Selamunaleykum arkadaşlar, sübhanALLAH bayram günü cedelleşiyorsunuz !!!
Fatmaneşe kardeşim ''İslam'da huri kavramı gerek ayet ve hadislerle inkar edilemeyecek kadar delil var ! seni bunda şüpheye düşürecek sebebi öğrenebilirmiyim kardeşim ? ola ki bu konu da işin ehli olan güzel bir kardeşimiz aklında ki şüpheyi giderir !
İkincisi fatmaneşe akhim kendin çok eşlilik hakkında ayet olarak delil getirdin ! ALLAH (c.c) kitabın'da bunu dile getirmiş bu da inkar edilemez bir durum bunda hepimiz mutabıkız lakin çatıştığımız konu ayetin açıklaması ve farklı yorumlardır ! bunun da çözümü ALLAH Resulu (s.a.v) sünneti, sahabe ve alimlerimizin sözlerine,fiillerine itibar ederek çözüme varmaktır.
şahsım adına siz kardeşlerime nasihat verecek derece de ilim sahibi değilim,bilmiyorum ne kadar beni kaale alırsınız.amacım ALLAH'ın şu emrini siz kardeşlerime iletmektir.
RAHMAN ve RAHİM olan ALLAH'ın adı ile
Selamun Aleykum saygider kardesim,
Allah‘in Celle ve Celaluhu esit yarattigi ve yaptiklari ibadetlere, hayirlara göre her iki cinside hakkiyla ödüllendirecegini ayriyeten Ayet‘leri misallerle göstermeme lüzum yok.
Surasi da muhakkaki, Allah her ne hususta olursa olsun haddi asanlari sevmez.
Mesela Lut kavmini cinsel sapikliklarindan dolayi kahrettigi gibi. Sapiklikligin türleri sonsuzdur, saymaya kalsak sayfalar dolar.
Forumda devamli rastlanilan „kinsel sapikliklariyla“ ( bir nevi düsmanlikla, hakir görmekle ) Allah‘in gazabindan nasil emin olabilirler böyle kisiler?
Lafim sana degildir kardesim, meraklilar nasil olsa tiklayacaklari icin yazdim bazi konulari. Sana saygim be sevgim sonsuzdur.
===================================================================
Forumdaki sorunun cevabini sen benden iyi biliyorsun. Ben „Huri“ leri inkar etmiyorum, benim karsi geldigim huri‘nin yalnis bir sekilde meal edilmesidir. Allah‘in Ayet‘leriyle alay edilmesidir. Bilerek veya bilmeyerek hata olabilir. Ama bazi husularda asla hata olmamali, bilmiyorlarsa uzak dursunlar, sacmalamaya lüzum yok. Bü güne kadar sasirtildigimiz yeter!
Her akli yerinde insanin vazifesi dinini dogru yollardan ögrenmesi ve uygulamasidir ve en önemlisi dinin yayilmasinda aktif olmasidir. Bu biz insanlarin kacinilmaz ödevidir. Öyle olmasaydi yüce Rabb‘im hepimizi akli noksan yaratir, bizi sorumluluk altina koymazdi.
Allah‘a emanet ol kardesim. Dualarina beni de kat.
Saygilarimla.
FatmaNese
Kur’an’ın kesin hükmüdür. O Kur’an ki Allah’ın sözüdür. Allah’ın sözünün üstünde söz mü var? O kur’an ki Allah’tan aldığını iletme noktasında peygamberin sözüdür. Peygamberin tebliğ ettiği sözden öte söz mü var? Şüphesiz bu Kur’an en sağlam olana iletir. Uygun davranışlarda bulunan müminlere ise müjde verir; onlar için büyük bir ecir vardır. ISRA 9
İşte bu Kur’an diyor ki O gün peygamber kavmini (ümmetini) Allah’a şikâyet edecektir. Tüm bu ayetlere rağmen hala “şefaat ya resulellah” diyenler huzurda şefaat değil şikâyet bulacaklardır. Bu hitap Allah’ın ayetlerini anlamak ve hayatın rehberi edinmek noktasında gayret edenlere değil kur’an’ı anlaşılmaz bir kitap edinip birilerinin peşine takılanlara olacaktır. İşte size ayet: Peygamber buyurur ki: Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur’an’ı terkedilmiş bir hale koydular. FURKAN 30
„Peygamber, Elci ve Kul „ olarak bahsedilen ayetlerde lütfen bir de nüzul sebeblerini inceleyin, o zaman anlayabilirsiniz, ne zaman ve ne sekilde Peygamberimize hüküm hakki verilmistir.
