A
Çevrimdışı
ONBEŞİNCİ BÖLÜM
...şu ağaçları bana verin. Bu arada iki ayı da yukarı çıksın.
İki ayı hemen yukarı tırmandı. Diğerleri de aşağıdan ağaçları vermeye başladılar. Dede ilk önce tabanı yaptı. Daha sonra da duvarları yükseltmeye başladı. İkindi namazına kadar çalıştılar. Dede ikindi namazını kıldı ve çalışmaya devam ettiler. Hayvanlar büyük bir iştahla çalışıyorlardı. Akşam namazı vakti girene kadar, duvarlar bir adam boyu yükselmişti.
--Eveeeeeeeeeeet! Bu günlük bu kadar yeter. Bu evi beş gün içerisinde bitirmemiz lazım.
--Neden, beş gün?
--E çünkü beş gün sonra mübarek ramazan ayı geliyor.
--Ya ramazan ayını duyduk ama bizim bu konuda detaylı bilgimiz yok. İnşaALLAH bizi bu konuda aydınlatırsın.
--Ne demek elbette. Gerçi oruş tutmak hayvanlara farz değil, siz hiç bir konuda mükellef değilsiniz ama ben yine de size istediğiniz konuda bilgi veririm inşaALLAH. Ama önce bu evi yapmamız lazım. Anlıyorsunuz derğil mi?
--Elbette. Sen hiç kafanı yorma. Biz bazı anlayışsız insanlara benzemeyiz.
--El Hak, doğrudur.
--Benim şimdi namaz kılmam lazım. Siz de istirahatinize bakın. Yarın sabah da erkenden gelmeyi unutmayın.
--Merak etme.
Dede'nin Evinde
Güvercin sora sora dedenin evini bulmuştu. Evde nene ve Dede'nin torunu vardı. Torun, nenenin etrafında pervane gibi dolanıyor, bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
"Biraz daha yaklaşıyım, bakalım ne konuşuyorlar?" Dedi güvercin.
Evin içini yakından görecek bir dala kondu. Torun bir yandan mutfakta yemek yapan nenesinin eteğini çekiştiryor bir yandan da söyleniyordu.
--Bana ne bana ne! Ben Dedemi isterim.
--Hay sana da Dede'ne de.
--Ben anlamam, git bana dedemi getir. Nerden getirirsen getir.
--Şimdi kepçeyi vurursam gözünü çıkarırım.
Zavallı torun öööööööyle gözünü yukarı dikti ki nene kepçeyi vursun gözünü çıkarsın. Ama nene söylediklerini yapmadığı için de torunun neneye itimadı kalmamıştı.
:
ONBEŞİNCİ BÖLÜMÜN SONU
...şu ağaçları bana verin. Bu arada iki ayı da yukarı çıksın.
İki ayı hemen yukarı tırmandı. Diğerleri de aşağıdan ağaçları vermeye başladılar. Dede ilk önce tabanı yaptı. Daha sonra da duvarları yükseltmeye başladı. İkindi namazına kadar çalıştılar. Dede ikindi namazını kıldı ve çalışmaya devam ettiler. Hayvanlar büyük bir iştahla çalışıyorlardı. Akşam namazı vakti girene kadar, duvarlar bir adam boyu yükselmişti.
--Eveeeeeeeeeeet! Bu günlük bu kadar yeter. Bu evi beş gün içerisinde bitirmemiz lazım.
--Neden, beş gün?
--E çünkü beş gün sonra mübarek ramazan ayı geliyor.
--Ya ramazan ayını duyduk ama bizim bu konuda detaylı bilgimiz yok. İnşaALLAH bizi bu konuda aydınlatırsın.
--Ne demek elbette. Gerçi oruş tutmak hayvanlara farz değil, siz hiç bir konuda mükellef değilsiniz ama ben yine de size istediğiniz konuda bilgi veririm inşaALLAH. Ama önce bu evi yapmamız lazım. Anlıyorsunuz derğil mi?
--Elbette. Sen hiç kafanı yorma. Biz bazı anlayışsız insanlara benzemeyiz.
--El Hak, doğrudur.
--Benim şimdi namaz kılmam lazım. Siz de istirahatinize bakın. Yarın sabah da erkenden gelmeyi unutmayın.
--Merak etme.
Dede'nin Evinde
Güvercin sora sora dedenin evini bulmuştu. Evde nene ve Dede'nin torunu vardı. Torun, nenenin etrafında pervane gibi dolanıyor, bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
"Biraz daha yaklaşıyım, bakalım ne konuşuyorlar?" Dedi güvercin.
Evin içini yakından görecek bir dala kondu. Torun bir yandan mutfakta yemek yapan nenesinin eteğini çekiştiryor bir yandan da söyleniyordu.
--Bana ne bana ne! Ben Dedemi isterim.
--Hay sana da Dede'ne de.
--Ben anlamam, git bana dedemi getir. Nerden getirirsen getir.
--Şimdi kepçeyi vurursam gözünü çıkarırım.
Zavallı torun öööööööyle gözünü yukarı dikti ki nene kepçeyi vursun gözünü çıkarsın. Ama nene söylediklerini yapmadığı için de torunun neneye itimadı kalmamıştı.
:
ONBEŞİNCİ BÖLÜMÜN SONU