A
Çevrimdışı
ELLİBİRİNCİ BÖLÜM
Ertesi sabah, sabah namazı kahvaltı ve ev işlerinin ardından, Dede, Nene, Torun ve diğer orman sakinleri yine ot ve yaprak biçmeye gittiler. Akşama doğru da işlerini bitirip kulübeye döndüler. Yatsı namazını müteakip, yine herkes sohbet için yerini almıştı. Dede de onları fazla bekletmedi ve aşağıya indi. Tabi yanında Nene ve Torun da vardı.
--Bakıyorum da tam tekmil hazırsınız.
--Evet, doğrusu bu sohbeti kaçırmak istemeyiz.
--Eksik kimse yok değil mi?
--Nöbetçilerin dışında herkes burada.
--İyi o halde kaldığımız yerden devam edelim inşallah. Cihad Emiri konusunda size bilgi vereceğim inşallah. Tüm toplumsal hareketlerde olduğu gibi Cihada da bir cihad emirine ihtiyaç vardır. Peki nedir cihad emiri? Buyurun dinleyin:
Harbe kumandan tayin edilen zat, ordu içinde bulunma ihtimali olan casusları ve askerin maneviyatını bozacak zararlı davranışlarda bulunabilecek şahısları temizlemesi, orduyu teftiş ve kontrol etmekle meşgul olması icabeder.
"Emîr"in soy ve fikir bakımından kendi soy ve fikrinde olanlara kendi mezhebinde bulunanlara meyletmemesi, soy, fikir ve mezhepte ayrı olanlara sırt çevirmemesi: ufak tefek bazı hâdiselere gereğinden fazla önem verip işi büyütmek suretiyle ihtilaf ve ayrılıklara yol açmaması gerekir." (Mâverdi, a.g.e., 39)
"Cihâd emîri", devlet başkanının vekilidir. İslâm'da devlet başkanına itaat bir görev olduğu gibi; onun vekiline de itaat bir görevdir. Hatta fertler, emîrin emrettiği veya yasakladığı şeylerin faydalı olup olmadıklarına bakmaksızın ona itaat etmeleri gerekir. Çünkü bu şekilde içtihada dayanan hususlarda devlet başkanı veya vekiline itaat gereklidir. Meselâ: Emîr, orduyu teşkil eden su taşıyıcıları, sağ cenah temsilcileri, sol cenah temsilcileri vb. gruplara "hiç birinin harp halinde diğerine yardım için bulunduğu noktayı terketmemesini" tenbih edecek olursa, bu grupların yerlerinden kımıldamamaları gerekir. İsterse bu gruplardan birinin düşman tarafından yenilgiye uğratılmasından endişe duyulsun (Ö. N. Bilmen, a.g.e., III, 362)
"Emîr"in emrettiği veya yasakladığı şeylerin Allah'a karşı bir masiyet yahut helâk olmayı gerektiren, uygun olmayan bir davranış olduğu herkes tarafından kabul edilirse, bu takdirde kendisine itaat gerekmez. Çünkü Yaratan'a karşı gelmeyi gerektiren hususlarda, yaratılana itaat edilmesi caiz değildir. "Üstün, kanuna aykırı emirlerine uyulmaz" kuralı mâlûmdur. Buna rağmen böyle masiyeti gerektiren bir emir veya yasaklama durumunda sabır ve tahammül gösterilir, isyandan kaçınılır.
Yukarda anılan durumlar, müslümanların, kendilerinden olan bir yönetici (veliyyü'l-emr) tarafından yönetildikleri dönemlere mahsustur. Ülkeleri istilaya uğramış, başlarına tâğutlardan biri geçmiş olan müminlerin eli kolu bağlı oturmaları kendilerine yakışmaz. Bu durumda da bir cihad emirinin başkanlığında cihad etmeleri üzerlerine farzdır. Cihadı terketmeleri Allah'ın emirlerine karşı gelmek demektir. Bu cihadın mutlaka silâhla yapılması da şart değildir. Zamanı gelinceye kadar; dille, kalemle,malla, ve akla gelebilen her türlü vasıta ile yapılabilir. Tâ ki müminler, aralarından kendilerine önderlik yapacak birini hazırlayıp, onun etrafında birlik olsunlar. Böyle biri görev yüklenince de ona muhalefet etmek, yahut ona yardım etmemek cihadı terketmek demektir. Normal zamanlarda devlet reisine itaat nasıl farz ise, bu durumda da müminlerin çevresinde birleştikleri "lider" yani cihad emirine itaat farzdır.
--Bir cihad emirinin olması çok önemli desene.
--Elbetteki. Savaşta düşmanlar ilk önce karargâha saldırır.
--Neden peki?
--Komutan ölürse asker dağılır. Bu sebeple cihad emirinin sağ kalması çok önemli. Evet, bugünlük de bu kadar yeter. De hadi Allah (cc) rahatlık versin. Yarın şehre gideceğim inşallah. Yarın ot biçme işi yok. Yük hayvanları ve muhafızlar sabaha hazır olsunlar.
--Tamam Dede, merak etme. Allah (cc) size de rahatlık versin.
ELLİBİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU
Ertesi sabah, sabah namazı kahvaltı ve ev işlerinin ardından, Dede, Nene, Torun ve diğer orman sakinleri yine ot ve yaprak biçmeye gittiler. Akşama doğru da işlerini bitirip kulübeye döndüler. Yatsı namazını müteakip, yine herkes sohbet için yerini almıştı. Dede de onları fazla bekletmedi ve aşağıya indi. Tabi yanında Nene ve Torun da vardı.
--Bakıyorum da tam tekmil hazırsınız.
--Evet, doğrusu bu sohbeti kaçırmak istemeyiz.
--Eksik kimse yok değil mi?
--Nöbetçilerin dışında herkes burada.
--İyi o halde kaldığımız yerden devam edelim inşallah. Cihad Emiri konusunda size bilgi vereceğim inşallah. Tüm toplumsal hareketlerde olduğu gibi Cihada da bir cihad emirine ihtiyaç vardır. Peki nedir cihad emiri? Buyurun dinleyin:
Harbe kumandan tayin edilen zat, ordu içinde bulunma ihtimali olan casusları ve askerin maneviyatını bozacak zararlı davranışlarda bulunabilecek şahısları temizlemesi, orduyu teftiş ve kontrol etmekle meşgul olması icabeder.
"Emîr"in soy ve fikir bakımından kendi soy ve fikrinde olanlara kendi mezhebinde bulunanlara meyletmemesi, soy, fikir ve mezhepte ayrı olanlara sırt çevirmemesi: ufak tefek bazı hâdiselere gereğinden fazla önem verip işi büyütmek suretiyle ihtilaf ve ayrılıklara yol açmaması gerekir." (Mâverdi, a.g.e., 39)
"Cihâd emîri", devlet başkanının vekilidir. İslâm'da devlet başkanına itaat bir görev olduğu gibi; onun vekiline de itaat bir görevdir. Hatta fertler, emîrin emrettiği veya yasakladığı şeylerin faydalı olup olmadıklarına bakmaksızın ona itaat etmeleri gerekir. Çünkü bu şekilde içtihada dayanan hususlarda devlet başkanı veya vekiline itaat gereklidir. Meselâ: Emîr, orduyu teşkil eden su taşıyıcıları, sağ cenah temsilcileri, sol cenah temsilcileri vb. gruplara "hiç birinin harp halinde diğerine yardım için bulunduğu noktayı terketmemesini" tenbih edecek olursa, bu grupların yerlerinden kımıldamamaları gerekir. İsterse bu gruplardan birinin düşman tarafından yenilgiye uğratılmasından endişe duyulsun (Ö. N. Bilmen, a.g.e., III, 362)
"Emîr"in emrettiği veya yasakladığı şeylerin Allah'a karşı bir masiyet yahut helâk olmayı gerektiren, uygun olmayan bir davranış olduğu herkes tarafından kabul edilirse, bu takdirde kendisine itaat gerekmez. Çünkü Yaratan'a karşı gelmeyi gerektiren hususlarda, yaratılana itaat edilmesi caiz değildir. "Üstün, kanuna aykırı emirlerine uyulmaz" kuralı mâlûmdur. Buna rağmen böyle masiyeti gerektiren bir emir veya yasaklama durumunda sabır ve tahammül gösterilir, isyandan kaçınılır.
Yukarda anılan durumlar, müslümanların, kendilerinden olan bir yönetici (veliyyü'l-emr) tarafından yönetildikleri dönemlere mahsustur. Ülkeleri istilaya uğramış, başlarına tâğutlardan biri geçmiş olan müminlerin eli kolu bağlı oturmaları kendilerine yakışmaz. Bu durumda da bir cihad emirinin başkanlığında cihad etmeleri üzerlerine farzdır. Cihadı terketmeleri Allah'ın emirlerine karşı gelmek demektir. Bu cihadın mutlaka silâhla yapılması da şart değildir. Zamanı gelinceye kadar; dille, kalemle,malla, ve akla gelebilen her türlü vasıta ile yapılabilir. Tâ ki müminler, aralarından kendilerine önderlik yapacak birini hazırlayıp, onun etrafında birlik olsunlar. Böyle biri görev yüklenince de ona muhalefet etmek, yahut ona yardım etmemek cihadı terketmek demektir. Normal zamanlarda devlet reisine itaat nasıl farz ise, bu durumda da müminlerin çevresinde birleştikleri "lider" yani cihad emirine itaat farzdır.
--Bir cihad emirinin olması çok önemli desene.
--Elbetteki. Savaşta düşmanlar ilk önce karargâha saldırır.
--Neden peki?
--Komutan ölürse asker dağılır. Bu sebeple cihad emirinin sağ kalması çok önemli. Evet, bugünlük de bu kadar yeter. De hadi Allah (cc) rahatlık versin. Yarın şehre gideceğim inşallah. Yarın ot biçme işi yok. Yük hayvanları ve muhafızlar sabaha hazır olsunlar.
--Tamam Dede, merak etme. Allah (cc) size de rahatlık versin.
ELLİBİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU