Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Evrime Giriş & Teori Olarak Evrim Safhası

portalkal Çevrimdışı

portalkal

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kuran yaşam rehberidir.evrim teorisi varsayımdır yani oladanilir,olmayadabilir mantığına benzer.150 yıldır kesin kanıtlanan tek şey de yok teorilerine göre
 
P Çevrimdışı

Paradoks

Üye
İslam-TR Üyesi
Kuyruk, hepimizin bildiği gibi, pek çok hayvanda denge ve kimi zaman tutunma amaçlı bir organ olarak kullanılmaktadır. Gecko kertenkelelerinin duvarlar arası geçişlerde kuyrukları olmadan son derece başarısız oldukları bilinmektedir. Kuyruklarını 5. kolları gibi kullanan örümcek maymunları, ağaçlar üzerinden atlayarak saatte 60-80 km/h hızlarla hareket edebilir. Kuyruk, genellikle yerden yüksek yaşayan hayvanlar için önemli bir organdır.

Süreçsel bir takım durumlar sonucu nadiren de olsa görülebiliyor. niçin ve nasıl oluyor, alıntılayalım:

insan (homo sapiens) türünde de normalde, gebeliğin 4. haftasında genomumuzda kalmış olan "kuyruk üretimi" ile ilgili kısmı okunur ve insan yavrularının ana karnında kuyrukları çıkar. kuyruğumuz, embriyo 31-35 günlükken en büyük uzunluğa ulaşır.

ancak genomun bir diğer kısmında, evrimsel süreçte edindiğimiz "kuyruk apoptosisi (programlı hücre ölümü)" genleri sayesinde, normal bireylerde kuyruğu üreten hücreler öldürülür ve kuyruk yok olur. ancak kuyruk sokumumuzun (coccyx) varlığı, kuyruğumuzun bir zamanlar var olduğunu ve bizim evrimsel süreçte kuyruklu hayvanlara bağlı olduğumuzu göstermektedir.

kimi zaman, bazı mutasyonlar sonucunda eğer apoptosise sebep olan genler kapanırsa ya da bozulursa, kuyruk yok edilemez ve kuyruklu doğum meydana gelir. 1884'ten bu yana 23 kuyruklu bebek doğumu vakası bildirilmiştir. en günceli 2001 yılında hindistan'da 33 santimetrelik bir kuyrukla doğan insan yavrusudur.

özetle, milyonda bir görülüyor olsa da, eğer çocuğunuz kuyruklu doğarsa şaşırıp paniklemeyin. eskiden kuyruklu doğan bebekleri ne yapıyorlardı, öldürüyorlar mıydı, yoksa kuyruklarını kesip normal bireyler gibi yetiştiriyorlar mıydı bilemeyiz. bu konuda pek bir kayıt yok. fakat artık biliyoruz ki, normal bir durum bu...

edit; öğrendiğim kadarıyla eskilerde kuyruklu doğumlarda bebekler şeytan, onları doğuran anneleri ise cadı vs sayıldığı için öldürülüyormuş.

Vakalara ait bazı görseller aşağıda verilmiştir:

thumb.php


388678_269324836458932_376630749_n.jpg


405480_269324896458926_92118984_n.jpg


403723_269324956458920_1416130782_n.jpg


377869_269325016458914_2142292511_n.jpg


387274_269325079792241_1935585750_n.jpg
 
M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
Darwin'in Kara Kutusu: Evrim Teorisine Karşı Biyokimyasal Zafer İNDİR,

Amerikalı biyokimyacı Michael J. Behe tarafından kaleme alınan ve orijinali Darwin's Black Box: The Biochemical Challenge to Evolution olan kitabın adı. Akıllı Tasarım haraketini resmi olarak başlatan ilk kitaptır. Darwin'in Kara Kutusu, ABD'nin saygın yayın kurumları olan National Review ve World Magazine tarafından "20. Yüzyılın En Etkili 100 Kitabı" arasına seçildi. 250 bin kopyanın üzerinde satarak New York Times en iyi satanlar listesinde başa oturdu.

Kitap ilk kez 1998'de Aksoy Yayıncılık tarafından Türkçeye çevrildi. Genişletilmiş 2006 basımı ise Türkiye'de Kesit Yayınları tarafından yayımlandı.
 
portalkal Çevrimdışı

portalkal

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İnsanı homo sapiens kabul ediyorsan eğer yaratılış gerçeğini inkar ediyorsun demektir.peki bir şey sorayım,5 parmak yerine 3 parmakla doğan bebeklerin ,ya da çevresel etkiler (nükleer,biyolojik) sonucu oluşan mutasyonlarla evrimin ne alakası var ya da nasıl bağdaştırabiliyorsunuz merak ediyorum
 
P Çevrimdışı

Paradoks

Üye
İslam-TR Üyesi
Sen ne düşünüyorsun yukarda yazdıklarınla alakalı?

sen bir kediyle aynı;
solunum sistemine
dolaşım sistemine
boşaltım sistemine
üreme sistemine
sahip olduğunu kabul ediyor musun

- - - Updated - - -



Darwin'in Kara Kutusu: Evrim Teorisine Karşı Biyokimyasal Zafer İNDİR,

Amerikalı biyokimyacı Michael J. Behe tarafından kaleme alınan ve orijinali Darwin's Black Box: The Biochemical Challenge to Evolution olan kitabın adı. Akıllı Tasarım haraketini resmi olarak başlatan ilk kitaptır. Darwin'in Kara Kutusu, ABD'nin saygın yayın kurumları olan National Review ve World Magazine tarafından "20. Yüzyılın En Etkili 100 Kitabı" arasına seçildi. 250 bin kopyanın üzerinde satarak New York Times en iyi satanlar listesinde başa oturdu.

Kitap ilk kez 1998'de Aksoy Yayıncılık tarafından Türkçeye çevrildi. Genişletilmiş 2006 basımı ise Türkiye'de Kesit Yayınları tarafından yayımlandı.

evrim teorisini bilimsel olmaktan ziyade ideolojik ve sözde-bilimsel açılardan eleştiren bir kitap!
teoriyi gereğince bilmeyen kişileri etkilese de konuya vakıf insanlara hafif kalacaktır.

Uzun yıllardır Doğal Seçilim'e ve Evrim Kuramı'na karşıtlığıyla bilinen ve "İndirgenemez Karmaşıklık" ileri süren Lehigh Üniversitesi'nden Biyokimyager Prof. Dr. Michael Behe, 2010 yılında yayınladığı "Deneysel Evrim, Fonksiyon Kaybettirici Mutasyonlar ve Adaptif Evrim'in İlk Kuralı" başlıklı makalesiyle Evrim'in gerçekliğini kabul ettiğini ilan etmiş oldu ve 2006'dan beri sürdürdüğü suskunluğunu sonunda bilimsellikle bozdu

detay > http://www.evolutionnews.org/2006/05/misquoting_michael_behe_in_the002259.html
 
Ebu Yusuf Çevrimdışı

Ebu Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Belki Klasik bir cevab senin için daha önce cok karşılaştığını zannediyorum bu cevabla. Sonuc ne olacak Senin için ne değişecek. Ömrünü boş işlerle geçiriyorsun. Sana hiç bir faydası yok bunların. Lakin Allah'ın getirdiklerine iman edersen senin için daha güzel bir hayat olacak ve daha mutlu olacaksın. Uğraşman gereken önemli işlerin farkına varacaksın. Hem Dünyada Zengin hemde Ahirette zengin bir hayat yaşayacaksın. Zenginlik İmani bir zenginlik.

Bence bu işlerin peşini bırakmalısın. Sana bunların hiç bir fayda sağlamadıgını sende aslen görüyorsun ama görmezlikten geliyorsun.

Bunlar senin için Klasik cümleler sanırım.

Lakin .::Trke Kur'an Mealleri::. Bu siteye bir daha göz atmanı ve hayatını değiştirmen için kararlar almanı isterim senin için.

Allah azze ve celle bize hakikatleri göstersin. AMİN.
 
M Çevrimdışı

Muvahhid Mücahid

İslam-tr Mudâvimi
İslam-TR Üyesi
Paradoks görmediğin ortak ataya nasıl inanıyorsun? Hani siz ALLAHI görmediğiniz için inanmıyorsunuz ya.Ayrıca bilim adamlarının dünyada delik deşik etmediği yer kalmadı nerede bu ortak ata? Ayrıca bir kediyle aynı sindirim sistemine sahip olabiliriz.Bu yüce Allahın yapamayacağı bir şey değildir.Eğer evrim olsaydı insana tam olarak benzeyen hayvan şeklinde insan gibi düşünebilen yaratıklar da olurdu.Nerede bu yaratıklar? Dediğim gibi ortak atan hem maymun hem de insanın atası olamaz.Bu nasıl bir düşüncedir arkadaş.İnsanlardaki karmaşık zeka sistemi hangi hayvanda var.Hangi hayvan insan gibi düşünebiliyor?
 
P Çevrimdışı

Paradoks

Üye
İslam-TR Üyesi
thumb.php
bu doğan bebeğin atası ateistlere göre hayvansa


garipyaratik13vm1.jpg
ozaman bu sürüngenin atasıda insan, buda çok farklı bir biçimde doğmuş..

İslam'ı inkar etmek için saçmasapan deliller getiriyorlar..kuranıkerim gibi bir kitabı inkar edenlere ebediyen ateşte kalmak müstehak

paylaştığın resmin gerçek olmadığını photoshop yapımı olduğunu anlayamayacak kadar basiretsizsin
olaya vakıf değilsen böyle gülünç duruma düşersin
 
P Çevrimdışı

Paradoks

Üye
İslam-TR Üyesi
Belki Klasik bir cevab senin için daha önce cok karşılaştığını zannediyorum bu cevabla. Sonuc ne olacak Senin için ne değişecek. Ömrünü boş işlerle geçiriyorsun. Sana hiç bir faydası yok bunların. Lakin Allah'ın getirdiklerine iman edersen senin için daha güzel bir hayat olacak ve daha mutlu olacaksın. Uğraşman gereken önemli işlerin farkına varacaksın. Hem Dünyada Zengin hemde Ahirette zengin bir hayat yaşayacaksın. Zenginlik İmani bir zenginlik.

Bence bu işlerin peşini bırakmalısın. Sana bunların hiç bir fayda sağlamadıgını sende aslen görüyorsun ama görmezlikten geliyorsun.

Bunlar senin için Klasik cümleler sanırım.

Lakin .::Trke Kur'an Mealleri::. Bu siteye bir daha göz atmanı ve hayatını değiştirmen için kararlar almanı isterim senin için.

Allah azze ve celle bize hakikatleri göstersin. AMİN.

Bana hidayeti nasip eden Yüce Yaratıcıya şükran borçluyum
tevhid inancına sahibim çok şükür
evrime de inanmıyorum ama geçmişte bir takım olaylar yaşanmış
biyolojik olarak birbirlerimize çok benzeriz hatta hayvanlar(+insan) hepsi akraba sayılır
bende bunu merak ediyorum böyle birşey varsa açıklaması ne olabilir ?..
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Misafir
Bu ne arkadaşlar böyle.Böyle iğrenç bir teorinin bu sitede değer bulması çok üzücü.Şu zamanda müslümanların derdi maymun teorisi değil,yıkılan ve yakılan inançlar ile iman ve yürekler.katledilen canlar.Bu teori sahipleri zaten imanı yok etmek için bu iddiaları ortaya atıyorlar.Allahın ayetleri ile ve peygamberin sünneti ile alay edenlerin yazılarını bizlere okutması ile yanından uzaklaşılması gerekenler sınıfına girmesi gerekir.Onlar kendi teorileri ile oyalanadursunlar.Biz atamızın ademden olduğunu,kendimizin ademden geldiğini ispat etmekle yükümlü kılınmadık.
 
M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
Bana hidayeti nasip eden Yüce Yaratıcıya şükran borçluyum
tevhid inancına sahibim çok şükür
evrime de inanmıyorum ama geçmişte bir takım olaylar yaşanmış
biyolojik olarak birbirlerimize çok benzeriz hatta hayvanlar(+insan) hepsi akraba sayılır
bende bunu merak ediyorum böyle birşey varsa açıklaması ne olabilir ?..

İnsanlarla diğer canlılar arasındaki benzeşim ve farklılıkları şöyle sıralayabiliriz.

a)-İnsanlarda diğer canlılar gibi aynı malzemeden var edilmişlerdir. Örneğin bütün canlılar hücrelerden, hücreler proteinlerden, proteinlerde aminoasit dizimlerinden oluşmuşlardır. Canlılar bu hücrelerden ya da bu hücrelerin oluşturdukları kompleks sistemlerden meydana gelirler.

b)-Canlı türlerinin kendilerine özel yapı şablonları vardır. Şablon bilgileri en küçük ayrıntısına kadar gen şifreleri ile tespit edilmiştir.
Kromozomlar bu bilgilerin kümeleridir. Her canlı türünün kendine özel gen bilgisi ve kromozom sayısı vardır. Bir şablondan bir başka şablona geçilmesi (milyarlarca ayrıntının bir anda değişmesi, yeni oluşumunda rastlantılarla daha gelişkin kompleks sistemler meydana getirmesi gerektirdiğinden) mümkün değildir.

c)-Gen bilgilerindeki benzerlik ya da kromozom sayılarının aynılığı türden türe geçişi ya da canlılar arasındaki evrimsel akrabalığı göstermez. Gen bilgilerindeki büyük oranda benzeşim gösteren ya da kromozom sayıları aynı olan, yapı olarak tama-men ayrı pek çok canlı türü vardır. (Örneğin patatesin kromozom sayısı insanla aynı yani 46’dır)

d)-Canlılar kendilerine özel yapı şablonlarına sahip olsalar da aynı malzemeden var edilmiş olmaları nedeniyle benzer organlara sahip olabilirler. Örneğin sıcakkanlı hayvanlarda sindirim, solunum, boşaltım vb.. sistemler hemen, hemen aynıdır. Bunun benzerleri soğukkanlı hayvanlar içinde geçerlidir.

e)-İnsanları diğer hayvanlardan kısmen ayıran en büyük fiziksel özellik dik durabilmeleri, dik yürüyebilmeleri, koşabilmeleri, dik hareket edebilmeleridir. İnsan buna uygun var edilmiştir. Pelvis kemiği, omurgalar, dengeyi sağlayan iç kulak yapısı vb… gibi farklılıklar insanları diğer canlılardan fiziksel olarak ayırır.

f)-İnsanın dik durup hareket edebilme özelliği bazı hayvanlarda kısmen de olsa vardır. Örneğin maymunlar, ayılar kısa süreli de olsa dik durup yürüyebilirler. Fakat bu bir benzeşimden öteye gitmez. İnsanların maymunlardan ya da ayılardan evrimleştiği anlamına gelmez.

g)-İnsanları hayvanlardan ayıran en büyük özellik aklını kullanma, düşünebilme, öğrenme, öğrendiklerini aktarabilme, öğrendiklerini kullanma, muhakeme edebilme, bilinçli olarak uzun vadeli amaçlara yönelebilme, hayal kurabilme, sorumluluk, vicdan, merhamet, sevgi, vefa, edep, nezaket duyguları gibi hayvanlarda bulunmayan insansı meziyetlerdir. Bu meziyetlerin kaynağı ise insana özel beyin ve ruhsal yapılarıdır. Bu meziyetlerin maddesel bir açıklaması yoktur. Enzimlerin, hormonların doğru-dan sonucu değildir. Maddeye bindirilmiştir fakat madde üzeridir. Madde sadece bir vasıtadır. Bu nedenle maddeye indirgenemez.

İnsanlar bu meziyetleriyle etrafı tetkik eder, araştırır, bir şeyler öğrenir, muhakeme yapar, öğrendiklerini kullanarak icatlarda bulunur, sanat eserleri meydana getirir. Hiç bir hayvan en küçük ve basit bir alet dahi yapıp geliştirme meziyetine sahip değildir. Hayvanların yaptıkları bir içgüdü ya da şartlı refleksten öteye gitmez.

h)-Hayvanlarda gördüğümüz şaşırtıcı meziyetler (arının bal yapması, örümceğin ağ örmesi, göçmen kuşların yollarını bulabilmesi vb.. gibi.) belirli bir kalıbın içinde kalır. Bu meziyetlerin bilgisi var edilişlerinde kendilerinde vardır. Öğrenilmez ve öğretilmez. Ne azalır, ne çoğalır. Hayvanlar bu meziyetlerinin bilincinde değildir. İnsansı meziyetler ise bilinçlidir, artıp eksilebilir, bu nedenle sınırsızdır.
Evrim teorisinin canlılar tek bir hücreden evrimleşti varsayımı akıl ve mantık dışı olduğu kadar bilimsel verilerle de ters düşer.
İnsanlar diğer canlılar gibi yeri ve zamanı geldiğinde mü-kemmel olarak var edilmişler, aniden ortaya çıkmışlardır.
İnsanlara en çok benzeşen hayvanın maymunlar olduğu iddia edilir. Fiziksel benzerliklerin gen benzeşimlerine neden ola-cağı açıktır. Evrim teorisi savunucuları bu benzeşimlerin (kimi evrim teorisi savunucularına göre bu oran %98’dir) evrime kanıt olarak gösterirler ama kromozom sayılarının uymamasını (maymunlarda 48, insanlarda 46) nedense görmezlikten, bilmezlikten gelirler.

Ayrıca yüzde doksan sekizlik benzeşim doğru olsa bile insan ya da maymun gibi çok hücreli canlılarda takriben sekiz milyar gen şifresinin bulunduğu göz önüne alınırsa benzeşmeyen gen sayısı yüz altmış milyon olur ki buda insanlarla maymunlar arasında yüz altmış milyon fark var demek olur.

İnsan maymun benzerliği konusunda çok ve detaylı araştırmalar yapılmıştır. Bunlardan biri Louisiana Üniversitesi'nden Profesör Daniel J. Povinelli'nin çalışmalarıdır.

Povinelli, maymun ve insan davranışlarını karşılaştırmalı ola-rak inceleyen en önde gelen evrimci bilim adamlarından biridir. 300 şempanzeyle beraber yaşayan Povinelli'nin tarafsız araştırmaları, evrim teorisinin hayali iddiasının son dayanağını da yıkmıştır. Povinelli, uzun çalışmalarını tek bir cümleyle şöyle özet-ler:

-Şempanzeler, üzerlerinde yaptığım çalışmalara çok sabrettiler ama nihayetinde bana tüylü insan çocuğu olmadıklarını öğrettiler.

Povinelli 20 yıldan fazla bir süredir yürüttüğü araştırmalarını Scientific American dergisindeki 1998 tarihli makalesinde şu şe-kilde aktarır:

-Basitçe söylemek gerekirse, şempanzeler görsel algıyı bizden çok daha farklı bir şekilde anlıyorlar. Laboratuarımız-daki diğer çalışmalar şempanzelerin hiçbir davranışı psiko-lojik manada anlamadıklarını ortaya koydu. Örneğin dikkatli-ce yapılan testler maymunların işaret jestlerindeki anlamı anlamadıklarını hatta kasıtlı ve kasıtsız davranışlar arasın-daki farkı kavrayamadıklarını ortaya koydu.
Evrim teorisi taraftarı kimi basın organlarında şempanzelerin insanlar gibi politik oyunlar yapabildikleri, jestlerle, mimiklerle kendilerini ifade edebildikleri ve bu yönlerinin insan davranışları-nın kökeni olduğu iddiasındadır. Oysa, bilim adamları yaptıkları araştırmalarda, şempanzelerin bu davranışları bilinçsizce yaptık-larını, içgüdüsel olarak sahip oldukları bazı davranışlar olduğunu, ama bunun dışında psikolojik anlamda bir iletişime sahip olma-dıklarını ortaya koymuşlardır.
 
P Çevrimdışı

Paradoks

Üye
İslam-TR Üyesi
İnsanlarla diğer canlılar arasındaki benzeşim ve farklılıkları şöyle sıralayabiliriz.

a)-İnsanlarda diğer canlılar gibi aynı malzemeden var edilmişlerdir. Örneğin bütün canlılar hücrelerden, hücreler proteinlerden, proteinlerde aminoasit dizimlerinden oluşmuşlardır. Canlılar bu hücrelerden ya da bu hücrelerin oluşturdukları kompleks sistemlerden meydana gelirler.

b)-Canlı türlerinin kendilerine özel yapı şablonları vardır. Şablon bilgileri en küçük ayrıntısına kadar gen şifreleri ile tespit edilmiştir.
Kromozomlar bu bilgilerin kümeleridir. Her canlı türünün kendine özel gen bilgisi ve kromozom sayısı vardır. Bir şablondan bir başka şablona geçilmesi (milyarlarca ayrıntının bir anda değişmesi, yeni oluşumunda rastlantılarla daha gelişkin kompleks sistemler meydana getirmesi gerektirdiğinden) mümkün değildir.

c)-Gen bilgilerindeki benzerlik ya da kromozom sayılarının aynılığı türden türe geçişi ya da canlılar arasındaki evrimsel akrabalığı göstermez. Gen bilgilerindeki büyük oranda benzeşim gösteren ya da kromozom sayıları aynı olan, yapı olarak tama-men ayrı pek çok canlı türü vardır. (Örneğin patatesin kromozom sayısı insanla aynı yani 46’dır)

d)-Canlılar kendilerine özel yapı şablonlarına sahip olsalar da aynı malzemeden var edilmiş olmaları nedeniyle benzer organlara sahip olabilirler. Örneğin sıcakkanlı hayvanlarda sindirim, solunum, boşaltım vb.. sistemler hemen, hemen aynıdır. Bunun benzerleri soğukkanlı hayvanlar içinde geçerlidir.

e)-İnsanları diğer hayvanlardan kısmen ayıran en büyük fiziksel özellik dik durabilmeleri, dik yürüyebilmeleri, koşabilmeleri, dik hareket edebilmeleridir. İnsan buna uygun var edilmiştir. Pelvis kemiği, omurgalar, dengeyi sağlayan iç kulak yapısı vb… gibi farklılıklar insanları diğer canlılardan fiziksel olarak ayırır.

f)-İnsanın dik durup hareket edebilme özelliği bazı hayvanlarda kısmen de olsa vardır. Örneğin maymunlar, ayılar kısa süreli de olsa dik durup yürüyebilirler. Fakat bu bir benzeşimden öteye gitmez. İnsanların maymunlardan ya da ayılardan evrimleştiği anlamına gelmez.

g)-İnsanları hayvanlardan ayıran en büyük özellik aklını kullanma, düşünebilme, öğrenme, öğrendiklerini aktarabilme, öğrendiklerini kullanma, muhakeme edebilme, bilinçli olarak uzun vadeli amaçlara yönelebilme, hayal kurabilme, sorumluluk, vicdan, merhamet, sevgi, vefa, edep, nezaket duyguları gibi hayvanlarda bulunmayan insansı meziyetlerdir. Bu meziyetlerin kaynağı ise insana özel beyin ve ruhsal yapılarıdır. Bu meziyetlerin maddesel bir açıklaması yoktur. Enzimlerin, hormonların doğru-dan sonucu değildir. Maddeye bindirilmiştir fakat madde üzeridir. Madde sadece bir vasıtadır. Bu nedenle maddeye indirgenemez.

İnsanlar bu meziyetleriyle etrafı tetkik eder, araştırır, bir şeyler öğrenir, muhakeme yapar, öğrendiklerini kullanarak icatlarda bulunur, sanat eserleri meydana getirir. Hiç bir hayvan en küçük ve basit bir alet dahi yapıp geliştirme meziyetine sahip değildir. Hayvanların yaptıkları bir içgüdü ya da şartlı refleksten öteye gitmez.

h)-Hayvanlarda gördüğümüz şaşırtıcı meziyetler (arının bal yapması, örümceğin ağ örmesi, göçmen kuşların yollarını bulabilmesi vb.. gibi.) belirli bir kalıbın içinde kalır. Bu meziyetlerin bilgisi var edilişlerinde kendilerinde vardır. Öğrenilmez ve öğretilmez. Ne azalır, ne çoğalır. Hayvanlar bu meziyetlerinin bilincinde değildir. İnsansı meziyetler ise bilinçlidir, artıp eksilebilir, bu nedenle sınırsızdır.
Evrim teorisinin canlılar tek bir hücreden evrimleşti varsayımı akıl ve mantık dışı olduğu kadar bilimsel verilerle de ters düşer.
İnsanlar diğer canlılar gibi yeri ve zamanı geldiğinde mü-kemmel olarak var edilmişler, aniden ortaya çıkmışlardır.
İnsanlara en çok benzeşen hayvanın maymunlar olduğu iddia edilir. Fiziksel benzerliklerin gen benzeşimlerine neden ola-cağı açıktır. Evrim teorisi savunucuları bu benzeşimlerin (kimi evrim teorisi savunucularına göre bu oran %98’dir) evrime kanıt olarak gösterirler ama kromozom sayılarının uymamasını (maymunlarda 48, insanlarda 46) nedense görmezlikten, bilmezlikten gelirler.

Ayrıca yüzde doksan sekizlik benzeşim doğru olsa bile insan ya da maymun gibi çok hücreli canlılarda takriben sekiz milyar gen şifresinin bulunduğu göz önüne alınırsa benzeşmeyen gen sayısı yüz altmış milyon olur ki buda insanlarla maymunlar arasında yüz altmış milyon fark var demek olur.

İnsan maymun benzerliği konusunda çok ve detaylı araştırmalar yapılmıştır. Bunlardan biri Louisiana Üniversitesi'nden Profesör Daniel J. Povinelli'nin çalışmalarıdır.

Povinelli, maymun ve insan davranışlarını karşılaştırmalı ola-rak inceleyen en önde gelen evrimci bilim adamlarından biridir. 300 şempanzeyle beraber yaşayan Povinelli'nin tarafsız araştırmaları, evrim teorisinin hayali iddiasının son dayanağını da yıkmıştır. Povinelli, uzun çalışmalarını tek bir cümleyle şöyle özet-ler:

-Şempanzeler, üzerlerinde yaptığım çalışmalara çok sabrettiler ama nihayetinde bana tüylü insan çocuğu olmadıklarını öğrettiler.

Povinelli 20 yıldan fazla bir süredir yürüttüğü araştırmalarını Scientific American dergisindeki 1998 tarihli makalesinde şu şe-kilde aktarır:

-Basitçe söylemek gerekirse, şempanzeler görsel algıyı bizden çok daha farklı bir şekilde anlıyorlar. Laboratuarımız-daki diğer çalışmalar şempanzelerin hiçbir davranışı psiko-lojik manada anlamadıklarını ortaya koydu. Örneğin dikkatli-ce yapılan testler maymunların işaret jestlerindeki anlamı anlamadıklarını hatta kasıtlı ve kasıtsız davranışlar arasın-daki farkı kavrayamadıklarını ortaya koydu.
Evrim teorisi taraftarı kimi basın organlarında şempanzelerin insanlar gibi politik oyunlar yapabildikleri, jestlerle, mimiklerle kendilerini ifade edebildikleri ve bu yönlerinin insan davranışları-nın kökeni olduğu iddiasındadır. Oysa, bilim adamları yaptıkları araştırmalarda, şempanzelerin bu davranışları bilinçsizce yaptık-larını, içgüdüsel olarak sahip oldukları bazı davranışlar olduğunu, ama bunun dışında psikolojik anlamda bir iletişime sahip olma-dıklarını ortaya koymuşlardır.


senin bu yazın şaklaban adnan oktarın yazısıdır
bahsettiği ve evrimci değil diye lanse ettiği daniel j povinelli
gerçekçi evrimcilerden bi tanesidir..
buradan bilim adamının çalışmalarına tezlerine bakabilirsin > Department of Biology | Department of Biology
 
H Çevrimdışı

hasan b

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Müslümanlar bilim dinine veya pozitivizm dinine mensub değildir. İslam dinine mensubtur.
Bilim dininde “objektiflik” denilen bir kavram vardır. Bilim dinine mensup batı toplumunun fikriyatında, bir meselede hakikati ortaya koyabilmek için objektif olunmasının zorunlu olduğu söylenir. Buna ek olarak dini bir kaynağı referans alarak bir konu hakkında hüküm verildiğinde bu hükmün objektif olmadığı söylenir. Yani objektiflik kavramı bu şekilde tanımlanır. Böylece bu kavramı kabul eden kişi direkt olarak söylemez ama, iki aşamalı bir biçimde “dini bir kaynak referans alınarak bir konu hakkında hüküm vermek, hakikate ulaşmanın metodu değildir” sözünü kabul etmiş olur. O yüzden Müslümanlar bu “objektiflik” kavramını red, inkar ederler. Bilimsel faaliyetin tanımında da objektif olmak bir şart olarak verilir.
Bilim dinine mensub kişilerin incelemeye aldıkları iki adet birbiriyle zıt sonuca varmış görüş arasında hangisinin hakikate isabet ettiğini tesbit etmede kullandıkları ölçülerden biri, hangi görüşün çıkarım zincirlerinin daha uzun olduğuna, bu zincirlerin oluşturduğu çıkarımlardan oluşan ağın hangisinde daha girift, kompleks ve geniş hacimli olduğuna bakmaktır. Kimi insanların bir şiiri “daha güzel” bulmalarında belirleyici unsur olarak o şiirin iddia ettiği şeyin doğruluğu veya yanlışlığını göz önüne almaktan ziyade o şiirde kullanılan dilin daha etkileyici, daha büyüleyici bir anlatıma sahib olmasını almaları gibi. Söylenen sözlerin Allahu Teala’nın kitabına dayandırılmış olup olmaması bilim dinine göre önemli değildir.
DNA teknolojisi veya atomaltı parçacıklar fiziği gibi araştırmalarda bulunan bilimcilere dikkat edildiğinde “theory of everything” dedikleri her şeyin teorisine, her şeyin tam bilgisine ulaşma hayalinin hırsının ilk bilimcilerden beri hala devam ettiği, bu çalışmalara bu şevkle sarıldıkları görülür. DNA gibi, atomaltı parçacıklar gibi, ya da daha önce sözkonusu edilmemiş yeni bilgileri kitaplarına doldurup lafı çoğaltarak hakikate daha fazla yaklaştıkları yönündeki kendilerindeki ve takipçilerindeki kuruntuyu canlı tutmaya çalışarak avunurlar. Kendilerine ölçü aldıkları batıl metodların ve inanışların batıllığını tartışma konusu olmaktan uzaklaştırmak için, bunları göz önünden uzaklaştırmak, unutmak ve unutturmak için, bu inançlarını tartışmak yerine bu inançlarına ve metodlarına dayanan tonla çıkarımı ve akıl yürütmeyi diğer bütün sesleri bastıracak şekilde çoğaltarak kitaplarına ve makalelerine doldururlar. Bu batıllara dayanılarak yapılan bütün bu tartışma ve yaygaralarla artık insanlar bu aksiyomların ve akıl yürütme metodlarının tartışılması gerektiğini unutarak bunları hakikatin ölçüsü olarak algılamaya başlarlar. Çünkü uzun bir müddet boyunca bu kaidelerle düşünmeyi alışkanlık haline getirmişlerdir. Zaman geçtikçe bu toplumların “tartışılmaz”larını önderleri olan bilimadamları değiştirirler, ama bu “inanç esaslarını belli periyodlarla değiştirip sonra bu yeni inanç esaslarına yeniden tabi olma” dinini (kendi kendine kanun belirleyip daha sonra buna iman edip itaati esas alan demokrasi dini gibi) benimsedikleri için, bu değişken “tartışılmaz”lar, her yeni periyod için tekrar ve tekrar tartışılmaz olarak, hakikatin ölçüsü olarak algılanmak ve kullanılmak üzere ahmakça kabul edilir.
Batı medeniyeti DNA’yı gözlemlemekle, atomaltı parçacıkları bulmakla ve bunlar gibi diğer keşifleriyle acziyetini idrak edeceği yerde, Allahu Teala’ya karşı kibirlenmeyi ve ilahlık taslamayı seçmiştir. Bir atomu bir evren olarak, o evrenin içindeki atomu tekrar bir evren olarak düşünürsek ve bunun bu şekilde sonsuza kadar sürekli devam ettiği bir kainat düşünecek olursak Allah Subhanehu ve Teala böyle bir kainat yaratmaya kaadirdir, zavallı materyalist bilim adamı ise topu topu bir atom altı parçacığı buldum diye neredeyse gaybın anahtarlarını bulduğunu(haşa) iddia edecek şekilde kibirlenmektedir. Halbuki demir döven bir demir ustası ile, Allahu Teala’nın sonsuz ilmi karşısında aynı acziyet seviyesindedir. İşte bu zavallı bilim adamı ve bu tağuta ibadet etmekle akıllılık yaptığını sanan aptallar; yarattığı bütün varlığın her şeyini bilen Allahu Teala’yla, Allah’ın kendilerine verdiği sonlu aciz birikimlerine dayanarak ahmakça iddialaşmaya çalışmaktadırlar.
Bilim dinine mensub olanlar, kainattaki sebep-sonuç ilişkisinin bir zorunluluk olduğuna iman etmiştir. Ve kainatın belli bir anda var olmasını da zorunluluk olarak kabul etmişlerdir. Halbuki kainatın şu an yok olmaması Allahu Teala öyle olmasını dilediği içindir. Sebep denilen bir olaydan sonra sonuç denilen bir olayın gelmesi yine Allahu Teala öyle olmasını dilediği içindir, o sebebi ve sonucu yarattığı içindir, yoksa Allahu Teala üzerine hiçbir zorunluluk yoktur. Dilerse kainata koymuş olduğu bir kanunu kaldırır. Dilerse yerine başka bir kanun koyar. Dilerse bir insanı bir anda milyarlarca ışık yılı uzaklıkta bir yere götürüp bir an sonra geri getirebilir. Ve dilerse bu götürüp getirmeye bizim bildiğimiz veya hiç bilmediğimiz bir tabiat kanununu sebep kılar, dilerse hiçbir sebep kılmadan yapar. Tabiat kanunlarını simüle eden bir bilgisayar oyununda bir adam yolda yürümektedir, bir cisim yere bırakıldığında düşmektedir vs. Ama bunlar o simülasyon ortamındaki yeryüzü adamı yere çektiği için değil, programı yazan kişi programı öyle kodladığı içindir. Kodu değiştirirse ya da oyunda bir şifre yazılırsa adam uçmaya başlayabilir. Bir bilgisayar programındaki bu durum anlaşılabilir de, bu simülasyon faaliyetinin hiçbir şekilde benzetilemeyeceği veya kıyaslanamayacağı Allahu Teala’nın yoktan yarattığı şeylerde ve bu yarattığı şeylere koyduğu kanunlarda dilediği gibi tasarrufta bulunabilmesi, iman ettiğini iddia eden biri için nasıl anlaşılmaz olabilir?
Evrim ve benzeri teorilerin dayandığı bilimci bakış açısı ve hayat görüşü bir dindir. Ve küfür bir dindir. Tağutlar ile ilgili araştırmalar genelde devlet yönetimi alanına yoğunlaştırılmış durumda şimdilik, ancak bu bilim denilen şeyde de ortaya çıkarılması gereken çok tağutlar var. Allah ve resulü (s.a.v.)nün aleyhine kendisine itaat ve iman edileni var, teşri yapanı var, gaybı bildiğini iddia edeni var…
Kafirler tonla fitne ortaya saçmakta. Herbirini oturup ayıklamaya çalışmaya ömrümüz yetmez, buna gerek de yoktur. Öyle bir fitne gelebilir ki yaldızının dökülmesi çok zaman sürebilir. Bir ilüzyona göz yanılmasına dayanmayan, gerçekten olağanüstü olan haller gösterecek olan deccalin fitnesi çıktığında ne yapacak bu bilimi ölçü alanlar, deccale iman mı edecekler? Bir müslüman “önce ben bu fitnelerin batıl olduğunu bilimsel açıdan göreyim, sonra iman ederim” (haşa) demez. Çünkü Müslüman bilimsel metodu esas almaz. Ve Müslümana göre İslam’la bir teorinin, fikrin, sözün vs. çeliştiği ortaya çıktıktan sonra artık o teorinin,fikrin vs. batıl olduğu ispatlanmış demektir, başka bir şeye ihtiyaç yoktur.
 
N Çevrimdışı

Nicat

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Ben bir şeyi merak ediyorum. Peygamber efendimizin(sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında da böyle düşünceli insanlar varmıydı? Ve Müslümanlar onlara ne kadar zaman ayırırlardı.
 
N Çevrimdışı

Nicat

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
mühammet87-in yazdığı ayetden de göründüğü gibi, onların kulakları ve kalpleri mühürlü. Ve onlara ancak Allah hidayet verebilir. Burda böyle cahilce konuları gördükce sinirlerim bozuluyor. Zaten onları Allah saptırmış. Biz mi hidayet nasip edeceğiz. Admin bu ve bunun gibi konuları kapatırsa güzel olur bence. Allahın Selamı Müslümanların üzerine olsun.
 
L Çevrimdışı

lafons7275

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu ateistler beni 10 kez kendi forumlarından şutlamışlardı. Her seferinde farklı nikler ile girdim ama yine şutladılar. Gerçekleri üstelik kendi taraftarlarının itiraflarını yazmaya başlayınca beni attılar. Siz niye bunları burda tutuyorsunuz, atın gitsin.
 
acizkul46 Çevrimdışı

acizkul46

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Ben evrimle ilgilenmiş birisi değilim, fakat buradan anladığım bu arkadaşın darvinin savunduğu evrimi değil bu evrimin değişik bir biçimini kabullendiğini veya bu konuların ona mantıklı geldiğini görüyorum.

Biz müslümanız ve Kuran-ı Kerim'e inanırız, bize göre bu evrim teorisi de yanlıştır.

SENİN DEDİĞİN DOĞRU İSE SENİN ZARAR GÖRMEN VEYA BİZİM ZARAR GÖRMEMİZ DİYE BİR ŞEY OLMAYACAK , AMA EĞER BİZİM DEDİĞİMİZ VE İNANDIĞIMIZ DOĞRU İSE DURUMUN ÇOK VAHİM.
 
Üst Ana Sayfa Alt