Nijerya Emniyet birimlerinin elindeki deliller, 23 Kişinin ölümüne sebep olan Abuja saldırısı failleri ile El-Kaide İslami Mağrip cephesi ve Somali'deki Genç Müslümanlar örgütü arasında güçlü bağların varlığına işaret ediyor.
ABD'deki tartışmalarda kurucusu Usame Bin Ladin'in Pakistan topraklarında ABD özel birlikleri tarafından öldürülmesi sonrasında El Kaide'nin sona yaklaşdığı ima ediliyorken, El Kaide'nin Nijerya'da güçlü bağlantılarının varlığının ortaya çıkması endişe konusu olmakta, Afrika topraklarında taban bulan El Kaide'nin güçlü dönüşünün habercisi olmaktadır.
El Kaide Somali'nin Güney bölgelerinin çoğunu elinde tutan Genç Mücahidler hareketini desteklemekte ve yine El Kaide'nin Mali, Nijer ve hatta Moritanya üzerinden Cezayir güneyindeki sınır bölgelerinde faaliyet gösteren savaşçıları olduğu bilinmekte.
Önemli bir petrol ülkesi olan ve nüfus bakımından Afrika'nın devi sayılan Nijerya'da El Kaide'nin gücünü artırması kuşkusuz ona yeni bir ivme kazandıracaktır.
Çünkü Batı Afrika bölgesi genel olarak büyük istikrarsızlık sorunları ile boğuşmakta. Bölge ülkelerinin çoğunda asayişsizlik ve istikrarsızlık hakim. Bu nedenle Batı Afrika, özelde ise istikrarsız bir ülke olan Nijerya'da El Kaide'nin geleceği sorgulanmakta...
Boko Haram ve Batı Düşmanlığı
Boko Haram'ın artan önemine ve son dönemlerde tehlike oluşturmasına rağmen, bu cemaatin tarihi süreci halen kapalı kalmaktadır. Aynı şekilde cemaatin kökeni, fikri oluşum aşaması ve faaliyetlerini tam olarak ortaya koyacak çalışmaların yapılması bir hayli zordur.
Ancak bazı kaynaklar, bugünkü Boko Haram cemaatinin 1940'lı yıllarda Nijerya toplumunda yükselen radikal İslam ve Nijerya Topraklarında İslam Hilafeti kurma düşüncesinin doğal bir gelişmesini temsil ettiğini belirtmekte.
Muhtemelen, Boko Haram'ın mevcut fikri modeli ve ideolojik yapısı 2002'de Nijerya'da kurulan Nijerya Talibanı olarak kendilerini isimlendiren cemaat ile irtibatlıdır ve Afganistan'daki İslami direniş hareketi Talibanı örnek almaktadır.
Bir Grup Üniversite öğrencisi, bazı Emekli Askerler ve bazı meslek sahipleri Nijerya'nın kuzeyinde Ehli Sünnet vel-Cemaat cemaatini kurdular. Hedefleri, toplumdaki ahlaki çöküntüleri düzeltmek ve uygun zamanda İslam Devletini kurmaktı.
2003 yılında İslam Davetçisi Muhammed Yusuf başka bir cemaat kurdu. Bu cemaatin ismi medyada halen Boko Haram olarak bilinmektedir. Cemaatin etkisi Nijerya'nın kuzeyindeki müslüman beldeleri olan Borno, Yobe, Katsina, Kaduna ve Kano şehirlerine kadar ulaştı.
Bu Cemaat kendisine görev olarak Kafir devlet kurumları ve bozuk politikalarıyla savaşmayı, İslam Şeriatının uygulanması için çalışmayı ve İslam Hilafetini kurmayı veya bu yolda ölmeyi seçti.
"Boko Haram" kelimesi, kuzey Nijerya nüfusunun yaklaşık% 70'nin dili olan Hausa dilinde "Batı eğitimi yasak" anlamına geliyor. Cemaat, radikal İslam anlayışı taşıyor. Bu nedenle modern batı eğitiminin İslam dininden uzaklaştırıp açık küfre sebep olacağını ve sonuç olarak İslam/Müslümanların ileri gitmesine değil, gerilemesine sebep olacağını söylüyor.
Boko Haram cemaati eski Cumhurbaşkanı Obasanjo döneminde sürekli operasyonlarla baskı altına alındı ve faaliyetlerini gizlilikle yer altından yürütmeye zorlandı. 2006 yılında Boko Haram tekrar ortaya çıkarak Laik devlet kurumları ile yeniden çekişme içersine girdi ve Nijerya'nın her yerinde İslam şeriatının uygulanmasını talep etti.
Birçok yorum, Nijerya'daki mevcut kaosun sebebinin Nijerya Emniyet birimlerinin 2009 yılında Muhammed Yusuf ve yüzlerce taraftarını öldürmesi olduğuna işaret ediyor.
Bu olaydan sonra Cemaat intikam almaya yemin etti. Hükümet hedeflerine hemen hemen her gün saldırılar düzenlendi. Nisan 2011 yılında Goodluck Jonathan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle saldırılar zirve yaptı. Boko Haram'ın kalesi sayılan Maiduguri eyaletinin hayalet şehre döndüğünü, birçok okul ve şirketin kapılarını kapatmak zorunda kaldığını söylememiz durumu anlatmaya yetecektir.
El Kaide'nin Nijerya Versiyonu
Boko Haram cemaatinin faaliyetleri çoğunlukla Nijerya'nın kuzeyi ile sınırlı olması dikkat çekicidir. Ancak en önemli saldırılarını Abuja Şehrinde düzenledi. Böylelikle uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti.
Örneğin, cemaat üyeleri Abuja'da 29 Mayıs 2011 tarihinde Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan'ın görevi devralırken kalabalık bir parka saldırı düzenledi. 16 Haziran 2011 tarihinde ise yaklaşık otuz kişinin öldüğü Abuja Emniyet Binasına bir intihar saldırısı gerçekleştirdi.
Bazı tahminlere göre cemaat, bu yılın başından beri her üç günde bir saldırı düzenleyerek yaklaşık 600 kişinin ölümüne sebep oldu.
Ancak, şimdi ortaya çıkan soru ise Boko Haram'ın faaliyetlerini yerel olmaktan çıkarıp küresel bir boyuta taşımasıdır. Cemaatin 26 Ağustos 2011 tarihinde Birleşmiş Milletler binasına intihar saldırısı düzenlemesini kimse kendiliğinden yaptıklarını veya bir tesadüf sonucu olduğunu söyleyemez.
Aksine bu hedef planlanmış ve ölçülü bir anlayış ile işe konulmanın sonucudur. Bence bu saldırı, cemaatin yeni stratejisine işaret etmekte. Bu saldırı ile Nijerya hükümetine, ABD ve Dünyanın diğer devletlerine karşı saldırılar gerçekleştireceğini ilan etmekte. Şu üç gösterge Boko Haram cemaatinin El Kaide'nin küresel cihad ağınının bir parçası haline geldiğini göstermekte :
İlk olarak, 18 Ağustos 2011'de merhum lideri Muhammed Yusuf'tan sonra örgütün önderliğini üstlenen İmam Ebu Bekir Şikaw'in yaptığı yazılı açıklamasında El Kaide'ye dostluk/sadakat beslediklerini, yeni liderliğe de (Şeyh Eymen Zevahiri) aynı şekilde baktıklarını belirtiyor. Ayrıca risalede ABD'ye tehditlerde bulunulmuştu.
İkinci olarak, Boko Haram faaliyetlerinde El Kaide'nin taktik ve metotlarını kullanmaya başladı. Örgüt kurulumundan beri adam kaçırma işine girişmemişti. Ancak Mayıs 2011'de iki yabancı kaçırıldı. Bunların İslami Mağrip El Kaidesine teslim edilmiş olma ihtimali de var.
Üçüncü olarak, BM binasını hedef almaları. Bu türden saldırılar, yerel radikal grupların yerel olmaktan çıkıp küresel direnişe dönüşmeleri ve El Kaide bayrağı altına girdiklerinin belirtisi olabilir. Hatırlarsak El Kaide 2003 'te Bağdat'taki B.M binasına düzenlediği saldırı ile Irak'ta çalışmalarına başladığını ilan etmişti.
2007 yılında ise Selefi Davet ve Cihat Örgütü üyeleri Cezayir'deki B.M çalışanlarına yönelik bir saldırı gerçekleştirdiler. Bu saldırının hemen ardından Cezayir'de ki Selefi Davet ve Cihad cemaati El Kaide'ye bağlılığını ilan etti ve isimlerini de İslami Mağrip El Kaide'si olarak değiştirdiler.
Riskler ve Zorluklar
Boko Haram, Abuja'daki B.M karargahına saldırması ile artık sadece Laik Nijerya devlet müesseselerini hedef alan yerel muhalif bir cemaat olmaktan öteye geçti.
Bu saldırı, 1960 'ın ilk yıllarında bağımsızlığını kazanan Nijerya'nın din eksenli çatışma tarihinde bir kavşak noktasıdır. Toplumu İslamlaştırma hedeflerine Nijerya'da başarıya ulaşan cemaatin diğer komşu ülkelere de bu amacı ihraç ettiklerini söyleyebiliriz. Ancak bugün ortaya çıkan şey, El Kaide'nin fikirlerini taşıyan ve katışıksız bir Afrikalı olan yeni bir cihadi cemaattir. Yeniden şekillenen Boko Haram'ın oluşturduğu ilk tehlike kurucusu Muhammed Yusuf'un ölümünden sonra cemaatin bilinen örgütsel bir yapısı ve liderinin olmamasıdır. Bu yeni yapı cemaatin faaliyetlerine daha geniş bir alan oluşturacağı gibi kendisine karşı girişilecek güvenlik önlemlerini daha da zorlaştıracaktır.
Cemaat, Batı Afrika Sahra ve Sahil bölgelerinin jeo-stratejik konumundan yararlanmış, bölgedeki güvenlik zafiyetini daha fazla silah, eğitim ve yeni üyeler elde etmek için kullanmıştır.
Boko Haram'ın kurbanlarının çoğu Müslüman kuzey kesiminden olsa da yabancılara saldırma imkan ve olasılıkları da ortada. Daha da önemlisi cemaat, Nijerya'da Müslüman ve Hıristiyanlar arasındaki sınır çizgisini aşarsa ciddi bir din savaşı çıkarabilir.
Boko Haram cemaatinin taktiklerinde intihar saldırılarının artık kalıcı bir özellik haline gelmesine işaret etmemiz yeterli olur. Nijerya güvenlik birimlerinin yolsuzluk ve zafiyet içersinde olmasını da göz önüne alırsak bu türden deşifresi zor olan saldırıları engellemek çok zor olacak.
Bazı istihbarat raporları Boko Haram ile İslami Mağrip El Kaide'sinin güç birliği sağlamak ve ortak hedefler belirlemek için koordinasyon/birleşmeye doğru gittiği yönünde uyarıyor. Böylesi bir koordinasyon Batı devletleri ve Afrika ülkelerine ciddi bir tehdit oluşturabilir.
18 Ağustos 2011 tarihinde ABD Dışişleri tarafından yayınlanan Terörle Mücadele raporunda Nijerya'nın içersinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar ve yolsuzluk nedeniyle güvenlik güçlerinin ülkeyi tehdit eden sorunlar ile etkin mücadele edemediğini belirtmekte.
Bununla birlikte aşırı dini grupların oluşturduğu tehdide karşı güvenlik odaklı bir çözüme yoğunlaşılması ciddi bir hata sayılmakta, korkunç sonuçlar doğuracağı söylenmekte. Çünkü birçok yazar ABD, İsrail ve Nijerya hükümetleri arasında geniş kapsamlı terörle mücadelede işbirliği anlaşmalarının olduğunu söylemektedir.
Boko Haram sözcüsünün başkent Abuja'daki BM binası saldırının ardından yaptığı açıklama ancak yukarıda söz konusu işbirliği göz önünde tutularak anlaşılabilir. Sözcü : "Bizim BM binasına saldırmamızın sebebi onların ABD çıkarları için çalışmalarıdır. ABD ise Nijerya hükümetinin Boko Haramı ezme girişimlerini desteklemektedir."
Bu zihinsel ve faaliyetsel değişim karşısında ne yapmalı ? Cemaati, Nijerya'da gelirlerin ve yetkinin adaletsiz dağılımına karşı ortaya çıkmış toplumsal bir protesto hareketi olarak tanımlamak zor.
Şüphesiz bu cemaat bundan daha fazlasıdır. Çünkü var olan Laik devleti kabul etmemektedir. Bilakis işsizlik, kötü yönetim ve yolsuzluk Boko Haramın fikir ve inanışlarını yaymasına uygun iklimi sunmaktadır.
Nijerya hükümeti yeni bir kalkınma stratejisi benimsemeli, iç barışa ve dinler arası uyuma öncelik vermesi zorunludur. 2009'da hukuk dışına çıkılarak öldürülen Boko Haram cemaatinin lideri Muhammed Yusuf ve arkadaşları için resmi olarak özür dilenmesi de belki faydalı olur.
Boko Haram'ın bu fikri dönüşümü ve El Kaide ile olan irtibatı genel bir strateji zafiyetinden muzdarip Batı Afrika'yı patlama noktasına getirebilir. Şayet Doğu Afrika, kuzeyde sahil ve sahra bölgelerinde oluşan gelirim ve çatışmaları göz önüne alırsak Afrika'nın, Afrikalı yüzüyle El Kaide'nin ikinci kez zuhur etmesine tanıklık ettiğini söyleyebiliriz.
Kaynak : PressMedya
PressMedya Kaynak : El Cezire