Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Davetçinin, Davet Sırasında Muhattabının Anlayış Seviyesini Gözetmesi

أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Muhammed b. Abdulvahhab rahimehullah şöyle dedi:

Davetçi, bir şeyi öğretirken(tebliğ yaparken), Onu karşısındaki kişinin anlayış seviyesini göz önünde bulundurarak öğretmelidir. Eğer karşısındaki kimse Kur’an okuyan biriyse veya davetçi Onun zeki olduğunu düşünüyorsa, Ona dinin aslını ve delillerini, şirki ve delillerini öğretmeli, Ona Kur’an okumalı, Onun Kur’an’ıyürekten anlaması için çaba sarf etmelidir.

Eğer karşısındaki kimse ortalama bir anlayışa sahipse, Ona bunların bir kısmını zikreder.

Eğer karşısındaki kimse insanların çoğunluğu gibi zayıf bir anlayışa sahipse, tıpkı Nebi sallallahu aleyhi sellem’in Muaz’a anlattığı gibi [1], Allah’ın kulları üzerindeki hakkı ona açıkca
anlatır. Sonra ona insanların haklarından bahseder: Örneğin müslümanın müslüman üzerindeki hakkından, akrabanın akraba üzerindeki hakkından, anne babanın çocukları üzerindeki
hakkından bahseder. Bu haklardan daha büyüğü ise Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in hakkıdır. O’nun haklarından senin üzerine en çok farz olanı; O’nun Allah’ın Rasulü ve peygamberlerinin sonuncusu olduğuna şehadet etmen, Sahabe’den herhangi bir kimseyi peygamberlik makamına
çıkardığın takdirde kafir olacağini bilmendir. Karşındaki kimse bunu anladığı zaman “Allah’ın senin üzerindeki hakkı bundan çok daha büyüktür”de. Allah’ın hakkının ne olduğunu sorduğu
zaman “O’na ibadet etmen ve bedevi(ortak koşan) kimse gibi olmamandır”

Yine ona şunları söyle: “İbadeti O’na has kılarsın. Hem O’na hem de başkasına dua eden, hem O’na hem de başkasına kurban kesen, hem O’na hem de başkasına tevekkül eden kimse gibi olmazsın. Bütün ibadetler böyledir. (Allah’a has kılınmalıdır.)

Ayrıca ona bunu ihlal eden kimseye Cennetin haram olacağını, o kimsenin varacağı yerin de Cehennem olduğunu öğret.

Bir kimsenin şirk koşmadığını farz etsek bile, tevhidi öğrendiği zaman ona göre amel etmiyor, onun için sevip onun için buğz etmiyorsa Cennete giremez. Çünkü şirki terk etmenin faidesi, tevhîdi sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmektir. Karşındaki kimseye bulunacağın tembihlerden en önemlisi; Allah’a yakarmasını, O’na karşı samimi olmasını, namazda Fatiha’yı bütün kalbiyle okumasını söylemendir. Allah her şeyin en doğrusunu bilir.
Elhamdulillahi Rabbil Alemin (Dureru's-Seniyye, c:1)

[1] Muâz İbni Cebel radıyallahu anh şöyle dedi:
Ben, merkeb üzerinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in terkisinde idim.
Hz. Peygamber: - “Ey Muâz! Allah’ın kullar üzerinde, kulların da Allah üzerinde ne hakkı vardır, bilir misin?” buyurdu.
Ben:- Allah ve Rasûlü daha iyi bilir, dedim.
Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “Allah’ın, kulları üzerindeki hakkı, onların sadece Allah’a kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi O’na ortak tutmamalarıdır. Kulların da Allah üzerindeki hakkı, kendisine hiçbir şeyi ortak tutmayan(lar)a azâb etmemesidir” buyurdu.
Ben hemen: - Ey Allah’ın Rasûlü! Bunu insanlara müjdeleyeyim mi? dedim.
- “Müjdeleme, onlar buna güvenip tembellik ederler” buyurdu.
(Buhârî, Cihâd 46; Müslim Îmân 48, 49; Buhârî, Libâs 101, İsti’zân 30, Tevhîd 1; Tirmizî, Îmân 18; İbni Mâce, Zuhd 35)
 
Üst Ana Sayfa Alt