Allah hükmüne kimseyi ortak etmez (18:26).
Nisa 65
Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.
İnşaALLAH bu konu da sıddıklar gibi ''işittik ve itaat ettik''diyenlerden oluruz.
Tabiiki!
4/NISA Suresi 65. Ayet Nüzul Sebebi:
1- Bu âyet Zübeyr b. Avvam’ın düşmanı Hattab b. Ebî Beltaa veya Sa’Iebe b. Hâtıb hakkında nazil olmuştur.
Ebû Said Abdurrahman b. Hamdan, Ahmed b. Cafer b. Malik’ten, o Abdullah b. Ahmed b, Hanbel’den, o babasından, o Ebu’l-Yeman’dan, o Şuayb’dan, o Zührî’den, o Urve b. Zübeyr’den, o da babası Zübeyr’den bize şu rivayette bulundu:
“Zübeyr, Ensar’dan Bedir’de bulunmuş bir adamı, beraberce suladıkları Harre Bahçesi hususunda Peygamber’e havale etmişti. Peygamber (s.a.v.) Zübeyr’e:
“Bahçeni sula, sonra suyu komşuna sal” buyurdu. Ensarî olan zat, buna kızdı ve:
“Ey Allah’ın Rasulü, o, halanın oğlu olduğu için öyle mi?” dedi. Bu söz üzerine Rasulullah (s.a.v.)’in yüzü öfkeden kızardı. Sonra Zübeyr’e dedi ki:
“Bahçeyi sula. Sonra suyu ağaçların köklerine ulaşıncaya kadar hapset.” Böylece Rasulullah (s.a.v.), bundan önce Zübeyr’e, içinde Ensarî ve kendisi için genişlik murad ettiği bir görüşle işarette bulunmuştu. Şimdi Ensarî, Rasulullah (s.a.v.)’a korumacılık isnad edince, Rasulullah (s.a.v.) da açık bir şekilde hücum verme babından Zübeyr’in hakkını almış oldu.” Urve babası Zübeyr’in şöyle dediğini rivayet etti:
“Vallahi ben bu âyetin, bu hususun haricinde indirildiğini sanmıyorum.”[94]
Buhari bu hadisi, Ali b. Abdillah, Muhammed b. Cafer, Ma’mer tarikinden, Müslim, Kuteybe, Leys tarikinden her iki taraf da Zührî’den rivayet etmişlerdir.[95]
2- Ebû Abdirrahman b. Ebû Hamid, Muhammed b. Abdillah b. Muhammed el-Hafiz’dan, o Ebû Ahmed Muhammed b. Muhammed b. Hasan eş-Şeybanî’den, o Ahmed b. Hammad b. Zuğbe’den, o Hamid b. Yahya b. Hânî-i Belhî’den, o Süfyan’dan, o Amr b. Dinar’dan, o Ebû Seleme’den bize şunu haber verdi:
“Zübeyr b. Avvam bir adamla mahkemelik oldu. Rasulullah (s.a.v.) Zübeyr’in lehine hüküm verdi. Adam bunun üzerine:
“O, ancak halasının oğlu olduğu için onun lehine hüküm verdi” dedi. Bu sebeple Allah Teala bu âyeti indirdi.”[96]
3- Abdullah İbni Zübeyr’den altı imam anlattı. Zübeyr: -Zübeyr, Ensardan biri ile sıcağın suyu hakkında muhâsame etti. Aleyhisselâm:
-Ey Zübeyr sula ve suyu komşuna gönder, buyurdu. Ensari:
-Ey Allah’ın Rasûlü, eğer amcanın oğlu olursa, dedi. Rasûlullah’ın yüzü kıpkırmızı oldu, sonra:
-Ey Zübeyr sula, suyu duvarlara gelinceye kadar tut, sonra suyu komşuna gönder, buyurdu. Zübeyr’in hakkını tam yaptı. İkisinin üzerine ikisinin işinde genişliğe işaret etmiş idi. Zübeyr:
-Ben Nisa: 4/65 âyetinin bunun üzerine indiğini zannediyorum, dedi. [97]
4- Taberânî Kebîr’inde, Humeydî Müsned’inde Ümmü Seleme’den anlattı. Ümmü Seleme:
-Zübeyr, biri ile Rasûlullah’a gelerek muhâkemeleşti. Rasûlullah Zübeyr’in lehinde hükmetti. Karşı taraftaki kişi:
-Onun lehinde hükmetti, çünkü o amcasının oğludur, dedi., Nisa: 4/65 âyeti indi, dedi. [98]
5- İbni Ebî Hatim, Saîd İbni Müseyyib’den anlattı. Saîd: Nisa: 4/65 âyeti, Zübeyr İbni Avvâm ve Hâtıb İbni Beltea
hakkında indi. Onlar su için muhâsame ettiler, Nebî Aleyhisselâm önce alâ’nın (yukarıdakilerin) sonra esfelin (aşağıdakilerin) sulamasına hükmetti, dedi.
Ebu Esved’den İbnu Mürdevîh ve İbnu Ebî Hatim anlattı. Ebu Esved:
-İki kişi Rasulullah’a muhakeme için geldi. Rasûlullah aralarında hükmetti. Aleyhine hükmedilen Aleyhisselâm’a:
-Bizi Ömer îbni Hattab’a gönder, dedi. Ömer’e geldiler. Lehine hükmedilen kişi:
-Rasûlullah benim lehimde şunun üzerine hükmetti, bu bizi Ömer’e gönder, dedi sana geldik, dedi. Ömer (r.a.):
-Böyle mi oldu?, diye sordu. Aleyhine hükmedilen:
-Evet, dedi. Ömer olduğunuz yerden ayrılmayın, hemen aranızda hüküm vereceğim, dedi.. Kılıcını alıp çıktı, bizi Ömer’e gönder diyene vurdu ve öldürdü.. Allahü Teâlâ, Nisa: 4/65 âyetini indirdi, dedi.
Mürsel ve gariptir. İsnadında İbni Lühey’a vardır. Onun için şahit vardır. Onu Rahîm, tefsirinde Atabe İbni Zamra tarikından, o babasından anlattı. [99]
[94] Buhari; Müsakat: 2361, 2362 Tefsir: 4585, Sulh: 2708.
[95] İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 132.
[96] Humeydi: 300, Taberani; Mu’cem-i Kebir: 23/294, ed-Dürr: 2/180.
İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 132.
[97] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 1/204.
[98] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 1/204-205.
[99] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 1/205.
===================================================================
Hic bir milletle, insanlarla alay etmeyin!
2/62-Şüphesiz, Müminlerin; Yahudi, Hıristiyan ve Sabiilerin Allah’a ve ahiret gününe iman eden ve Salih amellerde bulunanlarının mükâfatları Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur, üzülen kişiler de olmayacaklardır.
5/69-Şüphesiz, Müminlerin; Yahudi, Sabiî ve Hıristiyanların Allah’a ve ahiret gününe iman eden ve salih amellerde bulunanlarına korku yoktur; üzülen kişiler de olmayacaklardır.
===================================================================
Önemli bir duyuru:
2 / BAKARA - 159: İnnellezîne yektumûne mâ enzelnâ min el beyyinâti vel hudâ min ba’di mâ beyyennâhu lin nâsi fîl kitâbi, ulâike yel’anuhumullâhu ve yel’anuhumul lâinûn(lâinûne).
Muhakkak ki, beyyinelerden indirdiğimiz şeyleri ve hidayeti (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaştırılmasını) Kitap'ta insanlara açıklamamızdan sonra gizleyenlere, işte onlara, Allah lânet eder ve lânet ediciler de onlara lânet eder.
////ADI yüce olan ALLAH‘in laneti, bizden bu gercegi saklamis olan, bizleri bu hususta aydinlatmamis olan, KUR‘AN‘I daha ilk bastan yanlis aciklayip ve en önemli konulari bizlerden gizli tutmus olan bütün alimlere LANET olsun!////
Bu âyetle kesin bir illiyyet rabıtası söz konusudur. Allahû Tealâ tarafından kendisine şeriat kitabı verilenler, Allah'ın peygamberleridir. Son peygamber, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz'e Kâinatın Son Şeriat Kitabı, Kur'ân-ı Kerim verilmiştir. Ve kıyâmete kadar kâinat bu kitapla, bu kitaptaki şer'î hükümlere dayalı olarak dizayn edilecektir.
Allahû Tealâ'nın hükmü, Kur'ân-ı Kerim için de geçerlidir. Kur'ân-ı Kerim'in gizlenmemesi, açıklanması Allahû Tealâ tarafından böylece emrediliyor. Bütün kitap sahiplerine Allahû Tealâ bunu dediğine göre, hepimizden ezelde misak almış. "Mukaddes kitapları gizlemeyeceğiz, açıklayacağız. Allah ne söylemişse, herkese bunların gerçek manalarını ulaştırmakla hepimiz, herkes vazifeli, vazifeliyiz."
Buna rağmen görüyorsunuz ki;insanlar Allah'ın kitaplarını gizliyorlar, en kötüsü Bakara-159'da dendiği gibi "hidayeti" gizliyorlar. Yani ruhun Allah'a ulaşıp teslim olması, ruhun hidayeti; fizik vücudun ahsen olarak Allah'a teslim olması, fizik vücudun hidayeti; nefsin bütün afetlerden kurtularak Allah'a teslim olması, nefsin hidayeti ve iradenin teslim olması, iradenin hidayeti; 4 hidayet de insanlardan artık bugün dîn adamları tarafından gizleniyor ve onlar büyük bir hata işlemiş oluyorlar. Ezelde, elest bezminde Allah'a verdikleri mukaddes kitapların hükümlerini açıklamak yerine gizlemeyi tercih ediyorlar.
===================================================================
NOT: Bana „hadis inkarcisi“ diye bangir bangir „KAFIR“ diyenler, önce kendi alimlerine KAFIR desinler. Cünkü ilk önce o alimler baslamistir 100000 lerce hadisi saha disi tutmaya, hemde dogru dürüst incelemeden. Öyle olmasaydi, bu gün hic bir kafir kalkipta Peygamberimizle alay edemezdi. Peygamberimiz adina sunulmus ve gerektigi önem verilmeden hadis kitaplarina alinmis bulunan hadislerdir biz müslümanlari zor durumlara düsüren. Ne demis yüce RABB‘im, o LANETLI alimler! Hadisler de de ayni kargasalik.
Hadis inkar eden yok, olamazda. Ama ciddi bir sekilde hadislerin incelenmesi gerekir. Peygamberimizle, saygideger hanimlariyla ve sahabelerle ( Allah hepsinden razi olsun ) ilgili (sözüm ona ) kücük düsürücü art niyetli hadisler ortadan kaldirilmalidir. Bir müslüman olarak biz saygi göstermesini bilemezsek, gayri-müslimden ne kadar saygi bekleyebiliriz.
Simdi yine bir sivri akilli cikipta diyecek: bir ev kadini olarak sana mi kalmis...mis...mis...
Bundan sonra avukatima yazi yazdiracagim, herhalde ev kadini olmadigi icin belki lafini dinleyen olur, eh kendisi müslüman degil ama nede olsa avukat. Bu forumda da kaftana önem verildiginden dolayi bende kara carsafli baska birini öne sürerim.
Akli basinda bir insan önce düsünür. Hz. Ömer‘in ( r.a ) cenesini kapattiran da bir ev kadiniydi herhalde. Allah Ömer‘den razi olsun, ne günlere kaldik.
===================================================================
Fatmaneşe kardeşim ''İslam'da huri kavramı gerek ayet ve hadislerle inkar edilemeyecek kadar delil var ! seni bunda şüpheye düşürecek sebebi öğrenebilirmiyim kardeşim ? ola ki bu konu da işin ehli olan güzel bir kardeşimiz aklında ki şüpheyi giderir !
İkincisi fatmaneşe akhim kendin çok eşlilik hakkında ayet olarak delil getirdin ! ALLAH (c.c) kitabın'da bunu dile getirmiş bu da inkar edilemez bir durum bunda hepimiz mutabıkız lakin çatıştığımız konu ayetin açıklaması ve farklı yorumlardır ! bunun da çözümü ALLAH Resulu (s.a.v) sünneti, sahabe ve alimlerimizin sözlerine,fiillerine itibar ederek çözüme varmaktır.
şahsım adına siz kardeşlerime nasihat verecek derece de ilim sahibi değilim,bilmiyorum ne kadar beni kaale alırsınız.amacım ALLAH'ın şu emrini siz kardeşlerime iletmektir.
RAHMAN ve RAHİM olan ALLAH'ın adı ile
Selamun Aleykum saygider kardesim,
Allah‘in Celle ve Celaluhu esit yarattigi ve yaptiklari ibadetlere, hayirlara göre her iki cinside hakkiyla ödüllendirecegini ayriyeten Ayet‘leri misallerle göstermeme lüzum yok.
Surasi da muhakkaki, Allah her ne hususta olursa olsun haddi asanlari sevmez.
Mesela Lut kavmini cinsel sapikliklarindan dolayi kahrettigi gibi. Sapiklikligin türleri sonsuzdur, saymaya kalsak sayfalar dolar.
Forumda devamli rastlanilan „kinsel sapikliklariyla“ ( bir nevi düsmanlikla, hakir görmekle ) Allah‘in gazabindan nasil emin olabilirler böyle kisiler?
Lafim sana degildir kardesim, meraklilar nasil olsa tiklayacaklari icin yazdim bazi konulari. Sana saygim be sevgim sonsuzdur.
===================================================================
Forumdaki sorunun cevabini sen benden iyi biliyorsun. Ben „Huri“ leri inkar etmiyorum, benim karsi geldigim huri‘nin yalnis bir sekilde meal edilmesidir. Allah‘in Ayet‘leriyle alay edilmesidir. Bilerek veya bilmeyerek hata olabilir. Ama bazi husularda asla hata olmamali, bilmiyorlarsa uzak dursunlar, sacmalamaya lüzum yok. Bü güne kadar sasirtildigimiz yeter!
Her akli yerinde insanin vazifesi dinini dogru yollardan ögrenmesi ve uygulamasidir ve en önemlisi dinin yayilmasinda aktif olmasidir. Bu biz insanlarin kacinilmaz ödevidir. Öyle olmasaydi yüce Rabb‘im hepimizi akli noksan yaratir, bizi sorumluluk altina koymazdi.
Allah‘a emanet ol kardesim. Dualarina beni de kat.
Saygilarimla.
FatmaNese
Kur’an’ın kesin hükmüdür. O Kur’an ki Allah’ın sözüdür. Allah’ın sözünün üstünde söz mü var? O kur’an ki Allah’tan aldığını iletme noktasında peygamberin sözüdür. Peygamberin tebliğ ettiği sözden öte söz mü var? Şüphesiz bu Kur’an en sağlam olana iletir. Uygun davranışlarda bulunan müminlere ise müjde verir; onlar için büyük bir ecir vardır. ISRA 9
İşte bu Kur’an diyor ki O gün peygamber kavmini (ümmetini) Allah’a şikâyet edecektir. Tüm bu ayetlere rağmen hala “şefaat ya resulellah” diyenler huzurda şefaat değil şikâyet bulacaklardır. Bu hitap Allah’ın ayetlerini anlamak ve hayatın rehberi edinmek noktasında gayret edenlere değil kur’an’ı anlaşılmaz bir kitap edinip birilerinin peşine takılanlara olacaktır. İşte size ayet: Peygamber buyurur ki: Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur’an’ı terkedilmiş bir hale koydular. FURKAN 30
„Peygamber, Elci ve Kul „ olarak bahsedilen ayetlerde lütfen bir de nüzul sebeblerini inceleyin, o zaman anlayabilirsiniz, ne zaman ve ne sekilde Peygamberimize hüküm hakki verilmistir.
Allah hükmüne kimseyi ortak etmez (18:26).
Nisa 65
Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.
İnşaALLAH bu konu da sıddıklar gibi ''işittik ve itaat ettik''diyenlerden oluruz.
Tabiiki!
4/NISA Suresi 65. Ayet Nüzul Sebebi:
1- Bu âyet Zübeyr b. Avvam’ın düşmanı Hattab b. Ebî Beltaa veya Sa’Iebe b. Hâtıb hakkında nazil olmuştur.
Ebû Said Abdurrahman b. Hamdan, Ahmed b. Cafer b. Malik’ten, o Abdullah b. Ahmed b, Hanbel’den, o babasından, o Ebu’l-Yeman’dan, o Şuayb’dan, o Zührî’den, o Urve b. Zübeyr’den, o da babası Zübeyr’den bize şu rivayette bulundu:
“Zübeyr, Ensar’dan Bedir’de bulunmuş bir adamı, beraberce suladıkları Harre Bahçesi hususunda Peygamber’e havale etmişti. Peygamber (s.a.v.) Zübeyr’e:
“Bahçeni sula, sonra suyu komşuna sal” buyurdu. Ensarî olan zat, buna kızdı ve:
“Ey Allah’ın Rasulü, o, halanın oğlu olduğu için öyle mi?” dedi. Bu söz üzerine Rasulullah (s.a.v.)’in yüzü öfkeden kızardı. Sonra Zübeyr’e dedi ki:
“Bahçeyi sula. Sonra suyu ağaçların köklerine ulaşıncaya kadar hapset.” Böylece Rasulullah (s.a.v.), bundan önce Zübeyr’e, içinde Ensarî ve kendisi için genişlik murad ettiği bir görüşle işarette bulunmuştu. Şimdi Ensarî, Rasulullah (s.a.v.)’a korumacılık isnad edince, Rasulullah (s.a.v.) da açık bir şekilde hücum verme babından Zübeyr’in hakkını almış oldu.” Urve babası Zübeyr’in şöyle dediğini rivayet etti:
“Vallahi ben bu âyetin, bu hususun haricinde indirildiğini sanmıyorum.”[94]
Buhari bu hadisi, Ali b. Abdillah, Muhammed b. Cafer, Ma’mer tarikinden, Müslim, Kuteybe, Leys tarikinden her iki taraf da Zührî’den rivayet etmişlerdir.[95]
2- Ebû Abdirrahman b. Ebû Hamid, Muhammed b. Abdillah b. Muhammed el-Hafiz’dan, o Ebû Ahmed Muhammed b. Muhammed b. Hasan eş-Şeybanî’den, o Ahmed b. Hammad b. Zuğbe’den, o Hamid b. Yahya b. Hânî-i Belhî’den, o Süfyan’dan, o Amr b. Dinar’dan, o Ebû Seleme’den bize şunu haber verdi:
“Zübeyr b. Avvam bir adamla mahkemelik oldu. Rasulullah (s.a.v.) Zübeyr’in lehine hüküm verdi. Adam bunun üzerine:
“O, ancak halasının oğlu olduğu için onun lehine hüküm verdi” dedi. Bu sebeple Allah Teala bu âyeti indirdi.”[96]
3- Abdullah İbni Zübeyr’den altı imam anlattı. Zübeyr: -Zübeyr, Ensardan biri ile sıcağın suyu hakkında muhâsame etti. Aleyhisselâm:
-Ey Zübeyr sula ve suyu komşuna gönder, buyurdu. Ensari:
-Ey Allah’ın Rasûlü, eğer amcanın oğlu olursa, dedi. Rasûlullah’ın yüzü kıpkırmızı oldu, sonra:
-Ey Zübeyr sula, suyu duvarlara gelinceye kadar tut, sonra suyu komşuna gönder, buyurdu. Zübeyr’in hakkını tam yaptı. İkisinin üzerine ikisinin işinde genişliğe işaret etmiş idi. Zübeyr:
-Ben Nisa: 4/65 âyetinin bunun üzerine indiğini zannediyorum, dedi. [97]
4- Taberânî Kebîr’inde, Humeydî Müsned’inde Ümmü Seleme’den anlattı. Ümmü Seleme:
-Zübeyr, biri ile Rasûlullah’a gelerek muhâkemeleşti. Rasûlullah Zübeyr’in lehinde hükmetti. Karşı taraftaki kişi:
-Onun lehinde hükmetti, çünkü o amcasının oğludur, dedi., Nisa: 4/65 âyeti indi, dedi. [98]
5- İbni Ebî Hatim, Saîd İbni Müseyyib’den anlattı. Saîd: Nisa: 4/65 âyeti, Zübeyr İbni Avvâm ve Hâtıb İbni Beltea
hakkında indi. Onlar su için muhâsame ettiler, Nebî Aleyhisselâm önce alâ’nın (yukarıdakilerin) sonra esfelin (aşağıdakilerin) sulamasına hükmetti, dedi.
Ebu Esved’den İbnu Mürdevîh ve İbnu Ebî Hatim anlattı. Ebu Esved:
-İki kişi Rasulullah’a muhakeme için geldi. Rasûlullah aralarında hükmetti. Aleyhine hükmedilen Aleyhisselâm’a:
-Bizi Ömer îbni Hattab’a gönder, dedi. Ömer’e geldiler. Lehine hükmedilen kişi:
-Rasûlullah benim lehimde şunun üzerine hükmetti, bu bizi Ömer’e gönder, dedi sana geldik, dedi. Ömer (r.a.):
-Böyle mi oldu?, diye sordu. Aleyhine hükmedilen:
-Evet, dedi. Ömer olduğunuz yerden ayrılmayın, hemen aranızda hüküm vereceğim, dedi.. Kılıcını alıp çıktı, bizi Ömer’e gönder diyene vurdu ve öldürdü.. Allahü Teâlâ, Nisa: 4/65 âyetini indirdi, dedi.
Mürsel ve gariptir. İsnadında İbni Lühey’a vardır. Onun için şahit vardır. Onu Rahîm, tefsirinde Atabe İbni Zamra tarikından, o babasından anlattı. [99]
[94] Buhari; Müsakat: 2361, 2362 Tefsir: 4585, Sulh: 2708.
[95] İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 132.
[96] Humeydi: 300, Taberani; Mu’cem-i Kebir: 23/294, ed-Dürr: 2/180.
İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 132.
[97] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 1/204.
[98] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 1/204-205.
[99] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 1/205.
===================================================================
Hic bir milletle, insanlarla alay etmeyin!
2/62-Şüphesiz, Müminlerin; Yahudi, Hıristiyan ve Sabiilerin Allah’a ve ahiret gününe iman eden ve Salih amellerde bulunanlarının mükâfatları Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur, üzülen kişiler de olmayacaklardır.
5/69-Şüphesiz, Müminlerin; Yahudi, Sabiî ve Hıristiyanların Allah’a ve ahiret gününe iman eden ve salih amellerde bulunanlarına korku yoktur; üzülen kişiler de olmayacaklardır.
===================================================================
Önemli bir duyuru:
2 / BAKARA - 159: İnnellezîne yektumûne mâ enzelnâ min el beyyinâti vel hudâ min ba’di mâ beyyennâhu lin nâsi fîl kitâbi, ulâike yel’anuhumullâhu ve yel’anuhumul lâinûn(lâinûne).
Muhakkak ki, beyyinelerden indirdiğimiz şeyleri ve hidayeti (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaştırılmasını) Kitap'ta insanlara açıklamamızdan sonra gizleyenlere, işte onlara, Allah lânet eder ve lânet ediciler de onlara lânet eder.
////ADI yüce olan ALLAH‘in laneti, bizden bu gercegi saklamis olan, bizleri bu hususta aydinlatmamis olan, KUR‘AN‘I daha ilk bastan yanlis aciklayip ve en önemli konulari bizlerden gizli tutmus olan bütün alimlere LANET olsun!////
Bu âyetle kesin bir illiyyet rabıtası söz konusudur. Allahû Tealâ tarafından kendisine şeriat kitabı verilenler, Allah'ın peygamberleridir. Son peygamber, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz'e Kâinatın Son Şeriat Kitabı, Kur'ân-ı Kerim verilmiştir. Ve kıyâmete kadar kâinat bu kitapla, bu kitaptaki şer'î hükümlere dayalı olarak dizayn edilecektir.
Allahû Tealâ'nın hükmü, Kur'ân-ı Kerim için de geçerlidir. Kur'ân-ı Kerim'in gizlenmemesi, açıklanması Allahû Tealâ tarafından böylece emrediliyor. Bütün kitap sahiplerine Allahû Tealâ bunu dediğine göre, hepimizden ezelde misak almış. "Mukaddes kitapları gizlemeyeceğiz, açıklayacağız. Allah ne söylemişse, herkese bunların gerçek manalarını ulaştırmakla hepimiz, herkes vazifeli, vazifeliyiz."
Buna rağmen görüyorsunuz ki;insanlar Allah'ın kitaplarını gizliyorlar, en kötüsü Bakara-159'da dendiği gibi "hidayeti" gizliyorlar. Yani ruhun Allah'a ulaşıp teslim olması, ruhun hidayeti; fizik vücudun ahsen olarak Allah'a teslim olması, fizik vücudun hidayeti; nefsin bütün afetlerden kurtularak Allah'a teslim olması, nefsin hidayeti ve iradenin teslim olması, iradenin hidayeti; 4 hidayet de insanlardan artık bugün dîn adamları tarafından gizleniyor ve onlar büyük bir hata işlemiş oluyorlar. Ezelde, elest bezminde Allah'a verdikleri mukaddes kitapların hükümlerini açıklamak yerine gizlemeyi tercih ediyorlar.
===================================================================
NOT: Bana „hadis inkarcisi“ diye bangir bangir „KAFIR“ diyenler, önce kendi alimlerine KAFIR desinler. Cünkü ilk önce o alimler baslamistir 100000 lerce hadisi saha disi tutmaya, hemde dogru dürüst incelemeden. Öyle olmasaydi, bu gün hic bir kafir kalkipta Peygamberimizle alay edemezdi. Peygamberimiz adina sunulmus ve gerektigi önem verilmeden hadis kitaplarina alinmis bulunan hadislerdir biz müslümanlari zor durumlara düsüren. Ne demis yüce RABB‘im, o LANETLI alimler! Hadisler de de ayni kargasalik.
Hadis inkar eden yok, olamazda. Ama ciddi bir sekilde hadislerin incelenmesi gerekir. Peygamberimizle, saygideger hanimlariyla ve sahabelerle ( Allah hepsinden razi olsun ) ilgili (sözüm ona ) kücük düsürücü art niyetli hadisler ortadan kaldirilmalidir. Bir müslüman olarak biz saygi göstermesini bilemezsek, gayri-müslimden ne kadar saygi bekleyebiliriz.
Simdi yine bir sivri akilli cikipta diyecek: bir ev kadini olarak sana mi kalmis...mis...mis...
Bundan sonra avukatima yazi yazdiracagim, herhalde ev kadini olmadigi icin belki lafini dinleyen olur, eh kendisi müslüman degil ama nede olsa avukat. Bu forumda da kaftana önem verildiginden dolayi bende kara carsafli baska birini öne sürerim.
Akli basinda bir insan önce düsünür. Hz. Ömer‘in ( r.a ) cenesini kapattiran da bir ev kadiniydi herhalde. Allah Ömer‘den razi olsun, ne günlere kaldik.
===================================================================