Bence bu kadar keskin fetva verme. İbn Mace'nin Süneninde rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah (aleyhisselatu vesselam) buyuruyor ki:"Fetva vermeye en cür'etkar olanınız, Cehenneme girmeye en cür'etkar olanınızdır."
Tevbe Suresi 107. Ayette Allah buyuruyor ki:"Ve onlar, zarar vermek, küfretmek ve mü'minlerin arasını açmak ve daha önce Allah ve resulüne karşı harbeden (savaşan) kişiyi beklemek (gözlemek) için bir mescid edindiler"
Bu ayette Mescid-i Dırar'ın 4 özelliğinden bahsediliyor.
1-Zarar vermek
2-Küfretmek
3-Müslümanlar arasında fırka oluşturmak
4-Allah ve resulüne savaş açanları gözetleme yeri edinmek
Alimlerin bir kısmı dediler ki: "Bir yerin Mescid-i Dırar olması için bu 4 şartında bulunması gerekir". Diğer kısım ulemada dediler ki: "Hayır bu şartlardan bir tanesi bulunursa o mescid mescidi dırar olur."
Allame İbnul Kayyımda diyor ki:"Eğer mescid kafirlerin kontrolündeyse o mescid mescid-i dırardır"
Allah'u alem bana en doğru gelen görüşte budur. Eğer bir mescid kafirlerin kontrolündeyse, oradan küfürlerini yayıyorlarsa, Müslümanlar aleyhine insanları galyana getiriyorlarsa, günümüz diyanet camileri gibi orası Mescid-i Dırardır.
Birde şu nokta var. Biliyorsunuz ki Mustafa Kemal Camileri kapatacakken yanlış hatırlamıyorsam Celal Bayar camileri kapatmamasını, laik sistemin istediği şekilde imamları oralara yerleştirmesini söylüyor. Bunun üzerine camileri serbest bırakıyorlar. Bu noktadan bakılırsa yapılış amacının da küfre hizmet etmek olduğu ortaya çıkıyor. Parasını halk verse ne olur? Camiler Diyanetin izniyle diyanetin kontrolüyle yapılıyor. Yapıldıktan sonra halk kafasına göre imam atayabiliyor mu? Hayır. Devlet kendi yetiştirdiği iblisleri oralara yerleştiriyor. Bu sebeple Camileri halk yapıyor iddiası da batıl bir iddiadır.
Ayrıca Diyanet kurumununda kuruluş amacı Allah'a va Rasulü Muhammed(aleyhisselatu vesselam)'a savaş açmak, İslam'a teslim olan Müslümanlar aleyhine casusluk yapmak, insanları tevhid dininden uzak tutmaktır.
Bence İslam tarihinde diyanet camileri kadar Mescid-i Dırar hükmüne uyan başka bir mescid yapılmamıştır. Bunlar Mescidden ziyade Allah'a savaş açılan karargahlar, puthanelerdir. Buralar 23 nisan, 19 Mayıs gibi küfrün bayramlarının hutbelerden kutlandığı, imamların Cuma hutbesinde Laik Cumhuriyetin propagandasını yaptığı, insanları küfrün devletine ve ordusuna ibadete çağırdığı tapınaklardır.
Bu topraklarda Tevhid daveti iyice yayıldığında ve bu davet her eve ulaştığında, o zaman bu iblisin imamlarının hutbelerde Müslümanlara ve tevhide nasıl saldırdıklarını, mücahidlere nasıl terörist dediklerini göreceksiniz. Ki bunu ellerine geçen her fırsattı şuanda da yapmaktalar.
Müslümana yakışan ise bu mescidlerden uzak durmak ve cemaat olup kendi mescidini inşa etmektir. Eğer Müslümanlar dinin sadece konuşmak değil amel etmek olduğunu anlarlarsa bunlar zor olan işler değildir.
Bu imamların arkasında namaza gelince, size İmam Ahmed İbn Hanbel'den ve Şeyhulislam İbn Teymiyye'den bir iki nakil yapacağım. Ki bu sözler İslam devletinde söylenmiş sözlerdir. Bugün ki gibi küfrün topraklarında, devletin tağutlaştığı halkında devlete ittiba ettiği bir toplumda ki durumu varın siz düşünün.
Mervezi dedi ki; Ahmed’e soruldu; "Bir yoldan geçerken namaza ikame işitsem namazı kılmam için ne dersin?" Ahmed dedi ki; "Ben bu konuda müsamahalı idim. Ancak bidatlar çoğaldı ise bildiğin kimseden başkasının arkasında namaz kılma." (İbn Ebi Ya'la - Tabakatul Hanabile)
Şeyhul İslam İbn Teymiyye'de diyor ki:"İnsanlardan çoğu bidatlar arttığı dönemlerde istihbab babından akidesini bilmediklerinin arkasında namaz kılmadılar. Ahmed’den de bu nakledilmiştir. Ancak o sadece akidesini bildiğinin arkasındaki namaz sahihtir diğeri değildir dememiştir.
Ebu Ömer Osman ibn Merzuk, Mısır beldesine gitmişti ki o zaman oranın kralı şialığı ve sapık batıniyye mezhebini izhar ediyordu. İşte bu şekilde Mısır diyarında bidatlar çoğaldı ve arttı. İşte o zaman ashabına akidesini bildiklerinden başkasının arkasında namaz kılmamalarını emretti." (Takiyuddin İbn Teymiyye - Mecmuatul Feteva 3/280)