafile nasıl menziline ulaşacaktır? Diğer yandan geçici dünya malı peşinde dilini sarkıtarak koşanlara gelince bunlar cihada da katılsalar ya ganimet elde etmek için veya şurayı burayı yağmalamak için yahut maddi herhangi bir çıkar elde etmek için katılırlar. Bunlar hiçbir işe yaramayan insanlardır. Bunlar ne bir idealin zafere ulaşması için faydalı olurlar, ne de bir inancın insanlara aktarılması için. Aksine bunlar insanların sırtında adeta bir yük ve bir kamburdur. Onlar seni taşımaz, sen onları taşırsın.
Arap kardeşlerimizden cihadda örnek şahsiyetler çoktur. Hepsini anlatamam. Her birinin kendisine ait problemi ve durumu vardır. Bununla birlikte dağlar gibi olan problemleri aşıp cihada katılmışlardır. Afganlılardan da bu gibi insanlar pek çoktur. Her bir komutan hakkında yazı yazacak olsan bir kitap oluşturur. Meselâ:
Üç gün önce şehid olan Safiyullah Afdali kardeş... On beş yaşından beri cihadda bulunuyordu. Ve otuz yaşında şahadete ulaştı. Onun kardeşi ise 1975 senesinde komünist inkılâptan üç yıl önce Penşir çarpışmasında şehid olmuştu. Safiyullah, Herat bölgesindeki İslâmî çalışmayı başlatan kimselerden birisiydi. Ruslar bunun korkusundan titriyorlardı. İran'a girdiğinde İran Devleti ona saygı duyuyordu. Bu zat düşman merkezlerine bizzat kendisi hûcum edip onları imha ediyordu. Bir defasında şu an fethedilmiş olan ve İslâm'ın kalesi sayılan müstahkem bir mevki haline getirilmiş komünistlere ait bir köye girdik. Orada dehlizlerin içinde komünistlerin ileri gelenlerini arıyordu. Elini uzattı, dehlizde bulunana:
"Hadi çık dışarı!" dedi. Dehlizde saklanan adam;
"Sen kimsin?" diye cevap verdi. Safiyullah:
"Ben Safiyullah'ım" diye cevap verdi. O kişi de:
"Başka birinin beni esir etmesindense senin esir etmen daha hayırlıdır" deyip Safiyullah'ın elinden tuttu ve dışarı çıktı.
Evet, bütün insanlar bu zata saygı duyuyorlardı. Herkesin sevgi ve takdirini kazanmıştı. Bakınız bu kadar sevilen bir kişi olmasına rağmen Tahir kardeş bana şunu söyledi: "Biz Safiyullah el-Afdali için tutacağımız evin kirasını istiyoruz. Çünkü evi yıkılıyor. Her tarafı rutubetli, içinde onlarca akrabaları, muhacirler ve mücahidler oturuyorlar." Evet, bu mücahid bu kadar iffetli idi. Öldükten sonra evinin yıkılmaya yüz tuttuğu görüldü.
Abdulvedûd Han, Bedahşân'ın komutanı idi. İki ay önce şehid edildi. Ailesinden de 60 kişi öldürülmüştü. Babası, dört kardeşi ve akrabalarından 60 kişi... Kendisi, ailesinin sağ kalanı idi. Abdulvedûd, Ruslar karşısında dimdik duran yüce bir dağ gibiydi. Bunlar Rusya'nın sınırlarını geçip, daha içerilere girerek orada eylem yapıyorlardı. Abdulvedûd, Beşir ve birkaç mücahid ve bunun gibi örnek şahsiyetler ve bunlardan görülen bu fedakârlıklar olmasaydı, hiçbir dava zafere ulaşamaz ve hiçbir din ayakta duramazdı. Hiçbir namus korunamazdı Şairin de dediği gibi:
Yüce şerefler yanlarında kan akıtılmadıkça
Saldırılardan korunamazlar.
Tabii ki malını harcamada cimri davranan ruhunu Allah yoluna vermekte de cimri davranacaktır. Bu tabii bir neticedir. Çünkü mal candan daha ucuzdur. Zira kendini kurtarmak için bütün malım feda edebilirsin. Peygamber Efendimiz (sav) mal ve canını Allah yolunda harcamayanlar için şu hadis-i şerifi buyurmuşlardır: "Kişideki en kötü haslet; kalbini yerinden koparacak gibi olan korkaklık ve onu yok edecekmiş gibi olan cimriliktir." (Ebu Davud Kitap cihad, bab: 21; Müsned-i İmam Ahmed, c. II, sh. 302. 320)
Yüce Mevlâ da genelinde insanı vasıflandırarak şöyle buyurmuştur: "Gerçekten insan sabırsız ve hırslı yaratılmıştır. Başına bir felaket geldiği zaman feryat eder, kendisine bir hayır dokunduğu zaman da çok cimrileşir. Ancak şunlar müstesnadır: Namaz kılıp namazlarına devam edenler, mallarında isteyenin ve yoksulun belli bir hakkı olduğunu kabul edenler, hesap gününe iman edenler." (Meâric, 19–26)
Hakikaten şanı yüce olan Allah, Afgan cihadı ile birçok Arap kardeşe ikramda bulunmuştur. Ben cihada gelen evli kimseleri cihadın temel taşı olarak gördüm. Vakıa evli olarak cihad etmek çok zor ve büyük bir yük. Bununla birlikte evli müslümanlar cihadın temel taşlan. Birçok zorluklara onlar katlanıyorlar. Yüklerin çoğunu onlar taşıyorlar, gençler ise cihad ediyorlar ama evliler kadar istikrarlı değiller. Bu sebeple işlerimizin çoğunu evlilere yaptırıyoruz. Evlilerin hanımları burada olduğundan dönüp gidecekleri bir yer kalmıyor. Bekârlar ise her gün bir yere gitmek, orada cihad etmek istiyorlar. Ayrıca nişanlanma, evlenme ve benzeri şeyleri de düşünüyorlar. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuşlardır:
"Peygamberlerden bir peygamber savaşa çıkar ve kavmine der ki: "Bir kadınla nikâhlandığı halde henüz onunla zifafa girmemiş olan benimle cihada gelmesin. Yine evler yaptığı halde henüz tavanlarını bitirmemiş olan benimle cihada katılmasın. Keza hamile olan koyun veya develer alıp onların doğurmalarım beklemekte olan kimse benimle birlikte cihada katılmasın." Bu peygamber cihada devam etmiş, belli bir kasabaya yaklaştığında ikindi vakti veya ona yakın bir vakit olmuş ve güneşe hitap ederek: "Sen de bir memursun, ben de. Ey Allah'ım! Sen bu güneşini durdur" demiş. Güneş, bu peygamber o kasabayı fethedinceye kadar olduğu yerde durdurulmuştur. Peygamber orayı fethettikten sonra ganimetleri toplamış, fakat ganimetleri yakmak için gökten gelen ateş onları yakmamış (İslâm'dan önceki dinlerde ganimetler mücahitlere helâl değildi, onlara gökten bir ateş gelip yakıyordu). Bunun üzerine peygamber: "Sizin içinizde ganimetten mal kaçıran var, her kabileden bir kişi benimle biatleşsin" dedi. Bu kabilelerden birinin temsilcisi peygamberle biatleşirken eli peygamberin eline yapışıp kalmış, peygamber de ona: "Ganimetten mal kaçıranlar sizin içinizde. Bu sebeple bütün kabile benimle biat etsin" demiştir. Biat esnasında o kabileden iki veya üç kişinin elleri biat alan peygamberin eline yapışıp kalmış, peygamber de onlara: "Ganimetten kaçırılan mal sizde" demiştir. Bunun üzerine onlar altından imal edilen sığır başı gibi bir külçe getirmişler, onu ortaya koymuşlardır. Ateş gelmiş, ganimeti yakıp bitirmiştir. Sonra Allah Teala bizim zafiyetimizi, acizliğimizi görünce ganimeti bize helal kılmıştır."( Buhari, kitap el-Hums, bab: 8)
Görüldüğü gibi savaşa çıkan peygamber aklı geride kalacak olan insanların kendisi ile birlikte savaşa çıkmamalarını istemiştir. O, cihad için canlarını cennet karşılığında satabilecek olanları taleb etmiştir.


Şeyh Abdullah Azzam
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt