Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

DÜNYAYI VE İSLAMİYETİ TEHDİT EDEN AKIM: VEHABİLİK...

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
N Çevrimdışı

nezirr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
İslamiyet'te 4 hak mezhebin dışında bir akım olarak 1748 yılında ortaya çıkan ve kurucusu Mehmet Bin Abdülvehhab'ın ismiyle anılan 'Vehabilik' bir mezhep olmaktan çok şimdilerde dünyayı ve İslamiyeti tehdit eden bir akım olarak kendini gösteriyor.




TRABZON - İslamiyet'te 4 hak mezhebin dışında bir akım olarak 1748 yılında ortaya çıkan ve kurucusu Mehmet Bin Abdülvehhab'ın ismiyle anılan 'Vehabilik' bir mezhep olmaktan çok şimdilerde dünyayı ve İslamiyeti tehdit eden bir akım olarak kendini gösteriyor.
Afganistan'dan sonra kendisi için tehdit olarak gördüğü Irak'a saldırmaya hazırlanan Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Irak sonrası Ortadoğu'da kendisi için tehdit olabilecek Radikal Vehabiler nedeniyle Suudi Arabistan'a operasyon düzenleyebileceği belirtiliyor.
18. yüzyılda Suudi Arabistan'da bir akım olarak başlayan Vehabilik, Osmanlı Devleti'nde sünni kökenli Osmanlılara karşı mücadele vasıtasıydı. Özellikle İngiltere, Ortadoğu'daki çıkarlarını korumak için Osmanlı Devleti'ne karşı Vehabileri kullandı. 20 yüzyıla gelindiğinde ise büyük güçleri tehdit eden bir başka büyük devlet Sovyetler Birliği'ydi. Vehabilik bu kez Sovyetler Birliği'nde Tacik radikallerin komünistlere karsı mücadele vasıtası oldu. Siyasi gözlemcilere göre, başka bir ifadeyle 'yüksek çıkarların korunması' Osmanlı İmparatorluğu'na karşı da, SSCB'ye karşı da Vahabilik ile mümkün oldu. Ancak belki zamanında gerekli olan, belki de aslında hiç lüzumu olmayan bu güç oyunundan geriye Balkanlar, Rusya, Orta Asya ve Kafkasya ile yer altı terör hücrelerinde faal bir sürü Vehabizm militanı kaldı.
Vehabilik hareketinin çıkışından günümüze her yönüyle irdeleyen siyasi gözlemciler, Vehabizm'in ABD ve mutlak batı karşıtlığı ilkesi doğrultusunda içerisinde Müslümanların bulunduğu bütün bölgesel anlaşmazlıklara katıldığını tespit etti. Vehabizm, uygarlıklar arasında çatışmanın her alanında yer aldı. Vehabilik damgası ilk olarak Çeçenistan'ı etkisi altına aldı. Dünya Çeçenlerin bağımsızlık taleplerini bu nedenle kaygı ile izledi. Vehibilik bu bölgede Tacikistan, Kırgızistan gibi ülkeler ve Kuzey Kafkasya gibi bölgelerle sınırlı kalmayarak, birçok yere sirayet etti. Şimdilerde de Fergana Vadisi'ne yerleşerek Özbekistan'da taban bulmaya çalışan Vehabiler Kırgızıstan'ın güneyinde "Siz bize dokunmayın, biz size bir şey yapmayız" diyerek istedikleri gibi dolaşıyor. İleride yaşanacak tehlikenin farkına varan Kırgızistan, Türkistan ve Altay Dağları'nda Vehabiler'i bölgeden atmak için mücadele veriyor.

VEHABİLERİN HEDEFİ BATKEN
Sadece kendi silah güçleriyle değil, halka daha inandırıcı görünen fikirleriyle bölgede güç kazanan Vehabiler, bilhassa Çeçenistan'da çok geniş bir taban buldular.
Dağıstan'da ise halk Vehabilerle anlaşamazken, Vehabilik Dağıstan dışındaki hemen her yerde taban aramaya devam etti.
Vehabilerin Orta Asya'da en önem verdikleri yerin ise Batken olması ile dikkat çekti. Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan'ın buluşma noktası olması nedeniyle jeopolitik ve ekonomik kavşak olma özelliği taşıyan Batken, gümüş, antimon, kurşun ve kömür kaynakları da önem arzediyor. Siyasi gözlemciler, Vehabiler'in SSCB öncesinde 18. yüzyılda burada olan Kokan Hakanlığı'nı canlandırmayı hedeflediklerini ve bu nedenle de bölgedeki Fergana Vadisi'ne sahip olmayı planladıklarını belirttiler.
Bunun yanında Kuzey Kafkasya'nın Vehabiler için ayrı bir cazibeye sahip olduğunu ifade eden siyasi gözlemciler, Vehabilerin Balkanlar'a göre daha karmaşık etno-kültürel yapısı ve stratejik önemi olan bu bölgede kendi inanç sistemlerini "ortak payda" olarak sunmaya çalıştığını kaydettiler. Karaçaylar, Balkarlar, Nogaylar, Kumuklar, Çerkesler, Kabardlar, Adigeler, Çeçenler, İnguşlar, Osetler, Ruslar, Yahudiler, Ermeniler, Abhazalar, Ahıska Türkleri, Avarlar, Darginler, Lezgiyenler, Azeri Türkleri ve Tatarlar Kafkas milletlerinin ilk akla gelenleri olurken, bölgede etnik başkalıklar, 8-10 aile büyüklüğünde bir grup olan ve kendi diline sahip 'Ibıklar'a kadar uzanıyor. Bölge genelde Rusya Federasyonu'na bağlı olmakla beraber, Kabarday-Balkar, Karaçay-Çerkes, İnguşya ve Dağıstan gibi muhtariyetlerde dikkat çekiyor.
Bölgede Çeçenistan'da önemli bir yeri olan Suudi Arabistan, Kafkasya'nın diğer yörelerinde de etkili olmak için Vehabiliği yaygınlaştırmaya çalışıyor. Bölgeye gönderilen Arap Vehabiler önce yerli Vehabileri yetiştirirken, para konusunda da sıkıntı çekmiyor. Suudi sermayesi Vehabi organizasyonlarının başlıca mali desteğini teşkil ederken, siyasi gözlemciler, Suudilerin Kafkasya'da 2005 yılında bir İslam devleti kurmayı planladıklarını iddia ediyor.

RUSYA KAFKASYA'DA VEHABİLERE GÖZ YUMUYOR
Rusya, Kafkasya'daki Vehabilik faaliyetlerini çok yakından takip ediyor. Ruslar din değiştirip Müslümanlıktan ayıramayacaklarını iyi bildikleri Kuzey Kafkasya halkının içerisine, Türkiye ve Türklük karşıtı bu akımın sızmasından çıkar umuyor. Rusya'nın da yardımı ile Suudiler'in Kafkasya MüslDasi gözlemciler, Vehabizm'in ABDümanlarını Vehabi olanlar ve olmayanlar şeklinde ikiye bölme yolunda hayli mesafe aldığını belirten siyasi gözlemciler, Kafkasya'ya yerleşen Vehabilerin bölgeden atılmasının girmesi kadar kolay olmayacağını ifade ediyor.
Diğer taraftan Kırım'da da din hizmetlerinde Suud-Türkiye çekişmesi yaşanıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı 35 camiye imam tayin ederken, her hafta köyler gezilerek sorular cevaplanıyor. Seyit Settar Külliyesi Camii'nde Türkiye Diyanet Vakfı hizmet veriyor. Kırım'da yoğun bir Vehhabilik propagandası yapılırken, Suudiler Kırım'ı Vehabileştirmek için yoğun çaba sarf ediyor. 70 yıldır komünist rejimin din düşmanlığı yaptığı bir atmosferde yaşayan Kırımlılar, sünni-Vehabi mücadelesinin içinde kendilerini bulurken, Vehabi propagandasına karşı tedbirler alınıyor. Her hafta köyler gezilerek sorulara cevaplar veriliyor. Kur'an kurslarında düzenleniyor.
Karadeniz'in öbür kıyısında bunlar yaşanırken, Türkiye'nin hemen yakınında bulunan Balkanlar'da durum farklı gözükmüyor. Bosna Hersek Savaşı ile bölgeye gelen ve yardım adı altında Vehabilik propagandası yapan Riyad destekli Vehabi örgütleri, bölgede hem Vehabizm propagandası yapıyor. Suudi Arabistan'daki Osmanlı eserlerini bir bir ortadan kaldıran Vehabiler, Balkanlar'da da Osmanlı'dan miras kalan kültür eserlerini sistematik bir şekilde yok edilmesinde rol oynuyor. Gittikleri her bölgede 'Türk düşmanlığı" yapan Vehabiler, Osmanlı Devleti'ne kin kusmaya devam ediyor.

11 EYLÜL ZANLILARININ 19'UNDAN 15'İ ASİRLİ
ABD'nin New York ve Washington eyaletlerine 11 Eylül 2001 yılında gerçekleştirilen saldırılarda, uçakları kaçırdığı iddia edilen 19 kişiden 15'inin Suudi Arabistan vatandaşı olması dikkatleri Suudi Arabistan üzerine çekiyor. Bu 15 kişi arasından 10'unun da ülkenin güneybatısındaki Asir bölgesinden gelmesi ise bir başka dikkat çeken konu olarak göze çarpıyor.
Büyük kısmı taş ve kum çölünden oluşan Suudi Arabistan'da, tepelik olan Asir'de toprak ve iklimin elverişli olması nedeniyle tarım yapılabiliyor. Bölgede teraslama yöntemi ile kazanılan tarlalar ve topraktan yapılmış kale görünümlü evler bulunuyor. Bu avantajına rağmen bölge ülkedeki diğer kentlerin ekonomik ve sosyal açıdan oldukça gerisinde yer alıyor. Yaklaşık 2 milyon dolayındaki nüfusu olan bölgede Suudi Arabistan Krallığı'nın gerçek anlamda bir meşruiyeti bulunmuyor. Sayısız kabileden oluşan bölge halkının çoğu geleneksel yapılarını sürdürüyor.
Suudiler'in Vehabilik üzerine kurulmuş dinsel devlet doktrinleri ise bu tür yapılanmalara karşı çıkıyor. Vehabilik olarak nitelendirilen dini akımda 'saf' Müslümanların, diğer dinlerin mensupları ile hatta Vehabi olmadıkları için 'kafir' ilan edilen 'diğer' Müslümanlarla bağlantısının bulunmadığı bir dünya hedefleniyor. Bunun yanında gerçek Müslüman'ın belli bir kabileye değil, Allah'a bağlı olduğu savunuluyor.
Neo Vahabiler diye de adlandırılan radikal grup Suudi Krallığı'na muhalefet ediyor. 1979'de Mekke'deki isyan girişiminin ardında da pek çok Asirli'nin bulunduğu biliniyor. Hatta kökenleri bölgeye dayanan Usame bin Ladin de komünistlere ve Afganistan'daki Sovyet birliklerine karşı savaşta pek çok Asirli'yi kullandığı ifade ediliyor.
Siyasi gözlemciler, Körfez Savaşı sırasında Amerikan birliklerinin Suudi Arabistan'da konuşlandırılması üzerine Radikal Vehabilerin ülkede sayısının arttığına dikkat çekiyor. Ülkenin başında bulunanların gerçek İslam'dan saptıklarını düşünen Asirliler, uygulanan merkezi baskı, ayrımcılığa uğramaları ve kültürel kimliklerini tehdit altında hissetmeleri nedeniyle Suudi Arabistan hükümetine sürekli problem çıkarıyor. Tehlikenin farkına varan Suudi hükümeti son dönemde bölgede kalkınma atağı başlatırken, tarımın desteklenmesi yönünde çalışmalarda bulunuyor ve Kızıldeniz kıyılarında karides çiftlikleri kurmayı planlıyor. Siyasi gözlemciler, bölgenin entegre edilmesi ve militan vehabilerin yuvası olmaktan çıkabilmesi için ne kadar süre gerektiğini kimsenin tahmin edemediğini ancak Irak'tan sonra sıranın bu bölge nedeniyle Suudi Arabistan'a geleceği ihtimali üzerinde duruyor.
 
boran el muvahhid Çevrimdışı

boran el muvahhid

Üye
İslam-TR Üyesi
vahhabilik diye birşey yok!

Muhammed bin Abdulvehhab ehli sünnet yolundaydı inşaAllah.

kimse ona sen şucusun bucusun diyemez.onun fikirlerini benimseyenlere de vehhabi denemez.çünkü Abdulvehhab ın fikirleri ehli sünnete uyar.

şia lık var mı dersen var derim.çünkü onlar ''ben müslümanım'' demezler.''ben şia yım'' derler
ama vehhabi diye nitelendirdikleriniz ''ben müslümanım'' derler.''ben vehhabiyim'' diye ümmetten ayrı bir isim almazlar.

yazık size.
tasavvuf şirkinin hortladığı zamanlar ibn teymiyye ve Muhammed bin Abdulvehhab gibi alimlerin zamanına denk geldi.bu alimlerin bu şirklere karşı durmaları onların karalanmasını gerektirdi şirkciler tarafından

VALLAHİ EĞER BU TASAVVUF ŞİRKİ 4 İMAMIN DEVRİNDE ÇIKSAYDI SİZ DÖRT İMAMA DA DİL UZATIRDINIZ!!
 
N Çevrimdışı

nezirr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
"İSLAM da tasavvuf yoktur, tasavvuf şirk, küfür ve dalâlettir" gibi
sözler Ehl-i Sünnet ve Cemaat ulemasına ait değil; Vehhabîlere aittir.
Binaenaleyh bu gibi aşırı görüşler biz Sünnî Müslümanları bağlamaz ve
bunlara asla itibar etmeyiz.

Gerçek İslâm tasavvufunun Hind ten, Kadim Yunan dan, şuradan buradan geldiğini iddia edenler de yalan söylüyor.

Tasavvuf İslâm ın ahlâk, zühd, bâtın boyutudur. Gerçek tasavvuf yüzde yüz Kitab a, Sünnete, Şeriata uygundur.

İmamı Gazalî hazretlerinin, el-Munkizu min ed-dalâl kitabında buyurduğu gibi İslâm ı en iyi anlayanlar, en iyi yaşayanlar, en takvalı ve kâmil Müslümanlar sûfîlerdir.

Evliyaurrahman ın çoğu sûfîler içinden çıkmıştır. Gerçek sûfîler her asırda yeryüzünde Allah ın şâhidleri olmuşlardır.



[FONT="tahoma,arial,helvetica,sans-serif"]Gerçek
sûfîler Resûl-i Kibriya aleyhissalatü vesselam Efendimizin vekilleri,
varisleri, halifeleri olmuşlar ve onun sünnetini yaşamış ve
yaşatmışlardır.

Gerçek sûfîler kuru lâfla değil, hâl ile İslâm ı tebliğ etmişler ve nice insanın hidâyetine vesile olmuşlardır.

Gerçek sûfîlere bakan onlarda İslâm ı görür.

Gerçek sûfîler insanın en büyük düşmanı olan nefs-i emmâre ile büyük cihad yapmışlardır.

Gerçek sûfîler yalancı, aldatıcı, azdırıcı dünya tuzaklarına düşmemişler ve Müslümanları da bundan korumak için çalışmışlardır.

Gerçek sûfîler emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmışlardır.

Gerçek sûfîler İslâm ın baş emri olan beş vakit namazı dosdoğru kılmışlardır.

Gerçek sûfîler Kur ân ın ve Sünnet in askerleri olmuşlardır.

İhlâs, sıdk, vefa, seha, mürüvvet, fütüvvet gerçek sûfîlerin hasletleridir.


Tasavvuf düşmanları bazı meczubîn in şatahatını ön plana çıkararak
saldırıyor. Şathiyat örnek olmaz. Tasavvuf şathiyat değildir.


Cihan tarihinin gördüğü en büyük ve doğru devlet olan (Kuruluş ve
yükseliş devrini kasd ediyorum) Osmanlı ya bakalım. Sultan Osman Gazi
Han dan, Son Padişah Vahidüddin Han a kadar bütün Selâtin-i Osmaniye
(nevverallahu merakidehum) tasavvuf ve tarikat mensubu idiler, bir veya
birkaç şeyhe intisabları vardı. Tasavvuf ve tarikat olmasaydı Devlet-i Aliyye 600 sene değil, 60 sene pâyidar olamazdı.


Osmanlı sultanları dünya sultanı olarak mâneviyat sultanlarına tâbi
olmuşlardır. Onların büyüklükleri ve sultanlıkları buradadır.

Selâtin-i Osmaniye nin çoğu büyük velidir. Bu velayete tasavvuf ve tarikat sayesinde nâil olmuşlardır.

Osmanlı devleti sadece ordularıyla değil şeyhleri ve dervişleriyle de fütuhat yapmıştır.


Gazi Sultan MehmedHan-ı Sâni efendimiz henüz 21 yaşında iken
İstanbul u, biiznillahi teala, şeyhi ve mürşidi Akşemseddin
hazretlerinin dua ve himmeti ile almıştır.

Asıl bid at,
Vehhabîlerin ve diğer bazı ehl-i bid atin tasavvufu ve tarikati inkar
etmeleri, bid at saymaları, sûfileri müşrik ve kâfir ilan etmeleridir.

Tasavvufu kaldırın, Osmanlı dan ne kalır?

Vehhâbîlik hareketi Osmanlı İslâm devletine ve Hilafet-i İslâmiyeye karşı tuğyan ve isyandır.

Vehhâbîlerin Osmanlılar gibi fütuhatı var mıdır?

Vehhâbîler, baştan beri İngiliz ve düvel-i muazzama-i Salîbiyye tarafından desteklenmiştir ve el an desteklenmektedir.

Bugün ABD ayakta duruyorsa Vehhâbîlerin ABD bankalarında sakladıkları bir trilyon dolarla durmaktadır.


Tarih boyunca Fahr-i Kâinat Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem
efendimize en büyük saygıyı Osmanlı sultanları, Osmanlı devlet ricali,
Osmanlı Müslümanları göstermiştir.


Resûlullah ın kubbesini yıkacağız, nâşını kabrinden alıp başka yere
gömeceğiz, toprağını da düzleyeceğiz diyen Vehhâbîlerde Peygamber-i
zîşan efendimize hürmet var mıdır?

Tarih
boyunca Hulefa-i Râşidin (radiyallahu aleyhim ecmain) devrinden sonra
Tevhid bayrağını en fazla yüceltmiş, en fazla fütuhat ve i lâ-i
kelimetullah yapmış devlet ve topluluk Osmanlı dır.

Osmanlı atalarımız Din-i Mübin-i İslâm, Kur ân, Sünnet ve Şeriat-ı garra-i Ahmediyye yolunda milyonlarca şehid vermiştir.

Bunca
mü mine, şehid, gaziye, fâtihe, din hizmetkârına, ulemaya, meşayihe,
mürşitlere, evliyaullaha; müşrik, kâfir ve sapık diyenler ne kadar
hayâsız ve insafsız kişilerdir.

Onlardan petro-dolarlar alıp mü min, muvahhid, muhlis ecdadını sövenlere yazıklar olsun.

Yâ Rabbi içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helâk etme...
 
E Çevrimdışı

ehl_i sünnet

Üye
İslam-TR Üyesi
VALLAHİ EĞER BU TASAVVUF ŞİRKİ 4 İMAMIN DEVRİNDE ÇIKSAYDI SİZ DÖRT İMAMA DA DİL UZATIRDINIZ!!
[/QUOTE]

VALLAHİ AKHİ VALLAHİ
 
boran el muvahhid Çevrimdışı

boran el muvahhid

Üye
İslam-TR Üyesi
hiç laftan anlayacağını sanmıyorum ama yine birşeyler yazayım

ehli sünnet alimleri kendine müslüman,muvahhid gibi isimlendirme dışında isimlendirme yapmazlar.
4 halife devrinin kargaşılığından sonra
müslümanlar birbirini kırınca bir grup hiç savaşlara katılmayıp bir kenarda ibadetlerini yapmışlardır.

belki o zaman bu masum bir görüntü idi.fakat bu isim altında bir sürü pislik sokulunca dine tasavvuf oldu sana bir şirk i ekber!!

tasavvufun hint vb dini akımlardan etkilenmediğini söylüyorsun.oysa birebir karşılaştırıldığında hepsi de tutuyor.bu kadar kişi araştırma yapmış tek cümlede silip atmışsın ne zekisin!

vehhabilik diye birşeyi kabul etmiyorum.kimse de kabul etmiyor!eğer dersen ki vehhabilik Resulullah sav in sünnetine tabi olmaktır.derim ki o zaman bende vehhabiyim!ama yine ben kendime vehhabi demem çünkü Allah Teala bize isim bulmuştur.o da ''müslüman'' dır.

şu anda böylesine tasavvufun harap olmuş bir devirde tasavvufu savunman çok sakat bir durum.

bak oraya sufileri bir sürü madde şeklinde sıralamışsın.tasavvufçular ancak burada dışarıdan bakıldığında islamı hatırlatırlar maddesine uyabilirler.onun dışında özellikle hiç bir madde tutmuyor malesef

Kur an ve sünnetin askerlerine de bakın hele.şeyhleriniz sizin savaşa katılmanıza müsade ediyor mu koşun bir izin alın.sakın sağa sola para harcamayın.onların vakıflarının paranıza ihtiyacı var.birbirinizin dışında sakın başka tarikat gruplarının yanına oturmayın ha yoksa diğer şeyh sizi kapıverir.sonra şeyhler kavga eder aralarında.bulabildiğiniz tüm keskin şeyleri kendinize saplayın tamam mı erkek zannedin böylece kendinizi.şeyhin elinden tevbe alın ha bu arada.eğer yalnız başınıza Allah a el açar tevbe ederseniz çarpılabilirsiniz.ya neyse ama şunu bil ki senin gibi kaç tane fitne körükleyen biri çıkarsa yıkılmaz bir kale gibi önüne dikileceğim bi iznillah. ta ki Rabbime kavuşuncaya dek.

KUR AN VE SÜNNETİN ASKERİ OLMAYA BİZ SİZDEN DAHA LAYIĞIZ.BİZ KİM MİYİZ?BİZ MUVAHHİDLERİZ!
 
N Çevrimdışı

nezirr

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Tasavvuf İslâm ın ahlâk, zühd, bâtın boyutudur. Gerçek tasavvuf yüzde yüz Kitab a, Sünnete, Şeriata uygundur.

İmamı Gazalî hazretlerinin, el-Munkizu min ed-dalâl kitabında buyurduğu gibi İslâm ı en iyi anlayanlar, en iyi yaşayanlar, en takvalı ve kâmil Müslümanlar sûfîlerdir.

Evliyaurrahman ın çoğu sûfîler içinden çıkmıştır. Gerçek sûfîler her asırda yeryüzünde Allah ın şâhidleri olmuşlardır.



[FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif]Gerçek
sûfîler Resûl-i Kibriya aleyhissalatü vesselam Efendimizin vekilleri,
varisleri, halifeleri olmuşlar ve onun sünnetini yaşamış ve
yaşatmışlardır.
 
selsebil Çevrimdışı

selsebil

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
nezirr
belli ki derdin ortalığı karıştırmak.
kilit...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt