F
Çevrimdışı
Şimdi de İbn el-Kayyim'in söylediklerine bakalım:
İ'lâmul-Muvakkı'în adlı kitabında (3/168 es-Saâdeh baskı*sı) diyor ki:
"Taklidin haram denilebilecek ve bu yönde fetva ve*rilebilecek bölümlere ayrılması ve yine taklidin nihâî olarak vacip olması ve vacip olmayıp caiz ol*ması gibi bölümlere ayrılması.
Birinci bölüme gelince bu, üç kısımdan ibarettir:
Bunlardan birincisi, baba ve dedelerini taklidle yeti*nip Allah Teâlâ'nın indirdiklerinden yüz çevirmek ve ona iltifat etmemek.
İkincisi, mukallidin, sözünün sened olarak kabul olunacağını bilmediği bir kimseyi taklid etmesi.
Üçüncüsü, müctehidin sözünün aksine delil varken taklide devam edilmesi."
Sonra İbn el-Kayyim, bu üç bölüme hasrettiği haram olan taklidin zarar ve kötülüklerini uzun uzun sayıp dökmüştür. Bu sözlerinde taklidi red, küçümseme ve bundan sakındırmayla il*gili olarak bütün söylediği şey, ilk önce kısımlara ayırdığı bu üç bölümde mevcuttur. Dikkatsiz bir okuyucu belki onun bu konu*da yazdığı uzun sözün bir bölümünü, konunun aslına inmeksizin ve hareket noktasını düşünmeksizin okumuş ve İbn el-Kay-yim'in mutlak olarak taklidi inkâr ettiği vehmine kapılmış ola*bilir. Sonra da, kitapçık sahibinin yaptığı gibi, İbn el-Kayyim'in uzunca sözlerinin kavranması uğrunda ifâde ettiği bazı fıkra*lardan hareketle, taklidin mutlak olarak bâtıl ve yanlış olduğu sonucuna varmış olabilir.
Fakat dikkatle inceleyenler anlar ve bilirler ki İbn el-Kay*yim, o uzun sözünü, sadece konusunun temeli kabul ettiği bu tasnif ve taksime göre değerlendirmiştir. Bu bölü
İ'lâmul-Muvakkı'în adlı kitabında (3/168 es-Saâdeh baskı*sı) diyor ki:
"Taklidin haram denilebilecek ve bu yönde fetva ve*rilebilecek bölümlere ayrılması ve yine taklidin nihâî olarak vacip olması ve vacip olmayıp caiz ol*ması gibi bölümlere ayrılması.
Birinci bölüme gelince bu, üç kısımdan ibarettir:
Bunlardan birincisi, baba ve dedelerini taklidle yeti*nip Allah Teâlâ'nın indirdiklerinden yüz çevirmek ve ona iltifat etmemek.
İkincisi, mukallidin, sözünün sened olarak kabul olunacağını bilmediği bir kimseyi taklid etmesi.
Üçüncüsü, müctehidin sözünün aksine delil varken taklide devam edilmesi."
Sonra İbn el-Kayyim, bu üç bölüme hasrettiği haram olan taklidin zarar ve kötülüklerini uzun uzun sayıp dökmüştür. Bu sözlerinde taklidi red, küçümseme ve bundan sakındırmayla il*gili olarak bütün söylediği şey, ilk önce kısımlara ayırdığı bu üç bölümde mevcuttur. Dikkatsiz bir okuyucu belki onun bu konu*da yazdığı uzun sözün bir bölümünü, konunun aslına inmeksizin ve hareket noktasını düşünmeksizin okumuş ve İbn el-Kay-yim'in mutlak olarak taklidi inkâr ettiği vehmine kapılmış ola*bilir. Sonra da, kitapçık sahibinin yaptığı gibi, İbn el-Kayyim'in uzunca sözlerinin kavranması uğrunda ifâde ettiği bazı fıkra*lardan hareketle, taklidin mutlak olarak bâtıl ve yanlış olduğu sonucuna varmış olabilir.
Fakat dikkatle inceleyenler anlar ve bilirler ki İbn el-Kay*yim, o uzun sözünü, sadece konusunun temeli kabul ettiği bu tasnif ve taksime göre değerlendirmiştir. Bu bölü